23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
2 E K İ M 1998 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER tçişleri Bakanlığı, yasal faiziyle birlikte yaklaşık 20 milyar lira tazminat ödemeye mahkûm edildi Crazi'de clevlet kusurluVLPERTURGUT Dcvlet, Gazı olaylan sırasında po- ısler Tarafından vurularak öldürülen Vlebmet Gündüz'ün ailesının açtığı azmİTiat davasmda tam kusurlu bu- unarak mahkûm edildi. Istanbul 1. dare Mahkeraesi, devlet güçlerinin cusur işlemek dışında. bireylerin can jüvenJığinden de sorumlu olduğunu .urguJayarak lçişleri Bakanlığı'nın jündöz'ün ailesine 8 milyar maddi, I mily ar mane\ i, yasal faiziyle birlık- e yaklaşık 20 milyar lira tazminat kiemesıne karar verdi. Gazi olaylannın birinci günü eşi vlehmet Gündüz'ü kaybeden Mu- <addes Gündüz, Ma> ıs 1996'da dev- et aleyhine maddi ve manevi tazmi- ıat davası açtı. Istanbul 1. Idare Mah- ;emesi"nde görülen ve 2 yılı aşkın )ir süredir dev am eden davada, Gün- lüz ailesının vekili avukat Cemal Yü- .•d, Mukaddes Gündüz için 4 milyar, •ocuklan Coşkun ve Bilge Gündüz çin 1 milyar 500 mılyon ve Sinem jündüzıçın ise 1 milyar maddi veai- enın herüyesı ıçınde 1 'er milyar ma- ıevi olmak üzere toplam 12 milyar li- a tazminat istedi. Davalı lçişleri Bakanlığı adına ya- >ılan sa\ unmada ıse olaylarda idare- ıın ıhmal ve kusurunun bulunmadı- *ı. doğan zarar ile idare arasında ne- lensellik bağı olmadığı ve güvenlık edbirlerinin eksiksiz yerine getirildi- n öne sürülerek davanın reddi isten- lı. Bakanlık davanın reddi için ge- rekçe olarak "Gündüz ailesine, Üçe Sosyal Yardımlaşma ve Davanışma Vakfi'nca4\isan 1995günü"l50mil- yon liralık maddi yardımda bulunul- duğunu" belirtti ve ıstenilen mikta- nn çok yüksek oldugunu kaydetti. Başkan M. Salih Ozbilgin ve üye- ler Vasfi Çaray ile Gülser Bostan- a'dan oluşan Istanbul 1. İdare Mah- kemesi oybirliği ile mahkûmiyet ka- ran verdi. Mahkeme karannda, ana- yasanın 125. maddesınin 1. fikrasına göre idarenin her türlü eylem ve iş- lemlerine karşı yargı yolunun açık ol- dugunu, 7. fikrasına göre de idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zaran ödemekle yükümlü olduğunu hatırlattı. Kararda, "Vefat eden kişinin eş ve çocuklannın,onun vefatı ile destekten yoksun kaldıklan açık olup. miktan- na gelince vefat edenin herhangi bir eylemine rasdanılmadığı için idare- nin tam kusurlu kabul edümesL." de- nilerek devlet, 8 milyan maddi ve 1 milyan manevi olmak üzere 9 milyar lira tazminat ödemeye mahkûm edil- di. Yasal faiziyle birlikte Gündüz ai- lesinin yaklaşık 20 milyar lira alaca- ğı belirtildi. Davanın kazanılmasının Gazi'de yaşamlannı yitiren insanlann yakın- larının acısını dındıremeyeceğini vurgulayan avukat Cemal Yücel, "Ancak devletin sorumluluğunıuı be- lirlenmesi açısından önemli bir yargı karanyla karşı karşıya olduğumuz acıkür" dedı. TBMM Araştırma Komisyonu raporu ^zeUeştirmede iiretimsizlik tesvik edildi' İANU SALMAN ANKARA - TBMM İzelleştirme Araştırma Ko- nisyonu'nun raporunda, ektör rj'azında yapılân in- elemelerle "özelleşrirme onrasuıda üretimin durdu- ;u, arsalan için kuruluşla- ın saün alındığı, fiyatlann ırtnğı, böJgesd tekeUerohış- uğıT belirtildi. Raporda, İzelleştirme tdaresi Baş- :anlığı'nın da (ÖİB) bazı .uruluşlan değerinin altın- la sattığı vurgulandı. TBMM'de DSP'den .HP'ye, ANAP'tan FP'li nilletvekillerine kadar 8 ay- ı önerge sonucu oluşturu- ın Özelleştirme Araştırma Comisyonu'nun raporunda, -uruluşlardaki özelleştirme [ygulamalan incelendi. Ra- pordaki saptamalar şöyle: Çimento: Sektörde özel- ^ştirmeler sonucunda Ru- neli Holding; Trabzon, La- lik, Şanlıurfa, Van, Lalapa- a, Ergani'de yüzde 100. îaziantep'te yüzde 99.73. Jartm'da yüzde 99.78. Gü- nüşhane'de yüzde 95.46 •ranında hisse sahibi oldu. ;CF: Ankara'da yüzde '9.30, Balıkesır'de yüzde •8.30, Pınarhisar'da yüzde •9.*H), Söke'de yüzde 99.60. vfvon'da yüzde 51 hisse sa- ib: olurken OYAK-Saban- ı'mn yüzde 100 hisseyle skenderun'da, yüzde 87.10 is>eyle Niğde'de, yüzde 9.89 hisseyle Elazığ'da erıldığı; Yibitaş'ınÇorum e Sıvas'ta yüzde 100 hisse ahbi olduğu saptandı. )lB'nin tablosuna göre, zdleştirmeler sonrasmda irrento fıyatlan Adıyaman ışndakı yerlerde yüzde 6'-yüzde 2 bin 613 oran- ınarasında arttı. Bu tablo, inento özelleştirmesi so- ucında Türkiye'de bölge- 2-1 ıâkimiyetler kurulduğu- u.ülke çapında da çimen- 5 sktörüne yeni katıhmla- ı zin vermeyecek birkaç Lrfitin egemenliğini gös- :ınektedir. Sanayi ve Ti- aıt BakanlığTmn ÖtB'ye öderdiği 6 Mayıs 1996 ta- Jh rapora göre tekel oluş- Taıası için Uzanlar'a ait l a Rumeli Holding'e sa- baması gerektiği belirti- nErgani Çimento Fabri- a'nın satışı bu gruba ger- ^.eştirilmiştir. Halka arz aıyla özelleştirilen fabri- ajuı hisseleri 9 yıl geç- •*ine karşın halka arz dmemiştir. •ETLAS Lastik Sanayü ^; Kuruluşun zarar etme- in, yatınm süresinin çok aı sürmesi ve işletmeye Itdıgı zaman yeterli işlet- ısermayesi verilmeme- ıen kaynaklandığı anla- laktadır. 5 kez ihaleye jı kuruluş, son ihalede bır önceki ihalenin yansına yakın fiyata, 7 yıl taksitle ICombassan'a satıldı. EBK (Et ve Balık Kuru- mu): EBK'nin tümüyle özelleştirilmesf, devletin Fı- yatlann düşmesine çngel ol- mak için alım yapma olana- ğını ortadan kaldıracak ve besiciyi özel kesimin insafi- na bırakacaktır. Nitekim EBK'nin özelleştirildiği yerlerde sonuç budur. EBK işletmelerinin 3 yıl üretim şartıyla satıldığı, ancak "üretim" tanımlanmadığı için tek bir baş hayvan kesi- minin de üretim sayıldıgı; yaptınm da sadece satış tu- tannın yüzde 10'u tutannda para cezası olarak tanımlan- dığı için bır anlamda üre- timsizliğin teşvik edildığı görüldü. Satılan tesislerin büyük bölümünün arsalan için satıldığı, bazı tesislerin satış fiyatlannın arsa değe- rinin bile altında kaldığı gö- rüldü. SEK(SütEndüstrisiAŞ): EBK gibi sosyal amaçlı KlT'lerden biridir. 3 yıl üre- tim şartıyla satılması ve üre- tim yapılmaması durumun- da yalnızca yüzde 10"luk gara cezası öngörülmüştür. Öİ, üretim yapılmayan yer- lerde bu cezayı dahı tahsil edememektedir. SEK tesis- lerinin özelleştirilmesi, ba- zı özel süt firmalannın be- lirli bölgelerdeki pazarlara tümüyle egemen olması so- nucunu doğurmuştur. Özel- leştirme, özel şirketlerin kendi bölgelerindeki piyasa paylannı arttırma ve reka- beti önleme açısmdan güç- lenmeleri sonucunu vermiş ve SEK özelleştirmesi tesis özelleştirmesinden çok, pa- zar özelleştirmesi oknuştur. Mis Süt, aldığı 4 tesisten 3'ünü çahştırmayarak İç ve Batı Anadolu'ya hâkim olurken: süt alım merkezle- rini de azaltarak üretıciyi mağdur etmiştir. ERDEMİR (EreğU De- mir- Çetik Fabrikalan AŞ): Türkiye'nin yassı demir üreten tek kuruluşu ve en kârlı şirketlerindenbirisidir. ERDEMİR'in satışı, ulusal sanayimiz için çok büyük bir risk olacaktır. ERDE- MlR'in satılması halinde, kapasitesinin sınırlanıp, üretiminin düşürülüp, Avru- pa Kömür Çelik Birliği'nin önerileri doğrultusunda bir "sabş acentea" haline geti- rilmesi olasılığı vardır. Ma- li sorunu olmayan kurulu- şun özelleştirme kapsamın- dan çıkanlması, ille özelleş- tirilecekse hisselerinin yüz- de 40'ını aşan bölümünün işlem gördüğü borsa hisse satışı yoluyla yapılması ge- rekir. Yönetim hakkını da devredecek biçimde blok satış yapılmamalıdır. 3 gün süren olaylarda 18 kisi oldu, 456 kişi de yaralandı tstanbul Haber Serviâ - Gazi Mahalle- si'nde 3 gün süren ve 18 yurttaşın ölümü ile 456 kişinin yaralanmastna yol açan olaylar, 12 Mart 1995'te, kimliği henüz belirsiz sal- dırganlann 4 kahvehane ve 1 pastaneyi tara- masıyla başlamıştı. Gazi'de askerierin devre- ye girmesi ve poîisin geri çekilmesiyle yatı- şan olaylar, Ümraniye'ye sıçrayınca 6 kişi de tmrada hayatıru kaybetmiş ve onlarca kişi ya- ralanmıştı. Olaylann büyümesinin nedeni olarak; kahvehaneleri ve pastaneyi, gasp et- tikleri taksi ile tarayan saldırganlann karakol yönüne doğrjı gitmeleri ve polisin olay yeri- ne geç gelmesi gösterilmişti. Adli Tıp Kuru- mu'nda ölen kişiler üzerinde yapılan otopsi- lerin sonuçlanna göre, ölümlerin çogunun güvenlik güçlerinin silahlanndan çıkan kur- şunlarla gerçekleştiği belirlenmişti. Gazi olaylannda yakınlannı kaybeden ai- lelerin devlete karşı açtığı dava, 1995 yılın- da Istanbul'da başladı. Ancak mahkeme he- yeti, davayı güvenlik gerekçesiyle Trabzon'a gönderdi. 3 yıldır süren ve her duruşmasmda gerginlik yaşanan davada olayın failleri ola- rak panzer sürücüsü 5'i tutuklu 20 polis yar- gılanıyor. Gazi davası avukatlan, Gazi olay- lannda ölen insanlann aileleri ve Gazi Halk Meclisi üyeleri ise Susurluk kazasıyla birlik- te ortaya çıkan çetelerle özel timci polisleri suçluyor. 4 ABDULLAH ÇATLPYI DEVLET KORUDU ? Başbakanlık aleyhine tazminat davası ANKARA (Cumtauriyet Bürosu) - "Bahcetievfcr Kattiamı" olarak bilinen olayda yaşamını yitiren gençlerden altı- sının ailesi, Başbakanlık ve lçişleri Ba- kanlığı aleyhine tazminat davası açtı. 1978'de meydana gelen olayda yaşa- mını yitiren gençlerden FarukErsan,Ef- raim Ezgin. Osman Nuri Uzunlar, Latif Can, Serdar Alten ve Şahin Ge\'enci°nin yakınlannm, Başbakanlık ve Içişlen Ba- kanlığı aleyhine açtığı davanın duruşma- sı Ankara 6. İdare Mahkemesi"nde yapıl- dı. Duruşmada ılk sözü alan davacılann avukatı Ersen Şansal, Susurluk 'ta 1996'da meydana gelen kaza sonucunda, katliamın planlayıcısı olduğu ileri sürü- len AbduÜah Çatiı'mn, bir milletvekili ve üst düzey bır bürokratla yakın ilişki içinde bulunduğunun ortaya çıktığını söyledi. Bu olayın aynı zamanda, katli- amın planlayıcısı ve failinin devlet tara- fından yargıdan kaçınldığını ortaya koy- duğunu savunan Şansal, konuyla ilgili oluşturulan Meclis Komisyonu ve Başba- kanlık Teftiş Kurulu raporlannın da bu- nu karutladığını belirtti. Söz konusu raporlarda, Çatlf nın uzun süre devlet tarafından kendisine verilen görev leri yerine getirdiğinin altının çizil- diğıne de işaret eden Ersen Şansal, "Çat- lı ile ilgili yargı islevinin yerine gelmcsine engd olan davah Başbakanlık ve tçişleri BakanlıgTdır" dedı Susurluk kazasından sonra, bir üst dü- zey devlet yetkilisi tarafından "Devtetiçin silah sıkanİann şerefli olduğu" açıklama- smın yapıldığını anımsatan Şansal» bu- nun, Çatlı gibilerin devlet tarafından ko- runduğunun bir göstergesi olduğunu öne sürdü. Şansal. davalı Başbakanlık ve lçiş- leri Bakanlığı'nın Bahçelievler Katli- amı'nda kusurlan bulunduğunu iddia ederek. davanın kabulüne karar \ erilme- si ısteminde bulundu. Daha sonra söz alan davacı avukatı Er- dal Merdol da Susurluk olayının, devie- tin yasadışı işlere bulaşan kişiler tarafın- dan kusatıldığını ortaya koyduğunu sa- vundu. Bu olayın aynı zamanda, devietin, güvenlik güçlerince aranan insanlara bir- takım olanaklar verdiğini günışığına çı- kardığını öne süren Merdol, mahkemenin de bu tespiti yapması talebinde bulundu. Davalı Başbakanlık'ın temsilcisi ise, tazminat davasımn usul hükümleri göze- tilmeden ve süre dikkate alınmadan açıl- dığını savundu. Olayın failleri olduğu ileri sürülen ki- şilerin adli yargıda yargılandığını anım- satan Başbakanlık temsilcisi, bu neden- le davanın reddedilmesi gerektiğini söy- ledi. TGS Genel Başkanı Sonay, gazetecUerin sorunlannın giderilmesinin sendikalann görevi olduğunu söytedi (Fotoğraf: KUBtLAY TÜNTÜL) Basın örgütleri, sektörün sorunlanna çözüm yollan aramak için toplandı 'Sendikalörgüûenmeyaygınlaşmalı' tstanbul Haber Senisi - Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Başkanı Ziya Sonay, ba- sın sektöründeki kirliliğın giderilmesi için sendi- kal örgütlülüğün yaygınlaştınlması gerektiğini söyledi. TGS, basın sektörünün içinde bulunduğu du- rumu saptamak ve çözüm yollan aramak amacıy- la, dün çeşitli basın kuruluşlannın da katıldığı bir toplantı düzenledi. Gazeteciler Federasyonu Ge- nel Başkan Yardımcısı Ümit Gürtuna. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Başkanı Nail Güre- H, Başkan Yardımcısı ve gazetemız Genel Yayın Yönetmenı OrhanErinç, TGS Genel Başkan Yar- dımcısı Şükran Soner, lzmir Gazeteciler Cemiye- ti (İGC) Başkanı Erol Akıncılar. Çağdaş Gazete- ciler Demeği (ÇGD) Başkanı İsmet Demirdöğen. ÇGD Yönetim Kurulu Üyesı Murat tnceoğlu. Ekonomi Muhabirleri Derneğı Yönetim Kurulu Üyesi Esra Yener'ın bulunduğu toplantı saat 11 .OO'de TGS Genel Merkezi'nde yapıldı. Toplan- tının açış konuşmasını yapan Ziya Sonay, çeşitli gazete ve televizyonlan satın alarak sektöre gir- meye çalışan 'ka> nağı belirsiz sermaye'nin. başta Milliyet gazetesinde, çalışanlanrun gösterdiği mü- cadele sonunda bu girişıminden vazgeçmesini memnuniyetle karşıladıklannı söyledi. Gazetecilerin karşı karşıya bulunduğu tek so- runun kara para olmadığma dikkat çeken Sonay, "Bu Idrtüiğin ka> nagı: binbir güçlük içinde, \ l ah- şi kapitanzmin da> aroğı köle koşullannda.yasaia- ruı baskılan alonda görevlerini onurlu bir biçim- de yerine getirme ugraşı veren basın emekçjleri değOdir. Kirifliğin kaynağL30 Eylül mali miladı ön- cesinde aklanmak üzere ortava çıkan kara para- tun yanı sıraözelükle 1980sonrasında ülkeekono- misine egemen olan tekelci sermayenin kendi çı- karlan için kullanmak amaayU gazetecilik sektö- rünegirnıesidir'' dedi.Gazetecilikmesleğinin içi- ne düşürüldüğü bu durumdan kurtanlmasının hem basın emekçilerinin hem de onlann temsil- cisi olan sendika ve diğer meslek örgütlerinin gö- revi olduğunu vurgulayan Sonay, basın emekçile- rinin temiz toplum mücadelesinin dışında kalama- yacaklarını ifade etti. Sonay şöyle devam etti: "Sendikal örgütlülüğün önünde önemli bir en- gel olan ve aynı zamanda gazetecilerin emekleri- nin çeşitli yöntemleıie sötnürülmesine yol açan ta- şeron şirketlerin önceükle ortadan kaldınlnıaa ve istihdam olanaklaraun genişletilmesi gerekmekte- dir. Bu amaçla, gazete. radvo >e tele\izyonlardaça- hşünlması zorunlu asgari kadrolan belirieyen ya- sa değişikliğj önerisi sendikamız tara&ndan yak- laşık2 yıl önce hazırianmış,Cumhurbaşkanı, Baş- bakan ve ilgili bakanlara sunulmuşrur. Bu öneri- miz, önceki gün DVTGrup Başkamekilliğince ka- nun teklifi haline geunlerek Meclis Başkanlığı'na verilmiştir.'' SEKA işçisi eylemi genişletiyor HaberMerkezi- Özelleştirme Yük- sek Kurulu'nun SEKA'nın Izmıt tesis- lerinin kapatılmasına yönelik karann- dan sonra kâğıt işçilerinin "Fabrikalar Evimizdir" sloganıylabaşlattıklan ey- lem, 17. gününü doldurdu. Işyerlerini terk etmeme eylemini ka- rarlılıkla sürdüren işçiler. şimdi de yürüyüşlere ha- zırlanıyorlar. 31 Ekim'de tzmit'ten Ankara'ya yapı- lacak büyük yürüyüşün yanı sıra, kâğıt işçileri 1 Kasımcia da Ortaca'dan Dalaman'a yürüyecekler. Daha önce 23 Ekim'de Dalaman ve Yatağan'dan Muğla'ya yapılacağı açık- lanan "Ata'ya Şikâyet >ü- rüyuşü"nün. 25 Ekimde tüm yurtta yapılacak olan "CumhuriyetYürüyüşü'' nedeniyle iptal edildiğinı belirten Selüloz-îş Sendi- kası Dalaman Şube Baş- kanı Haluk Alkâç, şunlan söyledi: "Ortaca sol ittifakı ve diğer sendikalann desteği ile 1 Kasımda Ortaca- Dalaman Seferberlik Yü- rüyiişü' nü gerçekleştirivo- ruz. Muğla'daki tüm işçi- lerin \t özeüeştirmeye kar- şı olanlann kaülacağı bu yürüyüşün en iyi şekilde yapdabilmesi için25 Ekim 'Cumhuriyet Yürüyüşü' nedeniyle 23 Ekim'de ya- pılacak yürüyüşü iptal et- tik. Şu andadevam eden işyerierini terk etmeme eylemimizi 1 Kasım'dan itiba- ren çeşitiendirerek sürdüreceğiz." Alkaç'ın verdıği bılgıye göre 1 Ka- sım Pazar günü "Ortaca-Dalaman Se- ferberlik Yürüyüşü"nden önce Orta- Konsorsiyum ÖİB'yi bekliyor POAŞ ortaklannda teminat kaygısı ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Türkiye Iş Bankası, Bayındır Insaat ve ParkHolding'in Petrol Ofîsi Anonim Şirketi (POAŞ) ihalesjnden çe- kilmek yenne Özelleştir- me ldaresi Başkanlı- ğı'nın (ÖİB) Ankara 6. idare Mahkemesi'nin yü- rütroeyi durdurmakaran- nı uygulamasını bekleye- cekleri öğrenildi. Özel- leştirme Yüksek Kuru- lu'nun (ÖYK) ya da mah- kemenin iptali söz konu- su olmadan konsorsiyu- mun çekilme karan açık- laması durumunda yatın- lan 50 milyon dolarhk te- minat tutannın yanacağı- na dikkat çekildi. Değer tespirinden iha- lede 3. gelen firmaya sa- tış karanna kadar uzanan hukuka aykınlıklar; pa- zardaki hâkimiyetinden çete-mafya baglaritılanna varan "kuşkular"; Iş Bankası'run "çekflmeyi'' düşündüğü iddialan, PO- AŞ konsorsiyumunu da- ğılma aşamasına getirdi. Erol Evcü'e 150 milyon dolardan fazla kredi açü- ğı savlanan lş Banka- sı'nın, POAŞna ilgili id- dialardan da rahatsız ol- duğu belirtitdi. Ancak, Türkiye lş Bankası'nm konsorsiyumdan çekile- ceğini açıklaması beklen- miyor. Rekabet Kurulu Başka- nı Aydın Ayaydm, kuru- lun kararlanna karşı an- cak Danıştay'a başvura- labileceğini vurguladı. cada cumhuriyetin 75. yılı etkinlikle- ri çerçevesinde "75Yılda Özelleştinne ve Türkiye'' konulu panel yapılacak. Panelin ardından Ortaca-Dalaman yü- rüyüşü gerçekleştirilecek. Türk-lş'e bağh sendikalann Muğla şube başkanlan dün Dala- man da bir araya geldi. Top- lantıda. 25 Ekim'de tüm yurt- ta yapılacak "Cumhuriyet Yü- rüyüşü"ne tam destek veril- mesi kararlaştınlırken 1 Ka- sım'dan sonra yapılacak ey- lemlerin programlandıgı bildi- rildi. Adana Büromuzun haberi- ne göre Selüloz-lş Sendikası Silifke Şube Başkanı Haffl De- miıd, SEKA'larda yapılan ey- lemlerin yalnızca SEKA'lann özelleştirme kapsamından çı- kanlmasını amaçlamadığını, Türkiye'deki özelleştinne an- layışına karşı verilen birmüca- dele olduğunu bildirdi. SEKA Akdenizde daha ön- ce alınan eylem karan gereği 19 Ekim Pazartesı günü 16.00'dayapılmakistenen200 araçlık konvoyun polis vejan- darma tarafından engellendi- ğini behrten Demirel. "SE- KA'lar özelleştirme kapsamın- dan çıkanlmadıkça SEKA'Iar Türkiye gündemindendüşme- yecek" dedi. KESK de 31 Ekim Cumar- tesi günü yapılacak olan mitin- ge konfederasyonun bütün gücüyle katılacağını bildird' ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ Kalın Kafalı Olmak Zaman gazetesi eski yazarlanndan Sayın Fehmi Koru, geçenlerde bir televizyon kanalında ilginç bir konuşma yaptı. "Türban zinciri" bağlamında yaptı- ğı bu konuşmada, Türkiye'deki "Müslümanlann"^ (!) cumhuriyete nasıl sahip çıktıklan ve nasıl özgürlük- çü (!) olduklannı anlattı. Ve konuşmasının sonlann- da, bu "iyi niyetleri" anlamayanlan, akılsızlıkla suç- ladı ve Bunlann kalın kafalı olduklanndan..." diye- rek çok seviyesiz bir suçlama yaptı. Bu, "kalın kafalı" tanımının içine kimler giriyor bil- miyorum ve doğrusu merak etmediğim gibi hiç üze- rime de alınmıyorum. Fakat, acaba Türkiye'deki şe- riatçı güçlerin, cumhuriyet ve demokrasiden yana olduklannı anlamamak mı kalın kafalılık; yoksa, bu beyaz yalana inanmak mı kalın kafalılık olur, merak ediyorum. Kaldı ki acaba Türkiye'deki Islamcılann iyi niyeti- ne inanmamak mı kalın kafalılıktır; yoksa, Türkiye Cumhuriyeti'nin laik ve çağdaş düzenini, bir orta- çağ karanlığına dönüştürebilecegini sanmak mı ka- lın kafalılıktır? Bu sorunun yanrtını tarih verecektir. Bu şeriatçı arkadaşlann kimi sloganlanna çok gü- lüyorum. Atatürk'ün annesı Zübeyde Hanım'ın da eşi Latife Hanım'ın da başlan bağlıymış. Başörtü- süne karşı çıkanlar, Atatürk'e de karşı çıkıyorlar- mış... Atatürk'ün annesinin de eşinin de başı bağlıydı a- ma; bu rahmetli hanımlann, başörtüleriyle kamu gö- revi yapmak istediklerine dair bir şey okumadım. Ne devlet üniversitelerine ögrenci yazılmak, ne hâkim, ne savcı olmak istemişlerdi. Atatürk'ün Libya çöllennde çekilmiş, çok ilginç fo- toğraflan vardır. Bedevi elbisesine benzer birtakım giysilerle, saç sakal birbirine kanşmış fotoğraflardır bunlar. Şimdi bunlara bakarak "Atatürkçüler böyle giyinmeliler" mi diyeceğiz? Başkalannı kalın kafalılıkla itham ettiğine göre kendini çok zeki bulan bu gazeteci arkadaş, tüm ze- kâsına karşın, "28 Şubat"\n ne anlama geldiğini an- layamamış. Silahlı kuvvetlerin basiretinin bağlandı- ğı ve "ülke elden gidiyor", endişesine kapıldıklan bir dönemde, meydanı boş bularak siyasal Islam'ı ya- şama geçirmenin ortamını bulduğunu sanan bu ar- kadaşlar, "treni kaçırdıklannı" anlayamıyorlar ya da anlamak işlerine gelmiyor. Ve bunun için çırpınıp duruyoriar. Hem çırpınıyorlar hem de insanları tahrik ediyor- lar. Iktidarda olduklan dönemde, kamu görevlileri- nin kıyafetlerini düzenleyen yasa ve yönetmelikleri değiştirmek için kıllan kıpırdamayan birtakım millet- vekilleri ve siyasal parti liderleri, şimdi tüm siyaset- lerini, bazj genç kızlarımızın başörtüleri üzerine kur- dular. Ve daha önce birkaç kez vurguladığım gibi bu çocuklann "başlannı yakblar." Bir kısmı çok zor ko- şuflar altında egıtimlerinin sonuna gelen ve gerek- siz inatlaşmaya girmeseler okullannı bitirerek mes- leklerini elde edebilecek olan kızlanmız, şimdi eği- tim sisteminin dışına atıldı. Kanunlara karşı gelmeyi, bir "hak" olarak gör- mek, demokrasiyle bağdaşabilir mi? Bir demokra- side vatandaşlann "hakkı", antidemokratik bulduk- lan yasalan ve yönetmelikleri değiştirmek için ug- faşmaknr. Bu konuda kılını kıpırdatmayacaksın, son- ra da bu yasalan çiğnemeyi bir "hak" olarak göre- ceksin... Hadi canım, sen de. Ben toplumumuzda, her türlü düşüncenin varlı- ğını ve isteyenin istediği gibi yaşayabilmesini, "6e- mokrasinin gereği" olarak görürüm. (Zaten bu yüz- den, birçok arkadaşımla da tartışır dururum). Fakat "antidemokratik" düşünceyi ve çağdışı bir yaşam tarzını toplumumuza dayatmaya kalktıklan zaman, "külahlan değişihz." Birkaç yıl önce, ağırlıklı olarak Islamcı gençlerin katıldığı bir panelde, konuşmacılardan biri, "Islami- yeti camiye hapsetmek istiyoriar, buna izin verme- yeceğiz" diye konuşmuş ve bu sözleri, tekbırlerle desteklenmişti. Daha sonra söz sırası bana geldiği zaman, "Islamiyeti evinizde ve camide yaşayabilir- siniz" demiştim, "Namazınızı sahil yolunda kılacak değilsinizya..." Çok kızmışlardı. Fakat o günlerde iktidarda olma- nın ve "işlerin" istedikleri gibi gitmesinin rahatlığı içindeydiler. Bugünkü hırçınlıklan yoktu. Fazla tep- kj göstermediler. Kafalan son dönemde biraz kalınlaştı... Not Geçen perşembe günü yazımda, Allah'tan, "yanlış hatıriamıyorsam.." dıye başlamış ve Tho- mas More ile Thomas Hobbes'u karıştırmışım. Epeyden beri vermiyorum ama, "Siyasal Dûşünce Tarihi" dersi verdiğim dönemlerde, bir öğrenci bu i- ki düşünürü kanştırsaydı, yanmışt. Öğretmen olmanın bazı avantajlan var elbette... de BUGÜN TRTden güleryüzlü birprogmm daha... HADİ BAKALIM Ipek Çeken'in sunuculuğunu üstlendiği programın bu akşamki konuğu YONCA EVCİMİK... Sohbet, eğlence, güldürü ve yartşmalarla süslü bir demet... ''KiditcU j>roı\ıwtLtr için lc*ı\ru ktMdlhısımz.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear