22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 17 ARALIK 1998 PERŞEM 8 HABERLERIN DEVAMI Istanbul Edirne Kocae/ı Çanakkale Izmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Y K Y Y PB PB PB PB Y 7 3 7 7 12 11 13 10 7 TURKIYE Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskışehır Konya Sıvas Antalya Y Y PB Y PB PB PB Y B 9 11 12 12 7 6 7 5 13 Adana Mersın Dıyarbakır Şanlıurfa Mardın Siirt Hakkârı Van Kars Y Y Y Y Y Y Y Y K •13 12 12 13 12 12 8 9 4 r\ L TKf ^ < .Jstanbul J^Z /-A Erzurum .Adana S Yurdun kuzey ve doğu kesımlen parçalı yer yer çok bulutlu, Mar- mara, Satı Orta Kara- Oslo denız kıyılan. Iç Anado- DIS MERKEZL PB 5 Berlin 8 Moskova PB -8 lu'nun kuzeydoâusu, Helsınkı PB 2 Doğu Karadenız, Boğu Stockholm PB 6 âfe ^M ÇB 14 PB 11 PB 12 bolgelerı yağışlı geçe- Amsterdam PB 12 Belgrad cek Yağışlar yagmur. Brüksel yer yer sağanak, Trak- p__ •— ya ve Doğu Anado- r a n s lu'nun kuzeydoğusun- Bonn da karla kanşık yağmur. Münih Budapeşte Madrid Vıyana Belgrad Sofya Roma Atina S PB S S PB B PB 4 16 8 5 4 12 11 8 Zürih c d l ^ Parı;al1 bulutlu S 8 Şam Aşkabat Astana Taşkent Bakû Bişkek Tiflis Kahıre B K PB Y K Y Y 8 0 6 11 2 9 18 Y 15 Açık Sıslı Bulutiu t Çok bulutlu r Yağmurlu Karlı jkar Gokguru GUNCELcÜNEYT ARCAYÜREK • Baştarafi 1. Sayfada duktan sonra sabırlı. hoşgörülü davranışlarla dik- kat çeken Ecevit'in "geçmişe takılı kalmayacağı" umut ediliyordu. Böyle düşünenlerin dayandığı gerekçenin içeri- ği öylesine sağlamdı ki... Birtarihte Çankaya Köş- kü kapısında "eli kanlı bir insanla bir araya gelme- yeceğini" söyleyecek kadar kimi ılkelere bağlı olan Ecevit, bugün böyle tanımladığı insanla artık tasa- da k/vançta beraber görünüyor Bu açıdan bakıldığında Ecevit, birlikte oldukian zamanlar terse düştüğü, ne ki eli kanlı olmayan es- ki biryoldaşına bugün başka birgözle bakabilirdi. Bu varsayımlarla iki sol partiden bir hükümet çı- kacağı sanısına kapılanlar... Bir de baktılar ki; sol- cu Ecevit, 1980'e kadar yan yana gelmemeye ça- lıştığı, 1980'den sonraları da birlikte siyaset yapa- rak askeri yönetime karşı tavır almayı ve işbirligini reddeden, dünün sağcı lideri, bugün Cumhurbaş- kanı ile banşabiliyor. Ne çare, DSP lideri, Baykal'ı dünden bugüne, hele 55. hükümeti düşürdüğü ıçin hâlâ içine sindi- remiyor. Ne yazık ki Ecevit onaylanması zor gerekçelere sanlıyor. İki sol partı hükümete gelırse ülkede sağ- sol kanşıklığı çıkacağını, etnik kışkırtmaların tehli- keli bir hal alacağını Baykal'ı geri çevirirken gerek- çe gösteriyor. Ecevit'in ilgi çekici, ancak inandırıcı olmayan bir savı da şu: Türkiye'nin sorunlanyla DSP azınlık hü- kümetinin baş edebileceğine inanıyor. Açıklamalannda, üstelik bir saptırma söz konu- su: Baykal, bir milletvekihnin başbakanlığında her partinin katılımıyla bir hükümet modelini dayatma- dı Ecevit'e. Bu öneri kabul görmeyınce, asıl hede- fi olan iki sol partili azınlık hükümetini tartışmaya getirdi. Tabii, bu hükümeti ANAP destekleyecekti. Ece- vit, toplantının başından sonuna kadar kafasında CHP'yi dışlamayı öngördüğünü bir soruya verdiği yanrt/a kanıtladı: Soru - ANAP evet derse CHP ile hükümet kurar mısınız? Yanıt - Türkiye'nin çıkarları açısından bunu doğ- ru bulmuyorum. Bu açıklama bile garipsenecek bir mantığın iz- lerini taşımryor mu? Egemen üçlü Yılmaz'la Çiller'in birbirini aklamalarını -biliyor- sunuz- hoşgörü sahibi Ecevit, iki liderin "beyaz sayfa açtıklannı" söyleyerek onayladı. Baykal'ı geri çevirdikten sonra iki genel başka- nın açtığı "temiz deftere" şimdi bir şeyler yazma- ya çalışıyor. Kişisel siyasal yanı tartışılır, ancak yaşam sicili temiz Baykal'a yeğlediği yargı yoluyla aklanmayan şaibeli hanımdan şu son icadı "takviyeli azınlık hü- kümeti "ne destek anyor. Çiller'in azınlık hükümetine "moral destek" va- adini "desteğe" çevirmenin peşinde. Oysa aynı gün DYP'de ikinci başkan konumundaki Hasan Ekinci, "pârtisinin azınlığa güvenoyu vermeyece- ğini" açıkladı. Ecevit'in kafasında biri batınca öteki su üstüne çıkan "çarelertükeneceğe"benzemiyor. DYP'den istediği kıvamda destek bulamazsa... Şimdi göre- vi iade edecek sanısına kapıhyorsunuz, değil mi? Yanılıyorsunuz: Zira Ecevit, "ne yapıp edip bu hü- kümeti kurmaya çalışacağını" söylüyor. Çankaya'dan gitmemek için türlü çeşit önlem- leri daha bugünden almaya başlayan Cumhurbaş- kanı da, varsın Başbakan olsun diye "Ecevit'e za- man sının koymadığını" söylemiyor mu? Cumhurbaşkanı Demirel. Yılmaz'la fethe gittik- leri Samsun'da "hükümet sorunundaki son duru- mu" görüşmedi mi? Yılmaz'ı Ankara'ya döndüğü gece, bir yaver sadakatiyle liderin yanından ayrıl- mayan Devlet Bakanı Hüsamettin Ozkan -herfıal- de Ecevit adına- ziyaret etmedi mi? Dün sabah Ecevit, -zevahiri kurtarmak amacıy- la~ Yılmaz'la "kısa" bir konuşmadan sonra Bay- kaJ'la hükümet olunamayacağını, ama Baykal'la ve Çiller'le tekrar görüşeceğini açıklamadı mı? özet: Bu üç kişi arasında bir çeşit ittifaka dönü- şen ve günlerdir işleyen mekanizma işlevini yine yerine getiriyor. O aceteci, sabırsız Ecevit, başbakanlığı bir türlü bırakmak istemeyen bir Ecevit izlenimi veriyor. Hükümet yazgısı egemen üçlü elinde! G. Kore'de insan kopyalandı Dış Haberler Servisi - Güney Korelı bilim adam- lanndan oluşan bir araştır- ma ekibinin, insan hücre- lerini kopyalamayı başar- dıklan bildirildi. Başkent Seul'deki Kyunghee Ünı- versitesi'ndegörevli Profe- sör Lee Bo-Yeon. başkanlı- ğını yaptığı ekibin, 30 yaş- lanndaki bir kadından alı- nan hücre ve döllenmemiş yumurtayı kullanarak baş- langıç aşamasında bir in- san cenini oluşturduklannı bildirdi. Üniversitede elde edilen insan cenininin proje dur- durulmadan önce 4 e bö- lündüğünün görüldüğünü söyleyen Lee, bunun bir ta- şıyıcı rahme aktanlması durumunda bir çocuğun oluşacağım ve bu çocuğun hücreyi veren kişiyle aynı gen özelliklerine sahip ola- cağını söyledi. Lee, dene- menin yalnızca araştırma amaçlı yapıldığını vurgula- yarak 1993 'te imzaJanan ve Güney Koreli doktorlann genetik mühendisliğiyle el- de edilmiş insan ceninleri- nin kadın rahmine nakJe- dilmemesini öngören an- Iaşma nedeniyle projeyi durdurduklannı söyledi. Profesör Lee. insan kop- yalanması alanındaki tek çalışmanın kendilerininki olmadığını, benzer bir de- nemenin daha önce tngilte- re'deki Rosiin Enstitü- sü'nde de >apıldığını söy- ledi. Araştırma grubunun açıklamasına dini kesimler ve çe\reciler büyük tepki gösterdi. Üniversitenin önünde toplanan yüzlerce dinsel ve çevreci örgüt üye- si araştırmayı protesto ede- rek bu tür deneylerin insan- lığın geleceği için tehlike oluşturduğunu belirtti. Ahlaki boyutlan tartışı- lan insan kopyalaması, ge- çen hafta tnsan Haklan Ev- rensel Bildirgesi'nin ilanı- nın 50. yıh çerçevesinde Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'nda yapılan oylamayla yasaklanmıştı. Öcalan'ın serbest bırakılması Çankaya ve Başbakanlık'ta değerlendirildi 'Duruımın nedeşmesini bekliyoruz' Haber Merkezi- PKK liden Ab- dullah Öcalan'ın Roma lstinaf Mahkemesi'nin karanyla serbest bırakılması Çankaya Köşkü, Baş- bakanlık ve Dışişleri Bakanlı- gı 'nda yapılan toplantılarda deger- lendirildi. Başbakan Mesut Yü- maz, karann açıldanmasından son- ra Çankaya Köşkü'ne çıkarak Cumhurbaşkanı Süle>man Demi- rrf'le görüştü. Yılmaz'la durumu değerlendi- ren Başbakan Yardımcısı Biilent Ecevft. Dışişleri Bakanlığı'nın ko- nuyu incelediğini belirterek ''İta^ yan makamlarının niyeti nedir? Onu da bilemiyoruz. Başka bir ül- keye mi göndermek isti\orlar; ne istiyoriar, bileıniyoruz'' dedı. Ece- vit. "Bu karar, istediği yere gidece- ği anlamma mı geByor" sorusu üze- rine, "Serbest bırakılnıasu belki o anlama da gelir. bilemiyorum. Ama zaten fiilen serbest gibijdi. İstedi- ği>1e konuşuvor, be>lergibiyaşıyor- dü"dedi. Başbakan Yılmaz da Roma Bü- yükelçisi tnal Batu ile görüştüğü- nü belirterek henüz karann niteli- ğinin açıklığa kavuşmadıgını kay- detti. Yılmaz, ajanslann yayımla- dıklan son haberlerde mahkeme- nin kararının yalnızca Alman- ya'nın daha önceki tutuklama ka- rannı etkileyeceğıni. Türkiye'nin iade istemtyle ilgıli olarak dava so- nuçlanmadan Türkıye açısından bir hüküm ifade etmediği şeklinde değerlendirildiğini kaydederek "Eğerbu doğruysazaten bizim açı- mızdan herhangi bir sorun söz ko- nusu değildir. Bizim iade davamıza bağlı olarak lutukluluk hali devam edecektir, ama eğer ilk haberlerde olduğu gibi koşulsuzolarakserbest bırakılması vönündebir karar aün- mışsa, o zaman Türkiye olarak bu konuda üst mahkemede temyiz hakkımızı kullanacağız. Bunun için durumun netleşmesini bekJhoruz. Zannedhorum yarın (bugünX du- rum bu açıdan açıklığa kavuştnuş olacak. Ona göre de takip edeceği- miz yolu belirlemiş olacağız" dedi. Dışişleri Bakanı İsmailCem. ha- benn Ankara'ya ulaşmasının ar- dından bakanlık bürokratlannı top- lantıyaçağırdı. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Bü- yükelçi Necati l'tkan. ttalya'nın hukuki uygulamalan kamuoyunda hep soru işaretlerine yol açtıguıı belirterek "Söz konusu son karann anlaşıhnası miimkün değildir. Te- rör örgütü başı ne yaparsa yapsın. adaletin tecellisi hedeflnden vazgeç- meyeceğimiz biiinmelidir" dedi. Adalet Bakanı Hasan Denizkurdu da Öcalan'ın serbest bırakılmasını, ölüm cezasının kaldırılması yö- nündekı görüşünü kastederek "Ben daha önce söylemiştim'" diye değerlendirdi. Denizkurdu. mahkemenın kara- n Almanya'nın "amacı iadeolma- yan yeni bir tutuklama emriyle de- giştirmesr üzerine aldığını anım- satırken Öcalan'ın ttalya dışınaçı- kıp çıkmayacağı sorusunu yanıtsız bıraktı. Adalet Bakanlığı'ndan bir yetkili de AA'ya yaptığı açıklama- da, Öcalan'ın sınırdışı edilebileçe- ğine dikkat çekerek "Diplomatik yolla mücadele daha hızlanacak" dedı. Öte yandan KKTÇ Cumhurbaş- kanı RaufDenktas BM Genel Sek- reteri Kofî Annan'a bir mektup göndererek PKK'nin Kıbns Rum kesimindeki faaliyetlerinin endişe verici boyutlarda olduğunu kaydet- ti. Hukukçular ne diyor? Güneydoğu'da askerliğini yapar- ken 1993 yılında şehit olan Seferi- hisarlı Ey>üp tzdal'ın babasınm Italya'ya yaptığı kişisel başvuru dosyasını hazırlayan DEÜ Hukuk Fakültesi'nden Prof. Dr. BahriÖz- türk, dosyayla ltalya'daki iç huku- kun tüketilmesinin hedeflendiğinı belirtti. Öztürk. "Böylece Oca- lan'ın Avrupa İnsan Haklan Mah- kemesi'nde>argılanması gündeme gelecek" dedi. Prof. Dr. Sulhi Dönmezer de Al- manya'nın iade istemınden vaz- geçmesi sonucu Öcalan'ın serbest bırakılmasınm normal olduğunu söyledi. Dönmezer. ölüm cezası kaldınlmadan Türkiye'nin talebi- nin işleme ko^lmasının mümkün olmadığını da belirtti. Prof. Dr. Çe- tinÖzekise Öcalan'ın iadesi önün- deki tekengelin ölüm cezası olma- dığını belirterek "Bizdeki DGM'- ler ve insan haklan konusundaki birtakım yoksunlulc, terör suçlusu- nun iadesini engeller" dedi. EsenyurtBelediyesi 'nden eğitime katkı Esenyurt Beledive Baskanı Dr. Gürbüz Çapan, ilçedeki tncirtepe Lisesi'ne belediye tarafmdan yaptınlan fen ve bilgisavar laboratuvannı törenle açtı. Dr. Cürbüz Çapan düzenlenen törende yapüğı konuşmada, Esemurt'ta belediye olarak bugüne kadar 6 adet okul yaptırdıklannı ve 35 okulun yapımı için de milli eğitime arsa tahsis ettiklerini söyledi. Beledive Başkanı Dr. Gürbüz Çapan, bu okullarda çağdas ve Atarürkçü öf renciler vetiştirnıevi amaçladıklannı kaydederek çağdaş eğitime olan katkılannın bundan sonra da devam edeceğini vurguladı. w w • Ocalan Italya'da serbest• Baştarafi 1. Sayfada da birlikte hareket etmenin yollan- nı aradıklan öğrenildi. Bu arada. Italya'nın Öcalan'ın yargılanması ve iadesi konusunda Avrupa Konse- yi'nden bekJediği desteği bulamadı- ğı belirtildi. Başkan Tommaso Figliuzzi. üye- ler GJovanni Carlino ile Serenella Si- riaco'dan oluşan Roma lstinaf Mah- kemesi 4. Ceza Bölümü, "Ahnan- ya'nın uluslararası tutuklama emri- ni, amacı iade olmayan u'ni bir tu- tuklama emriyle değiştirmesi" üze- rine Öcalan hakkındakı zorunlu ika- meti kaldırdı. Roma lstinaf Mahkemesi. Türk adli makamlan tarafından yayımla- nan tutuklama emri ve Öcalan 'ın ia- desi prosedüründe alınacak her tür- lü karar üzerine ihtiyat koydu. Ka- rann ardından Öcalan'ın kaldığı evin etrafında güvenlik önlemlen- nin arttınldığı gözlendi. Karar Al- manya'da şa^kınlık yarattı. Alman- ya Adalet Bakanlığı Sözcüsü Bern- hard Böhm, federal hükümetin ser- best kalsa da Öcalan'ın uluslararası mahkemede yargılanması isteğinin sündüğünü açıkladı. ttalya Başbaka- nı D'Alema, Öcalan'ın serbest bıra- kılmasıyla ilgili dün sabah alınan karann, halya hükümetinin tutu- munda değişikliğe yol açmayacağı- nı söyledi. D'Alema, senatoda siya- si grup başkanlanyia basına kapalı yaptığı toplantının ardından güven- lik ve kamu asayişi nedeniyle Öca- lan hakkındakı denetımi sürdürme karan alacaklannı açıkladı. Uluslararası yargılama konusun- da karamsar olduğunu kaydetti. D'Alema, "Türkiye, Öcalan'ın kendi topraklan dışında yargılan- ması lehinde olmadığı için bu her türlü çozümün araştınlmasında çok ciddibirengeloluşturuyor" diyeko- nuştu. ttalya Dışişleri Bakanı Dini de ttalya'ya sahte pasaportla giren Öcalan'ın >asalan ihlal ettiğini %e yargılanacağını söyledi. Dını, "Eli- mizde iki secenek var: Ya Öcalan'ı >argılayacağız ya da İtalya'va yasa- dışı olarak girdiği için sınır dışı ede- ceğiz"dedı. Itiraz bugün Öcalan'ın serbest bırakılması üzerine bir açıklama yapan Türki- ye'nin Roma Büyükelçısi İnalBatu. karara bu sabah itiraz edeceklerinı söyledi. Batu. "Mahkeme karann- da gözden kaçmlmaması gereken önemli bir madde var; Türkiye'nin iade kararlan sonuçlan saklı kal- mak üzere deniliyor. Yani bizim ia- de talebimiz, İtahan hukukunun gündeminde. İade süreci devam et- mektedir. Karar, Türkiye'nin iade talebinin vok farzedilmesianlamma gelmemektedir" dedı. Türkiye'nın avukatı Sınagra da bir açıklama ya- parak Öcalan hakkında yeni bir gö- zetim tedbiri ahnmasını isteyeceği- ni kaydetti. Mifterrand'dan ziyaret PKK liderini dün sabah. eski Fransa Cumhurbaşkanı François Mitterrand'ın karısı DanieUe Mit- terrand ziyaret etti. Görüşmede. ttalya Barış Derneği'nin (Asopace) Başkanı Luisa Morgantini de bulıın- du. Ziyaretin ardından düzenlene- ceği duyurulan basın toplantısı ise gerçekleşmedi. Öcalan'ın Italya Basbakanı D'Alema'ya bir mektup göndererek kendisine yardımlann- dan ötürii teşekkür ettiği de ItaKa basınında yer aldı. ABD'den karara tepki PKK lideri Abdullah Öcalan'ın Roma lstinaf Mahkemesi karanyla serbest bırakılmasını Clinton yöne- timi tepkiyle karşıladı. NV'ashington muhabirimız Fuat Kozluklu'nun ha- berine göre, ABD Dışişleri Bakan- lığı Sözcüsü James Rubin. Öca- lan "ın serbest bırakılmasını "tero- rizmle mücadeJeye vurulmuş bir darbe" olarak değerlendırdi. Rubin, Öcalan'ın işlediği terör eylemlerin- den suçlanarak ve uluslararası kural- lar çerçevesinde adalet önüne çıka- nlması gerektiğı düşüncesini yine- ledi. Öcalan konusunda Türkiye, Almanya ve ttalya ile sürekli temas halinde bulunduklannı kaydeden Rubin. "İtal>'an hükümetine Öca- lan'ın serbest bırakılmanıası gerek- tiğjni üstdüzevlerde ilettik. Bu konu- da hem İtalya hem de Almanya ile görüşmelerimiz sürüyor" diye ko- nuştu. ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Marc Grossman da düzenlediği ba- sın toplantısında, Öcalan'ın yargı önüne çıkanlması gerektiğini söyle- dr Yunanistan'dan çifte standart Türkiye'de ölüm cezası olduğunu ileri sürerek Öcalan'ın iade ediime- sine karşı çıkan Yunanistan hükü- metinin, Suriye'de ölüm cezasma mahkûm edilen Suriyeliyi ülkesine iade etme karan aldığı ortaya çıktı. Atina muhabirimız Murat tlem'in bildirdiğine göre, gazetecilerin Öca- lan ve Suriyeli tutuklu konusundaki ısrarlı sorulannı yanıtlamak zorun- da kalan hükümet sözcüsü Dimitris Reppas, -lilkemizde geçerti olan ka- nunlara saygı gösterihnektir. Bu ka- nunlar,Öcalan meselesindenönce de vardı. Öcalan'ın ve Suriye'nin du- rumlan arasında herhangi bir ben- zerlik yoktur. Kürt lider. uluslarara- sı toplumda kendine yer edinmekis- tev en bir halkın üderidir. Türkiye ise bunu kabul etmiyor. Ancak AB bu- nu böylekabul ediyor" dedi. Bu ara- da, iki Yunanlı avukatın Öcalan'ı sa- vunma göre\ini üstlendikleri öğre- nildi. Kastamonu 'da yangınfaciası: 8ölü Viırt Habeıieri Servisi - Kastamonu'nun thsangazi il- çesi Hocahacip Köyü'nde, üç katlı bir evde çıkan yan- gında aynı aileden 3'ü çocuk 8 kişi yaşammı yitirdi, 8 kişi deyaralandı. thsangazi'nin Hocahacip Köyü Sökü Mahallesi'nde. kardeş çocuklanndan oluşan Tahmitçi aılesme mensup 3 ailenın bir arada yaşadıöı 3 katlı ahşap evdedün 00.30'da yangın çıktı. Evin zemin ka- tında kalan ve ailenın çoban- lığını yapan İbrahim Dağ- h'nın yaktığı sobadan çıktığı tahmin edilen yangmda alev - ler kısa sürede tüm binayı sardı.Yangında, Selahattin Tahmitçi, Şaziye Tahmitçi, Şerafettin Tahmitçi, Nursel Tahmitçi, İbrahim Dağlı ile çocuklar Şahine Tahmitçi, Hacer Tahmitçi, Şerife Tah- mitçi alevler arasında kala- rak öldü. Kastamonu ve th- sangazi itfaıye ekıplerinin ça- lışmalan sonucu Izzet Tah- mitçi,AhmetTahmitçi. İsma- 0 Tahmitçi, Saliha Tahmitçi. Hayri>e Tahmitçi, Saniye Tahmitçi \e Emine Tahrtıit- çi'yi yaralı olarak kurtar- dı.Yaralılar Kastamonu Dev- let Hastanesı'nde tedavi altı- na alınırken durumu ağır olan Saniye Tahmitçi Anka- ra'ya göndenldı. Soğutma çalışmalannın ardından enkaz altındakı 2 kışinin cesedi çıkanldı, çalış- malar sürdüriilüyor Kastamonu Valısi Enes Yeter, Tahmitçi aılesinin ba- nnması için thsangazi ilce- sinde 2 ev avnldığını, yaralı- lann tedavi masraflannın da valiük tarafindan karşılana- cagını söyledi. G U N D E M MISTAFA BALBA H Baştarafi 1. Sayfada bu görevlere getırilmişlerdi. Polis kurumunda kiş lerin kahramanlaştırılması sağlıklı bir durum değ Adı üzerinde burası bir "kurum". Kişiler öne çıkaı lırsa kurumsal anlayış kurum bağlar ki, bu da top lumsal barış açısından olumlu değil. Ancak, kabul etsek de etmesek de hemen h< alanda kişiler ön plana çıkıyor. Batı kafasıyla düşi nelim desek de, Doğu kalbi taşıyoruz! Bir ikinci durum da şu; kurumsal işleyiş tam ola rak oturmadığı ıçin kişilerin tutumu kurumun işlevi ni belirliyor. Organize Suçlar Şube Müdürlüğü'nüı başma getirilen Saçan da özellikle son dönemde olayların üzerine gitme suçu işlemiş olabilir! Tankuş'un iddialarını kişısellikten anndınp bakar sak şu noktalar-sorular dikkati çekiyor: 1 - Emnıyet kurumunun içinde bir basın toplan tısı düzenlenıyor ve görevinden alınan müdür, 4 mil- yon dolara satıldığını iddia ediyor. Kurumdaki gö- revden alma-atamalarda böyle bir iddianın olabil- mesi bile korkunç. 2 - Tankuş'un gece hayatı nedeniyle görevden alındığı iddia ediliyor. Gece hayatı olan birini Beyoğ- lu Emniyet Müdürü yapmak, herhalde bey oğlu gi- bi yaşasın demek olur! 3 - Tankuş hakkındaki "çetelere bulaştı" iddiası, bir dönemin "komünıstmiş" ya da "bölücüymüş" hazır yakıştırmacılığına benziyor. Vardır, yoktur ay- n ama, bu suçlamayı Tankuş'un daha üstündeki bir kişi yaptı. Konu, polis kurumuna zarar vermekse, sanınz en büyük zarar böyle bir iddiayı kamuoyu önünde dile getinmek. 4 - Tankuş'un daha önceki yıllara ilişkin sicilinde cezalan olduğu iddia edildi. O zaman neden bek- letildi? Neden daha üst bir göreve verildi? 5 - Pek çok bürokrat, üst düzey yöneticisi kuru- muna ilişkin suçlamaları başma kötü bir şey gelin- ceyapıyor. Tankuş, rüşvetdış/ndakisuçlamalariçin neden bu kadar bekledi? Daha fazla Susurluk! Bunlar konunun sıcak yönüne ilişkin soru işaret- leri. Avrupa'ya gıden uyuşturucunun yansından faz- lası Türkiye'den geçiyor. Gerek Tankuş döneminde gerek daha önce yakalanan "büyük" miktardaki uyuşturucu, gidenin "küçük" miktarı! Bu trafiğin özellikle mali yönünün merkezi ise istanbul. Şimdi daha genel sorular soralım: 1 - Yakın geçmişin en büyük uyuşturucu operas- yonu Ocak 1993'te Akdeniz'de ele geçirilen 15 ton baz morfin yüklü Lucky-S gemisi. Bu gemiyle ilgili soruşturmada hüküm giyen tek kişi geminin sahibi Şevket Çubuk Gemiyi kim fınanse etti? Karaçi'ye kadar gidiş-gelişi kim örgütledi? Bu sorular 'ç'en- gellı. Neden? 2 - 0 dönemin Istanbul Narkotik Şube Müdürü Mestan Şener neden ıstifa ederek emekliliğini is- tedi? Şener istifa edeceğine istifade edemez miy- di? Acaba Şener, asıl sorumlulann yakalanması için çaba harcadığı halde, üstündeki makamlan asa- madı mı? 3 - Lucky-S gemisine yüklü uyuşturucunun ve o dönemdeki bağlantıların tutarı 200 milyon dolardı. Bu paranın tümü öldürülen ışadamı Nesim Mal- ki'de miydi? 4 - Malki, gemi yakalanınca parayt gerekli yerle- re dağıtmak yerine, harç bitti yapı paydos mu de- di? 5 - Bütün bu soru işaretlerinden devletin üst kat- lannın haberi var mı? 1993 ortasında bu ilişkilerin büyük dilimini ortaya çıkaran küçük bir raporun An- kara'daki ilgili yerierde bulunduğu iddia ediliyor. Bu- nun gereği yerine getirildi mi? Sorulan şimdilik burada keselim. Tankuş olayı bir başka Susurluk olarak nitelendi- rilebilir. Yaptığı açıklamalann biçimi, içeriği, yaran, zararı tıpkı bir trafik kazası gibi tartışmalı olabilir. Ancak, gündeme getırdiği konuların derinlemesine araştmlması gerekiyor. Tankuş'un açıklamalanna şu pencereden de ba- kabiliriz: Demek ki, devletin içindekı görevliler biraz daha cesurolsalar, yeri gelince konuşmayı yeğleseler pek çok konu daha çabuk ortaya çıkacak. Ne diyelim? İki, üç, daha fazla Susurluk... Bürokratlardan beklentimiz biraz cesuriuk! Ferruh Tankuş: Beni susturmak istiyoriar • Baştarafi 1. Sayfada TV'ye açıklamalarda bulunduktan sonra davet edildiği Kanal D'ye giderfcen yolu- nu kesti. Asayişten sorumlu Emniyet Müdür Yar- dımcısı Ahmet Pek. araçlarla seyir halin- deyken megafonla "Vaüh'ğe çek. Aksi hal- de zor kullanınz" diyerek Tankuş'u u>ar- dı. Bunun üzerine Tankuş. zorunlu olarak 6 polis ekibi eşliğinde aracını valihğe sür- dü. Aynı saatlerde bir grup gazeteci. söz- leştikleri eski Narkotik Şube Müdürü'nü Sultanahmet'te beklerken Tankuş valiliğe geldı. Tankuş gazetecilerin sorulan üzerine "susturuİmak istendiğüü" belirterek şun- lan söyledi: "Ankara'dan soruşturmavla ilgih'müfet- tişlergeldiğiniduydum. Bura>a nıüfettişle- re ifade vermek için geldim. Bildiğinı ger- çekleri burada kendilerine ifade edeceğim. Btıraya geliş biçimim. getiriliş biçimim ger- çekten çok yanlış. Beni susturmak istedik- lerine inanıyorum. Akıbi'timin ne olacağı belli değil. Benim vapmış olduğum hiç kim- sevi karaiamak değildi; bildiğim gerçekle- ri erkekgibi kamuoyuyla pav laşmaktı. Bil- diğim gerçeklerin her zaman arkasında- yım. Ben İçişleri Bakanunız, Sayın Emni- yet Genel Müdürümüz vev ı a Sayın Valimiz gibi mahalle kanları gibi dedikodu yapa- mam. Basın açıklamalannı izledim. Çün- kü bunlar gerçekten acı şeyler. Ben onurlu bir Türk insaıuyım." Tankuş, Emniyet Genel Müdürü Necati Bilican'ın oğlunun uyuşturucu kaçakçısı Yılmaz Bektaş ile birlikte bar işlettiğini ıleri sürdü. Tankuş, "Yılmaz Bektaş, Em- niyet Genel Müdürü ÎNecati Bilican'uı oğ- lu ile ortaktır. Yıhnaz Bektaş'ın babası Ha- cı Muhittın Bektaş'a sahte pasaport vere- rek giriş yaptıran da Bilican'm oğludur" dedi. Tankuş, Bilican'ın oğlunun, havaya ateş açmaktan nezarethaneye konulan Yıl- maz Bektaş ıçin karakola gelerek kapısını tekmelediğıni iddia etti. Bu arada asayişten sorumlu tstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Ahmet Pek, Tankuş'un konuşmasını engellemek iste- di. Bu engellemeye. "Bir dakika, açıklama yapacagım'" diyerek direnen Tankuş. Pek'in talimatı üzerine polisler tarafından kolundan çekilerek valilik binasına sokul- du. Zorla bınaya sokulmak istenen Tankuş. bu kez bağırarak "Emniyet Genel Müdü- hi'nün ne olduğu bellidir. Kalkıp benim ai- Umc dil uzatmıştır. Benim aileme dil uza- Una kadarönce kendi ailesine baksın. Bun- dan sonra başıma ne geleeeğini bilemiyo- rıun'"dedi. Tankuş. açıklamasının ardından valiliğe grerek Jçişleri Bakanlığı'ndan geler n.üfettişlere ifade verdi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear