25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyetİntivaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yonetmenı Orhan Erinç# Gcnel Ya\ın Koordmatoru Hikmet Çetinka\a • Yazıışlerı Mudurlcrı Ibrahim Yıldız (Sorumlu), Dinç Tayanç 0 Haber Merkezı Müdüru: Hakan Kara % Görsel Yönetmen Fikret Eser Dış Haberler Şinasi Danışoğlu • btıhbarat Cengiz \ ıklınm 9 Külıür 1 landan Şenköken # Spor Abdülkadir ^ ücelman 0 Makaleler: Sami Karaören 0 Düzeltme Abdullah Yazıcı 0 Fotoğraf: Erdoğan Köseoğlu • Bılgı-Belge Edibe Buğra 0 Yun Haberlen Mehmet Faraç Yaym kurulu: tlhan S«lçuk 1Başkan I. Orhan Erinç, Okta> Kurtböke. HikmetÇcönkaya, Şükran Soner, Ergun BalcL Diırç Tayanç, İbrahta V ıldız, Orhan Bursalı, Mustafa Balbav, Hakan Kara. AnkaraTemMİcısı. Mustafa Balba> •HabcrMuduru Doğan Akın Ataturk Bulvan No 125, Kat 4. Bakanlıklar-\nkara Tel: 4195020 O hat), Faks 419502"? • İzmır Temsılcısı SeniarKızık.H ZıyaBlv 1352 S 23Tel 4411220. Faks 4419117 0 Adana Temsılcısı. Çefin Yiğenoğlu, Inönu Cd 119 S No 1 Kat l.Tel 363 12 11. Faks 363 12 15 Koordinatör Ahmet korulsan 0 Muhasebe Bülent Yener 0 İdare HüscvinGürer0tşletme ÖnderÇeUk0Bılgı-tşlem: Nail İnal 0 Bılgısayar Sistem: Mürüvet Çiler MEDVA C: • Yonetım Kuruiu Başkanı - Genel Mudur Gûlbin Erduran O Koordinatör Reha Işıtm&n • Genel Mudur Yanümcısı Mine -\kdağ Tel 514 (F 53 - 5139580-51384«Wl,Faks 5138463 tsn \e Basas: Yenı Gur Haber Ajansı Basın \e ^ avınulık -\ İ5 Cac ''94! Cağaloglu 34334 Ist PK 246 Istanbu! fel (0 212) 512 Û5 05 (20 hatl Faks (0 212) 513 h5 95 19ŞUBAT1997 İmsak: 5.21 Güneş: 6.47 Öğle: 12.25 Ikındi: 15.20 Akşam: 17.50 Yatsı: 19.10 Kiblûlu tdevizyona zam • VNKAR A (Cmhurftet Bürosu) - k^lolu tele\ız)on aylık ab«ne ücretınin 380 bin lırılan 600 bin liraya yiiseltıldıği bildirildi. Tük Telekom AŞ >etjlılerinden alınan bıijiyegöre Aralık 1996 taninden itibaren geçerii olaı zarr.la 1 mılyon 140 bırlıralik dönem ücreti (3 aylk). ocak-şubat-mart aykn ıçın 1 milyon 800 bir liraya yükseltildi. YeKililer. aralık ayı farkı olaı 220 bin lıralık ücretın de iahıl edilerek ocak- şulat-man dönemı fatırasının 2 mılyon 20 bırlıra olarak abonelere eoıdenldığını kaydettiler. Dımirere mektup • 3ERGAMA(AA)- Be"gama Beledıye Ba.kanı Sefa Taşkın. Cunhurbaşkanı Süleyman Denirere. 'sıyanürlü vöttem' ıle altın üretimi komsunda bır şikâyet mectubu gönderdi. Taşkın. Cımhurbaşkanı'ndan, bu yöiitemle altın üretımine entel olmasını ıstedi. Taskm. mektubunda. "Bcrgama madenini ışletmek isteyen Eurogold finnası ortaklannın. dünvada altının >anı sıra uranyum da arayan. nükleer atıklan doğaya gelışıgüzel atmaktan yargılanıp mahkûm olan şirketler olduğuna dair belgeler vardır" dedi. Uzaydan haberler I Haber Mcrke/.i - Mars'ta yerkabuğunun birkaç kilometre altında, Jüpıter'in Europa uydusunun da yüzeyınde mıkro organizmalann yaşıyor olabileceği bildirildi. ABD'nln Seattle kentinde bir sempozyumda konuşan jeolog Mıchael Carr, Europa'da buz ve volkan bulunduğununun saptanmabinın. Mars'ta da \olkanık faaliyetler olduğu \e su bulunduğunun belırlenmesınin kendisı gibı birçok uzmanı buralarda mıkro- organızmalann yaşadığı konusunda ıvimser düşünmeye ıttığini söyledı. Atatürk'ün demeçleri • İstanbul Haber Servisi - Sadi Borak'ın, "Atatürk'ün Resmi Yayınlara Girmemiş Söylev, Demeç, Yazışma ve Söyleşılen" adlı kitabı Kavnak Yayınlan tarafından yayımlandı. Kıtabın daha önceki 3 bin adet baskısı 12 Eylül döneminde kaybolmuştu. Aydınlık toplatıldı • İstanbul Haber Servisi - A\dınlık dergisınin "Cumhuriyet Devrim Kanunlan U> gulansın" kapak konulu 9 şubat tarihlı sayısı İstanbul DGM'ce toplatıldı ve dergı yöneticileri hakkında soruşturma açildı. Aydınhk dergısınden yapılafı açıklamada derginın. "halkı sınıf ve din farkhlığı gözeterek açıkça kın ve düşmanlığa tahrik" gerekçesiyle toplatılmasının. Cumhunyet devrimlerini savunmanın suç sayıldığını gösterdiği belirtıldi Güpeli'den tepki • İstanbul Haber Servisi - Türkıye Gazeteciler Cemnetı Başkanı Naıl Güreli. Radıkal ve Selam gazetelerinin toplatılmasını eleştirerek, "Gazetelerin haberlen ve yazılan redeniyle toplatılmasını demokrasimızin bır eksiği olarak görüyonız" dedi. Radikal gazetesi önceki gün birincı sayfasında yer alan '"Sıyasal İslamcı Dılıpak'ın sözleri kriz yaratacak: Atatürk Türkıye yi maymun etti" başlığıyla vayımlanan haber nedeni>le Bakırköy Asliye Ceza Mahkemesi tarafından toplatılmıştı. Anadolu liselerinde Türkçe eğitim Milli Eğitim Bakanı'nın imzasma kaldı. Uygulama önümüzdeki yıl başlayacak Eğitimde u diP kavgası büyüyor• Milli Eğitim Bakanlığı'nın Anadolu liselerinde eğitimin Türkçe yapılması yönündeki çalışmalanna tepkiler farklı oldu. Taslağın onaylanması durumunda idare mahkemesine başvuracaklannı belirten veliler, Anadolu liselerinde okuyabilecek maddi gücü yetersiz, yetenekli öğrencilerin önünün kesileceğini söylediler. Sağlık Bakanı Yıldınm Aktuna da Milli Eğitim Bakanlığı'nın tutumuna tepki gösterdi. YUSUF Zİ\'A AY / BARIŞ DOSTER Milli Eğitim Bakanlığı'nın .Anado- lu liselennde fen derslerinin Türkçe okutulması yönündeki çalışması fark- lı tepkilere neden oldu. Veliler, tasla- ğın onaylanması durumunda yürütme- nin durdurulması için idare mahke- mesine başvuracak. tstanbul ll Milli Eğitim Müdürü Ömer Balıbey. yönet- melik taslağının Talım ve Terbiye Ku- nılu'ndan geçtiğinı belırterek, bakanın ımzalaması durumunda önümüzdeki yıl yürürlüğe gireceğinı söyledi. Gehrilecek uygulamaylaparası olan- lann özel okullarda yabancı dılle eği- tim göreceğini belirten veliler, Anado- lu liselerinde okuyabilecek maddı gü- cü yetersiz yetenekli öğrencilerin önü- nün kesileceğini kaydettiler. Veliler. "Anadolu liseleri Türkiye'yi BatTya açan bir penceredir. Bakanlık. Türki- ye'nin Batı'ya açılmasını istemiyor" diye tepki gösterdıler. Sağlık Bakanı Yddınm Aktuna, Mil- li Eğitim BakanlığVnın girişimıni "Ga- rip" diye değerlendirerek, "Bir taraf- tan Bab'yla işbirliginden yana olacak- sınız, diğer \andan dilini reddedecek- siniz. Bu olmaz" dedi. ÖSYM Başkanı Dr. FethiToker. is- tatistiksel verilere göre üniversite sı- navlannda en başanlı öğrencilerin sı- rasıyla fen liseleri ve Anadolu lisesi ç> kışlı olduğunu söyledi. Anadolu liselerinde fen derslerini yabancı dilde öğrenen öğrencilenn üniversite sınavlannda sorulann Türk- çe olmasından etkılenmediğini sa\Ta- nan Toker. "Anadolu lisesi oğrencikri seçflmiş, yetenekli öğrencilerdir. Ünh«r- site sınavlannda Anadolu lisesi çıkışlı adaylann gösterdiği başan ortadadir. Bu derslerin terimleri genellikle ya- bancı dilden gelmedir. Çocuklar bu so- rulan anlamasalanü,başan yüksek ol- mazdı" dedi. Anadolu liseleri müdürleri de Ana- dolu liselerinde Türkçe eğitime geçil- mesi çalışmasına karşı çıktılar. Mü- dürler. değişildiğe gerekçe olarak gös- terilen öğretmen açığının giderilmesı- nı ıstediler. İCadıköy .Ajıadolu Lisesi Vakfı yet- kilisi Alaattin Şanvergil yüzlerce veli- nin, hükümeti protesto etmeye hazır- landığını kaydederek, "Bakan,kısa\'a- deli bir siyasi oyun o\ nuvor. Bu oyuna veliler geîmeyecektir. Oyunlaruu bo- zacağız" dedi. Beşiktaş Atatürk Anadolu Lisesi Müdürü GüMerenYaman, yapılmak is- tenilen değişiklikle okullann Anado- lu lisesi niteliğini yitirerek. doğnıdan doğruya "süper Hse"ye dönüştürülece- ğini savundu. İstanbul Milli Eğitim Müdürü Ömer Balıbey ise Anadolu liselerinin bir kıs- mında fizik, kimya, biyoloji ve mate- matik gıbi fen derslerini yabancı dil- de verecek öğretmen bulunmasında zorluk çekıldiğini kaydederek. normal liselerde bu branşlarda görev yapan kaliteli öğretmenlerin yabancı dil bil- medikleri için Anadolu liselerinde ders veremediklerini söyledi. DİSK Eğitim Dairesi Başkanı Çetin Uygur da REFAHYOL hükümetinin eğıtımi de baltaladığını belirterek, Ana- dolu liselerinde yabancı dille eğitimin kaldınlmasına tepki gösterdi. Atatürkçü Düşünce Derneğı İstan- bul Şube Başkanı Bilge Bilgiç ise ken- dilennın de ulusal dilin ve kültürün savunucusu olmalanna karşın getirile- cek uygulamaya karşı çıktıldannı söy- ledi. Dil Derneği Başkanı Prof. Dr. Şera- fettin Turan, yabancı dil eğitimine de- ğil, yabancı dile karşı olduklannı be- lirterek. "Özellikle ortaöğretimde eği- tim ana dille yapılmalı ama çok iyi de- recede yabancı dil egitimi verilmeli" dedi. Prof. Dr. Şerafettin Turan. bunaben- zer bır durumun Osmanlı tmparator- luğu döneminde de yaşandığını anım- satarak sözlerini şöyle sürdürdü: -Osmanh'da tıbbiyede eğitim 1827- 1839 yülan arasuıda ağırlıklı olarak, 1870 yılına kadar ise tamamen Fran- sızca yapıldı. Fakat tarihimizdeki en iyi doktoriar bu dönemde değil. 1870 yılında Türkçe öğretime geçildikten sonra yetiştiler. Bilim yabancı dilde öğ- retilir ve yapılırsa Türkçenin bilim di- li olamaz. Tarihine, köküne sahip çık- Oğını iddia edenlerin, önce tarihlerini Ki bilmeleri ve anadUlerine sahip çık- malan gerekir. Anadüinde yetkin oima- yan bir birey, >abancı dilde de çok za- vrfolur." 'Yalnızca hayvanlar kürkgiyer' Hayvanseverlerin kürklü giyecekleri protesto ejlemkri, bütün dümada ilgi görüyor. Bu eylemlerden biri de dün Japonya'da yaşandı. Tokyo'nun alışveriş merkezi Ginza'da, Tracy Reiman (solda) ve Molet Kelh adındaki iki Amerikalı ha>\an haklan savunucusu trafığj keserek hayvanlann kürkleri nedenijle öldürülmelerini protesto etti. Çıplak bedenlerine " Yalnızca Hayvanlar Kiirk Giyer" yazılı bir pankart saran eylemciler, alışverişe çıkan Japonlar tarafından ilgjyle karşılandı. (Fotoğraf: REUTERS) UYUŞTURL CL KAÇAKÇILARIORTA ASYA YIİSTİLA ETTt Ipek Yolu afyoıdandı Çeviri Ser\isi - Do- ğu'nun zenginliklerini Batı'ya taşıyan kervan- lann geçiş yolu olan es- ki İpek Yolu, Sovyetler Birliğı'mn dağılmasıyla uyuşturucu kaçakçılan- nm eline geçti. Geçen yıl haşhaş üretiminde düny a liderlığine yükselen Af- ganistan, komşulan Pa- kistan ve İran'ın engel- lemesiyle uyuşturucu tra- fığini daha kuzeyden ge- çirmek zorunda kaldı. So- nuçta beş büyük Orta Asya cum- huriyeti uyuşturucu kaçakçılan- nın istilasına uğradı. Önceden yalnızca manhuana ve haşhaş ka- çakçılannın geçış yolu üzerinde bulunan Türkmenistan, Özbekıs- tan, Kazakistan. Tacikistan ve Kırgızistan, bölgede Sovyet de- netiminın ortadan kalkmasıyla ışlenmemiş, ham bir ürün olan afyonun Batı'ya taşındığı köprü oldu. Bölgede "kanka" adı veri- len afyon. emekleme aşamasın- da olan Orta Asya ekonomisınin aynlmaz bir parçası halıne geldi. Uyuşturucunun transit yolu olan bölgede, artık afyon da yetişti- rilmeye başlandı ve bölgenin en büyük gelir kaynağı olan pamu- ğun yenni afyon aldı. Time dergisinin haberine gö- Şimdiki uyuşturucu yolu ' Ipek yolu re, bınlerce yıl önce çay ve baha- rat taşıyan develerin geçtiği İpek Yolu bugün Sovyet dönemimn köhne. paslı araçlannın istilasın- da. Bu araçlar, gizli bölmelerine yüklenen kilolarca "kanka"yı 750 kilometre uzunluğundaki yol- dan. Pamir dağlannı aşarak Ba- tı'ya ulaştınyor. Bölge köylüle- ri tarafından "yaşamyolu" olarak nitelendirilen yol. bu azgelişmiş bölgeyi Batı'ya bağhyor. Kış. aylan uyuşturucu kaçakçı- lannın korkulu rüyası. Pamır'in önemlı yerleşim bölgelerinden Korog'dan Tacik-Afgan sınınnda- kı Oş'a giden yolda sarp dağlan aşmak zorunda kalan kaçakçılar, bukısa yolu, ancak birhaftada ala- bilıyorlar. Burada uyuşturucu kla- nının eline geçen afyon. öncelık- le yerel kullanıcılann be- ğenisine sunuluyor. An- cak uyuşturucunun bü- yük bir bölümü eroin ha- lıne getırilerek ya Rus- ya'nın ara sokaklanna ya da son hedef olan Batı'ya ulaştınlıyor. Orta Asya de\ letlerini bu gelişmelerden sorum- lu tutmayan Bırleşmiş Milletler yetkilileri, uyuş- turucu kaçakçılığının es- kı Sovyetler Birliği'nin dört bır yanında kaygı ve- nci bir şekılde arttığına dikkat çekiyor. Rus güvenlik organlan- nın uyuşturucu trafıği üzenne ha- zırladığı son raporda, kaçakçıla- nn milyarlarca dolar kazandığı bu ticarette fiyatlann üretıcvden tüketiciye ulaşıncaya kadar ast- ronomık oranda arttığı belirtili- yor. Omegin Afganistan sınmn- da kilosu 100 dolar olan afyon, Moskova'da 6 bin dolara alıcı bu- luyor. ABD'de Uyuşturucu ile Müca- dele Dairesi'nin hazırladığı bir raporda da Özbekistan'dan yola çıkan uyuşturucunun Türkıye'ye sokulduğu bildiriliyor. Washing- ton'dakibiryetkili. "Uyuşturucu biivük bir kobrylıkla Taşkent'ten İstanbul'a geliyor. Buradan da Baü'ya gönderiliyor" diyor. YAVRU FOKUTN ÖLİIV1Ü SORLNL YENİDEN GÜNDEME GETİRDİ Fok alanları denethnsiz ŞEVTCİAVCI FOÇA- Foça Fok Koruma Alanı'nda bir yavru fokun ölü bulunmasıyla baş- layan tartışmalar. denetim eksikliğı üze- rine yoğunlaşıyor. K.orumaalanındaher türlü yasadışı avcıhk yapıldığı, buna karşın yetkililerin duyarsız kaldığı ile- ri sürülüyor. Beş yıl önce belirlenen Foça Fok Ko- ruma Alanı'nda, ilk yıllarda koruma çabalannm etkin bir biçımde vürütül- düğünü,bakanlığın Foça Belediyesi'ne verdiğı botun denetimlerde başanlı ol- duğunu söyleyen Foça Balıkçılar Der- neği Başkanı \e Fok IComıtesi üyesi Hamdi Dinç, botun anzalanmasıyla bir yıldır koruma alanında her türlü yasa- dışı balık avcılığı yapıldığmı söyledi. Dinç. "FoklankorayabilmekiçinFoça- h balıkçüann Numurtalan tahrip edici • Foça Balıkçılar Derneği Başkanı ve Fok Komitesi üyesi Hamdi Dinç, bakanlığın denetim için belediyeye verdiği botun arızalanmasından sonra Fok koruma alanında yasadışı balık avcılığmın arttığına dikkat çekerek. bölgede denetimin sağlanmasını istedi. vöntemlerie avlanmalan \asaklandı. Oy sa dışandan gelen balıkçılar. bu tür avlanmalara devam edi>oıiar. Dinamit ve diğer patlayıeılann kullanıldığı. trol çekiküği, dahası fok mağaralannın bu- lunduğu alanlarda çevirmc >apıüp ge- ce ışıkladaündığı biUnhor. Yani son bir yıldır koruma alanı talan ediliyor" de- di. Dünya Doğa Vakfı'nın (WWF) Fo- ça'da yürüttüğü proje ile bilimsel göz- lem ve araştırmanın yapıldığını, ancak koruma için bunun yeterli olmadığını ilen süren Dinç, yasa ve yönetmelik- lerin denetleme konusunda birçok ku- rumu görevlı kıldığını. bu karmaşa için- de denetim yapılamayacağını belirtti. Hamdi Dinç, Fok Koruma Alanı'nda görev yapacak bır tekne ve personelin bir an önce görev e başlaması gerekti- ğini ve bu kişılerin ceza kesme. tutuk- lama \e mahkemeye verme yetkileriy- le donatılmasınm zorunlu olduğunu \ urgulayarak "Ölen fok yavrusu bun- dan sonraolabileceklerin bir göstergesi olarak düşünülmelidir. Türkive hem uluslararası sözleşmelere imza koyarak hem de Ulusal Komhe'nin aldığı karar- la Akdenizfoku' nu (Monachus monac- hus) kormacağını deklare etmiştir. Bunun gereğiyerine oetirilmclidir'' dedi. Tartışılan keşifte yeni sav 'Peary ve Cook kutba ulaşamadı' e-posta : tan (« vol. com. tr NEVV YORK (AA) - Ku- zey Kutbu'na kimin önce ulaş- tığı konusunda 90 yıldır sü- regelen tartışma. yeni tamam- lanan bır araştırmayla bek- lenmedık bir boyut kazandı. Maryland Germantoun Montgomery Üniversıtesi araştırma görev lilennden Ro- bertBryce, Amenkah Frede- rick Cook \e Amiral Pe- ary'nm el yazması notlan ile kutup seferi sırasmda kendi- lerine eşlik edenler ve taraf- sız kaynaklann görüşlerini inceledikten sonra yaptığı açıklamada. "kutup fatihi" olarak bilinen iki kâşiften hiç- bırinin kutup noktasına var- madığını öne sürdü New York Times gazete- sinde yer alan iddiaya göre Kuzey Kutbu'na gerçekten ilk kez ayak basan insanoğ- lu. 1952 yılında C-47 nakli- ve uçağıyla kutba inen Jo- seph Fletcher oldu. Kutba kimin vardığı konu- sundaki tartışma günümüze dek süregelırken araştırmacı Bryce'ın açıklaması. bilim dünyasını iyice kanştırdı. Günümüzde modern cihaz- larla yapılan ölçümlenn, Ku- zey Kutbu fatihi olarak görü- len Amiral Peary'nın kutba sadece 6-100 mil kadar yak- laştığını, ancak hiçbirzaman kutba kadar ulaşamadığını or- taya koyduğu öne sürülüyor. Dr. Cook'un ise kutup se- ferine. delıl olarak ortaya koy- duğu belgelerde öne sürdüğü tanhten en az bır hafta geç başladığı ve tanhleri ona gö- re sonradan "ayarladığı'" ıd- diaları bulunuyor. Dr. Co- ok'un, kutup seferinden ön- ce Alaska'daki McKinley te- pesıne çıktığı yolunda ortaya attığı. ancak daha sonra yalan olduğu belirlenen iddia ise Cook'un kutup fatihliği savlanna gölge düşürüyor. SÖYLEŞİ ATTİLÂİLHAN 'Sistem'e 'Muhalefet'mişL Sapla saman, iyice, bırbirine kanşmadı mı? Esen Ünür, Washington'dan yazıyor: "...ABD Dışiş- leri Bakanlığı Sözcüsü Nicholas Burns demiş ki: '-...Biz Türkiye'nin; sivil, demokratik ve laik ana- yasaya dayanan devlet yapısı içinde, sorunlannı çözerek istikrara kavuşacağına inanıyoruz. Tür- kiye Cumhuriyeti'ni temsil eden, Türkiye'nin lide- ri Süleyman Demirel'e, güvenimiz ve saygımız tamdır 1 ..." (Hürriyet, 6 Şubat 1997) Bu ne nezaket, bu ne hassasiyet, insan hayret edi- yor. Bilindiği üzere Demirel seçimle geldiği iktidar- dan, 'NATO'ya ve CENTO'ya bağlı'asken 'müdaha- lelerie' iki defa 'devrilmiş' olan bir lider: tuhaf tesa- düf, şu günlerde o müdahalelerden birisi, eski bir CIA görevlisinin yayımladığı hatıralarda söz konusu edil- miş, elbette 'gizliliğini koruyan bilgilerin CIA tara- fından elenmesinden, sonra'. Kıtabın yazarı Duane Clarridge, 1968/1971 döneminde CIA'nın İstanbul Istasyon Şefı, 1971/1973 döneminde ise Ankara'da Şef Yardımcısı; lâfın arasına 'bazı Türk istihbarat- çılannın, CIA ile çok yakın ilişki kurduğunu' so- kuşturmuş, arkasından demiş ki: "...1971 Martında yakında gerçekleştirilecek bir askeri darbenin istihbaratını aldım; Türkler buna 'mektupla darbe' (muhtra) dryorlardı ve ger- çekte yapılan da oydu. (...) 'Mektupla darbe' hak- kında, önceden bilgi sahibi olmamız, kuşkusuz bir istihbarat başansıydı..." (Milliyet, 6 Şubat 1997) Insanın, elindeolmadan, 'Her Mevsimin Casusu' adlı eserin yazanna, soracağı geliyor: CIA 'muhtıra- yı' önceden ögrendiğine göre, çeyrek yüzyıl sonra bi- le 'güveninin ve saygısının tam olduğunu' belirtti- ği Demirel'e, acaba neden aleyhine hazırianan dar- beyi bildirmemiş? Yoksa, 'CIA ile çokyakın ilişki ku- ran, bazı Türk istihbaratçılan'yla', 'mektupla dar- beyi' beraber mi tezgâhlamışlardı? Böyle bir kurun- tunun doğması, handiyse olağan sayılmalı, şu sıra, eski 'dut yemış bülbüller' öyle şeyler açıklıyorlar ki, şaşmamak elde değil! Mesela, şu Ağca'nın söyledikleri!... Bond filmleri haltetmiş!... Senaryo'nun mükemmellığine bir göz atar mısınız? VVashington, 'Doğu Bloku'nu çözmek için, 'en zayıf halkası' saydığı Polonya'da harekete geçmiş; 'katolikliği' ağır basan işçileri ayaklandınyor; Polon- ya halkının Ruslan sevmediği malûm, eğer tantanalı bir olay yaratabilirlerse. belki halkın işçilere katılma- sı sağlanacak, bu databii rejimin çözülmesineyol aça- bilecek! O zaman ne yapmalı? Papa Polonya asıllı değil mi, Polonyalılar da sağlam katolık, eğer KGB yâni Sovyet istihbaratı, Papa'ya bir suikast düzen- lerse, bu Polonya halkının öfkesini ateşlemeye ye- tecektir. Senaryo bu, iş iki noktaya kalıyor, o iki nok- tanın gerçekleşmesine: 1/Suikastı kimlerdüzenleye- cek; 2/ KGB ile bağlantı nasıl 'yakıştınlacak?' Ağca'nın anlattığına bakarsanız, iş bir güzel şöyle halledilmiş: besbeili. Clarridge'ın 'hatıra/an'ında'Bulgaristan'dan haber sızdırmak için kullandığını açıkladığı Türk işadamlan' aracılığıyla; Italyan Savcı Marini'nin tes- bitine göre, o yıllarda Avrupa'da dolaşan Mehmet Ali Ağca, Abdullah Çatlı, Oral Çelik, Mehmet Şe- ner, Yalçın Özbey ve Ramazan Şengün ile irtibat sağlanmış; böylece, Ağca'nın 'tetikçi' görevini üst- lendiği Papa suikastı, Roma'da sahneye konmuş! Da- ha önce ipekçi suikastına bulaştklan da artık kesin- leşen bu 'ekip', şöyle bakarsan Türklerden oluşuyor, ilk bakışta suikastı Türkiye'nin tertiplediği hissini bi- le verebilir, ama 'kazın ayağı öyle değıl'l. Neden değil, çünkü aynı Mehmet Ali Ağca, 'Re- is' Abdullah Çatlı'nın CIA tarafından, Kostarika'da (aslı galıba Portoriko olacak) eğitildiğini. Türkiye'de kopacak bir içsavaşta onun, ABD yandaşlannın 'ba- şına geçmek için hazırlandığını' açıklıyor. O kadarla kalsa, iyi; zaten bir başka 'askeri müdahalenin', yâ- ni 12 Eylül'ün 'mutfağında' da biriikte çalışmış; bir bakıma, Abdi ipekçi'yi de, 'darbeyi' kolaylamak için öldürmüşler! Çünkü hem, Türk/Yunan ilişkilerini gev- şetmeye çabalamaktaymış, hem de Bulgaristan'ia Türk 'Mafia'sı arasındaki irtibatı farketmiş! Oysa, bunların gizli kalması gerekiyor, neden, baksanıza kaç yıl sonra o 'irtibat' Papa suikastında işe yanyor, ellerine yapışıyor; bu sayede, Moskova'yı suçlayıp, Polonya'yı Rusya'ya karşı bir raya sokuyoriar. Ne serüven, ama.. Bond filmleri, nattetmiş!... 'Algılama yanlışı' var, ama... Acaba hatırlayacak mısınız? Burada söyleşirken, 'Türkçülüğün' gelişmesüreci içindeki 'kadersiz- liğine' değinmiştim. (Bkz. Vlkücüler'e Sınav Sorula- n', Cumhuriyet, 4 Kasım 1996); orada şöyle bir cüm- le var: "...'Soğuk Savaş' eski ırkçı/turancı ardılla- nnı, 'ülkücü'ye dönüştürdü demiştim: yola 'Sis- tem'e karşı olan 'Türk OcaklarTndan çıkıp, sonun- da 'Sistem'in emrindeki 'Ülkü Ocakian'na ulaş- mak, ne hazin!" Ülkü Ocaklan bu sözlerimden te- dirgin olmuş, Genel Başkan Azmi Karamahmırtoğ- lu imzasıyla bana cevap veımişti, diyordu ki, "...Ul- kücü Hareket'in 'Sistem'e muhalefetini, Milli Dev- let'in yanında yer alıp, onun varlık nedenlerini oluşturan ülkülere sahip çıkarak sürdürmesi, 'Sis- tem'in emrinde olmak şeklinde algılanryorsa; so- run Ülkücüler'in değil, bu ince aytnmı ayırdede- meyenlerin sorunudur" (Ankara'dan 6 Kasım 1996 tarihli mektup). Ortada çok açık bir 'algılama' yanlışı var, ama, aca- ba yanhş 'algılayan' kim? http:// www. prizma.net tr/ A İLHAN http://www.ada.com.tr7-bilgiyay/yazar/ailhan.html
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear