14 Mayıs 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 26 NİSAN 1997 CUMARTESj HABERLER CHP Yerel Yönetimlep Kurultayı • ANKARA (AA) - CHP Yerel Yönetimler Kurultayı. bugün Ankara'da toplanıyor. CHP'nin Merkez Yûrütme Kurulu, Parti Mectisi, Yüksek Disiplin Kurulu üyelen. milletvekilleri. Kadın ve Gençlik kunıllan ve partili belediye başkanlannm katılacağı kurultay, Devlet Konukevi'nde yapılacak. Demirel'den kan' uyarısı • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, yabancı ülkelerden alınan kan ûrünlerinde "bazı sakatlıklar" bulunduğunun ortaya çıktığını belirteTek kan bağışı, kan depolanması ve AIDS ile mücadelede Kızılay'ın önemli hizmetler yaptığını söyledı. Kızılay Olağan Genel Kurulu toplantısında konuşan Demirel, ömrünûn son günlerini yaşayan ve servetini nereye bagışlayacağı konusunda kararsız olan yurttaşlara seslenerek, "Servetinizihiç düşünmeden Kjzılay'a bagışlayın. Kızılay'a daha çok menkul, gaynmenkul ve kan bağışlamanuz lazım. Kızılay'a bir veren bunun 10 gibi değerlendırildiğine emin olsun" diye konuştu. BM heyeti Uludere'de • ULUDERE(AA)- Kuzey Irak'ın Dohuk kentinde görev yapan BM Mülteciler Yüksek Komiserliği'nden bir heyet, Şırnak'ın Uludere ilçesine geldi. Stasin Rinvila başkanlığindaki BM heyeti, Uludere'de, Atnış kampından kaçarak Türkıye'ye gelen aileler hakkında bilgi aldı. Kuzey Irak'tan gelen ailelenn durumunu yerinde görmek ve sosyal konutlarda inceleme yapmak için > ; Türkiye'ye geldiklerini belirten Rinvila, "Buradakı sosyal yaşamın Kuzey Irak'tan daha iyi olması halinde. Atruş ve dığer kamplarda bulunan aileleri de Türkıye'ye göndermek içm çalışmalar yapılacak" dedi. Mert Çillen için SOPU önergesi • ANKARA (ANKA) - ANAP Bursa Milletvekilı Feridun Pehlıvan, lçişleri Bakanı Meral Akşener'den, Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller'in oğlu Mert Çiller'in sevgilisinin de koruma kapsamında olup olmadıgını sordu. Mert Çiller'in, birgencin korumalar tarafindan dövülerek hastanelik edilmesi olayında başrolü oynadığını kaydeden Pehlivan, önergede, "Korumasmı üstlendığiniz siyasetçilerin küçük çocuklannın bir mahalle kavgasma kanşmalan halinde bakanlıgınızın resmi korumalannın tutumu ne olacaktır" sorusunu da sordu. BBP: Güvenoyu vermeyiz • ANKARA (ANKA)- BBP Genel Sekreter Yardımcısı ve Tokat Milletvekili Hanefı Çelik, REFAHYOL hükümetinin "iktidar" olamadığını belirterek "Bu hükûmete güvenoyu vermeyiz" dedi. Seçim ve Siyasi Partiler Yasası'nın değişmesi gerektiğini kaydeden Çelik, "Teklif gelirse bu hükûmete üçüncü ortak olur musunuz" şeklindeki soru üzerine, BBP'nin sadece sayısal eksikliği gidermek için koalisyona girmeyeceğini, belirli ilkeleri oldugunu söyledi. Constantinescu geliyop • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Romanya Cumhurbaşkanı Emil Constantinescu, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in konuğu olarak 28-30 nisan günleri arasında Türkiye'yi ziyaret edecek. Başbakan Erbakan ve ailesini taşıyan uçak için 5.6 milyar ödendi Hac parası de^ettenANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türk Hava Yollan (THY) kayıtlanna göre Baş- bakan Necmettin Erbakan ve ailesiyle bir- likte 127 kişiyi hacca götüren özel uçağın kira bedeli devlet tarafindan ödendi. THY'ye, Erbakan ve ailesini Suudi Arabis- tan'a götüren uçak için Başbakanlık tara- findan 5 milyar 600 milyon lira ödeme ya- pıldığı öğrenildi. Başbakanhkça geçen haf- ta yapılan açıklamada ise uçakbedelinin kişi başına 650 dolar olmak üzere yolcular tarafindan karşılandığı. Başbakanhkça hiç- bır ödeme yapılmadığı belirtilmişti. Buna göre THY'ye 127 kişi için 650 dolar üze- rinden toplam 11 mityar 144 milyon lira ödeme yapılmış olması gerekiyordu. Baş- bakanlık tarafindan yapılan açıklamayla THY kayıtlannda görünen ödeme miktan arasında 5 milyar 544 milyon lira fark bu- lunuyor. Göreve gelmesinin ardından şeri- atçı tarikat ve cemaatlerin liderlerine Baş- bakanlık Konutu'nda iftar yemeği verme- si büyük tepkilere neden olan Başbakan Erbakan'ın hac gezisi için kullandığı bü- yük uçağın da özel bir dini gezi olmasma karşın "Başbakanlık" adına kiralandığı or- taya çıktı. THY kayıtlannda, Suudi Arabistan Kra- lı Fahd'ın konuğu olarak hacca giden Er- bakan için kiralanan Boeing 737-400 tipi "Anadolu" adlı uçak için venlen 5 milyar 600 milyon liralık ödemenın Başbakanlık- ça yapıldığı yer aldı. Erbakan hac gezisi sırasındayken Başba- kanhktan yapılan açıklamada, giderlerin devlet tarafindan karşılanmadığı, geziye katılanlarca tek tek karşılandığı belirtil- mişti. THY'nin kişi başına Ankara-Cidde arası gidiş-dönüş için 936 dolarlık tarife uyguladığı öğrenildi. 1 ABD Dolan 135 bın lira olarak alındığında 124 milyon 300 bin liraya ulaşan bu tarifeye göre 127 kişi için yaklaşık 16 milyar lira ödenmesi ge- rekiyordu. THY yetkilileri, Erbakan için kiralanan uçağın "charter" uçuş kapsa- mında verildığini, dolayısıyla bu tür kıra uçuşlannda özel tarife uygulanabileceğini kaydettiler. Başbakanlıktan 16 nısan çarşamba gü- nü yapılan açıklamada da, uçağa binenle- rin kişi başına 650 dolar ödedikleri bildi- rilmişti. Başbakanlığın yazılı olarak açık- ladığı bu rakam dıkkate alındığında da 127 kişi için THY'ye yaklaşık 11 milyar 250 milyon lira ödenmesi gerektiğine işaret edildi. Kaynaklar, her dunımda, THY'ye yapılan ödemenin çok düşük göründüğü- nü iddia ettîler. Başbakanlıktan 16 nisan- da yapılan yazılı açıklamada, şöyle denıl- mişti: "Sözkonusu uçakTHY'den kiralan- mış, ancak ücreti yokıüar tarafindan kişi başına 650 dolar ödenerek karşüanmıştır. Uçakücretiyle ilgili olarak Başbakanuk ta- rafindan herhangi bir ödeme yapılmamış- ür. Bu konuda yayımlanan bütün haberler gerçek dışıdır." Başbakanlık tarafindan yapılan bu açık- lamayla THY kayıtlannda görünen ödeme miktan arasında 5 milyar 544 milyon lira- lık fark bulunuyor. Başbakanlık açıklama- sıyla yapılan ödeme birlikte dikkate alın- dığında, Erbakan'ı hacca götüren uçakta. başına görüntüleriyle yansıyan 127 kişi de- gil, 63 kişi yolculuk etti ya da 127 kişi için, yolcu başına Başbakanlık açıklamasının tersine 650 dolar değil. 326 dolar alındı. Çiller'in kurmaylan REFAHYOL'un biteceği mesajını verdiler ABD yakm taldpteFUAT KOZLUKLU VVASHINGTON - DYP lideri Tan- su Çiller'in kurmaylannın dün gece ABD'li Dışişleri Bakanlığı yetkilile- riyle telefonla görüşrüklen ve RE- FAHYOL iktidanmn en kısa sürede sona ereceği mesajını verdikleri öğ- renildi. REFAHYOL'un dağılma noktasma gelmesi üzerine Beyaz Sa- ray'a rapor hazırlamak üzere arala- nnda ABD hükümetlerinde istihba- rat uzmanı olarak görev yapmış olan Alan Makovsky'nın de bulunduğu bir grup Think-Tank kunıluş yetkili- sinin bugün Türkiye'ye gelmesi bek- leniyor. Adının açıklanmasını istemeyen bir Think-Tank kuruluşu yetkilisi '"Çüler'in istifaa son 48 saattir basta Dışişleri Bakanlığı olmak üzere tüm yoneü'm çevrelerinde konuşuluyor. Yoğun bir telefon trafiği var"' dedi. ABD'li uzmanlann mart ayında yap- tıklan toplantıya dikkat çeken yetkı- li, gelişmelerin ABD yönetım çevre- lerini şaşırtmadığını belirtti. Think- ^ Tank kuruluşu yetkilisinin anlaümla- nna göre, ABD Dışişlen Bakanı M*• deieiııe Albright ile yemekli bir top- lantıda bir araya geldikleri Türki- ye'de gelişmeleri değerlendirdikleri de öğrenildi. Aralannda CIA yetki- lilerinin de bulunduğu ABD'li uz- manlarm toplantısında Türkiye'de "Laik ve demokrat kesimlerin des- tekknmesi 1 " yönünde görüş birliğine vanldığı da kaydedildi. Mart ayı ortalannda Dışişleri Ba- kanı Albright ile bir araya gelen CIA uzmanlannın düzenlenen yemekli toplantıda Türkiye'ye ilişkin ABD politikalannın nasıl bir zemine otur- tulacağını ele aldıklan öğrenildi. Toplantıya aralannda eskı CIA uz- manlannın görev yaptığı RAND Co. adlı düşünce ve politika üreten kuru- luşun uzmanlan da katılmışn. Top- lantıdabulunan isimler arasında RE- FAHYOL hükümetine başından beri karşı çıkmasıyla tanınan ve Erba- kan'a ağır eleştiriler yönelten ABD hükümetlerinde istihbarat uzmam olarak görev yapmış Alan Makovsky, Savunma Bakanlığı eski üst düzey yöneticilerinden Paul WoMbwitz ve Ortadoğu uzmanı Bernard Lewis de yer aldı. Yaklaşık üç saat süren bu toplantı- da Türkiye'ye karşı izlenecek politi- kalar ve desteklenecek siyasilerin kimler olacağı konusunun tartışıldı- ğı kaydedildi. Toplantı sonunda laik ve demokratik bir rejim için mücade- le veren kesimlerin her ne koşulda olursa olsun desteklenmesv konusu- nun ağırlık kazandığı belırtildi. Tür- kiye gündemli özel toplantıda Alb- right'm not aldığı da belirtildi. Şcdvarvepoşuhı duruşma PKK adına eylemler gercekleştirdikkri iddiaayla tstanbul 1 Noiu DGM'de vargdanan Ali Dursun ve Enver Elvan adlı sanıklar şarvar ve poşularla duruşmaya kaüldılar. Mahkeme Başkam'nın uyansı üzerine Enver Elvan başuıdaki poşuyu çıkartırken yazılı olarak savun- masuıı sunan sanık Aü Dursun, Alaattin Kanat'ın da aralannda bulunduğu pek çok PKK itirafçısının Olağanüstü Hal Bölgesi'nin lojmanlannda kaldığını anlattL "Itirafçılardan gruplar oluştunılduğunu ve bunlara cinayetlerişkttirildigini" öne süren Dursun, bu duru- mu, Ankara yakuüannda öldürülen Binbaşı Cem Ersever'in de doğruladığını betirtti. Er- sever'in itirafçılann oluşturduğu gruplara *Yıldız Timi" adı verildiğini söylediğini belirten Dursun, itirafçılann aynı zamanda uyuşturucu ve silah kaçakçılığı yapöklannı, öldürülme- den önce Ersever'in başına anlatüğına dikkat çekti.(Fotoğraf: HÜLYA TOPCU) Kııtlar davasına devam edildi tstanbul Haber Servisi-The Marmara Oteli'ne konan bombamn patlaması sonucu yazanmız Onat Kutlar ile arkeolog Yasemin Cebenoyan'ın ölümüne neden olduklan. PKK adına eylemler gerçekleştirdikleri iddiasıyla yargılanan itirafçı sanık Deniz Demir, kendisi ve diğer itirafçı sanık Hkran Kaçmaz dışmdaki sanıklann örgüt üyesi olmadığını söyledi. Istanbul 3 No'lu DGM'de görülen davanın dün yapılan oturumuna itirafçı sanıklardan Deniz Demir, Hicran Kaçmaz ile diğer tutuklu sanıklardan Ömer Filizer, Hamit Şen ve Abdullah Kalay katıldı. Idam istemi ile yargılanan Deniz Demir ve Hicran Kaçmaz, gazetecilerden tedirgin olduklannı bu nedenle duruşma salonundan çıkanlmalannı istediler. Mahkeme heyeti ise sanığın bu istemini yersiz buldu. Ancak gazetecilerin fotoğraf çekmelerine izin verilmedi. Duruşmada The Marmara Oteli'ne konan bombayı şeriatçı İBDA-C örgütünün üstlendiğine ilişkin haberler nedeniyle gazetemiz yazıişleri müdürü Dinç Tayanç ile yazanmız Deniz Som tanık olarak dinlendi. Dinç Tayanç bombalama olayından sonra gazetemizin İstihbarat Servisi'ni arayan bazı kişilerin eylemi İBDA-C adına üstlendiğini belirtti. Tayanç bu durumu emniyete ilettiklerini de vurguladı. Mahkeme heyeti, duruşmayı erteledi. Ecevit 'Hükümetin soluğu kesiliyor' ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - DSP Genel Başkânı Bülent Ecevit, Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısı ari- fesinde, RP dışındaki siyasi partilere "alternatif hükü- met" çağnsını yineledi. 8 yıl- lık temel eğitim sorununun hükümet ortaklannı sarstığı- na dikkat çeken Ecevit. "Bu hükümetin soluğu adun adım kesiliyor. REFAHYOL hükü- meti dağjhrsa Türkiye hükü- metsiz kalmaz. Başka hükü- met seçenekleri vardır" dedi. Ecevit, DYP'nin 8 yıllık temel eğitim konusunda ödün ver- mesinin yaşanan rejim buna- lımını daha da ağırlaştıracağı- nı vurgulayarak. "Herhalde, rejim bunaumını ağırlaştır- maktansa, hükümetin dağü- ması evladır" görüşünü dile getırdı. DSP lideri Ecevit, dün par- lamentoda düzenlediği basm toplantısında, zorunlu temel - eğitimin 8 yıla çıkanlması ko- nusunda hükümet ortaklan arasında yaşanan çekişmeye dikkat çekerken, RP'siz hükü- met seçeneği ile ilgili görûşle- rini aktardı. Temel eğitim so- rununun yalnızca bugün ya- pılacak MGK gündemi açı- sından değil, rejim açısından da yaşamsal önem taşıdığına dikkat çeken Ecevit, temel eğitimin 8 yıla çıkanlmasınm laikliğe yönelen tehlikelerin önlenmesi için de atılmış olumlu bir adım olacağını söyledi. DYP Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Tan- su Çiller'in, 22 nisanda açık- ladığı kesintisiz temel eğitim önerisirü sevindirici bir geliş- me olarak nitelendiren Ecevit, "Ancak Sayın Çiller o açıkla- mayı hükümet adına yapmış değUdir. Hükümetin RP kana- dının bu programda onayı yoktur" dedi. Ecevit, gazetecilerin soru- su üzerine, hükümeti gensoru ile düşürme yolunu deneme- nin bu aşamada başanlı sonuç doğurmayacağı görüşünü sa- vxındu. Öncelikle, DYP'nin hükümetten çekilmesini bek- leyeceklerini kaydeden Ece- vit, "Ancak DYP bu süreci uzaursa, biz de gerekli yoüara başvururuz. Bu hükümetin uzun ömüriü olacağını sanmı- yorum. Hükümetin soluğu adım adım kesilrvor" dedi. ABD'de yayımlanan 'The Progressive' dergisi, Susurluk ile CIA arasında bağlantı kurdu Türkiye'nin teröristleri CIA'nın mirasıANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - ABD'de yayımlanan bir dergide, Susurluk'taki kaza ile gündeme gelen devlet içindeki gizli örgütün. ABD tarafindan kurulduğu bildirildi. Dergide, "SoğukSavaş" sıra- sında Sovyet Sosyalist Cumhu- riyetleri Birliği'nin (SSCB) Ba- tı Avrupa'yı istila etmesinin önüne geçilmesine yönelik ku- rulan bu örgütlerin daha sonra kendi ütkelerindeki sol muhale- fete karşı eylemler düzenledik- leri bildirildi. Susurluk kazasın- da ölen katliam zanlısı aranan ülkücü Abdullah Çath'nın da bu gizli örgütün bir üyesi olduğu vurgulanan dergide, 38 kişinin öldürüldüğü 1 Mayıs 1977 gös- terilerinde de, kalabalığa özel ör- güte bağlı keskin nişancılann ateş açtığı savunuldu. ABD'de yayımlanan "The Progressive" adh derginin nisan • CIA ve Pentagon kurdu: ABD'de yayımlanan "The Progressive" adlı dergide, Susurluk kazasıyla gündeme gelen devlet içindeki gizli örgütün, CIA ve Pentagon tarafindan olası bir Sovyet istilasma karşı kurulduğu, ancak daha sonra Türkiye'de solculara karşı silahlı eylemlere giriştiği bildirildi. sayısında, Lucy Komisar imza- let çetesi ile on yıllardır solcula- nın gerisinde tutulması amacuıı sıyla yayımlanan "Türkiye'nin teröristleri: CIA'nın mirası yaşı- yor" başlıklı yazıda, Susurluk kazası ile ortaya çıkan gizli ör- gütün, 196O'lı yıllarda CIA (ABD Gizli Servisi) ve "askeri Uderiik" olarak anılan ABD Sa- vunma Bakanlığı (Pentagon) ta- rafindan, "komünistlerin yayıl- masuıa karşı kurulduğu" kay- dedildi. Yazıda, şu noktalara dik- kat çekildi: % Türkiye'de büyük sansas- yon yaratan kazanın ardından parlamento; DYP, polis şefleri ve Abdullah Çath gibi katiller ara- sındaki bağlan araştırmaya yö- neldi. Türkiye'de gazeteler, dev- ra' karşı saldınlar düzenleyen gizli bir örgüt arasında ilişki kur- dular. Ama araştırmalar derin- leştirildikçe karşılanna bir gizli bağlantı daha çıkabilir: ABD, Soğuk Savaş'ın en yoğun za- manlannda Avrupa'da gizli ör- gütler kurmuştu. • 1950'lerde ABD, Sovyet- ler Birliği'nin Batı Avrupa'nın büyük kısmını ele geçirebilece- ği kaygısını taşıyordu. CIA ve Pentagon, Batı Avrupa'da olası bir Sovyet işgaline karşı müca- dele edecek gizli direniş örgüt- leri kurulmasma yönelik olarak birplan geliştirdiler. Bu örgütle- re, Sovyetler'in, düşman hattı- vurgulayan "stay-behind" adı verildi. Belçika, Fransa, Hollan- da, Yunanistan, Italyave Alman- ya'nın hepsi, örtülü şebekeye katıldıklannı teyit ettiler. # ABD, bu stay-behind grup- lannı yıllarca finanse etti. Bir Sovyet işgali olmamasına kar- şın, bu gruplardan bazılan ken- di ülkelerindekı sol muhaliflere karşı silaha sanldılar. Türki- ye'deki bu grup hâlâ görevde. Abdullah Çath da bunlardan bi- riydi. # Bu örgütler hakkında geniş bilgisi bulunan DSP Genel Baş- kanı Bülent Ecevit, 1973'te baş- bakan oldu. Ecevit, 1974'te yük- sek bir askeri komutanın "Ozel Harp 080*81^6 yeni karargâh- lar için Başbakanlığın örtülü ödeneğinden para istemesinden kaygılandığını söyledi. Orgene- ral Semih Sancar, Ecevit'e Özel Harp Dairesi'ni anlattı. Sancar, dairenin başlangıçta ABD tara- findan kurulduğunu, şimdi de aynlmış gibi gözüktüğünü söy- ledi. Sancar, Ecevit'e bu konuy- la çok fazla yakından ilgilenme- mesitavsiyesindebulundu. Ece- vit araştırdı ve devlet bütçesin- de böyle bir organizasyon olma- dığını gördü. Ecevit, askeri bir yetkilinin kendisine verdiği bir brifingde, "Bu özel daire içta ha- yatboyuncaçahşacak,adlan giz- li olan gönüllü >atanseverier var. Clkenin çeşitli yerlerinde gizli si- lah depolanvar" dediğini söyle- di. SÜRECEK CUMARTESÎ \AZILARI 4 ATAOL BEHRAMOGLU « Ordu ve 'Sivil ; Demokrasi'miz... \ Bu sütunda "ordu" üzerine şimdiye kadar dört yazım yayımlandı. "Korgenerale Açık Mektup" başlıklı yazıda (4 Kasım 1995), Korgeneral Şen-p türk'ün Izmit Orduevi'nde şehit ailelerine madalya" takarken yaptığı konuşmadaki içerik ve üslup eleş-: tiriliyordu. 6 Nisan 1996 tarihli "Ordu, Aydınlar, De- mokrasi" başlıklı yazımda şu görüşler yer alıyordus "Cumhuriyetçi, laik değerierfe eğitilen, ülkedekiiş savaş koşullannın gerilimini yaşayan, ötekiorta ta* baka aydınlan ve meslek topluluklan gibi ekono- mik çöküntüden de etkilenmemesi olanaksız sur bay kadrolannın ülke sorunlan karşısında duyarsız kalmalan beklenemez. Cumhuriyetçi - laik değer-r Iere (ülkenin çağdaş kimliğine) yönelmiş tehditle-, rin suskun seyircileri olmalan istenemez." 1 Şubat 1997'de yayımlanan "Ordu ve Marksizm" başlıkh yazıda, adı açıklanmayan bir Genelkurmay yetkili* sinin TÜSlAD'ın raporuna ilişkin eleştirisindeki üsl lup eleştirilmekteydi... Bu üç yazının yayımlandığı tarihlerde basınımızda "ordu" konusu gündemde değildi. Sincan olaylan ve tanklaria birlikte ordu ve demokrasi ilişkisi (uzun süreden sonra bir kez da- ha) basının gündemine yoğunlukla girdi. (Yukanda andığım dördüncü yazıda da Sincan olaylan irde^ lenmekteydi: "Yozlaşmış Demokrasi ve TanMar"^ Mart 1997). MGK'nin "tarihi" toplanteından sonra medyanın (ve ülkenin) gündeminde birinci sıraya yükselen "ordu ve demokrasi" konusu, Tuğgene^- ral Osman Özbek'in Artvin'de yaptığı bir konuş^ madan sonra daha da alevlendi... Tuğgeneral Özr bek'in konuşmasmdan ve bu konuşmanın yankıi lanndan sonra, "ordu ve demokrasi" konusunda bif kez daha "yüksek sesle düşünmek" gereğini du- yuyorum... * • • • < Tuğgeneral Özbek, bir yurtsever. Düşüncelerine aynen katılıyorum. Bunlan ifade etme biçimine de 1 bir diyeceğim yok... Çünkü, "muhatap"\r\ anladıği dil ne yazık ki budur... Fakat bu noktada dunmuyo^ rum ve düşünmeyi sürdürüyorum: Izmit Ordu 1 evi'nde konuşan korgeneralin, TÜSİAD raporuylâ ilgili görüş belirten Genelkurmay üst düzey yetkiti- sinin yurtseverjiklerinden kuşku duymak için de bîf" neden yok... Öyleyse ben, onlann görüşlerini (ve üsluplarını) eleştirirken, Tuğgeneral Özbek'in ko : nuşmasının içe/iğini ve yine (değindiğim nedenle) yadırgamadığım üslubunu alkışlarsam çelışkiye düşmüş olmayacak mıyım? Başka bir deyişle, Türi» ordusundaki bütün komutanlar tıpa tıp aynı şeyte' ri düşünmek zorunda mıdır? Ve hemen bir başkâ soru: Komutanlar hangi rütbeden itibaren siyasal görüş açıklayabilecek? Sadece general rütbesin- dekiler mi? Albaylar ve daha alt rütbedekiler, gide- rek astsubaylar, çeşitli toplantılara ünifoımalı (ya da[ üniformasız) katılarak siyasi konularda görüş açıkf lamaya başlarlarsa ne olacak? Benzer soruîar sa^- nıybrurri ki çbğaftılabilir... Türkiye'de ordu ve demokrasi konusunu, Türkj- ye'cte demokrasi konusundan ayrı düşünüp irdfr; leme olanağı yok. Türkiye'deki siyasal sistemin d&; mokrasi sözüyle nitelenemeyeceği çok açık. Ülke : mizde yürürlükte olan siyasal şistem para gücüne. dayalı partiler oligarşisi ve liderler diktatörlüğüdür. Ekonomik ilişkilerdeki kaypaklıklar, belirsizlikler, bü- yük iç göçün yarattığı toplumsal ve kültürel kanşık- lıklar, sürekli, kalıcı, etkili sivil toplum örgütierinin' oluşmasına da engel. Böyle bir ortamda, ordunun (MGK asker kanadının son zamanlardaki tutumun- da yansıyan) "ilerici" kimliği nereden kaynaklanı^ yor? Sorunun yanıtı llhan Selçuk'un 23.4.1997 ta- rihli yazısındaki bir cümlededir "Harp Okullan'ndâ şeriatçı eğitimin tam tersine bir öğretim geçerii. * Bu saptamayı genişletebiliriz: Ordu, Kurtuluş Sa* vaşımızın ve cumhuriyetin temel degerlerine bağ- lılığını büyük ölçüde henüz korumaktadır... 198(J darbesınin açtığı yaraya rağmen Türkiye'de soo dönemlerdeki toplumsal kirienmeden en azetkflen* miş olan kurumlardan biri ordudur... Fakat hemen! "yüksek sesle düşünme"y\ sürdürerek şu sorulari sıralamak gereğini duyuyorum: Eninde sonunda toplumsal bir kurum olan ordu, tek sesliliğini dahi ne kadar süre koruyabilir? Toplumsal kirlenme kar-| şısında daha ne kadar süre bozulmaksızın kalabi-> lir? Olası bir askeri darbe ülkeye ve orduya ne ka^ zandınr, ne kaybettirir? Ve son ûlarak, ordunun de- mokrasi önündeki engelleri kaldımnası mı, yoksa ül? ke genelinde demokrasinin gelişerek orduyu da daha demokratlaştırması mı doğru ve doğal olan- dır?.. \ *•• . Şeriatçılığından ve faşistliğinden kuşku duyul-i maması gereken, hoşgörüsüzlüğü, saldırganlığı"; demokrasiye tahammülsüzlüğü TBMM'nin 23 ni- san tarihli oturumunda bir kez daha açıkça görü- 1 len partinin, 550 sandalyeli Meclis'te 160 sandal A , yesi var... Sosyal demokrat - demokratik sol san^ dalyetoplamı 117... "Merfcezsa<5"msandalyetop-; lamı 250'nin üzerinde... Meclis'te sandalye dağılı- mı bu iken böyle bir siyasal kuruluşa iktidar hedijı ye edilmesi ülkemizde nasıl bir "sivil demokrasr bulunduğunun yeterli göstergesidir... Böyle bir orf tamda sesini yükseltme gereğini duyan genç b| generalin birkaç pervasız cümle ile siyasal gündej min en üst sırasında yer alması ise, generalin övül^ mesi ya da yerilmesinden önce TBMM üyelerinin "demokratlık" ve "insanlık" kalitesinin ve onları oj raya getiren sistemdeki bozuklukların sorgulan-j masını gerektirmelidir... . ^ IP lideri Perinçek: ; Devrimler tehlikede İstanbul Haber Servisi - Işçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Türki- ye'nin Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet Devrimi ile elde ettiği tüm kazanımla- n yitirme tehlikesiyle kar- şı karşıya bulunduğunu belirterek, "Yığınakta ya- pılan hata giderilemez. Ya Cumhuriyet Devrimi'nin safinda ya da Cumhuriyet vıkıcısı Üboşlann. 2. Cum- huriyetçilerin, ılımh İslam- cılann safinda olmakgere- Jdr" diye konuştu. j | Perinçek, küreselleşme- den yanatavır alanlann şe? riatçılarla aynı safa düşg tüklerini ve cumhuriyetj savunamayacaklannı kay7 detti. Perinçek, tarihsel süreci yanlış belirleyenin yanh| mevziye gireceğini belir-| terek, "Buna askertik di; linde 'yığınakta hata' de^ nir ve >ıgınakta >apüan h* 1 ta gjderilemez" diye kaj nuşru. ** o
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear