25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
1 AĞUSTOS 1996 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA EKONOMI RP, kamu harcamalannda kullanma planı suya düşünce Fak-Fuk-Fon'u yoksullara dağıtma karan aldı Erbakan'dan yoksula yatınm• Anayasa Mahkemesi'nin. 1996 yılı Bütçe Yasası'nın, fon gelirlerinin Hazine'ye aktanlmasını öngören hükmünü iptal etmesiyle, Fak-Fuk-Fon kaynaklanm kamu harcamalannın fınansmanı için kullanma planı suya düşen Başbakan Erbakan. yoksullara yardım karan aldı. Erbakan tarafindan önceki gün yayımlanan genelge çerçevesinde Fak-Fuk-Fon'dan yoksullara yardım yapılacak. Erbakan, Fak-Fuk-Fon'daki paradan umudunu kesti. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - "Fak- Fuk-Fon" diye adlandınlan Sosyal Yarduniaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu'ndan yoksulllara yardım yapılacak. Yardım almak isteyenler Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı şubelerine başvuracaklar. Aynca, terör nedeniyle yoğun göç alan i1lere de "aşevi" kurulacak. Uygulama ilk olarak Hakkâri'de başlatılacak. Anayasa Mahkemesi'nin, 1996 yılı Bütçe Yasası'nın, fon gelirlerinin Hazine'ye aktanlması öngören hükmünü iptal etmesiyle, Fak-Fuk-Fon kaynaklannı kamu harcamalannın finansmanı için kullanma planı suya düşen Başbakan Necmeffin Erbakan. yoksullara yardım karan aldı. Erbakan tarafindan önceki gün yayımlanan genelge çerçevesinde Fak-Fuk-Fon'dan yoksullara yardım yapılacak. Devlet Bakanı Sacit Giinbey dün düzenlediği basın toplantısında, Erbakan'ın geneigesi çerçevesinde Fak- Fuk-Fon'dan yapılacak >ardımlara ilişkin bilgi verdi.Buna göre, işsız, hiçbir sosyal güvenlik kurumundan yararlanmayan, yiyecek, giyecek ve yakacak gereksinimlerini karşılayamayan yurttaşlara. Fak-Fuk-Fon'dan yardım yapılacak. Fondan yapılacak yardımlar Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı şubeleri ile belediye başkanlan, il-ilçe müftüleri, il-ilçe mılli eğıtim müdürlen, il sosyal hizmetler müdürlükleri, muhtarlar ve imamlann ortaklaşa çalışmasıyla denetlenecek. Yardım almak isteyenler Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı şubelerine başvuracaklar. Vakıflar başvurulan Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Teşvik Fonu Genel Sekreterliği'ne bildirecekler. Günbey, aynca, terör nedeniyle aşın göç alan illerdeki yoksullar için aşev i açılacağını bildirdi. Uygulamanın ilk Hakkâri'de başlatılacafını bıldiren Günbey, "Hakkâri'de aşev i bugün-yann açılacak" dedı. Günbey'in verdiği bilgiye göre, Fak-Fuk-Fon"da yılın ilk 6 aylık döneminde toplanan 16.5 trilyon liralık kaynağın, 12.6 trilyon liralık bölümü Hazine'ye aktanldı. Günbey, yılın ikinci 6 ayında fonda 20 trilyon lira toplanmasının beklendiğini, bürün kaynağın yardımlar için kullanılacağını soyledi. Gelir ve kurumlar vergısı tahsilatlannın yüzde 1 'ı, akaryakıt tüketim vergisi gelirlerinin 10 binde 2'si, trafik para cezalannın yüzde 50'si. diğer fon gelirlerinin yüzde 10 oranındaki dilımlen. TRT reklam gelirlerinin yüzde 30 düzeyindeki bölümü Fak-Fuk-Fon "a aktanlıvor. Hazine'de toplanacak Fon gelirlerine müşterek hesap A!NKARA (Cumhurivet Büro- su)- Anayasa Mahkemesı "nın, > ü- rütmeyı durdurma karan aldığı 1996 yılı Bütçe Yasası'ndakı fon gelirlerinin Hazine adına bir he- sapta toplanmasına ilışkın hüküm. ayn biryasatasansı ıleyenıdendü- zenlendi. TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda öncekı gün ka- bul edilen tasan, dün gece TBMM Genel Kurulu'nda ele alındı. Tasarı. TBMM Genel Kuru- lu'da görüşülürken muhalefet par- tilerinın yoğun engellemeleriyle karşılaştı. Muhalefet partılen. ta- san için 170 değişiklik önergesi yerdiler. Tasandayasa, kanun hük- münde kararname, yönetmelik ve diğer mevzuatla kurulan fonlann hertürlü gelirinin Hazine adına açı- lan bir müşterek fon hesabında toplanması öngörülüyor. Tasanya göre, fonlann gelırle- ri ve harcamalan bütçe ile ilişki- lendırilemeyecek. Ancak bunlann müşterek fon hesabında toplanan gelırlerinden Malıye Bakanı \e Hazine Müsteşarlığı'nın bağlı ol- duğu bakanın birlikte teklif» üze- rine başbakanın onayı ile belırle- necek oran ve miktarlarda kesin- tı yapılarak genel bütçeye gelir kaydedilebilecek. Tasanya göre, geneî bütçeye dahıl dairelere ve katma bütçeli ıdarelere bağlı döner sermayeli ışletmelçrin aylık gayrisafi hası- latının yüzde 10'u, en geç ertesi ayın 20 sıne kadar genel bütçeye ırat kaydedılmek üzere ilgili say- manlığayatınlacak. Maliye Baka- nı, dönersermayeli işletmelenn ay- lık gayrisafi hasılatından irat kay- dedilecek oranı yüzde 30'a kadar arttırabilecek. Tasanda, yurtdışı eğitim mas- raflannın nasıl tahsil edileceği, kredi borcunun tespiti ve öden- mesi ile kredı teminatı hususlan yenıden düzenleniyor. Buna göre, Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu'ndan öğrenim kredısi alan öğrencinin borcu, öğrenim kredilerinin ve- rildigi tarihten öğrenim süresinin bitimine kadar geçen sürede ve- rilen miktarlara, Devlet tstatıstık Enstıtüsü'nün toptan eşya fiyat endeksindeki arnşlar ilave edile- rek belirlenecek. Refah'ın TÜSÎAD'ından Başbakan Necmettin Erbakan'a çağn 'Altınlannı Hazine'ye aktar' MÜSİAD Başkanı Yarar, Erbakan'ın aitmlannı Hazine'veaktarmasını istedi. • Rantla gerçek anlamda mücadele edebilmek için yastık altmda bekleyen altınlann ortaya çıkanlarak, ekonomide değerlendirilmesi gerektiğini belirten MÜSİAD Başkanı Erol Yarar. "Bunu ilk önce Başbakan Erbakan yapmalıdır ki, daha sonra vatandaş da onu örnek alsın" dedi. Ekonomi Servisi- Refah Partısı'nin TL'StAD'ı olarak adlandınlan Müs- takil Sanayici ve Işadamlan Demeğı (MÜSlAD) Erbakan'a. "kendi ka>- naklannı Hazine'ye aktar" çağnsı yaptı. MLSİAD Başkanı Erol Yarar. rantla tam anlamıyla mücadele ede- bilmek için yastık altında bekleyen altınlann ortaya çıkanlarak. değer- lendirilmesi gerektiğini belırterek. "Bunu ilk önce Başbakan Erbakan yapmalıdır ki daha sonra vatandaş da onu örnek alsın" şeklinde konuş- tu. Yarar, 1996 yılının ilk 6 ayı ve yıl sonu hedeflerini değerlendırdığı ba- sın toplantısında Hükümete geçen haftalarda lOmaddelikbiracıleylem planı sunduklannı hatırlatarak. dev- letin personel. faiz ve yatınm gider- lenni kontrol altma alması gerektiği- ni belırttı. Herhangı bir knz beklentisı içinde olmadıklannı söyleyen Yarar. ıthala- ta konulan yüzde 6'lık fon uvgula- masının genelde doğru olduğunu an- cak. bu uygulamadan vatınm malla- nnın muaf tutulması gerektığını ifa- de ettı. Enflasyonun 1-2 puan üstün- de seyreden bır kur artışının daha gerçekçı olacağını vurgulayan Yarar. iç borçlanmada kısmı monetızavona gidılmesi ve aynı anda piyasaya çı- kan parayı emmek için bono, tahvil ve faız gelirlerinin yüzde 50 oranın- da vergılendınlmesi. yenı dış borç- lanmaya gıdilmemesi. gen ödeme- lerle dış borç mıktannın aşamalı ola- rak azaltılması. yerlı ve yabancı yatı- rımcının önünün açılması gerektiği- ni vurguladı.Yarar, yılsonu tahmınle- nni ıse şöyle dile getirdi. "Büvüme hızı vüzde 53 -6. enflasyon oranı v ü/de 80-85. dolar 110 bin lira, mark. 72 bin lira, dış ricaret açığı 18 milyar dolar, bütçe açığı 1.1 kattril- von lira." MÜSİAD Başkanı Yarar, belli sektör- lerde 20 yıl boyunca vergı ahnmama- sı gerektiğinı de belirtırken. hüküme- tın önerdıklen metodlan uygulaması halinde dış pıyasalardan kredıve ihtı- vacı kalmayacağını ve bu nedenle İMF ile yapılacak görüşmeleriden fazla bırönem taşımadığını kavdettı. IŞÇININ EVRENEVDEN ŞÜKRAJV SONER Anaları Ayırmayın Çocuğunuzun ateşinin çıkması- nı atlamamak için sabaha kadar elinizalnında bekleyebilir, karnını do- yurmak, sıkıntılarına son vermek için hertürlü özveriyi yapabilirsiniz. Ama çocuğunuzun bedenine gi- ren ve yaşamına son veren bir kü- çük kurşun parçasına yenilirsiniz. Yavrusu bir küçük kurşun parça- sının kurbanı olmuş ya da açlık gre- vinde, işkencede, kayıpta ölmüş analann yürek acısı ayrılamaz. Son günlerde anaların bu büyük yürek acısı üzerinde, çok çirkin yeni bir oyun sahneye konmak isteniyor. Siz, bir çirkin çıkar kavgasının kör dövüşünde, bir küçük kurşun parçası ile sayısız yöntemlerle ço- cuklann ölümlerineyol açanlar, te- tiği çekenlerden daha büyük suç- lu, asıl katiller, canından yarattığı, yaşattığı, canından daha değerli yavrusunu yitirmiş anaların acılan üzerindesiyaset yapıp, oyun oyna- mayın. Aynı acılar içinde kıvranan ana- ları, "cumartesi, cuma, perşembe analan" diye birbirinden ayırma- yın. Bu ülkede insanlan birbirine kır- dırmada bugüne kadar oynadığı- nız büyük oyunlar, akıttığınız kan- lar yetmedi mi? Bütün analann çocuklarını öldü- ren kurşun, aynı kurşun. Bütün ana- ların yürekleri aynı şekilde yanıyor. Analar, daha çok analann çocuk- larının ölmemesi için başka anala- nn aynı acılan yaşamamalan için te- tikleri çektiren ellerin oyununa çok kolaydüşmeyecekler. "Başka ana- lann çocukları da ölsün" diye slo- gan attırılacak çok fazla ananın ya- ratılamayacağını, analık içgüdüm- le söyleyebiliyorum. Anaların çoğunun, kendi çocu- ğuna duyduğu acının büyüklüğü içinde, karşı tarafta görünse bile başka çocukların ölümüne de acı duyduklarını biliyorum. Ama onla- nn analık içgüdüsü, sağduyusu ile çok daha güzeli başardıklarını gör- mek istiyorum... Çocukları terör eyleminde, ça- tışmada ölen, "Cumartesi Anala- nna"karşı çıkanlmak istenen "Cu- ma Analannın" bu oyuna düşme- yip, acılarını paylaşmak, seslerini duyurmak üzere "Cumartesi Ana- ları" ile birleştiklerini, birbirlerine sarılarak acılarını paylaştıklarını, güçlerlne güç kattıklarını düşlüyo- rum. Çocuklarını bir kör oyunun, kör kapışmasında, bir çirkin çıkarlar düzenin sürmesinin çirkin savaşı- mında yitiren analar, acılan ile güç- lerini birleştirdiklerinde Türkiye'de neler olmaz? Analar hep birlikte "Çocuklan- mız ölmesin, çocuklanmızı öldüren oyunlarbitsin" diye bağırabildikle- rinde neler neler olmaz? Kolkola girmiş, el/erinde karan- filleryürüyen analardan birinin ço- cuğu PKK, diğeri devlet terörünün kurbanı. Biri yargısız infazda polis kurşunu ile ölmüş, bir diğeri polis, terörist kurşunun kurbanı. Biri iş- kencede, biri kayıpta yok edilmiş. Hep birlikte, hepsinin birden hesa- bını soruyorlar. Hep birlikte akan kanlann durması için oynanan oyun- ları bozmaya kararlı yürüyorlar. Analar duyguları, sağduyuları, tepkileri ile buna zaten hazırlar. Ye- ter ki uzanan kirli eller, oynanan çirkin oyunlar onları ayırmasın. Bu ülkede dökülen onca kana, oynanan onca çirkin oyuna, insan- lar arasında ekilen onca düşman- lık tohumlarına rağmen, hâlâ bir şeyler korunabiliyorsa, bilin ki ana- lar arasında düşmanlık tohumları- nın, aynlığın, ekilenlerölçüsündeye- şerememesındendir. Analar, acılannı paylaşmada, ço- cuklannın gerçek katillerinden, so- rumlulanndan hesap sormada, ör- gütlenmede, bugüne kadarki yaşam biçimleri, kültürleri nedeni ile henüz çok başanlı görünmeyebilirler. Ana- lann çocuklarının yaşam hakkı için sokağa dökülmeleri, örgütlenme- ye çalışmaları Türkiye'de çok yeni bir olgu. Yine de böyle bir gücün önemi, anlamı keşfedildi. Gücün şöyle bir görünmesi bile, anaların birleşe- rek hesap sormasından korkmaya yetti de arttı. Şimdi anaların gü- cünden, hesap sormasından kur- tulunmak üzere, anaları birbirine düşürmek, ayırmak çareleri aranı- yor. Birilerinin açlık grevinde ölenle- re kan karşılığı, halkın bindiği oto- büsü yakma aptallığına, devlet adı- na bir diğerleri, o bölgeye otobüs seferini iptal etme ilkelliği ile yanıt veriyor. Aynı ilkel, çağdışı kafalar, devletteröründen hesap soran cu- martesi analarından kurtuluşu, cu- ma analannı yaratmakta görüyor. Analan ayırmayı başarmanın, Tür- kiye'yi gerçekten ayırmak ve asıl o zaman hapı yutmak anlamına gel- diği umurlarında bile değil. Analar ayrılmayın. Analar, başka çocuklann da ölmemesi için ço- cuklannızın ölümlerine sebep olan- lardan hesap sorrnak için hep bir- likte, ellerinizde karanfiller kolkola yürüyün. ÇİFTÇÎ D O S T U / SADULLAH USUMİ Kuraklık ayçiçeğini vurduEDİRNE-Aylar.yıllargeçti. Hükü- metler, başbakanlar, bakanlardeğiş- ti. Ancak bu arada çiftçinin kötü ka- derini değiştirecek birtek olumlu ge- lişmeolmadı. Buğday, arpa, yulaf ve mısırda çıftçi beklediğini bulamadı. Şimdi de Erbakan hükümetinin iz- lediği çelişkıli politikalar pamuk, şe- kerpancan. ayçiçeği üreticilerini sıkın- tıya soktu!.. 2 milyondan fazla çiftçinin büyük umutlarla ektiği ve yetiştirdiği ayçi- çeğinin üretimi 15 ile 20 güne kadar başlayacak. Ama ne yazık ki yıllarca hükümetlerin izlediği yanlış fiyat po- litikalan yüzünden perişan olan çift- çiler, bu yıl da kuraklıktan darbe yı- yecek!... Aslında dartsenin en büyüğünü Türk ekono- misi ve halkı yiyecek. Zira verim düşük olacağı için gene sıvı yağ açığı olacak ve belki de en azından 800 milyon kilo yağ ithal etmek zorunda kalacağız. Böy- lece trilyonlarca liralık dö- vizimiz yabancı ülkelerin çiftçilerineakacak!.. Geçen son hafta içinde de yağış olmayınca ayçi- çeğınin kaderi belli oldu. Tarlalara baktığımız zaman son derece güzel görüntü veren ayçiçeği kelelerinin ıçi boş... Taneler zayıf... Yapılan tahminlere göre rekolte yüzde elli düşük olacak... Normal yıllarda dekar başına ortalama 200 kiloyu bulan verim, bu yıl 80 ile 120 kilo arasında bekleniyor... Bazı bölge- lerde ise hemen hemen hiç yok gibı.... Buralarda toplama masrafını bile kar- şılayamayacağı için ürün- ler tarlada bırakılacak!... Durum son derece kö- tü... Milyonlarca üretici kuş- kulu bır bekleyiş içinde... Edirne Ziraat Odası Baş- kanı Ismail Bolu'nun de- yişi ile "Trakya 'da buğday- da yaşanan şok, ayçiçe- damla yağış olmadı. Tarlalar çatladı. Acılan çukurlar insanı yutacak kadar büyük.... Hayvanlar bile tarlalarda yürümekten korkuyor ve kaçıyor!.. Bu acıkd tabloyu kadere bağlamak çok yanlış. Kuraklık Batılı ülkelerde artık kader olmaktan çıktı. Yağış ol- madığı zaman tarlalar, baraj ve gö- letlerde toplanan sularta sulanıyor... Böylece verimin en yüksegi sağlanı- yor ve hem çiftçıler, hem de ülke ka- zanıyor!... Türkiye'de ise hemen her şey ka- dere bağlanmıştır. Eğer yağış olma- mışsa "Allah vermedi" öer geçeriz... Bizde devlet de kadercidir. Başbakan- larımızdan, bakanlarımıza kadar bü- Ayçiçeği üreticisi uv gulanan politikalar yüzünden zorda. ğinde iki kat fazlası ile" yaşanacak. .. 45 yaşındaki Ismail Bolu, "Değil ba- bam, dedemin zamanından beri Trak- ya böyle bir kuraklık görmedi, böy- le bir facia yaşanmadı" diyor!... Tekirdağ Ziraat Odası Başkanı Hü- seyin Örtbey de Ismail Bolu ile aynı görüşte. Önbey'egöre bazı bölgeler- de verim 60 kiloya kadar düşecek: "Nisan ayından beriyağış olmadı. Tarlalar kuraklıktan çatladı. Bırçok yerde ot bile çıkmadı. Çiftçi çapa yapamadı... Tarlalarkaderlerıne terk edıldı." Gerçekten de yaz boyunca ayçi- çeğinin vatanı sayılan Trakya'da bir tün görevliler, kuraklık karşısında el- lerini açarak kadere teslim olmaktan öte bir şey yapmamışlardır. 1980 yı- lından beri bir tek barajı ve göleti hiz- mete açamamışlardır. Hatta mevcut su kaynaklarının kirlenmesini ve tü- kenmesini önleyememişlerdir!.. Dünyanın en verimti topraklanna sa- hıp Trakya bölgesındeki en önemli sa kaynağı olan Ergene Nehri'nden hâ- lâ sanayi tesislerinin kimyasal zehir- li atıklan ve kasabalarımızın kanali- zasyon pislikleri akıyor.... Yanlışlıkla su içen hayvanlar zehirtenip ölüyor... Sulanan tarlalar çoraklaşıyoc... Urün- lerkavruluyor!.... Barajlan, göletteri yapmak, akarsu- lann temiz kalmaanı sağlamak, su ka- nallarını açmak devletin görevidir. Ama devlet bu yükümlülüklerinin hiç- birini yerine getirmiyor, tanmdan des- teğini çektiği gibi altyapısıni da ha- zırtamıyor!.. 1980 yılından sonra tanm tamamen kaderine terk edildi. Konuya sadece üreticinin sorunu olarak bakıldı. Ta- nma verilecek desteğin, Türkiye'nin kaynaklarını israf edeceği ileri sürül- dü ve bu görüş özel sektör tarafin- dan halkımıza empoze edilmek isten- di. Hükümetlerimız de bu göriişlerle bütünleşince tanm ve hayvancılık- tan kaynaklanan gelirlenn önemli bö- lümü uzun yıllar holdinglerin kasalanna aktı ve onlan zen- gin etti. Zamanla parasız ka- lan çiftçilerimiz de tarlalanna bakamaz hale geldi. Aynca, tanm kesiminin can daman sayılan baraj ve gölet gibi ya- tınmlar durdu, yeni su kay- naklan araştınlmadı. Böylece, dünyanın en önemli tanm ülkelerinden bi- ri olan Türkiye'nin ve ekono- misinin geleceğine dınamit konmuşoldu!.. Uretici ilgi bekliyor Bu arada akarsulanmız da korunamadı... Yeraltı suları- mız ise çok kullanıldığı için kı- sa sürede tükendi. Geçmiş yıllarda 15 ile 20 metre de- rinlikte su bulunduğu halde, son yıllarda 150 metreye ka- dar inmek gerekıyor. Sonuç- ta, Avrupa'nın en geniş su kaynaklarına sahip ülkeler- den biri olduğu halde, Türki- ye zaman içinde çöle dön- dü... Bütün bölgelerimiz ku- raklıktan kavruluyor!.. Nitekim, yıllardan beriTrak- yalı ayçiçeği üreticisinin yü- zü hiç gülmedi. Ürünün bol olduğu yıl dengesiz fiyat po- litikalan yüzünden, kuraklık ol- duğu yıl da verim noksanlı- ğından darbe yedi... Bu yıl ise, hem ekim az, hem verim düşük... Eğer, geçmiş yıl- lardaki koşullar bu yıl da devam eder- se, yüzbinlerce üretici parasız ve aç kalır... Üstelik, ekim kasım aylannda buğday, arpa, yulaf gibi kışlık ürün- leri ekebilmek için tohumluk ve akar- yakıt alamaz... 1997 yılında daha da perişan olur!.. Edirne, Tekirdağ ve diğer ziraat odalan başkanlan ayçiçeği üretıcile- rinin korunmasını, iyi bir fiyat verilme- sini öneriyorlar. Ayrıca, verimin çok düşük olduğu yerlerin "afetbölgesJ" olarak ilan edilmesini istiyortar.. SÜRECEK Sıcak Para Yurt-lçi Getirisi (a) 1988 1989 -0.073 1991 "1992 1993 1994 1995 -0.038 0.1~54 0.045 -0 316 0.199 Doc. I)ı. KKİ\(, YKİ.DAN (Bilkcnt İ'niu'rsitcsi) Doç. Dr. EROL BALK.AV (llamilton folk-ge) S ıcak paranın; özü ıtiba- nyla son derece akışkan v e çok kısa dönemlı spe- külatif arbıtraja dayalı bir fınansal ışlem olduğundan, nesnel olarak gerçel bırtanımı- nın yapılamayacağı ortadadır. Dolayısıyla. iktısat yazınında sıcak para olgusu henüz tam ay- dınlatılmış değildir. Konuya ön- cülük eden çalışmalardan, ör- neğin \'. Corbo ve L. Hemandez Dünya Bankası yayın organla- nndan Research Öbserver'de yayımlanan bir makalelennde. azgelişmiş ülkelere olan toplam sermaye akışını inceleme yolu- na gitmekte ve sermaye akım- lannı bir bütün olarak ele alıp can işlemlerdengesı artı rezerv değişmeleri kalemi olarak değer- lendırmektedır. M. Spıegel ta- rafindan S.F Reserve Bank Eco- nomıc Revievv'de yayımlanan bırçalışmada ise. sermaye akım- lan sadece dış yükümlülüklerbazın- da incelenmektedir. Bu çalışmada ulaştığımjz tanım. biri çok genış, di- ğeri çok dar olan bu ıki yaklaşım ara- sında kalmakta ve kanımızca. Türkı- ye ekonomisı açısından en geçerlı fonnülasyonu vermektedır. Tablodakı veriler. kısa vadeli spe- külatif sermaye ginş-çıkışlannın - 1991 yılı tek istısna olarak- genelde yurtiçi getirinın altematıf LIBOR de- ğerine görece bağlı hareket ettiğıni göstermektedir. Toplam net hareket miktan özellilde 1993 sonrasında bü- yük dalgalanmalar göstermektedir 1994 kriziyle birlikte yurtdışına çıkan kısa vadeli sermaye 4 milyar dolara yakındır. 1995'te ıse net giriş 5.7 mil- yar dolara ulaşarakgerek ithaiat hac- minin gerekse kamu tasarruf-yatınm açığının finansmanını olası kılmış- tır. Ancak, kanımızca uluslararası kı- sa vadeli sermayehareketlerinin ulu- sal ekonomiye olan etkilen, söz ko- nusu net miktarlarda değil. döngüsel olarak brüt ginş ve çıkış işlem ha- cimlerinde yatmaktadır. Merkez Ban- kası kaynaklanndan elde ettığimiz verilere göre, yukan.da tanımlandığı biçimde kısa vadeli sermaye brüt gı- riş hacmi ayda ortalama 10 milyar dolar civannda seyretmektedir. Spe- külatif olarak, sürekli devinım için- de seyreden bu tür işlemlerin yilhk baz- da hacmının 1995 te 100 milyar do- lan aştığı görülmektedir. Diğer bir ıfadeyle, ulusal piyasalarda reel faız- kur aşınması arbitrajına dayanarak "döndürülen" sıcak para işlem hac- Merkez Bankası sıcak para kurbanı Kısa vadeli sermaye hareketleri Merkez Bankası'nın bağımsız politika izleme olanağını sınırlıyor. TABLO: 3 SPEKÜLATİF KISA VADELİ YABANCj SERMAYE (SICAK PARA) H VE SEÇİLMİŞ FİNANSAL GÖSTERGELER (MİLYON US$) Sıcak Para Hareketleri (b) LİBOR (1) Giriş (1+2+3) Toplam Nel Giriş . Yıllık Can Aşınma Iştemler ($. %) Dengesi 66.1 49.2 961 ^01)58 0.039 0.034~ 0.Ö51 0.066 22.9 -26.25 81389 'İ42501 97892 101190 59.9 250 ^4,7 59.9 170.4 53.8 -974 -6433 2631 -2339 Kaynak'ar; Boratsv, Türet & Yeldan (1995) TCMB ÖdemeferDsrtgesı Bılançosu Istatistikleri. a (\ ? +R) I (1+Ej- 1j; R: Yurt -ıçı malı pıyasalardakı en yuksek faız oranı (Boratav, Turel & Yeldan 1995); E: TL Aşınma Oranı. b. Portföy yatınmlan + DTH + Bankacılık sıstemı dış kredı/eri. W|M9fe Endeksı (1986=100). mi. tanm ve sanayi sektörlerince sağ- lanao yıllık reel (hızmetler-dışı) ma- li üreriminin toplamına ulaşmakta- dır. Böylesi bir işlem hacminı nıtele- yebileceğimiztek sözcük. ulusal eko- nomının spekülatif bır saldın altında kaldığı ve reel üretim ve yatınm ka- rarlannda son derece büyük bırbelır- sizlik ve istikrarsızlık tehdıdi oluş- turduğudur. 3 no'lu tabloda sunulan IMKB yılîık endeksıne ait veriler. borsa işlem hacminde ve menkul kıy- met fiyatlannda görülen sabun kö- püğü (bubble) türü şışmelerin, doğ- rudan doğruya bu tür > abancı serma- ve giriş çıkışlanncabelırleniyorizle- nimini vermektedir. Bu anlamda. Türkiye'nin 1989- I995 deneyımı, malı piyasaların he- nüz çok genç ve sığ olduğu kalkınmak- ta olan bırülkede, uluslararası para pi- yasalannın spekülasyonuna erken v e denetimsiz bir biçimde eklemlenme- nin acı malıyetini sergılemektedir. Sermaye kaçışı ve ulusal paranın ika- mesi (dolarizasyon) tehditleri doğru- dan reel faizlerin yükselmesine yol aç- makta: bir yandan da yabancı döv i- zin ucuz tutulmasını gereklı kılmak- tadır. Bu süreçte artık vüksek reel fa- iz. düşük kur sarmalı uluslararası pı- yasaiarca dışsal (egzojen) olarak yön- lendiri len bır mali araç haline dönüş- müştür. Bu olgu karşısında. ulusal Merkez Bankası para politikasını sür- dürebıleceğı malı araçlar üzenndeki denetımini kaybederek. döv iz rezerv - lerini idare eden bir "döviz kunıluşu" konumuna ındırgenmiş haldedir. Ulu- sal mali pıyasalara aktıf olarak mü- dahale etme olanağını kaybeden Mer- kez Bankası'nıngerçekçi bir reel kur ve ulusal kaynaklan yatınm ve büyü- me önceliklenne göre vönlendirebi- lecek bır bağımsız faız polıtikası ız- lemeolanağı artık kalmamıştır. 3 no'lu tablodan görülebıleceğı üzere, ser- mave hareketlennın yarattığı baskı sonucunda dövız kurunun (TL $) aşın- ma oranı. yurtiçi fıvat enflasyonu- nun gensinde kaiarak satın alma pa- ntesine göre reel olarak aşın değer- lenmekte: sonuç olarak da ödemeler dengesi cari işlemier açığı büyümek- tedir. Nitekim I993'te söz konusu açık 56.4 milvara ulaşmıştır. Bu ge- lişimin uluslararası piyasalarda va- rattığı güvensizhk ile birlikte sıcak paranın getirisinin sürdürirlememe- sınden kaynaklanan 1994 krizı. bir anda ithaiat hacmini düşürmüş ve ca- ri işlemier dengesini fazlaya (S2.6 milyar) dönüştünnüştür. Ancak bunun reel ekonomiye olan maliyeti. GSMH'nin yüzde 6. l gerilemesi, enf- lasyonun yüzde 125'e çıkması ve re- el ücretlerde yüzde 30'a varan eroz- yon şeklinde gelışen ıktısadı knz ol- muştur. 1995'in reel üretim büyümesinin ar- dında da gene kısa vadeli sermaye gı- rişlennin sağladığı ithaiat genışleme- sı vardır. Ancak bu mekanızma artık sıcak para hareketlerinin çok daha yüksek getin elde etmesiyle (bizim he- saplamalanmıza göre yüzde 19.9) iş- lemektedir. Ulusal ekonominin ulus- lararası finans pıyasalanna eklem- Ienmesıyle birlikte artık reel üretim faalıvetleri. malı pıyasalardakı son derece kınlgan ve düzensiz hareket- lerin denetimine girmiş durumdadır. Böylece reel ekonominin dalgalan- malan daha sık ve daha denn olarak yaşanmaktadır. Bugelışmelereek ola- rak. kısa vadeli sermaye hareketleri, ulusal mali sıstemin kınlganlığını art- tırmakta, cari işlemier dengesinde dalgalanmalar yaratmakta ve spekü- latif'rantıver faaliyetleri besleverek, giderek gelir bölüşümünü bozucu bır etki yaratmaktadır. Yazının bundan sonraki bölümlerinde bu olgulan iş- leyeceğiz. Kısa vadeli sermaye hareketlert Merkez Bankasfmn bağımsız politi- ka izleme olanağını sınırlamaktadır Ulusal ekonominin uluslararası spe- külatif sermaye hareketlerine açılma- sıyla Merkez Bankası edilgen bır ko- numa sürüklenerek, bağımsız para politikası izleme olanağını yitirmek- tedir. Merkez Bankası spekülatif ser- mayenin tehdıdine yönelik olarak yük- sek boyutlarda rezerv tutmak zorun- da kalmakta, bu da kıt malı kaynak- lann tasarruf vc yatınma yönelmek yerine atıl olarak sistem dışına çekıl- mesine neden olmaktadır. Bu gözle- mimiz. 1 no'lu şekilde sergilenmek- tedir. Burada. aylık bazda. sol eksen- de kısa vadeli net sermaye gırişleri. sağ eksende de MB rezerv stoku yer almaktadır. Şekilde MB rezerv leri- nin kısa vadeli sermaye ginşlerine olan bağımlılığı açıkça görülmek- tedir. Bu anlamıyla, Merkez Bankası artık bir döv iz idaresi kuruluşu olarak çalışmakta ve edilgen birkonuma itil- mektedir.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear