Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Cumhuriyet
İmrivaz Sahibi: Berin Nadi
Genel Ya> ın Yonetmenı Orhan Erinç 0
Genei Ya> ın K.oordmatön.r Hikmet Çetin-
ka\a • Yazıı:>lerı Müdürlerı İbrahim
Yıldız (Sorumlul, DinçTa\anç # Ha-
ber Merkezi Mudıini Hakan Kara • Gor-
sel Vonetmen Fikret Eser
D\ş Haberler Şinaii Damşoğlu 0 Istıhbjraf
Cengİ7 \ ıldırım • Ekonomı Bülenf Kızanhk
0 Kııltur Handan Şenköken 0 Spor.
Abdülkadir Yücelman 0 Makakicr Sami
Karaören 0 Duzeltmc Abdullah Vazıcı
0 Fotoâraf Erdoğan Köseoğlu 0 Bılgı-Bdge
Edibe fiuğra 0 Yurt Haberlerı Mehmet Faraç
Yaşın Kurulu İlhan Selçuk I Bajkan I.
Orhan Erinç. Okta> Kurtböke.
Hikmet Çetinkav a. Şukran Soner.
Ergun BatcLDinçTa>anç, İbrahim
^ ıldız. Orhan Bursah. Mustafa
Balbaı. Hakan Kara.
Ankara Temsılcısı: Mustafa Balbay 0 Habcr Miıduriı Doğan
Akın Ataturk BuKan No: 125. Klat 4. Bakanlıklar-Ankara TeP
4H5020 C hatı. Faks 4I9502"1
0 İzmır Temsılcısı
Serdar Kızık, H Zıya Bh 1352 S 2 3 Tel 4411220.
Faks: 4419117 0 Adana Temsılcısı Çetin Yiğenoğlu.
tnönüCd l W S . N o l K a f l . T e ! 3522550. Faks-35225"O
Müesscse Muduru Erol Erkut 0
Koordınatör Ahmct Korulsan 0
Muhasebe Bülent \ ener 0 îdare
Hüse\in Gürer 0 Işletme Önder
Çelik 0 Bılgı-lslem Nail İnal 0
Bılgısayar Sıstem Mürihet Çiler
MED\A C: • Yoneıım Kurulu
Başkanı - Genel Müdur Gülbin
Erduran • Koordınator Reha
Işıtman 0 Genel Mudur Yardımı;ısı
Minc Akdağ Tel 514 0" 53 •
51-')5XU-513S4eO-6I.Faks 51184e*
> awnlav an ve Ba\an: '• eıı Ciun Hahcr AM-'^J. Bdsın \e Yaymcıiık A S
Tu.io.-jui t a d 3" 41 C^ğa ^ğlı; 34334 Uı PK 24p Ntanhul Tel ı'l ;]2 ı 5 [2 05 115 ı2ll hall lO 212ı 513 !>5' 29EYLÜL1996 İmsak:4.27 Güneş: 5.52 Öğle: 12.02 İkindi: 15.19 Akşam: 17.58 Yatsı: 19.17
UIİCEF
araştırması
İDİVARBAKIR(AA)
L'luslararası Çocuklara
Yardıın Fonu(UNICEF)
tarafından yapılan bir
araşnrmada. sa\aşlarda
topun ağzina gidenlerin
çocuk \e kadınlar olduğu.
bunun 011160111651 gerektiğı
belirîildi. Dünya
Çocııklarının Durumu "96
Raporufnda \er alan
araştirmada. barışı
sağlamak \e sa\aş
kurbanlanna yardımcı
olnıak için büvük çaba
harcandığı belirtihrken.
L'MCEFıtı amacının
gelecekteki olası çatıs.maları
önlemek. çatışmanın
kurbanlanna daha fazla
destek olmak \e olanaklan
geli^tirmek olduğu
kavdedildi.
700 bin
dolarlık yat
• ANTALYA(AA)
AntaKa'da tamamen el
işçiliği ile imal edilen. 700
bin dolar değerindekı yat.
denize indirildi. Antalya'da
NBK İn:?aat Dekorasyon
AŞ tarafından Afrika'dan
getınlen Tik ağacı \e su
kontraplağından imal
edilen. "Çayka" (deniz
kırlangıcı) adlı 3 katlı. 17
metre uzunluğunda. 5.10
metre enindeki \at. 700 bin
dolara satıldı. Yatta bir adet
ma>ter kamara. ikı adet iki
ki^ilik kamara. bir adet
kaptan kamarası. çift
kumanda. 3 adet tu\alet.
banvo. salon. mutfak.
klima. jeneratör ile her türlü
mutfak \e banvo ihtivacım
kar>ıla\acak alet bulunuvor.
Slogan aranıyor
• WlvARA(ANKA)-
Ba^bakanlık Aile Araştırma
Kıırumu Ba^kanhğı.
"gençlerin uşuşturucuva
kar^ı u\arıltnası" konulu bir
kampanya basjattı. Devlet
Bakanı Işılav Savgın.
kampanya kapsamında.
ortaokul. li>e \e üni\ersıte
öğrencılerının katılabileceği
bir slogan \an^ması
açıldığım bildırdi. kelime
:>a>ısı en fazla bes. olacak
slogan şarışmasinın son
katılım tarihinin 7 ekım
olduğu belirtildı. Yanş.mada
bırıncive 50 milyon.
ikinciye 30 milyon.
üçüncüve ise 20 milyon lira
para ödülü verilecek.
Yanş.macılar. sloganlannı
Meşrutiyet Caddesi No: 19
adresindeki Başbakanlık
Aile Araştırma Kurumu
Başkanlığı'na iletecekler.
Altan Irtel
Devekuşu Kabare'nin
müdavımleri ve caza biraz
ilgi duyanlar Artan irtel
aclını hemen
anımsayacaklardır? Besteci
ve piyanist Altan, bu aralar
hasta. Hasta ama.
kendisine sorarsanız "çok
iyi". Bu düşünce de O'nu
yaşama sıkı sıkıya bağlıyor.
Daha çok güzel besteler
yapacağı inancıyla, Usta'ya
acil sağlık diliyorum. Altan
Abiii, sen bize lazımsın.
Neyzen
Tevfik
Bu büyük ustanın Bafra'da
bir heykelini yapmışlar.
Açılışını yapmam için beni
davet ettiler. Bu benim için
onurdur. Ben Neyzen'i çok
sevenlerdenim. Bafra'ya
gitmeye çalışacağım.
Buradan O'nun tüm
hemşerilerine sevgiler...
Türk
Tiyatrosu
Benim Istanbul Üniversitesi
Devlet Konservatuvarı'ndan
uzaklaştırılmamın asıl
nedeni olan "Geleneksel
Türk Tiyatrosu"
konusundaki düşüncelerimi
kısa bölümlerle buradan
sizlere aktarmaya
çalışacağım. Bizleri yıllarca
Batı tiyatrosunun
acaıplikleriyle nasıl uyuttular.
yıllarca konservatuvarlarda
Türk oyunlannın
çalışılmamasının temel
nedenleri, konservatuvarı
yönetenlerin Türk
Tiyatrosu'na bakışları..
neden kendi tiyatromuz
yok?... Bunları yıllardır yaza
yaza birıktirdim. buradan
sizlere aktarmaya
çalışacağım. Derlıyorum.
Bugüne değın Batı tiyatrosu
hayranlığı ile geçinenler
biraz üzülecekler ama olsun.
Benım için önemli olan
kendi tiyatromuz... Çok
yakında, bu sütunda. Az
sorva. bekleyin, geliyor, vs.
Bilim adamlan siyasal partilerdeki hegemonyacı anlayışm değişmesi gerektiğini söylüyor
'Iider basLosı demokrasiye engePALİ ER
Siyasa!partilerdesıkçatartıs.ılan *li-
derhegemonyasının*\ ülkemizdeki de-
mokratiklişme sürecini baltaladığı \e
çağdaş demokrasive ait geleneklerin
yerleşmesini engelîediği belirtildi. He-
gemonyacı liderdavranışının. siyasal \e
kişisel gü\ensizlikten kaynaklandığı.
lider kalitesindekı düşüşe ise polıtika-
cılarda gözlemlenen "genel kalite dü-
şükJüğünün" neden olduâu öne sürül-
dü.
Son günlerde kamuoyunda tartışma
konusu olan siyasal liderlerin, "hege-
monyacı tutunı ve davranışlannı" ga-
zetemıze değerlendıren bilim adamla-
n ilginç saptamalarda bulundular. Ga-
latasarav Üniversitesi Iletişim Fakülte-
si Dekanı Prof. Dr. NiyaziOktem. lıder
hegemonyasının ülkedeki demokratik-
leşme süreetni \a\aşlattığını sösledi.
Genel bir değerlendirme yerine her par-
ti\ı a\rı a\rı incelemenin daha doğru
Prof. ÖZCan KÖknel: Kendi kişisel eksikliklenni
örtebilmek için sürekli karşı düşünceyi ve insanı suçluyorlar.
Prof. Dr. Nİyazİ Öktem: Lider hegemonyası ülkedeki
demokratikleşme sürecini yavaşlatıyor.
Prof. Dr. Fehİm ÜÇIŞlk: Lider hegemonyası
demokratik geleneklerin yerleşmesini geciktiriyor.
Prof .Dr. Elîire Kongar: Lıderlerdeki kalite düşüklüğü,
politikacılann genel kalite düşüklüğünden kaynaklanıyor.
bir yöntem olacagını belirten Niyazi
Öktem. Demokratik Sol Parti'de \aşa-
nan son tasfiye olayını değerlendirirken.
Bülent Ecevit'i temkinii da\ranışı ne-
deni\le anlayışla karşıladığını. aneak
partıde sadece 3 bayanınginenilirbu-
lunmasının da siyasal bilimin gereek-
leriyle bağdaşmadıgını belirttı.
"Sağda çıkar ilişkileri etkin'
Sağ parîilerin çıkar mekanızmalan
üzerine kurulduğunu kavdeden Öktem,
bu tür partilerde kurulu çıkar denegle-
rıni bozacak girişimlere izin \erilme-
diğinı belırterek son D\'P kongresınde
dürüstlüğü>!e tanınan Mehmet Dü^
ger'e takınılan ta\ n buna örnek göster-
dı. Prof. Nivazi Öktem. Refah Partısi'ni
değerlendirkende. RPnin "İslamisöj-
lem" dışında klasık bir sag partı oldu-
ğunu \urgulayarak şö\le de\am etti:
"Çıkar ilişkileri açısından baktığı-
mı/da RP'nin diğer sağ partilerden Is-
lami Mnlemi dışında bir farkj olmadı-
ğını görü\oruz. Şu anda ortağı olduğu
koalisyon hiikiimetinin \olsuzluk so-
ruşturmalarının rafa kaldırılması üze-
rine kurulduğunu hatırlatmak isterim."
Marmar Ünıversıtesi Hukuk Fakültesi
Dekanı Prof. Dr. Fehim Lçışık'da lider
hegomonyasının demokratik gelenek-
lerin verleşmesinı geciktırdığini belır-
terek. çözümün parti içi demokratik
mekanizmaların daha i>i i^letılmesın-
de \e si\ asilerin siyasal bılimcilerle iş-
birliği yaparak daha demokratik meka-
nizmaları barındıran yeni bir sistemi
birlikte kurmalarından geçtieini söy-
ledi.
Kongar: Kalite düşük
Siyaset Bilimci Prof. Dr. EmreKon-
gar da konuya faıklı bir açıdan yaklaş-
tı. Günümüz demokrasilerinin aslında
bir liderler demokrasisi olduğunu ifa-
de eden Prof. Emre Kongar, Türkiye'de
liderdegözlemlenen kalite düşiiklüğü-
nün politikacılann sahip olduğu genel
kalite düşüklüğünden kaynaklandıgını
söyledi. Kongar. "Çünkii lideri seçen de,
liderin varlığını sürdürmesini sağla\an
da poüticılardır. Sorun politikaanın ah-
lak \e kalite sorunudur. Bu sorunun
aşılmasını tek başına liderlerden bekle-
mekhayalciliktir"dedi. Türkive'de li-
der karizmasında sürekli bir v ıpranma-
nın görüldüğünü de vurgulayan Kon-
gar. bu yıpranmamanın 12 Eylül da-
yatmalarının doğal bir sonucu olduğu-
nu belirtti. DSP'de yaşanan son ola\-
lan dadeğerlendiren Prof. Kongar. par-
ti ıçi demokrası ve partı disiplinin bir-
likte ele alınması gerektiğini kaydede-
rek şunları söyledi: "Ecevit'in eski
CHP'de yaşadığı sorunlan. DSP'de ya-
şamak istenıemesini anla.Mşla karşılı-
yorum. Ancak. tam bu noktada parti-
leşme süreci ile liderin bu kaygılan ara-
sında bir çelişki orta\a çıkıyor. Liderin,
haklı olan bu kaygılan partileşme süre-
ci önünde bir engel oluşturmaya başlı-
vor."
Siyaset bilımcilerce açıklanan lider
davranışları hakkındagörüşlerine baş-
vurduğumuz Psikiatrist Prof.Dr. Öz-
can Köknel ise liderlerin kışkırtıcı. lo-
bici %e romantikda\ranışlarsergiledi-
ğini belirtti. Liderlerin tamamınayakı-
nının kışkiitıcı davranışlargösterdiğin
belirten Prof. Köknel şöyle de\am et-
ti: "Kendi kişisel eksikliklerini örtebil-
mek için sürekli karşı düşünceyi \e in-
sanı suçlu>orlar. Her fırsatta başansız-
lıklannı dış etkenlerle açıkJama\a çalış-
malarının nedeni de budur. Buna ek
olarak. dünva görüşlerini çağa uydur-
mada zorlandıklan zaman, haürlana-
bilir ancak asla yeniden yaşanamaz ta-
rihte kalmış olaylara sığını\orlar. Bu
da\ranış kışkırtıcılığın gerici versiyo-
nudur."
Prof.Dr.Özcan Köknel, mevcutlar
arasında karizmatik liderin bulunmadı-
gını. liderlerin parti tabanına boyun
egen kişiler gözüyle baktığını kaydet-
ti.
nce
yaz.
Modava yaz erken geldi.
İngiltere'nin başkenti,
bugünlerde 1997 yılı ilkbahar
ve yaz modasına e\ sahipliği
yapıyor. Dört gün sürecek
Londra Moda Günleri
kapsamında dümanın çeşitli
ülkelerinden 100'ün üzerindc
tasanmcının ilkbahar-) az
koleksiyonu dünyanın
beğenisine sunulacak.
îlk gün ^rçekleştirilen
defikler, önümüzdeki
ilkbahar ve yaz
modasında transparan
gi>silt>rin oldukça ,
re\açtaolacağıru
gösteri\or. Tasarımcı
John Rocha'nın
resimdeki dantel
modeli de bunun
örneklerinden biri.
(Fotoâraf: -4*
RELTERS)
Bu eyalette deveterle
otoyollara çıkmak yasak.
Ve bıyıklı erkeklerın
kadınlan opmesı de
ARKANSAS
Erkekler eşlennı ayda bir
kez dovme tıakkına
yasal olarak sahıp
MICHIGAN
Kadının saçlan, evlı
bulunduğu erkeğın malı
sayılıyor
PENNSYLVANIA
Ûzel bir temızlık
dûzenlemesıne göre.
çop ve tozları halılann
altına supûrmek yasak.
Amuda Kalkarak
sokakları dolaşmaya izın
venlmemış.
MASSACHUSETTS
Evlı çıfier bıle evlen
f—, dış<nda
< \ mekânlarda,
,'MAINE ;>ozellıkle
.fl r
•< otel ve
--' motellerde
çıplak olarak
bulunamıyorlar
OE ISLAND
GÛNEYOAKOTA 1 \MSCONS»N
MINNESOTA
Kadınlann rugan ayakkab
gıymes.ne ızın yok
Fare kapanlan
kullanmak
ısteyenlere
ozel avcılık
belgesı
gerekıyor.
Kuşlar bütun
otoyollarda oncelıkh
geçış hakkına safııp.
Tremonton bolgesınde
ise kadınlara ambu/arıs
ıçınde seks yapma
yasağı var.
Suç ışleyecekler. kurbanlarını
24 saat evvel bu suçun
nıtelığı hakkında
bılgılendırmek zorunda
Cezada ındınm sağlanıyor
Kopeklere dıl
çıkaranlar ya da
mımık yapanlar para
veya hapıs cezası
alıyor
MARYLAND
Mıdyelere kotu
davranmak yasak.
Aynca mutfak
evyelennın
temızlenmesı de
yasak.
Agzı soğan kokan
çocukiar okullara ve
derslere alınmıyorlar.
Yalnızyaşavan du yada
boşanrTiış kadınlann pazar
gunlen ogteden sonralan
paraşutle attamalanna ızın
venlmıyor
Garip yasaklar ülkesi: ABDÇeviri Senisi- Amerika için öz-
gürlükler \e sonsuz firsatlar ülkesi
denır. Demokrası deninceakıllaraön-
ce Amerika gelir. O\sa lngilız yayın
organı 'The Face\ bunun pek de ger-
çek olmadıgını ortaya koydu. Ame-
rikan eyalet yasalarındaki gariplikle-
ri tek tek açıkla\ an dergı. "Bu mudün-
yanın en gıpta edilen ülkesi?'" diyor.
Örneğın bu yasalardan birine gö-
re tllınois evaletınde e\ lendiği gün a\ -
lanmaya >a da balık tutmaya giden er-
keğe. şikâvet durumunda cinsel iliş-
ki yasağı getiriliyor. VVyomıng >asa-
lartna göre hangarlarda ve soğutma
kabinlerinde cinsel ilişkıde bulun-
mak >asak. Eyalet >asaları maddele-
n ıçinde en çok yer tutanlar hayvan-
lan korumaya ilişkin. lllinois ryaleti
yasalan bir kedi>e, köpeğe ya da baş-
ka bir evcil hayvana sigara ikram et-
meye hapis cezası öngörü>or. Okla-
homa'da bir köpeğe dil çıkaran ya da
farklı mimikler yapanlara para ceza-
sı veriliyor. Florida'da fillerini herhan-
gi bir direğe bağlayanlar, otomobil-
lenni park edenlerin saat ücretıne
denk birceza ödemek durumundalar.
Komedi sürüyor\eMar>landciemid-
)e \emek serbest ancak mıd>elere
kötü dav ranmak gözaltına alınma ge-
rekçesi.
Birleşik Devletler'de kadınlar da
bu garip yasalardan nasibini alıyor. Ör-
neğin Sarasota ve Florida'da İcadmın
üzerinde mayosu olduğu durumlarda
şarkı söylemesı vasak. Michigan'da
kadının saçlan yasal olarak evli bu-
Iundugu erkeğe ait savılıvor ve en
kötüsü de Arkansas'ta kocalar ayda
bir defa olmak kaydıyla eşlerinı dö-
vebiliyorlar. AynıilkelvasalarDvers-
burg \e Tennessee için de geçerli.
tabiı bu yasalar, şikâyet olmadık-
ça uygulanmıyor. Kımse kimseyi ma-
yosuyla şarkı söyledi diye evinden
alıpgötürmüyor. Mahkemeler ancak
şikâyet durumunda devreye giriyor.
Ve kimse \ ıkanmadan önce doktorun-
dan izin almıyor. Evet. yıkanmadan
önce doktordan izin almak da Mas-
sachusett yasalanna göre zorunlu.
SAK ÜSTÜNDE MÜJDATGEZEN
Mehmet Barlas...
Ekran Gafları
En sevdiğim sabah programı İnterstar'daki
"Sabah Şekerleri" idi. Buradan onları övdüm. İki
şırın sunucu bu ışı çok iyi götürüyorlar.....dı. Ta kı
canlı yayında çiğ köfte yiyene kadar. Murat ve
Şebnem ikilisine birileri çiğ köfte göndermiş. Bu
iki deneyimsiz genç de (madem gönderdiler,
yemesek ayıp olur) inceliği içinde köfteleri yayın
akışı ıçinde götürdüler. Bir ara kızcağız hem
anons yapıyor hem de dişlerinin arasında kalan
kıymaları diliyle karıştırıyordu. Sabah sabah
yenecek halt veya çiğ köfte değil yani.
'Pazarlık ve duvarlık sözler:
"Kurt dişlerini kaybedebilir ama
huyunu asla"
Ortaokulun ikinci sınıfında tam yedi
tane zayıf getirdim. Annem çok kızdı.
"Yedi zayıf olur mu.. çok ayıp" dedi.
Ben de özsavunmaya geçip, "iyi ama
anne, Erkan 'ın da sekiz zayıfı var"
dedim. Annem de hiç anlamadığım bir
söz söyledi: "Hayri'nin de hiç zayıfı
yok, suimisal mısal değildir."
Anlamadım, anlattı: Kötüden örnek
verilmez, örnek ancak iyi şeylerden
verilir ki insanlık ilerleyebilsin...
Geçenlerde "Hürrıyet"te Emin
Çölaşan'ın biryazısı çıktı. Mehmet
Barlas'm kaçak inşaatından söz
edıyor. Ertesi gün de "Sabah"\a
Mehmet Barlas'm yanıtı çıktı. Ana
fikrine zarar getirmeden alıntılar
yapıyorum:
" 'Her kentli Türk'ün yaptığı gibi, bu
sırada, çatıda bir çalışma odası çıkar
mı dıye düşündüm. Bunu yapmak için
çatının orta yerini 60 santimetre
yükseltmek gerekiyordu Benim
çatımda 60 santim bir yüksekliği
yapamadığım yerin komşu alanında,
dört ayda dört katlı apartman
bitirildi.... Çevreye zarar vermeden
evini onarmak, geliştirmek ne ayıp ne
de suç aslında.... Bu gerizekâlının
patronlarının evleri onarılırken acaba
hiç yasalar çiğnenmedi mi?"
Ben bu yazıyı okuyunca gözlerime
inanamadım... Mehmet'in verdiği tüm
örnekler yasadışılığı anlatıyor...
Mehmet'i yetmişli yıllardan televizyon
çalışmalanmızdan tanırım. Son derece
iyi, tutarlı, tatlı bir insandı... Sonra ne
oldu bilmiyorum... Mehmet'e tüm
inancımı, güvenimi yitirdim. Birbirimize
seyrek de olsa rastladığımızda
gözlerinin içi samimi bakmıyordu.
Bence kendi de kendinin farkında...
Değişim insan içindir, ama bu değişim
hep olumluya endekslı olursa...
Kimbilir, belki Mehmet de kendindeki
değişimi kendi açısından olumlu
buluyor... Ama benim burada bir çift
sözüm olacak... "Her kentli Türk'ün
yaptığı gibi" diyerek, kendi ettiğin haltı
başkalanyla paylaşamazsın. Çünkü
örneğin, ben de senin gibi bir kentli
Türk'üm, ama yaşamım boyunca hiç
böyle bir şey yapmadım. Ana caddede
bir okulum var. Bahçesinde su satıp
kırtasiye masraflarımızı çıkarmaya
çalışıyoruz. Eğer su istasyonumuzu
ana caddeye koyarsak satışımız yüzde
iki yüz artacaktı. Yasaya baktım,
olabiliyor ama, tarihi eser olan
binamızın görünümü bozulacak. Su
istasyonunu yan sokağa kurduk. Şimdi
para kazanamıyoruz ve kırtasiye
masraflan da gene benim cebimden
gidiyor. Ama kimse de: "Bak Müjdat
Gezen cânım binanın önüne su
istasyonuyaptı, biryolunu bulup"
diyemiyor... Böyle olunca da insan
rahat uyku uyuyor.
Pazarın fıkrası
Temel'in sekizinci
çocuğu da dünyaya
gelince bizimki kararını
vermiş:
- Fadime bu böyle
olmayacak da, devamlı
çocuğumuz oliy, ben
bundan sonra
samanlıkta yatacağum.
Fadime saf saf:
- Uy temelim, eğer
bunun faydasi olacaksa
ben de seninle
samanlıkta yatarum
demiş.
Trabzon-BursaBenim bu iki kent arasındaki deplasmanlarım
sürüyor. Siz bu yazıyı okurken ben Bursa'dan
Istanbul'a, oradan da Trabzon'a son provalanmı
yapmaya gitmiş olacağım... Bu iki kentte de
yaşamımın mutlu günlerini geçiriyorum. Asıl
mesleğim olan tiyatro ile iç içeyim. Benim tiyatroda
en sevdiğim dönem provalardır. Burada çocuk
doğurur sanatçı. Satırlan insan haline getirir.
Sözcükler elbise giyer ve yürüyüp konuşurlar... Bu
mesleği çok seviyorum. iyi ki tiyatrocu doğmuşum.
Ey Bursa şehri sıkı dur: Oyuncular geliyor. (Haldun
Taner: Sersem Kocanın Kurnaz Karısı'ndan). Ey
Trabzon şehri ve izleyicisi; siz de sıkı durun, çünkü
Sersem Kocanın Kurnaz Karısı geliyor...
Banka kartları
Bu yazıyı yazıp yazmama konusunda
epeyce düşündüm. Benim iki üç tane
Şimdi uzaklardasın gönül hicranla doldu.
ZEKİ MÜREN...
S i g a r a i ç m e A h m e t !
(Bu hafta Ahmet'lere söyledim. Haftaya
Mehmet'lere.. işte böyle gider...)
banka kartım var. Sıkışınca bunlarla
para çekiyorum. Ne var ki en az on
kere cumartesi pazar günleri bu kutular
para vermedi. Son kez bu cuma,
cumartesi ve pazar çok büyük bir
bankanın kutusundan para çekmek
istedim ve para olmadığını söyledi
kutu. Önce mahkemede dava açmayı
düşündüm. Bunu avukat Münir'le
konuşacağım. Bu kutuların amacı
nedır? Zor durumda kalınca sizin
paranızı size ödemek. İnsan da en çok
tatil günlerinde parasız kalabilir. Acaba
bu bankalar, bizim paralarımızı haftanın
bu üç günü repoda çalıştırıp bize bu
yüzden mi vermiyorlar?... Bir kez daha
başıma böyle bir durum gelirse bu
büyük bankaları afişe edeceğim ve
dava açacağım. Çünkü benim paramı
kullanıyor ve ben işimi göremiyorum...
MİZAH, DUYGULARI YÜCELTİR VE AKLIMIZI KORUR. C. CHAPLIN
OKUYUN: Cumhuriyet
İZLEYİN: Cumhuriyet
SEVİN: Cumhuriyet
NOT: Bu ara bizim
arkadaş gazete fiyat
düşürdü, aman bizi
etkilemesin.
Gökçek
Ankara'nın bu sevimli
Beledıye Başkanı
gerçekten son derece
kibar, konuşma üslubu
olarak son derece nazik,
dini bütün, inanmış, mert,
tatlı, sempatik, sımsıcak
bir insan. Ne zaman
ekranda görsem: "Allahım
işte gene o çıktı, bu kadar
sempatik ve terbiyeli bir
adamı nasıl yarattın?"
diye kendisine gıpta
ediyorum. Sevilmeyecek
gibi değil bu Melih...
Saygılı, güvenilir, içten.
tehdit ve şantaj
sevmeyen, yumuşacık,
insancıl bir insan. Onu
dikkatle takıbetmemiz
lazım. Dikkatle.
Sigara içmem...
Elli üç yıldır Ç,
ağzıma hiç
koymadım
sigarayı. Bu
nedenle de
özelliklerini
bilmiyorum.
Neden
içildiğini,
neden
bırakıldığını,
sonra
yeniden
nasıl başlandığını bilmiyorum. Ne haz verdiğini de
çakamadığımdan, buradan ahkâm kesmek, fikir
yürütmek kolay oluyor. Ama bu konuda bildiğim bir
şey var, o da şu: Kendimi; pis, çürümüş yaprak
parçalarından çıkan dumanlara teslim edecek kadar
zayıf ve iradesiz görmüyorum. İki üç gramlık, kâğıda
sarılmış. duman çıkartan bir nesne beni yönetecek.
Hadi canım, ben bu kadar zayıf olabilır mıyim...
İsimleri karıştırırım
Küçükten beri isim hafızam hiç gelişmemiştir. "Ünlü
olup da bizi unuttu" demesinler diye bunu hep
yinelerim. Aklımda isim ve telefon numarası tutamam.
Onlann yerine çabuk rol ezberlemeyi hep tercih
etmişimdir. Ben oyunculukla yatar oyunculukia
kalkanm. Yolda giden ilginç birini gördüğümde
"Acaba bu tipi nasılyapsam da sahneye getirsem"
diye düşünürüm. Ama isim ve numara hatırlamam.
Hitler'in metresinin adı neydi? Epiktetos'un felsefesi
neydi? Akra nerenin başkentiydi? Bunları ilk seferde
söyleyemem. Ama birden Eva Braun, Gana, Stoisyen
Felsefe aklıma geliverir... Şonra hepsini birbirine
karıştırırım. Hitler'in sevgilisi Gana olur, Stoisyen de
Epiktetos'un felsefesi (bu kez karıştırmadım galiba?)...
Bunları neden yazıyorum?... Yani iîerde isim kanştırma
hatası yaparsam sakın bana yüklenmeyin diye mi?...
Yooo. Ben kendimi biliyorum. Bunu her zaman
yapabilirim. Bazen bilmemekten de yapabilirim. Ben
üç dil konuşan iki üniyersite bitirmiş bir entelektüel
değilim ki... Mesleğini iyi yapmaya çalışan biriyim ve
de iyi yaptığıma inanıyorum. Bu da bana yetiyor.
Beni güldürenler
Muzaffer Hepgüler son derece dalgın bir adamdı. Bir
gün kulis kapısı çalmış ve bir arkadaşı gelmiş.
Hepgüler adamı tanımış ama, adını çıkartamamış:
- Ooooo hoş geldin Cemalciğim, diye adama
sarılmış.
Adam:
- Benim adım Hüsamettin, demiş.
Hepgüler gayet rahat,
- Olsun, ben Hüsamettinlere hep Cemal derim,
demiş... Benim gibi.
SORU: KENDİNİZİ SEVİYOR MUSUNUZ?