23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyet tmtivaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yönetmenr Orhan Erinç 0 Genel Yayın Koordınatörü: Hikınet Çetinka\a# Yazüşlen Müdürlen Ibrahim Vıldız(Sorumlu). Dinç Tayanç 0 Haber Merkezı Müdürü Hakan Kara • Görsel Yönetmen: Fikret Eser Dış Haberler Şinasi Damşoğlu • tstıhbarat: Cengi? Yıldınm % Kültur Handan Şenköken • Spor: Abdülkadir Yücebnan • Makaleler Sami Karaören 0 IXızeltme Abdullah Yancı • Fotoğraf Erdoğaü Köseoğlu • Bilgı-Belge Edibe Buğra 0 Yurt Haberleri Mehmet Faraç YayınKuruhı İlhanSejçuk(Başkan), Orhan Erinç, Oktay Kurtböke. Hikmet Çetinka>a, Şükran Soner. Yıldız, Orhan Bursalı. Mustafa Balba>, Hakan Kara. AnkaıaTemsıkısı. Mustafa Balbay0 Haber Müdurü Doğan Akın Ataturk Bulvan No: 125. Kat 4, Bakanlıklar-Ankara Tel 4195020 (7 hat), Faks: 4195027 0 tzmır Terasıkısı SereUrKmk,H.ZıyaBl\ 1352 S.Z3Tel 4411220. Faks 4419117 0 Adana Temsılcısı: Çetin Yiğenoğlu. lnönü Cd 119S No.l Kat.l.Tel: 363 12 11, Faks 363 12 15 K.oordınatör Ahmet Korukan 0 Muhasebe Biilent Yener 0 tdare HüseyinGürer0İşletme Önder Çeük0 Bılgı-tşlem: Naü tnal 0 Bılgısayar Sistenr. Mürûvet ÇUer MEDYA C: • Yonetım Kunılu Başkam - Genel Miıdur Cûlbin Erduran 9 Koordınator Keha lşıtmatı # Genel Müdür Yardımcısı Mine Akdağ Tel 514 07 53 - 5139580-5138460-61,Faks 5138463 Ya>ımla\an \e Basan: \emGun Haber Ajansı. Basın \e Ya>malık A Ş TaWıiıCad 3« 41 Cagaloglu 34334 lst PK 246 Istanbul Tel (0 2121 512 05 05 (20hal) Faks (0212)513 85 95 7NİSAN 1997 lmsak:5.01 Güneş:6.31 Öğle: 13.14 İkindi: 16.49 Akşanr. 19.42 Yatsr. 21.06 Barbilene alternatif • TAHRAN(AA)- İranda 'Batı'nın kiiltürel saldmsr di\e tanımlanan barbi bebeklere alternatif olarak yerli yapım bebeklenn bu yaz pıyasaya süriileceğı bıldınldi. İRNA'nTn haberine göre Iranlı sanatçılann tasanmı olan 'Sara' adlı kız bebekle, "Dara" adlı erkek bebek satışa çıktıktan sonra İran'ın değışik etnik gruplanna ozgü gıysıleri ve aksesuvarlan da piyasaya sürülecek. îran radyo televızyonu da başjollerini Sara ve Dara'nın paylaştığı dizileri yayına kayarken Sara ve Dara'nın maceralannın yer aldığı kitaplar da pıyasaya çıkacak. Dinar Deprem Projesi'ne kredi • ANKARA (Cumhurivet Bürosu) - Dinar Deprem Projesi'ne tahsıs edilmek üzere Avrupa Sosyal Kalkmma Fonu'ndan sağlanan 59 milyon 567 bın ABD Dolan tutanndaki krediye ilışkın anlaşma Bakanlar Kurulu'nca onaylandı. Resmi Gazete'de yayımlanan karara göre, kredınin ana parası 10 yılda 10 eşıt dilimde ödenecek. Anlaşmaya göre. söz konusu kredi 6 a'ylık bir süre içensinde Dinar ve çevresındeki verleşım birimknnde kamu ve tıcari binalar, ahır, lojmanlann rehabılıtasyonu ve yeniden inşası içm kuHamlacak. Bodrum sezona hazıp değil • BOÖRUM (Cumhuriyet) - Kent içındeki en önemli caddelerden Ne\zen Tevfik, Cevat Şakır, Atatürk \e K.ale caddeleri ile limanda süren nhtım düzenlemesi çalışmalan, turizm sezonu yaklaşırken Bodrum'u tümüyle şantiye göriınümüne soktu Beledıye Başkanı Tuğnıl Acar, alt\ apı çalışmalannın yüzde 50'sini tamamladıklannı belirtirken Bodrum'un şantiye görünümü tur operatörleriyle turizmcileri endişelendiriyor. TÜRSAB Başkanı Ali Güler, "Geçen yüa göre yüzde 30 fazla rezervasyon yaptık. Ama kimseyi Bodrum''a bu halde iken getiremezsiniz" dedi. Ingiliz Thomson Tur'un Bölge Müdürü Ozcan Tezman ise sezon başlamadan gerekli önlemlenn alınmasını istedi. İlk otizm mepkezi • MENEMEN(AA)- Türkiye'de ilk kez Izmir'in Menemen ilçesinde kurulacak tam teşekkûllü otizm merkezınin!997- 1998eğıtımyılma yetiştirilerek hızmete girmesi bekleniyor. İnsan Dost îhsan Vakfı tarafından 1994yılında temeli atılan ve Otistik Çocuklann Eğitim Merkezi Vakfı tarafmdan yaptınlan merkezin, ülkemizdeki önemli bir eksikliği gidereceği belırtıldi. Fok saldınsı • İZMİR(AA)- Izmir'in Karaburun ilçesındeki bir balık çifthğine bir aydır dadanan akdenizfoku, çiftlikteki binlerce le\Tek ve çipura balığının denize kaçmasına. yaklaşık 10 milyar lirahk da maddi zarara yol açtı. Akdenizfoku Foça Pilot Projesi yurütücüsü. deniz biyoloğu Harun Güçlüsoy, yerinde inceleme yapmak ve çiftlik sahiplerinin foku öldürmesini önlemek için Karaburun'a gitti. Sualtı Araştırmalan Derneği Akdenizfoku Araştırma Grubu (SAD-AFAG) da, çiftlik ağlannın, foklann giremeyeceği şekılde güvenlıkli onanlması amacıyla yöreye gönderildi. Ziraat Bankası'nın bu olaydan sonra, fok zararlanna yönelik kredi vermeyi kabul ettıği öğrenildi. Denizlerde eroin kaçakçılığı ve yurtdışına kaçışlardaki artış, devleti harekete geçirdi Sahil Güvenlîk güçlendirîliyor YUSUFÖZKAN • Sahil Güvenlik'in modernizasyonu amacıyla 250 milyon dolar tutannda bir proje hazırlandı. Bu çerçevede ahnacak 24 hücumbot ve 5 helikopter ile denizlerde daha etkin denetim sağlanması planlamyor. göçün büyük artış gösterdiğini belir- ten savunma kaynaklan. özellikle Ku- zey Iraklı K.ürtlerin deniz yoluyla Yu- nanistan ve diğerkomşu ülkelere kaç- tıklanna dikkat çektiler. Türkiye'nin. 3 tarafı denizlerie çevrili bir ülke ol- masına karşın. Sahil Güvenlik orga- nizasyonunun zayıf olduğuna dikkat çeken kaynaklar, Sahil Güvenlik'in daha modern donanıma sahip olma- sı için 250 milyon dolar tutannda bir proje hazırlandığını bildirdiler. Ortaküretim ANKARA - Dışişleri Bakanlığı Müsteşan OnurÖvmenin. tt gûnde70 loşT olarakbelirttıği, sahillerdenkom- şu ülkelere kaçış, ile deniz yoluyla eroın ticaretinin giderek artması üze- rine, donanım açısından eksikleri bu- lunan Sahil Güvenlik'in güçlendiril- mesi kararlaştmldı. Türkiye, bu amaç- la orta ve büyük boy toplam 24 hü- cumbot ve 5 helikopter almak için harekete geçti. Türkiye'den son dönemde, Ege De- nizi'ndeki Yunan adalanna yasadışı Savunma kaynaklannın verdigi bil- giye göre, Sahil Güvenlik için 10'u 70-100 tonluk orta ve 14'ü de 180- 220 tonluk büyük sınıf olmak üzere toplam 24 hücumbot satın alınacak. Tamamı 215 milyon dolara malolacak hücumbotlann, bir Türk tersanesin- de, yabancı lisansla ortak üretilmesi planlandı. Ortak üretim yoluyla sağlanacak hücumbotlann dış yüzeyinde ilk kez, diğer malzemelere oranla daha daya- nıklı olan "kompozjt" malzeme kul- lanüması da öngörüldü. Kaynaklar, orta suııf hücumbotla- nn ortak üretimi konusunda gerekli girişimlerin sûıdürüldüğünü ve ça- lışmalann son aşamaya geldiğıni bil- dirdiler. Büyük sınıf hücumbotlar için de ilgili firmalarabilgi formu gönderil- diğini ve görüşmelerin devam ettiği- ni kaydeden kaynaklar, uzun soluklu bu projeyle ilgili çahşmalann da ge- lecek günlerde sonuçlandınlacağını vurguladılar. HeBkoptere 3 firma aday Kaynaklar, Sahil Güvenlik için hü- cumbotlann yanı sıra tam teçhizatlı ve silahla donatılmış 5 adet helikop- ter ahnacağını da belirttiler, Buna göre Sahil Güvenlik kapsa- mında doğnıdan alınacak helikopter- ler için Sikorsky fırmasının S-76, Eu- rocopter fırmasının Dolphinve Agus- ta-Bell fırmasının ürettiği benzer ni- telikteki helikopterlerin alımı için gö- rüşmeler başlatıldı. Tamamı 35 mil- yon dolan bulan 5 helikopter için, 3 firmadan birinin ürünleri seçilecek. Kaynaklar, olanaksızlıklar nede- niyle Sahil Güvenlik'in halinin "iç- ler acısı" olduğunu belirterek "Yeter- ü denetimin sağtanamamasniizünden knılanmE>ol geçen hanınadöndü. De- niz yoluyla eroin ticaretide büyük ar- Qş sağladı. Planlanan hücumbot ve helikopterlerin ahnması ile sahil gü- \enlikbüyükbir gücekavuşacak. Böy- lecedenizgüvenliğininsağlanması da büyük ölçüde kolaylaşacak" görûşü- nü dile getirdiler. TBMM SınırGüvenliği Komisyo- nu raporunda da Sahil Güvenlik'in envanterinde bulunan hücumbotlann bir bölümünün ekonomik ömrünü ta- mamladığı vurgulanarak olanaksızlık- lar yüzünden, denizleTdeki denetimin yeterince sağlanamadığına dikkat çekildi. İstanbul'u riyaret eden Akdeniz Daimi Deniz Kuv\eti Dönem Komutanı Konstantinos NikHiadis (sagdaki resim) çalışmalan hakkında bilgi \«rdi. (Fotoğraflar. UĞUR GÜNYÜZ) Akdeniz'in bekçüeriIstunbul'uTjyaretetâİstanbul Haber Servisi -NATO üyesi 8 ülkenin savaş gemilerinden oluşan Akdeniz Daimi Deniz Kuvveti (STANAVFORMED) dün tstanbul'a geldi. Türkiye, Yunanistan, Italya, tspanya, Almanya, Hollanda, İngiltere ile ABD'nin bırer gemiyle kahldıklan Akdeniz Daimi Deniz Kuvveti'nin dönem Komutanı Tuğgeneral Konstantinos Nikitiadis Dolmabahçe açıklarına demirleyen Adatepe gemisinde düzenlediği basın toplantısında. "Amacınuz NATO'nun sancağuu Akdeniz'de dal galandırmak ve NATO'yabaglı bir ani reaksiyon ku>"veti bulundurmak" dedi. Nikitiadis, kuvvetın 1992 yılında NATO Savunma Planlama Komitesi'nin karanyla kurulduğunu söyledi. Kuvvet komutanlığının 8 ülke arasında rotasyon usulüyle belirlendiğini, süresinın bir yıl olduğunu belirten Nikitiadis, kendisinin görevi Alman komutandan aldığını ve tspanyol komutana devredeceğini anlattı. Nikitiadis gücün çalışmalanyla ilgili olarak şunlan söyledi: "ÖnceüM görevimiz Akdeniz'de NATO'\'a bağh bir ani reaksiyon gücünün bulunması \i 8 ülkenin birtikte hareket etmesL Bir göreve gitmemiz için öncelikk NATO üyesi ülkelerin ittifakıyla alınan politik bir karar ve ardından askeri adım gereldyor. Kuvvet, ilk kez eski Yugoslavya'daki obtylar nedenKle oluşturuldu ve ambargonun uygulanmasuun dcnctlcnmesindc kullanıldı. Hakn bir gemimiz bu nedenle Adriyatik'te, Haziran 1996'da bu görev bitti ve o tarihten bu yana düzenli çalışma\a başlandı. Cöre\lerimiz arasında eğitim, NATO'nun ve Banş İçin Ortakhk Projesi çerçevesinde dtğer ülkelerin tatbikatlanna katümak. liman ziyarederi ve baknn var. NATO dışuıda Fas, Mısır, Ukraviıa ve Tunus'u ziyaret ettik. Ukrayna ve Romanya deniz kuvvetleriyle ortak tatbikat yaptık. tstanbul'dan sonraki durağımız İsrail'in Hayfa Limaıu. Ülkelerin yolladığı gemiler de sürekli değişiyor ve her gemide ortalama 220 kişi bulunuyvr." Jale Baysal 'Kütüphane teknolojiyle birlikte gelişecek' • Eski İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Kütüphanecilik Bölüm Başkanı Jale Baysal, "Kimilerinin iddia ettiği gibi gelecekte kütüphaneler müze haline gelmeyecekler, sadece kullanıldıklan kayvtlar ve çalışma yöntemleri değişecek" dedi. İstanbul Haber Servisi - Bilgiye ulaşüıp saklanmasında ve çağlar arası iletişim kurulmasında, vazgeçilmez bir işleve sahip olan kütüphaneler, bugün teknolojiyle birlikte ilerliyor. Ancak kimilerine göre kütüphaneler kısa bir süre sonra insanlar tarafından gezilecek birer "müze''ye. kütüphaneciler ise "antika uzmanı"na . dönüşecek. Kitap ve kütüphanelerin insan var oldukça yaşayacağanı savunan diğer bir gruba göre ise bunun olumsuz bir sonucu olarak da insan zihninin yaratıcılığı zamanla yok olacak. Pisket ya da kitap Eski İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Kütüphanecilik Bölüm Başkanı Jale Baysal, bilgilerin bilgisayar ya da kitap üzerinde bulunmasımn "meselenin özünü degiştirmediği' 1 ni belirterek, kâğıt üzerine basılı kitaplann da özellikle sanat ürünleri alanında, tamamen ortadan kalkacaklanna inarunadığını kaydettı. Baysal şöyle konuştu: " Kimilerinin iddia ettikleri gibi gelecekte kütüphaneler müze haline gelmeyecekler, gene var olacaklar. Sadece kullanıldıklan kav ıtiar ve çahşma yöntemleri değişecek. Özellikle bibliyografyalar, ansiklopediler, başvunı eserierinin çoğu, şimdiden kompakt diskler, elektronik kav ıtlar halinde önüı. gelmeye başladılar." TürkiyeVleki kütüphaneciligin vardiği noktayla da ilgili bir değerlendirme yapan Baysal, genel olarak kütüphanelerimizin olması gereken düzeyin altında olduğunu vurguladı. Baysal, buna neden olarak da "Kütüphanelerin ödenek yetersizliğini; yetişmiş kütüphaneci elemanı azlığını; kütüphane çalışanlaruun düşük ücretlerie çalışmasıru" gösterdi. TPBDEIN MUSTAFA BALBAY'A OZEL ODUL Saygın: Kadımıı statüsü yükselmeli ATT LA LHAN ANKARA (Cumhurij'et Bürosu) - Kadın ve aıleden sorumlu Devlet Ba- kanı Işday Saygın, kadının ekonomik, siyasal, kültürel ve sosyal olarak sta- tüsünü yükselterek, 2000'li yıllarda eşit yurttaşlar olmalannı sağlamayı amaçladıklannı söyledi. Türk Parlamenterler Birliği'nce (TPB) düzenlenen "21. YüzvılEşiğta- de Kadına Bakış" konulu sempozyum dün gerçekleştirildi. Sempozyumun açılış konuşmasını yapan TBP Başka- nı Zeki Çeliker. kadınlann aleyhıne olan yasalann değıştirilmesi mücade- lesine destek olmak için "namus sö- zü" verdı. Gazeteci-yazar Yazgülü Aldoğan. Çeliker'in sözünü. Türk erkeklerinın namuslanna düşkün olması nedeniy- le olumlubuldugunu belirterek, bunun. sorunun çözüleceğini gösterdiğıni söy- ledi. Basının kadınaayırdığı yerin yüz- de 3-5 arasında değiştiğini kaydeden Aldoğan. "Basında yer alanlar da ya mahvolmuş kadınlar. ya da çıplak ka- dınlardır. Sporsa>fasındahiçbirkadın futboku wk" dedi. Toplantıda konuşan Prof. Dr. Ayşe Ayata, cumhuriyet kunılduğunda, Sa- bihaGÖkçen'inpilotluğu gibi, kadın- lann erkeklerin bulunduğu farklı alan- larda çalışmaya sevkedildiğıni belırt- ti. Siyasetin, acımasız kararlar geTek- tirdiğini anlatan Ayata, "Biz siyasete girmekiçin değişmeye hazınz. Çünkü 80 sonrası yeni bir dönem başladı" dı- ye konuştu. Birleşmiş Milletler Kadına Karşı Aynmcılığı Önleme Komitesi Türk üyesi Prof. Dr. FerideAcar. kadın hak- lannın muhalefet edilemeyecek olma- sma karşın, eşitliğin nasıl sağlanabi- leceği konusunda çok farklı görüşle- rin ortaya çıktığını söyledi. Sinema sanatçısı TürkanŞoray, 15 yıldır kadın sorunlanmn en fazla tar- tışıldığı birdönemin yaşandığını vur- gulayarak. "Binlerceyüdu-içseUeştire- mediğimiz bize verilen kaduüık roiü- ne itira/etmemiz, biz kadınlar için bi- le kolay değü ama havata erkekler gi- bi talipolmakbizimhakkımız. Eğergö- ze girmek istiyorsak. erkekler gibi ol- mak zorunda>iz" dedi. Sempozyumdan sonraTPB 'nin özel ödülleri verildi. Sempozyum konu- suyla ilgili olarak daha önceki kadın- dan sorumlu devlet bakanlanna ve ko- nuşmacılara plaket verildi. Bunun ya- nı sıra, atvden Ali Kırca, Kanal D'den Uğur Dündar, Gazetemiz Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay ödüle de- ğer görüldü. Eczacılar şikâyetçi Bııkmüık: Yeterli uyuz ilacı var e-posta : tan (g vol. com. tr İstanbul Haber Servisi- Istanbul Eczacılar Odası uyuz tedavisinde kullanılan ilaçlann piyasada bulunmadvğını belirtirken, Sağhk Bakanlığı tlaç ve Eczacılık Genel Müdûrlüğü, 1997 yılının ilk iki ayında 48 bin kutu üretim gerçekleştiğini, 14 bin 226 kutu da ithal edildiğini bildirdi. İstanbul Eczacı Odası Başkanı Mustafa Turunç'un "Uviız tedavisinde kullanılan ilaçlar piyasada bulunamıyor" açıklamasına Sağhk Bakanlığı'ndan yanıt geldi. Sağhk Bakanlığı, yaptığı açıklamada, "Benzfl Benzoat" maddesi içeren ilaçlann 1996 yılı içinde 181 bin kutu, 1997'nin ilk iki ayvnda da 48 bin kutu üretildiğini belirtti. 80 bin kutu ilacm da üretim aşamasında olduğu belirtilen açıklamada, "Permethrin" içeren kremin de 14 bin 226 adetinin ithalinin yapıldığı kaydedildi. 'Ilaç haarianabilir' Eczacılann, ilaçlan raftan alarak hastaya vermesinin yanı sıra majistral preparatlann hazırlanmasının da gerektiği vurgulanan Bakanlık açıklamasında, şöyle denildi: "Eczacılık bu tür hizmet sunumunu yapabilen ve yapmaya yetldli tek meslektir. Bu nedenle, uyuz tedavisinde kullanılan ve kiikürt içeren majistral preparaüar eczanelerde de hazırianabüivor.'" Temel Kavram: 'Çağdaşlaşma'! Nişantaşı, neden Cumartesi geceleri bana hep bir 'asfalt ve beton' boşluğu izlenimi verir; Nâ- nm'ın o unutulmaz, 'Sesini Kaybeden Şehir" (1931) şiirinin çarpıcı girişini hatırlatır: "Aded-i devir / srfır. / Şehir / sustu. / Kenetlendi nokta nokta şehri- nin / asfalt beton çenesi: / bin dokuz yiiz nokta nokta senesi / nokta nokta ayında. / Cadde boş / Bir uçtan bir uca koş / Cadde boş / bomboş / cebim gibi / Kesildi akmıyor su / Ne bir motor uğul- tusu / ne dönen bir tekeriek var / Rüzgâr / sü- rûklüyor asfaltta mister Ford'un adım: / duvar- dan kopan renkli bir ilân kâğıdını / kaldınmda sa- vuruyor..." Geçen gece, hem Teşvik'rye'ye doğru yürüyor; hem de hayalimden, bu mısralan söylüyordum ki, bir- den ofıkre döndüm: Bir 'Kemalizm Ansiklopedisi'nin temel taşlanndan birisi, hangi kavram olabilirdi? Gâ- zi sonrasına, lnönü Cumhuriyeti dönemine bakar- sanız; bu kavram, 'Batf/ı/aşma' kavramıdır, oysa Gâ- zi'de öyle midir? Öyle olsaydı, niye sorunu 'Muas- sıriaşmak' diye koysundu ki? 'Muassır medeniyet seviyesi', aslında, onun projeksiyonundakı anahtar kavramın 'Bat//ı/aşma' olmadığını, 'Çağdaşlaşma' olduğunu göstermiyor mu? Burada 'Çağdaşlaşma' kavramını, Berkes'in de kul- lanmış olduğu gibi 'Secularisation' karşılığında kul- lanıyorum; çünkü 'Batıcı/Batı yandaşı' ile Kemalist arasında son derece önemli farklar var: Müdafaa-i Hukuk döneminde, 'Batıcı/Batı Yandaşı' olanlar, as- lında, Kuva-yı MiHtye'cilere 'Kemalist' diye dudak bükenlerdi; kimler olduklannı, Yakup Kadri bey, na- sıl sıralamıştır, hatırtarmısınız: "...Osmanlı Haneda- nı'nın sâdık kullan, halifeliğin cezbeye tutulmuş âşıklan, manda dilencileri ve paralı bir devietn sömürge halkından olmaya can atanlar!" Niyazi Berkes, daha açık ve net söylüyor "Ulu- sal Kurtuluş Savaşı'nın verdiği ders şuydu: Tür- kiye ancak Bat'ya rağmen Batlılaşabilir." Basit bir mukayese... Gâzi, ne zaman kültürden söz etse, mutlaka ba- şına 'MillT srfatını eklemiştir. Metinleri üzerinde çalışırken, bulduğum bazı 'çarpıcı' değeriendirme- leri, pek çok yerde zikrettiğim için tekrar dönmek is- temiyorum ama, çok açık ve net olduğu için galiba şu birkaç satınnın altını çizmeliyim: * "... artak ıslah-ı hâl etmek için, mutlaka Avru- pa'dan nasibat almak, bütün işleri Avrupa'nın emellerine göre tedvir etmek, bütün dersleri Av- rupa'dan almak gibi birtakım zihniyerjer küşâyiş buldu. Halbuki hangi istiklâl vardır ki, ecnebile- rin nasihatlanyta, ptanlanyla yükselebilsin? Tarih böyle bir hadise kaydetmemiştir!" (8 Mart 1922) * "... lâalettayin bir ecnebi kürtürü, şimdiye ka- dar tâkib olunan yabancı kürtürlerin tahrip edici netcelerini tekrar ettirebilir. Kültür (haraset-i fik- riyye) zeminle mütenasiptir, o zemin milletn se- ciyeskür." (Temmuz, 1921) lnönü Cumhuriyeti'nin 'çağdaşlık' anlayışı bu muydu? O dönemi ortaöğretimde geçirmiş olanlar, ne olduğunu elbette unutmamtştır; gençler için sa- dece 'MiltîŞef İnönü'nün kültür danışmanı Nurul- lah Ataç'ın, bu anlayışı özetleyen birkaç satınnı ak- tarayım: * "...a/ Btzim devrim dediğimiz hareketin ama- cı bu ülkeyi Batı ülkelerine benzetmektir; devrim- cisi ile, gelenekçisi ile." b/ Biz görüyoruz eksiği- mizi, Yunanca öğrenemedik, Latince öğreneme- dik; Avrupalılann eğitiminden geçemedik, onun için ne denli uğraşsak Avrupalılar gibi olamıyo- ruz, buna üzülüyoruz." (Hangi Atatürk, III. Basım. s. 54) Bir mukayese zemini teşkil etmesi için bir de Gâ- zi'nin çok açık ve seçik olan şu sözlerini hatırlatmak isterim: * "...millî bir terbrye programmdan bahseder- ken, eski devrin hurafelerinden ve frtrî vasrflan- mızla hiçbir münasebeti olmayan yabancı fıkir- lerden, şarktan ve garpden gelen bütün tesirler- den uzak, milli seciyemiz ve tarihimizle mütena- sip bir kültür kasdediyorum..." (Temmuz, 1921) Dikkat buyruldu değil mi? Mustafa Kemal, yalnız 'Şark'tan değil, aynı zamanda Garp'dan geten 'bil- cümle tesirieh' kasdediyor. Tablo aynı tablo değil mi?.. ' \/C e m a ' ' z m Ansiklopedisi', Mustafa Kemal'in ı \ yeniTürkiye'yi'Avrvpalılanneğıtımindenge- çirmek' gibi birdüşüncesi olmadığını elbette kaydet- melidir. O, bilimsel yöntemle gerçekleştirilecek, 'ulu- sal bir kültürsentezi' projeksiyonu yapmıştı; gelecek nesillere görev olarak, o projeksiyonu gerçekleştir- meyi, -yalnız gerçekleştirmeyi mi, hayır,- aynı za- manda 'çaödaş uygariık düzeyine yükseltmeyi', gö- rev olarak veriyordu. Türkrye, bu çizgıye sâdık kalmış mıdır; yoksa bir yerden itibaren, 'çağdaşlaşma'y\ 'batılı ülkeleri top- ya etmek' sanıp, yeniden Tanzimat dönemi 'alafran- galığına' dönmüş müdür? Bunu saptamak çok da zor olmasa gerek! Sağınıza solunuza dönüp şöyle bir bakınız: bir yanda, boy boy, çeşit çeşit, kozmopoltt ve komprador 'sömürge' aydınlan; bir yanda, 'eski devrin hurafelerine' dalmış, iıtrîvasıflanmızla hiçbir münasebeti olmayan',. feodal/ümmetçi aydınlar! Cumhuriyet'e kadar Osmanlı'nın arzettıği tablo, bu tablo değil miydi? Peki, nerede kaldı 'çağdaşlaş- mışlığımız'? http-J/ www. pnzma.net tr/ AILHAN http-7/www.ada.com.tr./-bilgiyay/yazar/ailhan.html
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear