23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
ÜAYFA CUMHURİYET 4 EYLÜL1996 ÇARŞAMBA 12 KULTUR 5 3 . V E N E D İ K F İ L M F E S T İ V A L İ ' N D E N N O T L A R Carla'nın yüreğe vuran şarlası 'Carla'nın Şarkısı' Ken Loach'un bir kez daha günümüzün sosval. kültürel. ekonomik sorunlannı çağnştırarak. yaşanagelen oneaaeıva. felakete ve karmaşaya değindiği, "Land and Freedom"ın sevirci ve gişe başarısını tekrarlayabile cck.be> lik de\ işle "sıcak ve şiirsel* bir yapıt. SLNGl ÇAPAN VENEDİK- Dün güneşlice bir pazar gününü fırsat bılip. belki. festivalde boy gösteren birkaç Holly vvood stannı da görmeyi umarak. çoluk-çocuk, tüm ailecek Lido plajlannı dolduran ltalyanlan akşamüstü dönüşte perişan eden yağmurdan sonra, bugün açık \e günlük güneşlik yeni güne. Ken Loach'un yanşma bölümündeki son filmi olan "Carla'nınŞarkısı"yla başladık. Geçen me\sim Ispanya içsavaşına. (kanımca) naifçe (ve biraz amatörcc) bakan "Ülke ve Özgüriük" filmi v le bizde de hayli ilui »ören. (ama '94 Berlin Film Festıvali'nde FIBRESCI \e en iyi kadın ovuncu ödüiünü kazanan bırönceki filmı 'Ladybird. Ladvbird'ü. dünyadan habersız bir özel TVmizde resmen lıarcanan) tngiliz yönetnıen Ken Loach, nicedir benimsediği. ödün \ermediği sosyalist dünva görüşü ve yalın. insancıl. alçak perdeden konuşan. ıçtenliklı yaklaşımıvla. çağın uluslararası sorunlanna kamera tutmayı sürdürüvor vine. ngiliz yönetmen Ken Loach. nicedir benimsediği. ödün vermediği sosyalist dünya görüşü ve yalın. insancıl, alçak perdeden konuşan, içtenlikli yaklaşımıyla. çağın uluslararası sorunlarına kamera tutmayı sürdürüyor yine. Bu kez Avrupa dışına açılıp Latin Amerika'ya uzanarak Nikaragua'nın yaşanan kaosa bakan bu saygın politık sinema ustası, bir kez daha bilinen anlatım özellikleriyle bezeli. iyi yürekli bir İngiliz (îskoç mu demeli yoksa) beledıye otobüsü şoförüyle, dans edip şarkı söyleyerek yolunu bulmaya bakan. devrimci bir Nikaragualı genç kız arasındaki aşk ve tutku ilişkisiyle harmanlanmış, çağdaş bir öykü anlatıyor. Bu kez Av rupa dışına açılıp Latin Amerika'ya uzanarak Nikaragua'da yaşanan kaosa. her zamanki engel tanımaz işbıtiricıliğivlc bakan bu saygın politik sinema ustası. bir kez daha bilinen anlatım özellikleriv le bezeli. iyi yürekli bir İngiliz (Iskoç mu demeli voksa) belediye otobüsü şoförüyle. dans edip şarkı söyleyerek yolunu bulmaya bakan. devrimci bir Nikaragualı genç 'Arhk Rus sanaünıntemsilcisiyim' Ünlü mezzo soprano 'Kontes' Irina Bogatcheva, bu akşam Aya İrini 'de bir konser verecek GÜL ERÇETİN Dünyaca ünlü mezzo soprano Irina Bogatche\a. bu akşam saat 20.30'da Henkel Turyağ'ın 80 vılı kutlanıa et- kınlikleri kapsamında Aya Irinı'de bir konser \erecek. Sanatçıya konserinde Sef Yladimir Popo\ yönetımindeki 32 kişilik St. Petersburg Rus Folk Klasık Orkestrası eşlik ediyor. Dünyaca ünlü operalann çoğunda salıneve çıkan ve zamanla "Rus Operası'nın tenısilcisi göre\ıni üstlenen Bogatcheva. Türk sa- natseverlerle ilkkezbuluşacak. Önceki gün tstanbul'a gelen Irina Bogatche- va'yla konserinden önce birsöyleşı ger- çekleştirdık. - Biraz klasik bir soruyla başlayalım. Konser vermek için Türkiye'\e ilk kez geliyorsunuz. Davet edildiğinizde neler düşündünüz? Türk dinleyicishle ilgili bir bilgive sahip nıivdiniz? BOGATCHEYA- Evet. bu benim Türkive'deki ilk konserim olacaîc. ama daha önce Antalya'yı ziyaret etmiştim. Oldukça sıcak kanİı ve misafirperver insanlarla tanıştığım bu tatilden sonra bu ülkeye sanatımla gelmeyi çok iste- miştim. bu nedenle teklif alınca olduk- ça mutlu oldum v e hiç düşünmeden ka- bul ettını. - Rusya, 90'lann başında büyük bir değişim geçirdi. Eski So\\etler Birli- ği'nde sanat. devlet için bir tanıtım ara- cıvdı. Bu siyasal değişimden sonra Rus- ya'nın sanata yaklaşımında ne gibi de- "ğişiklikler oldü? BOGATCHENA- Sizin de belirttiği- niz gibi eskiden sanat de\ let için bir ta- nıtım aracıydı bu nedenle en yetenekli en iyi sanatçılar seçilir. çok iyi bir eği- tımden geçırilirdı. Özellikle opera ve bale gibi klasik sanatlar evrenselhği da- ha kolay yakalayabildikleri ıçın bu dal- larda sanatçılara büyük imkânlarsağla- nırdı. Batı. bu dallan çok iyi tanıyorve beğeniyordu. bu nedenle bizim kendi- mizi Batfyabegendirdığımiz. kabulet- tırdiğimiz dallardı bunlar. Şımdi cum- huriyetler kendı bağımsızlıklannı ilan ettiler. sonuçta daha özgür bir ortam v ar. ama artık en yetenekli en iyi dediğimiz gençler. devletın imkânlarından yarar- lanamadıklan için yurtdışındalar. Rus- ya'ya çoğunlukla geimiyorlar bile. - Peki bunun Rus sanatına ne gibi et- kileri olacak sizce? BOGATCHEVA- Elbette Rus sanatı bu süreçten etkılenıvor. Gençler düşük ücretlerle \e olanaksızJar ıçinde çalış- mak istemiyorlar. Koşullann uvgun ol- duğu verlere gıdhorlar Bu nedenle de önümüzdeki dönem- de Rus sanatında büvük venilikler. sji- •J~^v ünyanın pek çok yerinde resitaller vermek, sahneye / 1 çıkmak elbette bana büyük sorumluluk yükledi. -£_-S Eskiden kendimi yalnız bir sanatçı olarak görürdüm artık Rus halkının ve sanatının temsilcisiyim ben. Sanırım sanatımda olumlu etkileri oluyor bu sorumluluğun. ris.imler beklemiyorum ben. - Siz diinyanın pek çok operasında sahneye çıktınız \e zamanla Rus opera- sının tenısilcisi oldunuz. Bu sorumluluk sizin sanata yaklaşımınızı nasıl etkiliv or'.' BOGATCHENA- Diinyanın pek çok >ennde resitaller vermek. sahneye çık- mak elbette bana büyük sorumluluk yükledi. Eskiden kendimi yalnız bir sa- natçı olarak görürdüm artık Rus halkı- nın ve sanatının temsilcisiyim ben. Sa- nırım sanatımda olumlu etkileri oluyor bu sorumluluğun. - Siz sanat eğitiminize St. Petersburg konsenatuvarı'nda başladınız. Uzun siire St. Petersburg Orkestrasf> la çalış- tınız ve şimdi de St. Petersburg Konser- vatman'nda profesöriük umanıyladers veriyorsunuz. St. Petersburg'la iletişimi- niz >e öğretmenliğiniz sanatınızı nasıl et- kili\or? Bir de bu dersler sanata ajırma- nız gereken zamanı \e enerjh i alıvor mu sizden? BOGATCHENA- St. Petersburgia oldukça uyumlu bir iletisimimiz var. Beni en çok gençlerle çalışmak mutlu ediyor. Kendı okulumda şimdi ben gençlere bir şeyler öğretiyorum. mekte olan kuşağa bir şevler öğretme sorumluluğu beni motive ediyor ve ba- na inanılmaz birenerjı veriyor Sonuçta eğitmenlik ve sanat birbirini destekli- yor. hıçbir çelişki yaşamıyorum. - Diinyanın en ünlü üç tenoru Pav arot- ti. Carreras \e Domıngo bir arava gele- rek de\ bir konser \erdiler. Öncelikle bu girişimi nasıl değerlendirdini/.? Batı'da bu girişimden sonra 'Diva'ların neden bir araya gelmedikleri sorulmaya baş- landı. Bö> le bir girişimin olmaması tica- ri nedenlerden mi kaynaklanıyor sizce? Bir de size teklif gelse yaklaşımınız ne olurdu? BOGATCHEVA- Ben üç tenorun bir araya gelmesini çok değışik bir fikir olarak değerlendiriv orum. Oldukça ba- şanlıbirorganizasvondu. Divalaraböy- le bir teklif gelmemesinın nedenıni tam olarak büemiyorum. ama organızatör- ler yeterince ilgı görmeveceğini düşü- nerek böyle bir riske girmek îstemivor olabilirler Fakat böyle bir girişim olur- sa ben de St. Petersburg orkestrasıv la katılmaktan mutluluk du\arım elbette Oldukça ılginç bir girişim olurdu . - Opera dinlev icisi v e sınırları belli bir müzikbu nedenle veniliklerede çok açık değil. Sizce operada 20. v ü/> ılda bü> ük \eniliklerin gerçekleşmeme nedeni ne- dir? BOGATCHENA - Evet. klasik mti- zık ve opera. daha elit bir dinlev ici kit- lesine seslenir. 20. yüzyılda da Beetho- ven'larMozartlaryetişmedi. Busonra- dan ortava çıkmış bir gelişme değil. Klasik müzik doğuşundan beri hep kü- çük bir kitleve seslenirdi. ama bence gençlerin de bu konuda bir şeyler yap- ması gerekiyor. Gerçi birtakım gınşim- ler var. ama 18. yiizyıldaki yaratıcılık- tan çok uzağız henüz. -Sizdünyada LaContesse'umanı\- la tanını\orsunuz. Nedir bu umanın öy- küsii? BOGATCHENA- Evet Pansteki bir gösteride bir kontesi canlandırmıştım. Fransızbasinı • Kontes daha önce buka- dar iyi vorunilanmamis.tr şeklinde de- ğerlendirince bana bu unvanı verdiler Sonra dabu unvan benimle birlikte bü- tün dünvavı üezdi. kız arasındaki. Glasgovv "dan başlayıp Nikaragua'ya uzanan bir aşk ve tutku ilişkisiyle harmanlanmış. çağdaş bir öykü anlatıvor. bolca duygıısal. insancıl ve fölklonk" sahnelerle donatılmış. "Hidden Agenda"dan -Riff Raff^a. "RainingStones"dan "Landand Freedom"a kadar Ken Loach sinemasına özgü anlatım yapısıvla. bilinen öğelerin vinelendiği "Caria's Song". bir kez daha yoğun toplumsal ve siyasal dönüşümlerle çepeçevre kuşatılmış. gıderek bu olaylann kaderlerini çizdıği kahramanların özel yaşam serüvenlerini aktaran bir film, politik fonda geçen, çağdaş bir aşk öyküsü. Sıcak ve şiirsel bir yapıt 'Iskoçya nire, Nikaragua nire?" diyeceklerı bile etkisi altına alan. dokunaklı ve >er yer gözyaşı pınarlarını harekete geçıren 'Carla"nın Şarkısı'nda. özgür düşünceli.göçmenlere yardımcı olan. 'san kafa. İngiliz patatesi' sevgilisini bırakıp körkütük vurulduğu devrimci kızla birlikte. 1987"de Sandinıst hükünıete karşı. ABD- CIAnin kışkırttığı Kontralann başlattığı ıç savaşla cehenneme dönmüş Nikaragua yollanna düşen şotbr George rolündeki. Robert De Niro'nun gençliğini hatırlatan Robert Caryle ile Carla'vı oynayan Oyanka Oabezas uyumlu birçift oluşturuyorlar. Scott Glenn'iıı de yoksul, ezik Nikaragua halkına arka çıkan. t'eleğin çemberınden geçmiş. iyi bir Amerikalı yı canlandırdığı 'Carla'nın Şarkısı'. 30 yılı aşkın meslek yaşamında çizgisinden sapmamış ve iki yıl önce Venedık'te bütün karıveri için lavık görülen özel bir Altın Aslan ödülüyle taçlandınlmış Ken Loach'un bir kez daha günümüzün sosyal. kültürel. ekonomik sorunlannt çağnştırarak. yaşanagelen onca acıya. felakete ve karmaşaya değindiği, "Land and Freedom'*ın seyirci ve gişe bıujansını tekrarLiyabilecek. beylik deyışle "sıcak ve şiirsel* bir yapıt özetle. \akında Belge Film tarafından seyircımıze sunulacak olan 'Carla'nın Şarkısı'nın ödül şansı ver genel havadan edindiğim ızlenimlere göre. Leone ve Monica Pellizzari Italyanlarca hayli sevilen Loach'un yanı sıra çok tutulan bir başka eski usta olan. spagetti-vvestern'ın babası. müteveffa Sergio Leone'nin de elden geçirilip düzeltilmiş başvapıtlarından bırinin (RodSteiger'li. JamesCoburn'lü, 1971 vapınıı 'GuilaTesta'nın). özel bir gösterivle anıldığı festivalin voğun etkinlıklerinin hepsine vetişmeye pek imkân yok tabıı ki. 'Sinemanın Geleceği veGeleceğin Sineması' başlığı altında özetleyebıleceğimiz. vığınla ünlünün katılıp bildıri sunduğu ve konuşma yaptığı '21.Vüzyıldaki Sinema'yı ele alan bir sempozyumu (yoksa buluşma mı demeli?! ızlemektense örneğin. Yittorio De Sica'nın restore edilip tamamlanarak sevirciye sunulan. 1945 yapımı. eski bir neorealist filmine. 'La Porta del Cielo- Göğün Kapısı'na gitmeyı yeğledık biz. "llmut N'erenler KuIvarT diye Türkçeleştirilebilecek. festivalin bizce ılginç yan bölümlerinden biri olan 'Corsia di Sorpasso'da seyrettiğımiz. Italyan kökenlı Avustralyalı genç kadın yönetmen Monica Pellizzari'nın 'Fistful of Flies- Bir Avuç Dolusu Sinek'i. bıze yeni bir JaneCampion'un gelişıni düşündürürken. 4-5 yaşındaki bir kız çocuğunun başrolünü ovnadığı Fransız vönetmen Jacques Doillon'un yanşma filmi "Ponette" de Bresson'un sinemasını anımsattı. Foça'da coşkulu bir müzik yaz okulu ÖNDER KÜTAHVAL1 Müziğin 20'nci vüzyıldaki gelişimi. kusursuzluğa doğru hızla vol alınan bir dönem olarak tanımlanabilir. 19"uncu yüzyılın masallaşnıış \irtüözleri Paga- nini ile Liszt'inkeman \e piyano çalma teknıklerinegenrdiklen venı- likler çoktan a^ılmıştır. Yüz- vılımızda bu çalgılar için ya- zılanlar arasında. teknik yön- den her ikı besteciv i gölgede bırakan yapıtlarçoktur. Üstelik ünlÜNOİocular anı- lan sanatçılan n \ apıtlarını da- ha da güçleştirlmiş biçimle- riyle çalmaktadırlar. X. Horo- «itz'in. Liszt'ii Ikinci Macar Rapsodisi'ni kendı düzenle- mesiyle yorurn ayışı bunun il- ginç'bir örnegijir. Kusursuzluğa duyulan eğilim. müzi- kai çalma bakiTiından da geçerlıdir. Bir kez daha Pagünini ile Liszt'e bakacak olursak onlanr vapıtlannı yorumlarken müzik yapmaNin sanatçıları artık soğuk karşılıyoruz. Solocuların .anı sıra oda müziğı. ban- do. orkestra ve*.oro gibi topluluklarda da amaç. en iyiy«.aklaşmaktır. Bir oda or- Gülsin Onav kestrasmda. sadecebinnci kemanlar ara- sındaki ses temizliği sorununu çözebil- mek için saatlerce prova yapıldığını ta- nıklardan duymuştum. Bunun gibi aelişmeler. bir konserva- tuvar ya da yüksek müzik okulu öğren- cisinin. çıraklıkdönemi sırasındasıkıça- lışmaya ek olarak dünyaya daha geniş bir açıdan bakma- sını gerektiriyor. Öğretmeni ne denli ünlü olursa olsun. onun başka ustalara da kulak vermesi ve kendine göre bir sentez yapması artık bir zo- runluluktur. Böylece "Yaz Okulu' denilen çalışma tarzı gündeme gelmiş oluyor. Dünyanın belli başlı ülkele- rinde müziğin herdalında yaz okulları var. Bunlarda çoğu kez ünlü sanatçılar ya da öğ- retmenlerders veriyor. Bazılannda çalı- şılacak yapıtlar aviar önce katılımcılara duyuruluyor. $unu da belirtelim, yaz okullarınasadeceöğrenciler değil. yetiş- kinler de katılma gereğini duymak'tadır. Yaz okullannın başka bir işlev i de çe- şitli ülkelerin sanatçı adayları arasında- ki dostluğupekiştirmesi, fikiralışverişi- ne ortam sağlamasıdır. Bunun siy asal et- kileri bile görüjmektedir. Ömeğin yaz aylannda Fransa'da etkinlik yapan Akde- nız Gençlik Orkestrasf nda siyasal yön- den düşman sav ılan ülkelerin müzikçile- ri yan yana ver alabilmektedir. Aynı şe- yi birkaç yıl öncesınin Bilkent Gençlik Orkestrası için de söyleyebilıriz. Bu du- rum. sıyasetçıle- nnbasitçıkarlarla körüklediği düş- manhklan gülünç kılmaktadır. Dünya müzik yaşantısının kaçı- nılmaz bir öğesi olan yaz okulu et- kinlikleri bizde de görülür oldu. Bunlardan biri. Izmir'de Foça ya- Ruşen Giineş kınlarında bulu- nanbirtatil köyünde 19-28ağustosgün- lerı arasında yapıldı. tzmirli müzikseverlere değişik çalgı- larda ders veren Epik Müzik Okulu. ge- çen yıl değerli flüt sanatçımız Gülşen Tatu ile bir yaz okulu düzenlemişti. Ay- nı etkinlik. bu yıl kapsamı genişletılerek yinelendi. Yaz okuluna. Tatu ile birlikte viyolasanatçısı RuşenGüneşvepıyanist GülsinOnay da katıldı. Avnca Ingiltere Krallık Müzik Koleji GitarBölütnü'nün başkanı olan Charîes Ramirez. okulun gitaröğretmenlerine semineryaptı. Ben anılan sanatçının Foça Kalesı'nde verdı- ği ve dinleyenlere epey sıkıcı gelen resi- taline çağnlmıştım. Savm Vİaria Rita Epik'ın söylediğıne göre bu yıl çeşitli konservatuvarlar- dan ve dışandan 14 flüt. do- kuzartanede vivola ve piya- no öğrencisi v az okuluna ka- tıldı. Bunlardan biri Alman- va'dan gelen bir Kırgız'dı. Her gün beş saat çalışıldı. Öğrencilerçalışmaları toplu- ca izledı. Hoealar bireysel çalışma- lar da yaptılar. Okul siiresi içinde öğrencilerin başvuru Gülşen Tatu belgelerınde bildirdikleri parçalar üzerinde duruldu. Benim ızle- diğim derslerde.G.Tatu, F. Poulenc'ın flüt-piyano sonatını. G. Onay ise J. Brahms'ın Op. 24 Handel'in Teması Üzerine Çeşitlemeleri'ni. büyük bir özenle öğrencilerine çalıştırmaktaydı. Ruşen Güneş'i izleme fırsatını vazık ki bulamadım. Lüks bir tatil kövünde. on cünlük bir yaz okuluna katılmak. aynı zamanda da güzel bir dinlence geçirmek pahalı bir olay. Buna karşın velilerin çocuklan için özveride bulunuşu se\ ındıricidtr. Görüştüğüm öğrencilerde her zaman heyecanla dınledikleri ünlü sanatçıları ya'kından tanımanın. kendilerınden bir şeyleröğrenebilmenıncoşku- su \e mutluluğu vardı. Sayın Epik. gelecekte yaz okulunu daha da kapsamlı duruma ge- tirmev i v e ona uluslararası bir görünüm kazandırmav ı tasar- lamaktadır. Bence bu konuy- la konservatuvarlarımız. sen- fonı orkestralanmız ve opera- bale kurumlarımız da ilgilen- melidir. Onlann çeşitli dallar- da düzenleyebileceği yaz okulları kuşk'usuz lüks olma- yacaktır: ama daha fazla öğ- rencinin katılmasına olanak verecektir. Müzikteki bu ılginç gelişmeye yavaş vavaş ayak uydurmakta oluşumuzu gör- mek mutluluk vericidir. Önümüzdeki yıllarda Türkiye'de yapılabilecek kap- samlı yaz okulu etkinlikleri, sanat ku- rumlarımızın nıtelik yönünden yüksek düzeylere çıkarılmasını isteyen herkesi sevındirecektir. DEFNE GOLGESt TURGAY FİŞEKÇİ Turla Gezmek Gezmenin bir seçkinler ayrıcalığı olmaktan çıkma- sı. sanırım çalışanların ücretli izin haklarının yasalaş- masıyla başladı. 1936'da, Fransa'da iktidara gelen Halk Cephesi hükümetinin çalışanlara ücretli izin hakkı tanımasıy- la balıkçı köyleri ya da dağ köylerine dağılan insan- ları, ilya Ehrenburg, ünlü Paris Düşerken (Çeviren: Atilla Tokatlı, Sosyal Yayınlar) romanında tadını çı- kara çıkara anlatır. ikinci Dünya Savaşı sonrasında iyice gelişen kitle turizminin ürünlerinden biri de turia gezmek. Çok satışlı gazetelerimızde sayfa sayfa yayımla- nan turizm ilanlarına bakacak olursak bizde de tur- la gezmek giderek yaygınlaşmakta. Bir turizm şirketi sizin yerinize. gezinizi örgütlüyor. Gideceğinız yerlere nasıl ulaşacağınızı. nerede ka- lacağınızı, nereleri göreceğinizi, bu gezinin sıze ka- ça patlayacağını. hepsini önceden belirleyerek size bildiriyor. Siz de paranızı ödeyip, yine sizin gibi aynı yolu seç- miş insanlarla birlikte yolculuk ediyorsunuz. Genel- likle başınızda bir de kılavuz oluyor. Böylece gezen olmaktan çıkıp gezdirilen oluyor- sunuz ki o zaman eylemınizin niteliği değişiveriyor. Turizm mesleği. insanları. ülkelerı birbirine tanıtıp sevdirdiği, bu yolla uluslar arasındaki kimi önyargı- ların aşılmasına katkıda bulunduğu için kutsal sayı- labilecek önemde. Bu alanda çalışan insanların da mesleğin önemine yaraşır nitelikte kimseler olması gerekir. • Yıllar önce, iznik'i. ilk kez bir turizm şirketinin dü- zenlediği günlük bir gezide görmüştüm. Gördüm dı- yemeyeceğim çünkü gezi programında yazılı olma- sına karşın iznik'teki önemli Bizans, Selçuklu ve Os- manlı yapıtları gösterilmediği gibi. kılavuzumuz ta- rafından bunların önemsiz ve görmeye değer şeyler olmadıklan da bizlere öğretildi. Sonundagöl kıyısın- da bir öğle yemeği yemiş olmak için iznik'e gidip gel- miş olduk. Sonradan birkaç kez bu çok ılginç tarih- sel kenti, kılavuzum olmadan, kitaplardan öğrendi- ğım bılgilerle gezıp. gönlümcetanıyabildim. Kitle tuhzminde bu denli ışin yalnızca ticareti pe- şinde olan tur şirketlerinin at oynatabilmesınin pek çok nedeni var elbette. Pek çok insan için başka bir kent ya da ülke bilin- mezlikle eşanlamlı. Bilinmeyen kişide ister istemez bir çekingenlik ve korku uyandırıyor. Dilleri dilinıze, kültürü kültürünüze benzemeyen insanlarla karşı- laşmak. ıçinde tehlike düşüncesini de barındırıyor. Bir başka ülkede ya da kentte tek başına kalma düşüncesi, tehlike düşüncesiyle birleştiği anda. ge- zi düşüncesinden beklenecek yararlar da sona erı- yor. Bu durumda, "Neden geziyorsun" sorusuna ve- rilebilecek fazla bir yanıt kalmıyor. Tek pazar olma yolunda hızla ilerleyen dünya tica- reti, dünyanın bütün kültür ürünlerini, satın alabile- ceğinız kadar yakınmıza getirıyor. Ünlü müzelerdeki yapıtları ıçeren güzel baskılı kıtaplar, video kasetle- ri, CD'ler vb. Bunlar size yetmiyorsa, yine de girıp Louvre Müzesi'ni bir görmek, Nâzım'm "kederden geberdiği" Voltaire Rıhtımfna bir de onun gözüyle bakmak isterseniz"o zaman "Üç Günde Paris" gibi programlardan uzaklaşıp. sizi çeken şeye doya do- ya zaman ayırabileceğinız programlar yapmalısınız kendinize. Gezi, içinde beklenmedik serüvenleri içer- medikten sonra neye yarar? Bütün bunları Adam Sanat dergisinin bu ayki sayı- sında yayımlanan Enis Batur'un "İkı Denız Arast Kara Topraklar" adlı yazısını okuyunca düşündüm. Anlatılan yerlerin izini, önüme açtığım haritadan sür- meye çalışarak; hiçbir "fur"un sizi götüremeyeceği güzellikleri tar.ıyarak, tadarak. düşünerek; yazın de- nilen şeyin insanlık için ne denli gerekli olduğunu dü- şünerek izledim. Ardından Ahmet Haşim'in Frankfurt Seyahatna- mes/'nden Attilâ ilhan'm Abbas Vo/cu'sunadek ge- zi edebıyatımızın ürünlerini düşündüm. "Tur"\a gezenler, karşılarında çok zavallı kaldılar. BUGUN St Petersburg Bale Tiyatrosu. koreografisini Boris Eifman'ın yapuğı 'Don Kişot Bir Delinin Düşleri' adlı iki perdelik baleyi saat 21 .OO'de Harbive Açıkhava Tivatrosu'nda sahneliyor. Aksanat'ta saat 12.30 ve 17.30'd'a başrolünde Richard Burton'ın rol aldığı 'Anne of the Thousand Days' adlı film gösteriliyor. Sahaf Cafe Kültür Merk'ezi'nde saat 18.OO'de Oğuz Özden'in sunacağı \e Ayten Mutlu'nun konuşmacı olarak katılacağı 'Şiir Dilinde Kalıcılık" konulu söyleşi yer alıyor. Pakistan'ın ünlü sanatçılarından Adnan Sami Khan. saat 20.30'da AKM'de bir konser verecek. Beyoğlu Sineması Yaz Şenliği'nde F. Zeffirelli'nin 'Othello'su gösteriliyor. (251 32 40) Taranta Babu Kültür Merkezi'nde Enver Ercan'ın "Şiir Akşamlan" konulu söyleşisi saat 19.00'da. (235 28 59). K Ü L T Ü R • Ç İ Z İ K K A M İ L M A S A R A C I
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear