25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 23 OCAK 1998 CUMA 12 KULTUR Yazar John Berger'in karakalem ve mürekkep desenleri Londra'da sergileniyor Babldar gibi görünınez olmak...Kültür Servisi-Geçen yıl T(jYAP Is- tanbul Kitap Fuan'nın konugu olarak Türkiye'ye gelen Ingihz ykzaT J o h n Berger, bu yıl 72 yaşma basI y o r Yaşa- mının büyük birbölümünü uikesinden uzakta geçiren ve bugün Fransız Alple- ri'nde bir kasabada yaşayan Booker Edebiyat Ödüllü John Berge^ şU S ) r a - lar Londra'da desenlerıni sergiliyor. 1972 yihnda BBC'de yayımlanan "Görme Biçimleri'' dizisiyle bir kuşa- ğın görme ve düşünce biçimlerjni etki- leyen Berger, eğitimine aslında sanatla başlamıştı. 194O'lı yıllarda Chelsea Sa- nat Okulu'nda RobertMedley,Geri Rfc- hards, Henr> Moore ve Julian Trevelyan gibi isimlerin öğrencisi olan Berger, o dönemde sanatçı olma\a karar verm'iş- ti. Birkaç karma sergıye katılan ünlü yazar, 1953 yılında 20'ye yakın resmi- nin sergilendiği ilk kişisel sergisini aç- mıştı. Tek elli ressam olacağ»na~. John Berger, o dönem yaptığı resim- lerle ilgili olarak "Çoğu pekacemice ya- pılmış... Öte yandan, daha özgür olabi- lirtermiş dhe düşünüyorum, bir baskı seziliyor sanki. Ancak o resimlerde yine de ön plana çıkmak için mücadele eden ve bana ait olduğunu bildiğirtı bir tutku- nun varlığını görebilhorum* diyor. John Berger'ın resmi bırakması, ilk kişisel sergisini actıgı 1953 yıhna rast- lıyor. Daha doğrusu resim. yazının ya- nında ikinci plana itiliyor: "Ondanson- ra resim yapmak eylemi bir işlev üstlen- di bcnim için. Ya görüp de unutmak is- temediğim şeylerin ya da yazımma yar- dımcı olacağını sandığım şeylerin res- mini yapıyordum artık. Bazen bir ki- tapta anlatmayaçalıştığım bir kişinin ya da >akm dostlanmın portresini yaph- ğıni da olurdu. Aslında bunu hep yapa- nnı - insanlann ellerinde ya da yüzlerin- de yasamlannın izini sürmek mümkün oluyor çünkü." Londra'da şu sıralar sergilenen kara- 'ohn Berger'in sergisindeki balık desenleri, ünlü yazann devinim kavramına olan ilgisini ortaya koyuyor: "Balıklarla ilgili iki şey önemli: Birincisi, biçimlerinde de ortaya çıkan hızlan, ikincisi de onlann yaşamının sırlarla dolu olması. Suda görürsün, ölüyken görürsün: ama başka zaman göremezsin. Ve bence desen ve resim de görünmeyeni aramakla ilgili." kalem ve mürekkep desenleriyle iddı- alı olmamasına karşın, denemecilikten eleştirmenliğe. oyun yazarlığından şa- irliğe, fotoğraftan romana dek yaratıcı- lığının uzandığı bir diğer alanı göster- mesi açısından önemli buluyor John Berger. "Dört beş yü önce, giderek da- ha çokçizmeyebaşladım"dıyor ~35-40 yıl kadar pek çizmemiştim... İnsan, bı- raktığı yerden yeniden başlayacağını sa- nıyor. Ama öy le değilmiş. O sessiz yıllar- da gelişim sürmüş, bir evrim yaşanmış. Yani üertemişim." Peki edebiyatı neden yeğlemiş sana- ta? İnsan bu kararları, pek de bilinçli olarak vermediğini yıllar sonra fark et- tiğini düsünüyor. "Aslında ressam ola- mayacağım konusunda bir umutsuzluk yaşamamıştun. Elbette umutsuzluğa düştüğüm anlar olmuştu ama, resmi bt- rakmamın nedeni bu değildL Soğuk sa- \aş \ıllan\dı. nükleer savaş tehdidiyle yaşıyorduk. Bu ölümcül felaketin ger- çekleşmesini engellemek için insan ger- çekten tepki vermek zorundaymış gibi hissediyordu kendini. O durumda re- sim yapmak o kadar acil bir çözüm gi- bi gelmemişti bana. Elbette afişler yapa- bilirdim ama yapmadım." Yazmak uğraşı da böyle başlıyor: " Yanya belli bir yeteneğim vardı. Bunu okuldayken fark etmiştim. Şiirier. mek- ruplar yazardun... Gazeteci olmam ve nükleer tehditler ve politik seçenekler konusunda doğrudan sesimi duyurma olanağım vardı. Dolayısıyla yazmak, bir tûr acil süreçten kaynaklandı bende. Sonra da o iki farklı dafı kaynaştırama- yacağımı gördüm. Resim sürekli bir ug- raş olmak zorunda. Kullandığın malze- me ileyaşamak zorundasın bir kere. Ben de tek elli bir ressam olacağuna, ressam olmamaya karar verdim." Yolculuk sana dönüşüyor 1952-62 yıllan arasında The New Statesman dergisinin sanat eleştirmen- liğini yapan ve sanat dünyasmda saygın bir yer edinen John Berger'in ilk kita- bı, 1958 yılında yayımlanan "Çagımı- zm Bir Ressamı"ydı. Berger, temelde resim sanatıyla ilgili bu kitabında kısa süre önce yaşamını yitiren dostu Hol- landalı ressam Friso Ten HoK'tan esin- lenmişti. Berger ile Holt, birlikte moto- siklet gezilerine çıkiyorlardı. Sergide yer alan desenlerden bazılan. Berger'in bu pek bilinmeyen motosiklet tutkusu- nu ifade ediyor. "Bunlar motosiklet de- senleri değU, motosiklete binme deneyi- mini ifade etmeye çahşan desenler. Bu se- ri üzerinde çalışırken, birden bir harita üzerinde çizim \apmak aklıma geldi. Derken deneyimle ilgili olgusal bir şey fark ettim... Haritadaki nehirlerin, yoİ- laruı vedağlann dış hatlan. bir motosik- let ile süriicüsünün gövdesinin dış hat- lanna metafor oluşturuyordu sanki. Ya- ni bir şekilde,yapüğuı yolculuk sana dö- nüşüyor—" John Berger'in sergisinde bir de ba- lık desenleri önemli yerruruyor. Bunlar, ünlü yazann devinim kavramına olan il- gisini ortaya koyuyor. " Balıklarla Ugj- li iki şey önemli: Birincisi, biçimlerinde de ortaya çıkan hızlan, ikincisi de onla- nn yaşamının sırlarla dolu olmasL Su- da görürsün, ölüyken görürsün, ama başka zaman göremezsin balıklaru. Ve bence desen ve resim de görünmeyeni aramakla ilgili sonuçta..." Uan Parsons Project, bugün ve yarın saat 20.30'da Bostancı Gösteri Merkezi'nde konser verecek. Türkiye'de ilk konser Kültür Servisi - Alan Parsons Project, Akademi Istanbul'un sponsorluğunda Majör Müzik Organizasyon tarafından Tür- kiye'ye getiriliyor. Alan Par- sons, bugün ve yann saat 20.30'da tstanbuf Bostancı Gösteri Merkezi'nde Akademi Istanbul Müzik Bölümü bursla- n yaranna konser verecek. Grup aynca, bugün saat 12.30'dan başlayarak super on- line chat (lnternet aracılığıyla sohbet) yann ise saat 12.30'dan itibaren Akademi Istanbul Çok Amaçlı Salonu nda düzenlenen seminere katılacak. Türkiye'ye ilk kez gelecek olan Alan Parsons, şu sıralar 1996 yılında çıkardığı 'On Air' albümünün konser turnesinde. Turne kapsamında Istanbul a gelen grup Türkiye'ye ilk kez geliyor olması nedeniyle daha önce çıkarmış olduklan albüm- lerden de parçalar seslendıre- cek. Alan Parsons Project, Alan Parsons (klavye, gitar. vokal. perküsyon). Ian Bairnson (gi- tar), Stuart Elliot (da\ ul). John Gibiin (bas). John Beck (klav- ye), Peter Beckett (vokal) \e Nefl Lockwood'dan (\ okal) olu- şuyor. Alan Parsons'ın albümlerin- de yer alan Alan Parsons Pro- ject imzası sanatçının kendı dü- şüncelerini simgeliyor. Alan Parsons Project kapsamında her çalışmada ve konserde Alan Parsons'a değişik müzıs\enler eşlik ediyor, beste venyor. Londra'daki Abbey Road Stüd- yolan'nda müzik kariyerine başlayan Alan Parsons. Beat- les'ın Let ıt Be ve Abbey Road kayıtlanndayeraldı. Daha son- ra ise Paul McCartney'ın grû- bu Wings'in Speed\vav albü- mü ve Pink Floyd'un 'DarkSi- de of the Moon' isimli albüm- lenndeçalıştı. EricNVbotfsonıle birlikte çalışmaya başlayan Par- sons 1974 yılında Edgar Allen Poe'nun öykülerini müziğe uyarla> arak 'Tales of Mysterj And Imagination" isımlı albü- müçıkardı Bualbümü. 'OIRo- bot\ 'Pyramid', 'Eve', 'The Turn of A Friendh Card", "Eye in The Sky\ 'Ammonia A>r e- nue\ 'Vulrure Cuhure', 'Stere- otomy' ve 'Caudi' isimli al- bümlen izledı. Bu albümleriy- le dünyanın hemen hemen her tarafında ödüller kazanan Par- sons. aynca on Grammy ödülü- nün de sahibi. Aynı zamanda Colin Blusto- ne, Vitamin Z ve Richard Donner'ın yönettıöı 'Lady- hawke' fılmınin müziklerinı yapan Alan Parsons müzik agırlıklı televizyon programla- nnın yönetmenlıgini yaptı Yapı Kredl Uluslararası Leyla Cencer Şan Yarışması Odüllü sanatçılar Avrupa operalanndaKültür Servisi - Her iki yılda bir düzenlenen 'Yapı Kredi Uluslararası Leyla Gencer Şan Yanşması'nda ödül alan sanatçılar, aldık- lan ödüllerden sonra Avru- pa'nın en önemli operala- nnda başrollerde oynuyor- lar. 1995 yılında ilki yapılan U I. Yapı Kredi Uluslararası Leyla Gencer Şan Yanşma- sı"nda ödül alan Meksikalı tenor Raoul Alvarez. Roma ve Torıno operalannın en gözde sanatçılan arasında. Sürekli başrollerde oyna- yan sanatçının 2000 yılına dek tüm angajmanları do- lu. Yine aynı yanşmanın bi- rincisi Amavutasılh mezzo soprano Enkelejda Shkosa. bu yıl Londra'daki Covent Garden'da Mozart'ın "Co- si FanTutte" isimli eserinde 'Dorabella'rolünüoy- nuyor. Geçen yıl Roma Operası'nda başroller oy- nayan sanatçı, daha sonra La Scala Operası'nda "Stabat Mater" söyledı. Sanatçının önümüzdeki sezonu da dolu. Enkelejda Shkosa 24 Ocak Cumartesi günü Ya- pı Kredi Kültür Sana! Yayıncılık ile Kültür Bakan- lıgı Atatürk Kültür Merkezi Müdürlügü"nün işbir- liğiyle düzenlenen "Cumartesi Konserleri" çerçe- vesınde AKM Konser Salonu'nda saat 18.30"da vereceği resitalde, ilgınç bir programla istanbullu sanatseverlerin karşısına çıkıyor. 1. yanşmada finale kalan tenor Bülent Bezdüz Leyla Gencer ve Enkelejda Shkosa. ise, Ingiltere'deki Manches- ter Turne Operası'nda Bri- gitte Fasbinder tarafından sahnelenen Mozart'ın "Lu- cio SiDa" operasında oyna- yacak ve eserin Covent Gar- den Operasf ndaki prömi- yerinde aynı role çıkacak. "II. Yapı Kredi Uhıslara- rası Leyla Gencer Şan Ya- nşmas t "nda birincilik ödü- lü kazanan Norveçli kole- rarur soprano HegeGustava Tjonn de. Manchester Tur- ne Operası'nda Türk tenor Bülent Bezdüz ile başrole çıkıyor. Aynı yanşmada ıkincilik ödülü kazanan ttalvan sop- rano Paola Cigna, Italya ve Almanya'nın en önemli operalannda başrolleri oy- nuyor. Üçüncülük ödülünü pay- laşan Yugoslav bariton Ni- kola Mijailoviç ve Gürcü tenor Lasha Nikabadze ıse.sınavını Leyla Gencer ve ünlü şefRfcardoMu- ti'nin yaptıklan La Scala Opera Akademisi'ne ka- bul edildiler. Nikabadze aynca, lngiltere'de Pucci- ni'nin "Tosca" operasmdaki rolünü sürdürüyor. Özel ödüllerden birini kazanan Türk tenor Şakir Şenol Talınlı, Paris'te bulunan Comique'de başrol oynamak üzere davet edildi. Diğer özel ödülü alan Türk basbariton Güneş Gürle ise, henüz 21 yaşında olmasına ragmen, bu yıl Italya'nm en önemli operalanndan biri olan Bo- İogna Operası'nda, Mozart'ın "Don Gknanni" ese- rinde başrol oynamak üzere davet edildi. İNŞAAT MÜHENDİSLERİNE ÇAĞRI DAHA ETKlN-ÜRETKEN-DEMOKRATİK BİR ODA YAPILANMASI İÇİN... 24-25 Ocak 1998 tarihlerinde yapılacak TMMOB tnşaat Mühendisleri Odası Istanbul Şubesi 36. Genel Kurulu ve Seçimlerine tüm meslektaşlanmızı çağın- yoruz. ÇAĞDAŞ İNŞAAT MÜHENDİSLERİ 24 Ocak 1998 Cumartesi Saat: 9.30'da GENEL KURUL Yıldız Teknik Üniversitesi Oditoryumu, Beşiktaş-ISTANBUL 25 Ocak 1998 Pazar Saat: ".00-17.00 SEÇİMLER Karagözyan tlkokulu Abide-ı Hürnyet Cad. (Şişli Adliyesi Karşısı), Şijli/İSTANBUL YÖNETİM KURULU ADAYLARIMIZ ASİL 1. Cemal Gökçe 2. M. Akif Efe 3. H. Mutlu Öztürk 4. H. Olkü Özer 5. Murat Antik 6. Rezan Bulut 7. Murat Akad YEDEK 1. Halide S. Başaran 2. Haluk Işözen 3. Rıza Hayat 4. Orhan Doğan 5. Temel Pirli 6. Cihangir Uzun 7. M. Serdar Kırçıl TMMOB ÇEVRE MÜHENDİSLERİ ODASI IV. OLAĞAN GENEL KURULU TMMOB Çevre Mühendisleri Odası'nın 4. Olağan Genel Kurulu çoğunluklu olarak 14-15 Şubat 1998 tanhlerınde, Sümer Sok. No: 12/8 Kızılay ANKARA adresinde, çoğunluk sağlanamadığı takdırde 21 Şubat 1998 tanhinde TÜBİTAK Mustafa Inan Salonu Tunus Cad. No: 80 Kavaklıdere-AN- KARA adresinde 10.00-17.00 saatleri arasında aşağıdaki gündemı görüşmek üzere toplanacaktır. Toplantının 2. gü- nü (22 Şubat 1998) 09.00-17.00 saatleri arasında ise seçim- ler ÇMO Genel Merkezi Sumer Sok. No: 12/8 Kızılay-AN- KARA adresinde yapılacaktır. 1. Gün GÜNDEM 1. Açılış ve Saygı Duruşu 2. Genel Kurul Başkanlık Divanı'nın Seçimi 3. Oda Başkanı'nın Açılış Konuşması ve Konuklann Konuşmaları 4. Oda Yönetim Kurulu Çalışma Raporu'nun Okunması, Raporun Göruşmeye Âçılması ve Yönetim Kurulu'nun Aklanması 5. Guncel Çevre Sorunlannın Görüşülmesi 6. Meslekı Sorunların Görüşülmesi ve Öneriler 7. Yenı Donem Çalışma Programı'nın, Oda ve TMMOB Örgutlüluğunun Görüşülmesi 8. Oda Organları (Yönelım Kurulu. Denetleme Kurulu ve Onur Kurulu), TMMOB Yönetim Kurulu, TMMOB Onur Kurulu ve TMMOB Delagasyonu İçin Adaylann Belırlenmesı ve llanı 9. Dılek ve önerıter 10. Kapanış 2. Gün Seçımler ECumhuriyet kitap kulübü TAKSİM Sergi Salonu OCAK AYl ETKİNLİKLERİ SOYLESİLİ İMZA GÜNÜ 23 Ocak Cuma Saat:17.00-19.00 NEZİH W > * ~ TUNA H. NEYZİ BALTACIOĞLU Kitaplannı imzalıyorlar. Adres: Istiklal Cad. (Aksanat Karşısı) Taksim Tel:252 38 81/82 DOGAN CANKU ÖZEL ETÜT MÜZİK KLfRSU "Gitar-Piyano- Keman" yeni gruplar için kayıtlar devam etmektedir. 327 59 36-37 Tatile çıkmadan kalbinizi kontrol ettirin. TÜRKKALPVAKFI 19 Mayıs Cd. No: 8 Şişlı/İSTANBUL Tel: (0212) 212 07 07 fpbx) 10 Hat Faks:(0212)212 6835 YAZI ODASI SELİM İLERİ Günün Modasını Okumak... Yazı Odası'nın okurlan belki hatıriayacak: Adam Öykü dergisindeki bir yazısı dolayısıyla Aydoğan Yavaşlı'ya kınldığımı yazmıştım. Sn. Yavaşlı, günümüz Türk okurunun "yalnızca 'belirti verme' düzleminde kalan, üst tarafını kendi- ne bırakan romanları, hikâyeleri", benimsediğini söylüyordu. Yazısından anladığım kadanyia Kemal Tahir'in, Orhan Kemal'in, bu soy yazarlanmızın, ilk ustalar- dan Halide Edib'in Yakup Kadri'nin ya da benzer- lerinin bugün okunmasına artık handiyse olanak kalmamıştı. Ben de bu sütunda demiştim ki, onlar okunma- ' dan nasıl yol alınır, "geçmişin dikenli yollannda kalem bilemiş yazarianmızı" nasıl gözden çıka- nnz!.. Adam Öykü dergisinin Ocak-Şubat 1998 tarihli sayısında Sn. Yavaşlı'dan ince bir yanıt aldım. Dile getirmek istediklerini yanlış anladığımı, yazar, du- yarlıkla dile getiriyordu bu kez. Sn. Yavaşlı'nın "Evet üzücü, ama..." başlıkh ya- zısından şu uzunca alıntıya gerek var: "Türkiye'de şöyle esaslı bir 'okur profıli' araştır- ması yapılsa kim bilir daha başka ne gibi sonuçlar çıkacak; doğrvsu çok merak ediyorvm. Örneğin: Çok sattığı iddia edilen yazarlar okunuyorlar mı? Orhan Pamuk'un kitaplan çok satıyor, ama oku- nuyormu? Şöyle sonuna kadar... Medyanın koşul- landırmalanna çabucakyatan 'bir kısım okurlar' So- fi'nin Dünyası 'nı okudular da felsefi düşünceyi be- nimsediler mi? Aşkı bulan okurlar, onu konımanın yollannı öğrendiler mi? Ruhlannı Nepal'in gizemli tapınaklannda temizleyemeyenler Simyacı ile bu gereksinmelehni birazcık olsun giderebildiler mi?" Böylece günümüzün trajikomik görünümü çizil- miş oluyor. 1970'ten bu yana Türkiye'de kitap 'düşman' sa- yılmadı mı? Kitabı kendi seçen, seçtiğinı okuyan on- on beş bin kiştden örülü bir okur topluluğu söz ko- nusuydu. Onlann okuduğu kitaplartelevizyonda bi- rer suç aleti gibi sık sık gösterılmedı mi? Ardından, hangi kitabın seçileceği konusunda dayatıcı, zorba reklam kampanyalan dönemi çıka- geldi. On yıl var ki, bu dayatıcı kampanyalann kur- banı nice nıce okur doiaşıyor ortalıkta. Dünün edebiyat sevdıricı yazarları çoktan unutul- du, bızleri yetiştıren yazarlar. Bundayayıncılann kat- kı payı handiyse uçsuz bucaksızdır. Sn. Yavaşlı, Izmir'i örnek kent olarak alıyor ve Iz- mir'deki "hemen tümkitapçılannyakınında"biregi- timci olduğunu vurguladıktan sonra, sözgelimi, Or- han Kemal'in belli bir zamandan beri okur ilgisin- den uzak kalakaldığını "gerçekten üzülerek" bize haber veriyor. Peki ama niye? Niye okunmaz Küçücük, Baba Evi, Devlet Kuşu, o eşsiz romanlar? Niye okunmaz EsirŞehrin Insanlan, Köyün Kam- buru? Niye Kiralık Konak, Ateşten Gömlek, Aşk-ı Mem- nu? Geçmişe döndükçe, yazarlanmız... ustayazarta- nmız, bazı çevrelerce, besbelli gündem dışı 'bırakı- Iryor', 'moda dışı' ilan edılıyor. Radikal gazetesinin ilanlannda Halide Edib Ha- nım 'o bir radikal' srfatıyla takdim edılmışti. Bilmi- yorum, Radikal, adından, fotoğrafından, 'ımaj'm- dan gönül rahatlığıyla yararlandığı Halide Edib Adı- variçin bir 'Halide Edib'iBugün Okumak' kampan- yası başlatmayı düşünür mü? Çuvaldızı kendimize de batıralım: Sevgili Cumhu- riyet'ın başsayfasında bazan Sezen Aksu 'muhte- şem' Rumehhisarı konserlenyle görunür. Nıce yıllar- dan beri beklıyorum: Yakup Kadri Bey'ın bir fotoğ- rafı, 'Asıl bugün Ankara romanının Ütopya bölümü- nü okuyoruz...' altbaşlığı, şöyle başsayfada... Kurtuluş Savaşı'nı günü gününe yazıya geçırmiş, yankılannı yıllar boyu eserinde işlemış, Cumhuriye- timizin sorunlannı çok değişik açılardan tartışmış, farklı dünya görüşlerinden bu sorunlara yaklaşmış, saygın, önemli, değerii yazarlanmızı okumuyoruz a- ma, laiklikten, demokratlıktan, Kemalistlikten, anti- kemalistlikten, ilericilikten, muhafazakârlıktan bol bol söz açabiliyoruz. Sekiz yıllık eğitimin ülkede yeni bir nesil yetiştire- ceğine inanıyoruz da, bu eğitim döneminde, biricik Çalıkuşu'nun yine bir 'özet-kişiler-sonuç' ödevin- den öteye gidemeyeceğini bir türlü kavrayamıyo- ruz. Kitap düşman ilan ediliyor, öğretım amacıyla ya- zılmış 'ders' kitaplan öteden beri edebiyat 'sevgi- sizliği' aşılıyor, yayıncılar en küçük bir vefa borcu duymuyor, duyan tek-tük arkadaşlanna 'alık' gözüy- le bakıyor, medya 'Hülya Avşar1 ;/! yavrucuğu na- sıldoğdu' peşinde kameralannı harcıyor, sayfalan- nı işgal ettiriyor, Sibel Can Hanımefendı'nin anne- si hanımefendi dolarlar-marklar içınde yüzdüğünü açıklar açıklamaz bütün kameralar kendisini görün- tüluyor... Bu kargaşada, bu cınnette yüce Reşat Nuri'ler, yüce Yakup Kadri'ler, yüce Ataç'lar için okur umuyoruz. Hüseyin Rahmi'nın çok güzel bir romanı vardır; adı, halimizi açıklıyor Kaderin Cilvesi, Başımıza Ge- lenler... K Ü L T Ü R » Ç Î Z Î K K  M l L M A S A R A C I
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear