Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
1 AĞUSTOS 1996 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI
RP, kamu harcamalannda kullanma planı suya düşünce Fak-Fuk-Fon'u yoksullara dağıtma karan aldı
Erbakan'dan yoksula yatınm• Anayasa Mahkemesi'nin. 1996 yılı Bütçe Yasası'nın, fon
gelirlerinin Hazine'ye aktanlmasını öngören hükmünü iptal etmesiyle,
Fak-Fuk-Fon kaynaklanm kamu harcamalannın fınansmanı için
kullanma planı suya düşen Başbakan Erbakan. yoksullara yardım
karan aldı. Erbakan tarafindan önceki gün yayımlanan genelge
çerçevesinde Fak-Fuk-Fon'dan yoksullara yardım yapılacak.
Erbakan, Fak-Fuk-Fon'daki paradan umudunu kesti.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - "Fak-
Fuk-Fon" diye adlandınlan Sosyal
Yarduniaşma ve Dayanışmayı Teşvik
Fonu'ndan yoksulllara yardım yapılacak.
Yardım almak isteyenler Sosyal
Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı
şubelerine başvuracaklar. Aynca, terör
nedeniyle yoğun göç alan i1lere de
"aşevi" kurulacak. Uygulama ilk olarak
Hakkâri'de başlatılacak.
Anayasa Mahkemesi'nin, 1996 yılı
Bütçe Yasası'nın, fon gelirlerinin
Hazine'ye aktanlması öngören hükmünü
iptal etmesiyle, Fak-Fuk-Fon
kaynaklannı kamu harcamalannın
finansmanı için kullanma planı suya
düşen Başbakan Necmeffin Erbakan.
yoksullara yardım karan aldı. Erbakan
tarafindan önceki gün yayımlanan
genelge çerçevesinde Fak-Fuk-Fon'dan
yoksullara yardım yapılacak.
Devlet Bakanı Sacit Giinbey dün
düzenlediği basın toplantısında,
Erbakan'ın geneigesi çerçevesinde Fak-
Fuk-Fon'dan yapılacak >ardımlara ilişkin
bilgi verdi.Buna göre, işsız, hiçbir sosyal
güvenlik kurumundan yararlanmayan,
yiyecek, giyecek ve yakacak
gereksinimlerini karşılayamayan
yurttaşlara. Fak-Fuk-Fon'dan yardım
yapılacak.
Fondan yapılacak yardımlar Sosyal
Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı
şubeleri ile belediye başkanlan, il-ilçe
müftüleri, il-ilçe mılli eğıtim müdürlen,
il sosyal hizmetler müdürlükleri,
muhtarlar ve imamlann ortaklaşa
çalışmasıyla denetlenecek.
Yardım almak isteyenler Sosyal
Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı
şubelerine başvuracaklar. Vakıflar
başvurulan Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışma Teşvik Fonu Genel
Sekreterliği'ne bildirecekler.
Günbey, aynca, terör nedeniyle aşın göç
alan illerdeki yoksullar için aşev i
açılacağını bildirdi. Uygulamanın ilk
Hakkâri'de başlatılacafını bıldiren
Günbey, "Hakkâri'de aşev i bugün-yann
açılacak" dedı. Günbey'in verdiği
bilgiye göre, Fak-Fuk-Fon"da yılın ilk 6
aylık döneminde toplanan 16.5 trilyon
liralık kaynağın, 12.6 trilyon liralık
bölümü Hazine'ye aktanldı. Günbey,
yılın ikinci 6 ayında fonda 20 trilyon lira
toplanmasının beklendiğini, bürün
kaynağın yardımlar için kullanılacağını
soyledi. Gelir ve kurumlar vergısı
tahsilatlannın yüzde 1 'ı, akaryakıt
tüketim vergisi gelirlerinin 10 binde 2'si,
trafik para cezalannın yüzde 50'si. diğer
fon gelirlerinin yüzde 10 oranındaki
dilımlen. TRT reklam gelirlerinin yüzde
30 düzeyindeki bölümü Fak-Fuk-Fon "a
aktanlıvor.
Hazine'de toplanacak
Fon gelirlerine
müşterek hesap
A!NKARA (Cumhurivet Büro-
su)- Anayasa Mahkemesı "nın, > ü-
rütmeyı durdurma karan aldığı
1996 yılı Bütçe Yasası'ndakı fon
gelirlerinin Hazine adına bir he-
sapta toplanmasına ilışkın hüküm.
ayn biryasatasansı ıleyenıdendü-
zenlendi. TBMM Plan ve Bütçe
Komisyonu'nda öncekı gün ka-
bul edilen tasan, dün gece TBMM
Genel Kurulu'nda ele alındı.
Tasarı. TBMM Genel Kuru-
lu'da görüşülürken muhalefet par-
tilerinın yoğun engellemeleriyle
karşılaştı. Muhalefet partılen. ta-
san için 170 değişiklik önergesi
yerdiler. Tasandayasa, kanun hük-
münde kararname, yönetmelik ve
diğer mevzuatla kurulan fonlann
hertürlü gelirinin Hazine adına açı-
lan bir müşterek fon hesabında
toplanması öngörülüyor.
Tasanya göre, fonlann gelırle-
ri ve harcamalan bütçe ile ilişki-
lendırilemeyecek. Ancak bunlann
müşterek fon hesabında toplanan
gelırlerinden Malıye Bakanı \e
Hazine Müsteşarlığı'nın bağlı ol-
duğu bakanın birlikte teklif» üze-
rine başbakanın onayı ile belırle-
necek oran ve miktarlarda kesin-
tı yapılarak genel bütçeye gelir
kaydedilebilecek.
Tasanya göre, geneî bütçeye
dahıl dairelere ve katma bütçeli
ıdarelere bağlı döner sermayeli
ışletmelçrin aylık gayrisafi hası-
latının yüzde 10'u, en geç ertesi
ayın 20 sıne kadar genel bütçeye
ırat kaydedılmek üzere ilgili say-
manlığayatınlacak. Maliye Baka-
nı, dönersermayeli işletmelenn ay-
lık gayrisafi hasılatından irat kay-
dedilecek oranı yüzde 30'a kadar
arttırabilecek.
Tasanda, yurtdışı eğitim mas-
raflannın nasıl tahsil edileceği,
kredi borcunun tespiti ve öden-
mesi ile kredı teminatı hususlan
yenıden düzenleniyor.
Buna göre, Yüksek Öğrenim
Kredi ve Yurtlar Kurumu'ndan
öğrenim kredısi alan öğrencinin
borcu, öğrenim kredilerinin ve-
rildigi tarihten öğrenim süresinin
bitimine kadar geçen sürede ve-
rilen miktarlara, Devlet tstatıstık
Enstıtüsü'nün toptan eşya fiyat
endeksindeki arnşlar ilave edile-
rek belirlenecek.
Refah'ın TÜSÎAD'ından Başbakan Necmettin Erbakan'a çağn
'Altınlannı Hazine'ye aktar'
MÜSİAD Başkanı Yarar, Erbakan'ın
aitmlannı Hazine'veaktarmasını istedi.
• Rantla gerçek anlamda
mücadele edebilmek için
yastık altmda bekleyen
altınlann ortaya çıkanlarak,
ekonomide değerlendirilmesi
gerektiğini belirten MÜSİAD
Başkanı Erol Yarar. "Bunu
ilk önce Başbakan Erbakan
yapmalıdır ki, daha sonra
vatandaş da onu örnek alsın"
dedi.
Ekonomi Servisi- Refah Partısı'nin
TL'StAD'ı olarak adlandınlan Müs-
takil Sanayici ve Işadamlan Demeğı
(MÜSlAD) Erbakan'a. "kendi ka>-
naklannı Hazine'ye aktar" çağnsı
yaptı. MLSİAD Başkanı Erol Yarar.
rantla tam anlamıyla mücadele ede-
bilmek için yastık altında bekleyen
altınlann ortaya çıkanlarak. değer-
lendirilmesi gerektiğini belırterek.
"Bunu ilk önce Başbakan Erbakan
yapmalıdır ki daha sonra vatandaş
da onu örnek alsın" şeklinde konuş-
tu. Yarar, 1996 yılının ilk 6 ayı ve yıl
sonu hedeflerini değerlendırdığı ba-
sın toplantısında Hükümete geçen
haftalarda lOmaddelikbiracıleylem
planı sunduklannı hatırlatarak. dev-
letin personel. faiz ve yatınm gider-
lenni kontrol altma alması gerektiği-
ni belırttı.
Herhangı bir knz beklentisı içinde
olmadıklannı söyleyen Yarar. ıthala-
ta konulan yüzde 6'lık fon uvgula-
masının genelde doğru olduğunu an-
cak. bu uygulamadan vatınm malla-
nnın muaf tutulması gerektığını ifa-
de ettı. Enflasyonun 1-2 puan üstün-
de seyreden bır kur artışının daha
gerçekçı olacağını vurgulayan Yarar.
iç borçlanmada kısmı monetızavona
gidılmesi ve aynı anda piyasaya çı-
kan parayı emmek için bono, tahvil
ve faız gelirlerinin yüzde 50 oranın-
da vergılendınlmesi. yenı dış borç-
lanmaya gıdilmemesi. gen ödeme-
lerle dış borç mıktannın aşamalı ola-
rak azaltılması. yerlı ve yabancı yatı-
rımcının önünün açılması gerektiği-
ni vurguladı.Yarar, yılsonu tahmınle-
nni ıse şöyle dile getirdi.
"Büvüme hızı vüzde 53 -6. enflasyon
oranı v ü/de 80-85. dolar 110 bin lira,
mark. 72 bin lira, dış ricaret açığı 18
milyar dolar, bütçe açığı 1.1 kattril-
von lira."
MÜSİAD Başkanı Yarar, belli sektör-
lerde 20 yıl boyunca vergı ahnmama-
sı gerektiğinı de belirtırken. hüküme-
tın önerdıklen metodlan uygulaması
halinde dış pıyasalardan kredıve ihtı-
vacı kalmayacağını ve bu nedenle
İMF ile yapılacak görüşmeleriden
fazla bırönem taşımadığını kavdettı.
IŞÇININ EVRENEVDEN
ŞÜKRAJV SONER
Anaları Ayırmayın
Çocuğunuzun ateşinin çıkması-
nı atlamamak için sabaha kadar
elinizalnında bekleyebilir, karnını do-
yurmak, sıkıntılarına son vermek
için hertürlü özveriyi yapabilirsiniz.
Ama çocuğunuzun bedenine gi-
ren ve yaşamına son veren bir kü-
çük kurşun parçasına yenilirsiniz.
Yavrusu bir küçük kurşun parça-
sının kurbanı olmuş ya da açlık gre-
vinde, işkencede, kayıpta ölmüş
analann yürek acısı ayrılamaz. Son
günlerde anaların bu büyük yürek
acısı üzerinde, çok çirkin yeni bir
oyun sahneye konmak isteniyor.
Siz, bir çirkin çıkar kavgasının
kör dövüşünde, bir küçük kurşun
parçası ile sayısız yöntemlerle ço-
cuklann ölümlerineyol açanlar, te-
tiği çekenlerden daha büyük suç-
lu, asıl katiller, canından yarattığı,
yaşattığı, canından daha değerli
yavrusunu yitirmiş anaların acılan
üzerindesiyaset yapıp, oyun oyna-
mayın.
Aynı acılar içinde kıvranan ana-
ları, "cumartesi, cuma, perşembe
analan" diye birbirinden ayırma-
yın.
Bu ülkede insanlan birbirine kır-
dırmada bugüne kadar oynadığı-
nız büyük oyunlar, akıttığınız kan-
lar yetmedi mi?
Bütün analann çocuklarını öldü-
ren kurşun, aynı kurşun. Bütün ana-
ların yürekleri aynı şekilde yanıyor.
Analar, daha çok analann çocuk-
larının ölmemesi için başka anala-
nn aynı acılan yaşamamalan için te-
tikleri çektiren ellerin oyununa çok
kolaydüşmeyecekler. "Başka ana-
lann çocukları da ölsün" diye slo-
gan attırılacak çok fazla ananın ya-
ratılamayacağını, analık içgüdüm-
le söyleyebiliyorum.
Anaların çoğunun, kendi çocu-
ğuna duyduğu acının büyüklüğü
içinde, karşı tarafta görünse bile
başka çocukların ölümüne de acı
duyduklarını biliyorum. Ama onla-
nn analık içgüdüsü, sağduyusu ile
çok daha güzeli başardıklarını gör-
mek istiyorum...
Çocukları terör eyleminde, ça-
tışmada ölen, "Cumartesi Anala-
nna"karşı çıkanlmak istenen "Cu-
ma Analannın" bu oyuna düşme-
yip, acılarını paylaşmak, seslerini
duyurmak üzere "Cumartesi Ana-
ları" ile birleştiklerini, birbirlerine
sarılarak acılarını paylaştıklarını,
güçlerlne güç kattıklarını düşlüyo-
rum.
Çocuklarını bir kör oyunun, kör
kapışmasında, bir çirkin çıkarlar
düzenin sürmesinin çirkin savaşı-
mında yitiren analar, acılan ile güç-
lerini birleştirdiklerinde Türkiye'de
neler olmaz?
Analar hep birlikte "Çocuklan-
mız ölmesin, çocuklanmızı öldüren
oyunlarbitsin" diye bağırabildikle-
rinde neler neler olmaz?
Kolkola girmiş, el/erinde karan-
filleryürüyen analardan birinin ço-
cuğu PKK, diğeri devlet terörünün
kurbanı. Biri yargısız infazda polis
kurşunu ile ölmüş, bir diğeri polis,
terörist kurşunun kurbanı. Biri iş-
kencede, biri kayıpta yok edilmiş.
Hep birlikte, hepsinin birden hesa-
bını soruyorlar. Hep birlikte akan
kanlann durması için oynanan oyun-
ları bozmaya kararlı yürüyorlar.
Analar duyguları, sağduyuları,
tepkileri ile buna zaten hazırlar. Ye-
ter ki uzanan kirli eller, oynanan
çirkin oyunlar onları ayırmasın.
Bu ülkede dökülen onca kana,
oynanan onca çirkin oyuna, insan-
lar arasında ekilen onca düşman-
lık tohumlarına rağmen, hâlâ bir
şeyler korunabiliyorsa, bilin ki ana-
lar arasında düşmanlık tohumları-
nın, aynlığın, ekilenlerölçüsündeye-
şerememesındendir.
Analar, acılannı paylaşmada, ço-
cuklannın gerçek katillerinden, so-
rumlulanndan hesap sormada, ör-
gütlenmede, bugüne kadarki yaşam
biçimleri, kültürleri nedeni ile henüz
çok başanlı görünmeyebilirler. Ana-
lann çocuklarının yaşam hakkı için
sokağa dökülmeleri, örgütlenme-
ye çalışmaları Türkiye'de çok yeni
bir olgu.
Yine de böyle bir gücün önemi,
anlamı keşfedildi. Gücün şöyle bir
görünmesi bile, anaların birleşe-
rek hesap sormasından korkmaya
yetti de arttı. Şimdi anaların gü-
cünden, hesap sormasından kur-
tulunmak üzere, anaları birbirine
düşürmek, ayırmak çareleri aranı-
yor.
Birilerinin açlık grevinde ölenle-
re kan karşılığı, halkın bindiği oto-
büsü yakma aptallığına, devlet adı-
na bir diğerleri, o bölgeye otobüs
seferini iptal etme ilkelliği ile yanıt
veriyor. Aynı ilkel, çağdışı kafalar,
devletteröründen hesap soran cu-
martesi analarından kurtuluşu, cu-
ma analannı yaratmakta görüyor.
Analan ayırmayı başarmanın, Tür-
kiye'yi gerçekten ayırmak ve asıl o
zaman hapı yutmak anlamına gel-
diği umurlarında bile değil.
Analar ayrılmayın. Analar, başka
çocuklann da ölmemesi için ço-
cuklannızın ölümlerine sebep olan-
lardan hesap sorrnak için hep bir-
likte, ellerinizde karanfiller kolkola
yürüyün.
ÇİFTÇÎ D O S T U / SADULLAH USUMİ
Kuraklık ayçiçeğini vurduEDİRNE-Aylar.yıllargeçti. Hükü-
metler, başbakanlar, bakanlardeğiş-
ti. Ancak bu arada çiftçinin kötü ka-
derini değiştirecek birtek olumlu ge-
lişmeolmadı. Buğday, arpa, yulaf ve
mısırda çıftçi beklediğini bulamadı.
Şimdi de Erbakan hükümetinin iz-
lediği çelişkıli politikalar pamuk, şe-
kerpancan. ayçiçeği üreticilerini sıkın-
tıya soktu!..
2 milyondan fazla çiftçinin büyük
umutlarla ektiği ve yetiştirdiği ayçi-
çeğinin üretimi 15 ile 20 güne kadar
başlayacak. Ama ne yazık ki yıllarca
hükümetlerin izlediği yanlış fiyat po-
litikalan yüzünden perişan olan çift-
çiler, bu yıl da kuraklıktan darbe yı-
yecek!... Aslında dartsenin
en büyüğünü Türk ekono-
misi ve halkı yiyecek. Zira
verim düşük olacağı için
gene sıvı yağ açığı olacak
ve belki de en azından 800
milyon kilo yağ ithal etmek
zorunda kalacağız. Böy-
lece trilyonlarca liralık dö-
vizimiz yabancı ülkelerin
çiftçilerineakacak!..
Geçen son hafta içinde
de yağış olmayınca ayçi-
çeğınin kaderi belli oldu.
Tarlalara baktığımız zaman
son derece güzel görüntü
veren ayçiçeği kelelerinin
ıçi boş... Taneler zayıf...
Yapılan tahminlere göre
rekolte yüzde elli düşük
olacak... Normal yıllarda
dekar başına ortalama 200
kiloyu bulan verim, bu yıl
80 ile 120 kilo arasında
bekleniyor... Bazı bölge-
lerde ise hemen hemen
hiç yok gibı.... Buralarda
toplama masrafını bile kar-
şılayamayacağı için ürün-
ler tarlada bırakılacak!...
Durum son derece kö-
tü... Milyonlarca üretici kuş-
kulu bır bekleyiş içinde...
Edirne Ziraat Odası Baş-
kanı Ismail Bolu'nun de-
yişi ile "Trakya 'da buğday-
da yaşanan şok, ayçiçe-
damla yağış olmadı. Tarlalar çatladı.
Acılan çukurlar insanı yutacak kadar
büyük.... Hayvanlar bile tarlalarda
yürümekten korkuyor ve kaçıyor!..
Bu acıkd tabloyu kadere bağlamak
çok yanlış. Kuraklık Batılı ülkelerde
artık kader olmaktan çıktı. Yağış ol-
madığı zaman tarlalar, baraj ve gö-
letlerde toplanan sularta sulanıyor...
Böylece verimin en yüksegi sağlanı-
yor ve hem çiftçıler, hem de ülke ka-
zanıyor!...
Türkiye'de ise hemen her şey ka-
dere bağlanmıştır. Eğer yağış olma-
mışsa "Allah vermedi" öer geçeriz...
Bizde devlet de kadercidir. Başbakan-
larımızdan, bakanlarımıza kadar bü-
Ayçiçeği üreticisi uv gulanan politikalar yüzünden zorda.
ğinde iki kat fazlası ile" yaşanacak. ..
45 yaşındaki Ismail Bolu, "Değil ba-
bam, dedemin zamanından beri Trak-
ya böyle bir kuraklık görmedi, böy-
le bir facia yaşanmadı" diyor!...
Tekirdağ Ziraat Odası Başkanı Hü-
seyin Örtbey de Ismail Bolu ile aynı
görüşte. Önbey'egöre bazı bölgeler-
de verim 60 kiloya kadar düşecek:
"Nisan ayından beriyağış olmadı.
Tarlalar kuraklıktan çatladı. Bırçok
yerde ot bile çıkmadı. Çiftçi çapa
yapamadı... Tarlalarkaderlerıne terk
edıldı."
Gerçekten de yaz boyunca ayçi-
çeğinin vatanı sayılan Trakya'da bir
tün görevliler, kuraklık karşısında el-
lerini açarak kadere teslim olmaktan
öte bir şey yapmamışlardır. 1980 yı-
lından beri bir tek barajı ve göleti hiz-
mete açamamışlardır. Hatta mevcut
su kaynaklarının kirlenmesini ve tü-
kenmesini önleyememişlerdir!..
Dünyanın en verimti topraklanna sa-
hıp Trakya bölgesındeki en önemli sa
kaynağı olan Ergene Nehri'nden hâ-
lâ sanayi tesislerinin kimyasal zehir-
li atıklan ve kasabalarımızın kanali-
zasyon pislikleri akıyor.... Yanlışlıkla
su içen hayvanlar zehirtenip ölüyor...
Sulanan tarlalar çoraklaşıyoc... Urün-
lerkavruluyor!....
Barajlan, göletteri yapmak, akarsu-
lann temiz kalmaanı sağlamak, su ka-
nallarını açmak devletin görevidir.
Ama devlet bu yükümlülüklerinin hiç-
birini yerine getirmiyor, tanmdan des-
teğini çektiği gibi altyapısıni da ha-
zırtamıyor!..
1980 yılından sonra tanm tamamen
kaderine terk edildi. Konuya sadece
üreticinin sorunu olarak bakıldı. Ta-
nma verilecek desteğin, Türkiye'nin
kaynaklarını israf edeceği ileri sürül-
dü ve bu görüş özel sektör tarafin-
dan halkımıza empoze edilmek isten-
di. Hükümetlerimız de bu göriişlerle
bütünleşince tanm ve hayvancılık-
tan kaynaklanan gelirlenn önemli bö-
lümü uzun yıllar holdinglerin
kasalanna aktı ve onlan zen-
gin etti. Zamanla parasız ka-
lan çiftçilerimiz de tarlalanna
bakamaz hale geldi. Aynca,
tanm kesiminin can daman
sayılan baraj ve gölet gibi ya-
tınmlar durdu, yeni su kay-
naklan araştınlmadı.
Böylece, dünyanın en
önemli tanm ülkelerinden bi-
ri olan Türkiye'nin ve ekono-
misinin geleceğine dınamit
konmuşoldu!..
Uretici ilgi bekliyor
Bu arada akarsulanmız da
korunamadı... Yeraltı suları-
mız ise çok kullanıldığı için kı-
sa sürede tükendi. Geçmiş
yıllarda 15 ile 20 metre de-
rinlikte su bulunduğu halde,
son yıllarda 150 metreye ka-
dar inmek gerekıyor. Sonuç-
ta, Avrupa'nın en geniş su
kaynaklarına sahip ülkeler-
den biri olduğu halde, Türki-
ye zaman içinde çöle dön-
dü... Bütün bölgelerimiz ku-
raklıktan kavruluyor!..
Nitekim, yıllardan beriTrak-
yalı ayçiçeği üreticisinin yü-
zü hiç gülmedi. Ürünün bol
olduğu yıl dengesiz fiyat po-
litikalan yüzünden, kuraklık ol-
duğu yıl da verim noksanlı-
ğından darbe yedi...
Bu yıl ise, hem ekim az,
hem verim düşük... Eğer, geçmiş yıl-
lardaki koşullar bu yıl da devam eder-
se, yüzbinlerce üretici parasız ve aç
kalır... Üstelik, ekim kasım aylannda
buğday, arpa, yulaf gibi kışlık ürün-
leri ekebilmek için tohumluk ve akar-
yakıt alamaz... 1997 yılında daha da
perişan olur!..
Edirne, Tekirdağ ve diğer ziraat
odalan başkanlan ayçiçeği üretıcile-
rinin korunmasını, iyi bir fiyat verilme-
sini öneriyorlar. Ayrıca, verimin çok
düşük olduğu yerlerin "afetbölgesJ"
olarak ilan edilmesini istiyortar..
SÜRECEK
Sıcak Para
Yurt-lçi
Getirisi (a)
1988
1989
-0.073
1991
"1992
1993
1994
1995
-0.038
0.1~54
0.045
-0 316
0.199
Doc. I)ı. KKİ\(, YKİ.DAN (Bilkcnt İ'niu'rsitcsi)
Doç. Dr. EROL BALK.AV (llamilton folk-ge)
S
ıcak paranın; özü ıtiba-
nyla son derece akışkan
v e çok kısa dönemlı spe-
külatif arbıtraja dayalı
bir fınansal ışlem olduğundan,
nesnel olarak gerçel bırtanımı-
nın yapılamayacağı ortadadır.
Dolayısıyla. iktısat yazınında
sıcak para olgusu henüz tam ay-
dınlatılmış değildir. Konuya ön-
cülük eden çalışmalardan, ör-
neğin \'. Corbo ve L. Hemandez
Dünya Bankası yayın organla-
nndan Research Öbserver'de
yayımlanan bir makalelennde.
azgelişmiş ülkelere olan toplam
sermaye akışını inceleme yolu-
na gitmekte ve sermaye akım-
lannı bir bütün olarak ele alıp
can işlemlerdengesı artı rezerv
değişmeleri kalemi olarak değer-
lendırmektedır. M. Spıegel ta-
rafindan S.F Reserve Bank Eco-
nomıc Revievv'de yayımlanan
bırçalışmada ise. sermaye akım-
lan sadece dış yükümlülüklerbazın-
da incelenmektedir. Bu çalışmada
ulaştığımjz tanım. biri çok genış, di-
ğeri çok dar olan bu ıki yaklaşım ara-
sında kalmakta ve kanımızca. Türkı-
ye ekonomisı açısından en geçerlı
fonnülasyonu vermektedır.
Tablodakı veriler. kısa vadeli spe-
külatif sermaye ginş-çıkışlannın -
1991 yılı tek istısna olarak- genelde
yurtiçi getirinın altematıf LIBOR de-
ğerine görece bağlı hareket ettiğıni
göstermektedir. Toplam net hareket
miktan özellilde 1993 sonrasında bü-
yük dalgalanmalar göstermektedir
1994 kriziyle birlikte yurtdışına çıkan
kısa vadeli sermaye 4 milyar dolara
yakındır. 1995'te ıse net giriş 5.7 mil-
yar dolara ulaşarakgerek ithaiat hac-
minin gerekse kamu tasarruf-yatınm
açığının finansmanını olası kılmış-
tır.
Ancak, kanımızca uluslararası kı-
sa vadeli sermayehareketlerinin ulu-
sal ekonomiye olan etkilen, söz ko-
nusu net miktarlarda değil. döngüsel
olarak brüt ginş ve çıkış işlem ha-
cimlerinde yatmaktadır. Merkez Ban-
kası kaynaklanndan elde ettığimiz
verilere göre, yukan.da tanımlandığı
biçimde kısa vadeli sermaye brüt gı-
riş hacmi ayda ortalama 10 milyar
dolar civannda seyretmektedir. Spe-
külatif olarak, sürekli devinım için-
de seyreden bu tür işlemlerin yilhk baz-
da hacmının 1995 te 100 milyar do-
lan aştığı görülmektedir. Diğer bir
ıfadeyle, ulusal piyasalarda reel faız-
kur aşınması arbitrajına dayanarak
"döndürülen" sıcak para işlem hac-
Merkez Bankası
sıcak para kurbanı
Kısa vadeli sermaye hareketleri Merkez Bankası'nın
bağımsız politika izleme olanağını sınırlıyor.
TABLO: 3
SPEKÜLATİF KISA VADELİ YABANCj SERMAYE (SICAK PARA) H
VE SEÇİLMİŞ FİNANSAL GÖSTERGELER (MİLYON US$)
Sıcak Para
Hareketleri (b)
LİBOR (1) Giriş
(1+2+3)
Toplam
Nel Giriş
. Yıllık Can
Aşınma Iştemler
($. %) Dengesi
66.1
49.2 961
^01)58
0.039
0.034~
0.Ö51
0.066
22.9 -26.25
81389
'İ42501
97892
101190
59.9 250
^4,7
59.9
170.4
53.8
-974
-6433
2631
-2339
Kaynak'ar; Boratsv, Türet & Yeldan (1995) TCMB ÖdemeferDsrtgesı Bılançosu Istatistikleri.
a (\ ? +R) I (1+Ej- 1j; R: Yurt -ıçı malı pıyasalardakı en yuksek faız oranı (Boratav, Turel & Yeldan 1995); E: TL Aşınma Oranı.
b. Portföy yatınmlan + DTH + Bankacılık sıstemı dış kredı/eri.
W|M9fe Endeksı (1986=100).
mi. tanm ve sanayi sektörlerince sağ-
lanao yıllık reel (hızmetler-dışı) ma-
li üreriminin toplamına ulaşmakta-
dır. Böylesi bir işlem hacminı nıtele-
yebileceğimiztek sözcük. ulusal eko-
nomının spekülatif bır saldın altında
kaldığı ve reel üretim ve yatınm ka-
rarlannda son derece büyük bırbelır-
sizlik ve istikrarsızlık tehdıdi oluş-
turduğudur. 3 no'lu tabloda sunulan
IMKB yılîık endeksıne ait veriler.
borsa işlem hacminde ve menkul kıy-
met fiyatlannda görülen sabun kö-
püğü (bubble) türü şışmelerin, doğ-
rudan doğruya bu tür > abancı serma-
ve giriş çıkışlanncabelırleniyorizle-
nimini vermektedir.
Bu anlamda. Türkiye'nin 1989-
I995 deneyımı, malı piyasaların he-
nüz çok genç ve sığ olduğu kalkınmak-
ta olan bırülkede, uluslararası para pi-
yasalannın spekülasyonuna erken v e
denetimsiz bir biçimde eklemlenme-
nin acı malıyetini sergılemektedir.
Sermaye kaçışı ve ulusal paranın ika-
mesi (dolarizasyon) tehditleri doğru-
dan reel faizlerin yükselmesine yol aç-
makta: bir yandan da yabancı döv i-
zin ucuz tutulmasını gereklı kılmak-
tadır. Bu süreçte artık vüksek reel fa-
iz. düşük kur sarmalı uluslararası pı-
yasaiarca dışsal (egzojen) olarak yön-
lendiri len bır mali araç haline dönüş-
müştür. Bu olgu karşısında. ulusal
Merkez Bankası para politikasını sür-
dürebıleceğı malı araçlar üzenndeki
denetımini kaybederek. döv iz rezerv -
lerini idare eden bir "döviz kunıluşu"
konumuna ındırgenmiş haldedir. Ulu-
sal mali pıyasalara aktıf olarak mü-
dahale etme olanağını kaybeden Mer-
kez Bankası'nıngerçekçi bir reel kur
ve ulusal kaynaklan yatınm ve büyü-
me önceliklenne göre vönlendirebi-
lecek bır bağımsız faız polıtikası ız-
lemeolanağı artık kalmamıştır. 3 no'lu
tablodan görülebıleceğı üzere, ser-
mave hareketlennın yarattığı baskı
sonucunda dövız kurunun (TL $) aşın-
ma oranı. yurtiçi fıvat enflasyonu-
nun gensinde kaiarak satın alma pa-
ntesine göre reel olarak aşın değer-
lenmekte: sonuç olarak da ödemeler
dengesi cari işlemier açığı büyümek-
tedir. Nitekim I993'te söz konusu
açık 56.4 milvara ulaşmıştır. Bu ge-
lişimin uluslararası piyasalarda va-
rattığı güvensizhk ile birlikte sıcak
paranın getirisinin sürdürirlememe-
sınden kaynaklanan 1994 krizı. bir
anda ithaiat hacmini düşürmüş ve ca-
ri işlemier dengesini fazlaya (S2.6
milyar) dönüştünnüştür. Ancak bunun
reel ekonomiye olan maliyeti.
GSMH'nin yüzde 6. l gerilemesi, enf-
lasyonun yüzde 125'e çıkması ve re-
el ücretlerde yüzde 30'a varan eroz-
yon şeklinde gelışen ıktısadı knz ol-
muştur.
1995'in reel üretim büyümesinin ar-
dında da gene kısa vadeli sermaye gı-
rişlennin sağladığı ithaiat genışleme-
sı vardır. Ancak bu mekanızma artık
sıcak para hareketlerinin çok daha
yüksek getin elde etmesiyle (bizim he-
saplamalanmıza göre yüzde 19.9) iş-
lemektedir. Ulusal ekonominin ulus-
lararası finans pıyasalanna eklem-
Ienmesıyle birlikte artık reel üretim
faalıvetleri. malı pıyasalardakı son
derece kınlgan ve düzensiz hareket-
lerin denetimine girmiş durumdadır.
Böylece reel ekonominin dalgalan-
malan daha sık ve daha denn olarak
yaşanmaktadır. Bugelışmelereek ola-
rak. kısa vadeli sermaye hareketleri,
ulusal mali sıstemin kınlganlığını art-
tırmakta, cari işlemier dengesinde
dalgalanmalar yaratmakta ve spekü-
latif'rantıver faaliyetleri besleverek,
giderek gelir bölüşümünü bozucu bır
etki yaratmaktadır. Yazının bundan
sonraki bölümlerinde bu olgulan iş-
leyeceğiz.
Kısa vadeli sermaye hareketlert
Merkez Bankasfmn bağımsız politi-
ka izleme olanağını sınırlamaktadır
Ulusal ekonominin uluslararası spe-
külatif sermaye hareketlerine açılma-
sıyla Merkez Bankası edilgen bır ko-
numa sürüklenerek, bağımsız para
politikası izleme olanağını yitirmek-
tedir. Merkez Bankası spekülatif ser-
mayenin tehdıdine yönelik olarak yük-
sek boyutlarda rezerv tutmak zorun-
da kalmakta, bu da kıt malı kaynak-
lann tasarruf vc yatınma yönelmek
yerine atıl olarak sistem dışına çekıl-
mesine neden olmaktadır. Bu gözle-
mimiz. 1 no'lu şekilde sergilenmek-
tedir. Burada. aylık bazda. sol eksen-
de kısa vadeli net sermaye gırişleri.
sağ eksende de MB rezerv stoku yer
almaktadır. Şekilde MB rezerv leri-
nin kısa vadeli sermaye ginşlerine
olan bağımlılığı açıkça görülmek-
tedir. Bu anlamıyla, Merkez Bankası
artık bir döv iz idaresi kuruluşu olarak
çalışmakta ve edilgen birkonuma itil-
mektedir.