23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
9TA CUMHURİYET 28 AĞUSTOS 1996 ÇARŞAMBA KULTUR Klasik müzikle çalışan ressam Erdal Alantar, her fırça darbesinin notasmı çıkarabiliyor Tuvafle boksör gibi savaşan ressam GL ERÇETİN dal Alantar, 37 yıldır Paris'te yaşa- yaıessamımız. Her > az olduğu gibi bu yda Türkiye've geldi. Iki aylık tatili- nit Sevinç Âlantar'la birlikte Büyüka- daı geçiren sanatçıyla son dönemde nel >aptığı.planlan v e soyut resim üze- rin<onuştuk. •antar'ın birlikte çalıştığı ve sevgiy- le ;dığı galerisi Alias, Claude Mo- netin kaldığı >er olan Givery'nin ga- nnı Alman safiatçı Senefelder'in 1796 tan nde taşbaskıy ı icat edişinin 200. yıl- dönmü olması nedeniy le "TaşbaskıAnı- sırabir sergi açtı \e Alantar bu ulusla- rara sergiye tek Türk sanatçı olarak ka- tıld:Taşbaskının200.yılınedeniyledü- zeninen sergide Alantar'ın soyutunun yanıda Senefelder'in 1796"da yaptığı iki tjbaskının da yeralması elbette sa- natçiçin oldukça biiyük bir gurur kay- nağıAlantar'ı. Avrupa'nın çeşitli kent- lerirle de dolaşacak olan sergiyle ilgili olarK derinden etkıleyen bir başka nok- ta disergiye taşbaskı yapılan kâğıt fab- nka.^ıın sahibinın. mürekkep fabrikası- nın shıbinin. bu fabrikalann işçilerinın de k.tjlması ve halka bir gösten yapıl- ması Atntarbu kışayrıcayine Alias Gale- risi "nn düzenlediği 'Tolerans' başlıklı sergiekabartmagra\ürüylekalıldı. Ser- gi öııimüzdekı sezonda Danimarka'ya gideek. Yo-ulmak bilmeyen sanatçı bu yıl. Pa- risBdediyesi'ninkülfürmerkezindesür- dürdiğü eğıtmenlik göre\ inin yanı sıra son oarak Tunus Kültür Ateşesi. tiyatro yazar MahmutMessadi'nın "Baraj" ad- lı kitibmın kapağını ve iç figürlerinı re- simleni>. Kitabın konusu Sahra çölün- de ta;. su, beton gibi malzemelerden >oksın bir karı kocanın yetmiş yıl bo- \uncı her sabah kıımdan bir baraj yap- malan ve barajın her akşam yıkılması oluncı Alantar. ~Aman ben bu işi yapa- cağım, bu sürrealist güzellik benim sana- tımla resmedilmeir demiş elbette. Sanatçı resimde soy uta geçiş sürecini anlatrken "Figüratifle başladım ben. Sonra biraz he> kel v aptım. kolaj > aptım. romantik ve kübik resimlerin deoldu da- ha sonra da soy utta buldum kendimi. Pat diveolmadı elbette bu geçiş... Nehrin ya- tağını bıılnıası gibi, soyut da benim sana- tımdaki yerini buldu" diyor. '60 "ımdan sonra ebru öğrendinT Alantar. soy ut resmi "Hem herşeydir, hem de hiçbir şeydir. hem kolaydır, hem güçtür. Kolay dır, çiinkii istediğini yapar- sın. Zordur, çiinkü beş metre bir tuvale bir sey yapacaksınız ki hiçbir şeye benze- meyecek" diye tanımlıyor. Ona göre so- v utun en biiyük güzelliği. geniş bakma- vı öğretmesınde. Bu nedenle de herke- sin sovut yapmasını istiyor. Amerikalı- lann soyut tekniğini Avrupa'nınkineüs- tün tutan. Avrupa soyutunu figüratifin altındaezıldiğinisöyleyen Alantar. sov u- tu en iyi Sait Faik'in "Ben hikâyelerimi yazarken kafamdaki insanlar balığa çık- tı" sözlerinin özetledığinı düşünüyor. Resimde en çok siyahı seviyor "Be- (Fotoğraflar: DEVRIM BARAN) müzikle çalışan ve her fırça darbesinin notalarını çıkarabilen Erdal Alantar, "Ben kavgacı adamım, harbi severim, cehennemi severim. Bu müziklerdeki romantizmin üstüne boksör gibi savaşarak resmimi işlerim. Ikisinin arasındaki karşıtlığı, çelişkiyi yansıtırım. Hayatın kendisi çelişkidir zaten" diyor. Sanatçı, ressamları iki sınıfa ayınyor: "Biri kötü insandır, resmine dışa çıkarmadığı iç güzelliğini yansıtır; öteki iyi insandır. resmine de kötülüğü yansıtır. Ben ikinci gruptayım herhalde, ne dersiniz?" nim resim yapmam için güneşolmaması genekJi" diyen sanatçı bu neden- le de sanatını en iyi Pa- ns'in pis. grı havasında icra edebılivor Bu nok- tada ressamları iki sını- fa ayırma gereğinı duyu- yor. "Biri kötü insandır, resmine dışa çıkarmadı- ğı iç güzelliğini yansıtır; öteki iyi insandır, resmi- ne de kötülüğü yansıtır. Ben ikinci gruptayım herhalde, ne dersiniz?" Erdal Alantar. eşının piyanist olması nedeniv- le de müzikle. resmı bir- bınnden ayıramıyor. Klasik müzikle çalışıyor ve her fırça darbesinin notalarını çıkarabiliyor. Bize ıslıkla bir Mozart ezgisi mınldanı- yor sonra kataloglarını karıştınpezgınin resmini buluvor. gösteriyor: "Bakınişte bu notaları burada resmettim." Sonuçta Alantar'ın sov utlarında Mozart. Beetho- \en,\\agnerbirkezdaha \orumlaniyor. Soyut ressam olmasına karşın. modern değil de klasik müzikle çalışmasını mo- dern müziğın tükenmışliğine bağlı>or. Stravinski'den sonrakı müzisyenlerde ıs- tediği romantizmi yakalavamayan Alan- tar "Ben ka\ gacı adamım. harbi severim, cehennemi severim. Bu mü/iklerdeki ro- mantbmin üstüne boksör gibi sa>aşarak resmimi işlerim. İkisinin arasındaki kar- şıtlığı. çelişkiyi >ansıtınm"divor veeklı- >or "Hayatın kendisi çelişkidir zaten." Alantar çıftinı en çok etkileyen çelış- kilerden biri de ıVIustafa Kemal'ın yanın- da Kurtuluş Savaşı'na katılan Sadi Alan- tar'ın oğlu Erdal Alantar'ın resimleri- nın Fransız telev izyonlarının padişah to- runu Kenize Murat'la yaptığı röportaj- larda fon olarak kullanılması. Istanbul Uüzel Sanatlar Akademi- sı'nden mezun olan sanatçı hos bir rast- lantıvla ilk sergisini İstanbul'daki Fran- sız Konsolosluğu'nda açmış. Alantar. akademide aldığı eğitimi değerlendirir- ken kendılerine ebru. hat. mınvatür üibi sanatlar öğretılmediği için çok kızıyor. "Biz ki- taplaria doğru A\ru- pa"\a yöneldik anıa her şeyi bilmek gerekiyor. Hocalarımız bu konuları kendileri araştırmışlar ama bi/inıle pav laşmadı- lar. Ben 60 vaşımdan son- ra ebru öğrenebildim. Bir güreşçi nasıl çok o\ un bilince başanlı olursa. bir sanatçı da çok teknik bilince başanlı olur" dıvor biraz kızgın. bıraz kırgın.~Bu teknik- ler belki beni başka bir vere götürecekti \ağlıbo- \amda." Alantar. gençlenn enstalasyona yönelme- sinden memnun. ama Türk gençlerinin de Av rupa'daki gibi öz- gün yapıtlar ortaya koymalarını istiyor. Ozellikle Hollandalılan ve Almanlan bu konuda oldukça başanlı bulan sanatçı, Paris'te gördüğü Hollandalı bir sanatçı- nın enstalasyonundan çok etkilenmiş.. Kömürün kullanıldığı enstalasyonda kö- mürün kömürlükten çıkıp sanat eserine dönüşmesi. "V'av be, kömürmüş..." de- dirtmesı. Alantar'ı ileride hıç kimsenin- kine benzemeyen bir enstalasyon tasar- lanıaya yöneltmiş. Enstalasyonun sanat eseri olmasının ölçütünü "kullanılan malzemevi zekâ. kültür, yarahcılığı kul- lanarak sanatla boğmak" olarak belirli- yor. Bu nedenle de bir sanatçının en iyi elekrnkçı. en iy ı marangoz. en iyi mimar, en iyi tesisatçı ojması gerektiğine inanı- yor. tleride yapacağı enstalasyonu tanım- larken de "Benim de var kafamda birkaç şe>' fakat, Övie bir şe> >apmalıyım ki hiç kimseye benzemesin. Ayakkabı mı kulla- nıyorum. Ayakkabıymış be! dedirtsin. Aaa ayakkabı dedirtmesin" diyor. 26 eylülde Paris'te yeni sergi Erdal Alantar, Türkıye'den dönünce 26 eylülde Paris'te bir sergi açacak. Ser- gide litografi ve soyut resimlerine yer verecek. Sergıden bir hafta önce y a da bir hafta sonra Paris'teki geleneğe uygun olarak atölyesini halka açacak. Bugüne dek Val-de-Marne Birincilik Ödülü. An- kara Dev Iet Sergisi Ödülü, Uluslararası Ancona Bienal Ödülü. Bayeu.\ Ödülü. Eclat Kompozisyon Ödülü gibi pek çok ödül kazanan, pek çok bireysel sergi açan ve grup sergisıne katılan sanatçıya Türk makamlanndan veya Kültür Ba- kanlıfı'ndan bugüne kadarherhangi bir destek göriip görmedığini sorduğumuz- da ise "Vbk!" diyor. "görmedik. hatta biz yardım ettik Kültür Bakanı'na ama keşke bizleri dinleseler" diyor. Sonra bir iç geçinyor Fransa'da sanata gösterilen ilgi ve desteği anımsayarak. Eşı Sevinç Hanım "BizimkilerunutsadaFransızlar seviyoriar Erdal'ı" diyor. Sonra başlıyor- lar birlikte anlatmaya "Belediyenin düzenlediği kurslarda öğrencisine, nıinıanna, bakkauna, taksi şoförüne kurs veriyoruz. Adamlar gece- leri gelip sanat öğrenrvoriar belediye bi- nalarına. Oturduğumuz yerde 157 res- sam var. Belediye bu ressanılardan kapı- lannı halka açmalannı istttli. Bütün sa- natseverler gezdiler bu atöKeleri. Dör- düncü kez yapılıyor bu Fransa'da. Vıne belediye, bu 157 ressama 1 metre eninde 3 metre uzunluğunda iki taraflı ipekten bezJer \erdu oralara resim yapıp sokağı bu bay raklaria süsleyeceğiz. Bunlan biz niye yapmıyoruz? A\ rupa'da bu güzellik- te çok etkinlik oluyor. Kültür bakanlan- mız, müdürierimiz niye bunları örnek al- mıyor?" 1983 yılında Alantar çiftini çok üzen bir olay yaşanmış Büyükada'da. Çiftin oturduğu evin üst katına kaçak kat çık- mak isteyen komşulan kinşleri mımara sormadan balyozlarla aramaya başlay ın- ca. Alantar çiftinin e\ini su basmış. Ev dokuz ay su içinde kalınca Sevinç Ha- nım'ın çok değer verdiği piyanosu bo- zulmus, Türkiye'de bir tek Alantarlar'ın evinde bulunan George Braque"ın taş baskısı onanlamaz duruma gelmiş ve ne yazık ki Erdal Alantar'ın 1950'lerde ve- 60'larda yaptığı resimler mahvolmuş. Bu konuya en çok Erdal Bey'le ilgili bel- geleri. yazıları saklama konusunda bü- y ük titizlik gösteren Se\ inç Alantar üzül- müş sanınz. Piyanosundan çok eşınin resimlerine üzülen Sevinç Hanım'ın en büyük ıste- ği Erdal Bey'i anılannı yazmak için ik- naedebilmek. "Vadabensorsamoyanıt- lasa, biryeriere kaydetsek" diyor Sev inç Hanım. belki de vefasızlıktan duyduğu korkuvla. DEFNE GOLGESİ TUBGAY FİŞEKÇt Ağustos "Ağustos! Dünyanın hasatyüküyle ağırlaştığı ay!" diye yazmıştım bir şiirimde. En sevdiğim aydır. Ağus- tos, dünyanın olgunluğudur sanki. Bana bu dizeyi yazdıran uçsuz bucaksız bağlar- da. sıra sıra asma kütüklerinden sarkan olgunlaşmış üzüm salkımlarıdır. Yeşil asma yaprakları arasında ye- şil üzümler ışıklar içinde parlar. Kara üzümler daha ağır, oturaklıdır. Yalnız asmalar mı? Hangi ağaca baksanız dalları yükünden sarkıyordur Bir de kavun tarlalarını düşü- nün, olgunlaşmış sapsarı kavunların. kuru siyah top- raklarda yatışını. Ülkemizi daha çok severim böyle olgunluk içinde görünce. En güzel bağlar da Ege bağlarıdır bana sorarsa- nız: Menemen Ovası'nda uçsuz bucaksız gibidir; içe- rilere ilerlerseniz, çevrede mor dağlar belirir. Alaşe- hir Ovası, bir yandan geniş bağları, bağlar içine ku- rulmuş bağ evleri, geride sırtını dayadığı Bozdağlar ile seyrine doyulmaz bir görünümdedir. Hiç değilse bir yaz mevsimini bu bağlarda çalışarak geçirebilme- yi ne çok ısterdim. Günlük hayatımızda bir yeri yoktur bağların. Ora- larda neler olur, pek düşünmeyiz. Üzümler olur. pa- zara gelir, alır yeriz. Oysa gerçek bir tansıktır, kara bir odun parçasının yeşerip birkaç ay içinde, tarih bo- yunca kutsanmış meyveleri vermesi. Yalnızca Ren Irmağı'nın iki yamacında bağcılık ya- pılabilen Almanya'da, üzüm kütüklerinde ilk filizlerin belirdiği nisan-mayıs aylarında televizyon haberleri- nin ilk sıralarında yer alır bağların durumu. Çiftçiler, uzmanlar çıkıp, filizlere bakarak yorumlar yaparlar, o yılki ürünün geleceği üstüne. Üzümün tecımsel öne- mini çoktan kavramış Fransa, Italya gibi ülkelerde ise kim bilir ne enstitüler kurulmuş, ne laboratuvarlar ça- hşıyordur bağcılığın gelişmesi üstüne. Bizim başka işlerimiz gibi bağcılığımız da kendi halindedir. Toprağın, güneşin bereketiyle yine de dünyanın beş büyük üzüm üreticisi arasında yer alı- rız. Kapadokya yöremiz de bağlarıyla ünlüdür. Bura- da güzel şaraplık üzümler yetişir. Pek çok evde de halk kendi şarabını yapar. Buradaki bir inanışa göre de sabah gün doğmak üzereyken asmaların altına yatıp yenen üzüm, insanda esriklik yaratır. Bir de "Tokat bir bağ /ç/ncte "dir. Bu yaşa geldim, daha kısmet olmadı Tokat'ın bağlarını görebilmek. Mardin bağlarını da göremedim, buranın kokulu ka- ra üzümlerini yalnızca sofrada yerler, günah diye şa- rap yapmazlarmış. Sabahattin Ali'nin "Gramofon Avrat" adlı öykü- süne konu olan oturak âlemlerinin geçtiği Meram bağlarını da göremedim. Ada bağlarının da ünleri başkadır. Günümüzde Gökçeada ve Bozcaada'da sınırlı alanlarda sürüyor bağcılık. Çarşıda çavuş üzümüne rastlayabilmek şansa kalmış. Ozellikle Gökçeada geniş tarım alan- lanna sahip, ama o denli terkedilmiş, yalnız bir gö- rünümü var kı, derlenip toparlanması için büyük ça- ba gerek. Günümüzde Erenköy'deki apartmanlarda oturanlann ne kadarının aklına geliyordur, bir zaman- laren güzel çavuş üzümlerinin yetiştiği bağların üze- rinde yaşadıklan? Belki Memet Fuat, yakında yayım- lanacak Gölgede Kalao YtMac adlı anılar kJtaUndasöz ediyordur Erenköy'ün bağlarından. Yahya Kemal'ın şiirinde geçen Büyükada'daki "Viranbağ" ise belki eskiden bağlıktı; bugünse yal- nızca ağaçlar altında oturup denizi seyretmek için sa- kin bir köşe. Bağ hasadı üzümlerin toplanmasıyla da bitmez, uzun birtören gibi sürer. Kurutulacak üzümler kuru- maya serilir. yakılan büyük ateşlerin üzerine kazan- lar oturtulur, pekmezler kaynatılır. Leyleklerin acele- si vardır, hasadın sonunu beklemeden güney yolcu- luğuna başlarlar. Kırlangıçlar ise "şırayı içer, leyleği geçer"\er. Y A Y I N E V L E R İ N İ N Y E N İ D Ö N E M İ . . . 'Yeni Başlayanlar için 9 sürüyor MİLLİYET YAYINLARI Milliyet Yay ınlan. yayın etkinligini önümüzdeki dönem iki çizgide sürdü- recek: Türkçede ilk kez yayımlanacak olan kitaplar ve okurlarca aranmakta olan bırçok kitabın yeni basımlan. Bu bağlamda önmüzdeki yayın dönemin- de piyasay a çıkacak kitaplar arasında Burçak E\ren ve N'ecati Güngör'den özgün grav ürlerle eski İstanbul kitap- lan yer alıyor. Burçak Evren'in uzun ve titiz bir çalışmayla kaleme aldığı kıtap. eski İstanbul'daki kahve ve kahvehane kültürünü incele- yen bir çalışma. Necati Güngör ise İbni Batuta'dan Ernest He- mingway'e kadar. Istanbul'a gelmiş vabancıîarın izlenimlerinden oluşan bir panoramay ı okurlara sunuyor. Bu dızide çıkacak bir başka tstanbul kita- bı ise Baron Wratislaw"ın Anılar ı olacak. Önümüzdeki dönem Milliyet Yayın- lan'nın okurlara sunacağı bir diğer dıkkat çekici kitap. Safiye Ayla'nın anılan. Yıllar önce bir gazetede ya- yımlanıp unutulmuş olan bu ilginç anı- İar toplamını Safiye Ayla ve Necati Güngör birlikte elden geçirerek yeni- den kaleme aldılar. 1996 yayın mevsi- mınin ilgi gören dizisi - Yeni Başlayan- lar İçin'. yeni yapıtlarla sürecek. Dizi- nin en yeni kitabı Muhammed' adını taşıyor. Milliyet Yayınlan. Oktay Ak- baL Mine Saulnier. Demirtaş Ceyhun, Rauf Mutluay, Fikret Otyam gibi ya- zarlann "rnevcudu tükenmiş" bazı ki- taplannın yeni basımlannı gerçekleş- tirecek. J. Steinbeckin tüm yapıtlan- nın yeni basımlan yapılacak. Neruda, Zweig, Hemingway gibi y azarların es- ki ve yeni yapıtlan Türkçeye ka- zandırılacak. 'Nâzım Hikmet KitaplarTdizisi kapsamında ise ilk olarak Kenıal Ta- hir 'e Mapusaneden Mektııplar' ya- yımlanıyor. Bu yapıtı ressam Bala- ban'ın Şair Baba \e Damdakiler'\. Orhan Kemalin 'Sâzım Hikmet 'le 3.5 Yıl adlı kitaplan izleyecek. Ay nca Ab- basSayar'ın yeni romanı. Nurettin İğ- ci'nin gazetelerden derlediği Inanıl- mcız Olaylar ı yeni yayın mevsiminde çıkması kesinleşen kitaplar arasında bulunuyor. Milliyet Yay ınlan. hem ço- cuklara hem de büyüklere yönelik der- gi. çizgi-roman ve albüm yayınlannı da yeni dönemde sürdürecek. İNKILAPKİTABEVİ İnkilap Kitabevi'nin yeni ayınlan arasında DanieUeSte- ?l'in 'Kanaılar' adlı romanı Çev: Aslı Şenel) ile Hasan arışcan'ın tarih-inceleme tü- ründeki Lıkya Efsuneleri' adlı kitabı bulunuyor. Banşcan. Güneybatı Ana- dolu'da Teke Yanmadası olarak bilı- nen bölgedeokuyucuyu Anadolu'nun ilk uygarlık dönemlerine doğru biryol- culuğa çıkarıyor. Yöre yöre gezdiriyor v e Köyceğiz, Daly an, Göcek. Dalaman. Fethiye, Patara, Kaş, Kekova. Demre, Finike.Tekirovagibi merkezlere ilişkin bilgilen mitolojikkaynaklardandaya- rarlanarak anlatıyor. İnkilap Kitabe- vi'nin iş dünyasına yönelik yay ınlan arasında ise Bir Haftuda Başarıh Sa- tış' (Christine Harvey. Çev: Levent Şumnu). Bir Huftada Başurılı 1$ Ycı- zışmalan ' (Gordon R. VVainwright. Çev: Füsun Küriim) ve Bir Huftada Başanlı Pazadama ' (E. Davies- BJ. Davis, Çev: Füsun Kürüm) adlı kitap- lar veralıvor. MFO dağılmıyor' Altm Koza ekimdeKültür Senisi - 7-13 ekim tarihleri ara- sında gerçekleştirilecek olan 10 Altın Ko- za Fılm Festivali'nin tanıtımkokteyli Tak- simSinema Severler Derneğindeyapıldı. Adana Büyükşehir Belediyesi tarafın- dan düzenlenen Ulusal Altın Koza Film Yarışması tanıtımına Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Aytaç Durak. ÇASOD Yönetim Kurulu Başkanı INur Sürer, SO- DER Yönetim Kurulu Başkanı Göksel Ar- soy v e Tomris Oğuzalp, Menderes Saman- çılar, Atilla Ergün, Şemsi İnkaya, Güzin Özipek. Ay kut Oray, Ay şegül Aldinç, Fü- Bilkent3.lJUıdararası Anadolu testıvalı Göreme Zelve Açıkhava Müzesi 28 Ağustos '96 Çarşamba Saat: 19.30 HAYDN / Yaradılış Oratoryosu Efes Antik Tiyatrosu 1 Eylül '96 Pazar Saat: 21.30 BEETHOVEN / Dokuzuncu Senfoni Keman Konçertosu Solist: Igor OISTRAKH Bodrum Kalesi 2 Eylül '96 Pazartesi Saat: 21.30 BEETHOVEN / Beşinci Senfoni MENDELSSOHN / Keman Konçertosu Solist: Suna KAN Bilkent Konser Salonu 4 Eylül '96 Çarşamba Saat: 21.00 BEETHOVEN / Dokuzuncu Senfoni BRAHMS / Keman Konçertosu Solist: Igor OISTRAKH Bılet Satış Noktalan Müze gtşelen ve konser girişleri, böige Benetton mağazalan, Varan Turizm bölge sattş bürolan, Bılkent MSSF gışesı, Toplu Satış TeJ. (312) 266 43 82 28 Ağustos-9 Eylül 1996 Bilkent Senfoni Orkestrası Bulgaristan Devlet Filarmoni Korosu Karl Anton Rickenbacher, Şef Koro Şefi: Georgi Robev Bilkent Konser Salonu 5 Eylül '96 Perşembe Saat: 21.00 ORFF / "Carm'ına Burana" Aspendos Antik Tiyatrosu 7 Eylül '96 Cumartesı Saat: 21.30 ORFF/ "Carmina Burana" Aspendos Antik Tiyatrosu 8 Eylül'96 Pazar Saat: 21.30 MOZART / Requiem Keman Konçertosu, No.5 Solist: Suna KAN Phaselis Açıkhava Müzesi 9 Eylül '96 Pazartesi Saat: 21.30 Özel Gala Konserı Bilkent Akademik Oda Orkestrası Şef: Server GANIYEV Bıkent Unıvers/îest Muz-k ve Sahne Sanatian Fakûttesı tcuftûr ve sanat etkınbğidtr M bil sun Demirel, Demirtaş Cey hun gibi sanat- çılar katıldı Toplantıda söz alan Durak. sinemanın zor günler geçirdiği şu günlerde sinema- nın daha yaygın hale getirilmesi ve sine- ma çevrelerinin daha etkili hale gelmesi için Altın Koza Kültür Sanat Festivali'nde sinemaya özel bir yer ayırdıklannı söyle- di. Durak. ayrıca festivalde sinema dışın- daki kültür sanat etkinliklerinin festiv alin sembolü olan kozanın mahsullerinin top- landığı ekim başında y apılacağını. ama si- nema etkinliklerini 1997 yılından itibaren Adana'nın kurtuluş günü olan 5 ocak tarihıne akrar- mak istediklenni bildirdi. Festivalde. uzun metrajlı film yarışması, öğrencı film- leri yanşması. f'lm öyküsü yarışması. şıir yarışması. ço- cuk ana sağlığı. sokak ço- cuklan paneTi. Sokak Çocuk- ları V'akfı yaranna müzaye- de. halk konserleri. Altın Ko- za ve tiyatro, gibi etkinlikle- rinyanı sıra bu yıl ilk kez bir sinemacının toplu filmleri gösterilecek. 1996 y ılında toplu gösteri- mı yapılacak olan sanatçı Türkan Şoray, aynca bu yıl- ki umut vaat eden genç sine- ma oyuncusunu seçerek ödüllendirecek. Bu amaçla Adana "da Türkan Şoray Açıkhava tesısinin festivale kadar tamamlanması planla- nıyor. Festivalde Eurimages desteğiyle çekilmiş yerli ve yabancı filmlerin toplu gös- terisi de gerçekleşecek. "Eu- rimages ve Türkiye" başlıklı panel de yapılacak. Kü/rür Servisi- Dün bir gazetede birinci say fadan yayımlanan 'MFÖ Dağılıyor' haberi üzerine görüşlerinı aldığımız Fuat Güner. grubun yoluna devam ertiğini. haberin asılsız olduğunu açıkladı. Bir yıl önce geçirdiği kalp rahatsızlığı sonucu doktor tavsiyesine uyup iki aydır Türkbükü'nde ya^ayan ve Rumelihisan konserlerine katıldıktan sonra yine tatiline devam eden Güner. MFÖ bünyesinde klasik görüş aynlıklannın hep var olduğunu. ancak grubun dağılmasını gerektirecek önemli bir sorun yaşamadıklarını vurguladı. Yapımcılığını Fuat Güner'in yüklendiği GNfG grubunun çıktığı birTV programına telefon edip basın tarafından MFÖ'ye rakip gösterilen GMG'ye hakarete varan latlar sarfeden Mazhar Alanson'un davranışını da "anlık öfke' diye nıtelendiren Fuat Güner bu olayın üzennde durmadıklannı da söyledi. Çatalhöyük kazıları söyleşisi Kültür Servisi- Dokuz bin yıl önce kurulan. insanlık tarihinin ilk şehri olan Çatalhöyük'te kazılar üzerine 6 eylül cuma günü Topkapı Sarayı I. Avlusu'ndaki eski Darphane bınasında bir söyleşi düzenlenecek. Söyleşiye. Çatalhöyük Araştırma Vakfı Direktörü. Cambridge Cniversitesi Arkeoloji Profesörü lan Hodder katılacak. DÜZELTME: 27 Ağustos Salı günü Beckett Godot'vu tanunıyor başlıklı yazıda James Joyce'ın romanın adı 'Fınnegans Gölü' ola- rak yazılmıştır. Doğrusu "Fınnegans \Vake" olacak. Düzeltir özür dilerız. K Ü L T Ü R • Ç İ Z İ K KAMİL MASARACI
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear