23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
3 EKİM 1997 CUMA CUMHURİYET SAYFA KULTUR 13 Ali Özgentürk'ün son filmi, ele aldığı malzemeyi yeterince işleyemeyen, ham ve özenti bir çalışma Bah'dan gelîp Doğu'ınnı ışığma tutuhnakAdam, kûçük yaşta annesiyle birlikte yerleştiği ABD'de büyü- müş, okumuş, bilim adamı ol- muş, Amerikalı bir kadınla (Jes- sica Campbefl) evlenmiş, ellisi- ne merdiven dayamış, Türk asıl- lı bir Amerikalı. Görûnûrde aşk ve işinde başanya erişmenin doygunluğunu yaşayan, varlıklı ama tıkanmış yaşamına coşkulu yeni bir ivme kazandıracak cins- ten, uzun bir yolculuğa kalkışı- yor gûnûn birinde. 40 yıldır gör- mediği babasını arayacağı ve hiç bilmediği ülkesini elınden gel- diğince keşfedeceği, sürprizlere gebe, zorlu bir (dışsal ve içsel) yolculuk serüvenine girişir. Köklerinin peşine düşmüş nükleer fızikçi Ragıp'ın (Tank Akanj arayış öyküsûnü anlatan Ali Özgentürk'ün son filmi 'Mektup', gûnlük gûneşlik bir tatil yöresi atmosferini yansıtan, fınali de bağlayan deniz ve ka- yalara vuran dalga görüntüleriy- İe açilıyor. Türkiye hakkında kîı- laktan dolma bilgileri, babasının epeyce üzdüğü anlaşılan anne- sinden dinledikleriyle sınırlı Ra- gıp, doğduğu ülkeyi gamsız bir turist gibi gezip ölü zannettigi 'eski tüfek' babasının izlerini sü- rerken, babasının hayatına gir- miş operacı yaslı kadınlarla (Su- na Selen), arkadaşlık ettiği eski kuşaktan gazetecilerle, Troç- ki'nin adadaki evinin bekçiliği- ni yapmış eski ahbaplanyla (Necuet Mahfı Ayral), fabrika ya da kumarhane sahipleriyle (Arif Keskiner), karanlık işler çeviren yeraltı mensuplanyla ve inançla- nndan, ilkelerinden ödûn verme- miş, sıkı solcu babasını 35 yıl ta- kip etrikten sonra onun nikâh şa- Mektup Yönetmen-senaryo: Ali özgentürk / Kamera: Mirsad Heroviç / Müzik: Enver Brahem, Hasan Cihat örter / Şarkılar: Erkan Oğur / Oyuncular: Tank Akan, Zişan Uğuriu, Cüneyt Gökçer, Ahmet Mekin, Güler Ökten, Necdet Mahfi Ayral, Erol Demiröz, Suna Selen, Nail Çakırhan, Jessica Campbell/1997 (Asya Film) hidi, yakın dostu ve uşağı olmuş polislerie (CûneytGökçer) bulu- şup konuşur habire. Ragıp ve rehber Nüûfer Dıyaloglardan anlaşıldığı ka- danyla, Robin Hood'vari davra- nışlarla çevresine kol kanat ge- rerek hayatını. sûrekli 'götüren' hırsız bürokratlarla mücadeleye adamış bu hızlı solcu babanın yapmadığı kalmamış vaktiyle, Cumhuriyet kuşağının solcu avı başlatan 'Milli ŞeT döneminde, rûşveti yan cebine koyuveren sağlık bakanını dövmekten, yok- sul mahallelerdc hizmet verecek bir sağlık ocağını kurmak ama- cıyla banka soymaya kadar. ABD'den, terör, anarşi ve faili meçhullerden geçilmeyen, teh- likeli bir kent olarak görülen, ka- osumsu Istanbul'daki arayışında, iki yapılı Amerikalı korumanın gölge gibi peşinden a>Tilmadığı zengin turist Ragıp'ın, başyar- dımcısı olan rehberi esmer Tûrk kızıyla mercimeği fınna verme- si de tabii ki kaçınılmazdır! Los Angeles'tan uçağa atlayıp koca- smın, rehberiyle odasına kapan- dığı Istanbul 'daki oteline ansızın çıkagelen Amerikalı sanşın ka- nsını, pomo film pozisyonlan bayağıhğındaki el peşrevi sah- nelerinden sonra sevişmeden çe- kip gidecek kadar genç ve özgür rehberine tutulur Ragıp. Bülent Somay'la Ayşe Tütün- cü'nün de çaldığı bir müzisyen grubunun solisti olarak geceleri, bir barda, Simon / Garfunkel sa- kızı Sound of Silence ya da Le- onard Cohen klasiği Partisan gi- bi namlı ve gamlı Batı şarkılan da söyleyen, doğulu sevgilisi, becerikli rehber Nilüfer'in (Zi- şan Uğuriu) sayesinde, sahte bir cenaze töreni dûzenleyerek ken- disini ölmüş gibi gösteren baba- sının gerçekte. hayatta olduğunu da öğrenecektir Ragıp, babası- nın yıllar önce kendısine yazdı- ğı bir mektubu veren bir mafya babasından. Ancak bir anafora kapılmışçasına babasının izleri- ni süregelmiş Ragıp'ı hiç tanı- maz ya da görmezden gelir yaş- lı babası (acılı bir kuşağın kah- ramanlannın anonim bileşkesi halindeki 'giizel insan' Nail Ça- kırhan, solcu baba rolüne cuk oturmuş), MÎT görevlisi, eski polis-yeni dost-hizmetkânn gö- zetiminde bir bağ evinde yapı- lan, sözcüklere dökülemeyen buluşmalannda. Bertolucci'nin filmi Eski tüfek babasının 'büyük hayaü'nın içine gırdikçe bir ba- kıma kendi müreffeh hayatı ka- yan Ragıp'ın beklenmedik bir şekilde, sürpriz bir fınalle nok- talanan arayış serüvenini, eski kulağı kesiklerden, dost ve seve- cen, emekli MlT görevlisi poli- sin ya da loş ışık altında bir sor- gu masasına oturtulmuş, ifade verircesine Ragıp'a ilişkin anıla- Kar sezgisi Kıızeylüere özgüdürDilimize çevrilip Inkılap Yayınevi tarafin- dan yayımlanmış, birkaç yıl öncesinin çok satan romanmdan sinemaya uyarlanmış 'Smillave Kariar', yaklaşık on yıl kadar ön- ce Cannes Festivali'nde 'Fatih Pefle' filmi- nin Altın Palmiye ödülüyle taçlandınlması- na tanık olduğumuz, meraklısının 1980'li ^yjUann pski sinema^ünlerinde gösterümiş f 'Zappa've'TvvistandShout'gibi ilk dönem filmleriyle tanıyıp sevdiği Danimarkalı si- nemacı Bille August'un sondan bir önceki filmi. Fotoğraf eğitiminden sonra kamera- man olarak sinemaya başlayıp 1978'de ilk filmi 'In My Life'ı yöneten Bille August, 1988'in en iyi yabancı film Oscar'mı da ka- zanmış 'Fatih Pefle'yi çok beğenen tsveçli büyük sinema ustası Ingmar Bergman'ın otobiyografik senaryosundan çektiği 'İyi Niyelier'le, 1992"de Cannes'dan bir kez da- ha zaferle dönmüş ama ünlü yıldızlan bir araya getirdiği 'Ruhlar Evi'yle beklenme- dik bir hayal İunklığına yol açmıştı 1993 'te. Yakında son filmi 'Jerusalem'i de seyre- deceğimiz 2 Altın Palmiyeli Bille Au- gust'un. Feter Hoeg'ün çok satan romanın- dan uyarladığı \Smilla ve Karlar'ı. alabildi- ğine esrarlı ve gerilimli bir cinayet soruştur- masını naklediyor. 1859'da uzaydan düşerek Grönland'ın üc- ra bir bölgesine çarpan büyük bir göktaşı- nın neden olduğu büyük bir patlamayla baş- layıp yeni yıl kutlamalanna hazırlanan gü- nümüz Kopenhag'ında devam eden 'Smil- la ve Kariar', resmi yetkililerce oturduğu apartmanın çatısından kazayla düşerek öl- düğü açıklanan, sevimli bir Eskimo çocu- ğunun (Cüpper Miano) ölümü çevresinde gelişiyor. Çokuluslu, güçlü bir madencilik şirketi- nin dünyayı peşinden koşturacak, büyük bir bilimsel keşfe yönelik, gizli araştırmalannı yürüttüğü Grönland'da, Gela Alta buzulu- na yapılan bir seferde, dalgıç kocasını kay- bederek alkole sığınmış, gariban bir Eski- Smilla ve Kariar Smilla's Sense of Snow/ Yönetmen: Bille August/Şenaryo: Ann Biderman/ Kamera: Jörgen Perssoa' Müzik: Harry Gregson- Williams, Hans Zimmer/ Oyuncular: Julia Ormond, Gabriel Byrne, Richard Harris, Robert Loggia, Jim Broadbent, Mario Adorf, Vanessa Redgrave, Bob Peck, Tom Wilkinson/ 1997 ABD (Özen Film) mo kadınının 6 yaşındaki masum çocuğu- nun ölümünün kaza olduğuna hiç inanmı- yor. çocuğun apartman komşusu ve yakın dostu olan Smilla Jasperson (Julia Or- mond). Uçsuz bucaksız buz çöllerinde, kör be- yazlıgın hüküm sürdüğu kar manzaralann- da, sert, soğuk iklimli açık alanlarda büyü- yüp Batılı babası (Robert Loggia) taraftn- dan getirildiği Kopenhag'da matematik eği- timi alarak yetişmiş, köklerine sıkı sıkıya bağlı, özgürlüğüne düşkün, sert, asi kutup kızı Smilla, iki kültür arasına sıkışmış, akıl- h, duyarlı, güçlü Grönland asuiı Dir genç ka- dındır. Danimarka'nın sömürgesi Grönland'dan Kopenhag'a getirilmiş, yüksekJik korkusu- na sahip küçük çocuğun, herhangi bir ne- denle kovalanmadıkça apartman çatısına çıkmayacağrnm farkındaki, kar sezgisi çok gelişmiş Smilla, karlarla kaplı çatıdaki ayak izlerini görünce. sevimli minik arkadaşının trajik bir kaza sonucunda ölmediğini anla- yıp olayı örtbas eden polis ve maden şirke- tiyle çatışarak kendi çapmda bir cinayet so- ruşturmasına girişiyor. Sonunda gönlünü açıp yatağma girdıği, ona sürekli asılan alt kat komşusunun (Gabriel Byrne) yardımla- n ve desteğiyle, tarih öncesinden kalma bir parazit türünü de yeniden canlandıran ama asıl 20. yüzyıl uygarlığını sarsacak cinsten, hiç tükenmeyen bir enerji yayan Grön- land'daki göktaşı keşfiyle köşeyi dönme he- saplan yapan maden şirketinin gözükara patronunun (Richard Harris) tekerine ço- mak sokuyor Smilla. Ve esran çözüyor, ka- çınılmaz aksiyon ve gerilim sahnelerinin ar- dından sökûn eden, ucuz kaçmış beylik bir finalde, sürekli enerji üreten göktaşmı ve ta- rih öncesi ölümcül kurtçuklan patlatıp ha- vayauçurarak... Bu kez polisiye ağırlıklı, esrarengiz bir gerilim atmosferi yaratmaya sıvanan yönet- men Bille August'un 1992'nin en çok satan Iskandinav romanı olan, Peter Hoeg'ün 'Smilla's Feeüng For Snon' adlı kitabından uyarladığı 'Smilla ve Kariar', sadece poli- siye bir entrikaya dayanmıyor. Batı uygar- lığına karşı hınçlı, Grönland asıllı, klostro- fobik, duyarlı genç kadın kahramanımızın asi psikolojisine de eğilen, fırtınalar kopan iç âlemine de bakan film, oldukça ilginç bir şekilde başlayıp sürüyor. Soğuk, sert kuzey ikliminin arka planmı oluşturduğu öykü, Smilla'yla küçük arkadaşının sıcak dostlu- ğuyla bezenerek ve gitgide esrannı yitire- rek alışılmış klişelere teslim olan bir finale bağlanıyor. İlk yansı ilgiyle seyredilen ancak giderek inandıncılığını yitirerek, karlı buzlu, bem- beyaz kutup manzalanna kendini bırakan filmde. Smilla'yı oynayan, 'First Knight', 'thtiras Rüzgârlan' gibi filmlerinden mim- lediğimiz, yeniden çevrilen 'Sabrina'sını görmediğimiz yetenekli ve güzel Ingiliz oyuncu Julia Ormond çok çok iyi. Richard Harris, Vanessa Redgrave. Mario Adorf gi- bi eskilerin de kısa rollerde boy gösterdiği 'Smilla ve Karlar'da trlandalı usta aktör Gabriel Byrne de var. tzlenebilir. nnı, tanıklıklanm anlatan rehber sevgili Nilüfer'in ağzından izli- yoruz 100 dakika süresince. 'Mektup', yıllar önce ltalya'da gördüğüm, Ragıp'ın bir diyalo- ğunda kafayı komünist şair ba- bası Attiüo Bertolucci'ye takmış bir yönetmen olarak geçen Ber- nardo Bertoluccinın. yine kim- vurduya gitmiş, efsanevi bir dev- rim kahramanı olan solcu baba- sının peşine düşmüş bir gencin sancılı arayış sürecini işleyen, güzelım 'Orümceğin Stratejisi' adlı 1980 yapımı filmini amm- sattı bana. Babasını arayışınm, kendisiyle ve ülkesiyle yakınla- şıp yoğunlaşan bir ilişkiye dö- nüstüğü Ragıp'ın öyküsü aracı- lığıyla, ülkemizin yakın tarihi- nin, 194O'lı yıllardâı günümüze kadar süregelen dönemlerinin fonunu oluşturduğu bir arayış se- rüvenini hikâye ederken genelde ele aldığı zengin malzemeyi ye- terince değerlendirip işlemekte yaya kalıyor 'Mektup'. Bir dizi yeniden canlandınlan geriye dönüş, anı ve tanıklıklar- la kurulmuş filmde, duygulannı, düşüncelerini, kaygılannı, umut- lannı beklentilerini yansıtama- yan karakterlerinin seçiminden olaylann işlenişine, 'Nükfcer enerjiye karşı mısın?', 'Tender is the Night', "Dondurulmuş yiye- cekler gibi yaşıyonız','Her insan bir ormandır, vb.' gıbisınden ki- tabi diyaloglanndan mekânseçi- mine ve teknik (özellikle ses) ye- tersizliklerine kadar hep bir ol- mamışlık duygusu seyircinin ya- kasını hiç bırakmıyor. 1930- 40'lar döneminde, ülkemizde çoğu yaşanmış, acı gerçeklere dayanan deneyim ve gözlemler ^ üstüne oturtulmuş, sağlam bir malzemeden yola çıkan yönetmen Ali Özgen- türk'ün afralı tafralı mizan- sen oyunlanna yüz verme- yip yer yer ölçülü, kişisel a- ma ağır aksak. tutuk bir üs- lup tutturduğu 'Mektup', sonuçta gitgide tekdüzele- şerek birtakım kalıp tipler ve olaylann bir araya geti- rildiği, başlangıçta vaat et- tiklerini sonunda yerine getiremeyen, ağır aksak tempolu, tutuk ve özenti bir film olmaktan öteye geçe- miyor. 'Yarışma adaletsiz y BtLENTECEVİT ANTALYA- 34.Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde "parah filmler" ve "parasızfilmler"tartışması yasanıyor. Si- nema dünyasmda "Entelektûel Çete"nin varlığından söz edilirken, bu çetenin dışm- dakilere sinemada yer verilmediğinden ya- kınıldı. "Emek" filminin yönetmeni Faik Ahmet Akıncı ve oyunculanndan Fikret Hakan, sponsorla desteklenen filmler ile yanşmalann adaletsiz olduğunu, ayn kul- varlarda yanşmalann yapılması gerektiği- ni savundu. Bu öneriye diğer sanatçı ve yö- netmenler ise karşı çıktılar. Yanşma fümlerinin yönetmen ve oyun- culannın katıldığı basın toplantısında, ya- nşmakoşullannm "sponsoriu ve sponsor- suz" olarak aynlması fıkrini ortaya atan Fikret Hakan'a ilk tepki Tuncer Necmioğ- lu'ndan geldi. Necmioğlu'na Tuncel Kur- tiz ile birlikte yönetmenler, Tunca Yön- der. FaikAhmet Akıncı, Canan Evcimen İçöz' den destek geldi. "Emek" filminin yönetmeni Akıncı, film için bir sendika ile anlaştıklannı ancak sendikacı Şerasi Denizer'in reklamının ya- pıldığı dedıkodulan üzerine bundan vazge- çerek parasız çalışmalannı tamamladıkla- nnı belirtti. Akıncı diğer sponsor arama ça- balannın da sonuçsuz kaldığını anlattı. "Eşkıya" filminden sonra Türkiye'de 400 bine yakın bir seyircı sayısına ulaştıklannı ancak bunun hiçbir basın kuruluşu tarafin- dan elf alınmadığmdan şikâyet eden yönet- men Akıncı, "Halk kendine ait sanatı bu- luyor. Sinemacılar olarak gerekli duyar- lılığı hifbir yerde gösteremiyoruz. Biz bu filmi siyasi olay olarak görmeden yaptık. Böyle düşünenler var. Ama Tür- kiye'ye banşı biz getirmeliyiz" dedi. Fik- ret Hakan'ın diğer sponsor bularak çalışıl- mış filmlerle aynı kulvarda yanşamayacak- lannı belirtmesi üzerine gelen tepkiler, "Böyle bir ayrım yapmak olmaz. Herkes aynı kulvarda yanşır. Film fılmdir. Para- h parasız olmaz. Küçük paralarla büyük işler yapıldığı görülmüşrür. Büyük büt- çelerle yapılan korkak filmlerle bir yere vanlmaz" bıçiminde oldu. "Çökertme" filminin yönetmeni Tunca Yönder, sinema dünyasında bir "Entelek- tûel Çete"nin varlığından söz etti ve şun- lan söyledi: "Bu çete sanki önemli bir şey yapmış gibi kimse anlamasın diye kopuk ve uçuk film yapıyor. Oturup kendileri se>Te- diyor ve bunun çok önemÛ bir film olduğu- nu savunuyor. Ama sinema tarihi yazacak Id, bizim yapüklarınuz Türkiye'yi anlata- cak. Bider a> nı kuharda yanşacağız ve ba- şanlı olacağız. Olmak zorundayız. Eksiden aro çıkarmahyız." Sinema sanatçılan ile sinema ve TV yıl- dızlannın buluştuklan Antalya'da tarhşma- lar yaşanırken, bu tartışmalara bulaşmak istemeyerder, kaldıklan Falez Otel'in ha- vuzunda ve diskosunda 'festival' yapıyor- lar. YENİ BAŞLAYANLAR... YENİ BAŞLAYANLAR... Father's Day / Sürprtz Babatar Yönetmenliğini Ivan Reitman'ın üstlendiği fılmin başrol oyunculan Robin Williams. Billy Crystal, Julia Louis- Dreyftıs ve Nastasia Kinski. Filmde, hayatta başanlı olmuş ve istediği her şeye sahip bir davavekili ile umutsuzluklar içinde yaşayan bir yazar adayının karşılaşmalan ve bu karşılaşmanın ardından başlayan iç hesaplaşmalan anlatıhyor. Bu iki adamın ortak noktalan ise 16 yıl önce beraber olduklan bir kadın ve babası belli olmayan bir çocuk. Nobody Loves Me / Beni Kimse sevmivor Başrollerini Maria Schrader, Pierre Sanoussi-Bliss ve Michael Von Au'nun paylaştıklan fılmin yönetmeni Doris Dörrie. Filmde, aradığı aşkı ve erkeği bir türlü bulamayan, yalnızlıktan bunalmış Fanny Fink'in hiç umulmadık bir anda ortaya çıkan siyah bir erkek falcının kehanetleriyle değişen yaşamı ve bu noktada gelişen masalsı maceralan anlatıhyor. Men in Black / Siyah Giyen Adamlar Yönetmenliğini Barry Sonnenfeld'in yaptığı filmde başrolleri Tommy Lee Jones, Will Smith ve Linda Fiorentino paylaşıyorlar. Filmde, henüz resmi olmayan bir hükümet bürosunda çalışan ve dünya ile diğer gezegenler arasmda göçmen hizmetlerini sağlayan iki ajanın yaşadığı tuhaf olaylar anlatıhyor. Lowell Cunningham'ın komedi dizisi kitaplanndan sinemaya uyarlanan fılmin uzman yapımcısı ise Steven Spielberg. Şematik şiirseDik Genelde temsil düzeyin- de seyreden oyunculuk, "Eşlaya" çizgisini sürdü- ren müzikler, yepyeni, gıcır gıcır boyanmış trenler, is- tasyonlar ve cici dekorlar- dan geçilmeyen, aşın özen- 11 bir çevre düzenleme yak- laşımı, sonuçta entelektûel kıvraklıktan yoksun, şema- tik bir şiirsellik çabası ve yönetmenin bir türlü kurtu- lamadığı her soruna değin- me, her şeyi fîlmine dol- durma kaygısı yine belir- gin 'Mektup'ta. Gişe nedeniyle olsa ge- rek, estetik bakımdan zevksiz sevişme sahneleri, kimi açık saçık görüntüler de banndıran, sinemamız- da pek de ele alınmamış bir 'eski tüfek' konusunu 'çag- daş bireyin iç arayış'ıyla harmanlayarak karşımıza getirmeyi deneyen yönet- men Ali Özgentürk'ün 'At'tan beri leitmotif ola- rak Fıhnlerinde kullandığı Güler Okten'in acılı kadı- nı ya da çenesi düşük taksi şoforü gibi yan tiplerle renklendirdiği 'Mek- tup'un, Emir Kusturi- ca'nın kameramanlanndan Mirsad Herovic tarafından çekilmiş başanlı görüntü- lerineyse diyecek yok. Beyazperdeye postalan- mış bu 'Mektup' sayesin- de, uzun yıllardan beri önünden her geçişimde merak ettiğim ve filmde Erol Demiröz'ün bekçiliği- ni yaptığı, Ragıp'ın dirisi- ni de ölüsünü de tanıma- yan, eski tüfek yaşlı baba BeşirSedat Bey'e (gerçek- te de 1983 Ağa Han mi- marlık ödülünü kazanmış Nail Çakırhan Beyefen- di'yle, muhterem eşi Asaf Halet Çelebi hanımefendi- ye) ait olan, Arnavutköy sahil yolundaki o güzelim kırmızı evin içine girip odalannı, bahçesini filan görmek oldu. ilk üç gününde yaklaşık 12 bin seyirci tarafından seyredildiği bildirilen bu 'Mektop', 1980'den bu yana sınemamıza 'Hazal' ve 'At' gibi ödül rekortme- ni, başanlı fılmlerarmağan etmiş olan yönetmen Ali Özgentürk'ün filmografi- sinde, derdini pek anlata- mayan, havada kalmış, özenti bir çalışma olmak- tan ileriye gidemeyen bir film izlenimi bıraktı bizde. Sözlesme imzalandı TV'ler sanatçılann teliflerini ödeyecek İSTANBUL (AA) - Türkiye Müzik Eseri Sa- hipleri Meslek Birliği (MESAM) ile Kanal D, ATV, Show TV ve Inter Startelevizyonlan arasm- da, "MüzikTelifHaklan- na İlişkin Yayın İzni Söz- leşmesi" imzalandı. Mecidiyeköy'deki Ka- nal D binasındâ düzenle- nen basın toplantısında konuşan M_ESAM Baş- kanı Atilla Özdemiroğlu. sanatçılann telıf haklan- nı alabilmeleri için, ME- SAM'ın yaklaşık 10 yıl- dır çok büyük çabalar sarfettiğini ve imzalanan sözleşmeyle bu konudaki ilk ciddı adımın atıldığı- nı belirtti. Sözleşmeye göre, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eser- leri Yasası ile 3984 sayılı Radyo Televizyon Yaym- lanna İlişkin Kanun gere- ğince adı geçen televiz- yon kanallan şarkı, türkü, sinema ve tiyatro eseri müziği, fon müziği, ope- ra. operet, reklam müziği. cıngıl. tanıtım, yardımcı dramatik unsur, sinyal ve jenerik müzikler gibi her türlü sözlü veya sözsüz besteler için MESAM üyesı besteci, söz yazan, aranjör ve editörlerin ma- li haklannı ödeyecekler. CE-Sanat Galerisi'nde karma resim sengisi • Kültür Servisi - 25 Eylül'de açılışını gerçekleştiren CE-Sanat Galerisi 15 Ekim'e dek ressam Fuat Acaroğlu, Cihat Aral, Zehra Aral, Mustafa Ata ve Aydm Ayan'ın yapıtlanndan oluşan karma resim sergisine ev sahipliği yapacak. Küresellesme ve İstanbul • Kültür Servisi - Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi, lstanbul'un düşman işgalinden kurtuluşunun 74. yıldönümü etkinliği olarak 'Küresellesme ve İstanbul' konulu birpanel düzenledi. Aynı zamanda 'Dünya Konut \e Mımarlık Günü' olarak da kutlanan 6 Ekim"in "çağdaş sorumluluklan da kapsayan bir anlam' içinde ele ahnarak değerlendirilmesi amacıyla düzenlenen panelyann saat 14.30'daMimarİarOdasrnın Beyoğlu'ndaki Kent ve Yaşam Salonu'nda yapılacak. 'lstanbul'un küresellesme sürecinden nasıl etkilendiği" sorusunun irdeleneceğı panelde. Prof. Dr. Hande Suher planlama ve şehircilik açısından, Prof. Dr. Emre Kongar toplumbilim açısından ve Prof. Dr. Türkel Minibaş da ekonomik politikalar açısından değerlendirmeler yapacaklar. Oda Başkanı Prof. Dr. Cengiz Eruzun'un yöneteceği oturumun ardından Oktay Ekinci, Yücel Gürsel, Mücella Yapıcı ve Yıldız Uysal da eski ve yeni oda yöneticileri olarak 'Mimarlar Odası ve İstanbul' konusunu. yine küreselleşmenin dayattığı imar ve kentleşme politikalan açısından ele alacaklar. Kıtap Günleri '97 başlıyor • Kültür Servisi - tstanbul Fuarcılık AŞ tarafından düzenlenen Kitap Günleri '97 Kitap ve Yayıncılık Fuan 3 Ekım günü saat 11.00'de açılıyor. Doğan Hızlan'ın katilımıyla açılacak olan fuann ilk gününde Karikatürcüler Demeğı'nin düzenlediği "Bir Kitap Bir Dünya' konulu yanşmanın ödül töreni de gerçekleşecek. Yerli ve yabancı 204 yayınevi, ateşelik ve medya kuruluşlannın katılımıyla gerçekleşecek olan fuar 12 Ekim'e dek sürecek. Fazıl Say'dan piyano resitali • Kültür Servisi - İTÜ Vakfı Sosyal ve Kültürel HizmetlerKomitesi'nin lO.jal kuruluş kutlamalan kapsamında 10 Ekim'de ITU Maçka Kampusu"nda saat 19.00'da pıyanist Fazıl Say bir konser verecek. Pascal Boniface ülkemizde • Kültür Servisi - Kuzey Paris Üniversitesi Stratejik Araştırmalar Yüseklisans Bölümü (IRIS) yöneticisi Pascal Boniface, 7 Ekim salı günü Yapı Kredi Plaza Konferans Salonu'nda saat 18.30'da "Uluslararası Tutkulann Sonu mu?' başhkli bir konferans verecek. 'Pire, Insanlar ve Bomba". 'Ordu: 300 Bin Anlaşılamamış Asker Üzerine Soruşturma". 'Çok Yaşa Bomba', 'Uluslararası llişkiler Kılavuzu'. 'Çevrebilimciler ve Karşı Duruş'. 'Nükleer Revizyonculuğa Karşf. 'Doğu-Batı llişkilen 1945- 91', 'Uluslararası tlişkiler Sözlüğü" adlı yapıtlan bulunan Boniface'ın dilimize çevrilen ilk yapıtı olan 'Güçsüzlük Isteği' Yapı Kredi Yayınlan tarafından yayımlandı. Boniface. 'Güçsüzlük Isteği' adlı kitabında uluslararası ilişkilerin yeni dokusuna çarpıcı biçi ,de ışık tutuyor. Necmettin Özlü resim sergisi • Kültür Servisi - Yapıtlannda madde ve ışık birlikte liğinin izini süren Necmettin Özlü'nün 'Düş Gördüren Sismografı' adlı resim sergisi 7- 24 Ekim tarihleri arasmda Türkiye Iş Bankası Ankara Sanat Galerisi'nde sergilenecek. Çalışmalannda genellikle değişik ölçeklerde mekânlan tuval üzerinde buluşturan sanatçı, halen Brüksel'de serbest ressam olarak çalışıyor. BUGUN • ART'tST 97 kapsamında saat 12.00-13.00 arası Evin Sanat Galerisi'nin düzenlediği ve Prof. Dr. Wolfgan Becker ve küratör Bernard Lüthi'nin katıldığı Almanya'daki sergilerle ilgili basın toplantısı, saat 16.00-18.00 arası Haşim Nur Gürel'in yönettiği ve Melih Mekik, Ahmet Arkan, Inci Bengisarp'ın katıldığı "Iş Dünyası ve Sanat" konulu panel izlenebilir. • FERHANGİ ŞEYLER Saat 21 .OO'de Harbiye Açıkhava Tiyatrosu'nda yer alıyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear