Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 3EYLUL1996SALI
HABERLER
Çakıcı'dan
Ağar'a tehdit
iddiası
• lZMİR<Cumhuriyet
Ege Bürosu) - İki polis
memurunuTi kendı
aralarında y aptığı telsiz
k.onuşrnasında yeraltı
dünyasının ünlü
ısirrilerindern Alaattın
Çakıcı'nın adının geçmesi.
polisörgütü yöneticılennı
hareketegeçirdi. Dün
sabah erken saatlerde ikı
polisın aralannda vaptığı
telsiz konu-şmas'.nda.
'AlaattinÇakıcı'nın
adamlan Mehmet Ağar'ı
da tehdit etmiş.bilivor
musun?" sözleri. emnivet
örgütünü ayaga kaldırdı.
Olayın. iki polis
memurunun kendi
aralannda konuşurlarken
telsiz mandalının açık
olmasi nedenıyle
duyulduğu. daha sonra
merkezin uyansıvla
telsızın kapatıldığı
öğrenilidi.
Köye dönüşe
destek vaadi
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - De\ let Bakanı
M. Salım Ensarioğlu.
PKK'nin yaranığı terör
baskısı \e gü\enlik
nedenıyle köylerini terk
etmiş yurttaşlardan
isteyenlenn gen
dönüşünün sağlanacağını
bildirdi. Ensarioğlu.
yaptığı yazılı açıklamada
"Geri dönüş yapılacak
köylerdee\İerin \e
ahırların yapımı \e
onanmı için aile başına
ekonomık destek
hükümetimizce
saglanacaktır. Buamaçla
bıTıllere gerekli ödenekler
gönderilmektedir" dedı
Terör nedeniyle kapalı
olanokullann yeniden
eöitıme açılması konusu
üzennde önemle
durduklannı söyleyen
Ensarioğlu. "'Bölgede
halkınbelli başlı uğraşssı
olanhavvancılık. ancılık.
halı-kılim dokumacılığı
yanmda her türlü tanmsal
faalıyet ve sulama gibi
alanlarda da mutlak surette
devlet desteğı
sağlanacaktır" diye
konuştu.
ÇHter Ürdün'e
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
Ba^akan Yardımcısı \e
Dı>4İen Bakanı Tansu
Çıller. Ürdünlü meslektaşı.
Dıs^len Bakanı ve aynı
zaıranda Başbakanlık
görevıni yürüten
Abdülkerim Kabariti'nın
dautlisi olarak iki ülke
araında bir süredır en üst
düz;vde dev am eden siyasi
diulogçerçevesinde
burin Amman'a gidivor.
Çfo'in, Ortadoğu'nun
ıltıriı Müslüman ülkesı
Cıciin'ün, koalisyonun
bü>ükortağı tslami
görişlü RP"nin bölgeye
ihsnin izlediği polıtikalar
korusunda duyduğu
enoşeyı gidereceği
beirtıldi.
RPIi başkana soruşturma
RP'li başkana
sıruşturma
|KONY\ EREĞLİ
(Cımhuriyet) - Konyanın
E:ğli ılçesinde. RP'li İlçe
Bikanı Kazım Akyurt
hatkında. bir TY
pRgrammda "Bu rejimi
deriştıreceğiz"' dediği
»rekçesıyle cumhunyet
sa-.cıhğı tarafından
sooı>turma açıldı. Ereğli
Csmhuriyet Savcısı
Hiseyin Fikri Yılmaz.
yjttaşlann başvurusu
"ûsnne Akyurt ileyerel
tse\iz>cnda yayımlanan
pDgramı yöneten Yılmaz
Attnsoy hakkında da
sjuşturma başlatıldığını
btdirdi.
Dava
arkadaşları
| ANKARA (ANKA)-
kjalişycn ortaklan
Başbakan Necmettin
tbâkan ıle yardımcısı
TımuÇ ller'in yolları bu
tzmahkemede kesişecek.
E*akan\e Çiller. eski
tagırmı:millet\ekili
Vahmut Alınak'ın
ievhlerne açtığı da\ada
jırİıkte .argılanacaklar.
fnkara'da 5 temmuz günü
atuklu \e hükümlülenn
^ültsel Caddesi'ndeki
nplantısı sırasında polis
nrafindın tartaklanan
^Inak, iövülmesinden
vüıûtmenin başındakilerin
»rumluoldugunu
avjnank Erbakan ve
Ciiier'den ortaklaşa 100
nilyon iıra manevi
azmnatisteminde
îulundu
Savaş karşıtlan her yerde banş rüzgârları estirdi, halkların kardeşliğini vurguladı i GÜNDÜZ GÖZÜYLE
Banş bütün canlılariçin• Didim'deki etkinlikler,
teröre canını veren banş
yanlısı Uğur Mumcu'nun
adının verildiği caddeye
tabelanın asılmasıyla
başladı. İstanbul'da ise
"Banş Günü' törenine
katılanlar barış şarkıları
söyledi. ÖDP, HADEP,
KESK\eİHD tarafından
önceki gün düzenlenen
Banş Şenliği'nde
Yedikule Zindanlar'ını
dolduran binlerce kişi
barış sloganlan attı.
MLĞLVİSTANBLL (Cumhu-
riyet)- "Savaşy alnızca politikacıla-
nn politika vapması, tekeüerin si-
lah satması için geçerlidir. Ban> se-
nin. benim, tüm canlılann >e do-
ğanın özgürce yaşaması için gerek-
lidir."
Ege'nin iki yakasındakı msan-
lann birbırlerıne do.stluk iletileri-
nin kısaca özetıydı bu tümceler
Önceki gün kutlanan Banş Gü-
nü'nde. Dıdim'den karşı kıyıya
gönderilen bu mesajlan Ege'ye bı-
rakan. Didım'in "Banş Nolcula-
rfydı.
Türkçe v e Yunanca olarak hazır-
lanan mesajlar. Ege'nin dostluk
denızı olmasını isteyen insanlar
tarafından şişelenne yerleştirilmış-
ti. Ege'ye bırakılacakmesajlannba-
zılannda şöyle denıyordu.
"Ege kararmasın, banş denizi
olarak kalsın."
"Ne iyi bir savaş vardır, ne kötü
bir banş."
Didim'de hazırhklar sürerken.
karşı taraf Yunanistan'da "şove-
nizm" barışa yasak getinyordu
Yunanistan'dan denize açılıp banş
iletileri veçiçeklerinidenızebıra-
kacaklara şöyie deniliyordu:
"Burada şo\enizm \\ ice yüksel-
di. size izin \erirsek,dönüşte si/i ko-
ruyamay ız, gideınezsinLt."
"t'unanıstan'dakı gelişmelere \e
savaş çığırtkanlığına karşı. banşı
sa\ unmanın güzellığını ıse Didim
Beledıye Başkanı Mehmet So>sa-
Özgürlüğe uçurulan beyaz gü\ercinler, barış gönüllülerinin dileğini yansıtıyordu. (K.EREM ILGAZ)
lananlatıyordu
" Evrenin en büyük çirkinliğidir
savaş.Sa>aşın ka/ananı olmaz. Yüı
binlervaşamını.nıilyonlarsevdik-
lerini, kcntler tarihlerini \ e tüm in-
sanlar insanı insan \apan değerie-
rini yiririrler. Tüm insanlar için ba-
nş istiyoruz."
Dün> anın peL çok yerinde sa\ aş
olduğunu kavdeden So\salan. sa-
\a^ın rantını yıyen Mİah tüccarla-
nnı. "Ülkek>r.\eterlibeslenme,e0-
rim, sağlık gibi olanakları yokken
ürettiklerini silahlanmaya harcı-
yor. Silah tüccarlannın dünya ka>-
naklannı ellerinde tutmak isteyen
emperyalist ülkelerin çıkardıklan
savaşlan engelleyebilmek, dünya
insanlannm birbirierini st'\ mesi \e
y üksck sesle barışı istemesiy le ola-
sı~ dıyerek anlatıyordu.
Dıdim'deki etkinlikler. teröre
canını \eren barı^ \an11M l'ğur
\1u..ıcu'nun adının \erildıği cad-
deye tabelanın asılmas>ıyla başla-
dı. Ce>han Mumcu'nun tabelay ı as-
masının ardından. Ankara Fotoö-
rat'Sanatçılan "nın "Banş Fotoğraf-
lanSergisi'görüldü. Ceyhan \1um-
cu.Leziz Onaran. Anıl Çeçen ve
Seyfi Oktayın katıldığı panelde
soru somıak için söz alan bir din-
!e>icinin söylediği. katılımcılann
ortak düşüncesini \ansitıyordu:
~Ben de>ieteödediğinı paralann
sa>aş >atirımlanna lıarcanmasını
istemiyorum."
Barı^ın değerinııı ancak yitiril-
diği zaman anlaşıldığını belirten
Onaran. günümüzdeki sava^larda
katledilen si\ illeri şöyle anlatıyor-
du:
~Arîık sa\aşlar da namussuzlaş-
tı..."
Se> fi Oktay. banşı anlamak için
sa\aşın kötülüğünü görmek ge-
rektiğini vurgularken. Anıl Çeçen
jeologlann iFginç bir saptamasını
aktardr.
"Paylaşılamayan Ege'de kıyılar
karşılıklı olarak birbirine yaklaşı-
yor. Kıyılar tamamen birleştipnde
sa\aş çığırtkanları ne yapacak?~
Cevhan Mumcu da. ın^anlann
barış için silahlanmasının yanlış-
lığını \urguluyordu.
Panelin ardından. Didim iskele-
sınden denize açılırken. karşı taraf-
tan da aynı amaçlı insanlann yola
ko\ulabilmi> olmasını diliyordu
lıerkes. Her şeye karşın "BanşYbl-
culan" zeytin dallannı dostluk ve
^e\gı mesajlannı Ege >ulanna bı-
rakırken. son derece mutluydu \e
banş özlemi ıçındeydi.
Bir arada kutladılar
Istanbul'da ıse. 'Banş için Bir
.ArayaÇaüşmaGrubu'nun. Atatiirk
Kültür Merkezi'nde düzenlediğı
'Banş Günü' törenine katılan çe-
şıtli etnik kökenden insanlar. ba-
nş şarkıları söyledi. ellerinı bir-
bırlerine kenetlediler. \raştırnıa-
cı Yazar Mehmet Metiner. barışın
sağlanması ıçın demokratık bir
devlete ihtıyaç olduğunu belirte-
rek "Akan kanın durması için her-
kesin bir araya gelmesi zorunlu-
dur. Kürdüy le. Türküy le. .\le>isiy-
te bu galakside yaşayacağız" der-
ken, eski bir banş gönüllüsü Re-
ha İsvan. sa\ aş zaferleri istemedi-
ğini söyledi. Gazeteci Can Dündar.
medyanın savaşlardakı rolüne dik-
kat çekıp. banşa inanan bütün güç-
lenn medyanın bu rolünü görüp
bir önlem almasını istedığı gece-
de. Aiman Parlamentosu Neşiller
Grubu üyesi Cem Özdemir. "An-
neler savaşa hayır deyin" çağrısı
y aptı. Semah göstenlennın de ya-
pıldığı gecenın sonunda Tomris
Özden.Zeynep Poyraz'ın annesı
Menekşe Poyraz. eşı Siirt'te ölen
Elmas Kızıİdemir. karde^lerini
ınezralanndakıbirçatışmadakay-
beden Medine Çetinkaya \e oğlu
ölen Naziye Tural el ele tutuşup.
Türkçe. Kürtçe \e İngilizce "Ba-
rış, aşjti, peace" istediler.
"Barış hemen şimdi
1
"
1 Eylül Dünya Barış Günü ne-
deniyle ÖDP. HADEP. K.ESK. \e
İHD taratından önceki gün düzen-
lenen Banş Şenliği'nde Yedikule
Zindanlan'nı dolduran binlerce ki-
şi, on iki saati aşkın süreyle bir
yandan banş sloganlan atarken bir
yandan da ses sanatçılannın türkü-
lenyle coştu. eğlendi.
Akşam saatlerinden sonra sıray -
la sahneye gelen Ezginin Günlü-
ğü Grubu. Edip Akbayram. Fer-
hatTunç'unşarkılannaeşlıkeden
banşse\ erler sık sık "Süahlar sus-
sun, banş hemen şimdP dive slo-
gan attılar. Düzenleme komıtesi-
nin kararlan dışında slogan atan
grupları uyaran gecenin sunucusu
tiyatro sanatçtsı Orhan Aydın.
herkesi "barış kışkırtıcısı" ol-
maya çagırdı.
Gecenin sonlannı doğru Nahi-
de Diktaş isımli bir PK.K.'linın an-
nesiyle. Zahide Çarsan isinılı bir
asker annesi bırlikte barı> ateşi
yaktılar. Anneler "Banş istiyoruz"
diye bağırdılar.
Anneler sahneye geldikleri sıra-
da ışıklar söndürüldü ve binlerce
kişininyaktığımumveçakmaklar-
la aydınlanan tarihi mekânda nıuh-
teşem bir görüntü oluştu. Gençler
son olarak sahneye çıkan Grup Bu-
lutsuzluk Özlemi'nin parçalarış la
coştu ve halaylaryerini çılgın dans-
larabıraktı.
Gazi Mahallesi'nde öldürülen Sezgin'in annesi Sabahat Engin anlatıyor
'O öldü, kardeşleri işkence yorgunu'
ECETEMELKUR\N
ANKAR.-V -Sabahat Engin. anlatmak ıs-
temiyorönce. "Şiındianlatsanı.bir hafta ken-
dimegelemem" dıvor. Sonra herkes bılsin
diye söylüyor. "Bizimartıkçaremizyoktur.
sabnmız da kalmamıştır." Çünkü. 16 ya-
şındakı Sezgin'in Gazi Mahallesı'ndeöldü-
rülnıesının ardından her şey aslında yenı
başlıyor: baskınlar. gözaltılar. işkence ve
diğerlerı... Sabahat Engin, söze acı haber-
le başlıyor:
"'Sezgin \uruldu' dediler. Gaziosman-
paşa Hastanesi'ne kaldırılmış. Hastanede
"Ameliyatta' dediler. Ben beklerken dur-
madan y aralı geliyor. Arabadan indirip sed-
>e\e ko> uvorlar. polis durmadan yaralıları
tokatlıyor." Bu kadarv icdansız olnıay ın. Bız
gâ\ ur muy uz?' diye bağırmaya başladım."
Anneye kımse çocuğunun öldüğünü söv-
leyemıyorönce. yalnızbaşınabaygınlıkge-
çirir. başa çıkamayız dive hastaneden has-
taneye yolluyorlar. Sonunda doktorlardan
bin. Sabahat Engin'ın boynuna sanlıp -Sez-
ginçokgüzel bir insandı" diye ağlamay a baş-
layınca. anlıyor Sabahat Engin. Sezgin'in
öldüğünü. Sabahat Engin. oğlunu görmek
için de günleree uğraşıyor. Sonunda komi-
serin binni yakasından tutuvor silkeleme-
ye başlı\or:"Bizyoksuluzdiyemiböyleya-
pıyorsunuz? Hem öldüriiyorsunuz hem de
göstermiy orsunuz."
O zaman ilk kez aörüvor Sezain'i. "EI-
leri mosmordu" divor ve artık güvensizli-
ğınin son noktasındaki kuşkusunu anlatryor:
"Oğlumdan kan alıp polislere \erdiler
herhalde. Kendimi yiyip bitiriyorum, Sez-
gin kan kaybından öldü diye."
Sezgiıf in Gazi've gömüleceğıni duyun-
ca bu sefer "Sana 15 gün cenaze yok" di-
yorlar. Sabahat Engin günleree uğraştıktan
sonra Sezgın'ın öîü bedenıne kavuşuyor.
lanm 15 gün sonra geliyor, işkence yapmış-
lar."
Sabahat Engin. 14 yaşındaki Engin'e iş-
kence yapıldığını öğrenince. eve gelen po-
lislere bağtnyor.
-(;idin söy îeyin amirlerinize. kendimizi ai-
lecek benzinle şub«nin önünde yakacağız."
Ertesi gün Engin bırakılıyor. ama her şey
aynı. vine ev baskınları. Tam on kez aeli-
• 16 yaşındaki Sezgin öldü diye bitmiyor, 4 çocuğu sürekli gözaltına
ahnıyor. En son 14 yaşındaki Engin'i alıp "'kötü" şeyler yapmışlar.
Sezgin'in mezartaşını yapan mezarcı da kurtulamıyor. Eve gece yansından
sonra gelip. silahları çocuklannın kafalanna dayıyorlar. Oğullannm babası
son baskını. "Ooo. bir haftadır yoktunuz merak ettik" diye karşılarken.
Sabahat anne de "Polisleri senin çocuklann öldürmüştür" dediklerinde.
"Öldürmüşlerse iyi yapmışlar" diye bağınyor. Artık Engin ailesinin sabrı
kalmadı, ama çareleri de yok.
Mezarbaşındayepyeni bir hayat başlıyor En-
gin aılesi için. Silahlar. şubede geçirilen
uzurı sıeceler. Sabahat Engin anlatıyor:
"Beninı 4 oğlum >ar. ItTkere evimize ge-
ce yarılannda baskın düzenlediler. Rambo-
lar gelip kapı\ ı kıracak gibi çalıyorlar. Ca-
nıa bakıyorum. silahlar dayanmış. Bir oğ-
lumu 5 kere. iki oğlumu 2 kere. gözleri gör-
meyen oğlumu da bir kere gözaltına aldılar.
14 yaşındaki Engin'imi alıp çok kötü şevler
yapmışlar. Her seferinde gelip, küfür edip.
kafalarımıza silah dayay ıp gidiyorlar. Oğul-
yorlargece yarılannda veen sonunda artık
herkesin sabrı taşıyor. Çocuklann babası
Mahmut En0n. poîıslen görünce gülmeve
başlıyor. "Ooo, nerede kaldını/. 8 gündür
yoksunuz, merak ettik" diyor. Yumruklaş-
ına başlıyor. Polisler. bıryerlerdepolıslerin
öldürüldüğünü söyleyıp Sabahat Engın'e
"Senin çocuklann öldürmüştür" dey ince
Sabahat, tutamıvor kendini:
"Öldürmüşlerse. iyi yapmışlar!"
Bu sefer dayak ve kütür başlıyor. Saba-
hat Engin. "Ne sabnmız kaldı, neçaremiz"
diyor. Sabahat Engin'ın birogluöldürüldü.
diğeroğullan dadedığıne göre ışkenceler-
de yüklenen suçlarla Dev let Güvenlik Mah-
kemesi'nde yargılanıyorlar. Annesinin bı-
raktığı yerden gözleri görmeyen Ergün sür-
dürüyor:
"Bizim mezar taşlanmızı yapan mezar-
cıyı bile gözaltına aldılar. Adamı tehdit et-
mişler, işkence yapmışlar. Babam. olaylar
sırasında mahalle>eşrerken.çocuğunu sor-
duğu için dayak yedi. Aynı gece ağabeyimi,
day ımı ve kardeşimi dö> düler sokakta. En-
gin. şubede işkencedey ken 2 kere iç kanama
geçirdi. Engin, annem ekmek yaparken e\-
den 50 metre uzaklaşmış, hemen alıp götür-
müşler. En sonunda beni de aldılar."
Ergün. dolmuştan ahnıyor. "Seni kaybe-
deeeğiz,listeyealmıştık,atlamışız"di\orlar.
Ergün. gözlerinin görmediğini ve hiç bir
olav a katılmadığını söyley ince day ak v e iş-
kence başlıyor.
Ergün. aiİelerin olaylardan önce birbirle-
nnı tanımadıklannı. ama artık bırlikte ha-
reket etmeye başladıklannı anlatıyor. Aile-
ler bir dernek kuracaklar. artık haklar bir-
likte aranacak diye anlatıyor. Yani artık bi-
rine yapılan haksızlığı herkes sahiplene-
cek. Ergün. "Onlann istediği gibi yaşama-
yacağız. Sandılar ki, birini öldürecekler,
onun da ailesi köşesine çekilecek. Bövle ol-
madı. Şimdi de bunu önlemeye çalışıyorlar.
Oy şa bu birlikteliği onlann yaptıklan yarat-
tı" âivor.
Düzz4Z//ORHAIN BİRGİT
Başbakan'ın dış politikadaki
büyük düşu diyebıleceğımiz "Is-
lam NATO'su"r,uv. clası iki üye-
si Irak ve Iran, Kıızey irak üze-
rindeki otorite boşluğunu kenoı
çıkarlan doğruitusunds rteğiş-
tirmek için örtiilü bir savaş yü-
rütürken Erbakan'ın "Bütün
Müslüman ülkelerkardeştir" gö-
rüşünü de bir kez daha yenilgi-
ye uğrattılar.
Yenilgiye uğrayan bir başka
'Made in Erbakan' patentli gö-
rüş de 'Kürtlerarasındaki anlaş-
mazlıkian islami söylemierie çöz-
me' inancı oldu. Oysa. Başba-
kan geçen ay ilk gezisini İran'a
yapar ve Saddam Hüseyin'e
de Şevket Kazan ile Mehmet
Sağlam'ı gönderirken yıllardan
benkendisini esir eden bu tür dü-
şüncelerin içindeydi ve en büyük
güvencesi de Kürt asıllı Irak yurt-
taşı Şeyh Osman'a beslediği
umuttu.
Türkiye'nin öteden beri Orta-
doğu'da özellikle komşuları ara-
sında estırmeye çalıştığı ağa-
beylık havası da, özellikle Batı
devletlerinde çoktan geçerliliği-
ni yttirmiş olmalı ki, Clintorîın böl-
ge ile ilgili olarak telefonla konuş-
tuğu devlet ve hükümet başkan-
lan arasında adı geçmemekte-
dir. Saddam'ıp Barzani ıle kol ko-
la girip. iran liderlıği ile Talaba-
ni ittifakına karşı yürüttüğü gö-
rülen ve arkasında Amerika'nın
Dengeler Değişirken...
desteği olduğu yolundaki teş-
hisleri çürütecek tek argümanın
bile bulunmadığı harekât için.
Ankara'nın. Bağdat'a mı, yoksa
Tahran'a mı göz kırpacağını tah-
min edecek bir hükümet üyesi.
acaba mevcut mudur?
Hükümet üyesini bırakınız. Re-
fah Partisi liderliği, bu konudane
diyebilecektir? Ya da genel baş-
kanı Dışişleri Bakanlığı konutun-
da yatıp kalkan DYP kurmayla-
rı ne düşünmektedir? Refah Par-
tisi yanlısı medyanın. Irak güç-
lerinin kendi devletlerinin top-
raklarında 36. paralelden yuka-
rıya geçmelerinin doğal olup ol-
madığını tartışan da yoktur. Bu
medya, şimd tüm dikkatleri üni-
versitelere kayıtlarını yaptıracak
kız öğrencilerin başörtülü fotoğ-
raflannı geri çevirme olasılığı bu-
lunacak rektör varsa, onlann
üzerlerine yüklenme hazırlıkla-
nnı içeren yayınlar yapmakla
avunmaktadır.
Hatta daha da ileri giderek uğ-
runa kan dökülen, can verilen
bayrağımızla, başörtüsünü eşde-
ğer gören yazılar kaleme alın-
maktadır. Dünkü 'Akit' gazete-
sinde bir köşe yazısında yer alan
"Ağalar, paşalar, efendıler.. Unut-
mayınız kı, Kurtuluş Savaşımız-
da milletimızın ınancını şahlan-
dıran, kadınımızın başındakı
ınanç sembolü örtüydü. Unut-
mayınızki. kadınımızın başında-
ki örtü ile gönderlerimızde dal-
galanan bayrak arasında hıçbir
fark yoktur.
Bayrağa el uzatmakla, başör-
tüsüne de el uzatmak arasında
da hiçbir fark yoktur" görüşü,
pek yakında bayrağımızla fes ve
kalpağı da yan yana getirırse her
halde şaşmamak gerekecektir.
• • •
Birtoplumu. 'ulus'bilincinden
'ümmet' bilincine taşımak iste-
yenlerin çabaları karşısında bir
bölüm aydınımızın vurdumduy-
mazlık aşılamaktaoluşunu, dün
bu gazetenin ikincı sayfasında
'Ufkun Ötesini Görmek başlık-
li yazısında ele alan değerli bi-
lım adamı Prof. Dr. Cihan Du-
ra, zaman zaman bu konulara
değinmiş. başka aklı başındaki
yurttaşlar gibi. yaklaşan tehlike-
yi gösteriyor.
Refah Partisi'ne. olmayan bir
dünya görüşü mal etmeye kal-
kışan ve birtakım sloganlan bu
görüşün içeriğı imiş gibi tartış-
ma konusu yapmakla kalmaya-
rak göklere çıkaran sözde ilerı-
cı bazı kişiler. daha üç ay olma-
dan ekonomıden toplumsal alan-
lara. ıç ve dış politikaya kadar adil
düzen kaplaması altında piyasa-
ya nelerin sürülmek ıstendiğini
görmekie de uyanma eğilimin-
de değiller mi?
Bir yönetimin politikası, yan-
hşlarladoluolabilir. Hatta yanlış-
lar, dogrulardan da fazla olabi-
lir. Ama o yönetim. politıkasız
olursa asıl felaket o zaman bek-
lenılmelıdir. Türkıye'nın şu an-
daki durumu, ilkesiz politika ya
da politikasız politika ile yönetil-
mekte oluşudur. Ve işin en açı ta-
raf ı da budur.
iktidardakiler, Beyaz Saray'ın
Körfez Savaşfndan bu yana
Bağdat için yasak bölge olarak
ilan ettiği ve bu kararını denet-
lemek amacıyla da Çekiç Güç
adını verdiğimiz özel kuvveti gö-
revlendirdiği Kuzey Irak'taSad-
dam+Barzani ittifakına karşı ilk
günlerde bekledikleri ABD mü-
dahalesının gerçekleşmemesi
karşısında ne söylemeyı düşü-
nüyorlar dersiniz?
İktidardakiler. ABD'nin aslında
"Tavşana kaç, tazıya tut" sözü-
nü anımsatacak bir strateji ile
Bağdat'laTahran arasındaki çe-
kişmede Saddam'a gizli gizli ar-
ka çıkarken olup bitenlerden
MELIH CE\ DET ANDAY
kendilerine hiç mi hiç bilgı veril-
meyişi karşısında neler söyle-
mek istiyorlar dersiniz?
Amerika, Kuzey Irak kaynaklı
yeni bir Kürt devleti için yıllardır
aradığı liderin Barzani olduğunu
mu deklare edecektir? CNN te-
levizyonu, bölge ile ilgili haber-
lerini süsleyen haritada Basra
Körfezi'nden Adıyaman'a kadar
uzanan taramalı bölümü 'Kür-
distan' diye isimlendirirken Dışiş-
lerimiz ve dış tanıtma örgütleri-
miz ne yapmaktadır?
Tabi;
'-»enzer bir soruyu da, da-
ha geçen haftanın sonunda,
Moskova yakınlannda kurulmuş
bir PKK köyü ile ilgili fotoğraf lar-
da yer alan revirin kapısında Kı-
zılay simgesınin içine geçirilmiş
harita için ne söyleyeceklerini
öğrenmek bakımından. bizim
bazı aymaz aydınlarımıza yö-
neltmek gerekiyor. Söz konusu
harita, Basra Körfezi'nden Sı-
vas'a kadar uzanan bir yöreyi
PKK'nin hegemonya amaçlı böl-
gesi olarak simgeliyordu.
Onlarki, hâlâGüneydoğu'da-
ki terörün ülke bütünlüğüne yö-
nelik olmadığını yazmaktan usan-
mayanlardır. Onlar kı PKK'nin
tekziplerine karşın hâlâ bu tür
avukathktan vazgeçmeyenler-
dir. ilginçtir... Şimdi bu kimsele-
rin en büyük müttefikleri de ba-
şörtüleri bayraklaştıran Yeni Os-
manlılar oluyor.
İçki ve Kadın
Mustafa Balbay yazıyor:
Başbakan Necmettin Erbakan ağustos başında
Yüksek Askeri Şûra üyelerıne Başbakanlık Konu-
tu'nda akşam yemeğı vermışti. Yemekte sadece por-
takal suyu dağıtılmış. Denız Kuvvetleri Komutanı Ora-
miral Güven Erkaya'nın rakı, Karadayı'nın da şarap
istemesi günün konusu olmuş.
Laik Türkıye Cumhuriyeti' nde dinıne bağlı bir kişî,
Başbakan olabilir (nitekim oldu), ama Başbakan SL-
fatı ile kendi inanç ve tapınma bıçımlerini başkasına
zorlayamaz. Buoca sade ve açık bir kuraldır bu. .:
"Ben içmiyorum, sizdeıçmeyin" demek evsahip-
liğine yakışmaz. üstelik evsahıbi bu çağrıyı devlet
adına yapıyorsa hiç yakışmaz.
Dahası var... Kimse kimseye dinsel yasakları zor1
-
layamaz. Türkıye Cumhuriyeti lslamı bir devlet değil-
dir. "Türk halkının yüzde doksan dokuzu Müslüman-
dır" dıyenler. devlet ile dini daha baştan karıştırmç
olanlardır. Burada yasak olan eylem ve işleri, anaya-
saya uygun olarak Türk Ceza Yasası saptamıştır, «
kadar.
Kendı köktendıncılik anlayışlarını yaşama geçiS-
mek isteyen şeriatçılar. son zamanlarda kadın elı sık-
mamayı yaygınlaştırmak için çabalarını arttırmışlar-
dır. Kimı hanımın eli açıkta kalsa da bunlar utanmâ
duymuyorlar. gerekirse "Bizim dinimizde kadın eli sl-
kılmaz" diyorlar.
Konunun şaşılacak yanı, ınanmış hanımların burV-
dan hiç rahatsızlık duymamalarıdır.
insan yerıne konmamayı kim, nasıl hoşgörebilir,
anlayamıyorum.
Bugünlerde ilgi ve beğenı ile okuduğum bir kitap
var elimde: Vecihi Timuroğlunun Sosyal Yayınlar ara-
sında basılan "Islam'ın 'Akl'a Bakışı Uzerine BirDe-
neme" adlı yapıtı. Sayın Tımuroğlu'nun bu çahşma-
sınahayranlıkduydum. kutlamatelgrafı çekmeğidü;
şündüm. O düşüncçmi burada yerine getırıyorum. •
Sayın Tımuroğlu. "akl" ıçın felsefe tarihi boyunca
yapılan yorumları bir bir gözden geçırdıkten sonra is-
lam'ın ona verdiği anlamı ve değerı dile getıriyor.
Okuriarıma salık verırim. "
Ben bu yazımda "akl" kavramı üzennde durmaya-
cağım. o ışi başka yazılarıma bırakıyorum. î
Ancak burada şuncasını belirtmeden geçmeyer
yim; Kur'an'da ve hadislerde "aW"ın merkezı olaralj;
"kalb" gösteriliyor. Bir hadisinde şöyle demış Peygamr
ber:
"Gözlerim uyudu, kulaklarım işitti ve kalbım akıl
erdirdı."
ilginç değil mi? inançla akıl birbirine karışıyor. i
Yukarda bizdeki şeriatçıların kadın eli sıkmadıklaı-ı
konusunu açmıştım. Sayın Timuroğlu'nun kitabın-
dan bu konuya, daha doğrusu Islam'da kadına veri^-
len değer konusuna değinen birkaç söz almak isti'-
yorum.
Bir hadis'te şöyle denıyor: '
"Kadınlann aklı eksiktir." '
Yazanmız şunu da eklıyor: \
"Bu kadın milletınin dinı de eksiktir. Gerekçesi de
kadınlann aybaşı olmalandır." (Buhari. Hayız VI.) !
Sanatçı Yorgos Kousagiannidis
'Benzerliğimiz
banşm nedeni'
HÜLVATOPCLl
Kımı zaman şarkılar ki-
mı zamansa şürlerle anlatıl-
dı banş. Ama farklı dili ko-
nuşan insanlar için ta^ıdığı
anlam değişmedi. 1 Evlül
Dünya Banş Günü nede-
niyle Türkiye ye gelen Yu-
nanlı fotoğrat sanatçısı Vbr-
gos Kousagiannidis'ın de-
diğı gıbı. "Herkesindili,di-
ni. ırkı farklı olabilir. Ama
barış için farklılıkları değil.
benzerlikleri bulmaya çalı-
şalım."
Istanbul Tabip Odası. 1>-
tanbul Barosu. Elektrik \1ü-
hendıslen Odası gibi 10'a
yakın meslek örgütü tara-
fından Dünya Barış Günü
nedeniyle bir fotoğraf ser-
gısı düzenlendi.
Türkiv e' y i Aclan L raz" ın
temsil ettiği sergiye \una-
nistan'dan fotoğraf sanatçı-
sı Yorgos K.ousagıannıdıs
katıldı. Türkiye'ye Sela-
nik'te fotoğraf öğrencisi olan
Vasüiki Pigatsioti ile birlik-
te gelen Kousagiannidis.
Türkıye ile bağınm kişisel
ilışkileri ıle geliştiğinı söv -
lüyor.
Kousagiannidis. ilk kez
geldiği tstanbul'u "modern
bir başkent" diye tanımlıyor.
Ancak. modern İstanbul'da
geleneksel vaşayan insan-
lann da göze çarptığını v ur-
guluyor. Istanbul'da. \'una-
nıstan'la tarihi benzerlikler
görmenin kendisinı sevin-
dirdığini anlatan Kousagi-
annidis. "İstanbul hem Yu-
nan hem de Türk halkı için
tarihi ortaklıklar taşıyor.
Türkiye'de son zamanlar-
da radikal İslamın gelişme-
si bizi bu nedenle endişelen-
diriyor. Çünkü ilerlemenin
beklendiği bir ülke ortaça-
ğadöndürühnekisteniyor"
diyor.
Uyanlar
Yunanistan'la Türki-
ye'nin ilişkilerinın gergın
otduğu bir dönemde Türki-
ye'ye gelmesinin tamamen
tesadüf olduğunu \ urgu-
layan Kousagiannidis. ser-
giyi üç ay önce planladık-
larını anlatıyor.
Ancak Yıınanistan'dakı
birçok arkadaşının kendisı-
nı Türkive yegitmemesi ko-
nusunda uyardığını da be-
lirtmeden geçemıyor. Ar-
kadaşlarının "Arabana ve
sana zarar \erirler" sözle-
nnı bıraz da espn katarak an-
latan Kousagiannidis. '"Grf-
dim ve sapasağlam karşı-
nızdayım. Bunu yaptığıma
pLvnan değilim" diyor. Tür^
kıye ıle Yunanistan arasın--
dakı sorunlann yıllardır sür-
düğünü belirten Kousagi-
annidis. Yunan halkı ile Türk
halkının birbırlenne çok faz-
la benzediğini söy lüyor. Yu-
nanistan"dakı çok say ıda ki>-
şınııı Türkive ıle bağlantısı
olduğunu vurgulayaıı Ko-
usagiannidi-,. şöyle konu-
şuyor: <
"Benim dedem yıllaröıv-
ce Ordu'dan Yunanistan'â
\orgos Kousagiannidis
göç etmiş. bir akrabam ise
Akdağ Vladeni'nden. Bîz
Türkiye"vi anayurt olarak
biliyoruz. O yüzden şimdi
kendimi topraklanmda gi>-
bihissediyorum. Milliyotçt
lik son zamanlarda valnıi
caTürkiye ile Nunanistan'da
değil. tüm dünvada hızla g«t
lişivor. İnsanlann köklerinf
bağlı olmaları. \atanlarım
sevmeleri tabii ki yanhş de*-
ğildir ama se\ginin temelin-
de başkalarına düşmanlık
yoksa."
"Farklılıkları değil. benr
zerükleri bulabm" dıyen Ko^
usagiannıdis. Arnavutlul^.
Türkıye \e Yunanistan'da
çektiği fotoğraflan kendif
sinin bile ayırdedemediğh
nı söylüyor.
Üç ülkenm ınsanlarının
birbirine fazlasiy la benzedi-
ğini ifade eden sanatçı, Türk
\e Yunan halkını dünyaba^
rışi için kafalarındaki ön?
vargıları v ıkmaya. birbırini
anlamavaçağırıvor. ,"