14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
15 HAZİRAN 1996 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMI İSO Başkanı Kavi, ekonomideki gelişmelerin sonbaharda yeni bir fırtınayı haber verdiğini belirtti Sanayiciye göre kriz eylmdeİSO Vönetim Kunılu Başkanı Kavi Ekonomide kötü sinyaller: • İmalat sanayiinde kapasite kullanımı her ay biraz daha geriliyor. • Toptan eşya fiyat artışı tüketici fiyatlannı geçti, maliyet enflasyonu yerleşti. • İlk 5 ayda ithalatın 17 milyar dolar, dış ticaret açığının da 8 milyar dolara ulaşması bekleniyor. • Batıh sermaye çevrelerinin uyanlan arttı. Ekonomi Servisi - Siyasi \ e ekonomik belirsizliklerle bunalan Türkiye'de son günlerde giderek artan kriz uyanlan. sanayiciler tarafından sonunda vadeye bağlandı. Istanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Hüsamettin Kavi, sanayide üretimin durma noktasına geldiğini belirterek gerekli tedbirler alınmadığı -takdirde Türkiye'nin eylül ayından başlayacak yeni bir ekonomik krizle sonbaharda karşı karşıya kalabileceğini ifade etti. Dış ticaret rakamlannın açıklanmamasının sanayici için büyük bir handikap olduğunu da vurgulayan Kavi, 1996'nın ilk 5 ayında 17 milyar dolarlık bir ithalat tahmin ettiklenni kaydetti. Dün düzenlediği basın toplantısında son siyasi ve ekonomik gelişmelere değinen Hüsamettin Kavi, "Türkiye'nin bütün kunımlanvla yepyeni beyaz bir sayfa açması gerekiyor" şeklinde konuştu. Gerek ekonomik gerekse siyasi belirsizlik ortamından duyduğu rahatsızhğı her fırsatta dile getiren Hüsamettin Kavi. Türkiye'nin bulunduğu konum itibanyla önemli bir misyonu temsil ettiğine dikkat çekerek Batıh sermaye çevrelerinin Türkiye'yi son dönemlerde ikaz ettiğini ve kaçan zamanın önemine değindiğini hatırlattı. Maliyet enflasyonu Kavi, sözierini şöyle sürdürdü: "Amerika'yı yeniden keşfetmeye gerek yok deniyor. Oysa Türkiye'yi yeniden kesfetmek gerekiyor. Toptan eşya fivatlanndaki artış 1996 ile biriikte tüketici fıyatlanıun ü/erint geçti. Ekonomideki durgunlukla biriikte ö/ellikle imalat sanayinde artış oldukça yavaş.ladı. Bu nedenle imalatta ikinci hatta üçüncü üç ayhk sürede büyüme beklemek çok zor. Aynca kapasite kullanım oranlannın her geçen ay azalması da bir başka olumsuz gelişme ~ Bütün bunlann birbinne eklenmesiyle ortaya maliyet enflasyonun çıktiğını vurgulayan İSO Başkanı Kavi.bu enflasyonun en korkulan enflasyon çeşiti olduğunu belirtti. Bir an önce gerekli tedbirlerin almması gerektiğini vurgulayan Kavi. aksi takdirde Türkiye'nin sonbahar aylannda yeni bir ekonomik krizle karşı karşıya kalabileceğini söyledı. Ancak sanayicinın kriz deneyimine sahıp olduğunu da hatırlatan Kavi, "O zaman haarlıksız yakalandık. ama şimdi tecrübeliyiz" şeklinde konuştu. Dış ticaret rakamlannın henüz açıklanmamasınına da tepki gösteren Kav i, sanayicinin önünde hiçbir bilgi olmadan yoluna körlemesine devam ettiğini belirtti. Haziran ayında ocak ayı rakamlannın yeni açıklanacağını kaydeden Kavi, "Türkiye'nin GB'ye gireceği ocak avinda bdli oimadı ki uzun zamandır biliniyordu. Gerekli hazırhklar daha önceden vapılmaiıydı" diye konuştu. İthalat tahminlerinin bu yılın ilk 5 ayı itibanyla 17 milyar dolar civannda olduğunu söyleyen Kavi. ihracatın da 9 milyar dolar olarak gerçekleştiğini ve sonuç olarak yaklaşık 8 milyar dolarlık bir dış ticaret açığının söz konusu olduğunu belirtti. Artık Türkiye'nin bütün kurumlanyla yepyeni bir sayfa açması gerektiğini dile getiren Kavi, sivil toplum kuruluşlannın seyirci olmaktan çıkıp yönetime katılmaları gerektiğini ıfade etti. Kafalannda bir hükümet formülü bulunmadığını, ancak kendi içinde sorunsuz ve Meclis'te çoğunluga sahip bir hükümetin kurulması gerektiğini söyleyen Kavi, böyle bir hükümetin gerek ekonomik gerekse siyasal ve sosyal sorunların bir an önce çözülmesi için gerekeni yapması gerektiğini dile getirdi. 5.5 aylık artış yüzde 57'ye ulaştı Akaryakıt zammı enflasyonu solladıANKARA (ANKA) - Akar- yakıt ürünlenne yılbaşından bu yana yapılan zamlar. aynı dönemdeki enflasyon ve dolardakı artışa fark attı. Beşbuçuk aylık dönemde akaryakıt ürünlerınin fiyatlannda, 8 şubat. 14 mart. 7 nisan ve 13 haziranda olmak üzere dört kez ayarlamaya gıdildı. Bunun sonucunda, ürünlenn fiyatlan, yüzde 44 ıle v üzde 57 arasında değışen oranlarda artış gösterdı. 1995 sonunda Ankara'da 35 bin 900 lıra olan normal beazin toplam yüzde 44.3'likzamla'5l bin 800 liraya. 38 bin 740 lira olan süper benzın yüzde 44.2'lik artışla 55 bin 860 liraya çıktı. Kurşuhsuz benzin, yüzde 44.6 zamlanarak 55 bin 160 lıra oldu. Bu dönemde en büyük fiyat artış.ı yüzde 57 ile motonnde gerçekleşti. Motonn fiyatı 25 bin 680 liradan 40 bin 320 liraya yükseldı. Gazyağı da yüzde 49.9 zamlanarak 29 bın 130 hradan 43 bm 670 liraya çıktı. Dolar bazında artış akaryakıt ürünlerindeki fiyat artışlan dolann aynı dönemdeki kur artışını açık farkla gerıde bıraktı. 1995 sonu ile 13 haziran arasında dolar kuru yüzde 32.7artarak59bin500 liradan 79 bin liraya çıktı. Buna göre 1995 sonunda 60.3 cent eden bir lıtre benzınin fiyatı, 13 haziran ıtibanyla 65.6 cente yükseldı. Böylece benzin, dolar bazında yaklaşık yüzde 9 zamlanmış oldu. PikniktüpülOObin, büyük tüp 535 bin lira ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Akaryakıt ürünlerine gelen zamdan sonra. halk arasında tüpgaz olarak bilinen Likit Petrol Gazı'nın(LPG) ^ perakende satış fiyatlan da yeniden belirlendi. Dağıtım firmalan. tüpgaz fivatlannı ortalama yüzde 5 oranında artırdılar. Yeni ayarlama sonrası 2 kilogramlık piknik tüpünün fiyatı Ankara'da 99 bin, Istanbul'da j 100 bin, Izmır'de S ise 95 bin lira oldu. 12 kilogramlık mutfak tüpü, Ankara'da 527 bin lira, Izmir ve Istanbul'da 535 bin liradan satılmaya başlandı. Lipton'da anlaşmazlık Mutfakta grev mi var? ÖMERŞAN RİZE - Lipton çaylannı Türkiye'de üreten. L'nilever'e bağlı Dosan Çay fabrikala- nnda çalışan işçiler, toplu- sözleşme için anlaşma sağla- namayınca gre\ karan aldı- lar. Grev karan alan işçiler, bundan sonra eğer anlaşma sağlanamazsa reklamlarda "Mutfakta biri mi var?" esp- risinin daha ilgi çekici olaca- ğını ileri sürdüler. 1996'nın ilk günlerinden itibaren, Tek Gıda-lş Sendikası ile Lipton yetküıleri arasında başlatılan görüşmelerde bugüne kadar hiçbir anlaşma sağlanama- ması. sendika yetkililerinı grev karan almaya zorladı. Tek Gıda-lş Sendikası Ri- ze Bölge Şubesi yetkilileri. Lnilever'e bağlı Lipton çay- lannı üreten Rize-Pazar ve Artiven Arhav i Çay fabrika- lannda çalışan 37Ö ışçi için. bu yılın ilk günlerindebaşla- tılan görüşmelerde firmayet- kililerinin hiçbir olumlu yak- laşım göstermediklerini dile getirdiler. Yapılan gırişimler- den sonuç alınmayacağının anlaşılması üzerine 16 ma- yısta grev karan aldıklannı kaydeden sendika yetkilileri. sürdürülen görüşmelerde fir- mayetkililerinin vumuşama gösterdiklerini de kaydetti- ler. Henüz grev uygulama ka- rannın alınmadığını da be- lirten sendika yetkilileri. "60 günlflk süre sonunda yapıla- cak olası bir grev için bizier yine de hazırlıklanmızı sür- dürüyonız. Lmudumuz. her iki fabrikamızda da çalışan 45"i daimi. 225'i geçici işçi olan üyelerimizin toplusöz- leşmelerinin bir anlaşma ze- mininde im/alanmasından yana" dedileT. Özel sektör, 'deli inek'le köşeye sıkışmca üreticiyi hatırladı Hayvancdıkta güç birliğî Ekonomi Servisi- Sa- nayiciler, hayvancılık sektöründeki sorunlan aşmakta, üreticiyle bir- iikte hareket etme kara- n aldılar. Yıllık enflas- yonun yüzde 80 civann- da seyrettiği Türkiye'de, yetiştirdiği hayvanlan geçen yılki fıyatlardan satın alan sanayiciler, hayvancılık sektöründe- ki sorunlann çözümlen- mesınde üreticinin gücü- nü de yanlanna almayı planhyorlar. Et ithalatı ve deli da- na hastalığı endişesiyle zor bir döneme gtren hayvancılık sektöründe- ki problemlerin çözüm- lenmesinde üreticilerle biriiktehareket etme ka- ran aldıklannı açıkla- yan SETBlR Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Arsan, sorunlara bugün kü yapı ıçmde güncel çözümler getirmek zo- runda olduklannı dile getirdi. SETBlR tarafın- dan düzenlenen dünkü basın toplantısında konuşan SET- BlR Yönetim Kurulu Başkanı Ah- met Arsan, hayvancılık söktörü- nün sorunlanna değinerek birlik olarak güncel çözüm önenlen al- dıklannı dile getirdi. Süt sanayiinin iç pıyasadaki ta- lep darlığı nedeniyle üretilen sütün tamamını işleyemediğini açıkla- yan Ahmet Arsan, çiğ süt üretımı fazlalığı nedeniyle oluşan stokla- nn yok edilebılmesı için peynir ıh- racatınm teşvik edilmesi gerektiği- ni savundu. Deli dana hastalığı ve et ithalatı nedenleriyle tüketicinin etten uzaklaştığını hatırlatan Ar- san. üreticinin malını satamaz du- rumageldiğini bıldirerek üretıciye yapılan ödemelerin gerçek piyasa değennin altında olmasının üreti- me darbe \urduğunu ifade ettı. Bir kilo etin karkas maliyetiy- le. piyasa karkas fiyatı arasındakı arasmdaki farkın. et teşvik pnmı ola- rak ürününü faturalı satan üretıci- ye ulaştırılması gerektiğini v urgu- layan Arsan, et teşv ık primi olarak üreticiye kilogram başına en az 10ü bin lira ödenmesi gerek- tiğini bıldirdi. Tahıldan alınan KDV ile kansant- re yemden alınan KDV arasmdaki farkın gide- rilmesi gerektiğini vur- gulayan Arsan, yemden alınan KDV'nin yüzde 1 e ındirilmmesi gerek- tiğini belirterek "Aksi halde yem kullanımı teş- vik edilmevecektir" de- di. Arsan, içme sütü baş- ta olmak üzere protein- lı temel besin maddele- rınde sağlıklı tüketımı arttırmak için bu ürünle- re uygulanan KDV ora- nının yüzde 8'den yüzde 1 'e düşürülmesi gerek- tiğine dikkat çekti. Özellikle Avrupa Bir- liği'nde mevcut sübvan- siyonlan göz önünde bu- lundurmadan yalnış yön- lendirilen sektör ithala- tının üretici açısından çok önemli zararlar ver- diğini bildiren Arsan, sektörün temel ürünlerı olan süt ve et üretimın- de AB örneğindeki gibi bir yapı- lanma süreci içinde temel ürünler için taban ve hedef fiyat çalışma- sının acilen vapılması gerektiğini söyleyerek"İçme sütü ve yem de hammaddenin düşük KDV oranh olmasL fakat içme sütü veya yem ha- lindeyken yüzde 8 oranında KDV almması. kayıt dışı ekonomiye kay- mayı desteklemektedir. Bu haksız- lığın önlenmesi ve içme sütü ve yem tüketiminin desteklenmesi için KDV oranlannın \ üzde 8'den y üzde 1 'e indirilmesi bir /nrunluluktur' dedi. Kamu-Sen'den Türk-İş'e Zorunlu Tasarruf ziyareti Çalışan, nemasından vazgeçmiyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Tasarrufu Teşvik Fonu'nun tasfiye edilmesi sırasında. emcklilikten önce birikimlerini çekmek isteyenlere nemalann ödenmemesi girişımi. kamu çalışanlan tarafından tepkiyle karşılandı. Türkiye Kamu-Sen. ortak sorunlann çözümü için ortak arayışlara girmek gerektiğini vurgulayarak, Türk-lş'ten destek istedi. Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Resul Akay, çalışanlann yaşadığı sorunlann çözümü için işbirliğinin önemine dikkat çekerek. "Tasarrufu Teşvik Fonu'ndaki nemalar, çahşanlann ahnteridir. Bu nemalara hiç kimse el koyamaz" dedi. Kamu çalışanlannın ücretlerinden kesilen ve tasfıyesine karar verilen fonun, ekonomik sorunlannı daha da ağırlaştıracağını savunan Akay. "HükümeL kamu görevlilerine vapacağı vüzde 301uk am oranı ile tasarruf yapmak istiyor. Ama bu. hükümetin sorununu azaltmaz. Kamu görevliterini sıkınOya sokacağı için, daha büyük sorun yaratır" dedi. Türk-lş ile diyalog arayışlarını sürdüreceklennı de vurgulayan Akay. geniş tabanlı ve çalışanlann sorunlannı çözecek nitelikte bir seçım hükümeti kurulmasını istedi.Kamu-Sen vöneticilerini makamında kabul eden Jürk-fş Genel Başkanı Bayram Meral dc."İ Ike. kimsenin babasınuı çiftliği değil. Herkes, halkın mudulugu için çalışmah" dıye konuştu. Kamu çalışanlannın tasarruflanndan oluşan nemalann ödenmemesıni "hakgaspı" olarak nıtelendiren Meral. bu konuda kamu çahşanlanyla biriikte hareket edebileceklerini söyledi. Meral, hükümetin seçım meydanlannda kamu çalışanlanna verdiği sendikal örgütlenme konusundakı vaatlenn yerine getirilmemesini de eleştirdi. Mercedes-Benz Türk'ten yeni kamyon: MB 800 M ercedes-Benz Türk Aksaray'daki fabrikasında üretime başladığı yeni küçük kamyonu MB 800'ü satışa sundu. Büyük kamyonların şehir içine girmesine izin verilmemesi nedeniyle küçük kamyonların daha da önem kazandığını belirten Mercedes-Benz Türk yetkilileri bu pazara da üstün bir ürünle girdiklerini ve standartlan yüksetteceklerini belirttiler. 5.5 ton kapasiteli MB • 800'ün tam yüklü ağıriığı ise 8 ton. Daha önce f kendini diğer Mercedeslerde . kanıtlayan 4 ' litre hacminde ve 115 beygir ' gücündeki turbo dizel motora sahip MB 800'ün KDV'li fiyatı 2 milyar 50 milyon lira. Bu yıl 800 adet üretilmesi planlanan aracın gelecek yılki üretim hedefi ise 2500 ve bunun bir bölümünün de Doğu Avrupa, Yakındoğu ve BDT ülkelerine satılması planlanıyor. MB 800'ün ilgi çekici özelliklerinden biri de yerli parça oranjnın daha üretimin başlangıcında neredeyse yüzde 75'e ulaşması (yerli üretim yaptığını söyleyen bazı üreticilere duyurulur!). Mercedes-Benz AG Yönetim Kurulu üyesi Horst Zimmer basın toplantısında Türkiye'deki üretim maliyetlerinin Almanya'ya göre yüzde 30 daha düşük olduğunu belirtti. ERKAN ALTINSOY • General Motors ABD'de elektrikli otomobil satan ilk büyük üretici olacağını açıkladı. Bu sonbaharda California'da satışa sunulacak EV1 modeli alüminyum şasi ve plastik gövde panellerine sahip. EVI'in menzili ısı ve araziye bağlı olarak 110 ile 150 km arasında değişiyor. Zengin aksesu- varlara ve güvenlik donanımına sahip elektrikli otomobılın srfırdan 100 km/s | hıza çıkma süresi ise yalnızca 9 saniye civannda. GM'nin, bu otomobili, aküleriyle biriikte 35 bin dolar civannda bir fiyata satması bekleniyor. Aracın şarj edilmesi 220 voltluk elektrikle 3 saat sürüyor. Yeni elektrikli otomobil EV1 'in aylık masrafının sistem ve elektrik olarak normal bir benzinli aracınkine eşit olacağı tahmin ediliyor. • ABD'de yapılan bir araştırma, sürücülerin ABS freni doğru kullanmadığını gösterdi. Kazalardan derlenen istatistiklerde ABS frenli otomobillerin ABS bulunmayan otomobillerie aynı oranda kaza yaptığı belirlendi. Durumun nedenini araştıran uzmaniar ABS'li araç kullanan sürücülerin fren pedalına sonuna kadar basmadıklannı saptadı. ABS'li bir araçta acil bir durumda en çabuk şekilde durabilmek için frene sonuna kadar basmak gerekiyor (tıpkı ABS olmayan araçlardaki gibi); ABS'nin avantajı. frene sonuna kadar basılı durumda fren yaparken direksiyonu çevirerek araca manevra yaptınlabilmesi. Yeni Rover 416si Sedan R over'ın Türkiye distribütörü Boronkay, 400 serisinin 5 kapılı Hatchback modelinden sonra 4 kapılı Sedan'ını da piyasaya sundu. Rover 416si Sedan'ın kasası önden 5 kapılı modelle aynı, arkası ise farklı. 4.49 m boyundaki yeni Sedan Hatchback modeline göre 17 cm daha uzun. Rover 416si 1.6 litre hacmindeki motoru 111 beygir gücünde ve aracı sıfırdan yüz km hıza 10.8 sanıyede ulaştınyor. Otomobilde standart olarak yükseklik ayarlı hidrolik direksiyon, ABS fren, uzaktan kumandalı merkezi kilit, alarm, radyo-teyp ve sürücü hava yastığı gibi aksesuvartar bulunuyor. NASA testine göre en iyi uzun yol sürüş konforuna sahip olan Rover 416si Sedan'ın anahtar teslimi fiyatı 1 milyar 924 milyon lira. Otomobil reklamları G eçen cumartesi Bilim Teknik ekınde Levent Mete imzasıyla reklamların tüketicileri yeterince bilgilendirmediğini belirten bir yazı çıktı. Yazıda otomobil reklamlanna da değiniliyor... Gerçekten de Türkiye'deki otomobil reklamlannın çoğu tüketiciyi bilgilendirmekten yoksun. Reklamcılar. otomobiller hakkında alıcılara bilgı vermekten çok "malını" soyut ifadelerle övmeyi yeğliyor. Neredeyse her reklamda o otomobilin ne kadar "sağlam, kaliteli ve üstün teknolojili" olduğunu okuyoruz. Bunlar yuvarlak laflar ve artık bıktırdı. Avrupa'da ömrünü tamamlamış bir model, "dayanıklılık kavramını dinamik bir görünüm, genç bir çizgi ıle yeniden yorumluyor" şeklinde tanıtılıyor, bu her ne demekse! Buna benzer "bayıltıcr ifadelere ne yazık ki çok rastlanıyor. Sanki bir reklam metninin iyi olması için soyut olması gerekirmiş gibi herkes "uçuyor". Reklamlarda, otomobil almayı düşünen bir insanı en çok ilgilendiren bilgilerin çok azı yer alıyor. En önemlisi, neredeyse hiçbir reklamda anahtar teslimi fiyat yok, sanki para hiç önemli değilmış gibi! Özellikle Türkiye'de bir otomobilin en önemli özelliğı fıyatıdır; ahcı, otomobilin kendisine kaça mal olacağını bilmek ister. ona göre karar verir. Aynca yine ülkemizdekt bazı reklamlarda görülen yanlış bir davranış da reklamda resmı bulunan aracın sanki standart modelmiş gibi gösterilmesi ve lüks (ve tabii ki daha pahalı) model otduğunun belirtılmemesidir. Böylece müşteri en ucuz modeli almaya kalktığında farklı tampona, jantlara, fartara ve diğer özelliklere sahıp bir araçla karşı karşıya kalarak hayal kınklığına uğramaktadır (yani kandınlmış olmaktadır). Reklamlan kimse denetlemediği için yanlış bilgilendirme ya da yanlış bir izlenime neden olmak serbest gibi.. Reklam metinleri de genel olarak çok kısa. Bir daktilo sayfasını geçen reklam metni ara ki bulasın. Sanki yasak savar gibi "Bizim otomobilimiz çok güzel. sağlam. teknolojisi iyi, bayılacaksınız, öleceksiniz, hayatınıza bambaşka bir boyut getirecek. bu otomobili kullanmanın ayncalığını yaşayacaksınız, onu alma bunu al" şeklinde ifadelerle reklamcılar görevlerinı yerine getirmiş oluyoriar (bazı otomobil kataloglan da farklı değil). Otomobil almak isteyen kişilerin kendilerine en uygun otomobili seçme konusunda yardımcı olacak bilgilere rahatça ulaşabildiğinı söylemek zor. Tüketici yasaları bakımından ve rekabet bakımından bu alanda en ileri olan Amerika'da reklamların çoğunda otomobilin fiyatı, hertüriü bilginin alınabileceği ücretsiz telefon numarası ve artık neredeyse herkesin sahip olduğu Internet adresi (sayfası) yer alıyor. Reklamlar da gerçekten çarpıcı ve yaratıcılık dolu. Reklamlardakı bilgilerin doğruluğu da tabii ki yasal yollardan denetleniyor. Tüketici dernekleri Amerika'da çok etkili ve firmalara adeta kök söktürüyor. Ücretsiz telefon hattına bir telefon ederek adınızı ve adresınızi bıraktığınızda, ilgılendığiniz modelle ılgili okuyamayacağınız kadar yazılı bilgı, vıdeo ya da CD-ROM gönderiliyor ya da en yakın yetkili satıcı sizi arayıp yardım etmeye çalışıyor. Amerika'da müşteri (ya da tüketici) el üstünde tutuluyor. Reklamlarda daha çok bilgı verıliyor ve reklamı yapılan otomobilin diğerlennden farkı vurgulanıyor. Bir de Batı'da daha çok ve daha iyi otomobil dergileri var. O da başka bir yazının konusu... IŞÇCMNEVREMNDEN ŞÜKRAN SONER Ayşegül ile Vesile Izlandalı Sophia Hansen ile Türkiyeli Halim Al'ın evlilikleri sürseydi Ayşegül ile Vesile çok kültürlü top- luma, dünya insanına örnek iki genç kız olarak yetişe- bilecekti. Bir önceki kuşaktan. çok farklı küttürlerden gelmiş Sop- hia ile Halim evlenecek kadar yakınlaşabildiklerine gö- re, annelerinın ve babalarının ülkelerınin kültürlerinin ikisinden birden pay alacak Ayşegül ve Vesile'nin; ba- nştan, ınsan haklanndan. çok kültürü özümsemiş, hoş- görülü dünya insanından yana, çok daha ilerde bir yer- lerde olmalan beklenirdi. Gerçı anne ve babanın yaşamayı seçtikleri ülke, ya- şayacaklan ve eğıtim görecekleri ülkenin kültürü ağır basacaktı. Ayşegül ve Vesile'nin büyüdüklerinde din ve inanç seçimlerınde de belki yaşadıkları ülke ağırlıklı kültür belirleyici rol oynayacaktı. Kesın olan şu ki Ayşegül ve Vesile büyüdüklerinde öncelikle izlandaca ya daTürkçe konuşmayı, iki ayrı din- den birinı seçmış olsalar da seçmedikleri ülke, kültür ve dine çok büyük yakınhk duyacaklar, yaşayacakları ülkenin insanlarından daha ilerde bir hoşgörü kültürü- nü taşıyacaklardı. Oimadı. Şimdi tam tersi olarak çok katı, ikisinden bi- rinı, diğerine duşman olarak seçmek zorunda bırakıl- dılar. • • • Nedeni, Sophia ile Halim'in ayrılması, evliliğin, sev- ginin bitmesiyle, birbırlerine adeta düşman kesilmele- ri, tepki davranışı olarak kendi kültürlerine fanatik dö- nüşleri ve çocuklannı kendi kültür ve inançlanndan ya- na çekiştirmeleri ile sınırlı değil. Olay bu kadar basit olsaydı, velayet davası, Izlanda'da da medyanın aylarca gündemini almaz, ülke düzeyin- de bir kampanyaya konu olmazdı. Önceki günkü du- ruşmayı, Izlandalı bir bakan ve milletvekilinin izlemesi- ni gerektiren bir politik tablo ortaya çıkmazdı. Olay, ayrı ırk ve dınlerden de olsa bir kan-kocanın bo- şanırken çocuklarını paylaşamamaları ıle sınırlı bir kav- ga olarak kalsaydı, önceki günkü duruşmada bızleri bi- le ürküten sahneler yaşanmazdı. 15 ve 16 yaşında iki genç kızın annelerinin tanıyamıyacağı şekilde koca- man kara gözlükler, aynı türden turbanlara sarılı genç kızlar arasında kaybedılmeleri olgusu yaşanmazdı. Bir annenın çocuklarının velayetinı almaya çalışma- sı davası, Nizam-ı Âlemcılenn, "tekbır, Allahüekber"hay- kırışları ile bir şerıatçı tarikat gösterisine sahne olmaz- dı. Bir yabancı ile evlenmeyi, çocuk sahibi olmayı seçe- cek kadar hoşgörülü bir insan, birkaç yıl içinde, çocuk yaştakı öz kızlarını bir şeriatçı tarikatın kucağına teslim edecek bir fanatik haline nasıl geldi? • • • Yeni sömürü düzeni, globalleşmenin dünyaya arma- üanı sadece çok büyük işsizlik, yoksullaşma oimadı. hsanlığın yaralarını çok daha zor saracağı büyük düş- manlıklar, dünyayı kasıp kavuran savaşlar, insan hak- ları ihlalleri, ışkenceler ve devlet - örgüt terörü uygula- malannın sonu gelecek gibi gözükmüyor. Her tür ayınmcılık, mikro milliyetçilik, bağnaz dind akım- lar, mafya düzeni, yoksullaşma ve kimlik erozyonu ile biriikte her yerde birden hortluyor. Izlandalılar önemli bir çoğunlukla Ayşegül ve Vesile'nin babalan ilekalmalarını, Müslümanlığın veTürkçülüğün Hıristiyanlığı ve izlandalılığı yenmesi olarak algılıyor- lar.llkel tepkileri ile olaya politik bir boyut kazandınyor- lar. Bizde de çoğunluk Ayşegül ile Vesile'nin velayetle- rınin annelerine verilmesini, zoria Hıristiyanlaştırılmala- n olarak görüyor, olayı bir milli dava(!) haline sokuyor- lar. Belli ki şeriatçı takımı çok güzel bir propoganda si- lahını yakalamış olmanın ve sonuna kadar kullanma- nın kararlılığı içinde babaya ve aileye el koymuş konum- dalar.Tek tip kara gözlükler, türbanlılar arasında kimlik- leri yok edilerek dolaştırılan 15-16 yaşındaki çocuk çağlannda iki genç kız, özgür, anne ve baba sevgisi iç- lerinde olarak, kendi geleceklerı için sağlıklı, bağımsız, doğru karan nasıl verebilirler? Hukukumuzda çocuklann velayetınin çok olumsuz özel koşullar soz konusu değilse anneye venlmesi geçerli ıken, mahkeme büyük bir baskı altında. Hırıstıyanlaş- tırılması, ülkelerınden koparılması hedeflenen Türk er- keğinden doğma çocukların kurtarılmasında uygun bir yol olarak, çocuKlara seçimleri soruluyor. Ayşegül ve Vesile, öz annelenni ıstemediklerını, onun tarafından ka- çırılmaktan korktuklannı. üvey annelerinin ve babaları- nın yanında çok mutlu olduklannı söylüyorlar. Sophia Hansen, çocuklarının baskı ve etki altında bağımsız karar veremediklerini, gerekirse uluslararası yargıda hak arayacağını söylüyor. Bu dava; aynlmış, sevdikleri çocuklannı paylaşamayan anne-babanın davası olmaktan çoktan çıktı. Dünyada hortlatılan ilkel ırkçılık ve bağnaz dinciliğın bir çirkin kavgası, yeni sömürü düzeninin açtığı yaralann bir ay- nası olarak karşımızda duruyor. Bize de uzaktan, ya gözümüz aynı kavganın hırsı ile kan bürümüş taraf olarak, ya da üzülerek seyretmek kalıyor. Ayşegül ve Vesile'nin; insan haklanndan yana, banş- çı, özgür, sevecen iki insan olma şanslannın yok edilerek bağnaz Hıristiyan-izlandalı, şerıatçı-tarikatçı-Türkiyeli gibi ikisi de birbirinden kötü, zorunlu seçenekle karşı karşıya bırakılmalanna isyan ediyorum. Izlanda'da ve Türkiye'de birilerinin ortaya çıkıp, "An- ne-baba-çocuklar arasmdaki bir davaya, ırkçılar ve din- ciler ne karışıyor?" deme yürekliliğini gösterecekleri güçlü örgütlenmelerin variığını düşlüyorum. ŞİRKETLERDEN • ARÇELİK'in geleneksel basın pikniği Çayırova tesıslerinde gerçekleştirildi. Sunuculuğunu Meltem Cumbul'un yaptığı pikniğe, çok sayıda gazeteci katıldı. • BAĞFAŞ. tarım kredi kooperatiflerinin sonbahar kimyevi gübre ihalesinden yaklaşık 38 milyon dolar (3 trilyon lira) tutarında, 163 bin tonluk pay aldı. • TLRKCELL, bu yılın ilk "TURKCELL Kazandınyor" kampanyası çerçevsende Türkiye'nin dört bir yanındaki bin 600 bayisinden 84'ünü Uzakdoğu ve Mısır gezisiyle ödüllendirdi. • TEMPLE A.Ş. tarafından Hat Vakfı işbirliği ve Bayındır Sigorta güvencesiyle hazırlanan Emergency Service Card, Adalar Belediye Başkanlığı'nm önderliğinde kurulan Adalara Hizmet Vakfı aracılığıyla adalılann hizmetine sunulacak. • YASAŞ'ın Milli Eğitim Bakanlığı ile ortaklaşa olarak 4 yıldır sürdürdüğü "Dıplomalı Boyacı Ustası Okulu" bu yıl 10 haziranda eğitime başladı. • PENTİ Carrefour mağazasından süper ince kadın çorabı alan 837 kişiye uyguladığı ankette, tüketicilerin yüzde 90.26'sı üründen duydukları memnuniyeti dile getirdiler. • TÜRKİYE BİLİŞİM VAKFI, Birinci Üniver- sitelerarası Bilgısayar Mühendisliği Bölüm Başkanlan Toplantısı'nı Istanbul'da gerçekleştirdi. • PETPOSAlVın 1996 serisı "Efes 6 tabancah" akaryakıt pompasından yapılan meyve suyu ikramı, HABITAT Fuan'na katılan OPET standına renk kattı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear