Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 17 NfSAN 1996 ÇARŞAMBA
OLAYLAR VE GORUŞLER
Eğitimde Büyük Atılım: Köy Enstitüleri
Prof. Dr. ADİL İZYTREN Hukuk Sosyohğu
Y
akın tarihiniizde. cum-
hurıyet döneminin baş-
langıcından bugüne de-
ğin sosyal yaşantımızın
geçmışine bir göz atılır-
sa. ilk on beş yıllık Ata-
türk dönemi dışında. toplum düzenimiz-
degittikçe yoğunlaşan süreklı birdüzen-
sizliğin zamnn zaman toplumda ağır bu-
nalımlara yol açtığı. Atatürk'ün ortaya
koyduğu devrim ilkelerinden uzaklaşıl-
dıkçabunalımlannarttığı görülür. "Ata-
türkçülük" (ya da "KemaJizm") diye ad-
landırılan Atatürk'ün de\rim ideolojısi.
esasında gerçekleştirilmesi Türk toplu-
mu için (yaş.amsal) zorunlu ikı temel
amaca dayanıyordu. Birıncisi "tam ba-
gımsızlık". öteki "Türk ulusunun müm-
kiin olan en kısa süre içinde çağdaş u\-
garlık düzey ine uldştırılnıası" idı.
Uygulamada bırinci amaç. bağımsız-
lık savaşı kazanılarak yenı kurulan TC
Devleti'nin Lozan Antlaşması ımzala-
nıp uluslararası alanda tanınmasıyla ger-
çekleşmişti.
ikinci amaç. yanigelişmemiş 'ümmef
toplumu'nun 'ulus'niteliğıni kazanarak
'uygar'birtoplumdüzevineulaşması ise
yüzy ılîar boy u sürecek bır çaba (y ani öz-
veri \e savaşım) \erilmesini ve gösteril-
mesinı gerektiriyordu. Çünkü Batı. din
adamı Martin Luther'in beş yüz yıl ön-
cesinden başlattığı din refornıundan baş-
layarak y üzlerce yıl süren "Aydınlanma'"
dönemiyle bugünkü çagdas. gelışme dü-
zey ine ulaşabilnıisti. Bu nedenle nıantık-
sal açıdan vapılacak en önemli atılım,
devrim >olu>la uvgarlık savaşınıının sü-
recini kısaltnıaktı.
Atatürk devrımlerının uygulanmasrn-
daki temel amaç. uygarlık volunda hal-
ka dayalı hızlı bir toplumsal kalkınma-
nın gerçekleştınlmesıydı. Böylece ana-
yasava konan "laiklik" ilkesine dayalı
eğitını birlığı. üniversite reformu \b. gı-
bi köklü atıîımlaryanında; kurulan hal-
kevleriyle aynı zamanda halkın kültür
düzeyinin y ükseltilmesıne çalışılıy ordu.
Söz konusu refbrmların dev rim yoluy -
labaşarılması zorunluydu. Fakat k'ısabır
süre sonra. hızlı bır toplumsal kalkınma-
nın gerçekleştirilmesı içın bu atılımların
da yeterlı olmadığı anlaşılmıştı. Çünkü
uygarlık volunda. toplumun bütününü
kapsavan sosyo-ekonomik ve kültürel
alanda hızlı bir toplumsal kalkınma. an-
cak kırsalbölgelerhalkmınfvani köy yö-
relerinın) uygun bır yöntemle eğitjlme-
si>le gerçekleşebilırdi (O dönemde
1930'Iarvehatta 1940'larTürkiyesi nü-
fusunun yüzde sekseninden fazİası kır-
sal yörelerhalkı idi). İştc Köy Enstitüle-
ri bu amaçla kuruldu.
Türkiye'nin toplumsal kalkınmasın-
da. kırsal kesim halkının uygun bireği-
tim planına göre aydınlatılarak yaşam
düzeyinin yükseltilmesi düşüncesi. ilk
kez eşsiz önder Atatürk tarafından açık-
lanarak onun sağlığında (1937 yılında)
deneme çalışmalarına başlanmıs,: Köy
Enstitüleri. 1940'ta çıkarılan 3803 sayı-
lı yasayla faaliyete geçirilmışti.
Köy Enstitülerinin kuruluşlarından
1954 yılmda kapatılmalarına kadar ge-
çen on dört > ıllık çok kısa süre içinde; bu
kurumların etkı alanlarına giren köy lerin
şaşırtıcı bir hızla kalkınmaları yanında.
buralardan çıkanlardan ülkede seçkin bir
yazarveaydınlargrubunun yetişmişol-
ması bile bu enstitülerin v erimlilik gücii-
nü ve köy yörelerinin gerçek yüzünü
Türk halkına tanırmış olması bakımın-
dan bu kurumlann önemını kanıtlamaya
yetmektedir. Kaldı kı bu kurumlar; dün-
yaca ünlü eğitbilimciler (pedagoglar).
toplumbilimcıler, siyasct adamları \e
özellikle UNESCO tarafından da sade-
ee Türk toplumu için değil; kalkınma ça-
basındaki azgelişmiş ülkelerin de de-
mokrası ve uvcarlık \olundaki ilerive
dönük atılımları ıçın ülküsel ııdeal) ör-
nek olarak gösterilıvordu (I).
• • •
Köy Enstitiilerini 1950'de iktidara ge-
len Demokrat Parti. özellikle etkin top-
rak ağalannın ve tefeci takımının da et-
kisi altında 6234 sayılı yasayla kapat-
mi!)tı. Bu olay aslında, Kemalizm ide-
olojisinden kaynaklanan Atatürk dev-
rimlerinin en önemlilerinden birininyok
edilmesiydı. Çünkü Köy Enstitüleri uy-
gulaması. örneğin elli yıl sürdürülebil-
sey di: 1990'lann Türk toplumu 'eğjtümiş
işgücü' \ e 'uvgariaştnış halkıvla' dünya-
nınöndegelengelişmişuygartoplumla-
rı ara>ındaki sa\gın >erini alabilirdi.
BugününTürkıvesı'nin vüzde2.5ora-
nında çok hızlı nüfus artışının nedeni.
özellikle kö> yörelerı halkının eğitim-
sizliğidir. Bu hızlı nüfus artışının üre-
timle kar$ılanamaması kırsal yörelerden
kent \e kasabalara \onelik göçü yıllar-
dan beri hızlandırmakta. bö\ lece bu >ö-
nelişsonuçta bü\ük kentlerin bilesosvo-
ekonomik \e kültürel özyapılarını (ka-
rakterlerini)>itırnıelerıne ve kö> nıtelı-
ğine dönüşmelerine neden olmaktadır.
Çünkü günümüzde köy vörelerınden
kentlere göç edenlerın tümüne yakın bö-
lümü: kent yaşantısına uyum sağlama
yöntemi açısından gerçek anlamda ne
kentli venedeköylüdürler(2). EüerKöy
Enstitüleri uvgulaması 1990'lara kadar
sürdürülebilseydı. bu savede kalkınan
köv lerden kent \e kasabalara bu yoğun-
luk'ta göç akını olmayacagı kesindir.
Türkiye'nin 1950'lerden bugüne de-
ğin ve bugün de sadeee köy yöreleri için
değil. üniversiteleri de kapsayan gerçek
bir eğitim ve kültür polıtikasının varlı-
ğından kimse söz edemez. Bize göre bu
olumsuzluğun. '•Kemalizm'" ideolojısin-
den ve Atatürk'ün devrim ilkelerinden
bilmeyerek ve daha ziyade bılerek uzak-
laşmanm sonucu olduğu kesindir. Nite-
kim kapatılan Köy Enstitülerinin yerine
öteden beri siyasal iktidarlar. meslek
okulu olarak yüzlerce imam-hatıp oku-
lu açmayı yeglemisler. bu kuruluşlarla
halkın kültür \ e ahlak düzey inin y ükse-
leceğinı sanmıslardır. Dinkültürüyanın-
da halkın ahlak düzeyı ıse ancak müspet
bılime dayanan akılcı bir egıtinı yönte-
mıyle yükseltilebilir. Bu nedenle Köy
Enstitülerinin ya da benzerı daha gelış-
miî) eğitim kurumlannın olabilen en kı-
sa sürede faaliyete geçirilmelerinın sağ-
lannıasi. Türkıye'nin gelecegi ıçın "ya-
şamsal" bır zorunluluktur.
PENCERE
(II Cumhuriyet gazetesınin 15 Haziran
1994 larihlı nüshasında çıkan yaztınız.
(2) \di\ Izveren. Hukuk Sosyolojisi.s. 79.
vd.
ARADABIR
ML'HSİIVE HELİMOGLL Y4\XZ
Sanat ve Eğitim
Tiyatro bölümü öğrencilerimiz, 27 Mart "Dünya Tı-
yatrolar Günü" kutlamalannı, Nâzım'dan dizeler oku-
yarak başlattılar. Türk dilinirt o en büyük ustası, güneş
gözlü kızların. dal gibi delikanlıların ağzından; "Bugün
pazar I Bugün beni ilk defa güneşe çıkardılarI Ve ben
bugün ilk defa gökyüzünün I Bu kadar mavı, bu kadar
beırak I Ve benden bu kadar uzak ! Olduğuna şaşa-
rak I Durdum I Sonra saygıyla toprağa oturdum I Da-
yadım sırtımı beyaz duvara / Bu anda ne düşmek dal-
galara I Bu anda ne kavga, ne hürriyet, ne karım I Gü-
neş, toprak ve ben bahtiyarım" diye seslendı bıze.
Gençler sonra danslaredip, şarkıfarsöylediler. Oyun-
lardan sahneler sergileyip sanatın gücüyle göklere yük-
seldiler. Yureğim sevınçle doldu ve ışte eğitimın gucü
dedim. Ogrencılerin yaptıkları her güzel şey, benı yeni
baştan umutla doldurur, çünkü onlar Tevfik Fikret'in
deyişiyle, artık birer birer uyanması gereken "Feza-yı
ferdanın küçük güneşlerı "dır.
Derken Patrick Süskind'ın tek kışılik oyunu "Kont-
rabas"ı sergiledi bır güzeJ insan. bir güzel sanatçı 01-
cay Kavuzlu. Oyundan once dağıtılan metinde şöyle
denıyordu: "Soloya elverışli olmayan çalgının, talıhsız
çalgıcısına kulak verirken teknoloji tembelliğının yal-
nızlığından bır an olsun sıyrılmaya, hep birlikte soluk
almaya, sadeee sanatın büyüsüyle efsunlanmaya değ-
mez mi?" Değmez olur mu hıç, hem de nasıl değer...
Şimdilerde en çok tiyatro sanatına ilgi duyuyorum. Bu
nedenle. hakkıyla oynanan biroyun izlemek, hertiyat-
rosever gibı beni de her zaman heyecanlandırıyor, Bu
kez de öyle oldu. Oyuncuyu kutladığımda, yüzünde
belli belırsiz, ama pek de gizleyemediği bir gururla
"Efendim, ben Cüneyt Gökçer )n öğrencısıyım" de-
di.
Bir ınsamn hocasıyla övünebilmesi ne güzel... Daha
doğrusu bir ülkede, kendileriyle övünülecek hocaların
bulunması ne guzel... Cüneyt hocayla derslere girip çı-
karken karşılaşır, ayaküstü söyleşiriz çoğu kez. Zaman
zaman da öğle yemeklerinde sürer bu söyleşiler. Bir ke-
yiftıronu dınlemek. Daha bir varsıllaşmış olarak ayrılır-
sınız her söyleşiden. Çünkü cumhuriyet döneminin
canlı bir tiyatro tarıhiyle söyleşmışsiniz demektir. Onun
için Kültür Bakanlığı'nın hazırladığı "Sanatta 50 Yıl" ki-
tabına bakarken nasıl da dolu dolu bir yolculuk yapı-
yor ınsan, bu ellı yıllık zaman tünelınde. Julius Se-
zar'dan Hamlet'e, Köroğlu'ndan Cyrano de Berge-
rac'a. Kral Lear'dan Don Quixote'a Kral Oidipus'tan
Sütçü Tevye'ye kadar, kimlerle karşılaşmıyorsunuz ki
bu zaman tünelinde...
Bir gün derse girerken Cüneyt hocaya. o çok seve-
rek giydiği oduncu gömleğinin, kendisine yakıştığını
söylediğimde "evef'dedı, "ışlevseldir de aynı zaman-
da, çünkü odun kesmeye gidiyorum. bız hocalarda bir
bakımayontucu değilnniyiz..." Bu söz bana. ünlü hey-
keltıraş Rodin'ın şu söylemini anımsattı: Kendisine bu
olağanüstü heykelleri nasıl yaptığı sorulduğunda, "Taş-
taki fazlalığı yontuyorum, ortaya bu heykeller çıkıyor"
demiş. Galiba tiyatro hocaları, yontucuların tersine in-
sandaki eksiklığe katkılarda bulunarak, değerler ekle-
yerek ortaya bir güzel, bır aydınlık, bir üretken variık çı-
kıyor. Sevgili okurlar, sahnede çocuklarımızın yaptıkla-
rına baktım da gördüklenmı siz de görseydiniz. inanı-
yorum ki yüreğinız ışıkla. umutla dolardı. Çünkü ben.
güneş gözlü gençleri sanatın al kanatlanna bınmiş. ye-
şil karanlığın üstüne üstüne uçargördüm...
TARTIŞMA
Cumhuriyetin Güvencesi Türk Ordusu
A
tatürk. 29 Ekım
1933günü
Cumhuriyet
Bayramı'nda verdiği
tarıhsel söylev ınde
ulusuna söyle
seslenıyordu: "A/^amandaçok >e
bü> ük işlt'r vaptık. Bu işlerin en
bü\ügü: temeli. Türk kahramanlığı
\c >üksek Türk kiilrürü olan Türkiye
Cumhuriveti'dir. Bundaki başanyı,
Türk ulusunun ve onun değerli
ordusunun bir >e beraber olarak
karaıiılıkla vürümesine borçluyuz."
Bu sözlerle. kurulan yenı ve çagdaş
cumhurıyeıın; Türk halkının ordusu
ıle bır bütünlük içinde birlikte
basanya ulaştığını. iç vedıs
düşmanlara karşı kazanılan askersel
utkular ıle onu ızleyen dönemde
yaşama geçınlen dev rımlerde halkın
ayrılmaz bır parçası olan ordunun
değen ve katkısı vurgulanıyordu.
Atatürk, gerek Kunuluş Sava^ı
sırasında. gerekse sonrasında. her
fırsatta bu gerçeklen yinelıyordu.
Çünkü bu ordu. en güç koşullarda.
atalarına yakı^ır oldugunu. Bırıncı
Cıhan Sava>ı'nda tüm cephelerde
göstermiş. bu savas sonrasında.
bırlıklerın dağıtılmıs; ve tüm
silahlarının alınmı^ olmasına karsın.
Atatürk'ün önderlığınde yenıden
olus.arak tansik (mucizeler)
yaratmistır. Atatürk. Türk ordusunun
yüceliğını. 22 Kasım I924"te
komutanlarla yaptığı bir toplantıda
^u tümcelerleaçıklıvordu: "Türki>e
Cumhuriyeti. valnız iki şe>e güvenir.
Biri. ulusun kararlılıyı. öbürii de en
kötü ve /or koşullarda. dünvanın
takdirini ka/anmış bulunan
ordusunun kahramanlığı». Bu
ordular. tarihte. nıisli görülmemi;
kahramanlıklar. ö/veriler
gösterntiştir. Şanlı utkular
kazanmtştır. l lusunun \e ülkenin
gerçekten tninnet >e ^ükranına bak
kazanmıştır (Atatürk'ün SoŞkn \e
Dem-1989 Bas. C: II Sa: \1İ ve De.)
Cumhuriyet dönemıne gırıldikten
sonra özellikle ordumuzun. Atatürk
ılke ve devnmlerı doğrultusunda
çağdaş ve modern kimlığını
kazanması başlıca amaç olmuştur.
\urtta Sulh Cihanda Sulh
özdeyışmin özünde yatan gerçek.
Türkıye Cumhurıyetı'nı sonsuza dek
korumakla görev lı silahlı
kuvvetlerın. her açıdan güçlü ve
yeteneklı olması. ıçten ve dı^tan
gelecek her türlü saldırıyı önleyecek
güçte tutulmasidır. Hıç unutmamak
gerekır kı sıvasal cografyamız gereğı
Türkıye. dört yanını saran ülkelerin
dostluğuna güvenebılecek durumda
değildir. Öte yandan ordumuz:
devrimlere. Atatürk ilkelerıne ve
onun kurduğu eumhurıyete bağlıdır.
\e bugüne kadar bu nitelıklerinden
hıçbır şekilde ödiin vermemiştir. Bu
nedenle. devrımlere kar^ıt olanlar.
içte ve dı$ta. onun sarsılmaz
bekçilen olan orduya da doğal
olarak karsıdırlar. Her fırsatta. onun
şanlı adını ve esas kimlığını
çarpıtmaya çalışmaktadıılar. Oysa.
ordumuz çesjitli zamanlarda.
kaçınılmazgırısimlerinin hemen
ertesınde. demokrasinin yenıden
yaşama geçırılmesi ıçın elinden
celeni yapmayı basarmıştır. (*)
TC Sılâhh Kuvvetler İç Hizmet
Yasası'nın 35. maddesi. ordunun
görev lerıni tanımlamıstır: "Türk
Silahlı Kuv vetkri'nin vazifesi; Türk
yurdunu ve anayasa ile tayin edilmiş
olan Türkive C umhııriyeri'ni
korumak ve kollamaknr." Görülüyor
ki Türk ordusunun görevi sadeee
dışarıdan gelecek düşmana karşı
savaşmakla sınırlı olmayıp.
eumhuriyete yönelecek tehlike
nereden gelırse gelsın. ülkeyi
korumaki ve kollamak onun birincil
görevidir.
Orduyu. içte etkısiz kılmayı
amaçlayan kımılen. anayasamızın
118 ve takip eden maddelennde
düzenlenen Güvenlik Kurulu'nun
yapısı içinde yer aimakta olan. üst
dûzey ordu görev lilerinin bu doğal
konumunu sakınealı ve güya
demokrasıye aykırı göstenneye
calışmaktadırlar. Oysa. dev letın
yüksek düzey kurumları arasında.
ulusun yaşamsal sorunlannın
çözümlennıesınde ordu
temsilcilerinın bulunması -son
yıllarınçevreıııızde ve ıçımızdekı
olumsuz gelismeler nedenıvle- doğal
sayılmalıdır. Kaldı ki yıne anayasa
gereğince aldığı kararlaı. Bakanlar
Kurulu'na tavsive niteliğindedir.
Büyük Millet Meclısı'nde enine
boyuna tartıvldıktan >onra yürürlüğe
konulabilen kararlardır.
Bugün ülkemizde. hıçbır vıcdan
sahıbı ordu yönetım kadrosunda
görev h komutanlarımızın. ülkenin
kaderini elınde tutan siyasilerden
daha az görgülü. daha az nıtelikli.
daha az kısılikli ve daha az kültürlü
ve de daha az dev rimlere ve
eumhuriyete bağlı oldugunu
söyleyemez.
Sevgili Atatürk. ulusunu ve onun
bağnndan çıkmış ordusunu ölüm
anına kadar aklından çıkarmamıştır.
Ölümünden bır hafta önce
açılan T. Büyük Millet
Meelısi'nde. 1 Kasım 1938 günü
okuttuğu söylev inde. sözü Türk
ordusuna geurıyor ve
mılletvekıllenne şöyle
seslenıyordu: "Ordu, Türk ordusu!
Işfe büriin ulusun gögsünü itimat ve
gunır duygulan ile kabartan şanlı
ad.' Ordumuz, Türk biriiğinin, Türk
kudret ve yeteneğinin Türk
vatanseverliginin çeliklesmiş bir
ifadesidir."
Yüce Atatürk'ün T. Büyük Millet
Meclısı'nde son konuşmasıdır ve
Türk ulusuna vasiyetidir bu
konusma...
(*) Gerek de\ nnıler Mirecındekı birtakını
oluvları. gerekse 12 Evliil .sonrasınUjk/
olunısuzlukları. tiimıı ıle ordu kurumuıu
ın.ıI etnıek olunaklı bulunmadıüı gıbı
Hastn Sağlam yıbı ınarjınal \e lekıl
olguları. urduııun oıuırs.ıl kımlıŞı ıle
özdejlesıırnıeve kalkı^nı.ık da yanıltıcıdıı.
yerC'.'klerı gönııemeklır
Bahir M. ERÜRETEN
Hukııkçu
Yeni Sol, Yeni CHP
2
4Arahk 1995
seçımlerıne **\eni
sol, Veni CHP"
sloyanı ile tıren
CHP. yüzde 10.7
oy alarak ülke
baraıını zorlukla asabılmiştır.
Seçim gecesinden ıtıbaren
C HP'nın aldığı bu sonuç
tartışılmaktadır. Atatürk
tarafından kurulan.
cumhunyeti vedemokrasiyi
kuran bu partının y üzde
10luk seçım baraıı ıle
boğuşmast. dıkkatlerı bu
parti üzerınde
yoğunlaştınTiıştır. CHP'nin
geleceğı Türk demokrasisıni
de etkıleyeceğı ıçın
önemlıdır. Onun ıçın CHP'yı
sadeee CHP'lıIerı
ilgılendıren bır siyasal
kurulus olarak görmemek
gerekır. CHP'den kaçan
oy ların büy ük çapta adil
düzen'e yöneldığı ve bunun
sonuçlarının da bugünkü
siyasal hayatımızı etkıledığı
gerçegı göz önüne alınırsa
yenı sol. yenı CHP
olgusunun tartışılması gereğı
ortaya çıkıyor.
Yenı sol söylemı. yenı
değildir. Sayın DenizBaykal
v e Say ın İsmail Cem. 1992
y ılı baskısı "Veni SoT" adlı
kıtaplarmda bu kav ramı
gündenıe uetinnıslerdır.
SHP-CHP"bırleşmesmden
sonra CHP'nin gırdıği ilk
genel milletvekıh seçimlen
olan24Arahk 1995
seçımlerınde yenı sol
söylemi, yenı CHP söylemı
ilave edilmiş ve "Dünyada
Veni Sol, Türkive'de \eni
CHP" adh b'-oşür
bastınlmıştır. Bu broşür
CHP'nin I995seçım
bıldırgesı ileberaber
dağıtılmıştır. Broşürdekı
fıkırler. seçım propagandası
süresınce CHP sözcülerı
tarafından dıle getırılıııiş ve
savunulmuıjtur.
Bu broşürde "dünvanın bilgi
toptumuna gittiği, dev letin
demokratik ve etkin
olmasının gerektiği. her şev in
merkezden yönetileme>ece*L
asgari <k\ letin sona erip etkili
dev letin zamanının geldiği.
özelleştirnieve ıhrivariı
yaklaşılması. Doğu ve
Cünevdogu'daki tesislerin
özelleştirilmeyeceği. eğitim ve
sağlık alanlannın tamamen
pazara bırakılamayacağı.
ülke açısından stratejik mal
ve hizmet üreten kamu
işletmelerinin elde tutulması
gerektiğTgıbı fıkırlere yer
verilmıştir. Broşürdekı ve
CHP sözcülerinın seçımlerde
savunduğu bu fıkırler.
gerçekçıdır. doğrudur.
Türkıye'nın esenligi içın
gerekîıdır. Ancak CHP
yönetıeılen. "asgari dev letin
sadece klasik liberalizniin bir
ütopyası oldugunu. somut bir
gerçek olmadığını bilmi.voriar
mı? Bugün dünyada liberal
denen ülkelerde dev letin
asgari dev let değil etkin
dev let oldugunu ve asgari
dev letin hiçbir zaman
gerçekleşmeven bir üıopya
oldugunu herhalde 1995'v ılı
sonunda anladılar. Asgari
dev let hiçbir zaman
gereekJeşnıemişn'r ki sona
ersin. Doğu ve
Günevdoğu'daki tesislerin
özelleştirilmenıesi taraftan
olan CHP neden SEK ve Yem
sanayiiniıı Doğu ve
Günevdoğu'daki tesislerini
sattırmıştır? ORL S'ün
doğudaki tesislerinin arsa
flvatına bile gelmeyen
fiyatlaria satılmasına neden
vize vermişlerdir? PETLAS
gibi uçak lastiği üreten vani
stratejik mal üreten bir
kuruluşu, neden özelleştinne
kapsamı dışına
çıkaramamışlardır?*'
Seçımlerden önce.
Atatürk karşıtı bır hareket
olan 'lenı Demokrası
Hareketı ıle seçım ıttıfakı
çabalarının. "Veni"lik
saplantısi ıçıne gırenlere. ne
kazandırdığını düşünmeleri
gerekıvor.
Dr. Hasan İleri
Edremit
Ehven-i Şer mi?.. ^
Atalarımız demişler ki:
> f
"Sakınan göze çöp batar."
Neden?..
Çünkü işin içinde ruhsal bir bityeniği vardır: kork-
tuğun başınagelir...
En sevdiğin vazoyu hizmetçi kırıverir. üstüne tit-
rediğin sofra örtüsüne şarap dökülür, gözün gibi
baktığın köpeğini sokakta zehirlerler. bahçende
binbir emekle yetiştirdiğin çiçeklerini çocuklar
ezerler, yeni aldığın arabaya haftası dolmadan çar-
parlar...
Körolası dünya!..
DSP lideri Sayın Ecevit, ANAYOL üstünde titre-
dikçe. hükümetin başına bir şeyler gelecek diye
korkuyorum...
Ecevit tedirgin...
Diyor ki:
"- ANAYOL giderse, Refah gelir..."
•
Refahçılar Tansu Hanım'ın yolsuzluk dosyaları-
nı bir bir Meclis'e taşımaya hazırlanıyorlar...
Ne diyorlar:
"- Bu hanım 3.5 trılyonluk malvarlığının hesabı-
nı veremiyor. Hükümette devlet bakanıyken Ame-
rika'da yatırım yapıp şirket kurmuş, Çiller'in aile
şırketı vergı kaçınyor; ama, yetmiyor, daha birdû-
zine yolsuzluk dosyası var..."
Doğru mu?..
Arkadaşımız Doğan Akın bu konuda dört dört-
lük bir kitap çıkardı, merak eden okur...
Çiller'in malvarlığına ilişkin hesabı veremediğini
Mısır'daki sağır sultan biliyor.
Peki, "ANAYOL giderse Refah gelir" korkusuy-
la yolsuzluk dosyaları hasıraltı mı edilecek?..
•
Refah bu gidişle iktidara geçecek...
Niye geçmesin ki!.. Türkiye'de merkez sağın al-
ternatifi sol değil, dinci parti...
Dincilerin televızyonları var; şirketleri, okulları.
gazeteleri, holdingleri, bankaları. radyoları, vakıf-
ları, mağazaları. arsaları, tatil kampları, kasaları,
dergileri. kuran kursları, imam-hatip okulları, rad-
yoları, demekleri, süpermarketlerıyle solcuları cep-
lerinden çıkarırlar...
Solun bir televizyonu yok...
Dincilerin kaç tane?..
Kuran kurslarıyla ımam okullarında kaç milyon
çocuk eğitim görüyor?.. Şeriatçılar eğitim seferber-
liğinegirmişler, gelecek kuşaklarını yetiştirıyorlar...
Solcular da olan bitenlerin seyrine bakıp yan ya-
tıyorlar...
Dincide para var para!..
Solcuya gelince:
"Cep delik cepken delik..
Kevgir misin be kardeşlik."
•
Ya merkez sağ?..
Eğer merkez sağda iş olsaydı, Türkiye bugünkü
yürekparalayıcı duruma düşer miydj?,,.. . „ *~4-
"Rantiyeci" düzeni kim kurdu?..
Toplumu kim kirletti?..
Üretime kim boşverdi?..
Tüketimi kim pompaladı?..
Vardiyalı başbakanlıkla düzeneği kurulan dıştan
destekli azınlık hükümetinden medet uman bir sol,
şeriatçılığı ANAYOL'la durdurabileceğini mi sanı-
yor?..
Diyelim ki ANAYOL bu ortamda "ehven-işer" ol-
sun...
Ne demişti Atatürk:
"Ehven-i şer, şerlerin en kötüsüdür."
Sol, merkez sağdan umar bekleyeceğine kendi
içinde birleşip bütünleşerek şeriatçıya "dur" dese
ya!..
Kırlenen Dü
Fidan Dik
Herkesi
ilgilendiren
ön ödemeli
kampanya!Ihîiyaçlarınızı istediğiniz zaman alma kolaylığı, sablîfiyaî garantisi var.
Bütçenize uygun koşullarla, istediğiniz zaman feslim var.
Benzersiz ön ödemeli kampanyada benzersiz avanîajlar var.
Bugünlerde, muriaka Arçelik Yefkili Satıcıları'na uğrayın, ön ödemeli kampanya var.
K a m p a n y a e l b e t t e A r ç e l i k ' t e !