23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
B KASIM 1998 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 17 'de Başbakan Mesut Yılmaz ile firari Şevki Yılmaz'ın memleketi Rize'de yerel bir televizyon var Çay TV. Bu televizyonda Cumhuriyetin 75. yılı nedeniyle 30 Ekim'de bir program da yayımlanmış. Programı, Kurtuluş llköğretim Okulu din dersi öğretmeni Orhan Yazıcrlar yönetip sunmuş. Programa Rize'deki eski Milli Eğitim Müdürü Azmi Kandemir, yeni Milli Eğitim Müdürü M.AIi Balcı ve emekli öğretmen Cavit Özgür katılmrş. Programda Atatürk'e, laik ve demokratik cumhuriyete ağır suçlamalar getirilmiş, Mustafa Kemal'in kurduğu cumhuriyet bir şeriat cumhuriyeti olarak gösterilmiş, açıkça Osmanlı ve şeriat savunuculuğu yapılmış. Programı izleyen bir grup vatandaş da Rize Cumhuriyet Başsavcılığı'na dilekçe verip programla ilgili suç duyurusunda bulunmuş. Savcılık da 998/2388 hazırlık numarasıyla bir dosya açmış. Çay TV'den istenecek program kaseti umarız Şevki Yılmaz'ın Rize'de bir türlü bulunamamasına benzemez! Elektroruk posta' som@posta.ctifntiuriyet.coni.tr Tet: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Şeriat, Almanya'daki okullara da giriyormuş... "Demek ki Türkive müfredat da ihraç etmeve basladı!" I rkçılık temeline dayanan ayrılıkçı terör örgü- tü PKK'nin lideri Abdullah Öcalan Roma'da kendini gösterdiğinden beri bütün yollar yine Roma'ya çıkıyor. Ancak görülüyor ki, Oca- lan'ın Türkiye'ye iadesinde Roma'nın yolları fazla- sıyla taşlı! Yarattığı terörle on binlerce insanın ölümünden so- rumlu, uluslararası uyuşturucu kaçakçılığından sa- bıkalı yasadışı örgüte Italya başka bir gözle bakıyor; Abdullah Öcalan'a siyasi bir kimlik verilmeye çalı- şılıyor. Italya ile NATO'da, Avrupa Konseyi'nde, Batı Av- rupa Birliği'nde aynı masayı paylaşan ve Avrupa Topluluğu'nda ortaklık arayan Türkiye, PKK'nin te- rör örgütü ve öcalan'ın da terörist olduğunu anla- tıyor ama Roma'dakiler anlamamazlıktan geliyor. Haklı olduğunuzu biliyor fakat haklılığınızı kabul ettiremiyorsunuz. Ne kadar sinir bozucu bir durum... Roma-Ankara Acaba bunda, bir zamanlar Avrupa'yı karşısına alıp insan hakları ihlalleri ve işkenceyi anlamamazlıktan gelen Türkiye'nin de katkısı yok mu? İnsan Haklarını ve Temel Özgürlükleri Koruma Sözleşmesi'nin Ölüm Cezasının Kaldırılmasına lliş- kin Altıncı Protokolü'nü yıllardırelinin tersiyle iten Tür- kiye'nin şimdı alelacele idam cezalannı ka/dırmaya çalışması nasıl anlatılabilir? Işkencenin ve Gayriinsani ya da Küçültücü Ceza veya Muamelenin Önlenmesine DairAvrupa Sözleş- mesi ile buna ek bir ve iki numaralı protokolleri im- zalayan Türkiye'nin yükümlülüklerini yerine getirdi- ği nasıl söylenebilir? Öcalan'ın Roma'da ortaya çıkmasından bir hafta önce Strazburg'a gidip Avrupa İnsan Hakları Mah- kemesi'ni -ki PKK'nin şiddete başvuran örgüt oldu- ğunu kabul etmiştir- çifte standart uygulamakla suç- lamanın gerekçesi hangi mantıkla nasıl açıklanabi- lir? Iktidara gelebilmek için seçim meydanlannda "şef- faf karakol" vaat eden ve şimdilerde Çankaya Köş- kü'nün camından Ankara'ya bakan Suleyman De- mirel'in kulakları çınlasın... Gelin bir de Ankara'ya bakalım... Hükümet düş- tü düşüyor; yenisinin pazarlıkları epeydir sürüyor... Düne kadar Mesut Yılmaz hakkında söylemedi- ğini bırakmayan DYP'lilerle, Tansu Çiller hakkında ağzına gelini söyleyen ANAP'lıların iktidar ortaklığı için kol kola girmesine; Bülent Ecevit'nin özel kon- tenjanından milletvekili seçilenlerin şimdilerde De- niz Baykal'a akıt hocalığı yapmasına ne denir? Evet, Roma'nın yolları taşlı ama Ankara'nın yölla- n da çöp içinde... Önce kendi evinin önünü süpür derler ya... Aynen onun gibi! SESSİZ SEDASIZ (!) NURİKURTCEBE Yüksek YerilimHattı Erdinç UTKU Onlar 68 kuşağındandı, bunlar 67 kuşağından: 67 ekran televizyon kuşağından! Okul arazisi tarikatçılara verildi Eğitim-Sen Istanbul 7 Numaralı Şube Yönetim Kurulu'nun hazırladığı ve Milli Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay'a kadar ulaştırdığı ancak sümenin altına sürülen rapordan Küçükçekmece'deki tablo: "Istanbul Sanayi Odası'nın imzalanan sözleşme ile Halkalı'da yapacağı okullar kampusunun arazisi Caferi tarikatına 11 yıllığına kiraya verildi. Birtarikat liderinin arsasını imara uygun duruma getirmek için yüksek gerilim hattı Büyük Halkalı llköğretim Okulu'nun üzerinden geçirildi. Tepe llköğretim Okulu müdürü öğrencilere cinsel tacizde bulunduğunu 20 öğretmenin karşısında kabul etti, öğretmenler Milli Eğitim'e yeminli ifade verdi ancak Küçükçekmece Milli Eğitim Müdürlüğü'nce müdürü korumak amacıyla soruşturma, Bayrak Kanunu'na muhalefetten açıldı. Aynı okuldaki yolsuzluk iddiaları üzerine müdür odası ile bilgisayarların bulunduğu odada yangın çıktı, sabotaj bir örgütün üzerine atıldı. Dr.Hulusi Behçet llköğretim Okulu'nda okul müdürünün onaysız açtığı kurslardan elde ettiği geliri zimmetine geçirdiği ) yolundaki şikâyetler üzerine soruşturma açıldı ama eldeki belgelere rağmen soruşturma bitmedi, başka yolsuzluk iddiaları ise bitmek bilmiyor." OKUR MEKTUPLARI tletişim: Zeynep Eşiyok Faks: 0.212. 513 85 95 Tûrkocağı Cad. 39/41 Cağaloğlu 34334 İstanbul Engellilerin Anıtkabir ziyaretu.. Türk Hava Yolları Hostes ve Cabin Memurlan Derneği'nin TASSA) Cumhuriyetin 75'in- i, ulu önder Atatürk'ün ölü- nümm60'ınct yılt sebebiyte dü" enlemiş olduğu Anıtkabir'i zi- aret gezisine Bahçelievier Ço- uk Yurdu. Huzurevi. Omirilik "elçlileri Derneği üyesi olan biz ki engelli davet edilmiştik... Derneğin maddi manevi des- egiyle yapmış olduğumuz gezi i senedir engelli yaşayan beni ve •rkadaşımı oldukça mutlu etti. Gezimize bizzat refakat ede- ek hava ve kara yoluyla ulaşı- nımızı kolay ve güzel kılan baş- a demek başkanı Sayın Yasemin l. Yurtdagülen. Sayın Meliha tpaydın ve gezı dışında beni •vime ulaştıran Sayın Melike Vytaç'a bu anlamlı ve güzel gü- ıü bize yaşattıklan için sonsuz eşekkürlerimi sunanm. Bu güzel gezinin bizleri yoran, •ngelli olduğumuzu adeta yü- âimüze vuran olumsuz yanla- mdan bahsetmek istiyorum. Ge- zi boyunca "Engellilerin Anıt- kabir'i ziyareti yasaktır" uya- nsına rastlamamış olmanın ce- saretiyle yazıyorum. Büyük bir heyecan sohtuuîi" Anıtkabir'e ulaşmıştık, yaşadı- ğımız heyecan merdivenleri gör- düğümüzde yerini telaşa bırak- mıştı. Hosteslerin ricasıyla görevli askerlerin yardımlan ile yola de- vam edebilmiştik, ama bu tablo- yu birkaç kez yaşamak zorunda bırakılmıştık. Bırakıldık. çünkü Atamız'ı zı- yaret etmemize hastalığımız gi- bi mimari engeller izin vermiyor- du. Evet, bir Atatürk çocuğu. bir Türk evladı olarak yetişen ben, yaptığım ziyarette engelli oldu- ğum için bu engelleri aşmak zo- runda mıyım? Atatürkçü düşüncelerime en- gel olunamayacağı gibi O'nu zi- yaretime de engel olunmamah. Fadet Uslu Dik Kitap armağanı 12 Kasım günü TÜYAP Kitap Fuan'na gittim. Güzel bir çağnya uyarak iki kitap götürdüm. Her yazı benim için de- ğerlidir. Görürdüklerim daha da değerliydi. Fakat kitaplann kocaman bir tır kamyonuna gelişigûzel atıldığinı ve hiçbir ügilinin bulunmadığını gönnek beni çok üzdü. Sanki verdik- lerimiz armagan değil, SEKA'ya giden eski kâğıt yığmlany- dı. Acı duydum. Hale Ögei / İstanbul MustafaKemaVin düşüncelerine saldın 994 yılında tamamen yasal lir oluşumla temelleri atılan opluluğumuz Atatürkçü lüşünce ışığında. .endimizi ve etrafımızdakileri »ilgilendirmeyi, kişileri nlamaya ve çözümler ıretmeye sevketmeyi amaç dinmiştir. bunlan yaparken laha önce olduğu gibi, lugünlerde de, kendilerini 'Müslüman Gençlik" olarak anımlayan bir grubun aldınsına uğradık ve .avgaya çekilmeye çalışıldık. rfustafa Kemal'e ve onun ikirlerini yaşatmayı amaç •dinen bizlere tahammül •demeyenler içlerindeki >isliği ve kini bize öneltmekten çekinmediler. >on olarak 9 Kasım'da tniversitemizde izinli olarak lazırladığımız afişleri oplayıp. yine izinli olarak ıçtığımız standımıza aldırmışlardı. Saldırma ;erekçeleri ise aşağıdaki ıfiştir:"Arkadaşlar! Bizi anlış yola yönelten kötü nsanlar, bilirsiniz ki oğunlukla din perdesine >ürünmüşler, saf ve temiz halkımızı hep 'şeriat' sözleri ile aldatagelmişlerdir. Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, sapıklar ülkesi olamaz: en doğru, en gerçek tarikat uygarlık tarikatıdır. Uygarlığın buyurduğunu ve istediğini yapmak insan olmak için yeterlidir." M. Kemal Atatürk Evet, Atatürk'ün bir sözünden dolayı bize saldınp, tehditler sa\oırdular. Bu noktada, bizler. Cumhuriyet'e ve Atatürk'e yönelik tüm saldınlara karşı yasalann ve kararlıhğımızın verdiği güçle karşı • koyacağımızı, bu tür saldırılardan yılmayıp yolumuza devam edeceğimizi tüm ulusumuza duyurmayı bir vazife olarak bilirken. yaşanan bu olayda, gerek üniversıtemizin gerekse yasal mercilerin yöneticilenni görev ve sorumluluklannın gereğini yerine getirmeye çağınyoruz. Yıldız Teknik Üniversitesi Atatürkçü Düşünce Topluluğu KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicak(a turk.net ÇIZGILIK KÂMtL MASARACl HARBİ SEMİH POROY J TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 18 Kasım STEAMBO4T WIU1E*(&U- UARU G£Mİ WIÜJ£) DBN BİR SAUHE VE RBSSAM UB IWERKS.. MIKİ MAUS'UN ILK FİLMİ.. 132&DE BueûN, WAcrDNeYiN SZSOAT WIUJE*APU İLK MİKİ MAUS(UIOC£yMOUSC) YA ÇİZeİ FİLMİ, N£W fOKK'-m COLONY THEATKE'. 04 GÖSTERİLU. DAHA SONÜA BİRÇOK ÜLMİÇE. KİLeCBK I/E &e SALGtH HAUNE SELECEK OLAN UİKİ MAUS Tİt>İ,DlSN6r'İN YANINM TA OLAN RESSAU UB IWEfV<S A ÇI2İLPİ.AMA ONA KİÇİLÎK KA2 VJALTPISHEY KEN&Sj ÜSTLENMİÇTİ. ÖNC£- LERİ, MİKİ ÂÂAUS, 8İ2İM ŞİMDİ TTİNIDlSlMIZ 616/ DESILDİ. OUHJKÇA ZABARU î$L£7Z YAPAU ZALH4 gİR TİPTİ. AMA DAHA SOAI- RA BU OZ-ELütO-Efi TÖKPÜL£NECEK, ŞAR- LO Ö&JEKALINAfZAK.OUlKILU BİK KİÇİ- LİK KAZANDIRILMAYA ÇAUÇlLACAJCT/.. SİNOP KADASTROHÂKİMLİĞİ'NDEN Dosya Esas No: 1995/14 - KararNo: 1998/6 Davacı Orman Idaresi vekilı tarafindan ve davacı Davut Ergûn tarafindan davalılar aleyhıne mahkememıze açılan tapulama tespitine ıtiraz davasının yapılan açık yar- gılamalan sonunda, Sinop merkez Akbaş köyûnde buluaan 559 no'lu parselin tapulama yetkıhlennce davalılar adlanna yapıian vakı tespite davacı ıdare ve dığer dava- cı Davut Ergün tarafindan ıtiraz edılmıştır. Mahkememizce yapılan 2.10.1998 tanhlı celsede (Davacı Davut Ergun'ûn davasının 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 28. maddesı gereğınce açılmamış sayılmasına. 2- Davacı orman ıdaresınin sübut bulmayan davasınınreddine,3- Dava konusu Sinop merkez Akba^ köyû Ambar mevkiı 3 pafta 559 parsei sa>ılı taşınmazın tespit tutanağındaki evsaf ve miktan ile yine tespit tutanağındaki hisse nıspetlerine göre (tespit gibi) davalılaı adına tapu kûtûğüne tes- cıline..) karar verilmıştır. lşbu karar davacı orman ıdaresınin 20.10.1998 tarihlı dılekçesi ile mahkemece verilen hûküm, eksık mceleme ve araştırmaya dayandığuıdan hûkmûn bozulması istemiyle temyız edilmıştir. Davalılardan Çiçek Dıri, Hanıfe Din, Saniye Diri, Sultan Din, lsmaıl Diri, Firdevs Diri, Hatice Din \e Safıye Oztürk adlanna daha evvel de dava dılekçesi ve karar açık adreslen tespit edilemediğinden ilanen tebligat yapılmıştır. Davacı orman idaresinın 20.10.1998 tanhlı temyiz dilek- çesmin da\-alılar Çtçek Din, Hanıfe Diri, Saniye Din, Sultan Din. lsmaıl Din, Firdevs Diri. Hatice Dıri ve Safıye Öztürk'e tebliği ilan olunur Basın: 54805 PANO DENİZ KAUKÇUOGLU 'Akşam Yediğin Hurmalar...' Sanıyorum 1980'li yıllann ikinci yarısında soğuk bir kış akşamı olmalıydı... Paris'te, Boulevard de Grencl- le'deki eski evlerinde eşi Genevieve ile birlikte hazır- ladığı, -herzamanki gibi "muhteşem"- rakı sofrasın- da havadan sudan konuşurken, Utku Varlık bir ara, masamızda yanımda oturan bir konuğuna dönüp, "Oğlum", demişti. "Akşamyediğin hurmalar sabah po- ponu tırmalari.." llk kez duyduğum bu benzetme, ka- famın bir yerine yerleşmiş olmalı ki, geçen pazartesi sabahı bizim Radyo Cumhurıyet'te "Sesli Gazefe"yi dinlerken, Profesör Uğur Alacakaptan'ın kendisine yöneltilen birsoruya verdiği yanıtı duyunca, anımsa- yıp, güldüm... Profesör Uğur Alacakaptan, "Italya, Abdullah Oca- lan'/ Türkiye'ye veremez!" diyordu. Ona göre, söz ko- nusu sanık, on binlerce masum insanın canından so- rumu bir katil de olsa, uluslararası hukuk buna "pek" elvermiyordu. On dört yıldır uygulanmamakla birlik- te, ülkemizde, hukuk diliyle "dejure" olarak var olan "ölüm cezası" Türkiye Büyük Millet Meclisi kararıyla Türk Ceza Yasası'ndan çıkartılsa bile, Türkiye'de "Devlet Gûvenlik Mahkemeleh"r\\n varlığı "suçlunun iadesi" konusunda karşımıza bir engel olarak çıkıyor, uluslararası hukuk açısmdan suçluyu yakaJayan "mu- hatap ûlke'nin eli kolu bağlanıyordu. Sanığın, "doğal yargıcından başka biryargı organının karşısına çıkar- tılması" Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. mad- desiyle çelişiyordu. Devlet Gûvenlik Mahkemeleri'nin kaldınlması için ise mutlaka anayasa değişikliği ge- rekliydi. Yine aynı gün "Cumhuriyet'te yer alan insan hak- ları konusunda en yetkili kişilerden biri olan Profesör Semih Gemalmaz ile yapılan bir söyleşide ise, de- ğerli hukukçumuz, "öcalan 'ın iadesiiçin sadece ölüm cezasının kalkmasının yeterii olamayacağını" söylüyor, buna gerekçe olarak, 1987 yılında yürürlüğe giren Birleşmiş Milletler Işkencenin Önlenmesi Sözleşme- si'nin 3. maddesinde yer alan "hiçbir taraf devlet, bir kimsenin diğer devletçe işkence tehlikesine maruz kalacağına inanmak için esaslı sebeplerin bulunması halinde bu kimseyisınırdışı edemez, gerigönderemez veya iade edemez" hükmünü gösteriyordu. Tüm bunlar bize işimizin "kolay" olmadığını, eski- miş, çağın gerisine düşmüş hukukumuzun, sürekli yenilenen "uluslararası hukuk" karşısında bir kez da- ha çaresiz kalacağını ortaya koyuyordu. Biz ise bu ça- resizliğimize her defasında sinirleniyor, öfkeleniyor, bağırıp çağırıyor, sonunda yine aynı "hukukla yolu- muza devam ediyorduk. Şimdi de böyle olmuyor mu? Istanbul Milletvekili Ercan Karakaş'ın TBMM'ye iki yıl önce verdiği, "idam cezalannın kaldmlmasına iliş- kinyasa önerisi"r\\n bugüne kadar niçin ışleme sokul- madığını bir kez bile sormadan, antifaşıst Italyan di- renişinın belkemiği. Italyan demokrasısinin kurucusu, temiz toplum hareketının öncüsü Italyan komünistle- rine, insan haklan savunucusu Yeşiller'e lanetleryağ- dırmıyor muyuz? Peki, ülkemizde Devlet Gûvenlik Mahkemeleri'nin varlığı, yasalanmızda bulunan ölüm cezası, Manisa'da çoluk çocuğa uygulanan işkence- ler, köylülere yedirilen insan pislikleri... uluslararası yargıda aldığımız mahkûmiyetler... tüm bunlardan Ital- yan komünistleri, Italyan Yeşilleri mi sorumlu? Hangi siyasi partimiz 12 Eylül Anayasası'nın değiştirilmesi, bu anayasadan kaynaklanan hukuksal yaptınmlann ortadan kaldınlması, ülkemizin demokratikleştirilme- si için "ciddr bir ginşımde bulundu?i8öyle bir giri- şimi anımsayanımız var mı? Elimizi vicdanımıza koyup, itiraf edelim! Şimdikin- den farklı, çağdaş bir hukuk düzeninde, demokratik- leşme sürecine gerekli dinamikleri kazandırmış, ger- çek birsosyal hukuk devletinde baklava çalan çocuk- lar akıl almaz hapıs cezalarına çarptırılırken, devleti, toplumu soyuptrilyonlargötürenler, Civan'lar, Edes'ler, Nadir'ler, Bezmen'ler, Aslıtürk'ler ellerini kollarını sallayarak Türkıye'den çıkıp, Avrupa'da, Amerika'da "sefahat" sürebilirier miydi? Emekçi halkımızın biriki- miyle kurulmuş, ülkemizdeki sanayileşme hareketine halkın katılımı olan "kamu kurvluşlan", "kamu banka- lan" mafyaya, çetelere peşkeş çekilebilir miydi? "Özel- leştirmeleri" çeteciler yönlendirebilir miydi? Kıyılan- mız, ormanlanmız, doğamız böyle acımasızca talan edilebilir miydi? Biz, bu kokuşmuş düzen hep böyle sürsün, düze- ni sorgulayan düşünceler üretilmesin diye üniversite- lerden bilim özgüıiüğünü kaldırmadık mı? Ekonomi- mizi, bizim gibi ülkelerde "p/s/*"ten başka bir şey üretmeyen Yeni Dünya Düzeni'nin kuyruğuna takma- dık mı? Talan-yağma düzeni sona ermesin diye ya- salanmızı, hukukumuzu çağdışı kılmadık mı? Düşün- celerini açıkladıklan için aydınlanmızı hapisleretıkma- dık mı? Insanlanmıza işkence etmedik mi? Öyleyse şimdi niçin kendimizi bırakıp, başkalanna kızıyoruz? Abdullah Öcalan'ın Türkiye'ye iadesi için elimiz- den gelen her şeyi yapalım. Gelsin. Onu dünya ka- muoyunun önünde, benzeri görülmedik bir saydam- lıkla, binlerce habercinin önünde "ibret-iâJem" için yar- gılayalım. Ama bir yandan da toplum olarak, bu top- lumu oluşturan bireyler olarak artık demokratikleşme- ye karar verelim. Verelim ki, akşam yediğimiz hurma- lar, bir daha oramızı buramızı tırmalamasın! (Faks:0216-4188410 BULMACA SEDAT YAŞAYA1S 1 2 3 4 SOLDANSAĞA: 1/ Bir cins ko- kulu sandal ağa- cı. 2/ Görünüşe göre olacağı sa- nılan... Iskam- bilde bir kâğıt. 3/ Kadınlann omuzlannı ört- mekiçinkullan- dıklan geniş at- kı...Kaslannis- temsiz kasılma- sı. 4/ Yemek... Ipliklerin bo- yanmak ısten- meyen bölümlerinin sa- nlarak boyaya batınl- -j ması yoluyla uygulanan bir tür boyama tekniği. ' 5/Gemilerin mizana di- 3 reğinin gerisindeki yel- 4 ken...Ispanyollar'ınse- 5 vinçsözü. 6/Kilimeben- zer, renkli ve motifli " uzun yolluk... Iridyum 7 elementinin simgesi. 7/ 8 Satrançta bir taş... Saz g ya da kamıştan örülmüş büyük sepet. 8/ "Kemalettn_"• Şairimiz Kalabaiık. 9/ Sövgü... Bir nota. YÜKARIDAN AŞAĞİYA: 1/ Yavrusu ölen bir hay\ara, anası ölmüş bir yavru ahş- tınp besletmek. 2/ tyi terbi;.e edilmemiş vahşi binek hay- vanı... "Erol — " : Sinemaoyuncumuz. 3/ Bir süs taşı... Yeni Zelanda'nın plaka işaıeti... Eylemleri olumsuz yap- makta kullanılan ek. 4/ No^^ jurak işareti... Uygur hü- kümdarlanna verilen ut^a 5 / M e t a ] pariatmaya yarar aygıt. 6/ Eski dilde ayak.. Oldugundan büyük gösterme. 7/ Yunan mıtolojısınde ^ 1 sanatlann dokuz perisin- den bın... Yabancı. 8/ Ocigaie 1^1^y a n lçindediri ba- lık saklanan, denizden tyrimjş havuz. 9/ Yayla çıçegı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear