23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
AYFA CUMHURİYET 29 EYLUL 1996 PAZAR LO PAZAR YAZILARI Uzaldar daha dauzaldaştıBERLIN DİLEK ZAPTÇIOĞLU Uzun yıllardır Berün'de yaşa- \ın. Alman eşinden yetişkin iki ç>cuk sahibi bir dostumuz rakı s>frasında birakşam etkârlandı. Ev de ne zaman Zeki Miiren din- Umeye kalksabütün ev ahalisi is- yın ediyor, "Aman baba, bu da dnlenir mi" diyordu. o da teybi kıpatmak zorunda kalıvordu. Aı- lenin tahammülü ancak Türk "hafıT* müziğine yetiyordu. Türk sanat müziği fazla geliyordu. Gençken neyse, ama yaş ilerle- dıkçe Zeki Müren onun için İs- tanbul'un uzaktan gelen se deriıı- den sızla>an sesi olmuştu. Bu ses vıllarla beraber silinmek verine daha da gürleşmiş. daha da an- lamlanmıştı. Zeki Müren İstanbul'du. Bod- rum'du. Arnav utköv 'de Boğaz'dı. Berlin'de kendi çocukluğuna \e belki de •*aslına" dönüştü. Istan- bul RadyosıTndan maç arası ya- yılannamelerdi. Berlin'de hayatının üçte ikisini geçiren dostumuzu o akşamdan sonra ikınci görüşümde. ki üze- nnden avlar geçmışti. İstanbul'a giden uçakta arka arkaya düş- müştiik. fşlerini değışikbirdüze- ne kovmuş. Türkıve bağlantısını ku\ \ etlendırmişti. Artık bir aya- ğ\ Istanbul'davdı. Galata Kule- si'ne bakan "bir eski Cene\iz apartmanında kalıvordu. Hayatı- nı tümden değiştirmişti. Eşinden a>nlmjştı. bu karan almaktan mutluvdu. Boğaz'da Zeki Müren dııılivordu, bu onun kendi terci- hıydi. Berlin'de vavın vapan verel Türk televızyonu TD I geçen günlerde onun eski filmlerini. konserlerini vavımladı. Perşem- be sabahı gazetelerini alanlar Ze- ki Müren'ın ölüm haberi karşı- sında şok oldular. Türkıye'deki yakınlarını aravıp konuştular. Berlin'deki Türk lokantlarında "umumi istek" üzenne akşamlar hep Zeki Müren'in o tasnif edil- mesı güç \e belki bu vüzden de güzel sesiyle yankılandı. Bizim sokaktan geçen \e arkasından hep Mirkelam veya Tarkan'ın düm-çakalannı bırakan spor ara- balardan bu kez "Senisevmekim- kânsız, imkânsız" nameleri du- >uldu. Kendimizi bildık bileiı aşina olduğumuz sesler v ardır. annemi- zin sesi en başta gelir. Bunların arasında Orhan Boran'ın sesı. Halit Kıvanç'ın sesı, Ajda Fek- kan'ın sesi en azından bizim ku- şak için sanki havatımıza başın- dan itibaren refakat etmiş. tanıdık seslerdir. O sesler artık hayatımı- zın bir parçası olmuşlardır. Zeki Müren'in sesi de bu birkaç sesin arasında veralır. Hatta onlarınba- şında gelir. Gerçekten de bizim ~aynalanmız~da onlar vardır. Yetişkin yaşta Türkiye'den ay- rılıp buralara gelenlerin kulağın- dan bu sesler hiç sılinmez. hatta gün gelir tekrar gürleşir. Yurtdı- şında geçen ilkyıllarda. on vıllar- da yeni. değişık sesler ağırhkla- rını koyarlar. hayatı yönlendirir- ler, esk'ilere faka basarlar bir ba- kıma. Ama gözlemlerinıiz hep avnı şeyi gösteriyor ki. bellı bir zaman sonra, şöyle 45-50 yaşla- nnda göçmenlerde bir eski sesle- re dönüş yaşanıyor. Çocukluğun seslerine. ilk gençlığin tabii her türlü kötü anıdan arınmış güzel seslenne dönüş, insanlan yeniden doğduklan. büyüdükleri vere çe- kivor. İşte Zeki Müren'in ölüm habe- ri salt bir insanın ölüm haberin- den öte. birçok kişi için çocukluk ve gençlik semasındaki o yol gös- terici > ıldızlardan birinin sönme- si. çok aşina bir sesin kavbolma- sıydı. Dönülecek bir şeyın yok ol- ması. uzakların daha da uzaklaş- masıydı. Zeki Müren'e Berlın'den de rahmet dılevenler çok. Toprağı bol olsun! Kültürel yalnızlık• Batı ülkeleri ile kültür ilişkilerinin oluşturulması, kalıcılığı ve de geliştirilmesi. politikacılann günlük çıkar hesaplan ne olursa olsun. önemini hiç yitirmemelidir. Kültür alış- verişinden yola çıkarak toplumlararası diyaloğu sağlamak yönetenlerin görevidir. STUTTCART AHMET ARR\D Alman toplumu son yıllarda Türkiye üzerine çok önyargılı. Bunun nedenlen çeşitli. Çözüm yollan da, 90"lı yıllarda büvük çalkantılara sahne olan Türkiye'nin imajı Batı ülkelerinde. özellikle de Almanya'da olumsuz. Iki buçuk nıiKona \akın ınsammız Almanlarla iç içe değil. birbınne dokunmadan > an yana. kabuğuna çekilmiş, kendi halinde vaşamını sürdürüyor. Yaşlısı olsun. genci olsun yalnız bırakılmış birevler. Haklarını pek alamıyorlar. Istemiyorlar da. Seslerini çıkarmadan yaşayıp gidiyorlar. I960'dan bu yana Bonn onlarla pek ilgilenmemiş. Ankara derseniz. "altın yumurtlayan tavuk"diye kabullendiği Alamancılan hep "kaynak" aradığında anımsamış. Genelde içıne kapanık vaşayan Türk işçisi boş zamanını tren istasvonlarında avare- a\are dolaşmakla. kahvelerde iskambil oynamakla. e\de bovalı Türk gazeteleri okumakla. \ ideodan Türk filmleri. çanaktan Türk kanalları seyretmekle geçinr. Son 8-10 vılda gittikçe çoğalan camıler de sakal bırakmanın. başörtü takmanın yararını kavramışlann \akit öldürdüğü yerler. Stuttgart vakınlannda yeni yapılan bü\ük Mannheim de Pforzheim camıleri dolup taşıyor. Ülkenin diğer e\aletlerinde de cami >apımları hızlandı. Alman toplumu genelde camılere karşı çıkıyor. Ancak "Bize din düşmanı demesinler" di\en yerel polıtıkacılar yapıma izni \en\or. Dını bütünlerimizin gerekçeleri de çok ilginç: "Almama'da camiler açıldıkça toplumun Türklere önyargıları yavaş vavaş azalacaktır..." Insan ısterdı ki, önyargılara karşı . camilerle değil. Türk Kültür Enstitülen ile dolduralım. Almanya'daki. İtal>an. Yugoslav. Yunan. Fransız, Amenkan, Ingilizler örneği. Ülkede kendi çabası ile adını az çok duyurabilmiş ve de kabul ettirmiş Türk yazar. şaır. ressam. müzisyen ve yontu ustalan yalnız. Bu insanlara kucak açalım, kültür enstitülerimizde onlan bir araya getirelim. Türkiye'den gelecek sanatçilarımızla birlikte tanıtalım onlan Alman toplumuna. Kültürümüz, önyargılarla sa\aşta silah olsun.Sorunlarla dolu dünyamızda insanlann değişık kültürleri tanımasıyla birçok yanlış anlamanın önüne geçilebılir. önyargılar ortadan kalkabilir. Batı ülkeleri ile kültür ilişkılennin oluşturulması, kalıcılığı \e de geliştirilmesi. politıkacılann günlük çıkar hesaplan ne olursa olsun, önemini hiç yitirmemelidir. Kültür alışverişinden \ola çıkarak topluml ararası divaloğu sağlamak yönetenlerin göre\idir. Almanva'daTürk Kültür Enstitüleri'nin gereklilığine inanan, açılmalannın "acil vaka" olduğu bilincine varan bazı Türk \e Alman girişimciler şu sıralar Stuttgart'ta çok önemli bir adım atmaya hazırlamyor. Insanlanmızin 35 yıllık düşü. lW7ye Stuttgart'ta açılacağına kesinlikle inandığımız ılk Türk Kültür Enstitüsü ile gerçekleşecek gibi. Clinton kalabalığı (!) selamlıyor ABD*\i seviın hc>txaaı ivice sardı. 2.dönem başkanbk için seçim kampanvalannı büyük bir hı/la sürdüren ABD Başkanı Bill Clinton, Fort VVorth'taki kampanya sırasında kalabalığı (!) selamlıyor. Başkan Bill Clinton, kendi dönemindeki ekonomi politikalannın ABD halkına sağladığı refahı aniatı>or. Son kamuoyu yoklamalan Demokratlann adavi Bill Clinton'ın Cumhuriyetçiler'in ada\i Robert Dole'un 20 puan ilerisinde olduğunu gösteriyor. Dole tüm çabalanna karşın aradaki farkı kapatmayı başaramadı. Eylülde uzaklara kaçmak istiyor insan STOCKHOLM GÜRHAN Kışlann ıızunkığu. bana sorulan sorulann başında geli\or Türki\e'de olduğum zamanlar. Onu. gecelerin uzunluğu izlnor. N'asıl katlandığım. daha doğrusu. nasıl alıştığım. O\sa beni en çok etkileyen "ara me>simler"ın kısaîığı. Ister ılk>az \e güz devııı. ıster ılkbahar ve sonbahar. bu me\ simlenn bir aydan az bir zaman dilımme sıkışması beni çok rahatsız edı\or. Ahım- şahım bir >az geçırdıkten sonra kışa hızlı gırmek değil derdım: her şe\ den önce. ö\ le bir yaz pek geçirılmıyor. Derdım. Ankara'nın e\lülünden kopamamak. Hangı Ankara'nın. ne zamanın dı\e sorarak can sıkma\ın şımdi! Kişının belleğinde en canlı olarak tuttuğu anılar. öyle tutmayı yeğlediği amlardır. Olumsuz \anlan. zaman dılıminın gıderek daralan açısında kaybolur \e gerıye. sürekli olarak amansız bir lyimserlikle genışletılen güzel anılar k'alır. Şimdi Orta As\a haritasına dönmüş de olsa. bir Bahçelıe\ler'dekı. Bestekâr Sokak'taki eylül yürü\üşlerinı unutmam olanaksız. Tatlı-sert bir hava\la geldi eylül Stockholm'e. Kötü geçen haziran \e temmuzdan sonra ağustosun yüz güldüreceği kimsenin aklına gelmiyordu. Ardından me\sim normallerıne dönülünce yazın bittiği anlaşıldı. Turnalar olağandan erken başjadılar kışa: bilenler. "kışın uzun ve zorlu geçeceğine işaret* dişe \orumluyor bu durumu. Kuze\dekı Laponlar ise tatlısu !e\ reklerınin karnındakı kınnızılıkla tahminde bulunu\orlar. Kırmızı renk >oğun \e canlıysa kış beter geçeceğe benzermiş. Bu \ıl durum bö\le gösteri\or. Kış nasıl geçerse geçsin, ben eylülümü arnorum. Güneş yanığı gençlerın Kızılay'da - sahı. çok mıı battı da o tarıhsel bina yıkıldı \e yerini ne idüğü belirsiz bir \apı denemesıne bıraktı?- yaz \orgunu olarak dolaşmalannı. Mülkiveliler'ın bahçesinde pastırma yazının tadını çıkarmayı sürdürenlerin birbirlerinı bulmalannı arnorum. Stockholm güzel. çok güzel bir kent. ama ne zaman insan bulmak istesen. bomboş! Artık vaz bittı va. bundan sonrası Noel. başka bir şe> geçerli değil. E>lül, ekım filan. Noel'e giden yol sadece. Işyerlerinde \az anılan anlatılışor. ^ı'aptıkları yolculuktan hoşnut dönenler. dönme\enler konuşup duru\orlar. O\ sa ben. bambaşka bir yol'culuk yapmak isti\orum. Olmayacak bir 'zaman makinesine' binme>i değil. acelesiz bir eylülü memleketımde saşamayı düşünüvorum. Bir-ıkı eylül bö\le olsa ı>i. Ev denilen. \angın kapısı olma>an \erde bile, bilemedin bir eylül kotarılabilir. Ama. ya her e\lül aynı ıstırapsa? Içimdeki ganp bir d'uygu. Stockholm'dekı evlülün hızla geçip gidivermesini istiyor. Bıraz üzerine düşünce anhyorum nedeninr Bir sonraki evlülü vakınlaştırdığı için. Size üç adet Stockholm eylülü versem. bana bir yarım Ankara evlülü verir misiniz? Hanı... Tarih yazan modern maymunlar MOSKOVA HAKAN AKSAY Tann insanı varatmış. Ne güzel yapmış! Öykünün başı ister Adem ile Havva'ya. is- ter alet kullanmaya kalkışan maymunlara dayansın: epey- ce yol kat etmışiz vesselam. Ve İNSAN olmuş, kendımı- zi büyük harfle vazmasmı öğrenmişiz. Taş toprak devrini çoktan aşmışız. Taşlan birbirine sürtmeden ateş yakmak bi- zim ıçın çocuk oyuncağı ol- muş. tşaret parmağımızı pohpohlayan düğme savısını arttırdıkça gelişmişız: bilgi- sayar aklımıza akıl katmış; uzay uysal bir halı gibi önü- müze senlmiş. llerledikçe ilerlemışız. Koskoca20. yüz- vılı bıle küçümseyıp gözü- müzü birkaç > ıl sonra başla- yacak ne ıdıği belirsiz "yeni çağ"a çevırmişiz. İNSAN. doğayı yok edecek kadar güçlenmiş. Tarih üstüne tarih \azmış. Ne kadar övünsek azdır!.. Stop!.. Yukandakı paragrafı askıya alalım. "Insan"ı kü- çük harflerle yazalım. Bö- bürlenmeye kısa bir süre için ara \erip Isa'dan sonra 1996 vılının e\lül ayına gelelım. ınsanlık tanhinin en gelışmış olduğu sövlenen toplumla- rından bin seçımlere hazırla- nıvor. Medarı iftıharımız Amenkalılar'dan söz ediyo- rum. Her şey devlet başkan- lığı seçımlerine bağlanmış. (Şu "endekslenmiş" sözcü- ğünü yıne kullanamadım.) Vee. hoop. Bob Doledüşmüş! Adam tribünden düşmüş. Bir de ABD'yt. dolayısıyla dün- yayı vönetmeye kalkıyor. A\akta duramıyor. Bir de üstüne. yakışıklı Başkan Bill Cttnttm kollarını sıvayıp kuma saplanan bir Uygarlığı arabayı iterek kurtarmamış mı?.. Sonuç: Clinton'ın pu- anlan Dole'uepeyce geçmış. Nasıl' Insanhğın binlerce vıllık gelışmesinden sonra öğretici bir öykü, değil mi? Isterseniz bir de ana fikir ya- zalım: Bu zamanda düşenin dostu olmuyor! Aynı seçım- lerle ilgıli bir başka puan oy- natma aracı da lrak'ta adam öldürme sanatı. *Hain Sad- dam, kahrordeyip basıyor- sunbomba\ı: ABDiçsi>asal pi\ asalannda ratingin yükse- lı>or. Bu da güzel. değil mı? 21 Yüzvıl eşiğinde son bü- yük seçımlerden bınnın halı işte böyle, evlere şenlik!.. Ha\dı Amerıkalılan bir ke- nara bırakalım. Onlara aklı- mız ermevebilir. Ruslara dö- nelım. Ruslarkı. vıllarcacılt ciltkitaplardevirmışler. Kül- türün âlası onlarda. Yaşavan Ruslar. hem sosyalızmi hem de kapitalizmi vutmuşlar, bo- ğazlanndan geçtiğı kadanv- la. Onlar ikı buçuk ay önce düzenlemişler başkanlık se- çimlerıni. Hasta olduğunu Günev Afrıkalı ayakkabı bo- yacılarının, Latin Amenkalı çerez satıcılannın \e Mı- sır'dakı sağır sultanın bıle çok ıyı bildıği yaşlı bir ada- mı devletin başına yerleştir- mişler. Sonrası malum: Se- çimlerde "Kalbinizle seçin" sloganını kullanmış olan vaş- lı adamın kalbi daha fazla da- yanamamış bu oyuna. Şimdi ortalık toz duman... Michael konsere geç gel- miş. Mecburen daha erken gelen koruyucu gonlleri sı- kıntıdan Ruslan pataklamış. Konserin sonunda sahneye Amerıkan bavrağı dikilmiş. Izlevenler de alkıştan elleri- nı paralamış... Stop!.. Yuka- rıdaki paragraflar (ılkı hariç) sanki biraz düzeysiz gibi gel- di. Hepsını iptal edıp. birinci güzel paragrafı birkaç kez daha >inele>elim."tn- san"derken de mutlaka en büvük harflerle İNSAN dıye yazalım. Ne de olsa nice tarıhler yazmış. gelışmış de gelrşmişiz!.. *» • Viyana'da yaşamak VIYANA USTUN AKMEN Bütün sorun ne bılıyor musunuz. insan kişiliğini Vivana'da yeniden bulmak istiyor. Karnten Cadde- si'ndeünlüSacherOteli'nin pastanesinın kapısında sıra beklerken böyle düşündüm. Smokin giymiş şef garson kontrolünde, önce yağmur- luklarımızı vestiyere bırak- tık. Kırmızı koltuklardan bırine oturdum. Çağımızın. insanını bir gereç vaptığı kesin. tnsan kendi eserinin elinde oyuncak oldu yahu! Sacher'in ünlü mü ünlü turtasından söyledik. Üzeri yufka kaplı. çikolata arası- na marmelat sürülmüş bir pasta bu. Nefis. Yanında mutlaka Melange ıçilmeliy- miş. Yusuf öyle söyledı. Bu da bir çeşit k'ahve. Üstünde krema yerıne. gerçek süt köpüğü var. Olağanüstü lez- zetli. Makinenin insanı ruhtan Letonya pusulasız yola çıkmıyorAvrupa Konseyi Danışma Meclı- sı'nin bir komisyon toplantısı vesile- sivle Izmir Milletvekili arkadaşım Prof.ŞükrüGürerie birlikte eylül ba- şında kısa bir süre Letonya'yı (resmi adı Larvia) ziyaret ettik. Riga dönüşü ıç politikayla her zamanki gibi fazla- >ı\ la meşgul Türk okuruna "bir baş- ka tür ekzotik""bu Baltık ülkesinden bazı haber ve izlenimler sunmak isti- \orum. Haberler eylül ayından ve ye- rel basın kaynaklı. 1 - 62 Leton parlanıentor, Rus ku\ - vetlerinin Ceçenistan'dan çekilmesini isteyen bir mektubu, Yeltsin'e ulaştı- nlması için. 20 ağustosta Riga'daki Rus Büvük Elçiliğf ne verince. eylül başlannda beklenen Letonya Başba- kanı'nın Moskova'ya ziyaret davetı bir türlü gerçekleşememiş. 2- Letonva'nın Baltık Denizi yata- gında, Riga Körfezı'nde petrol ara- mak için Amerikan Amoco ve Is- ^eç'in OPAB şirketlerivle imzaladığı inlaşmaların parlamentonun onavına sunulması. Litvanya'nınobölgeyİeil- |ili egemenlik talepleri üzerine bir sü- re ertelenmiş. 3- Seçim zamanı bağlı oldukları partiyi terk edıp başka partilere geçen milletvekillerinin mazbatlannın ipta- line ilişkin >edı muhalefet milleneki- linin verdiği kanun teklifi parlamen- todareddedildi. 4- Başbakan AndrisSkele"nın mer- kez sağ gökkuşağı koalisvonu içinde çalkantılar: Skele muhtemelen daha iki yıl iktidarda. 5- Şu sırada Avustralya'da bulıınan Avustralya'nın eski Riga fahri konso- losu Valdis Berzins hakkında ülke dı- şına değerli sanat eserleri kaçırmak suçundan dava açıldı. 6- Letonya güzeli Ieva Melina. \'e- nez\ıela'da 2 e\ lülde yapılan yarışma- da ikincıliği kazandı veZerafet Güze- li umanını aldı. 7- Letonya Devlet Radvo ve Tele- vizyon Konseyi (Letonva RTÜK'ü) Moskova televizyonunun Letoına'ya yaymını durdurdu. Letonva'nın Rus- ça konuşan halkı. karann alıııdığı 29 ağustosu "Karaperşembe"olaıak ni- teliyor. LETONYA BÜLENT H. TANLA S- Ogretmenler Birliği. bütçede kendilerine ayrılan ödeneğin öğret- menlen yoksulluk sınırının altına dü- şürdüğünü. herhangi bir uzlaşma ol- mazsa. greve gıdeceklerini duyurdu. Üç Baltık ülkesinden en küçüğü ku- zeydekı Estonya. nüfusu 1.5 milvon kadar. yüzölçümü 45 bin kılometre kare; en büyüğü güneydeki Litvanya 3 miKon 725 bin nüfus. 65 bin kilo- metre karede v aşıv or. Ortada v er alan Letoma'ya da Lat\ia yüzölçümü ba- kımından da nüfus olarak da ıkisinin arasında: 64 bin kilometre karede 2 milvon 600 bin kişi. Leton}a Parlamentosu Saeima'nın 100 üvesi üç \ıl için seçıhyor. Sovyet rejimi sonrası 1993'te ve son defa 30 Eylül-1 Ekim 1995'te iki seçim yapıl- mış. Son seçimekatılan 19parti yada siyasi oluşumdan dokuzu, v üzde 5 ba- rajı aşarak Saeima'da temsil hakkını kazanmış. Meclis Başkanlığfna ilk defa bir kadın, Başbakan Skele'nin Demokratik Parti Saimnieks'inden Dr. llga Kreinısegetirilmiş. Letonva çok uzun süren savaşlar. kıtlıklar. salgınlar, hastalıklar \ aşamış. Birinci Dünva Sa\aşı sonunda Rus Çarlığı'nın ve Alman tkinci Reic- hı'nın çöküşü. Letonya devletinin ku- ruluşuna ımkân sağlıyor. 1921 'de Le- tonya Milletler Cemiyeti'ne katılıyor. Bu sırada nüfusun binde üçü üniver- sıteve devam etmekte ve bu oran Av- rupa'nın en yükseği. 1929 büyük iktisadi krizi sonrası, zamanın Başbakanı Kaıiis l lmanis parlamentoyu feshedip totaliter bir yö- netim kuruyor. Ulmanis rejimi etnik bir temizliğe gitmiyor. halkın genış desteğini sağlıyor. Şimdiki Cumhurbaşkanı Guntis Ul- manis. Karlis Ulmanis'in ikinci ku- şaktanveğeni. 1939'daki Hitler-Stalin paktı sonucu Letonya, Sovyetler'in çı- kar çemberine giriyor. 1940'ta Sovyet ordusu Letonya'yı işgal ediyor. ardın- dan da katliam ve sürgünler geliyor. Öyle ki Alman ordusu büyük sevinç- le karşı lanıyor. 1945-1949 arası 100 bin kişi Sibirya'ya yollanıyor. Nüfu- sun üçte birinden fazlası zaten savaş- ta ölmüş. 1940'ta nüfusun dörtte üçü Leton. bugün ancak yüzde 52'si, geri kalan vüzde 34 Rus, yüzde 14 de Lit- vanvaîı. Kruschev dönemi önce belli bir rahatlama hatta kültürel canlanma getiriyor. arkasından Sibirya'ya **ycri- culuklar" yeniden başlıyor. Brezhnev döneminde ekonomi gitgide bozulu- vor. 1987'den itibaren halk arasında Stalin-Hitler paktınınfeshi talepleri başlıyor. 1991 Ağustosu'nda Mosko- va'daki hükümet darbesi girişimi sıra- sında da Letonya Parlamentosu ülke- nin baSımsızlığı ilan ediyor. Letonya bugün Sovyet rejimi sonra- sının bütün sancılannı çekmeyi sürdü- rü\or. Ancak gelecek için de oldukça iyimserler. Avrupa ve Amerika. Bal- tık ülkelerine önemli destek verivor. Avrupa Birliği'ne almma vaadi sürek- li yenilenıyor. Lattelekom gibi çokba- şarılı özelleştirmeler yapılmış. Ri- ga "da herhangi bir sokak kulübesin- den anında İstanbul'la bağlantı kura- biliyorsunuz. Ancak ortalama 150do- lar düzeyindeki ücretle yaşamak mümkün değil. Kayıt dışı ekonomi canlı. Letonlann en önemli kozu son derece kültürlü. cana yakın ve açık sözlü insanlan. Ülkelerindeki sıkıntı- lan, problemleri, aksaklıklan asla giz- lemivorlar. Yollardaki çukurlara dik- kat etmenizi ve olmayan yol işareie- rine karşı tedbir olarak pusulayla gez- menizi tavsiye edivorlar. Bu gidişle tahmin edilenden daha kısa sürede içinde düz vola çıkabilirler de. yoksun bıraktığını düşünü- yorduk. Tavandan bir Ric- hard Strauss müziği ku- laklara sarktı. Köşedeki raf- cıkta bir \Vagner heykelciği. "Myana'da ruh insanı yeni- den bulmak ister" dedi Yu- suf. Sustuk. Akşam, tipik bir Viyana gecesi için Dr. karlRenner ringinden ve Rönesans bıçi- minden izlertaşıyan Burgt- heater. belediye ve parla- mento binalarının önünden geçerek kent dışındaki Grınzing Bahçesf ne gittik. Zum Martin Sepp'de Viya- na usulü Şnitzel... Domuz mu, dana mı, tavuk mu... Hangisini istersiniz1 Yanına da şarap. Şarap, kısa süre içinde nedense şarampolden düşer durumu yarattı bende. Akıl- dan da. duvgudan da kop- tum. Dış dünvanın gramo- fon haline gelmiş kişisi ola- rak yakaladım kışiliğimi. Gözlerim verine kulakîanm vardı, dılim yoktu. tçimde- kı çalı türün'den bir ağacın omuz yüksekliğinde aynlan bir dalına dayandım. Daya- nır dayanmaz kendimi des- teklenmiş, rahat, yerleşmiş buldum. Sanki. ağacın içın- den dalgalar halinde bir şey- ler çıkıyor \e görünmeden içime sokuluyordu. Masa- dakilerden Ziya'nın dikka- ti yavaş yavaş hiç bilmediği bir duygu üstünde birleşti. Aziz. içinın böylesı esinti- lerle dolduğunu ilk kez du- yoımsadı. Yüksel Bey de be- İiren durum öylesine olgun ve açıktı ki. her şeyden baş- kaydı. Hulusi. şımdiye dek denenmiş olanları aşıyor; Orhan tanımlanamayacak oranda duygulanıyordu. Nurı Ağabey bir kuşun ar- dndan bakar. bir gölgeyle ilgilenir gibi yüreğini dü- şünceli anlayışlarla doldur- du. Dursun. içindeki pence- renin önünde durup, ardı ar- dına gıdip gelen dalgalarla dolu benliğini izledi. Yusuf, bildıği bütün tatların yanın- da. yeni bir tat buldu ve do- ğanın ötesine geçtiğini anla- dı. Oynadığımız oyuna, de- rin ağırbaşlılıklara kapıla- rak yetkinlığe ulaşmak için bugüne değin gösterdiğimız sonsuz çabaya acıdık. Kişi- liklenmizi Viyana'da yeni- den bulmak istiyorduk. Bütün sorun da bu değil mıvdi zaten?
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear