29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
&ATI-A CUMHURİYET 1 AĞUSTOS 1996 PERŞEMBE OLAYLAR VE GORUŞLER Kamu Kesimi Açıklan Azgelişmiş Ülkelerin Yazgısı mı?.. ŞEVKET SAYILGAN K amu kesımı açığı - borç- lanma - enflas>on ılışkı- len yonunden, gerek uy- gulama gerekse ulaşılan sonuçlar dıkkate alındı- ğında ıkı grup ulke ara- sında cıddı farklılıklann bulunduğu goz- lenmektedır Azgelişmiş ekonomıler. sa- nayıleşmışulkelennoluşturduğublokun sermaye bınkımı surecıne sureklı "uyıım'" sağlamak zorunda kalmaktadır Bu bağlamda. dış ekonomık \e fınansal koşullann azgelişmiş ulkelerdekı eko- nomık ve fınansal yapılan bıçımlendır- mesı olçusunde. dış etkenlenn ıçselleş- mesı dolayısı>la bağımlı olan ıç yapıla- nn da sağlıklı çozumlenn uretılmesını engellemesı soz konusu olmaktadır Şo>- le kı Birinci Petrol Şoku'nun ardından cıddı bırdeflasvonıstbaskıylakarşılaşan gelışmış ekonomılerın sorunlarına ço- zum arama sureclennde kullandıkları araçlardan bın de az geiışmış ulkeiere (AGU) uluslararası bankacılık sıstemı aracılığıyla duşuk. hatta negatıf reel fa- ızle odunç vermelendır Ozellıkle Arjan- tın. Brezılya, Meksıkagıbı ekonomık guç açısından onde gelen Latın (ve Orta) Amerıka ulkelenne ve G Kore, Fılıpın- ler (ve Hındıstan) benzen ekonomık po- tansıyellen yuksek gozuken Asya ulke- lerıne onemlı tutarda dış kaynağın akta- nlması soz konusu olmuştur Boylece bu gruptayeralan ulkelenn sanayıleşmış ul- keiere vonelık ıstemlennın(taleplennın) korunması ve merkez ulkelenndekı def- lasyonıst baskının kınlması planlanmış- tır Gelışmış Batı ulkelennde duşuk, hatta negatıf buyume oranlarının gerçekleştı- Yatııım ı e Kıedı Bankası Iktısat Uzmanı ğı bır donemde. soz konusu azgelişmiş ekonomılenn. geçmış dönemlerdekı per- formanslannın altında kalmış olmalan- na karşın >ıne de yuksek sayılabılecek buyume oranlanna ulaşmış oldukları gozlenmektedır Dış kaynaklara. daha doğrusu dış borca dayalı buyume model- lennde ana rolun kamu kesımıne ve KfT'lere venldığı saptanabılmektedır Ancak bu tur modellen uygula>an ulke- lerde etkm kaynak dağıtımı ve kullanımı planlanmamış, ıktısadı açıdan ırrasyonel harcamalar hızla artmıştır Soz konusu donemde buyuk çoğunluğunda antıde- mokratık rejımlenn hükum surduğu La- tın Amenka ulkelennde cıddı bır dene- tım mekanızmasının eksıklığı, kaynak dağıtımının otonter bır bıçımde gerçek- leşmesme yol açmıştır Bu ekonomılerde vergı yukunun ucret- lı kesımler uzennde olması. dış kredının malıyetı yuksek altyapı yatırımlarına ve uretken olmayan sektorlere yonelmesı. luks tuketımın dış fınansmanla destek- lenmesı butçe açıklannın sınırlı kalma- sına karşın genelde kamu kesımı açıkla- nna yol açmış ve enflasyonıst baskının artmasında rol oynamıştır Uygulanan Keynesgıl polıtıkalar ıle knzı aşamayan, tam tersı deflasyonun yanı sıra enflasyo- nıst baskı> la karşılaşan Batı ekonomıle- nnde ıkıncı petrol şokunun ardından uy- gulamaya konulan yenı-lıberal eksenlı polıtıkalar veoluşanyenı fınansal koşul- lar azgelişmiş ekonomılen sarsmıştır Şoyle kı Faız hadlennın hızla yuksel- mesı, dış tıcaret hadlennın aleyhe don- mesı ve dış borç knzının etkısıyle dış fı- nansman destegının hemen hemen orta- dan kalkması ve son derece selektıf hale gelmesı sonucunda azgelişmiş ekonomı- ler yenıden yapılanma surecıne gırmış- lerdır Bu bağlamda yururluğe konulan ıstıkrar ve yapısal uyum polıtıkalan ka- mu kesımı açıklan, borçlanma ve enflas- yon arasındakı bağlantılan ve ulaşılan sonuçları etkılemıştır Yukandakı on sap- tamalanmız AGUIenn gelışmış ulkele- nn uyguladıklan sermaye bınkımı mo- dellen \e sureçlennın etkısı altında kal- dıklarına ışaret etmektedır Ancak bu yargı AGU'lere dışandan salt zorla ka- bul ettırme olduğu anlamına gelmemek- tedır Daha once v urgulandığı gıbı dış et- kenler vey a dış dınamık aynı zamanda ıç- selleşmekte ve ıç ekonomık ve fınansal >apıları bıçımlendırmektedır Bu gu- dumleme aynı nedenlenn farklı etkılere yol açmasıyla somutlaşmaktadır Şöyle kı Butçe açığı ya da kamu kesımı açığı- nın enflasyon uzenndekı etkısı ıncelenır- ken ozellıkle fınansman yontemlen uze- nnde durmak >ararlı gozukmektedır Kuramda (teonde) ve uygulamada fı- nansal açık başlıca uç yoldan kapatılabıl- mektedır Iç borçlanma, dış borçlanma ve monenzasyon Iç borçlanmanın borç tutanna bağlı olarak nomınal (ve reel) faız oranlarında yol açacağı değışıklık nedenıyle reel ve fınansal sektorlerı et- kılemesı, gelır boluşumunun en azından orta vadede ucretlı kesımleraleyhıne de- ğıştırmesı soz konusu olmaktadır Reel faız oranlannın uzun sure ekonomık bu- yume oranının uzennde seyretmesı borç- lanmanın olumsuz bırıkımlı sonuçlannı ortaya çıkarmaktadır Bır başka deyışle. borçlanma dınamığı, faız odemelennden kaynaklanmayan kamu harcamalannın, ozellıkle de sosyal harcamalann kısılma- sına, bır olasılıkla normal vergı gelırle- nnın olumsuz etkılenmesıneve enflasyo- nıst baskıy ı doğuracak ve ya da arttıra- cak borç monetizasyonıTna neden ola- bılmektedır Dış borçlanmanın tutan. va- desı ve faız yuku ortaya çıkacak son so- nuçları belırlemektedır Alınan borcun kullanımı aşamasında gerçekleştırılen emıs>on hacmı ve dış kaynaklann ulke ıçınde >oneldığı sektorlerın nıtelıklen, genelfıyatduzeymdekıoynamalanetkı- lemektedır Borç servısının yenne getı- rılmesındeıseyenıetkılerbelırmektedır Borç sen ısının bu bağlamda net fınan- sal transfenn gerçekleşebılmesı ıçın but- çe aracılığıyla yeterlı ıç kaynaklann el- deedılmesıgereklıdır Gelışmış ve azge- lişmiş ekonomıler fınansman kaynakla- nnın etkılerı açısından karşılaştınldığın- dabazı onemlı tarklılıklarbelırmektedır • Dış fınansman ya da dış borç yo- nunden gelışmış ulkeler ıle azgelişmiş ulkelerın a> nı konumda olmadıklan goz- lenmektedır Hıç kuşkusuz bırıncı petrol şokundan sonra gelışmış ekonomılerın bırçoğu duzenlı bıçımde dış açıklann fı- nansmanı ıçın dış borçlanmaya başvur- muşlardır Ozellıkle uluslann malı pıya- salann gelışmesıne koşut olarak dış borç- lanmada cıddı bır artı:> gozlenmektedır Dış fazla \eren Japonya'nın yanı sıra, ABDekonomısınındolarınanahtarpara konumu nedenıyle bır yana bırakılması durumunda, G-7 grubu ıçınde yer alan ulkelerarasında Italya ve Ingıltere'dedış borcun GSYİH ">e oranının onemlı olçu- de yukseldığı gozlenmektedır <\ncak bır butun olarak ele alındığında gelışmış ul- keler azgelişmiş ulkeler gıbı bır dış borç sorunu ve doğal olarak dış borç krızı ya- şamamışlardır Dolayısıyla azgelişmiş ekonomılerde dış borç knzının ardından ıç ka>naklara yonelme soz konusu ıken gelışmış ekonomılerde boyle bır u>gula- ma yoktur • AGb'lerde emısyonun regüle edıl- mesı gelışmış ekonomılere gore daha guçtur Vanı para mıktannın regulasyon malıyetı yuksektır Kredı hacmının daral- tılması ıçın munzam karşılıklar vedispo- nıbılıte oranlannın yukseltılmesı ve ya da ozel banka sıstemının daha fazla dev - let tahvılı almaya zorlanması soz konu- su olmaktadır Malı pıyasalann darlığı da faız hadlennın gelışmış ekonomılere gore daha hızla tırmanmasına yol açmak- tadır • Butçe açıklarının monetızasyonu- nun - Merkez Bankasfnın Hazıne'ye verdığı kısa vadelı avanslar ve Hazıne bonolan da dıkkate alınabılır- para kut- lesı, enflasyon \e makro-ekonomık den- geler uzenndekı etkılen malı pıyasalara dayalı olan veyayonelen gelışmış ekono- mıler ıle "borç ekonomisi" ozellıklenne sahıp azgelişmiş ekonomılerde farklılık gostermektedır • AGU'lenn tersıne, butçe veya kamu açıklannı monetızasyona başvurmaksı- zın fınanse edebılmek ıçın onde gelen ekonomılenn (Japonya, ABD, Mmanya Fransa. fngıltere) sabıt faız uzerınden uzun vadelı borçlanmaya ağırlık verdık- len gozlenmektedır Bu yonelım, orneğın Turkıye'dekı uygulamanın tam tersıdır Hatta ozellıkle ABD'de konut sektorun- de çok sık gorulduğu uzere, ozel ışletme- lenn kredı yetersızlıgı nedenıyle tahvıl ıhraç ederek borçlandıklan gorulmekte- dır Bu uygulama ıse, ışletmelenn artan kârlılıklarıyla bırlıkte reel faız oranlan- nın yukselmesınde belırleyıcı olabılmek- tedır Yanı toplam tasarrufyetersızlıgı ve enflasyon ıle reel faız hadlerı arasındakı bağlantılann çok net olmadığı orta> a çık- maktadır ARADABIR VEDAT GUNYOL Optüler, Ortükler...Nıcedır, orfulu odenek olayı uzennde duşunuyorum Ur- pere, tıksıne. hayıflana, ofkelene Demokrası yonetımın- de, hıçbır şeyın ortulu gızlı kapaklı kalması duşunulemez, duşunulmemelıdır Fransız yazar Anatole France, "Lamı cımı yok, demokrasılerde devlet sım saklanamaz" dıyor Daha doğrusu, demokrasılerde açıklanmayan devlet sım S olamaz demek ıstıyor bence (Nıce sırlar zamanla açıklanı- \ Elımde bır belge var bu konuya ılışkın Server Iskrt'ın "Turkıye 'de Matbuat Idarelerı ve Polıtıkalan" adlı (1943) kı- tabından aldığım şu alıntıyı bırlıkte okuyalım "Tasvın Efkâr'a gelınce, Namık Kemal'ın 465 numaralı nushasında (4 Zul- kade 1263 - 1867) yazdığı Şark Meselesı başlıklı yazısı uzenne, ustat, hukumet tarafından muharnriıkten mene- dıldı Muharnriıkten menedılmenın hangı kanuna uyduğu- nu veya uymadığını bılmıyorsak da, Âli Paşa'n/n, 'Devlet zaafını mıllete soylemeyı bır vatanperverlık eserı bulmam 1 demesı, matbuat ve vazıfelen hakkında Tanzımat ncalının ne duşuncede olması bakımından dıkkate değer" Devlet sırrına değınmeden once, devletın ne olduğuna bır bakalım Sayın Bulent Ecevıt, devletı "sıyası ıktıdar" olarak tanımlıyor Buna gore devlet ıktıdan ellennde tutan bır avuç ınsandan başka bır şey değıldır Neyse bız donelım 'sır' konusuna, devlet sırn konusu- na Demokrasılerde devlet sım olmaması gerekır Impara- tortuklarda, krallıklarda, şahlıklarda devlet sım olabılır Çun- ku, bu rejımlerde, ıktıdardakı ınsanlar, kendı çıkaıiannı hal- kın çıkarlarından ustun gorurler Ozel yaşamdaysa sır bır değerdır, ınsanı ınsana bağla- yan Toplumsal yaşamda ıse adına devlet sırn denen şey, aslında halka yonelık bır aldatmacanm adıdır Ozellıkle de- mokrasılerde halktan saklanan oluşumlar, halka karşı ışle- nen bır suçtur Bugunku takımın "devlet sım", hırsızJığa, sahtekârlığa prım veren bır tutumun adı degıl de nedır? Son zamanlarda, polrtıkaya bulaşmış ıkıyuzluluğu dıle getıren 'faA<yye'dıyebırsozcukçokkullanılıroldu &jzluk- lere bakılırsa takıyye, bınnın, bağlı olduğu mezhebı gızlı tutması anlamına gelmektedır Yanı bır çeşıt ıkıyuzluluk Ne pahasına olursa olsun ıktıdara gelıp laıklığın kokune kıbrrt suyu dokmek ısteyen şenatçı polıtıkacılar ne guzel de kul- lanıyorlar takıyyeyı Takıyye, bu bakımdan bır çeşıt ortulu- luk anlamını ıçerıyor Halk zararına oluşan olaylann uzennı ortme geleneğı, Alı Paşa'dan çok sonra da CHP donemı onde gelenlennden Nihat Enm'ın kotuluklen onlemenın tek yolunu, uzerlerıneşal atmakta goren unlu polıtıkası, bugun hâlâ uygulanmakta, ozellıkle Refah-DYP koalısyonunda' Hangı rejımde olursa olsun yolsuzlukların halktan sak- lanması, halka karşı ışlenebılecek suçlann en buyuğudur Ortulu odenek gıbı takıyye olgusu ve şalcılık gıbı tutumlar, halka karşı ışlenen, ışlenebılecek en ığrenç bırer suçtur AIDS Olayınm Bir Başka Yanına Tanıklık ESEN ÇAMURDAN • • lelı tam 1 yıl oldu AIDS >uzunden O aynlmıştı aramızdan Yatakta tedavı donemıne gırdığınde "kendisine \e çevresine zoriuk çıkarmamak için bu tşi kendisi birirnıeve" karar vermıştı Bır hafta gecıkmevle de amacına ulaş.- mıştı O bır hafta ıçınde, Taksım llkyardım Hasta- nesı"nde başlayan veÇapa Hastanesı Dahılıve Acıl Servisı 'nde doruğa çıkan ınanı lmaz olavlar vıne bu savfada vayımlanmış. beklenmedık bır ılgı>le kar- şılanmıştı AIDS'lı hasta ve >akınlanna vaşatılanlar. toplu- mumuzda konu>a son derece duvarlı bır kesımın varlıgını ortaya çıkaımıştı Ya vetkılıler' Soruna vonelık yaptınm gucune sahıp ılgılıler ne vapmış- tı' Hastanın ıntıhanndan olumunedek başından hıç avnlmamış yakını olan yazar, en azından bır unı- versıte hastanesı olan Çapa'dan, uzun sure bıraçık- lama bekledı Sonunda davanamadı ve lstanbul Lnıversıtesı RektoruProf Dr BülentBerkarda'va. yazının bırornegıyle bırlıktemektupyolladı Ozel- lıkle, 21 Hazıran 1995 gecesı, stajyer ya da asıstan dokforlann AlDS'lı hastaya karşı takındıklan tutu- mun. bır geri kalmışiık durumundan çok kovu bir cehaieri ve doktoıiuk nıesleğnle bağdaşamaz olan duyarsızlığ] yansıttığını duşunuyordu Bu tur dav - ranışlann yetkılılerceatlanmaması gerektıgını. eğer atlanırsa gelecekte olabıleceklere olumsuz bır or- nek oluşturacaklannı açıklamava çalışıyorve soz- konusu gecede Çapa Hastanesı Dahılıve Acıl Ser- vısrndeolanlannsoruşturulmasınıvevarsasorum- lulann cezalandınlmasını nca edıvordu Yanıt hemen geldı Prof Dr KorKmaz AJtuğ'du yazan Dılekçeonaıletılmış vegereklıaraştırmave soruşturma başlatılmıştı Dekan. avnca bılgı ven- leceğını eklemekte. olavdan son derece uzulduğu- nubıldırmekteydı Olacakışdeğıldı Turkıve'debır devlet kurumuna sıvıl bır vurttaş olarak vakınma- da bulunuyordunuz ve dort gun sonra. son derece sav gılı. anlayışlı bıryanıt alıvordunuz' Bu alışılma- dık turum karşısında oylesıne şaşırmıştı kı hasta yakını, hemen bır teşekkur mektubu yazdı Ve ba- zı arkadaşlannın uyanlanna karşın umutla bekle- meye koyuldu Çok geçmeden. bır ay sonra, venı bır >azı geldı Bır profesor, ıkı docentten oluşan bır kurul gereklı ıncelemelen yapmış ve şu sonuca var- mıştı "21.06.1995 tarihinde görevli hckim ve persone- lin bir eksiklik ve ihmalleri görüimediği, şikâvet ko- nusuolaniloisizliksonınunun.hastanın AIDSolma- sından değıl. hastanenin ("ızık şartianndan ka> nak- landığu hasta sahiplerının gorevIı htkimlere teşek- kur ederek memnun avnldıklan bclirrilmiştir." Prof Altugbununladayetınmemış hastanın vat- tıgı servıse bızzat gıtmış ve tum gorevlılen "b«n- dan boyle bu gibi olumsuziuklara meydan verme- mek için gerekli hassasivetın gosterilmesi konusun- daika/etmişrir." Mektupta av nca gostenlen du>ar- lılık ıçın teşekkur edılı>ordu Anlaşılan. bır profe- sör ıle ıkı docentten oluşan kurul. etık voksunluk ılealtvapısal yetersızlıgı bırbmnden avırmamaktay- dılar \e AIDS'lı dıve -ve bunu açıkça, utanmadan belırterek- bır hastanın tansıvonuna va da ateşıne bakılmama->ını. ona serum vermekten ya da oksı- jen borusu takmaktan kaçınılmasını y a da kanını ın- celemeye gondenrken HJV+ uvansının yapılma- masını ve buna benzer bırçok ılkel dav ranışlan "fi- zikkoşullann' 1 elvermemesıne bağlıyordu Sorunu kamuovuna vansıtan, bununla da yetınmeyıp daha yapıcı çozumlerpeaindekogan hasta vakınının tep- kısınıdedavTamşrx>zuktûgSfiW»$kyorumluyorol- malıydı "Ne yapabilirim" sorusu, yennı "bunlara kar- şın nevapaİMİirim"e bırakmıştı lstanbul TUYAP Kıtap Fuan'ndakı Çapa lstan- bul Tıp Fakultesı'nın "AIDS Danışma ve Egitim Merkea"nın masasında bulunan SerdarOztürk ad- lı genç doktorla tam da bu donem tanı^tı hasta ya- kını Doktorlann, hem de bır hastanenin bunyesın- de bovle bır gınşımde bulunmalan doğrusu yenı- den umut venyordu ınsana ve sonuna dek destek- lenmelıydı Gerçekten de yapılacak ışlerden bın de. her fıastanede doktorlann kendı aralannda or- gutlenmelenydı Halkı bılınçlendınp eğıtmek son derece yennde bırey lemdı. ama hasta bakımı v e ın- sanca davranış da çok onemlıydı Nıtekım. ne yap- tıklannı hâlâ anlavamadıgı AIDS'le Savaşım Der- negı"nın deftenne de bunlan yazmıştı Genç dok- torla ıkı saatten fazla goruştu ama bırturlu ıletışım kuramadı onunla Polıtıkacılar gıbı konuşuyordu Oztürk Ne soru- lursa sorulsun. hep o. hıçbır anlam taşımayan yu- varlak tumcelerle karşılık venvordu Gereksız laf y ığınından kurtulmak ve ortada "somut" bır şey go- rebılmek ıçın ona bır telefon numarası verdı Erte- si gun ararsa. "ilgücnmek isteyip de bir türtiı ilgile- nemediklerTolayla ılgılı bılgıler\erebıleceğını ve ancak bundan sonra toplantılanna -zamanının el- verdıgı surece- katılabılecegını soyledı Toplumu AIDS le ılgılı aydınlatmavı ustlenmış olan genç doktor ne ertesı gun ne de başka bır gun telefon ettı Bu arada, ınsan haklannda uzman hu- kukçu bır arkadaşının önensıvle başka bır yol bul- du Hasta Haklan Çalışma Grubu'na ba^vuracak- tı Adlar ve adresler alındı Turk Tabıplen Bırlığı Vlerkez Konseyı"nden Doç Dr Ozen Aşut ıle Dr Ata Soyer'e, lstanbul Tabıp Odası'ndan Prof Dr Zeki Karagülle'ye Kocaelı Unıversıtesı Tıp Fakul- tesı nden Doç Dr Şükrü Harun'a mektup yazdı Ekte konuyla ılgılı tum yazışmalar sunuluvor, dok- torluk mesleğı adına utanç vencı bulunan olay ı baş- kalannın da yaşamaması gerektığı vurgulanıyor. ış- bırlığı beklenıyordu Bır hafta sonra Ata Sover'den oldukça gerçekçı bır yanıt geldı Yenı oluşturul- makta olan grupları bır karar organı gıbı çalışmak- tan çok, TTB ıçınde yonlendıncı bır ışlev ustlen- mekteydı Bu çerçevede. gondenlen metmleronia- ra ıletılecektı Ote yandan dosya lstanbul Tabıp Odası"nada verılecek sonucu beklenecektı Mek- tup, lstanbul Onıversıtesı ıleyapılan "yazışmalann" hasta yakınına yenıden yaşatılmamasıdıleğıyle son buluyordu Ikı ay geçmeden lstanbul Tabıp Odası'ndan hoş bır mektup aldı Doç Dr Ali Nahh Babaoğlu, AIDS'lı hasta ve yakınlanna yaşatılmış olanlan "yay gın bir aksakiık ve bilgtsizlik" olarak değerlen- dınyordu Oda'nın yaptınm gucuzayıftı vesorum- lulan cezalandırmaktan çok benzen durumlan du- zeltme ve onlemeye yonelık çalışmalar yapmak- taydı Etık kurullan, gondenlen venlenn ele alına- cagı bır toplantı yapacak ve bır bıldırge yayımlaya- caktı Bununla da vetınılmevecektı "somutolayın takipçisi" olacaklardı, sorumlu tutulabılecek kışı- lenn adlannı ısrarla soracaklardı lstanbul Lnıver- sıtesı Dekanlıgf na Hasta haklannı daha ıyı koru- y abılme ve "hekimlik niteliğini yükseltnıede''' yar- dımcı olacaklanna ınandıklan duyarlı davranış ve çabalar ıçın teşekkur edılıyor ve mektup. gelışme- lerle ılgılı bılgı verme sozuyle bıtıyordu Onurlandıncı bıryazıydı doğrusu Insana rahat- lıkla kıyılan bırulkedeyaşama hakkını vuceltıyor- du Yıne umudun coşkusu sardı yureğını Yınebek- leme başladı Sorun artık bır AIDS hastasının hak- kını arama savaşımı olmaktan çıkmış. bundan son- ra olabıleceklen engelleme çabasına donuşmuştü Aradan 6 ay geçtı Lmut hıç yıtmedı Bır kapı ka- pandımıaçılacakbaşkasıbulunureloet Yeterkı ın- san karar v ersın ve bır gun doğru kapıyı, doğru za- manda, doğru kışıyle buluşturabıleceğıne ınansın PENCERE PKK'ye Endeksli Sosyalizm?.. Sosyalızm, zengın bır sozcuktur; kâğıt uzenndekı kuramların ve tarıhsel deneyımlerın yukledığı derın anlamları taşıyor, her şeyden once, alınterıne daya- nan bır toplumsal duzenı vurguluyor Turkıye'de kımı enteller, sosyalızmı PKK'ye en- dekslemek ıstıyorlar, PKK'yı açıkça eleştırmeye kor- kuyorlar, bu yorungede uydulaşıyorlar Olur mu'' • Anadolu'da 65 mılyon kışı yaşıyor, koyden kente halka sormak gerekır - PKK'yı nasıl bılırsınız? Alacağımız yanıtın ortalaması bellıdır, PKK'yı kan- lı bır teror orgutu sayanlar ezıcı çoğunluktadır, ama bu ezıcı çoğunluk, Kurtlere sevgıyle yaklaşır, sımsı- cak bır kardeşlığın duygulannı taşır Iyı kı oyledır Bır soya, cemaate, halka, etnık topluluğa, ulusa, umme- te duşmanlaşmak, çağımızın ınsanına yakışır mı!.. Bu koşede fırsat buldukça bır ılkenın altını çızıyorum Çağdaş ınsan Kurtçuluğe karşıdır Turkçuluğe de karşıdır Turk mıllıyetçılığı, 20'ncı yuzyılın başında Turkçu- lukle başladı Atatürk, Turkçuluğe karşıydı, Turk Ocakları 1923 Devnmı'nde kapatıldı • Ne var kı "Turkçuluğe ve Kurtçuluğe karşıyız" de- nıldı mı kımı PKK yandaşı tedırgınleşıyor - Sosyalızmde uluslann kendı kaderlerını tayın hakkı var, sen buna karşı mısın? " Ne boş ve kof bır soru 1 Sankı Lenin, Bolşevık devnmınde halklara kendı kaderlerını tayın hakkını tanıdı, sankı Stalin mıllıyet- çılığın ustune yuruyup başkaldıranlan ezmedı, san- kı gunumuzde yaşanan gerçeklık bır masaldır, san- kı butun etnık gruplann, halkların kendı kaderlennı ta- yın etmelen ıçın Ortadoğu'da referandumlar başla- yıp oy sandıklan kurulacak, sankı adını sanını bıle ıyı bılmedığımız Kafkas halkları hemen devletlennı ku- ruverecekler, sankı emperyalızm bu bolgede yok, sankı elımıze kalemı alıp, dunyanın bu koşesındekı coğrafyada renk renk, benek benek devletlerın sınır- larını kâğıt uzennde çızıvereceğız, sankı buyuk dev- letler bu ışlerın ıçınde yoklar, petrol kaynaklan top- rağın altında dururken toprağın ustunde her halk kendıne gore ulkesını saptayacak Sosyalıst olmak, aklı bır karış havada olmakla eşanlamlı mı sayılıyor 1 ? • Sosyalızm, emekçı kıtlelenn dunya goaışudur, alın- terı kuramıdır PKK ıse etnık kavgayı her şeyın onune çıkarmış bır kanlı orgut' Ulkem/zdekı ışçı sendıkaları, sol partıler, demok- ratık kıtle orgutlerı, ınsan haklan derneklerı, etnık ay- nmcılığa suruklendıler mı ışlerı bıter, sonlarını kendı ellerıyle hazırlamış olurlar Sosyalızmın hıçbır kıta- bında etnık ayrımcılığı sermaye-emek çelışkısının us- tune çıkaran bır tek sozcuk bulamazsınız 21 'ıncı yuzyıla 4 kala, Turkıye'de geçerlı çok par- tılı rejımın koşullarında, emperyalızme donuk sava- şımı, demokratık stlahlarla yurutmek olanakları var Ama ateşlı sılahla kanlı kavgayı yontem olarak be- nımsemek yanılgıdır Sılah, demokrasının onunu kesıyor Sılah, Kurt halkının ağırlığını çok partılı rejımın ke- fesıne koymasını engellıyor Sılah, Kurt ıle Turk arasında kan davasının tohum- larını ekıyor • Sermaye sınıfına karşı emekçının yanında yer al- mayıp da PKK'nın yanında TC'ye karşı olmayı yeğ- leyen kışı, sosyalıst olamaz SEMİNE ve BÜLENT evlendıler Mutluluklar dılerız 31 7 1996 Çarşamba VAHÎDE - BAKİ TAŞTEMUR ESlence Cenneti... ••••• ana Açıldı! Akdeniz güneşi şimdi daha parlak... Akdeniz mavisi daha berrak... Zengin animasyonlarıyla Club Zigana'dan yükselen şen kahkahalar, Toroslar'da yankılanıyor. Korumaya alınmış ağaçlar arasına özenle yerleştirilmiş çeşitli, lüks konaklama üniteleri... Özel olarak düzenlenen billur kumsallardan yakamozlara yansıyan pırıltı... Zigana Dağı'ndan kaynayan Çoruh'un deli akan sularında rafting yaparak, kendinizi havuzun serinliklerine bırakıvereceğiniz ya da dalga havuzunda becerinizi sergileyeceğiniz su oyunları. Club Zigana'da yerli içki ve her şey dahil, yeşile, güneşe, denize, eğlenceye ve dinlenceye doyacaksınız. Club Zigana Etkinlikleri: •Restoranlar «Barlar «Cafe »Turk kahvesi •Çocuk kulübü ve havuzu •Diskotek «Açıkhava tiyatrosu •Havuz »Dalga havuzu •Plaj •Küçük yat limanı •Uluslararası standartta iskele »Su kaydırağı •Deli nehir ve kamikaze •Su sporları »Dalgıç okulü •Sörf »Su kayağı «Denız paraşütü •Banana «Jet ski •Tenis kortları •Animasyonlar •Alışverış merkezi •Sağlık merkezi »Sauna ve şok havuzu »Türk hamamı C L U B m °CA ABeldibi / Antalya - TÜRKİYE Tel-(0242) 824 92 30 (34 hat) Faks (0242)824 83 15
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear