23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
26NİSAN1996CUMA CUMHURİYET SAYFA EKONOMI IMF ile yapılan görüşmelerde yapısal önlem uyarısı ağırlık taşıdı, stand by için somut adım atılamadı Söylemez eli boş dönüyor Söylemez, IMF görüşmeleri sırasında kısa vadeli taahhütlerden kaçındı. FIAT KOZLUKLL \VASHINGTON - Uiuslararası pi- yasalardan düşük faizlerle kredi ara- yışındaki ANAYOL hükümeti. IMF ile en geç temmuzda masay a oturma yö- nünde "prensip anlaşmasına" vardı. IMF'denkalabalıkbirheyet. stand-bv düzenlemesi içın 16 mayısta Türki- ve'ye gelerek 3 hafta çahşmalarda bulunacak. De\let Bakanı ve IMF Türkiye Guvemörü Lfuk Söylemez; enflasvonu indirmede. refahı yayma- da veyapısal reformlardaciddi veka- rarlı adım atamadığı takdırde, ulusla- rarası kuruluşlardan beklediği deste- ğı göremeyeceğıni dile getirdi. Söy- lemez. "İş bizde şimdi" dedi. IMF ve Dün> a Bankası ara dönem toplantılanna 11 kışilik teknik bir he- yetle katılan ve öncekı gün VVashıng- ton'dan aynlan Bakan Söylemez, baş- kenrteki son gününde IMF Başkanı Michel Camdessus ve Dünya Banka- sı Başkanı Yardımcısı Johanes Linn ile bir araya geldı. Görüşmeleri sırasında "kısa vade- li taahhüde gimıekten kaçıpsürekli bi- Söylemez: Seçim ekonomisi anlayışla karşılandı IMF mayıs aymda geliyor A.NKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Devlet Bakanı Ufuk Söylemez, Uluslarası Para Fonu'nundan(IMF) bir heyetin may ıs a\ ında Türkişe "ye geleceğini bildırdi. Söylemez. **I.\İF vetkilikri, Türkiye'nin, enflasyonu düşürmeyi hedefİeyen para ve nıali- ye politikaları ile yapısal reformlan desteklemeye hazır olduklannı ifa- de etnıişlerdir" dedi. Söylemez VVashington'da Dünva Bankası ve I.MF yetkılileny le yaptık- lan görüşmelerin olumlu geçtiğını bildırdi. Söylemez. Merkez Banka- sı ve Hazine gibi ekonomik kurum- lara atamaların yapılması ve 1996 yılı BütçeYasasrnınçıkarılmasının olumlu karşılandığını belırttı. IMF'nin 5 Nisan önlemlerinin ge- çen yılın eylül ayına kadar uygulan- dığını. ancak 24 Aralık seçimlen ne- denivieönlemlerdenödün verıldıği- ni bıldirdiğinı belirten Sövlemez. "Erkenseçim nedeni\lestand-b\ dü- /enlemesine de\am edilme olanağh- nın urtadan kalkması anlavışla kar- ştlanmıştır" dedi. Dünva Bankası ile Türkiye ara- sındaki ilişkılerin venıden gözden geçirıleceğini de belirten Söv letnez. bankayla yap-ışlet-devret modeliy- le vapılacak projeler olnıak üzere >enı yatırımların desteklenmeM konusunun göıiişüldüğünü bildırdi. çimde stand-by'ın uzun vadeli olma- sı gerektiğini"vurguladığı kaydedılen Sövlemez. IMF'den destek aldığını iddiaetmesinekarşın, somut bir stand- bv'dan sözedemedi. Geldığıgündenayrılışınadek \\as- hıngton'da avnı ifadelerı tekraredcn \e sorular neolursa olsun benzerva- nıtlan sıralavan Dev let Bakanı. pazar- lıkyaparken sürekli "Bizazınlık hü- kümetiyiz" gerekçesine sığındı. IMF \e Dünya Bankası yetkılileri- ne Türkiye'nin kısa veya orta \adelı bir stand-bv arzuladığını söyleyen Söylemez'e enflasyondan duyulan endi^enın. sıyası istikrarsızlık kavgı- sı kadar öncelıkli bir biçimdedılege- tmldigi belirlendi. IMF vönetıcilerı Söv lemez'e "Soruniarınızı tespit et- mekte cesurda\ ranmanız önemti. Bir de IMFnin öngördüğü hedeflere u\um «österip so/ünü/ü tutarsanı/ si/j \ an- lızbırakmayız" mesajı \erdiler. ANAYOL iktıdannadestek venlme- siyle. RP"nin önünün kesileceği \e bunıın da pıvasalara duyulan güven anlamına geîeceğı görüşünü dıle ge- tireıı Türk heveti. "Bütün sorunazın- lık hükümeti \e hükünıetin içinde bu- lunduğudurum"anj fikrıni işlediler. De\let Bakanı Lfuk Söylemez. Wa>hıngton'dakı görü^melerını ta- mamladıktan sonra. berabenndeki he- >etle birlıkte \ev\ York'a geçti. Ra- tıng kuruluşları \e bankacılık çevre- leri ile birdizı görüşme yapan Söy- lemez. gerek kredi notunun v, ükseltil- mesı. gerekse ucuz malıvetlı fınans- man konularında çaba harcadı YORUM OZTİN AKGUÇ 1996 Bütçesi Michel Camdessus. Lfuk Sö> lemez'le başkentteki son gününde biriikte oldu. 7 FABRİKAYA EN YÜKSEK TEKLİFİ VERDİLER Uzanlar, 'tekel yok' deyip tekelleşiyorANKARA(Cumhuriyet Bürosu)- Gü- neydoğu Anadolu ve Karadeniz bölgele- rinde çimento sektöründe tekel kuran Uzanlar. Türkiye Çimento Sanayı'nın(Çl- TOSAN) Doğu Anadolu \ e Marmara'da sa- tışa çıkardığı tüm fabnkalara da Rumeli Çi- mento ve paravan şirketlen aracılığıyla en yiiksek teklıfleri verdiler. Uzanlar, sektö- rün Marmara Bölgesf nde en büyük pazar payına sahip Lalapaşa ile Van'dakı fabrı- kaİara *Rumeli Çimento" olarak doğrudan. Kurtalan ve Elazıg fabrikalarına "Kat- san". Erganı \e Kars fabrikalarına "Sema SanayiveTkaret 1 ". Gümüşhane'ye de "Pre- kon" adlı paravan şirketler aracılığıyla en yüksek bedellı önerilerı verdiler. Özelleştirme çerçevesinde 1989-1993 yıllan arasında satışa çıkanlan çimento iabrikalannı alarak Karadeniz ve Güney- doğu Anadolu bölgelerinde tekel kuran Uzanlar. sektörün Doğu Anadolu Bölge- si'ndekı pazar payınının büyük kısmını ele geçirmek içın ihalelere paravan şirket- ler aracılığıyla gırdiler. Özelleştirme Yasası ve Rekabetin Ko- runması Hakkındaki \asa"nın. özelleştir- me sonucunda tekel oluşumunu yasakla- ması iizerine. Dogu Anadolu Bölgesfnde- ki tüm fabrıkalara Rumeli Çimento adıy- la katılamayan Uzanlar. tekel oluşturmak için paravan şirketlerini devreye soktular. Rumeli Holding 'Yönetım Kurulu Baş- kanı Kemal Uzan tarafından da doğrula- nan paravan sirketler konusunda Sanayı veTicaret Bakanlığı'nın Özelleştirme Yük- sek Kurulu'nu uyardığı bildırildi. ÇlTOSAN"a a'it 7 çimento, 2 tugla. bir porselen bir de seramik fabrikası için açı- lan ıhalelerde getinlen teklifler şöyle: Filyos Tuğla Fabrikası: Fabrıkaya en yüksek teklif 8 milyon dolarla Tel Sibor fir- ması tarafından venldi. Ancak teklif. de- ğertespit çalışmalannda belırlenen bede- lın altında olduğu için Özelleştirme Yük- sek Kurulu'nun onayına sunulmayacak. Bozüyük Seramik Fabrikası: Fabrika ıçınTERMALAŞ 8 milyon dolarlık. Ru- meli Çimento da 7.5 milyon dolarlık tek- lif verdi. Tekliflenn düşük olduğu. onaya sunulmayacağı bıldirildi. Vannıca Porselen Fabrikası: Tel-Sibor fir- ması fabrika içın 1 mılyorn dolarlık öneri verdı. Önerı yeterlı bulunmadı. Konya Tuğla Fabrikası: Fabrikaya en yüksek öneri Zeytinoğlu AŞ tarafından 47 milyon 850 bin dolar olarak verildi. Kurtalan Çimento Fabrikası: Uzanlar Katsan adındaki paravan şırket aracılığıy- la 28 mılvon dolarla en yüksek öneriyı verdiler. (kınci yüksek öneri 19 milyon dolarla Çimantaş tarafınhdan venldi. Kars Çimento Fabrikası: Uzanlar .Se- ma Sanayı veTicaret adındaki paravan şir- ket aracılığıyla 22 milyon 350 bın dolarla en yüksek önerıyi getirdiler. Fabrikaya ikincı yüksek önenyı yıne Çimantaş 22 milyon 250 bin dolarla sundu. Ergani Çimento Fabrikası: Uzanlar bu fabrikaya da Sema Sanayii aracılığıyla 38 milyon dolarla en yüksek öneriyi getirdi. Ikınci yüksek önen GÜNSİAD adlı firma tarafından 18 milyon dolarla verildi. ElazığÇimento Fabrikası: Uzanlar bu çi- mento fabrikasınada Katsan adındaki şir- ket aracılığıyla 30 milyon 400 bin dolar be- delle en yüksek önenyi getirdiler. Fabn- ka>a 2. yüksek önen ÖYAK-GAMA tara- fından 27 miiyon 850 bin dolarla verildi. Van Çimento Fabrikası: Fabrikaya en yüksek teklif 125 milyon 890 bin dolarla Uzanlar"ın şirketi Rumeli Çimento verdi. 2. y üksek önenyi de İSKO Tekstıl AŞ 105 milyon 275 bın dolarla sundu. Gümüşhane Çimento Fabrikası: Uzan- lar. Prekon adlı paravan şirket aracılığıyla 3.5 milvon dolarla en vüksek teklifi verdi. İSO Başkanı Kavi'ye göre önemli olan, toplumun ortak hareket etmesi 'Türkiye IMF^siz de başarabîlir' CANA.N SO^ SAL Türkıve'nin IMF ile yenıdcn masaya oturduğu bu günlerde ış dünyası IMF'nin ekonomik so- runlara ne kadar çözüm getirebı- leceğıni tartışıvor. Birkesım işa- damı ve sanayici IMF ile ımza- lanacak olası bırstand-by anlaş- masını tek çözüm olarak göriir- ken. aralarında İstanbul Sanavı Odası (İSO) Yönetım Kuruiu Başkanı Hüsamettin Kavi'nın de bulunduğu başka bir kesım de Türkıve'nin IMF"yeıhtıyaçdu\- madığı görüşündebırleşiyor. Hü- samettin Kavi. "Önenıİi olan, toplumdaki farklı kesinıterin nıev- cut sorunlann çözülmesi konusun- da kararlı olmasıdır" şeklındc konuşuyor. Kav fnin sorularımı- za verdıği yanıtlarözetle şöyle: - IMFTürkiye'nin giindemi ne yeniden girdi. Sizce I.MF. Türki- ye'nin ekonomik somnlanna çö- züm bulabilir rııi? KAV't: 1MF bir danışma mü- essesesidir. Ülkelerin mali yapı- lanna referans verir. Tek başına bozuk makro ekonomik denge- lerı çözemez. Bir ülke IMF'nin danışmanlığından ve deneyım- lerınden favdalanabilır. Ancak hıçbır ülkenin ekonomik duru- mu bir diğerıne benzemez. Her ülkenin kendine özgii yapısal so- runları vardır. Bunedenleherül- keye benzer programlar uygula- namaz. - Yani IMF'nin önerdiği çözüm volları yeteıii olmuyor mu? KAVİ: Önemli olan, toplumun sorun- ların çözümü konusunda istekli olması- dır. Tophımda bir uzlaşma sağlanmalı. HÜSAM ETTİ\ K.AN İ-1M F bir danışma miiessesesidir. Ülkelerin mali vapılanna referans verir. Tek başına bozuk makro ekonomik dengeleri çözemez. Bütünbunlarolmadanhiçbir yapısal çö-. züm işlemez. Borçlanmaya yönelik bir reform paketıneihtiyaçduyulabilir. An- cak biz istemedıkçe hiçbir sorun çözü- lemez. Eger Türkiye kararlı olur- sa IMF'ye bile ihtiyaç duynıaz. - Topİum sorunlann çözümü için istekli değil mi? KAYİ: Örneğin. özelleştirmeye gerek var mı. yok mu? Bunu tar- tışmalıyız. Özelleştirmenin ger- çek manasını anladık mı? Nasıl uyguladık? Toplumun bütün ke- simleri bunları ortaya koyup tar- tışmalı. Bir başka örnek de SSK. konusunda verilebilir. SSK ile il- gılı olarak bir yaşkonusuna takıl- dık gidiyoruz. 40 yaşında da ya- parsan 60 yaşında da yaparsan adı emeklilik. Önemli olan medeni bıremekliliksağlamak. lştebutip konularda Türk toplumunun ne istedığı önemli. - Peki toplum sizce ne istivor? KAYİ: Toplum bugüne kadar aktıf olarak demokrasiye katılma- dı. Yıllardırtoplum adınahepbaş- kaları konuştu. Onların konuştu- ğunu toplumun doğrulan sandık. Ama. onlar kendi işlerine gelen- len söylediler. Ve toplum hiçbirza- man söz sahibi olamadı. Ekono- mik ve Sosyal Konsey bu aşama- da atılan çok önemİi bir adım. Konseyde ışverenler. sanayiciler. ışçi sendikalan. ziraat odalan gi- bı toplumsal örgütlerin temsilcı- leriyle bir çıkış yolu arıyoruz. Önemli olan. uzlaşma. Mesela 3 ışçı konfederasyonun ayrı ayrı fa- aliyetgöstermesı işçi sorunun çö- zümü için önemli birengel. DİSK. Türk- İş v e Hak-İ ş birleşerek ortak bir amaç içın hareket ettiğı takdir- de önemli bir toplumsal engel ortadan kal- kar. Bütün bu uzlaşma adımlan atıldığı ve Türkiye neistediğini bildiği takdirde sorunlar çözümlenir. Bütçeler giderek anlamını yitiriyor, bir yıllık bir prog- ram olmaktan çıkıp bir ücret-maş ve faiz ödeme lis- tesi haline dönüşüyor. Kamuoyunun ilgisi de azalıyor, TBMM'de görüşmeleri de sönük geçiyor. Hüküme- tin gelecek döneme ilişkin hedef ve programını gös- termesi gereken bir belgenin daha fazla ilgi toplama- sı gerekir. Ancak ortada ciddi hedefler, bir program, bu programın yürütülmesine ilişkin politikalar olma- dığına göre, böyle bir belgeye önem ve özen göste- rilmemesi de bir yerde doğal karşılanabilir. 1996 bütçesi de önceki bütçelerden nitelik itiba- rıyla farklı değü. Gelir ve gider yapısı değişiklik gös- termiyor, olumsuzluklar daha da netleşiyor, manev- ra alanları daha da daralıyor. 1996 yılı bütçesi, başlangıç ödenekleri itibanyla, 1995 yılı bütçe gerçekleşmesine göre, yüzde 107.4 oranın- da daha büyük bir bütçedir. 1995 yılı bütçe giderleri 1.720.6 trilyon TL iken, 1996 bütçesi başlangıç ödeneklenne göre 3.568.5 tril- yon TL'dır. Başka bırdeyişle 1995 yılı bütçesinden ca- ri fiyatlarla yüzde 107.3 oranında daha büyük bütçe- dir. Kaldı ki bu karşılaştırma 1995 yılı bütçesinin ger- çekleşen giderleri ile 1996 yılı bütçesinin başlangıç ödenekleri ile yapılmaktadır. 1996 yılında da gider- lerde başlangıç ödeneklerine göre sapmalar olasılı- ğı çok fazladır. 1996 yılı bütçesi, uygulama sonunda başlangıç ödenekleri tutarını aşabilir. Bütçe disiplini- ne uyulacağı, ödeneklerin aşılmayacağı varsayılsa bile. reel olarak (sabit fiyatlarla), fiyat artış hızının yüz- de 65.0'da kalması koşuluyla bütçe, bir önceki yıl büt- çesinden yüzde 25.6 oranında daha büyüktür. 1996 yılında ekonominin büyüme hızının düşük düzeyler- de kalacağı kesin olduğuna göre reel olarak yüzde 25.6 oranında büyük bir bütçe gerçekçi değildir. Söz konusu bütçe giderlerıne ulaşılacaksa, fiyat artış hı- zının yüzde 65.0 dolayında kalması olanaklı değildir. Bütçe, hedeflenen yüzde 65.0 fiyat artışı ile tutarlı de- ğildir. Bütçe giderlerinin yaklaşık üçte ikisi, transfer har- caması niteliğindedir. Konsolide bütçe ödeneklerine göre bütçe giderle- rinin yüzde 63.5'i transfer, yüzde 29.5'i cari harcama, yalnız yüzde 7'si yatırım harcaması niteliğindedir. Büt- çenin transfer harcaması özelliği yıllar geçtikçe da- ha göze çarpıcı duruma gelmektedir. 1995 yılı bütçe gerçekleşmesinde transfer giderlerinin payı yüzde 56.5 düzeyinde idi. Her yıl bütçe içinde transfer har- camalarının payı kabarmaktadır. Transfer harcamalannın büyük bölümü iç ve dış borç faiz giderlerinden kaynaklanmaktadır. Devlet, faiz ödemeleri nedeniyle temel hizmetleri göremez, yatırım yapamaz, hatta memurayaşam düzeyini sür- dürecek maaş ödeyemez duruma düşmüştür. Per- sonel giderlerinin bütçe giderieri içindeki payı yüzde 20.8'e değin gerilemiştir. Bir önceki yıl bütçe uygu- lamasına göre personel giderlerinin toplam harcama- lar içindeki payı yüzde 29.2 düzeyinde idi. Vergi gelirlerinin yüzde 91.0 oranında artması ön- görülmüştür. 1995 yılında vergi gelirieri 1.085.0 trilyon TL iken, 1996 yılı vergi gelirlerinde 2.073.0 trilyon TL, cari fi- yatlarla yüzde 91.0 oranında artış tahmin edilmiştir. Vergi gelirieri içinde gelir ve servetten alınan vergi- lerin payı yüzde 40.0'a gerilerken dolaylı vergilerin pa- yı yüzde 60.0'a yükselmiştir. Vergi gelirlerinin, ana kaynaklar itibanyla ücretlerden kesilen gelir vergisi, KDV ve Akaryakıt Tüketim Vergisi'nden oluşması da- ha da belirginleşmiştir. Bütçe açığı 861 trilyon TL'ye yükselmiştir. Plan ve Bütçe Komisyonu'nda bütçenin başlangıç ödenekleri 3.511.0 trilyon TL'ye ındirıldiğinden, büt- çe açığı 861.0 trilyon TL olarak hesaplanmaktadır. Bir önceki yıl bütçe açığının 316.6 trilyon TL olduğu dik- kate alındığında, öngörülen açık, cari fiyatlarla yüz- de 172.5 oranında daha fazladır. Kaldı ki bütçe açı- ğının 1.200 trilyon TL'ye ulaşması olasılığı daha faz- ladır. ANAYOL hükümetinin bir yıllık programı yukanda özetlenmiştir. Bu tür politikalardan ve politikacılardan ülke için bir şeyler umanların bilgi ve dikkatlerıne sunulur. tirme Demokrasî ve Ulusa !/J _ Amaç, sermayeyi verimli emeği değersiz kılmak Ş imdi y ukanda söyledikleri- mi. tekrar v urgulayarak bi- raz daha açmaya çaİışmak ve özelleştirmenin sonuçları- na ilişkin bazı noktalaradeğinmek istivorum: Özelleştirme kapsamında gün- deme gelen ekonomi politikalan- nı. vöneldiklen hedefler itibanyla üç ana başlık altında toplayabiliriz sanırım. 1) Fordist ücret ilişkisini değiş- tirmek: 2) Cretkenliği arttırmak. 3) Sermayeye değer transfer ederek krizi aşması için gereklı uyumu sağlamasına yardımcı olmak. Birin- cisinden. ücret ilişkisini. v ani eme- ğin yeniden üretiminın toplumsal koşullannı değiştirmek hedefin- den başlarsak bu bağlamda. ücre- tin devlet tarafından ödenen kıs- mını düşürmek. emek piyasasını esnekleştirerek işçilerin pazarlık gücünü azaitmav abu şekilde de pi- yasadaki ücretı düşürmeye yönelik politikalann gündeme geldığini gö- rüriiz. Özelleştirilemeyen kamu kuru- luşlannın. fonlannı kısarak örnegin. belediyelerin. hastanelerin. eğitim kurumlannın hizmetlerini. piyasa kurallanna göre ve rekabet koşul- lannda sunmaya zorlav arak bu yol- la ışçiler üzerinde daha düşük üc- retlerde çalışmalan için ek basınç yaratmak da yukarıdaki politika- lann mantıksal bir uzantısı olarak gündeme gelir. Ikinci hedef sermayenin üretken- liğıni arttınnaktır. Bu bağlamda da gündeme gelen emek piyasasımn es- nekleştiriîmesi. işe almayı ve işien atmayı kolaylaştırarak iş disiplini- ni arttırmaya ve bu yolla iş sürecin- deüretkenliği vükseltmeye. bu üc- retlerdekı bir düşüşle birlıkte ger- çekleşeceği için dediğer birdeğiş- le emek sömürüsünü daha yoğun- lastırmaya hizmet eder. Esneklik. avnca yeni teknoloji ve üretim, ış- letme metotlanna bağlı olarak ya- şanan ışten çıkarmalara direnişin azalmasını sağlayacaktır. Esnek- leştirmeyı arttırmak için muhafa- zakâr hükümetler yeni yasalar çı- kardılar. sosval demokrat partilerve hükümetler de zamanla bunları be- nimsediler. Özelleştirmenin sadece bir par- çası. belkı de en önemli parçası ol- mayan KİT'lerin satılması. devle- ti bu faaliyet alanlanndan çekerek yeni değerlenme alanlan açacak. sermayenin dolaşımını hızlandıra- cak ve yaygınlaştıracak. bu satışlar- dan elde edilen kaynaklarla geçici bir süre de olsa bütçe üzerindeki bas- kı azalacağı içın sermaye üzerinde- ki vergileri azaltmak bu yolla kav- nak transferi gerçekleştirmek müm- kün olacaktı. Aynca. kamu harcamalannın kı- sılması sonucu. bütçe açığı küçü- menın gereğinden bahsetmeye baş- ladılar. ama olan da oldu bir kere. Özelleştirme sürecinin üçiincü ayağı ise kamudan y apı lan tasarruf ile oluşan fonlar ve ucuza. hatta te^v iklerle satılan dev let işletmele- riyoluylaözelsektöre. devleteliy- le değer transferi yaparak sermaye birikiminde yaşanan yavaşlamaya karşı direncini arttırmaktı. Bu po- litika 1980'lerde etkin bir şekilde uygulandı. Ancak.yine 1990'larda özelleştirilen şirketlerin yöneticile- rinin astronomik ücretleri. sunulan hizmetlerin kalıtesinin düşüklüğü ve buna karşılık sürekli artan fi- yatlan da sık sık ve nefretle konu- şulan konulararasına girdi. Bu ara- da özelleştinne sürecinde yer alan bakanlann ve müsteşarlann bırçok Ö zelleştirme, devletin ücret ve gelir politikalan uygulama gücünü ve üretim alanındaki etkinliğini elinden aldı. Bu. sermaye-emek ilişkisini düzenleme ilişkilerini de emek aleyhine. devletin elinden almış oluyor. lecek. dolayısıyla borçlanma gere- ğinin azalmasıyla kolaylaşacak olan mali disiplin. düşük enflasyon-dü- şük faiz ortamı yaratarak mali ser- mayenin değerlenme ve spekülas- yon koşullanna istikrar getirecek- ti. Bu arada işsizliğin artmakta ol- ması ve çalışanlann yoksullaşma- sı ise katlanılması gereken zorun- lu bir fedakârlık olarak görülüyor- du. Ancak 1990'lann ikınci yansı- na girerken içinde bulunduğumuz ortam. bu politikalan uygulamiş birçok ülkede yapılan fedakârlık- lann sonucunun alınmadığını. çe- kilen acılann boşuna. daha ziyade sadece çok sayıda spekülatör ve uiuslararası yatınmcının v aranna çe- kildiğini gösterecekti. Dün bu politikalan savunanlar. şimdi esas olarak gelişmiş ülkeler- de. toplumsal banşın tehlikeyegır- diğini düşünerek. piyasayı eleştir- meye ve mali sermayeyi kontrol et- ülkede daha sonra gerek özelleşti- rilen işletmelerde gerekse de bun- ları alan çokuluslu şirketlerde yö- netim kurulu üyeleri olmalan da ilgi çekicı ve ibret vericı bir diğer gelişmeydi. Yukanda ana hatlan tarif edilen manzaradan görüleceği gıbı özel- leştirme. birkaç KlT'in satılması- nı çok aşan. sermaye birikim süre- cıni ba^tan aşağı değiştirmeyi amaç- layan çok kapsamlı bir projedır. Doğal olarak da bu derecede kap- samlı bir projenin. buna uv gun çok karmaşık toplumsal sonuçları ola- caktır. Bu projenin gerçekleştıği yerlerdeveyagerçekleşmesihalin- de yaratacağı politik sonuçlara ka- baca şöyle değinebilirız sanınm: Özelleştirme süreci içinde. dev - letin ekonomik yaşam üzerindeki belli bir tür müdahale olanağı za- yıflayarak demokrasi aşınırken dev - İetin bir başka tür müdahale olanak- ları artarak baskıcı karakteri güç- lendi. Söyle kı: Özelleştirme. yani dev - let işletmelennin satılması ve eko- nomi üzerinde dev let kontrollerinin kaldınlması ve uiuslararası piya- salann kurallanna uvum sağlan- masının zorunlu hale gelmesi. dev- letin ücret ve gelir politikalan uv- gulama gücünü ve üretim alanında- ki etkinliğini elinden aldı. Bu ser- maye-emek ilişkisini düzenleme ilişkilerini de emek aleyhine. dev- letin elinden almış oluyor. Örneğin dış ticareti düzenlemek. sermave giriş çıkışlarını kontrol etmek. dö- v ız kurlannı düzenlemek. uluslara- rası piyasalann arzusu dışında fa- iz ve vergi politikalan. hatta geniş- iemecepara polıtikalan uygulamak ımkânsız hale geliyor. Her ne kadar dev lete toplumda- ki egemen sınıflardamgasını vurur- sa da hükümet politikaları, parla- menterbir sistem içinde. isterıste- mez oy tabanını oluşturan sınıf ve tabakalann etkilerine karşı tümüy- le korunaklı değildir. Seçilerek hükümet olmak zorun- da olan partiler. bu oy tabanlarının isteklerine. belli sınırlar içinde de olsakulakvermek veprogramlan- na almak. hükümet olunca da uv- gulamayaçalışmak. uvgulamadık- ları takdirde de bırdahaki seçim- lerde bu durumu izah etmek zo- rundadırlar. Her ne kadar ıdeoloıık belirlemeler altında işlese de bu sü- reç. tüniü ile etkisiz ve anlamsız bir süreç değildir. Bu sürecin öne- mi. ortadan kalktığıııda örneğin bir askeri diktatörlükle değiştınldiğin- de ortayaçıkar. Bu v üzden özelleş- tirme. devletin ekonomıve müda- halesinin olanaklannı kaldırarak geniş halk tabakalarının. ama özel- likle emekçilerin devlet alanında kendilerıni ilgılendiren konularda. temsil ilişki içinde oldııklan partı- lerin lıükümetlerı aracılığı ile basınç yaratma olanaklannı elinden alır. SÜRECEK Özelleştirme politikalan ele alınırken işsizliğin artmakta olması ve çalışanlann voksullaşması katlanılması gereken zorunlu bir fe- dakârlık olarak görülüyordu. Bu bağlamda İş ve İşçi Bulma Kurumu'nun önündeki izdihamın da gözardı edilmesi daha kolaylaşıyor. (Fotoğraf: ERDOĞAN KÖSEOĞLL) Erdemir'in ihalesi sıfirlandıANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ereğli Demir ve ÇelıkFabnkalan (Erdemir) Idare Meclis Başkan Vekili ve Genel Müdür Yalçın Amamermez. "Erdemir'in özelleştirilmesinde OYAK, Bav ındır Holding\e Erdemir N'akfı'ndan oluşan konsor- siyumdan vana taraf olma- sı" yolundaki iddiaların doğru olmadığını söy- ledi. Ereğli Ticaretve Sanayı Odası Başkanı _ YaşarTetiker'in iddi- M alanyla ilgili olarak bir basın toplantısı düzenleyen Amanvermez, söz konusu konsorsiyumun Erdemir'in değerinden düşük fiyata sa- tılmasını önleyici bir mis- yonu olabileceği için des- teklediğini açıkladı. Aman- vermez. "Zatenartık özelleş- tirme çalışmalan da sıfirlan- mıstır. Ne konsorsiv um. ne de ihaleler var. Özelleşn'rme tek- rar ele alınacak" dedi. Amanv ermez. yüzde 30'u satılacak Erdemır'ındeğeri- nin 4 milyar 500 bin dolarol- duğunu. satılacak kısmının 1 milyar dolardan aşağıya satılmaması gerektiğini de belirterek, "Ancak, telaffuz edilen fiyat 100-150 miŞon dolardı. Konsorsiy um fiyatı 1 milvardolaraçıkardı" de- di. Borsanın en büyük şirketlerinden olduğu- | nu belirttıği Erdemir'in - bugün vapılacak genel kurulundan sonra ortaklan- na 4 trilyon 145 milyar lira- lık kâr payı dağıtılacağını açıklayan Amanvermez. "Böyiesine güçlü bir şirketi 100-150 milyon dolara al- mak istiyoriardı. Konsorsi- v um. Ertğli'de at koşturmak isteyenlerin yolunu kapata- cağı için bu söylentileri çıkarrvorlar"dedı. Sıvas'ta w delî dana' alarım S1NAS (Cumtauriyet) - Sağlık Bakanlığı Temel Sağ- lık Hizmetleri Genel Mü- dürlüğü, tüm teşkilatı \ e dok- torlan alarma geçirdi. Genel Müdürlük, deli dana hasta- lığı ve benzeri hastalıklarla ilgili tüm bulgulann en kı- sa süre içinde kendilerine iletilmesini istedi. II Sağlık Müdürlüğü ara- cılığıyla Sıvas'ta bulunan tüm hastane. sağlık ocağı. sağlık ev i, özel muayeneha- ne. özel klinik ve tüm dok- torlara gönderilen vazıda. "Sağlık kurumlannca son lOgün içerisindeCreutzfeldt Jakop hastalığı ile benzerlik gösteren patolojik tanısı ke- sin konmuş olan hastalara ait epikrizlerin bakanbğa sıı- nulmak üzere müdürlüğü- müzegönderiimesi" denildi. Bu arada Sağlık Bakanlı- ğı'nın il müdürlüklerine gön- derdiği yazıda Creutzfeldt Jakop (deli dana) hastalığı- nın. bildirilmesi zorunlu has- talıklar listesinde olduğu da yer aldı. Bakanlığın il müdürlükle- rıne gönderdiği yazida. "Creutzfeldt Jakop hastalı- ğının. bildirimi zorunlu has- talıklar kapsamına alınmış olması nedenivle, 1.4.1996 tarihinden itibaren şüphdide olsa bu hastalığın tanısını alan kişilerin en süratli vasn ta (tercihen faks ile) bakan- lığa iletilmesi" gereğıne dik- katçekildi. Bu arada Cumhuriyet Üni- versitesi Tıp Fakültesi de va- tandaşlann "delidana" has- talıgı konusunda uyarılma- sı ve bilgilendirilmesi ama- cıyla bir konferans düzen- ledi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear