25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
10 HAZİRAN 1996 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMI Toplam ihracat hacminin yüzde 70'ini, yurtdışından ithal edilen ürünlerin yeniden pazarlanması oluşturuyor Ihracat, 'ithalatla besleniyor'BARIŞ KARCIOĞLU Türkıye'nin ihracat lıacmini. yerli ürün- ler yerıne. aralannda Brezilva \e Çin"in bulunduğu yabancı ülkelerde üretilen ürünleroluştunnor. İhracata. üretımı art- tıracağı ıçın büyiik umutlar bağlanırken yetkıliler, ihracatın yüzde 70"inınyurtdı- şındaıı Türkiye'ye ithal edilen mallann ih- raç edilmesiyle gerçekleştiğıni belirtiyor- lar. Uzmanlar. Türkiye İhracatçılar Mec- lisi'nin \ ayın organında toplam > irmi çe- şit ihracat kaleminin hem ithalat hem de ihracat listesinde yer almasının da ihra- catın ithal ürünlerîe beslendigı \olunda- ki iddiaları desteklediğinı belirtiyorlar. İhracat \e ithalatla uğraşan işadamla- nnın büyük bır kısmını büme.sinde top- layan Türkı\e İhracatçılar \e İtlıalatçılar Derneği Baş.kanı Fermani Altun, imalatı Türkiye'deyapılan ürünlerin ihracat hac- minin ancak vüzde 30'unu ohışturduğu- nu söyledi. İhracat hacminde genye ka- lan yüzde 7 0"i ise yurtdışından türki- ye'ye getinldikten sonra üzerinde küçük değişiklikler vapılan ürünlerın oluştur- duğunu Mİ\le\en Fermani Altun. "İre- timle uğraşmak kâriı bir iş olmaktan çık- tı. Bu nedenle ihracatçılar. imalatla uğ- raşmak \erine, pa/arlamaya da> anan ih- racatlauğraşmayı tercih ediyorlar~dedi. Yurtdışından ithal edilen ürünlerin Tür- -w- hracatın yüzde a 70"inin ithal M. edildikten sonra üzerinde küçük değişiklikler vapılan ürünlerden oluştuğunu belirten Türkiye İhracatçılar ve îthalatçılar Derneği Başkanı Fermani Altun, "Üretimle uğraşmak. kârlı bir iş olmaktan çıktı. Bu nedenele ihracatçılar pazarlamayı tercih ediyorlar" dedi. rof. Doğan Kargül de Türkiye İhracatçılar Meclisi'nin yayın organında yer alan Türkiye'nin ihracat ve ithalat kalemlerindeki benzerliğin Türkiye"de üretime dayanmayan ihracatın büyüklüğünü gözler önüne serdiğini vurguladı. İthalatla desteklenen ihraç ürünler (Ocak-Araiık 95) Ürün Canlı hayvanlar Hububat Tütün ve mamüllen Tuz. kükurt Eczacılık ürünleri Sabunlar Kauçuk ve kauçuk eşya Pamuk ıplığı mensucatı Sentetık ve sunı lif Demır ve çelik Demir-çelik eşya Bakır ve bakır eşya Alümınyum ve alümin. eşya Kazan ve mekanik cihazlar Elektrıklı mal. ve cihazlar İthalat (000$) 342.952 454.736 159.967 126.337 331.611 132.331 412.696 885.904 497.586 3.023.693 446.637 381.898 381.898 5.748.292 2.240.104 İhracat (000$) 131.986 73.168 381.411 390.265 57.744 198.561 296.607 506.207 574.235 1.738.787 507.486 174.234 166.713 691.403 993.577 kıse'de birtakım değışikliklere uğradık- tan >onra genellikle eski So\yet cumhu- riyetlerine gönderildiğinı söyleyen Al- tun. hiçbir değişıkliğe uğramadan ihraç edilen ürünlerin de ihracat hacminde önemli yer tuttuğuna dikkat çekti. Altun. sektörde pazarlamaşa daşanan ihracat hakkındaşıiörnekleri \erdı: "Se>lan'dan ça> alınıp Türki>e'de paketlcni\or \e l zak- doğu'\a satılıyor. Pakistan'dan hanı bez alınıp başka ülkelere aktanlı\or. Çin \e Amerika'dan pirinçgetirilnor. A> rupa'>a pa/arlanı\or. Breziha \e Meksika'dan şe- ker alınıp OrtaAs>a'>a satılnor.^eniZe- lenda'dan işk'nmişderi getirilip üçüncü iil- kelere gönderili>or. Şekerde, mu/da. pa- mukta da a\ nı şe> ler olmor." Türk ürünlennııı de baş,ta A\ rupa ülke- leri olmak üzere. ithal edildikleri ülkeler- den üçüncü ülkelere gönderildiğini \ur- gula\an Altun. "Mısır'da Ordu veya Gi- resun fındığını Alman markasi) la görebi- lirsiniz. Yabancılar bizden aldıklan nıalı tekrar ambalajlavıp üçüncü ülkelere sa- tı>orlar. Bu işi de Türklerden daha i> i va- pnorlar" dı\e konuştu. LluslararasıGiyımSana>icileri Derne- ği Başkanı Istanbul Ünhersıtesi Öğretim Lyesı Prof. Doğan Kargül,Türkiye Ihra- catçılar Meclisi'nın (Tİ.M) yayın orga- nında yer alan Türkıye'nin ihracat ve it- halat kalemlerindeki benzerliğin Türki- \e"de üretime dayanmayan ihracatın bü- vüklüğünü gözler önüne serdiğini \ur- guladı. Yanlış politikalar sonucu Türki- ve'nın kendi kendıne yeterlı bir ülke ol- maktan çıktığını \ urgulavan K.argül. "Tiir- kive kendi ihtivacını karştlamak için ithal ettiği girdileri kısmen işle>ip dışanya sa- tı\or"dıye konuştu. 'Türkiye'de I995\ılında. 131 mil>on986 bın dolarlık canlı hay\an ihracatı yapıl- dı. Ancak a> nı üriinün ıthalatı için 342 mil- yon 952 miKon dolar harcandı. Tütünde isc ıhracattan 381 mılyon 411 bin dolar elde edilirken buııun 159 milyon 967 bin dolan ithalat için harcandı. Aynı \ıl pa- muk ıplığının ıhracatından Türkiye'ye 506 miKon 207 bın dolargirerken ithalatı ıçın 885 mil>on 904 bin dolar harcandı. DUNYA EKONOMISINE BAKIŞ / ERGINYILDIZOĞLULONDRA Petrol Fiyatlan Uçurumun Kıyısında P etrol fiyatlarında bu yılın ikin- cı yansında şıddetli bir düşüş bekleniyor. Bu durum petrol ih- raç eden azgelışmış ülkelerin mali ve toplumsal dengelerınde ciddi bir bozulma yaratabılır. Petrol fiyatlan, beklenmedik bir şekilde bu yıl ocakta 18 dolar/varil'den (d/v) nisan sonunda 25 d/v'ye yükseldi. Bu dönemde OPEC (Petrol ihracatçıları Karteli) ülkeleri bır önceki yıla göre 4 milyar dolar daha fazla gelır elde ettı. (Middle East Eco- nomic Digest, 19/96). Birleşmiş Mil- letler'ın Irak uzerindekı ambargoyu, insani nedenlerle, kısmi kaldırması, ilaç ve besın almak için günde 1.2 milyon varile kadar petrol ihraç etmesine izin vermesıyle birlıkte bu yılın ıkincı yansın- da petrol fıyatlannın hızla düşmesi bek- leniyor. Petrol dalında danışmanhk yapan. Huston merkezli Purvin & Gertz isim- li şirketin genel müdürlerinden Kenn Mil- ter "Irak petrolü geldikten sonra pet- rol fiyatlan uçuruma yuvarlanacak" de- dı. (Business Week 3.6.96). Miller'a göre bu. ılk anda. varılde 2-5 dolar ara- sında bır düşüş yaratabilecek. Suudi Arabistan eskı Petrol Bakanı Şeyh 2e- ki Yamani daha da kötümser. Yama- ni d/v flyatının 1986'da yaşanan çökü- şe benzer bır şidderte düşebileceğini düşünüyor (MEED): Petrolün d/v fiya- tı 1985 sonunda 30 dolardan. 1986ba- hannda 10 dolara düşmüştü. Irak'ın petrol piyasasına gen gelme- sine uyum sağlamak için geçen hafta Viyana'datoplanan OPEC üyelerı, pet- rol fiyatlarını sabit tutacak bir şekilde Irak'ayeraçmak ıçın üretımlerini kısmak yerıne OPEC toplam kotasını günlük 24.52 milyar vahlden 25.033 milyar va- rıle yükseltmeye karar verınce pıyasa- larda petrol fiyatlarının düşeceği doğ- rultusundaki korkular güçlendı. Fiyatlar iki ateş arasında Petrol stokları doğal olarak sınırlı, dünyanın nüfusu artıyor ve gelişmekte olan ülkelenn petrol tuketimı de. Bu, pet- rol fiyatlarını yukan doğru iten bir eği- lim. Diğer taraftan, petrol ihracatçısı gelişmekte olan ülkeler, gittikçe artan ~ mali, ekonomik ve hatta toplumsal so- runlar altında üretımlerini hızla arrtırıyor- lar. OPEC'in fiyatlan düzenlemek için koyduğu kotalara. başta Venezuela olmak uzere kımse uymuyor (Business Week 3.06.96), OPEC dışındaki üretim hızla artıyor, gelışen teknoloji, çıkart- ma ve arıtma maliyetlerini hızla düşü- ruyor. yatay delme tekniklerinin devre- ye gırmesiyle yeni kaynaklar üretime açılıyor. petrole alternatif olarak doğal- gaz kullanımı artıyor, çevre kırlenmesi kaygısı petrol kullanımını eğıiimsel ola- rak sınırtıyor. Bunlar da arzın talebı aş- masına ve fiyatların eğilimsel olarak- düşmesine yol açan etkenler. Bu ikinci grup etkenlerın şimdilik da- ha güçlü olduğunu söyleyen uzmanlar. önümüzdekı yıllarda petrol fıyatlannın düşmesini bekliyorlar. ilk anda enerji mahyetlen göz önüne alındığında olum- lu bir gelişme gibi görünen bu durumun uzun dönemde ciddi olumsuzluklar ya- ratmasının olasılığı yüksek. Tabıi ilk ak- la gelen olumsuzluk, enerji kaynakları- nın tükenmesinin hızlanması oluyor. Bunun yanı sıra petrolün ucuzlaması, kullanımını yaygınlaştırdığı ıçın çevre kirlenmesı ve küresel ısınma açısından ciddi bir tehlike söz konusu. Petrol fiyatlarının düşmesinin uzun bır sure ıçın sureklilik kazanması halin- de, bunun yüksek bir toplumsal ve po- litık faturası olması kaçınılmaz. Petrol fiyatlarının sürekli düşmesi, ıhraçatçı ülkelerin gelırlerınin azalması anlamına gelıyor. Petrol ihracatçılannın büyuk ço- ğunluğu ıse azgelişmış ülkeler. Sade- ce OPEC dünya üretımınin yuzde 40'ını sağlıyor. OPEC dışındaki, Rusya ve Or- ta Asya ülkeleri de petrol gelırlenne fe- na halde muhtaçlar. Ancak petrol gelırlerinin düşmesinin etkisıyle. ekonomik ve politık olarak en büyük ıstıkrarsızlığın Ortadoğu'da çık- ması beklenmelı. Bu bölgedekı petrol ihracatçısı ülkelenn hepsinde son de- recede baskıcı rejimler ve hemen hep- sinde, gittikçe yükselen bır islamcı top- lumsal muhalefet var. Diğer taraftan bölge, askerı dengeler açısından çok hassas. Bu yüzden, soz konusu ülke- ler gelirlerinın büyük bır kısmını silah- lanmaya harcıyorlar. Petrol gelirleri, eko- nomiye geri dönerek, üretimin çeşit- lenmesine. petrole bağımlılığın azal- masına ve toplumsal refahın artması- na yönelık yatırımları arttırabılecek bır kaynaK oiuşturmuyor. Petrol servetı. üretim araçlannda değıl. tüketim ve yok etme araçlarında bırıkiyor. Tabiı bu yok etme araçları bırıktikçe bunları kullan- mak için bır basınç da gittikçe bırıkiyor. Bu petrol ureticisı ülkelerdeki rejim- ler hiçbır toplumsal/demokratik kont- role tabi olmadıkları için yöneticılerı el- de ettıklerı gelirleri, sılah harcamaları- nın yanı sıra. kendi bıreysel servetlen- nı de arttırmak için kullandıklanndan. pet- rol gelirlerinın arrtığı dönemlerde bıle. bu ek gelir ekonomı üzerinde yeterin- ce olumlu bır etkı yaratmıyor. Ortadoğu petrol ihracatçısı ülkelerin GSMH'lerinin yaklaşık yuzde 70-75'i petrol gelirlerıne dayanıyor. Buna kar- şılık, ne Irak'a uygulanan ambargonun getirdiği ek gelır ne de bu yılkı fıyat ar- tışları Suudi Arabistan, Umman ve Kuveyt gıbi ülkelerde ekonomının dü- zelmesıne yol açmadı. Korfez savaşı sonrasında hızla tırmanan silahlanma yanşı petrol gelirlennı aldı götürdü. Şım- dı, toplum nüfusu sadece 19 milyon olan Suudi Arabıstan'ın bütçe açığı 5 milyar dolar. cari açığı 3.3 milyar dolar ve iç borcu 100 milyar dolar ve artıyor. Kuveyt de benzer bir durumda, bütçe açığı 3.8 milyar dolar. Umman, ılk de- fa bu sene asken harcamalannda kısın- tı yapmayı planlıyor. Suudi Arabistan'ın kamu harcamalarını kısması ve suya ilk defa bir harç koyması bekleniyor. Bechtel Internationarin Korfez bölge- sine bakan Genel Müdür Yardımcısı Leon Awerbuch, 'petrol gelirlerinin artık faturalarını ödemeye yetmediği- ni" belırtti. Petroleum Finance Co'dan Ferid Muhammed ıse son fiyat artış- larının "nihaı hesaplaşma gününü, sa- dece geciktirdiğinı" soyleyerek sorun- ların önümüzdekı dönemde artacağı- na işaret ettı. (VVall Street Journal 4.6.96). Gerçekten de petrol fiyatlarının eği- limsel olarak düşmeye devam etmesi, zamanında petrol fiyatları yüksekken gereklı yapısal değişiklikleri yapmak yerine kendilerini zenginleştirmiş olan hanedanlar ve politikacılar için bölge- de bir hesaplaşma anı yaklaşryor. Önü- müzdekı dönemde bu söz konusu re- jımlenn ıktıdarda kalması gittikçe zor- laşacak. Yükselen muhalefetin İslam- cı karakteri de göz önüne alındığında bu söz konusu rejimlen sılah harcama- larına zorlayarak petrol gelirlerini çar- çuretmelenni hızlandıran Batı da bu sar- sıntıdan kendine düşen payı almadan edemeyecek. Petrol fiyatlarının düşme eğılimi. bölgeyı patlatmaya hazır. zaman ayarlı bir fünye gıbi adeta. Ve zaman git- tikçe kısalıyor. Tabii bu arada, ihracat gelirlerinın önemli bır kısmı petrole da- yalı olan Meksıka. Venezuela gıbi La- tin Amerika ulkelerini de unutmamak ge- rekir. Yukarıdakı paragrafta özetlediğim bu toplumsal basınçlann altında, OPEC üyelerınin üretimi kısmak yerine kota- ları arrtırmayı seçmelerı, bu kotalara kimsenin uymadığı da göz önüne alın- dığında. ortak davranmakyenne bırbir- leriyle rekabeti tercih etmiş olduklarını gösterıyor. Bu da ıster istemez petrol fiyatlarının düşüşünü daha da hızlandı- racak. Bu yüzden Merrill Yynch'den gelecek piyasaların analisti Michael Rothman OPEC ülkelerinin son tutu- munu, "namlulara boy hedefi oluştur- malarına rağmen, lambalann ışığında donup kalmış geyiklere" benzetiyor- du. (Financial Times 8.6.96). ANKARAPAZARI YAKUP KEPENEK Dönüş...Geçen hafta yapılan seçimlerin sonuçlan, kimi ülke- lerde seçmenin sağa. kimilerinde de sola dönüş yap- tıklannı gösteriyor. Türkiye ve Çek Cumhuriyeti örnek- leri, sırasıyla. "sağa gidişin" ve "sola dönüşün" en il- ginç örneklerini oluşturuyor. Çek Cumhuriyeti, "özelgirişımcil/ğe"geçişın "en ba- şarılı örneği" sayılıyor ve öbür Doğu Avrupa ülkelerinin tersine burada sosyalistlerin seçimlerde başarılı olama- yacağına kesin gözüyle bakılıyordu. Sosyal demokrat- lar seçimlerde büyük bir başarı göstererek oy oranla- nnı dörde katladılar. Neden? Aslında Çek ekonomisi hiç de kötü durumda değil; işsizlik oranı yüzde 3'lerde; "yıllık" enflasyon oranı da yüzde 10'un altında bulunuyor. Bu oranlartüm dünya- da başanlı bir ekonomi politikasını yansıtıyor. Devlet büt- çesi açık vermiyor; ülke "borca batık" değil. Tüm bunlara karşın Çek seçmenlerın sola dönüş yapmalarının "ekonomik" nedenleri şöyle sıralanıyor: Emekçilerin "satınalma gücünün "1989'dakidüzeyinin altında tutulması ya da Çek emekçilerinin özel girişim- ciliğe geçiş süreciyle birlikte "yoksullaşmalan"; bu bi- rincil etmene ek oljrak, iktidar partisinin özellikle eği- tim, sağlık, sosyal güvenlik ve sosyal konut alanlarını "özelleştirmek" istemesi. Çek seçmenler. bu konular- da sosyal demokratlara güven duydular, sağa gidişı 'ka- çınılmaz kader" olarak almadılar ve demokrasiyi mer- kez sağ ve merkez solun iki güçlü tekerleğine bindire- rek sağlam bir yola koydular. Kaçış... Doğu Avrupa ülkeleri yeniden sola dönerken, son se- çimlerin kanıtladığı gibi Türkiye seçmenı "soldan kaçı- yor". Hem de nasıl kaçıyor? Türkiye'de sol düşünce ve örgütlenmelerin üzerin- deki yerleşik, yok edici baskılar bir yana, son beş yılın seçimlerinde, seçmenin bu "soldan kaçışın asıl so- rumluluğu", Meclis'te temsilcileri bulunan ve kendile- rini "demokratiksol"ve "sosyaldemokrat" sayan DSP ve C(S)HP'nin üzerindedir. Her iki parti, öncelikle "rüşvet ve yolsuzluklann" ko- vuşturulmasında ya da "sıyasetin yıkanmasında" etkin değiller. DSP, "çok kirii" sağ partilerin yapıştırıcısı ol- manın ve Meclis'te "oylama" yanlışlan yapmanın, CHP de "kimi yolsuzluk gölgelerini" kendi içinde taşıdığın- dan başarısız oldular. Sol partilerin variık nedeni emeğiyle geçinenleıtiir. DSP ve CHR emeğiyle geçinenlerin çıkariarını "sahiplen- mede" hiçbir açıdan başarılı sayılamaz. Ücretli ve ma- aşlılann, kırda ve kentte küçuk üreticilerın çıkarını Mec- lis'te kollamanın yolu, en başta, bütçeden geçer. Her iki partinin de 1996 bütçesi çerçevesinde, ücret ve ma- aşlar üzerindeki vergi yükünün az,altılması ve sermaye vergileriyle dengelenmesi; emekçi gelirlerinın arttırıl- ması ya da "en azından" enflasyona karşı "korunma- sı"; işsizlik sorunu ve sosyal güvenlik, eğitim, sağlık hiz- metlerinin "özelleştirilmesı" karşısında "somut sol one- riler" geliştirdikleri, Meclis'te bunlar için, kavga ya da savaşım değıl, "doğru-dürüst uğraş" verdikleri söyle- nemez. Demokratikleşme konusunda da DSP ve CHP "ka- yıpları" oynuyor. "Gözaltında kayıplar, öldürenibulun- mayan siyasal cinayetler, işkence, köy yakmalan ve zorla göç ettirmeler", kısaca "demokratik süreçlerin tı- kanıklığını açmak" için de bu partiler hiçbir variık gös- termiyorlar. Bir belediye başkanı bir tarihsel sinema fil- mini yasaklıyor, sosyal demokrat partilerden -ve bu arada şeriatçılan demokrat sayan kesımlerden de- güç- lü bir karşı çıkış sesi çıkmıyor. > Sıralanan noktalardan "herhangi bin" konusundaki eksiklik "sola" oy vermemek için fazlasıyla yeterlidir. ! ... Ve bir öneri ! Gerçekçı olmak gerekirse, Türkiye sağa gitmekle i kalmıyor; hızla "ortaçağ karanlığına" sürükleniyor. 1 Bu konuda seçmenı suçlamanın hiçbir nesnel daya- I nağı yoktur; yukanda sıralanan nedenlerin bir yansıma- i sı da Bakırköy'de "toeş seçmenden ikisinin" sandık 1 başına gitmemesi; siyasetten umut kesilmesidir. ! DSP ve CHP'nın içinde güçlü bir demokrasiye geçiş j programını oluşturacakve bunu yaşama geçirecek dü- j rüst, demokrat, solcu ve özgür davranabilecek millet- vekılleri kuşkusuz vardır. Gün, bu milletvekillerinin "kı- pırdanma" günüdür. Her iki partinin siyaseti kişisel çıkarının ötesinde görebilen kadrolannın toplumun demokrat ve devingen kesimleriyle birlikte bu tarihsel dönemeçte sorumluluk- lannı, •'yen/ö/rpart/o/i7şfurara/c"üstlenmeleri, kanımız- ca, bir toplumsal zorunluluktur. Siyasal sorumluluğun gereğidir. Bireysel "kaygılar" bir tarafa bırakılmalıdır. çünkü, "yann" bu bireysel çıkaıiann bile korunamayacağı açık- tır. DSP ve CHP'nin genel seçimlerden bu yana izledik- leri "siyaset" ile, değil "büyümeleri", şimdıki durumlannı "korumalan"öa kesinlikle olanaklı değildır. Geçmişin deneyleri yapay parti "biheştirmelerinin' de etkin ve güç- lü bir yeni parti doğurmadığını kanıtlıyor. ... Ve "yok olmanın" da çok daha kişilikli, onurfu ve görkemli" biçimleri vardır. Yapılabilecek olanı zamanında yapmamak, her açıdan sorumluluktan kaçış anlamına da geliyor. ÇİMSA ve Adana Çimento. tekel olmakla suçlamyor Çimentoya boykotMERSIN (Cunıhuri\et Güne> İlleri Bürosu) - Mer- sin'de faaliyet gösteren ko- operatıflerle çeşitli kuruluş- lar. "fazla fiyatla satarak üre- ticileri sömürdüğü" gerek- çesı\!e ÇİMSA veAdanaçi- mento fabrikalannın ürünle- ri ne karşı bovkot başlattılar. Çimento bo_\ kotu > apan 5 >apı kooperatifleri üst birli- ği. tn$aat Mühendisleri Oda- sı Mersın Şubesi. Mimarlar Odası Mersin Şubesi \e In- >aat Müteahhitlerı Derneği adına açıklama >apan îçel Toros Yapı Kooperatifleri Bir- liği Genel Başkanı Hasan Güzel. özelleştırmeden \a- rarlanarak tekel leşme çaba- sı içinde olan çimento üreti- cilerinın aşın kârzihnivetiy- le hareket ettiklerinı \urgu- ladı. Bu iki kuruluşun üret- tiği çimentovu düma fiyat- lannın da üzerinde pazarla- dığını öne süren Hasan Gü- zel. şunları söyledı: "Kendi sektörümüzde tü- ketjcilerin haklannı korumak üzere SS Akdeniz Konut Ya- pı Kooperatifleri Birliği, SS Güney Konut \apı Koopera- tifleri Birliği, SS Mersin 'Ye- ni CHuşum Konut Yapı Koope- ratifleri Birliği. SS lçel Toros Konut Yapı Kooperatifleri Birliği. SS İleri Konut Yapı Kooperatifleri Birliği. odalar \e derneklerle birlikte e> lem birliği karan almış durumda- \ız.Ozeffikle bölgemizde,AÇS \e ÇİMSA kendi aralannda oluşturdukları bir tekel anla- \ ışı> la tüketkileri sömürmek- tedir. Daha uzak bölgelerden gelen çimentonun fivatı ise nakliye farkına rağmen bu iki fabrikanın ürününden da- ha ucuza geliyor." Hasan Güzel. aldıklan ka- rara uvma\an kooperatıf \e ınşaatİara olanakları çerçe- \esinde \aptinm uygulayıp teşhir edeceklerini de söy- ledi. 1 OO yildir insanlar, ışığa üşüşen pen -anelerg ibi sinema salonlarını dolduruyor. Çünkü bir tutkudur sinema. Birhayal, birdüş... Haja...Ve bu düşü yaşayan. hayatî her gün yeniden yorumlamayı, ona her yeni günle yeni bir duygu, farklı bir anlam katmayı bilen erkekler. Dtıfy giyerler.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear