25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 12 AĞUSTOS 1996 PAZARTESİ OLAYLAR VE GORUŞLER Refah Partisi ve Sol Dr. ENGİN ÜNSAL D oğru Yo! Partisi ve Re- fah Partisi'nin kurmuş olduğu 54. hükümetin işbaşında olduğu bu- günlerde ülkemizde gözlenen siyaset manza- ralarının cıddi olarak değerlendirilmesi gerektiğine ınanıvorum. Refah Parti- si'nin uzantısı olduğu Milli Selamet Par- tisi'nin iktidara onak oluşunun kapılan- nı açan CHP'nın bir üyesi olarak, o gün- lere tanıklık etmiş ve MSP-CHP koalis- yonuna oy vermiş olvnanm sorumlulu- ğunu taşıyarak diyebilirim ki Türk halkı. ülkemiz denizlerinde gezinen bir buzda- ğının ancak tepesini görebilmektedir. Refah Partisinın hiç acelesı yoktur. Kuran ilkelerine dayalı bir toplum düze- ni kurabilmek için.biripekböceği sabn>- la. kozasını ustaca örecektir. Merkez ve sol partilerin aymazlığı >ürdüğü oranda demokrasinin tüm verilerini kullanacak, karşıtlarını sokaklara döknıeden amacı- na yavaş. ama gü\ enli adımlarla ilerleye- cektir. 54. hükümet uzun ömiirlü olabilme- nin bütün koşullarnı taşımaktadır. RP'nin her şeyden önce öziirlü bir ortağı vardır. Bu ortağın genel başkanı olan kişi, Türk sıyasetinde ınanılmaz bir yükseliş sergi- lemiş ve yine inanılmaz ölçüde kişisel maharlığını arrtırmak için kullandığı suçlamalanileheran Yüce Divan'agön- derilme korkusu ile yaşamaktadır. DYP'nin milletvekillennin büyük ço- ğunluğu. ünlü öyküdeki fareli köyün ka- valcısını anımsatan birtutum sergilemek- tedirler. DYPGenel Başkanı'nın kişiselçı- karları. her tiiriü ülke sorununun üstüne çıkarılnııştır. Bu çıkarları her ne pahası- naolursaolsunsakhrutabilmekiçin DYP. yeni hükümet kuruluşu içinde. Refah Partisi'ne teslim olmuş durumda gözü- küyor. DYP Genel Başkanı'nın sorumlu- luğunda bulunan dış ilişkiler koııusunda yaşanan anlamsız ve tatMZ gelişmelerin tümüne karşı. Dışişleri Bakaıiı olan DYP Genel Başkanı duyarsız kalmakta ve se- sini çıkaramamaktadır. DYP ve onun ge- nel başkanı, Türk halkının sırtından Re- fah Partisi'ne. bir bedel ödemektedirler ve ödemeye de devam etmektedirler. DYP'liler, genel başkanlannın ve parti- lennin devamını ancak böyle sağlayabi- leceklerini sanmaktadırlar. Refah Partisi'nin 24 Aralık seçimlerin- de birinci parti konumuna gelmesinin ne- denlerinin mutlaka irdelenmesi ve elde edilecek sonuçlara göre öbür partilerin görüşlerini ve kadrolannı şeniden >apı- landtrmalan gerekiyor. Şurası bir gerçektir ki solun tabanı ola- rak bilinen büyük kent varoşlannda RP. sol aleyhine büv ük kazanımlar elde ede- bilmiştır (1). Türk solu. yapılan genel se- çimlerden en büyük payi alarak çikma olanağıııa sahipken. iç çekişmeleri. dü- şünce tembelliği \ e kadrosuzluğu neden- leri ile Refah Partisi'nin seçimlerden bi- rinci partı olarak çıkmasına çok büyük katkıda bulunmuştur. Türk solu 24 Ara- lık seçimlennde kendi tabanını yitirmiş- tir. Sol ovlar merkez sağa ve radikal sa- ğa doğru kaçarken merkez sağ oylar de radikal sağa kaymıştır (2). Hiç kimse kendisini aldatmasın; bu- gün oyları artan tek parti Refah Parti- si "dir ve vapacağı çalışmalarla bu artişı sürdürecektir. Bazı kesimler toplumu af- yonla uyutmak çabasındadır \e Refah Partisi'nin sistemin içine çekilmesi ile sistemle bütünleşeceğini. Batı'da örııek- leri olan Hıristiyan demokrat partilergi- bi ılımlı demokratik bir İslam partisi ola- cağını ısrarla düşüncelere yedeştirmeye çalışmaktadırlar. Bunların tümü aldatmacadır. Refah Partılilerçokaçıkbazı iletiler(mesajlar) vermektedirler. Neden Çekiç Güç'e. or- dudan ıhraç edilen şenat yanlısı subay- larla ilgıli ışleme "evet" dedıklen sorul- duğunda parti yetkilileri çok net olarak. tekbaşına iktidarolmadıkları için boyle davrandıklannı dürüstçe söylemektedir- ler. Bu tutum RP'nin geleceğe vönelik te- mel politikasının ipuçlannı da vermek- tedir: RP ilk genel seçimekadarpopülist politikalaria geniş halk kitlelerinin des- teğini kazanacak. başka bir deyişle de- mokrasiyi bir araç olarak kullanacak ve tek başına iktidara geldiği zaman Kuran esasına dayalı bırtoplumsal düzeni kur- mak için önünde hiçbir engel kalmaya- caktır. O mutlu güne erdiğinde RP o nuıt- lu günü Çiller'in. Baykalın, Ecevit'in, Yılmaz'ın ve Demirel'in birer hevkelini dıkerek kutlayacak v e bu güzel sonu ken- dilerine armağan edenleri savgı ile ana- caktır. Hiç kimse Hitler'in Nasvonel Sos- valist Partisi'nin nasıl iktidara geldigini unutmasın. Türkiye henüz treni kaçırmamıştır. Türkne'de bir İslam cumhurnetininku- rulmasını aneak sol önlevebilir. Ama han- gi sol' Bu sol XIV. Louis yaklaşımı ile kendisini bir sol parti sa>an Ecevitdeğil- dir. Demokrasiyi İslam cumhuriyetine geçış için araç sayanlara karşı kavga kad- rolarla verilir ve DSP'nin Sayın Genel Başkanı kadrolaşmaktan. hayalet görmüş Hamlet gibi korkmaktadır. Savın Ecevit bana NÜrekli olarak Cervantes'ın yelde- ğirmenlerine saldıran kahramanını anım- satmıştır. Refah'ın önlenemezgibi görünenyük- selişine ancak CHP engel olabilir. CHP'nin. hiçbir partide olmayan köklü bir geçmişi vardır. Bu geçmişin içinden Atatürk ilkeleri ile yoğrularak gelen diri kadroları vardır. CHP'nin. kurtuluşun yalnız Atatürk ilkelerinin yolundan gele- ceğine inanan güzel insanları vardır. Bu güzel insanlar. Savın Toktamış Ateş'in bir yazısında sorduğu gibi. beyaz atlara biniphiçbiryeregitmediler Bu güzel in- sanlar bireyin ve ülkenin bağımsızlığı için kavga verecekleri seferberlik günle- rini beklemektedır. Sonuç CHP yöneticileri DSP ve Ecevit'ten medet umtnajı bırakıp kendi içlerine dönmeli ve tüm Türkive'ye vavılmi;; ör- gütü. eski-yeni tüm partilileri ayağa kal- dıracak bir seferberlik programı ilan et- melidir. Parti. kitle örgütleri ile. üniver- site gençliği ile. emekçilerle veniden bü- tünleşmeli: kısır kişisel kaygılar perdesi yıkılarak CHP. toplumun diri güçleri ile bir kezdaha bütünleşmelidir. Bunun va- pılmasını zorunlu kılan her türtü ko^ul vardır. Yeter ki bu karanlığı bir çığlık gi- bi yırtacak öncüler ortaya çıkabilsin. 1-Pıvf. SencerAyata. 24 AralıkSeçinı Sonııçları. Refuh Partisi ve Sol. Yeııı So.s- valDemokrat Lfıık. Scıvı l. \ısan IW6, A/I. 14 2- a.g.m. ARADA BİR AHMET ARPAD Amerika Her Yerde Amerika Birleşik Devletleri Avustralya'ya da yeıieş- ti. Beşinci kıtayı eninde sonunda 'etki alanı'na kattı. Bundan böyle Avustralya'nın da Amerikan askeri üs- leri, füzeleri olacak. "Asya-Pasifik bölgesinin banş ve güvenliği sağlanacak.'"\ 992'de Filipinler'den çekil- mek zorunda kaldıklarından bu yana, Amerikalılar Güneydoöu Asya'da üssüzdü. Avustralya'da 15 yıl boyunca Tşçi Partisi iktidannın kabul etmediği söz- leşmeye, yeni seçilen liberal Başbakan Hovvard im- zasını attı. Muhalefetin deyişi ile "ABD'nin 51. eya- leti" oldu. Haritaya şöyle bir baktığımızda "dünya po//s/"nin yeryüzünde daha nice "51. eyaleti" oldu- ğunu görürüz. Bunlardan biri de ülkemiz midir dersiniz? 1950'li yıl- larda Türkiye'yi Amerikan askerinin ve kapitalizminin buyruğunasokan, adı Demokrat olan partiydi. llkgö- revi de, Millet Mechsi'nin onayını almadan Kore'ye as- ker göndermek, karşı çıkan düşünürleri de hapisler- de çürütmek olmuştu. Yıllar sonra, Amerika yöneti- cilennin isteğı doğrultusunda başlatılan 27 Mayıs'ın yargıçları da Bayar'la Menderes'e, anayasaya aykı- rı bu uygulamanın nedenini soramadı. Örtülü ödene- ğın, metresin, birkaç bin liralık köpeğin hesabını sor- makla geçıştırdiler. Moskova ile 500 müyon dolarlık ekonomi anlaşması yapmaya hazırlanan eski toprak ağası, Amerika'ya kafa tutmasının bedelini darağa- cına gitmekle ödedı. Büyük koruyucudan uzaklaşıp büyük komşuya yaklaşmaya niyetlenmişti. Büyük ko- ruyucuya hiç kimse ihanet edemezdi. Hele ülkeyi ve kendini tümüyle dış para babalarına teslim etmiş oian, hiç!.. 1978'de Türkiye petrol araştırmalan konusunda iş- birliği ve 300 milyon dolarlık bir anlaşma için yine Moskova yolculuğuna hazırlanan Ecevit'in başba- kanlıktan düşürülmesinin nedeni de 27 Mayıs'ın ne- deninden pek farklı değildi. Bu tarihsel olayın ardın- da da Amerika'nın olmadığını iddia etmek saflıktır. Türkiye üzerinde dış etkenler hep ağır basmıştır. Özellikle Amerika'nın bilgisi ve onayı olmadan ülke- de önemli hiçbir girişim yapılamamıştır. "Hak veril- mez, alınır!" özdeyişi Atatürk'ün köklü ve gerçekçi bir devrim dehası olduğunu kanıtlar. Ne yazık ki in- sanlanmız bu sözün bilincine bir türtü varamamıştır. Askeri, savaş uçağı, atom bombası ile Türk toprak- larında uygun gördüğü yere yığınak yapan Ameri- ka'yı ülkeden çıkarmak yürekliliğini hiçbir iktidargös- terememiştir. Bugün Türkiye, VVashington'un açıklamalarına ba- kılırsa. Amerikan atom bombalarının konuşlandırıldı- ğı ülkeler arasında 3. sırada yer alıyor. Nükleer baş- lıklı füze sayısı 75. Şu sıralar Berlin'den Incirlik'e ye- nilerinin taşınmakta olduğu gazete haberi. Bizleri yö- netmeye ve yönlendirmsye çalışan sözüm ona Müs- lümanlar da iktidarda. Yarım yüzyıl önce Menderes'le başlatılan, Erba- kan'la son mu bulacak sanıyoruz? Suudi'nin dinda- rı Amerika'nın kucağına oturur da, Türkiye'nin sakal- lı şeriatçısı. al yanaklı Hocası oturmaz mı? israil'le ya- pılan anlaşmaya. Çekiç Güç'e muhalefette karşı çı- kan, iktidarda bunun tam tersini uygulayabilir. Ne de olsa o da bu "düzen"\n insanı. "Dün dündür, bugün de bugün" lafına çoktan inanmıştır. Dünya kapitalizminin önderliğini elinde bulunduran Amerika bir ülkeye girmeyegörsün... Bir daha kolay kolay çıkmaz. Kapitalizmin ortak pazarcılarıyla bağ- lantı kurar. Ayakta kalabilmek için her yola başvurur, en küçük yanılgılardan ustaca yararlanır. işine gele- ni yönetime getirir. alışverış yolunda gittiği sürece de. amaçları doğrultusunda kullanır. Hem de tepe tepe. Bittiği anda da kaldırıp atar. Içi boşalmış çuval örne- ği. Tuttuğu politikacının ülke insanlarında sevimsiz- leşmesini hiç bağışlamaz. Onun yerini can-ı gönül- den almaya hazır bekleyenler kuyruktadır. Atatürk'ün 70 yıl önce "Gençliğe Seslenişi"nüe, İktidara sahip olanlar... hıyanet içinde bulunabiliıier... şahsi men- faatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit ede- bilirler..." dediği kimselerdir bunlar. Ancak çıkar düşkünü politikacılann yanı sıra, oku- duklarını tersine yorumlayan yalınkat aydınlarla, hiç- bir dönemde üretici olamamış kişiler de ülkeye çok zarar vermiştir. Karşılarında ise bir avuç gerçek ay- dınöan başkası kalmamıştır. Atatürk devrimlerini sa- hiplenmiş bu insanlar. halktan yana savaşlarını yiğit- çe sürdürmekte. Atatürk. beş yüz yılın olumsuz gidişini sadece on yılda durdurmuş. doğru yola itelemişti. Her şeyden önemlisi. çökmüş bir imparatorluğun sağlıksız kalın- tısından yerleşik üretici bir toplum düzeni oluşturma- yı başarmıştı. O'nun ölümünden 60 yıl sonra ise ta- lancılar ve çıkarcılar ülkede kol geziyor. Türkiye'nin sadece bugünü karanlık değil. Gerçekçi. karamsardır. Kirlenen Dünyamızı Fidan Dikerek Arıtalım ORMAN BAKANLIĞI AĞAÇLANDIRMA VE EROZYON KONTROLÜ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Bir Kez Daha Yüksek Sesle... NEŞE ERKELLİ KIZIL Manmmı Üni. lletişim Fuk. Öğ.Gör. H ukukçu olmavan çoğu in^ana. ğımsızveyansızyargıçlartarafındanyürütülme- hukuk gerçeğini anlatmak ol- si... Yönetimin yasaîara bağlı hareket etmek zo- dukçagüçbiriş. Hukukuönem- runda olması... Anayasamız ve yasalarımız hu- sız bir lüks gibi gören ya da ez- kıık devletini gerçekleştirme yolunda pek çok berlenesi bir vığın kanun metni hüküm içeriyor. Ne var kı. yine hukuk devleti il- olarakalgılavanlar.ancakbaşla- kesine bünyesinde yer veren anayasanın içinde ukukçu olmavan çoğu in^ana. hukuk gerçeğini anlatmak ol- dukça güç bir iş. Hukuku önem- sız bir lüks gibi gören ya da ez- berlenesi bir vığın kanun metni olarak algılav anlar. ancak başla- rına hukukun çözmesi gereken bir sorun geldi- ğinde ya da siyasal açmazların hukuksal yoldan giderildiğine tanık olduklannda hukukun öne- mini kavrayıpöğTenebiliyorlar. Türkiyemiz. 'bir kezliğine hukuk dışı da\ ranmakla hiçbir şey de- ğişmeveceğini'' düşünen politikacılarla yönetildi. Neyleyelim. yargıç (hâkim) ka\ ramının gerek v e önemini bilme>enpolitikacılarımızınbutürsöz- leri kulaklanmızda çınlıyor. Devlet Denetleme Kurulu \e Sayıştay 'ın görev ve yetkilerini bilme- den nasılsa halk da bilmiyor diye ahkâm kesen- ler. bir süre sonra gerçekİeri bilenlerin uyarıları karşısında bu sefer yasa değişikliği yaparak işi çözmeye kalktılar. Türkiye''deherkestenöncepo- litikacılar'ın çok iyi hukuk bilmeleri gerekiyor. Hukuka öylesine aşina olmak va da kulaktan dol- ma bilgilerle bilgiçlik taslama zanıanı çoktan geç- ti.Hukukdev letı. hukukun üstünlüğü, normlarhi- yerarşisi, demokratik devlet, siyaset-hukuk iliş- kisi gibi kavramlar. kişilerin her gün işittikleri. ancak önem ve anlamını tam algılayamadıkları ilkeleri içeriyor. Oysa temel hak ve özgürlükle- rimizi çağdaş anlamda kullanabilmemiz, haksız- lık ve hukuk dışı her duruma karşı çıkabilmemiz demokratik hukuk devletinin bu en temel öğele- ri konusunda bilgili ve bilınçli olmamıza bağlı. Hukuk devleti'nin en önemli özelliği, yöneti- min her türlü eylem ve işleminin yargı kapsamı içinde bulunması... Yasama faaliyetlerinin ana- yasa yargısı tarafından denetlenmesi... Yasama. yürütme ve >argı ışlevlerinin (fonksivonlarının) ayn ellerde bulunması... Nargı faalivetinın ba- bazı öyle maddeler var ki. hukuk dev leti olabil- meyi olanaksızlaştmyor. Işte bunlara en iyı ör- nek. gerektiğinde yasama. yürütme ve idarenin işlemlerinı yargılayacak olan yargıçların özlük durumlanna. atama ve nakillerine karar verecek konumdaolan Yargıçlarve Savcılar\ üksek Ku- rulu üyelerinin seçimı... Adalet bakanı başkanlı- ğında oluşan ve doğal üvesi adalet bakanı miiste- şan olan bir kurul... Yeri geldiğınde hükümetin işlem ve ey lemlerinı denetleyecek v argıçlann ata- ma, nakil, geçici görev lendirme v e benzeri özlük işlerini yapacak olan. yargıçları görevden uzak- laştırabilecek vedisiplin cezası verebilecek olan bu kurulun tümden yüksek yargıç sıfatı taşıyan kişilerden oluşması gerekmez mıv di? Dahası. iş- levsel olarak y üksek yargı yeri niteliği de taşıma- yan bu kurulun verdiği kararlar aleyhine yargı mercilerine başv urulamamasi sakıncalı değil mi- dir? -Canım. dört başı nıamur hukuk devleti ol- sak her şey hukuka u>gun mu vürüyecek?" Pek tabii ki ö> İe değiI. ama hukuka aykırılıkların yap- tınmsız kalmayacağına olan güven. ülkede her konuda istikrar fkararlılık) anlayışının yaygın- laşmasına zemin hazırlayacak ve çok çeşitli alan- larda: ekonomi. bankacılık, borsa faaliyetlerın- den tutun da farklı sektörlerdeki çe^itli yatırım- lar farklı bir güvence duygusuv la farklı koşullar- da gerçekleşecek. Türkiye, planların. programla- rın. yönetim yöntemlerinin. bürokratlann. tek- nokratların çok çabuk değiştiği bir ülke. Oysa iii- kede en çok istikrar duygusuna gereksinim var. Ekonomi ve siyaset. hukuka tam göbeğinden bağlı. Bu üçü sağlam ellerde olup buna bir de ça- buk ve araştırmadan yapılan değışikliklerle mev - zuatın verli yersızdeğişmeyeceği ınancı eklenir- se herkes bir rahat soluk alacak. Bütün bunları söylerken asla değişim'e kapalı olmayı kastetmivorum. Kastettiğim. yerli versiz. belli kesimlerin çıkarlan için planlanan hukuk düzeninı vapboz tahtasınaçeviren. amaçları kök- ten sakatdüzenlemeler... En basit idari işlemler- den en kapsamlı yasaîara kadar buna örnek ver- nıekolası. Sanki kovacak veni numara kalmamış gibi değiştirilen ve vatandaşı zor durumda bıra- kan otobüs numaralan; postacılar v e kurveler da- hil herkesi zorda bırakan sıkça değişen sokak ve cadde adlan. hiçbir belirli plan ve esasa dayan- dırılmadan siyasal sempati kazanmak için il va- pılan ilçeler; belli kişilere muafiyetlergetiren ve ayncalıklar kovan teşvik yasaları. sınıf geçme sistemini ve eğitim biçemini günübirlik değişti- ren düzenlemelerin ve benzerlerinin çoğu. birta- kım çıkarcı. hukuk dışı zihniyetlerin ürünü. Bun- lann altında ya kişisel kaygılar. ya üçüncü kişi- leri koruma ve kollama çabalan ya da siyasal ba- zı endişeler yatıyor. Türkiye. sade vatandaşıyla. vatınmcısıv la. her zor koşula karşın okumaya çalışan öğrencisiyle. özv erili öğretmen v e eğitimcisiyle. az maaşla ola- ğanüstüleri gerçekleştiren kamu personelı ve hem çilekeş hem sabırlı işçisiyle gerçekten büv ük ül- ke. Tekstilde dünya beşincisi olduğumuzu duv- duğumda gözlerim va^anrken GAP'ın o olağa- nüstü görkemı karşısında da >ine aynı duvgular- la ürperdim. Güzel ülkemde bu güzelliklere her gün bir ye- nisinin katılmasında hukukun çok önemli rolü olduğuna ınanıvorum. Hukukun üstünlüğüne olan inancımı bir kez daha v inelivor. her türlü hu- kuk^al tasarrufta istikrar ılkesine azami riayet edilmesi gerektiğini bir kez daha yüksek sesle vurguluyorum. TARTIŞMA Saym Mehmet Sağlam'a 1 7Temmuz Cumhuriyet gazetesinde çıkan "Sınıf Geçme Sistemi"yle ilgilı vazınızı okurken çocuklara bu kadar kötülük etmeye hakkınızın olmadığını düşündüm. Yazınızda "...eğitimde başansız öğrenci yoktur, başarı sıralamasında önde ve arkada olan öğrenci vardır..." diyorsunuz. Söylediğiniz. eğitim sisteminin olduğu ve bu sistemin sağlıklı çalıştığı ülkeler için elbette geçerlidir. Ama. eğer eğitim bir sistem olarak oturtulamamışsa. uygulamada. çelişkiler varsa. nitelık ve nıceliklerı iyileştirilemiyor. bu konuda bilimsel yöntemlerle bir çalışmaya gidilmiyorsa. öğrenciye sürekli verilen ödünlerle onlar çalışmadan. üretnıeden başarılı gibi gösterme yoluna gidiliyorsa bunun yaratacağı sorunların boyutu tartışılamayacak kadar büyüktür. Halen yürürlükte olan uygulamavı ırdelersek. ortaeğitimi ele aldığımızda, eğitim dilimindeki önemi en az ilkokul kadardır. Çûnkü öğrenci hâlâ eğitilebiliryaş sınırları içindedir. Sınıf geçmek (artık sınıfta kalmak çok daha zordur!) öğrencınin >ıl başinda uyanıklık vapıp (!) dersler kolay.konu sayısı azken aldığı bir-ikı geçer notla vıl sonuna kadar hiçbir özel çabaya girmeden baştan sınıf geçmesini garantilemek gibi bir kolay lık içindedir. Bu kolaycılık. ortamında vetişmekte olan öğrencivi teslim ettiğiniz öğretmenden de erdemli ufku geniş. çağdaş insanlar yetiştirmesini beklivorsunuz. Buradaki çelişki giderek büvüyen bir yaradır! Bu da vetmeztniş gibi sınıf geçme ortalamasını 2.50'den 2.00'ye düşürüyor gerekçe olarak da "başan ortalamasının %50'Lerde olduğunu. bunun da dünva iilkelerinde başarı olarak kabul edilnıediğini" belirtivorsiınuz. Not yükseİtme sınav ının (!) ülke genelınde başanyı "o64'e çıkarabildiğini belirtiyorsunuz. Altı çizili sözcük. zorlama başarıy ı anlatmaya yeterlidir. Bu sağlananın. öğrenci başansı olmadığı kesindir. Bu ancak politikacılann göstermelik başarıvı sağlama başarısıdır!.. Lğitinı. politikacılann günliik politikalanna bırakılmayacak kadar ciddi bir iştir vt bir ülkenin geleceğidir. Bugün hangi sorundan vakınıyorsak nedeni eğitimsızliktir. Eğitim. i\edilikle. daha geç kalınmadan her türlü politikadan anndınlarak. bilimsei yöntemlerle venide yapılandırılmalı. hiçbir politikacının bunu vazboz tahtasına çevırmesine izin verilmemelidir. Ben. eğıtimciler adına sızi. böyle bir sistemin mimarı olmava davet ediyorum. "Başansız öğrencivi başarüı kılınanın" bilimsel yolu da böv ie başlar Sav ın Bakan. Semra Çekin Eöitinıci Hepatit B (Bulaşıcı Sanlık) Aşılan Güvenilir mi? B ır araştırma sırasında nıstlantı sonucu elde ettiğimiz bazı sonuçlar bu soruya öyle kolayca evet yanıtı vermemizı güçleştiriyor. Oysa eczanelerimizde bol miktarda bulunan ve isteyen herkesin yaptırabileceği böylesi bir aşının güvenliğinden en ufak bir kuşkunun olmaması gerekir. Bu güvenliği de öncelikle sağlaması gereken Sağlık Bakanlığfdır. Ve bu konuda bir araştırmacı öncelikle bakanlığı bilgilendırmeli ve olavı kamuoyu gündemine erkenden sokup dallanıp budaklanmalara da meydan vermevecek tutumda davranmalıdır. Gelin görün ki. bakanhk bu konuda 1990 yılından bu yana yapılan birçok başvuruya olumlu olumsuz bir yanıt vermemekteki kararlılığını değişen birçok bakana ve hükümete karşın sürdürmüştür. Hepatit B viriisünün yüzevini kaplayan proteinin saflaştırılmasıvla geliştirilen bu aşı. insan kanının ve serumun bulunduğu ortamlarda bir süre saklandığında çoğalıyor gibi görünmektedir. Böylesi proteinlerin tespiti ve miktar belirlemesı için aıtık kamuovunun da iyice bilir (tanır) duruma geldiği ELISA adlı vöntem kullanılır. Olav ın teknik aynntılany la okuvucuyu boğnıak ıstemivorum. Bu nedenle teknik açıklanıayı bu kadarla sınırlayıp elde edilen ELISA değerlerinin başlangıç değerlerinden hayli \üksek olduğunu gördüğümüzü belirtmekle yetiniyorum. Bunun anlamı. aşının stabilitesinin pek beklenen gibi olmadığıdır. Bugün geçerli olan bügilerimiz son değerlerin başlangıç değerleriyle aynı olmasını ya da azıcık düşük çıkmasını beklememizi gerektırivor. Oysa olan tam tersıdir. Dört beş kata % aran vükselınelerle karşı karşıyavız. 1994 vılından itibaren bizim bıılgularımızı desteklervavınlar ııluslararası dergilerde de çıkmaya başlamiştır. Bu \a\ ınlarııı ortak özelliği aşılama sonrasında sekiz güne varan nedenini söylevemedikleri bir antijen olumluluğu durumudur ve avnı vöntenıle belirlenmiştir. Yaptığımız deneysel çalışma'.ar. ki Sağlık Bakanlığı uzun süredir bilgi sahibidir. bu olgunun deneysel olarak da tüp içinde gösterilebildiğini kanıtlamaktadır. Hepatit B aşısı henüz kimsenin açıklayamadığı bu kuşkulu durumuna karşın yoğun bir şekilde kullanılıyor ve aşının genel aşılama planı çerçevesindeki aşılar arasma ahnması ciddi cıddi düşünülüvor. Bakanlıkları yeterli duyarlığı göstermiyor diye hiçbir ınsan kendisine y apılacak bir a^ıyla ömür bovu ~yann başıma ne gelecek" endişesini vaşamaya mahkûm edilemez. Tüm bu anlatılanlar bakanlığın garip ilgısizliğini ve ülkemiz insanlarının saölıâının kimlere emanet edildiğini göstermesi açısından kamuoyuna artık duyurulması gereken bir durumun olduğunu düşünmeme neden oldu. Kaynaklar: l) Incidence and duration of hepatitis B surface antigenemia after neonatal hepatitis B immunization. Bernstein- SR: Krieger-P: Puppala- BL: Costello-M J-Pediatr. l994Oct; 125 (4): 621-2 2) Hepatitis B surface antigenemia in blood donors follouing vaccination. K.loster-B; Kramer-R: Eastlund-T; Grossman-B: Zarvan-B Transfusion. 1995 Jun: 35 (6): 475-7 Dr. Sefa Güngör DEUTF Tıbbi Bıyoloji Bölümü Doktora ÖSrencisi FATİH 3. ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN Dav;ıcı Giinışık Çay (Öz>ıpahil tarafından ıkame okınaıı uaiplık davasını ııçık duruşinası sonunda: Hâkımlığımızın 16.(\1W5 tarıh \e 1993 939 esas 1995 449 karar savılı ilamı ile Ka\>en. \tehkgazi ılçe>ı. Hasinlı \lah. Cılt 24 01. savfa 32. kütük I6'da nüfusa kavıılı Osınan ve Hanıfe'deıı olnıa K.av>erı I324 doğuııılu Alı Fav>ar Soy'un bütün aıaınalara rağınen bulunmaması. havat \e menıutından ümit kesıldığı anlaşılmakla gaıplığıne karar verılmışolduğundan ı-? bu ılunın gazete ile ılanı tanhınden itibaren bırav zarfında kendisini tanıyan. bilen ve görenlerın mahkememiz dosv Jsina müracaatian. aksi takdırde kararın keMnle^tınleceğı husıısu ilan olunur. 19."7.19% Basın: 101254 PENCERE İslam Coğrafyasında Gezi... 1991'de Sovyetler Birliği dağılınca 'Turan' düşle- rimiz yeniden canlanmıştı... "Adriyatik Denizi'nden Çin Seddi'ne dek Türklük dünyas)"nın lideri olacaktık... Olamadık!.. • Ama huyumuz kurusun... Liderlik sözcüğü, önderlik kavramını vurguluyor; yüreğimizden hiç eksilmiyor... Şimdi de islam dünyasının lideri' olmak hevesine kendimizi kaptırmış görünüyoruz... Hayırdır!.. • 'Islamcılık, 'çeşitli boyutlarıylauluslararasındayel- pazelenen dinci bir dünya görüşüdür. 19'uncu yüzyılda, Müslümanları birleştirerek Hı- ristiyan emperyalizmını islam coğrafyasından kov- mayı amaçlayanlann düşüncesi neydi?.. Orta As- ya'da Çarlık Rusyası egemendi: Güney Asya kuşa- ğında ingilizler, Müslüman halkları boyunduruğa vur- muşlardı. Osmanlı Halifesi'nin önderliğinde İslam birliği ger- çekleştirilemez miydi?.. islam birliğıni savunan ünlü Cemalettin Efgani, ikinci Abdülhamit'in çağnsı üzerine istanbul'a gel- dı. Yıl 1892!.. Efgani. Ingilizemperyalizmine karşı çıkıyor, Panis- lamizmı savunuyordu; ama kimi değişik fikirleri yü- zünden, Müslümanlar kesıminde düşmanları çoğal- dı. Zaten dünya büyük bir paylaşım savaşına doğnj sürükleniyordu. Birinci Dünya Savaşf ndan sonra islam coğrafya- sı büsbütün sömürgeleşti; emperyalizm, petrol coğ- rafyasına doğrudan el koydu. • 21 'ıncı yüzyıla yaklaşırken Müslümanlık; birbırleri- ni bir kaşık suda boğmak için uğraşan krallar, emir- ler. şeyhler, diktatörlerle dolup taşıyor; ilkellik. yok- sulluk, bağnazlık, yobazlık dız boyu... islamın Kâbesi Amerika'nın denetiminde askeri koruma altında... Müslümanlık dünyasının her kesıminde başgöste- ren şeriatçı. kadınlann etek boyuyla uğraşıp taife-i ni- sa'nın insan haklarını çiğneyerek 20'nci yüzyılı nok- talamaya çabalıyor. Sanayı devriminden ve demok- rasiden uzak yaşayan Muhammet ümmetinin birlik gücü. Bosna serüvenınde ortaya döküldü: Sıfıra sıfır, elde var sıfır!.. Ezan seslerinin yükselticilerle birbırine eklendiği coğrafyanın perışanlığına bakanlar diyorlar ki: - Gazı, ne uzak görüşlu insanmış!.. Ne Turancılık.. Ne Islamcılık.. Türkiye. önce kendi içinde ve yapısında çağdaş uy- garlık düzeyini yakalamalı. • Ne var ki yamacımızdaki Müslüman Suriye, Türki- ye'yi bölüp parçalamak isteyen terör örgütünü top- raklarında barındırıp destekliyor. Ne biçim dindaşlık bu?.. Netür Islamlık?.. ABD'ye ya da israil'e dönük olsaydı. PKK'nin Su- riye denetımindeki üssü şimdiye değin çoktan yerle bir edilmiş, teröristlerın canına okunmuştu. Ancak Türkiye. kendi içinde bırbirinin gözünü oymaya çalı- şan politikacılardan soluk alsa blle uluslararası iliş- küerde bu tür bir hamleyi yapabilecek güçte değil... Türkiye'ye saldırganlıkta Müslüman ülkeler. Yuna- nistan'ın önüne geçtiler... • Necmettin Erbakan, iyi ki ayağının tozuyta İslam coğrafyasında cerre çıktı: Gerçeklerin berberi, ma- kası vurmalı ki saçımız önümüze dökülsün... Ak mı kara mı görelim. HİKMET CETİNKAYA BARONUM N KAZLARI j . . KİTAP Ç I K T I Din Baronu. Kenan Evren'den Turgut Özal'a; Tansu Çiller'den Bülent Ecevit'e dek her kesimle ilişki kurdu 'Şeriat - Ticaret' zincirini genişletti. 250.000 TL (KDV dahil) 1.KİTAP I ı ı ı ü (ııııını . ll ()S"İL"NDA KLR1' KİTAP ıııtı Inntm Z-»y 250.000 TL. (KDV dahılı 250.000 TL ıKDV dafiılt Çağ Pazartama A.Ş. Yerebatan Caddesi Salkımsöğüt Sokak No: 9/B Cağaloğtu İstanbui Tet:514 01 96/95 Posta çekı no.: 666322 MUT ASLİYE HUKUK MAHKEMESt'JS'DEN tsa>\o: 19^5 3"4 Davacı Orınan Genel Ntüdürlüğü'ne ızafeten Mut Or- man Işletme Müdürlüğü tarafından davalı Kadır E^er hakkında açılan alacak davasının mahkememızde >apı- lan duruşmasında venlen ara karar gereğınce. Davalı Ağaç Sanavıı Kırımlı Sokak No: 57-Konyaad- resınde mukım olan davalı Kadır Eser'ın teblıgata yarar açık adreM zabıta kanalı ile v jpılun araştırmava rağnıen tespH eüılememi'! olup. bu nedenle dav a dılekçesı v e du- ruşma gününün ilanen teblığı edılnıesıne karar verilmiş olmakla. davalı Kadir Escr'in duruşma günü olan 1 H.9.1496 günü saat ü9.()0'ıia mahkememiz duruşma sa- lonunda hazır bulunması \ eva kendiMni bir vekille tem- Mİ ettırmeM aksı takdırdf duruşmanın vokluğunda vapı- lacaûı ve karav v erılebıleeeğı 1IUMI>U dav a dılekçeM \e du- ruşnu günü teblığı verıııe kaını olmak üzere ilanen teb- liğ olunur. Basin: S1626
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear