14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET J6MAY1S 1996 PERŞEMBE OLAYLAR VE GORUŞLER Modern Ortaçağ, Medya, Kaybolan Çocukluk Modern araçların kullanılıyor olması, modernliğin varhğını ortaya koymaz. Medyatik bilgi de yazık bilgiyle (kitapla - araştırmayla) desteklenmedikçe gerçek bir bilgi düzeyine ulaşamaz. Söz \e görüntü uçar, yazı kalır. Sözel ve görüntüye dayanan bilgi alımı ortaçağı çağnştıran bir durumdur. NECDETNEYDİM Ist. Üniversitesi Öğr. Gör., Çocuk Ed. Araştırmacısı dendi. Ortaçağda ne gençler ne de yetiş- kinlerokuyabilıyorlardı. Bu nedenle ço- cukluk gibi bir kavramın düşünülmesi de gerekmiyordu; çünkii herkes, aynı bilgi dünyasının içindeydi ve hepsı aynı kiİI- türel toplumsal formasyonu paylaşıyor- du. Matbaanın icadıyla birlikte. "yetiş- kinlik" ortaya çıktı ve çocuklar belli ge- lişım aşamalarından geçerek "yeti$kin" olmaya zorlandı. Bunun için de önce okumalan gerekiyordu. eğitime gerek- sinmeleri vardı \e okul keşfedıldı. Aydınlanma dönemi "çocuklukveeği- tim" dönemini sekız - on dön yaş arası olarak belirlemiştir. Aslında bu dönem, aynı zamanda biyolojik gelişımin hemen hemen tamamlandıği dönemdir. Ancak biyolojik gelişimin tamamlanması da yetışkınler dünyasına geçiş ıçın yeterli bir neden değildir; bununla birlikte eği- tım, meslek sahibi olma. okuma yazma kültürünün olması gereklidır. Günümüzde otuz ya^ın üzerinde olan- lar. kendi çocukluk dönemlerıne dönüp baktıklannda. bugünün çocuklarından çok daha farklı bir çocukluk dönemi ge- çirdiklerini rahatlıkla görebilirler. Onla- nn yetişkinlerden ayn bir dünyaları var- dı. Yetişkinler onları kendi dünyalannın içıne sokmazlardı. Çocuk olduğu belır- tilir ve konuşmalar. dedikodular. acılar. ölümler. cinsellik çocukların olmadığı bir ortamda yaşanırdı ve çocuklar bu dünyanın içine sokulmazdı. Çocuklar, politıka da bilmezlerdi Savaşlan hafta- da bir ya da birkaç kez gittikleri (izin alabilirlerse) sınema perdesınde görür- B u yazıda sözünü edeceği- miz "çocuk" kav ramı. Rö- nesans'la birlikte kulla- nılmaya başlanan. Aydın- lanma döneminde sınırla- rı belirlenen ve günümü- ze kadar gelen 'çocukluk' kav ramıdır. Ortaçağda bütün yaş gruplan bugün bizim anladığımız anlamda çocuksu bir dav ranış ıçındeydiler. Bunun nedenı ıse, feodal ılişkılerin ve yaşam bıçimınin. çocuğu ve çocukluğu. yetişkinler dünya- sında henüz kesin çizgilerıyleayırmamış olmasıydı Sözel iletişime dayanan bir dünvada çocukluk. yedı yaşında sona enyordu. Çünkii, o vaştaki çocuk. söy- leneni anlamaya ve kendini ıfade etme- ye başlıyordu. Yedı vaşla çocukluktan çıkan ınsan. yetışkınler dünvasına katı- lıyor ve onun bir parçası oluyordu Fe- odal ilişkılerin voğun olduğu dönem ya da ortamlarda çocuk. yedi vaşından son- ra giysılerı \e vaşama katılışıyla (bebek bakımından. tarlada çalışmaya kadar her alanda) yetişkinlerden farklı değildı Ortaçağda çocuklar ve yetişkinler ay- nı oyunları oynar. aynı oyuncaklarla eğ- lenir ve aynı masalları dinierkei) sanayi- leşmeve Avdınlanma ıle birlikte çocuk- la yetışkın arasına ayırımlar girmeye başladı. Matbaanın icadı ve okuma kül- türüvle birlikte çocuk farklı bırkatego- riye ıtıldı. Matbaa. yetişkınlıgin Önem kazaııınasına yol açmıştı. Çocuklara da yetişkinler dünyasına girebilmesi ve okuma kültürünü edınmesi için süre ge- rekiyordu. Işte bu süreye de "çocukJuk" ierdi. Çinsellıkse evde hiç konuşulmaz- dı. Bütün bunları öğrenebılmek ıçın ön- ce okuma yazma kültürü gerekiyordu. sonra da uzun bir eğitim süreci. Bu :>ü- recı tamamlayana kadar da **Sen çocuk- sun" lafını hep duyarlardı. Günlerden bırgün ev lerımıze bir "ku- tıT geldi. Bu "kufıTdan v aşamımızı de- ğiştirecek bir alet çıktı: "Tele\iz>on"du bu. Ortaçağın sonunda matbaa denilen alet çocukla yetişkini ayırıvermişti. Işte televiyon denilen alet ise bunun intika- mını almış. çocuk ve yetişkın arasında- ki ayırımı ortadan kaldırıvermışti. Ço- cuklann. ancak okuma yazma kültürüy- le edinebileceklerı bılgıler. yaş sınırına bakılmaksızın herkese sunuluverir ol- muştu. Eh o zaman da yetişkinler artık çocuklara ~Sençocuk$unbilmczsin.'"dı- yemezlerdi. Pekiçocukluğaneolmuştu' O da sabah yedi - dokuz. ögleden sonra da üç - beş arasına sığdınlmış çizgi film- lerle eglensindi canım! Ortaçağda savaşı destanlardan dinle- yen. yalnızca kenti işgale uğradıgında kapısında hisseden çocuk, bugün savaşı evin içındenaklen izlerdurumdadır Yı- ne ortaçağda. çocuklar umur.sanmadan vapılan: aydınlanma dönemınin ardın- dan ise çocuklara kapalı kapıların ardı- na alınan dedikodular bugün "paparaz- zi" programlany la naklen ev in içindedır ve çocuklar kimin eli kımin cebinde gör- sel - işitsel olarak algılamaktadırlar. Kü- furlerde en sunturlusundan ev imizin du- varlarında yankılanmaktadır. Cinsellik- se saat dokuzda başlayan. aıle boyu sey- redilen filmlerde hayatımızın içindedır. Ortaçağda da cınselîık çocuktan sakını- lan bir şey degıldi. Feodal ilişkılerde de bu. o kadar sakınılacak bir şey olarak or- taya çıkmaz. Biyolojik gelişimini ta- mamlayan kız çocuk evlendirilir ve so- run çözümlenmiş olur. A>nı kafa sözü- mona Sarah - Vlusa aşkı olarak gösteri- len yayınlarda da karşımıza çıkar. On dört yaşındakı bir kız çocugunun (Ingi- lız bıle olsa) ev lılığı tartışılması gerekir- ken bu olay çağımızın aşk masalı olarak yansıtıItyor v e bu düşünceyi savunan bi- rilerinin ekmeğine "kalınca biryağ" sii- riilüyor. Flört etmek ahlaksızlık sayıldı- ğına göre. on dört vaşındakı kız çocugu- nu e\ lendirmek en doğrusudur herhal- de(!). Peki. ama bunun çocuklar üzerin- de hiç mi etkisi yoktur? Bunun yanlışlı- ğını nasıl açıklayabilırsıniz? Kimin umurunda! Bu haberden film bileyapı- lıvor! Günümüzde çocuklaryirmi kanaldan politıkayı izlemekfedirler. Iç politika- dan. dış politikaya her şey çocuklara da görsel - ışıtsel olarak sunulmaktadır. Ço- cuklar borsayı bile izliyorlar. farkında değil misiniz? Brezilya dızileri de en ge- ri zekâlıyı bile egitecek yavaşlıkta sey- redip gidiyor ve çocuklanmız da birçok konuda aydınlatılıvor! Bugün televızyonda çocukları çocuk olarak ele alıp onlara seslenep. ancak bir ya da iki program vardır. Öbürleriyse "rating" denilen izlenme oranını yüksel- tecek, kısaca para getırecek programlar olarak yansımaktadır. Çocuklar hemen her saat başı savaş, kaza ve ölürn haber- leriyle karşı karşıyadır. Üstelık ölümler ve ölüler. hatta ölüm sahnelen naklen yayımlanmaktadır. Çocukları erken ya- tırma geleneği olmayan ülkemizde. ço- cuklar geç saatlere kadar ortalıkta dolaş- makta ve yayımlanan her türlü şıddet. korku ve erotızm içeren programı hem görsel hem de işitsel olarak algılamak- tadır. Ancak bu algılama. yetışkinlerin- kinden farklı bıralgılamadırveçocuğun duygu dünyasını çok farklı bir şekilde et- kilemektedir. Bütün bunlar. günümüzde çocuğun yetişkinlerinkinden farklı bir yaşanıın içinde olmadığını göstermektedir. Gör- sel - işitsel bilgi) le çocuk. yetışkınlerin dünyasının içinde ver almaktadır. Bazı kültür katmanlannda bu bilgi düzeyı. ye- tişkinlerin bılgı düzeyını aşmaktadır. Kentlere yoğun bırgöçün yaşandığı gü- nümüzde. köy kültürüyle kente gelen ye- tişkinlerın telev ızyonla beslenen çocuk- ların bilgisinin gerisınde kaldığını ve ço- cuklann yetişkınlerle büyük bir iletışim kopukluğunun olduğunu görmemek ola- naksızdır. Benzer iletişim kopuklugunu. gelişmiş sayılan öbür katmanlarda da görmek olanaklıdır. Bu iletişim kopuk- luğu, çocukların vaşadıkları sorunları yetişkinlerle pay laşamamalanna neden olmakta ve >aşanan sorunlar katlanarak artmaktadır. Bu durum. aıle içi eğitim ve okul egitiminin yenıden ele alınmasını vetartışılmasını gereklı kılmaktadır. Bu konularda pedagog v e psikologlann yap- tıkları uyanlarhep görmezden gelinmiş- tir. Sonuç: Modern araçlann kullanılıyor olması. modernliğin varlığını ortaya koymaz. Medyatik bilgi de yazılı bilgıyle (kitap- la-araştırmayla) desteklenmedikçe ger- çek bir bilgi düzeyine ulaşamaz. Söz ve görüntü uçar, yazı kalır. Sözel ve görün- tüye dayanan bilgi alımı ortaçağı çagnş- tıran bir durumdur. Ve yaşanan da mo- dern bir "ortaçağ"dır. C'stelik denetlen- mesi o zamanki kadar kolay olamayan bir "ortaçağ"! Yukarıda saydığım bütün bu neden- ler. çocuklugun artık olmadığını göster- mektedir. Çocukla yetişkin arasındakı bilgi sınırı ortadan kalkmış ve çocuk. yetişkinler dünyasının ıçine girmiştir. Bu görmezden gelınemeyecek birgerçektır. Yasaklarla. bılmezden gelerek (eskiden olduğu gıbi. yüzgöz olma korkusuyla) sorunun üstesinden gelme dönemi artık sona ermıştir. Böyle bir tavır. çocuğun bütünüyleyitirilmesine(Sonyıllarda ya- şanan lisecinayetleri. uyuşturucu ve in- tıhar olay larını da göz önüne alarak) yol açabilir \a bunun farkına varıp çocuga. onun gerçeklığine göre yaklaşacak ya da sorunların daha da artmasına yol aç- mak durumunda kalacagız. TARTIŞMA 'Şah Daman' üşüp nefsin arkasına/ Gitme yobaz tirkasına / Cumhuriyer tariasına / Şer tohumu ekilir ha! Çağdaş halk ozanlarımızın sesıni banda alıvorum. Ali İzzet, \esimi Çimen, Kul Rabia. Kul Hasan, Kul Ahmet, Fevzullah Çınar, Mihneli, Çırakman"la Inıece dergısinin odasındayız. Uzun boylu ıri yan bir dost "Merhaba erenler'*dedı. Saz durdu teyp kapatıldı, tek tek yürekli .". '.•"', ozanımızın elini sıktık. Saz. söz ve teyp yeniden açıldı. Ve sonra yaşam öyküsünü, • şurlerini dinledik Derviş ,'.• -'i.- - KemaJ'in •*1930vriında Yunanistan'ın Dimetoka ilçesiiK bağlı Babalar Kö> ii'nde doğmuştum. A\ nı > ıl içinde anam. babara, ben. Yunanistan'daki evimizi orada bırakarak ve kaçak olarak Meriç Nehri'ni geçip Türkiye've sığınmışız. Bi/i L'zunköprü üçesint iskân etmişler. Babam Tekel'e ait tütün recesi (rejisi) denilen bir işe girmiş ve saati 16 kunı$ olan biriicretleçalışmava başlamış. Bu dar \e voksulluk günleri sürerken 1937 vılındaokula başladım. Kepirtepe Köy Enstirüsü me/unu öğretmenimden aldığını güçle saz. keman, ud. öğrenip, siir >a/ma\a başladım."" Daha sonra Feyzullah Çınar'ın sazla çaldıgı şıırı okudu. "Boşlukta sallanan kürre-i amn/Davanak noktası üç olsa gerek/Lakin hakikati münkir vobazın/Kafasına sokmak güç olsa gerek." 12 Mart kara günümüzde eşıme ve bana yazdığı şiirlerden iki dörtlük: "Onur.erdem menbağısın/Dert çölüsün, >as dağısın..." Ale\ Yayınevı'nce basılan "Şah Daman" adh şiır kitabında bınlerce şıirınden 200"e yakını yer almıştır. İşte "Atariirk'e ÇağrT: Çağrynız sizedir, ev uluftnder,/ L'mudumuz v ıkılmadan gel yetiş. / Va kendin. ya da vekil ggnder, / Boğazımız sikılmadan gel vetiş. / Yüce değerine biçilmez paha, / Eserindir, iilke denen bu saha, / Sıvas gibi, masum can'lar bir daha, /diri diri yakılmadan gel yetiş. O şiırın helıği. Horasan harcı, halk ozanlanmız içinde koşe taşlarımızdan biridır. Meriç'te, Çoruh'ta bir gülüm var.Derv iş Kemal merhaba... Ozan ÎNebi Dadaloğlu. PENCERE Saksağamn Pabucu Ted Turner'ı tammayan var mı?.. CNN'in patro- nu, "ABD'nin TV imparatoru" Atlanta'ya topladığı 100'ü aşkın gazeteciye: "Amerika dünyamn en aptal ınsanlanna sahip" demiş, "bu biryüz karası!.." Haberi veren Hürriyet, olayı "TumerAzız Nesın'e özendi" diye yorumluyor. Nesin ne demişti: "Bizim ülkemizde insanların yüzde 607 aptaldır." Kıyamet kopmuştu... Ülkemizde günün kahramanı kim?.. Selçuk Parsadan! Bir telefonla eski Başbakan Tansu Hanım ı kim- vurduya getirip örtülü ödenekten 5.5 milyar lira vu- ran Parsadan'a mı parmak ısırmalı?.. Yoksa Çiller'e mi? Devletin en gizli kasasından üç beş lafla milyariar götüren Selçuk Parsadan, bir zamanlar "dolandırı- cılarkralı"diye ün yapan rahmetli Sülün Osman'ın anılarını tazeledı. Sülün Osman yaman adamdı.. • • ; Felsefesi sağlamdi- Bir gün gazetecıler: "Sülün Osman" diye sormuşlardı. "kaç yıldan be- h bu mesleği yürütüyorsun?.." - Otuz!.. - lyiama, tanınmış biradam oldun, aldatabilece- ğin saf kişiler tükenmiyor mu?.. Sülün gülmüştü: - Abiler, Türkiye'de her 10 kışıden 17 aptal olsa ben ölünceye dek rahat yaşarım. . . . ! • ! Eski Başbakan Çiller'i makamında bir telefonla üçkâğıda getıren Selçuk Parsadan beni düşündür- dü. Sanınm kimse Tansu Hanım'ı bu ülkede yaşa- yan 10 kişiden 1'i saymaz, Aziz Nesın'in yüzde 60 oranına katmaz... Çillertümyaşamındaöylesinemal, mülk, villa, pa- ra, mücevherat kolöksiyonu yapmış ki bu işleri an- cak kurnaz ve akıllı bin becerebilir. Tansu Hanım, hükümette ekonomiden sorumlu devlet bakanıyken, ABD'de otel, satış merkezi, vil- la satın alıp iş tezgâhlayacak kadar açıkgöz... Peki, Selçuk Parsadan 'm birteiefonuyla gaza ge- lip 5.5 milyarı nasıl kaptınyor?.. • Sülün sağ olsaydı, bu işe ne derdi: - Abü.. Elinizi ayağınızı öpeyim enayilik etmeyin, serkisofu çalıştırın!.. - Nasıl?.. - Abicim, Tansu Hanım dolandırılmadı ki, devlet hazinesinin dolandınlmasına çanak tuttu... - Yani?.. - Abiler!.. Tansu Hanım enayi değil, ortada kendi malı olsaydı, değil 5.5 milyar, zırnık koklatmazdı!.. Ben onu bunu bılmem!.. Parsadan, Sülün'ün pa- bucunu dama attı, pabucu dam üstünde gören sak- sagan bile bu işe şaştı!.. W< Mi ADVENTURE TEAM : Mariboro V ethetmek... Marfhoro hûnMmmmm* sm ozgu bir dünyayı kesfetmeye cağınyor; Utah, Colorado River, Monument Valley, ^ ~ Canyonland... Essrz bir doganın ortasında devam eden zorfu bir mücadeie... 3 AYRIETAP, 3 AYRIHEYECAN • 4x4 JEEP ıte sınır tanımadan sarp kayaııklarda, krzoın topra t t • RAFTING botuyia denn kanyonlardan basdönduhicii hızia akan nehir sulânnda nefes kesentiryolculuga cıkmak... : DOLUDIZGIN at sırtında ıssrz ucsuz iucaksız bozkıriarı asmak kovboylann benzersrz yasantısına ortak oimak... ARLBORO ADVENTURE TEAM '96 SİZİ CAGIRIYOR. ABOde düzentenen Marlboro Adventure leam e katılmak üzere her türiü doga ve ıklım sartlanna dayanabiiecek guclu cesur ve kararlı adayiar anyoruz. Basvuranlar arasından secilecek 20 kısı Türkiyede yapılacak bir eğitim kampna alınacak. Burada en yüksek basanyı gösteren ilk 4 kısı Âmerikada duzenlenecek Mariboro Adventure leam OGya katılarak unutamayacaklan bir macerayı yasama sansını yakaiayacak. Srz de Mariboro Adventure leam 96ya katılın, Vahşi Batının bu nefes kesen macerasında yerinizi alın. ^ ^ 1 ^ 1İİ ^""'' AMERİKA NIN VAHSIJ90GASINA BASKALOIRACAK GUCLU, CESUR VE KARARLt 4 MACERA AOAMI I l i NASIL KATILACAKSINIZ? Marltnn) Adventure leam %)fa ; katılmak ıcın janriakı kuponu doldurarak IG.6.139G tarıhine kadar, Marlboro Adrenture leam PK 5 Cdiktepe 80G50 istanbut adresine _ «öndermenjz yeterif. Yapılacak öndegeriendirmeden sonra Mariboro Adventure leam 36 ıle ılgılı Mgt n katılım formlan adresınıze ÜAflLBORO ADtfSTURE TEAM96 C X U I lıjmıct brtı^ar j Eıt! | bjpır, CMıyttmiî nr mi Da|unı Tarihi: liUrasi: CiflSJjMİ:
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear