23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
28EKİN1997SALI CUMHURİYET SAYFA KULTUR 11 Doris Lessing, otobiyografisinin ikinci cildinde geçmişi irdeliyor ve dürüst bir özeleştiri yapıyor 'Edebiyat beni deürmekten kurtardı'Kültür Servisi - Gençlığınde ınsanı ayakta tuan umutlar, inançlar, hedefleryıl- lar sonri gözden geçinldiğinde. kimi za- man delük gibı görünür... O zaman ne ya- par insar? Geçmışıni tanhe gömmeye ça- lışabılir. ICendı kendısiyle alay edebılir. Kendinı haklı çıkaracak gerekçeler bul- maya çalışabilir. Ya da bunlann hepsin- den dahi zor olanına kalkışabilir: Kendi- ni yargıimadan ya da gerçeklen saptır- madan, ner şeyi olduğu gibi anlatmak... Ünlü yazar Doris Lessing, otobiyografi- sinin şusıralaı yayımlanan ikinci cildin- de işte bu yolu seçmış: bir dönemin tari- hıni ve olgulannı gözden geçıriyor. geç- mişı irdeliyor ve dürüst bir özeleştin ya- pıyor. Doris Lessing, otobiyografisinin ilk cildindeCUnderMySkiır), Rodezyada (bugün Zimbabvve) geçen çocukluğunu, geçirdiğı ılk evlıliği ve yazarlık kariyeri- nın ilk dönemıni anlatmıştı. ikinci cilt kaldıgı yerden, 1949 yıhnda 30 yasınday- ken küçük oğlu, ılk romanınm müsved- desi ve cebinde 150 sterlinle Londra'ya gidişiyle başlıyor. Parası, Londrada bir da- ire kiralamasına yetıyor, romanı yayıncı buluyor ve başta büyük zorluklar çıkaran küçük çocuk da zaman içınde uslanıyor. Böylece Lessing, savaş sonrasınrn yoksul. sıkintüı. bombalardan nasıbmi almış Lond- ra'da zaman içinde kendini 'evinde' his- sediyor Ancak Lessing'in otobıyografi- si, bu aynntılann ötesınde bir yaşamı an- latmaya adanmış: Bu, sol düşünceye tut- kuyla bağlı bir kadının yaşamı ve aşkla- n... Doris Lessing, 1950'liyıllannbaşında Komünist Partı'ye üye oluyor. Kitabmda anlattığma göre o dönemde bile bu, ken- disine bıraz tuhaf geliyor. Çünkü Sovyet- ler Birliği 'ne şüpheli bir yaklaşımı var, tn- giliz Komünist Partisi 'nin merkezinin bu- lundugu King Sokağı'ndaki atmosferi sevmiyor. Orada gerçekleştirilen toplan- tılara katılmayı sevmiyor, Stalin ile ilgili çıkan söylentılere inanıyor. yumurta kır- madan omlet yapılamayacağını savunan yoldaşlannı duydukça sinirleniyor. Öte yandan, zaten uzun zamandır sosyalist olan Lessing. Londra'daki sınıf aynmını görünce düşüncelenne daha çok sanlı- yor. Londra'da tanıştığı aklı başında in- sanlar da komünist. Aynca yaptığı poli- tikanın bir anlam ıfade etmesini. deyim yerindeyse. 'annesini kızdırmanın', bur- juvaziyi şaşırtmanın ötesinde bir hareke- tin içinde bulmak istiyor kendini. Ve böy- lece, yeni bir yaşam başlıyor Londra'da... Komünist Parti'ye katılmasıyla birlik- te, yurtdışında çeşitli kongrelere katılma- ya başlıyor Lessing. Kitabında, N'aomi Mitchison ile birlikte Sovyetler Birligi'ne yaptıklan bir zıyareti de tüm aynntılany- la anlatıyor. Orada gördüğü ve duyduk- lanndakı 'kabasaygısızlıklardan' söz eder- ken arkadaşı Mitchison, Sovyetler'de ar- tık özgür aşka karşı hoşgörülü yaklaşıl- madığına \e yalnızca sosyalist gerçekçi tarzda resimlerin yapıldığına dikkat çe- kiyor. Mitchison. bir parti yetkilisiyle bir- likte sergi gezerken bir resımde gördüğü inekleilgilı "Buineğisağmakgerek" de- dığinde. yetkili, "Sovyetler'deinekleriıni- ze iyi bakanz" diye yanıtlıyor. Doris Lessing, otobıyografisinde bu gibi anılan anlatırken şaşkınlığını sakla- mayarak Lenin'in "işeyarayan salaktar" dediği Batılı aydmlardan biri olarak ça- ğımızın en korkunç diktatörlüklerinden bi- rini destekleyebilmiş olmasını düşünü- yor. "Bugün geçmişe dönüp bakbğımız- da, kendimizio kadar ciddhe almış olma- ıruznesaçmagörünüyor" diyor Lessing ve bunun nedenlerini araştınyor. İçinde yaşadığı tarihsel dönemi aynn- tılanyla anlatan, bir yandan da gençlere tarih dersi verip sıkmaktan çekindiğıni söyleyen Doris Lessing, o günlerde poli- tikanrn yaşamın her alanına sızdığını an- latıyor. 1950'li yıllann tngilteresi'ni ru- tubetli evleri, elektrik sobalan, korkunç yemekleri, içilmezkahvesini, uyku saati- nin asla gece 10'u geçmediği yaşam tar- zını anlatırken Soğuk Savaş dönemınin ln- gilteresi 'ne dair gerçekçi bir pencere açı- yor. Otobiyografısinde, o dönemde yaşa- dığı aşklan da anlatıyor Lessing ve hayal- kınklıklanm... Çek bir psikiyatrist ile ro- mantik bir Troçkist olan Amerikalı gaze- teci Clancy Sigal'den özellikle söz edi- yor. Her ikisı de yaşamlanndakı öteki ka- dınlann yanında Lessing ile birlikte olmuş; ünlü yazar bu ilişkilerin kendisini yıprat- tığını saklayamıyor. Öte yandan, hayatta kımsenin. "bir erkeğe gereksinim duvan kadmlarkadar' aptal olamayacağını söy- lüyor. Kitabında aşk ile politika arasın- da benzerlikler kuruyor Doris Lessing: Her ikısı de insanın umutlanyla oynuyor ve o umut çoktan tükendiğinde bile, 'za- valb bağunlT onu canlı tutabilmek için herşeyı deniyor. Kitabında sık sık yinelediğı bir söz var: "Bütünyumurtalanmı aynısepetekovma- dm hiç." Lessing'in yaşamında, sözünü ettiği öteki sepet, "benidelirmektenkur- tardı" dediği edebiyat. "Çevremdeki in- sanlann sürekli kalbi kmİıyordu, herkes sürekli bunalıma giriyordu. Ben bu or- tamdan kendimi soyutlayarak Altın Def- ter'i yazıyordum" diyor. Yazarlık yaşamından pek söz etmiyor Doris Lessing. Bir yazann yaşamınınge- nelde 'renksiz' olduğunu söylüyor: Yara- tıcılığı besleyen sürekli depresyon hali, sı- kıntı... Ancak son yıllarda edebiyat dün- • Doris Lessing'in "Gölgede Yürümek" adlı otobiyografik kitabı, ünlü yazann gelişiminde önemli rol oynayan bir dönemi ve yaşadıklannı anlatırken ilginç bir tarihsel kesite güçlü gözlemleriyle katılan bir yazann düşüncelerini aktanyor. yasının da giderek ticarileştiğine işaret ediyor ve kimi yazarların bırer meta ha- line geldiğini söylüyor. Kendi kitaplan arasmda başansız bulduklan var; bunlar- dan bin de Altın Defter. Okurlanndan mektup aldığı zaman seviniyor, ama yaz- dığı bir romanın yaşamını değiştirdiğini söyleyenlere inanmıyor. Kitabında bol bol "ders de veren" Do- ris Lessing, yine de kendisini "bümişyaş- bbirtsyze"ye dönüştürmek ısteyenlere kı- zıyor. Eğer öğretecek bir şeyi varsa, o da "dünyayı degistirmek çabasuun çok zor- lu, çokyavaş bir süreç oktuğu" ve insanın bu arada "içsel geüşiminidegözardı etme- mesi gerekiiğr_ Lessing'in 'içsel gelişi- mi'nde Sufizm de rol oynamış ama bun- dan hiç söz etmiyor. Doris Lessing'in "Gölgede Yürüroek" adlı otobiyografik kitabı, ünlü yazann gelişiminde önemli rol oynayan bir döne- mi ve yaşadıklartnı anlatırken ilginç bir tarihsel kesite güçlü gözlemleriyle katı- lan bir yazann düşüncelerini ıktanyor. ProfiAfife Batttr, Pref. NurAkmve Ayşe Kantarctoğlu katdıyoriar Türk Günleri'nde İtalyanlara ders Kültûr Servisi - Prof Afi- feBatur. Prof. Nur Akın ve Mımar Ayşe Kantarcıoğlu. 2"-28 Ekım tarihlerinde To- rino Üniversitesi tarafindan dûzenknen "Türk Günle- ri'nde. davet üzerine, yük- sek lisans v e doktora öğren- cıierine ders verecekler. Prof. Afıfe Batur. iki ders halınde. "Geç Osmanlı Dönemi Mi- nMrisi"ni, ve "Türkiye'de Çalışan İtahan Mimarİar'"ı. frC Mımarhk Fakültesi Res- torasyon Ana Bilim Dah Öğ- retim Üyesi Prof. Nur Akın da "Türkiye'de Koruma ve Restoras>on" \ e "Günümüz İstanbol'unda Koruma So- nnlan" konulannı anlata- caklar. Istanbul'daki Cumhurbaş- kanlığı (Huber) Köşkü'nün restorasyon projelerini ha- zrlayan, daha sonra kontrol nühendislığini yapan Mi- nar Ayşe Kantarcıoğlu ise restorasyon ve sorunlar. do- lûmanlar ve restore edilen bölürcler arasındaki ilişki- br koausunda proje ve do- lûmanlar üzerinden bilgi ve- rscek. Prof. Afife Batur, aynca Horarsa Üniversitesi'nin da- vetlisı olarak 23-25 Ekim ta- nhlennde Viareggio'da dü- ienlenen uluslararası bir «mpozyuma da katıldı. 'Or- mrtafct MimarininGefişimi 1 tonulu sempozyuma Avru- ja ve Doğu Akdeniz ülkele- inden elliye yakın bilim Kİam. katıldı. Banır, oryantalizmin Is- anbumimarlığındaki katkı- Hnı İKekyen bir bildiri sun- (fcı: "Oryantalizm uzun bir arihisöreç içindeA\Tupa'da ylişcn bir sö>lemdi. 18. y üz- -Maönce A>rupa'da klasik tşı )eni kaynaklar arayan nimırlar, komşu coğrafj'a- lara }önelmişler vebu arada Balkınlar'dan Afrika'ya ka- dar uzanan Osmanlı dünya- sından. özellikle de tstan- bul'dan oldukça esinlenmiş- lenü. Bu esinlerlezenginleşen Oryantalizm, 19. yüzyılda Avrupa sınırlarının dışına çıkö. Batı'nın Doğu'ya ba- kışının söylemi olan Oryan- talizm. adeta tersinden oku- narak Doğu'nun Baö'vı kav- rayişı, aynı zamanda kendi- ni BaO'nın gözüyle yeniden tanımlama. Bu model hem Avrupak hem de Osmanlıy- dı. Bu da Oryantalizmin ye- ni kimlik ka\Tamını tenisil ediyorgibialgüanmasuıa ne- den oluyordu." Mimarlann serbesttiği Bu arada mimarlıkta kay- da değer bir gelışme yaşan- dığından ve Istanbul'da Ba- tılı biçimlerle hâlâ güçlü olan geleneksel bıçimlenn birle- şiminden özgün biroryanta- list önerinin ortaya çıktığmı belirten Batur, bu oluşumda mimarlara tanınan serbest- liğin de payını vurguluyor: "A\Tupa'da katı bir akade- mizm içinde çalışmak duru- munda olan mimaıiar, İstan- bul'dadaha rahattasanmlar vapabilmişlerdi. Bu haliyle Istanbul'daki oryantalist mi- mari evrensel mimari ile ge- leneksel mimari arasmda sa- hmyordu. Bu salınım da İs- tanbuloryantalizmine olduk- ça özgün bir konutn sağladı. Bu düşüncemi acıklamak için özeDildeBeylerbeyi veyanmış olan Çırağan saraylarından ve Şale Köşkü'nden bazı a>- nntüar üzerinde durdum. Ama tezime esas olacak ör- neği, İtalyan Mimar Monta- nıveAksaray'dakiValideCa- misi'nin miman olan Sarkis Balyan 'dan hareketle,oryan- talizmin Osmanlı mimarla- n üzerindeki etkileri oluş- turdu." Son albümünde Türk ezgilerine de yer veren Loreena Mc Kennitt etiketlerden rahatsız 6 Müzîkfetıdiistrisisığ ve kısır' GÜLERÇETtN Kelt kültür mirasının izlerini ararken soundunu Ortadoğu'ya ka- dar taşıyan trlanda asıllı, Kanada- lı müzisyen Loreena Mc Kennitt, Akdeniz'deki keşiflerini yansıttı- ğı son albümünde 'Marco Polo' adlı parçayla Türk ezgilerine de yer veriyor. Türkiyeli izleyiciler 'Mevlana' adlı parçanın kullanıl- dığı bu parçadan önce de yoğun il- gi gösteriyorlardı Mc Kennitt'e. Sanatçının 'The Vısit' albümü 70 bin. 'The Mask and The Miror' al- bümü 80 bin, 'Wmter Garden' al- bümü de 60 bin satmıştı Türki- ye'de. Lorenna Mc Kennitt, Tür- kiye'de ulaştığı bu yüksek satış grafiği nedeniyle Balet Plak'tan altın plak almak ve yedinci albü- mü 'The Bookof Secrets'ı tanıtmak için Türkiye'deydi: - Müziğinizin dünyanın dört bir yanmdaki insanlardan brnük ilgi görmesini nasıl açıklıyorsunuz? Mc Kennitt - Emin olun bunun nedenini ben de tam olarak bile- miyorum. tnsanlann dikkatini çe- ken şey sanınm müziğimdeki duy- gusal boyut. Ben duygularda yo- ğunlaştığım için insanca bir şey- ler hisseden herkes bir şeyler bu- luyormüziğimde. Düzenlemelerin derleme nitelığinde olması da et- kili sanınm bu ilgide. Bir de insan- lar Kelt ezgilerini yakın buluyor- lar kendilerine. - Pek çok külrürün müziğini bir araya getirme süreciniz nasıl ger- çeleşiyor? Mc Kennitt - Öncelikle araştır- ma yapacağım bölgeyi ve dönemi belirliyorum. Pek çok değişik ki- tap okuyarak bölge hakkında bil- gi topluyorum. Kültürlerini, efsa- nelerini, geleneklerini öğreniyo- rum. Daha sonra da bu bölgeyi zi- yaret etmeye çahşıyorum. Kültü- rü daha iyi tanıyabilmek için ha- vayı, toprağı, iklimi, sokaktaki mü- ziği içime sindiriyorum. Bütün bu bilgiler bir araya geldikten sonra ortaya çıkan albüm benim kişisel seyahatimle biçimlenmiş oluyor. - Ziyaretettiğiniz bölgelerde çok kısa bir süre kalmanıza karşın ge- leneksel müziği modernize ediyor- sunuz. Bu biraz riskli degil mi? Bir de akademik çe% reler çalışmalan- nıza nasıl yaklaşıyor? Mc Kennitt- Ziyaret ettiğim böl- gelerde uzun süre kalmamamın bir eksiklik olduğunu ben de ka- bul ediyorum. Ancak ben bu sü- reci bir gezginin öğrenebileceği her şeyi önceden araştınp, o böl- gede kaldığı sürece de bunlan tec- rübe etmesine benzetiyorum. Aka- demistler daha zor ve karmaşık konularla ilgjleniyoriar. Farklı açı- endimi trlandalı sanatçı olarak da tanımlamak istemiyorum. îzleyicilerin ne tür müzik dinledikleriyle ilgilenmemelerine karşın sadece pazarlama kaygılanyla bu tür tanımlamalara gerek duyulması rahatsız ediyor beni. Açıkçası biraz sığ ve kısır buluyorum müzik endüstrisini. Bu tür etiketlerle uğraşıp müziği moda bir ürüne indirgiyorlar. Spice Girls'ü yarattılar örneğin. Kadın müzisyenler pazan, İrlandalı şarkıcılann pazan gibi pazarlar yaratıyorlar. Bu müziğin niteliğine. sanatçılara olduğu kadar albümlere, kasetlere para yatıran izleyicilere de büyük saygısızlık. lardan yaklaşıyoruz müziğe. An- cak belirgin bir tepki yok müziği- me yönelik olarak. -Müziğinizle kimlere ulaşmayı amaçbyorsunuA hedefkitJeniz kinı? Mc Kennitt-Özellikle ulaşmak istediğim bir sınıf yok. Ben sade- ce sevdiğim ve ilgilendiğim mü- ziği yapıyorum. Beğenen herkese açık müziğim. Öte yandan pazar için hazırlanan müzikler de var. Ancak gerçek müzısyenler yarat- ma süreçlerini bu tür bir üretim sürecine dönüştürmemeli kesin- likle. - Geçen yıl gerçeklestirdiğimiz söyleşide mü/iğinizi hiçbir katego- riye ko>inadığının sö> lemiştiniz. Son dönemlerde ise Batı müjiken- düstrisi ve müzikbasını nıüzikteka- dmlarm egemenliginin hâkim oldu- ğuna değinerek Spice Girls'ü >« sizi bu başannın örnekleri olarak sunuyor. Öte yandan sizi ve En- ya'yı Irlandah kadın sanatçdarola- rak etiketliyor. Bu konuda neier söyleyeceksiniz? Mc Kennitt - Kendimi trlandalı sanatçı olarak da tanımlamak is- temiyorum. Üstelik doğru bir ta- nım da değil bu. Marco Polo'nun trlanda müziği olduğunu savuna- maz hiç kimse. tzleyicilerin ne tür müzik dinledikleriyle ilgilenme- melerine karşın sadece pazarlama kaygılanyla bu tür tanımlamalara gerek duyulması rahatsız ediyor beni. Açıkçası biraz sığ ve kısır buluyorum müzik endüstrisini. Ya- pacak başka işleri yokmuş gibi bu tür etiketlerle uğraşıp müziği mo- da bir ürününe indirgiyorlar. Spi- ce Girls'ü yarattılar örneğin. Biryıl boyunca bu kızlan etek boylann- dan, kıyafetlerinden, saçlanndan konuşuldu. Gelecek yıl başka mo- dalar yaratacaklar. Kadın müzis- yenler pazan, İrlandalı şarkıcıla- nn pazan gibi pazarlar yaratıyor- lar. Bu müziğin niteliğine, sanat- çılara olduğu kadar albümlere, ka- setlere para yatıran izleyicilere de büyük saygısızlık. Bu nedenle be- nim tarzım. para ve gücün hâkim olduğu bu dünyayı rahatsız etti. Çünkü benim müziğim moda de- ğildi. Denetimleri altına almaya alışık olduklan şekilde gelişmedi hiçbir şey. Bu nedenle de endüst- rinin yarattığı etiketlere ihtiyaç duymadan pazarlıyorum hâlâ mü- ziğimi. - Marco Polo'nun oluşum süre- cini anlaûr mısınız? Mcviana ezgi- sini kuOanmadan önce tepki alabi- leceğiniz yönünde kaygüaruuz ol- dumu? Mc Kennitt - Sanatçı olarak be- ni heyecanlandıran ya da ilgimi çeken müziklere yöneliyorum. Bu nedenle işin başındayken tepki alıp almayacağım konusunda kaygı duymuyorum hiç. Bir Ortadoğu melodisi ile trlanda melodisini bir araya getirmeye çalışıyorduk. An- cak deneysel olarak değişik bir ça- lışma olmasına karşın müzikalite açısından doğal bir ezgi yakala- yamadık bir türlü. Ancak Mevla- na'yı dinlediğimde istediğim pro- jeyi bu parçayla gerçekleştirebi- leceğimi hissettim. Üstelik Türki- ye'de ne kadar popüler olduğunu da bilmiyordum bu parçanın. -İrianda müziğinin kendi özeDik- lerini koru>abümesinde bir ada ü\- kesi ohnasûıın da etkisi var mı? Mc Kennitt - Elbette var. Avru- pa'da insanlar ülkeler arasında se- yahatler edip kültür alışverişinde bulunurken trlanda kültürü her tür- lü etkiye kapah kaldı uzun süre. An- cak en ilginç nokta bu kültürün çok uzak yörelerden ve çok eski za- manlardan izleri hâlâ taşıyor ohna- sı. Çok bilinen trlanda ezgileriyle Hint ezgileri arasında büyük ben- zerlik var. Bu kültür Uzakoğu'dan kuzeye kadar taşındıktan sonra bu adanın içinde günümüze kadar taşınmış. Prenses Diana anısına konser • Kültür Servisi - lngılız grup Oasis, Pans'te vereceği konserin tüm gelirinı Diana'nın anısına AIDS demeğine bağışlıyor. 4 Kasımda gerçekleşecek olan konserle ilgili olarak yapılan açıklamaya göre, grubun Pans konserini seçme nedeni Prensesin Pans'te yaşamını yitirmesı. MDT iki temsille Kahire'de • ANKARA (AA) - Her sezon sanatseverlerin büyük beğenısıni toplayan Modern Dans Topluluğu (MDT). Mısır'ın Kahıre Operası'ndan aldığı bir davet üzerine, Cumhuriyet Bayramı kutlamalannı burada vereceği iki temsille gerçekleştirecek. Kültür Bakanı Istemihan Talay, bakanlığının yurtiçi ve yurtdışındaki etkin sanatsal çabalannın süreceğini. sanata ve sanatçıya desteklerinin devam edeceğinı söyledi. Talay. Devlet Opera ve Balesi (DOB) bınasında düzenledıği basın toplantısında, DOB'un önümüzdekı günlerde yoğun bir yurtdışı programı olacağını; Hırvatıstan, Fas. Rusya, Danimarka, Pakistan ve lsveç"te turnelerin süreceğıni kaydetti. Oyun Yanm Yarışması I Kültür Servisi - Tiyatro ve Telev ızyon Yazarlan Derneği 1997'98 sezonu etkinliklerini "Oyun Yazım Yanşması" ile açıyor. Türk Tiyatro Kültürü ve yazmına katkıda bulunmak, Ulusal tıyatromuza yeni oyunlar lcazandırmak amacıyla düzenlenen yanşmanın son başvuru tarihı 31 Aralık. Üç büyük ve üç özendirme ödülünün verileceğı "Oyun Yazın Yanşması" yaş sının olmaksızm. hiç oyunu oynanmamış tüm tiyatro dostlanna açık. Yazarlar yanşmaya en çok iki yapıtla katılabilır. lçerik \e biçim sınırlamasının olmadığı tek ya da iki perdelik yapıtlann katılacağı yanşmanın bugüne dek hiç oyunu sahnelenmemiş yazarlara açık olması Türk tiyatrosuna yeni yazarlann katılmasına kapı açıyor. Yeni bir dergi: 'Yaşasın Edebiyat' • Kültür Servisi - Mıllıvet Dergi Grubu. edebıyatçı ve eleştinnen Hikmet Altınkaynak'ın yönetımmde 1 kasımda "Yaşasın Edebiyat' adlı yeni bir aylık dergi yayımlamaya başlıyor. Dergi yönetimi, amaçlannın edebiyat alanında yepyeni ve olumlu bir ortam oluşturmak olduğunu belırtiyor. Lise ve ünıversite gençliğınin, amatör > azar ve şairlenn yazı ve şiırleriyle yer alabilecekleri dergıde, usta şair, öykücü ve denemeciler de hem yazı yazacak, hem de 'danışmanlık' yapacaklar.Danışma kurulunda Oktay Akbal, Ataol Behramoğlu, Nüket Esen. Vedat Günyol, Doğan Hızlan, Zülfü Livaneli, Erdal Öz. Yüksel Pazarkaya, Ülkü Tamer ve Buket L'zuner yer alıyor. Dergi, 16. Uluslararası tstanbul Kitap Fuan (Tüyap)'nda 'Şıir Paneli' düzenlıyor. 1 kasım cumartesi günü A Salonu'nda saat 18.00'de başlayacak olan paneli eleştirmen, Hürriyet Gazetesi Yaym Danışmanı Doğan Hızlan yönetecek. Panele •konaştBacı olarak Salah Bırsel, Yüksel Pazarkaya, Fendun Andaç, Turgay Fişekçi, Enver Ercan ve Bejan Matur katılıyor. Xoğul Tüpkiye' konseri Fransa'da • Kültür Servisi - Balık Ayhan ve Grubu, Kotchak. Metın-Kemal Kahraman ve Grubu. Muammer Ketençoğlu-tvi Dermancı. Ömer Özkalp. Sara Alexander-Nedim Nalbantoğlu, Trio Aksak 2 Kasım pazar günü saat 14.30'da Fransa'da Arap Dünyası Enstitüsü'nde 'Çoğul Türkiye' başlıklı bir konser verecekler. Irkçılığa Karşı Mücadele Yılı' çerçevesinde gerçekJeştenlen etkinlikler, son yıllarda artan ırkçı yönelimlere dikkat çekme> i. kıtleleri bilgilendirmeyi ve Avrupa toplumlannın çokuluslu yapısını gözler önüne sermeyi hedeflıyor. Konserde Türkiye'nin etnik, tarihi ve kültürel çeşitlilik açısından sahip olduğu zenginliğin ortaya çıkanlması amaçlanıyor. HiUer'in tablosu açık arttırmada • Kültür Servisi -Adolf Hitler"ın 1916yılında 1. Dünya Savaşı sırasında askerliğıni yaparken çizdiği sanılan bir suluboya tablo Londra'nın doğusundaki Brigg kasabasında açık arttırmayla satışa sunulacak. Uzmanlar, bir savaş sahnesını betımleyen resmin sahte olduğunu öne sürerken müzayedeyı düzenleyen R. Horner. "Resmin A. Hitler tarafindan yapılmış olduğunundan son derece eminiz" diyor. Adı açıklanmayan bir kişi tarafindan müzayedeye sunulan resmin açılış fıyatı 1600 dolar. Resimde A. Hitler imzası yer alıyor. Hitler 1. Dünya Savaşı öncesınde Viyana'da resimle ilgilenmış, iki kez Güzel Sanatlar Akademisi'nin sınavlanna girmiş fakat başansız olmuştu. Brigg Müzayede Evi, geçen yıl da Hıtler'in olduğu sanılan bir başka resmı 4000 dolara satmıştı. Michael Douglas ödülünü aldı • Kültür Servisi - Amenkalı aktör ve yapımcı Michael Douglas geçen hafta sona eren Chıcago Uluslararası Film Festivali'nde "Yaşam Boyu Başarı" ödülünü aldı. Douglas; "Fatal Attractıon", "Wall Street". "Basic Instinct" ve "Disclosure" gibi filmlerdeki başansından dolayı bu ödüle layık göriildü. "One Flevv Over The Cuckoo s Nest" ve "The China Syndrome" gibı filmlerin yapımcılığını üstlenen Douglas. "The Game" isimli fitaıde de rol alıyor. Cafe Gramofon'da jazz siirilyor • Kültür Servisi - Cafe Gramofon'da jazz. sezona Amerikalı ve Avrupalı jazz'cılarla devam ediyor. Bugün, 5 Kasım çarşamba ve 6 Kasım perşembe günleri saat 22.30 - 01.30'da Mack Goldsbury, Önder Focan, Stephan Weeke ve Ernst Bıer'den oluşan "Ernst Bier - Mack Goldsbury Quartet" cazseverlere hoş anlar yaşatacaklar. Uons Kulübü'nden eğitime katkı • Kültür Servisi - Çağdaş Beyoğlu Lions Kulübü'nün eğitime katkı amacıyla dün akşam düzenlediği Zerrin Özer konseri 27 Aralık pazartesı günü AKM Büyük Salon'da yinelenecek. Konserin gelıri Beşiktaş bölgesinde bir okulun yapımında kullanılacak. Özakman'ın kitabı yayımlandı • Kültür Servisi - TRT'de yayımlanan 'Kurtuluş' dizisinin yazan Turgut Özakman'ın 'Vahidettin, Mustafa Kemal ve Milli Mücadele' adlı araştırma kitabı Bilgi Yayınevi tarafindan yayımlandı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear