Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Cumhuriyet
İntivaz Sahibi: Berin Nadi
Genel Yavın Yonetmenı Orhan Erinç #
Genel Yajın Koordınatoru Hikmet
Çetinka\a # Yazıışlen Mudurlerı:
fbrahim Yıldız (Sorumlu). Dinç Ta\anç
# Haber Merkezı Müduru Hakan Kara
0 Görsel Yonetmen Fikret Eser
Dış Haberlcr Şinasi Danı^oğlu % ktıhbarat
CengizV ıldırım 9 Kuluır Handan Şenköken
• Spor Abdülkadir Yücelman • Makaleler
Sami Karaören # Düzeltme Abdullah Yazıcı
# Fotoğraf Erdoğan Köseoğlu •Bılgı-Belge
Edibe Buğra# Yurt Haberlcn MehmetFaraç
YaymK.unılu ç
Orhan Erinç. Okta> Kurtböke
Hikmet Çetinka\ a. Şükran Soner,
Ergun Bakt, Dinç Ta\anç İbrahifH
\ı\du. Orhan Bursalı. Mustafa
Balbav, Hakan Kara.
^nkaraTemsıleısı Mustafa Balba\ • Haber Mıiduru Doğan
Akın Ataturk Bulvan \o 125 Kat 4. Bakanlıklar-Ankara
Tel 4195020 17 hat). Faks 4195Û2V • izmır Temsılcısı
Serdar Kmk. H Zı\a Bh 1352 S 2 i Tel 4411220. Faks
44191 l
7
#AdanaTembilcısı ÇetinViğenoğlu. lnonüCd.
119 S No.l Katl.Tel 363 12 11.Faks 363 12 15
\luess.e5
e \ludaru Erol Erkut 0
Koordmatör Ahmet Korulsan •
Muha.sebe Biilcnt Y ener O Idare
Hüseyin Gürer 0 î^letme Önder
Çelik 0 Bılgı-lşlem Nail İnal •
Bıigısa\ar Sıstem. Mûrii\et Çiier
\\ED\ \ C: • Yonetım Kurulu
Başkanı - Genel Mudur Gülbiıt
Erduran 0 K.oordınator Reha
lşıtman 0 Oenel Mudur Yardımcısı
Mine Akdağ Tel 514 07 53 -
5Py5 8û-513S460-6I.Faks 5138463
^ftvunlatan -*<Basaa: Yenı Gun Haber A.ansı. Basın \e Yayıncılık A S
TJTlocağı Cad 39 41 Oğaloğlu 34334 lst'PK. M6 Istanbul fel (0 2121 512 05 05 ı^O hatl Fak» (O212I5I3 85
ŞUBAT 1997 İmsak-5.34 Güneş: 7.02 Öğle 12.25 İkındi: 15.09 Akşam: 17 35 Yatsr. 18.57
Dilek
/arımadası içhı
kampanya
• İZMÜİ (Cumhuriyet
Ege BüroHi) - Doğal
rlıvatı ICcruma Derneği
CHKD). Dilek
Yjnmada>ı Millı Parkı
:e\Tesindi satışı planlanan
ıhnlann torunması
ınacıyla mza
campany/isı başlattı.
DHKD tarafmdan yapılan
içıklamada. geçen yıl
;Kan "es-arengız"
yangının ırdmdan bu yıl
Başbakarîık Gayrimenkul
Yttmm Crtakhğı Projesi
kipsamırda satışa
çijcanlan alanın satışından
vazgeçilrnesini ve
kanuoyuıun konuyla
ılgili bılgılendinlmesini
is'.edı.
Bergama
doktora tezi
• İZMİR (Cumhuriyet
Ege Bürosu)- Sıvanürlü
altın madencilığine karşı
Bergama ve çevre
köylülerinin yürüttüğû
mücadek doktora tezine
konu oldu. Eee
Üniversitesi fietışım
Fakültesi Halkla Ilişkiler
Tanıtım Bölümü'nde
doktora eğıtimi yapan
Feryal ÖTS, halkla
ilışkilerde araştırrna,
ölçme ve değeTİendiıme
konulu doktora tez
çalışmasında Bergama
dırenişinı ınceleyecek.
Reklam filmine
suç duyurusu
• DENtZLt(AA)-
Denizli"de Ibrahim Ergin
adlı vatandaş. 5 bın lirayı
ikiye bölen tıraş bıçağı
reklamı ıle "Atatürk'ü
Koruma Kanunu'na
muhalefet ve Türk
parasına hakaret" edildiği
ıddıasıyla. cumhuriyet
başsavcılığına suç
duyurusunda bulundu.
Metal 5 bin liranın ikıye
bölünmesinin. "Türk
parasına hakaret", Atatürk
portresinin ikiye
bölünmesinin de "Büyük
Önder'e hakaret"
anlamına geldiğini
belırten Ergin,
dilekçesinde "Türk
vatandaşı olarak bu
durumdan utanç
duyuyorum. Bu nedenle
reklam filminın yayından
kaldınlmasını talep
ediyorum" dedi.
Katliam gibi av'
• TRABZON (AA) - Kara
avcılığını düzenleyen 3167
sayıh kanun ile 1996-1997
av dönemine aıt Merkez
Av Komısyonu kararlan
uyannca, "Av
havy anlannın, gruplan
ıtibany la sadece çarşamba,
cumartesi ve pazar ıle
resmi tatıl günleri"
avlanmalanna izin
venliyor. Ancak. yoğun
kar yağışı ve son 20 yılın
en soğuk kış. mevsiminin
yaşandığı Doğu Karadenız
Bölgesi'nde. kara
avcılığıyla ilgili yasaklara
ve yerleşim yerlerine en az
300 metre uzaklıkta
a\ lanma yapılabileceğı
kurahna uyulmadığı
belirtiliyor. KTÜ Orman
Mühendisliğı Bölüm
Başkanı Prof. Dr. Mehmet
Serez. Türkiye'de av
tezkerelen ile tüfek
ruhsatlannın "gelişigüzel"
verildiğinı belirterek
"Ülkemızde avcılık değıl,
adeta katliam yapılıyor"'
dedi.
Prof. Köknel: Gecekondulardaki kültür çatışmasından bu tür sorunlann doğacağı belliydi
Kimlik arayışı tarîkata itiyor
• Kent yaşamına uyum sağlayamayan gecekondu
gençliğinin, boşluğa düşünce tarikatlara yöneldiğini
belirten bilim adamlan, bunun önlenebilmesi için
devletin gençlere yönelik ciddi bir kültür politikası
oluşturmasını istiyor.
İPEKYEZDANİ
Günümüzde tarikatlann ve bu ta-
rikatlara bağlanan gençlenn sayısın-
daki artışm temel nedenleri arasında
gecekondularda yaşanan kültür ça-
tışmasının yarnğı öne sürüldü. Psiko-
log Prof. Dr. Özcan Köknel, tarikat-
lann. 20-25 yıl önce yaşanan gecekon-
dulaşmadan beslenmeye başladığına
dikkat çekiyor.
Sosyolog Prof. Dr NilüferNariTya
göre de gencın şehirde yaşadığı "en-
tegrasyon sorunu" ve kimlik arayış-
ları. onu Islami bır cemaat ya da ta-
rikata üye olmaya itiyor.
"Gecekondularda yaşanan kültür
çatışmasından bu tür sorunlann do-
ğacağı matematik kadar kesindTdı-
yen Prof. Dr. Özcan Köknel, tarikat-
lara kimlerin neden yöneldiği konu-
sunda şunlan söylüyor: "Çoğu kişi
kimliksahibiolamamanın.toplumda
rol ve ver edüıememenineksikliğini du-
yaraktarikatlara>öneliyor. Gençlenn
içinde bulunduğu boşluklara çözüm
bulmak için bu tarikatlara > öneldiği-
ni sö>le>ebiliriz. En büyük neden ise
gence toplumla birleşip bütünleşme-
sini sağla\acak kurum v e kuruluş se-
çeneğinin sunulmamasından ka> nak-
lanıvor."
Bunun önüne geçilmesi için dev-
letin gençliğe yönehk çok ciddi bır kül-
tür politikası oluşturması gerektiğini
savunan Özcan Köknel. gençlenn ta-
rikat gibı "alt kültürgruplanna" yö-
nelmesınde aile ortamının çok etkıli
olduğunu vurguluvor. Köknel "Tari-
katlara girenlerin büyükbir çoğunlu-
ğu içinde vaşadığı aile \e toplum or-
tamından dışlanmış, burada ilgi göre-
nıemiş. aile içinde kişiliği tanınmamış
kişiler. Aşırı baskı altında eğitilmiş,
gelenek. görenek. töre. din gibi temel
davTanışkalıplanbenimsetilmişçocuk,
Uerideki seçiminide bu temeltoplum-
sal kahplanbenimsemişgruplar dog-
rulrusunda yapar. Tarikatlar da de-
vamlı bu duygulan işler, 'sosyal hız-
lanma" dediğimi/ faktörie grup içeri-
sinde duygu son hızlayayılır. Orneğin.
'Alı iyı adamdır' sözü, grup içerisin-
deki sosyal hızlanmayla 'Alı tapıla-
cak adam'olur. 'Ah pek ışe yara-
maz'sözüde 'AH öldürülmelidıfdu-
nımuna gelir. Bürün bu müitanlann
yetişme tarzı bu" diyor.
Cezalandırılma korkusu
Prof. Köknel, "şeyhin müridle-
ri"nin, tankatlann ilkelerine karşı
çıktığında cezalandınlacağından kor-
ku ve endışe duymasina da sık rast-
landığını belirterek sözlennı şöyle
sürdürüyor:
"Tarikatlar dinsel kaynaklı oldu-
ğundan endişe. suçluluk ve günah-
kartıkkorkusunadönüşür. Bu neden-
le şeyhin bütün buyruklanna ve aşa-
ğılamalanna boy un eğer, aynen eroin
gibişeyhe gitgidedahaçok bağunholur.
Eroin içmeden nasıl hareketedemiyor-
sa bağımlılar. burada da şeyhe sor-
madan. onun iznini almadan bir şey
yapamaz hale gelir."
Marmara Cniversitesi Iktisadi ve
tdari Bilimler Fakültesi Ögretım Üye-
sı Prof. Nilüfer Narlı da tarikatlann
önüne geçilmesi için devletin genç-
lığe yönelik çok ciddi bir kültür po-
litikası oluşturması gerektiğini savu-
nuyor. Tarikatlarda kimlik bunalımı
ıçmdekı gençlere bır "Ait olma duy-
gusu" venldiğinı belirten \arlı şun-
lan söyledı: "Bu duygu ona sosyal ve
kültürelemniyetsağbyor. Köy den ken-
te göç etmiş gençlerin büyük bir ço-
gunluğu duvgusal bir boşluk içinde.
Gecekondu bölgelerinde bir gencin
üye olabileceği öğrenci kulüpleıi, spor
kulüpleri >a da gençlik kulüpleri gibi
yerler sağlanamadığı için genç ya te-
rör örgütlerine ya da tarikatve cema-
atlere yöneliyor. Tarikatlar da gençle-
rin bu duygulannı istismar ediyoriar,
en son ola>larda da bunu gördük za-
ten. Bu bakundan devletin bunun önü-
negeçmek için gençliğe \önelikçok ckJ-
di bir kültür politikası oluşturması
gerekiyorr
Akdeniz'e kanal
C a r p ı k v e p l a n s ı z y a p ı l a ş m a y ö r e t u r i z m i n i o l u m s u z e t k i l i y o r
Kapadokya^nın luııudıı: Koruma yasası
SELAHATTİN ŞAHÎN
NEVŞEHİR- Kapadokya"da bulunan
peribacalannın yıkıldığına ve oyulu kiliselerde
tahnbatlann arttığına dikkat çeken bölge
tunzmcıleri, TBMM'de bekleyen Kapadokva
koruma, geliştirme v e kurtarma kanunu
tasansının bir an önce çıkanlmasmı istiyor.
Göreme Turizmciler Derneği Başkanı Osman
Tan, yaptığı açıklamada. eski Kültür Bakanı Fikri
Saglar dönemınde hazırlanan Kapadokya'nın
korunmasıyla ilgili kanun tasansının en kısa
sürede çıkanlmasının. Kapadokya'nın geleceği
için çok önemli olduğunu vurguladı.
Kapadokya'da. özellikle 1986"dan sonra başlayan
çarpık yapılaşmanın. bugün yöreye gelen
turistlerde rahatsızlık uyandırmaya başladığını
ifade eden Tan. "Yöreye yapılan plansız, projesi/
yapdar, peribacalannın doğaltağınu tüm estetik
özelliğini kaybetmesine neden oluyor. Sonuçta
Kapadokva, kapasitesinin altında turist konuk
ediyor. Bu da Türk rurizmi için büyük kayıplara
yol açıyor" dedi. Tan, Kapadokya'da tunzmin
kültürel değerlerle birlvkte peribacalanna
dayandığını belirterek şunlan söyledi:
"Kapadokya'da doğal yolla oluşan peribacalan
yıkılıyor. Buralardaki oyulu kiliselerde de
tahribatlar gjderek artıyor. Bu tarihi
zenginUklerin yıküması ve tahribe uğraması,
turizm geleceğûniri derinden varahyor. Bu
olumsuzluklar, yöre turizminin geleceğini tehdit
ediyor. Tahribatı mahaüi ünkânlarla
çözemeyeeeğünize göre bu zenginliğinin
kurtarüması için bir an önce kanunun çıkması
gerekir.''
Adana'ya
'liman'
girişimi• Seyhan Nehri'nın Akdeniz'e
döküldüğü yerden Adana'ya 40
kilometrelik bir kanal açılması ve
kente liman yapılması için
bir çalışma başlatıldı.
SAMÎH AZMIEZER
Kapadokya'daki peribacalan ve tarihi kiüselerin hızla tahrip olduğu belirtiliyor. (Fotoğraflar: SEVlM ERTEMUR)
ADANA-Akdeniz'in 40 kilometrelik bir
kanalla Adana'va getirilmesi için çahş-
malar sürdürülüyor. Seyhan Nehri'nin Ak-
deniz'e döküldüğü yerden Adana'ya dek
ıkı geminm yan yana rahatça geçebilece-
ğı bir kanal açılması ve "AdanaBmanrnın
vapılmasını öngören çahşmalar için fızi-
bilite çalışmaları yapıldı. dış firmalarla
protokol ımzalandı. Projenın başlatılabil-
mesı için şimdi de bakanhklardan onay
bekleniyor.
Adana Anakent Beledı\esi'nın söz ko-
nusu projesi için bölgenin sanayi, ticaret,
dışsatim potansiyeli vebukapsamdayeni
bir liman gereksinimi gerekçe gösterili-
yor. Iskenderun Limanı'nın ağırlıkh ola-
rak Demir-Çelik Işletmesi için çalıştığı,
Mersin Lımanf nın da gereksinimi karşı-
layamaz duruma geldiğı belirtiliyor. GAP'ın
da tümüyle devreye girmesinin ardından
ortaya çıkacak yükü. ancak yeni bir lıma-
nın kaldırabıleceğı öne sürülüyor.
Liman için yapılabilırlik raporu hazır-
lanmasının ardından 6 Eylül 1996'da Çev-
re Bakanlığı'na başvuruldu. Bakanlıktan
18 ekimde venlen yanıt Seyhan-Ceyhan
deltasında yer alan Akyatan, Akyayan ve
Yumurtalık lagünlennin "A" sınıfı niteli-
ğınde olduğu. deltanın aynı zamanda Ca-
retta Carettalann üreme alanı olduğu vur-
gulandı
Orduıhmlı
Yıne 6 eylülde Genelkurmay Başkanlı-
ğı'na gönderilen yazıya 25 kasımda ven-
len yanıtta genelde olumlu görüş bildiril-
di. Yanıtta. 9-10 metre şeklinde öngörülen
liman ve kanal derinliklerinın arttınlması
"ileride doğabilecek askeri ihtiyaçlar çer-
çevesinde anılan projeye rampa kolaylık-
lannın dahil edilmesi" ıstendi.
Yazışmalann ardından Seyhan Nehri
güzergâhında 9 metre dennlikte. 200 met-
re genişlikte bır kanal açılması ve bu ka-
nalın uygun bir yerinde liman yaptlması
amacıyla ABD'den Deratone firmasıyla
yap ışlet de\xet modeüi proje protokolu ım-
zalandı. 9 aralık tarihli protokolle firma-
\a, kanal ve limanı 30 yıl süreyle kullan-
mahakkıtanındı. Proje için şimdi, 19ara-
lıkta Malıye Bakanlığı'na, Vali Oğuz Ka-
ğan Köksal irnzasıyla yapılan izin başvu-
rusunun sonucu bekleniyor.
ARTVİN^DE ALTIN YÜZÜNDEIN 1200 KİŞİ ARSASINI1L4YBETTİ
Tapıüara siyanür bıdaştı
SÖYLEŞİ ATT LA LHAN
AHMET ŞEFtK
TRABZON - Artv in'de maden
yönünden çok zengin olduğu be-
lirtilen bölgenin eteğınde bulu-
nan BalcıoğluMahallesi'nde 1200
vatandaşın tapusu. Orman Genel
Müdürlüğü tarafmdan açılan bir
dava sonucunda iptal edildi. Böl-
gedeki vatandaşlar yüzlerce yıldır
ailelen tarafindan kullanılan alan-
dan çıkanlırken bölgenin siv anür-
le altın arayan Cominco firması-
na venleceği belirtiliyor. .\rtvin ça-
pında birkaç yıl önce yürütülen al-
tın madenı için etüt çalışmalan-
nın olumlu sonuçlanmasından son-
ra, kentin yakınında yer alan Bal-
cıoğlu Mahallesı'nde 1 hektar 2
bin 760 metrekarelık alanda bu-
lunan 359 ada için Orman Genel
Müdürlüğü öncekı yılın 8 aralık
tarihinde mülkiyet davası açtı.
1200 tapuya denk gelen arazi da-
vasma bakan Amin Kadastro
Mahkemesi 11 Kasım 1996'dada-
vayı sonuçlandırdı. Mahkeme, **_
Söz konusu taşınmazlann orman
sayılan alanda olduğu, bu neden-
le yapılan tespitin iptali ile taşın-
nıazın orman vasfi ile Hazine adı-
natesciline" karar verdı. Mahke-
menin bu karan vatandaşlan ol-
dukça şaşırttı. Ellerinde tapulan
bulunan ve yüzlerce yıldır bu top-
raklan kullanan vatandaşlar yap-
nldan girişimlerden ellen boş dön-
mek zorunda kaldılar.
Her şey altın için
Mağdur olan vatandaşlar adına
açıklamalarda bulunan muhtar Ali
Saraç, bölgenin vatandaşlar tara-
fmdan oluşturulan bağ. bahçe ve
meyvelık olduğunu, orman idare-
sinın tapu kadastrodan mahalle-
nin tapu paftalannı alarak tapu
iptal davası açtığmı söyledı.
Bölgede herkesm sorduğu so-
ru ıse "Dava neden önce değü de
şjmdiaçıkh?" Yanıtı bulmak o ka-
dar güç olmadı. Balcıoğlu Ma-
hallesi maden \ ataklannın bulun-
duğu bir tepenin eteklerinde yer
alıyor. Orman Genel Müdürlüğü,
1200 tapuyu iptal ettirerek söz
konusu alanlarda altın aranabilme-
si için koşullan hazırlıyor.
lddialar bunlarla da kalmıyor-
du. Siyanürle altın arayışma kar-
şı bölgede "doğal yaşamı koruma
savaşı veren" gönüllülerden Ah-
met Külekçi. \ atandaşlann çıka-
nldığı bu bölgede çok değerli al-
tın. gümüş ve bakır madenleri bu-
lunduğunu. bölgenin bazı şırket-
lere peşkeş çekilmek ıstendığini
öne sürüyor. Külekçi, bu çabala-
nn da Ankara'dan yürütüldüğünü
ve arkasında bürokratlarla sıyaset
adamlannın da bulunduğunu ıd-
dia edıvor.
Soğuk Savaş'ın 'Pisliği'...
Ölümlerin nedeni suya karışan siyanür'
35 koyunıın ölümü
Burdurluyu korkuttu
GÜLÇİN tLCİ
e-posta : tan (a vol. com. tr
BURDUR - Burdurda Arif Ak-
yüz'e ait 33 koyunun organize sana-
>i bölgesi yakınlanndaki bır dere-
den su içtıkten sonra ölmesinin ya-
rattığı endişe sürüyor. Etlık Araştır-
ma Enstitüsü'nderu hayvanlann ölüm
nedeninin siyanürden kaynaklandı-
ğma ilişkin rapor alan Akyüz. Bur-
dur Organize Sanayi Bölgesi (OSB)
Müteşebbıs Heyetı aleyhine dava
açtı. Mahkeme, bölgedekı 5 fabri-
kadan alınan atıksu örneklerini An-
kara Refik Saydam Hıfzıssıhha Ens-
titüsü'ne gönderdi.
Hayvanlann ölümüvje ilgili ola-
rak adli ve idari işlemleri başlatık-
lannı belirten Burdur Valisi Erhan
Tanju, ~l luslararaa önernesahip bi-
rinci sınıf bir sulak alan \e kuş cen-
neti olan BurdurGölü kesinlikle ko-
runacak**dedı.
Siyanürden kaynaklanan ölümün
çok cıddı bır ıddıa olduğunu sö> le-
yen Tanju, bu nedenle tahlıl sonuç-
İan gelınceve kadar spekülas>on ya-
pılmaması gerektiğini kaydetti. Ya-
pılan ön araştırmalarda siyanürün
doğada da bulunabileceğıni öğren-
diklerinı bildiren OSB Müteşebbis
Kurulu Başkanı, Vali Tanju. "V'olka-
nik arazilerde kayaçlann altında si-
yanür topaç halinde bulunabiliyor-
muş. l /nıanlar bu şekildeki siyanür
topaçlanmn yağmuria hareketlene-
bikceğini bildirdiler. Fabrikalardan
atıksu örnekleri alındı, mahkeme
kanahyta tahlilegönderildi Alınacak
sonucagöre hareketedilecek. Fabri-
ka kaynaklıysa, gerekirse tesis ka-
panlacak,gölün kirietilmesineizin\e-
rümeyecek'* dıye konuştu.
Çevre Sağhğı Müdürlüğü'yle bir-
likte gerekli girişimleri başlattıkla-
nnı belirten Burdur Belediye Baş-
kanı Armağan İlci de Burdur Gö-
lü'nün Türkiye'nin tüm dünyaya ko-
rumak üzere söz \ erdiği bir Ramsar
alanı olduğunu kaydederek "Bur-
dur' un ve Türkiye'ningörevibu gö-
lü korumaktır. Bu bizim ulusal ve
uluslararası sorumluluğumuzdur"
dedi.
Hanidir mektup dosyalarına bakmamıştım. geçen ak-
şam gerekti; insan, ne kadar kötü oluyor; nasıl bir ül-
keyiz, şu son elli yıl içinde, neler yaşadık, 'icmalini' yapa-
bilmek için, mektuplara şöyle bir göz atmak kâfi! Içlerin-
de öyle kişilerden gelmiş, öyle mektuplara rastlanıyor ki.
söylediklerini insanın kendisine saklaması, düpedüz hak-
sızlık! Okuyacağınız satırları aktaracağım mektup, büyük
boy kareli bir defter kâğıdına yazılmış; dikkatimi, en başı-
na kırmızı ıstampadan basılmış şu mühür çekiyor: 'Gö-
rülmüştür, 21 Aralık 1981,' Benzer bâdirelerden geçmiş
olanlar, çoktan anladı; birtutuklu mektubu bu; nitekim, sağ
köşede, tarih veyer belirtilmiş: 'Merkez Komutanlığı Tu-
tukevi, Ankara'. Şimdi şu satırları okur musunuz lütfen!
"...sana, hakkımdaki davadan uzun boylu söz etme-
ye gerek görmüyorum. Gazetelerde okuduklarından,
iyi kötü bir fikir sahibi olmuşsundur sanırım. Bu haf-
tanın sonunda, özgürlüğümden koparılışım, tam bir
yılını dolduracak. Daha üçüncü duruşmaya sıra gel-
medi. Ocak 1982'nin 18'indebu üçüncü duruşma. Da-
vamda benden başka tutuklu kalmadığına göre, ben
tek başıma bir örgüt gibiyim..."
"...bir yerlerde birilerinin tavuğuna kışt demişim,
ama nerede, nasıl, kime, kestiremiyorum. Öylefazla
vesveseli bin de değilim ama, aklıma ister istemez,
benim 'Masonlar' kitabı geliyor. Bunun ceremesini mi
çekiyorum acaba? Bilemiyorum. Her ne hal ise... Bi-
zim de kaderimiz böyle çizilmiş. Ülkemizin her alabo-
ra oluşunda, bizim de kısmetimize sanıklık, hapislik
düşüyor biraz; 1950'de böyle, 1960ta böyle, 1971'de
böyle, 1980'de böyle... Ama yaşlanmışım galiba ki, en
zor bu sonuncusu geldi. En de uzun süreni oldu. Dü-
şünebiliyor musun, koskoca bir 1981 yılınınyaşamım-
da hiçbir yeri yok. Garip bir duygu bu!.."
Bir manada, aktardığım son cümle, ülkesıne yararlı ol-
mak isteyen 'ilerici' Türk aydınının ortak çilesini özetliyor.
Mektup, azız dostum İlhami Soysal'ın, 12 Eylül sonra-
sında cezaevinden bana gönderdiği ilk mektup. buraya
niye aldığım sorulabilir; bence, 'Soğuk Savaş' adındaki
belânın Türkiye'de gerçekleştirdiği tahribatın, hazin bir ör-
neğidir de ondan!
ilhami Soysal, son derece dürüst, gayet çalışkan bir
gazeteciydi; çok ınsan bilmez, edebiyata büyük bir say-
gısı ve düşkünlüğü vardr. onunla kaçyıl. Bilgi Yayınevi'nde
beraber çalışmıştık; asla hissettirmedi ama. yanılmıyorsam
'Yeni Ortam'da bir başka aziz dostumun (Uğur Mumcu)
boş bıraktığı köşeye. yazmam için tavassutta bulunan da
odur.
Mektubu yeniden dosyasına koyarken kendi kendime
sorduğum soru neydi? Türkiye, 1950'den itibaren 'Sis-
tem'e entegre olmasa, 'Soğuk Savaş'ın çarkına kapılma-
sa; acaba, haklı ya da haksız, onca çekilen acı, çekilir miy-
di?..
Aydın çevresindeki 'tezvirat'
lışıyor. Ikımizı de etkileyen, elbette Nâzım'ın yazdığını işit-
tığimız destan. ama. o Halûk Nihat Bey'i de tanıyor; onun
destanlarını da okumuş; krtaplannın arasından, 'Mütare-
ke', Çanakkala' ya da 'Milli Mücadele' destanını çeker,
havalı havalı okurdu. Halûk Nihat Pepeyi, 'hececi' bir şa-
ir; bırakın şaırliğini, '40 karanlığının ortasında. Emniyet
Umum Müdürlüğü (1942-1946), görevini üstlenmiş, yük-
sek bır bürokrat o da, 'destan' yazıyor.
Bir akşamüstü, o zamanın köhne, bakımsız fakat çok
daha etkileyici Çiçek Pasajı'nda, çevremızde sinekler gi-
bi dolaşan mıdye dolmacılarını, börekçileri, piyango bile-
tı satıcılarını kovalayarak bira içıyoruz; laf neredense, Ha-
lûk Nihat Bey'in aynı zamanda 'rejimin adamı' olmasına
geldi dayandı; Hasan Tannkut, galiba Hilmi Ziya Bey'den
işitmış; gülerekanlatıyor: "-...sen nedıyorsun azizim, Ha-
lûk Bey Emniyet Umum Müdürü olduktan bir müddet son-
ra, kendi aleyhındeki dosyayı bu/durmuş; meğerse o da
şüpheli eşhastan addediliyormuş!"...
Bunu nıye anlatıyomm? Türkiye'de, aydın çevresinde-
ki 'tezvirat' gerçekte 40'h yıllar boyunca da -muhtemelen
savaşın etkisiyle- alabildiğine işlemıştı; barışın ufukta gö-
zükmesiyle, sanılıyordu ki, sis dağılacak, ülkede her şey
eski halıne dönecektir; olmadı, 'Soğuk Savaş' çok daha
beter bir 'tezvirat' ortamını hem yarattı, hem de bazı amaç-
ları için bundan yararlanmayı becerdi; 1960'tan itibaren,
aşağı yukarı onar yıllık aralarla birbinni takip eden 'aske-
ri müdahaleler', 'soğuk savaş'ın çeşitli aşamalarını mı teş-
kil ediyordu, yoksa 'insan avı' ortamını geliştiren ve hız-
landıran 'sıçramalar' mıydı, artık orasını siz tahmin edi-
niz!
Benim diyeceğim odur ki, kamuoyunun bir zamandır hay-
ret ve dehşet içınde-izledıği irtikâp. irtişâ, rüşvet ve karan-
lık işler serüvenı, ancak 'Soğuk Savaş'ın o loş, terli. in-
sanın tüylerinı ürperten, zehırli ortamında yaşanabılirdi.
Her şeyden önce...
M
O airliğimin ilkyılları, 'destan' yazmaya hevesliyim; Ha-
O san Tannkut'la, sık sık, bu bahse dönüyoruz; o da,
'ueli Dumrul' adını verdiği. 'Dede Korkut' hikâyelerin-
den mülhem, yarı piyes, yarı destan bır eser üzerinde ça-
eseleyi yerlı yerine oturtabilmek için, besbelli, önce
devletin gizli servisleri, bu servislerin görevleri ve so-
rumlulukları üzerinde kafa yormak gerekıyor. Bunu yete-
rince yaptığımızı sanmıyorum. Milletin gazetecilik diye
yaptığı, yan dedikodu yazarlığı, yan öküz altında buzağı
aramakgayretkeşliği! Oysa durumu netliğe kavuşturabil-
mek için. önce yapılan işlerin sınırlannı çizebilmek iâzım:
neyin, ne kadan devletin güvenliğı ve hâkimiyetin sahibin-
de kalması ile ilgilidir; neyin ne kadan, bırtakım zevatın men-
faati ile ilgilidir?
Bana öyle geliyor ki, tozu dumanı dağıtmanın başlıca
yolu her şeyden önce devlet istihbaratı ile hükümet
istihbaratını birbirinden ayıımaktan geçiyor; zira, dev-
letin bekaası ve hükümranlığının sürmesi için öğren-
mek ve gereğini yapmak için öğreneceği hususlar, bir-
çok halde, hükümetin -yani iktidarın yani iktidar sa-
hiplerinin- öğrenmek isteyebileceği, hatta o kadarla
da kalmayıp, kullanmaya tevessül edeceği hususlar-
dan farklıdır.
http:// www. prizma.net. tr/ AILHAN
http://www.ada.com.tr./-bilgiyay/yazar/ailhan.html