14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
29MART1996CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER KEK eşöaşkanları "belîPİendi • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Bakanlar Kurulu üyelerinin, Türkiye'nin bazı devletlerle imzaladığı veya imzalaması olası ticari, ekonomik ve sanayi işbirliği anlaşmalarıyla kurulan veya kurulacak Karma Ekonomik Komisyon (KEK) toplantılannda heyet başkanlığı yapacaklan ülkeler belirlendi. MPM Yönetim Kurulu • ANKARA (Cumhuriyet . Bürosu) - Milli Prodüktive <. Merkezi (MPM) Yönetim Kurulu Başkanlığı'na Şemsi Denizer'in yerine Nazım Düzenli seçildi. MPM'nin 35. Olağan Genel Kurulu Ankara'da yapıldı. Devlet Bakanı " Ayfer Yılmaz kunıla if gönderdiği mesajda. MPM'nin, verimli . çahşmalarının altyapısını i oluşturabilmek için " düşünen ve çözüm önerileri - üreten bir "'think-tank" ı_ olduğunu söyledi. DışiştePi konutu soranoldu ' • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Çankaya • Köşkü'ne giden yolda yer - alan Dışişleri Bakanlığı konutu, DYP lideri Tansu Çiller ile partisinin Bakanı Emre Gönensay arasında sorun yarattı. Çiller'in, yüzme havuzlu ve helikopter pistli konuta kurmaylannı yerleştirdiği savlanırken kamu konutlan mevzuatının, özel tahsisli bu yapılann o makamı kullanan devlet yetkisi dışındaki bir kişi tarafından kullanılmasına yasak getirdiğine dikkat çekildi. Pîlot toppağa verildi '•KONYA(AA)- Eskişehir yakınında, bir F-5 1 savaş uçağınm teknik anza nedeniyle düşmesi sonucu • şehit olan Hava Pilot " Yüzbaşı Feridun Taver'in -çetıazesi, Konya'da -fdüzenlenen törenle toprağa ı verildi. Ayni kazada şehit ; olan Hava Pilot Yüzbaşı Ali Birgül'ün cenazesi de . toprağa verilmek üzere . Çanakkale'ye gönderilecek. ; PKKr Almanya'yı tetıdit etti - • KÖLN/BONN . (Cumhuriyet)-PKK lideri . Abdullah Ocalan, 'Süddeuttsche Zeitung' gazetesine verdiği demeçte, tavnnı değiştirmemesi halinde Almanya'da yoğun terör eylemlerine girişileceği tehdidinde ; bulundu. PKK lideri, ' Türkiye'deki Alman turistlerde yönelik saldınlann yanı sıra, Almanya'da da intihar saldınlan * düzenleyebileceklerini söyledi. 'Her Kiirdün canlı birer bombaya dönüşecegini' söyleyen Öcalan, PKK'nin yeni stratejisiyle yapacaklannın. Filistin Kurtuluş Örgütü'nü & bile gölgede bırakacağını I belirtti. Berlin'de kundaklama • BERLİN (AA)- Almanya'nın Berlin kentinde. önceki gece yansı bir Türk demeği kundaklandı. Berlin Emniyet Müdürlügü'nden alınan bilgiye göre. Wedding ilçesinde faaliyet gösteren "Yeni Osmanlılar" adlı derneğe molotofkokteyli atıldı. Çıkan yangin sırasında can kaybı olmazken. yakiaşık 50 bin markhk maddi hasar meydana geldi. Demek başkanı Eşref Gökçimen. can kaybı olmamasmın sevindirici olduğunu belirterek "Alman polisinin, failleri yakalayacağını umuyorum" dedi. Sungurlu'nun açıklaması • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Milli Savunma Bakanı Oltan Sungurlu, Ulusal Basın Ajansı (UBA) tarafından önceki gün yayımlanan bir haberde, Hakkâri Milletvekili Naim Geylani tarafından açıklandığı bıldırilen, "güvenlik güçlerinin bazı yerlerde sınır güvenliğini koruculara bıraktığı ve askerlerin anlamsız işlerle uğraştığı" yolundaki haberlerin doğru olmadığını bildirdi. İnsan Haklanndan Sorumlu eski Devlet Bakanı: Bakan olmanız, yargı için şanstır ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Adalet Bakanı Mehmet Ağar, bakanlıktaki miisteşar krizine ilişkin olarak, konunun devlet sorunu olduğunu belirterek bu sonınun yasalar çercevesinde halledileceğini söyledi. CHP lstanbul Milletvekili AJgan Hacaloğlu Adalet Bakanlığı'nın bütçe görüşmeleri sırasmda Ağar'ı, "Sizin Adalet Bakanı olmanız, yargının bazı sorunlannın çözümü için büvük bir firsattır" sözleriyle överken, DSP Ankara Milletvekili Gökhan Çapoğlu ise Ağar'ı soru yağmuruna tuttu. 1996 yılı bütçe yasa tasansını görüşen TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nun dünkü toplantısında, Adalet Bakanlığı ile Danıştay, Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi başkanlıklannın bütçeleri görüşüldü. Komisyonda. pazartesi ve • Bakanlığının bütçesinin görüşülmesi sırasında bir konuşma yapan Adalet Bakanı Mehmet Ağar, Müsteşar Yusuf Kenan Doğan'ın görevinden alınıp alınmamasıyla ilgili eleştinleri yanıtlarken bu konunun bir devlet sorunu olduğunu söyledi. Agar'a övgü önceki gün yapılan toplantılarda da Başbakanlık ve bağlı 5 kuruluşu ile Diyanet İşleri Başkanlığı, Vakıflar Genel Müdürlüğü, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü ve Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü ödeneklerinde yapılan değişiklikle bütçe harcama kalemi iki günde 10 trilyon 911 milyar lira birden arttınldı. Bakanlığının 1996 mali yılı bütçe görüşmeleri nedeniyle TBMM'de dün yaptığı konuşmada, Adalet Bakanlığı Müsteşan Yusuf Kenan Doğan'ın görevinden alınıp alınmamasıyla ilgili eleştinleri yanıtlayan Ağar, bu konunun bir devlet sorunu olduğunu belirterek "Bu konuyu ben ancak muhatabıyla konuşunım. Aidığım deviet terbiyesi bunu gerektirir. Bir mesele varsa eğer, yasayla çözülür. Bu kunuda kimsevle polemiğe girmek istemiyorum. Her şey yasalar çerçe»esindehaUedilecektir"dedi. Ağar. bakanlık içindeki konulan bir "kan davası"na dönüştürmenin yanlış olduğunu belirtirken "Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun bağımsızlığını sağlamaya çahşıp bakanın İsale hattında fazla . ödeme (stanbul Haber Servi- si - İSKİ tarafından yaptı- nlan Ömerli-Çamlıca 2. Isale hattı. RP Genel Baş- kanı Necmettin Erba- kan'ın da katıldığı tören- le hizmete girdi. 1994 Ey- lül ayında yapılan inşaat ihalesini, 250 milyar lira- lık keşif bedeli üzerinden yüzde 43 oranında bir in- dirim yaparak 142 milyar 250 milyon lırayla alan Ga- ziantepli "Kalyon İnşaat"a 333 milyar lira ödendiği öğrenildi. Doğuş İnşaat. Tekfen İnşaat gibi ünlü fırmalann da katıldığı ihalede, diğer firma temsilcileri söz ko- nusu işin 142 milyar lira- ya yapılamayacağını be- lirtmişlerdi. Dün törenle açılışı yapı- lan isale hattı için Kalyon inşaat'a yakiaşık 333 mil- yar lira ödeme yapıldığı öğrenildi. Yetkililer, ara- daki farkın enflasyondan kaynaklandığını söyledi. ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART BÜTÇE NOTLARI I ESRA YENEK Mffletvekifleri ödenek için yarıştı ve müsteşann kurul dışı kaJmasını sağlayacagım" dedi. Ağar'ın konuşmasının ardından komisyon yapılan oylama ile Adalet Bakanlığı'nın bütçesini 29 trilyon 848 milyar, Anayasa Mahkemesi Başkanlığı bütçesini 162 milyar 200 milyon,- Danıştay Başkanlığı bütçesini 429 milyar ve Yargıtay Başkanlığı bütçesini de 601 milyar 500 milyon olarak kabul etti. CHP İstanbul Milletvekili Algan Hacaloğlu. Adalet Bakanı Mehmet Ağar'a iltifatlarda bulundu. Adalet Bakanlığı'nın TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'ndaki bütçe görüşmeleri sırasında partisi adına konuşan Hacaloğlu, eski Emniyet Genel Müdürü olan Ağar'ın Adalet Bakanı olmasını herke.sten farklı yorumladığını belirterek şunlan söyledi: "Siz yıllarca emniyet örgütünün başında bulundunu/. Bu örgütü ve sorunlannı çok iyi bilen bir insansınız. Şimdi de yargının başında bulunuvorsunuz. Vani masanın iki tarafını da görmü; oluyorsunuz. Sizin Adalet Bakanı olmanız, »argının bazı sorunlannın çö/ümü için büyük bir firsattır." Komisyonda yaptığı konuşmada. Ceza Muhakemeleri Usulü Yasası'nın, son 4 yıl içinde çıkanlan yasalann en önemlisi olduğunu vurgulayan Algan Hacaloğlu. "Eğeradli kolluk güeü kurulmuş olsavdı. Be\ koz'da cesiedi bulunan Hasan Ocak'ın kimliği tespit edilmiş olurdu" dedi. DSP Ankara Milletvekili Cökhan Çapoğlu. bütçe görüşmeleri sırasında Manisa'da gözaltına alındıktan sonra işkence gördükleri bildirilen lise öğrencilerinin durumunu anımsatarak "İnsan onunıyla bağdaşma\an bu durumdan sonra, şimdi bu gençkr DGM'de vargılanı\orlar. O>sa çocuk mahkemelerinde yargılanmalan gerekir. Çocuk mahkemelcriyle ilgili ne gibi çaiışmalar \apma\ı düşünüyorsunu/" i d ANKARA-TBMM Plan ve Bütçe Ko- misyonu'nda 1996 yılı bütçe yasa tasan- sı görüşmeleri, milletvekillerinin seçim bölgeleri için ödenek yanşına dönüştü Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü'nün bütçe görüşmeleri de futbol sahalan üze- rinde yoğunlaştı. Kurumlann bütçe artış- lan. önergeyi veren milletvekilinin parti- sine göre onaylanırken küçük ödenekler içe- ren önergeleri bile kabul edilmeyen mu- halefet milletvekilleri "Koansyon kurduk" diyerek Köy Hizmetleri Genel Müdürlü- ğü'nün harcama kaleminin "20 trilyon li- ra'' birden arttınlması için teklifte bulun- dular. TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda hafta başından beri süren 1996 yılı bütçe yasa tasansı üzerindeki görüşmeler, dün sı- ra Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü'nün ödenek miktanna gelince milletvekilleri- nin "secim vaönmlanna" dönüştü. Seçim bölgesi olan ilin, bir köyünün gi- rişindeki 5 kilometrelik yolun asfaltlan- ması için bile ödenek istemi içeren öner- ge veren milletvekillerinin hükümetle pa- zarlığı tam 1.5 saat sürdü. Komisyon, gö- rüşmelerin tamamlanmasının ardından ödeneklerin oylanması için verilecek öner- gelerin belirlenmesinı düzenlemek amacıy- la 15 dakika ara verdi. Milletvekilleri ile hükümet arasında pazarlıklann uzaması üzerine ara 1.5 saati geçti. DYP ve ANAP'lı milletvekillerinin öner- geleriyle 8 trilyon 410 milyar arttırılan Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü'nün bütçesi için muhalefet milletvekillerinin ver- diği 3-5 milyar liralık ödenek isteminin kabul edilme'mesi üzenne RP. DSP ve CHP milletvekilleri birleşerek "Koalisyon kur- duk" açıklamasını yaptılar. Muhalefet milletvekilleri, sonunda, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü'nün bütçe- sinin 20 trilyon lira arttınlması için toplu olarak önerge vererek bütçe yasa tasansı üzerindeki görüşmelerle "dalga"geçtiler. Komisyonda en dikkat çekici oylama, ANAPZonguldak Milletvekili Veysel Ata- soy'un. Hamidiye Camii'nin onanmı için 5 milyar liralık ödenek aynlması yönün- deki önergede yaşandı. RP'liler, ANAP milletvekilini dinlemeden ret oyu verdik- leri vetüm iktidarmilletvekillerinin kabul oyu vermemesi nedeniyle geçmeyen öner- genin cami tamiri için sunulduğunu anla- yınca şaşkına döndüler. Komisyonda Genç- îik ve Spor Genel Müdürlüğü'nün bütçe- sinin görüşülmesi sırasında en çok futbol sahalan konuşuldu. diye sordu. Çiçek: 21. yüzyıl din çağı olacak Bakandan bilim yerine din özleıııiANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- Diyanet İşleri Başkanlığf ndansorumlu Devlet Baka- nı Cemil Çiçek, "21. yüzyıL din çağı nlacak" dedi. Çıçek. CHP lstanbul Milletvekili Algan Hacatoghı'nun "Busozleriniz, 21. yüzyıl akıl, bilim ve insan hakian çağı olacak düşünce- siyleçeüşiyor" yönünde tepki vermesi üzen- nc de "Dinin verini ne akıl ne de bilim ikamc edemez. Din; akla, bilime, insan haklanna engel değildir" açıklamasını yaptı. Din konulannda toplumda çıkan tartışma- lann birçoğuna özel televizyonlarda yetkin olmayan kişiler tarafından hazırlanan prog- ramlann neden olduğunu savunan Çiçek, "Bu konuda önlem alınması için Radvo Tele- vizvon Lst Kurulu'ndan (RTl'K)yardım is- tedik™ diye konuştu. TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda ön- ceki gece Diyanet İşleri Başkanlığı'nın büt- çesinin görüşülmesi sırasındaözellikleRPmil- letvekillerinin; kurumun din konulannda söz sahibi olması gerektiği. başörtüsünün Islamın kuralı olduğu, "Allah'ın yasalannın devletin yönetmeliklerinin üsründeolduğu" görüşüy- le okullara başörtüsüyle girilebileceği yö- nündeki açıklamalarına. Devlet Bakanı Çi- çek >anıt verdi. Çiçek. komisyonda yaptığı konuşmada. "Nasıl Allah'la kul arasına kimsc giremezse sivasetçiler de din konuianna girmesinler" dedi. Dini konulardaki görüş aynjıklannın an- cak üniversitelerde akademisye'nler tarafın- dan tartışılabileceğini belirten Çiçek, bu ko- nuya Diyanet İşleri Başkanlığı'nın da alet edtlmemesi gerektiğini söyledi. Diyanet İş- leri Başkanlığı'nın birçok sorunu olduğunu. 17 bin kadro açığı bulunduğunu kaydeden Çi- çek, kurumun yurtdışına da hizmet verdiği- ne dikkat çekti. Din konusunda çıkan tartış- malara. özel radyove televizyonlarda yayım- lanan ve dini kullanan ya da bu konularda yet- kili olmayan kişiler tarafından yapılan prog- ramlann neden olduğuna da dikkat çeken Çi- çek, "Biz birçok kcz bu televiz\onlara uzman kişileri gönderebileceğimizL yardım edebile- ceginıi/i söyledik, kabul etmediler. Toplumu da rahatsı/ eden, tartışmalar varatan prog- ramlan yapıyoriar" dedi. Bu programlann ön- lenmesi konusunda RTÜK'ten de yardım is- tediklerini anlatan Çiçek. konuya ilişkin ça- lışmalann sürdürüldüğünü söyledi. Çiçek'in, konuşmasında, "21. vüzvıl, din çağı olacak"diye açıklama yapması üzerine CHP lstanbul Milletvekili Algan Hacaloğlu, "Hani 21. yüzyıl akıl, bilim ve insan hakla- n çağı olacaktı. Bu sözleriniz çelişiyor" de- di. Çiçek. Hacaloğlu'nun tepkisi üzerine "Di- nin verini ne akıL ne bilim ikame edemez. Din, aklın, bilimin, insan haklannın uygulan- masını engcllcmez" diye açıklama yaptı. POLİTİKA GUNLUGU HİKMET ÇETİIVKAYA Atma RecepL Nurcuların kurtarılmış bölgesi olan Harran Üniver- sitesi'ndeolupbitenleri YÖK Başkanı Prof. Dr. Kemal Gürüz izleyebiliyor mu? Harran Üniversitesi ilahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Musa Yılmaz 'Bediüzzaman Hazretleri'nı şöyle ta- nımlıyor: "Şeriatın bir tek hakikatine bin ruhum olsa feda ef- meye hazınm diyebilen bir İslam âliminin hayattnda hiçbir zarnan sapma olamaz..." Türkiye Cumhuriyeti'nin Harran Üniversitesi'nde 'birbilimadamı'Said Nursi'yi 'İslamâlimi'olarakgö- rebiliyorsa, elbet bu ülkede şeriat kapımızdadır... Panelde konuşan Yardımcı Doçent Dr. Mahmut Katı ise şöyle diyor: "Bediüzzaman Hazretleh'nin savunduğu cumhuri- yet, piyasada olan değildir..." Ya nedir? işte Yard. Doç. Dr. Mahmut Katı'nın yanıtı: "Islama uygun bir anayasa, dolayısıyla şeriata uy- gun bir meşrutiyetin olgunlaşma sürecinin milli irade ile gerçekleştirilmesi sonucudur..." Harran Üniversitesi 'nde görevli sözde 'bilim adam- lan'Said Nursi'yi 'İslam âlimi' olarakgörürken laik de- mokratik Türkiye Cumhuriyeti'ne 'piyasadaki cum- huriyet' deyip açıkça dil uzatarak tıpki iran'daki gibi 'İslam cumhurıyeti' özlemi içinde olduklannı belırtiyor- lar... Harran Üniversitesi'ndeki Said Nursi'yi anma top- lantısına Şanlıurfa Vali Vekili A. Hamdi Nayır, Vali Yar- dımcısı Hasan Duruer. Mıllı Eğitım Müdürü Öner Er- genç, Harran Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Gürbüz Oksoy ve çok sayıda kişı katılıyor. Başbakan Yardımcısı Nahit Menteşe de telgraf çekip 'panele katılamadığı için uzüntü içinde olduğunu' belirtiyor. Panelde, ilahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Musa Ka- zım Yılmaz, Bediüzzaman Vakfı Başkanı esnaf Ahmet Rüzgâr'a 'Ağabey' diye hıtap ediyor... Harran Üniversitesi Said Nursi'yi anarken 'şeriatçt basın' ise ortalığı toz dumana katıyor, Türk Silahlı Kuv- vetleri'ni 'din düşmanı' ilan ediyor; Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Teoman Koman'a saldırıyor, bizleri şeriatçt terör örgütlerine hedef gösteriyor... Bu cılız, örümcek kafalı, karayobaz çetelerine tek bir sözümüz olacak, o da şu: Haydi oradan maskaralar, soytanlari.. * • • Karadeniz Ereğlisi'nde bir 'tarikat baronu'nun tem- silcisi Nurculuk çahşma\annı nasıl yürütüyor? Adı MahmutGünay bu 'tarikatbaronu'nuntemsil- cisinin. Bir süredir Kdz. Ereğlisi'nde yaşayan bu kişi, zeki ve çalışkan yoksul aile çocuklannı egitiyor. onla- n polis kolejlerine, askerı liselere hazırlıyor. Kdz. Ereğlisi'nde kimi evler kiralanıp yurt olarak kul- lanılmaya başlanmış. Ardından 'malum dershaneler' burada şube açmış. Bizi telefonla arayan, faks çeken yurttaşlarırnız te- dirgin... Diyorlar ki: "Mahmut Günay adlı bu kişi, çevre köylerden ço- cuklan toplayıp ilçeye getiriyor. Bu çocuklar dersha- nelerde eğitiliyor. Çoğunluğu yurtlarda kalıyor. llçe- mizde şeriatçılar kol geziyor..." Mahmut Günay kimdir? Bu kişi daha önce bir suç- tan ötürü hapis yatmış mıöır? Kdz. Ereğlisi'nde geceleri kimi polisler, kimi subay ve astsubaylar, devlet memurlan (Zonguldak'tan ve diğer ilçelerden geliyorlar) Mahmut Günay'ın düzen- lediği toplantılara katılıyor mu? • • • Şeriatçı basın Türk Silahlı Kuvvetter'i bölüp parça- lamakistiyor... Şeriatçılar polisi böldüler, Milli Eğitim'i parçalayıpele geçirdiler... Şeriatçıların tek amacı askerle halkı karşı karşıya ge- tirmektir... Şimdi uyguladıkları senaryo budur. Bir eski MİT aja- nı da bu oyunun içindedir. Her gece iki televizyon ka- nalına çıkan 'Mahirkişi', 'IkınciCumhuriyetçi'lerinyu- valandığı gazetede 'marifetleri'ri bir birsıralamıştır. Anı- lannı anlatırken yöneticilerinin adını vermeden "O ör- güt CIA bağlantılıdır" demiştir. Oysa şu anda 'Ikinci Cumhuriyetçi' gazetenin künyesinde 'sorumlu olarak' görülen gazeteci, 'Mahir kişi'nin söz ettiği sol örgüt- te uzun yıllar görev almıştır. Bu ne biçim ılişkidir, insanın aklı karışıyor... Mahir kişi, şeriatçılarla, ırkçılarla, liboşlarla neden bu denli sıkı bir kaynaşma içindedir? Şeriatçı basın 'cuntacı 'lığı 'Mahirkişı'den öğreniyor; rahmetli İlhami Soysal'ı Cumhuriyet yazan yapıyor. Oysa ilhami Abi uzun yıllarAkşam'da, daha sonra Ye- ni Ortam'da, daha sonra da Milliyet'te yazdı. Ama adamları 'cehalet' içinde ve bu yüzden de sapla samanı karıştırmaktan vazgeçmiyorlar... Hele içlerinde bir tanesı var, ben onu okudukça ka- sıklanmıtutatutagülüyorum. Muhterem 'Mahirkişi'nin anılannı anlatıp şöyle diyor: "Said Nursi, 12 Eylül cuntacılannı ve bu tehlikele- ri uzun yıllar önce sezmiş ve yazmıştı..." Ne diyeyim? Atma Recep din kardeşiyizL Internet: http: // www.planet.com.tr/Xn E mail: Hikmet .Cetinkaya (a Planet.com. TR IRMIK/AYDIN ENGÎN O ncekı gün boyunca güneş, lstanbul'a gözkırptı. Bahar. "EJim kulağunda. Geldim, geüytnTim" diye haber yol- ladı. lçimde tembellik kelebekleri uçuşma- ya başladı. Yazılmak için sıra bekleyen bir söyleşi. bir röportajı elimin tersiyle bir ya- na itip gazeteden çıktım. HedefSultanahmet. Orada alanda. bahar çiçekleri de belki be- nim gibi baştan çıkmışlardır. Sonra yürüye- rek Küçük Avasofya'dan sahile inerim. Sa- raybumu'nakadardenizkıyısındayürürüm. Sirkeci'den yokuşa vurur gazeteye döne- rim.. diye geçirdim içimden. Sultanahmet'in bakımsız, ama gene de gü- zel parklarından birinde onlan gördüm. Bir trafık polisi ile bir simitçi. Koyu bir sohbe- te yumulmuşlar. Benim çocukluğumda dev- let memuru polis, toplumun düşük kesim- lerinden simitçilerle sohbet fılan etmezdı. "ÜI- kemizin demokratiklesme volımda atnğı so- mut adımlann aıılamlı birgöstergesi işte" gi- bısınden denn sosyo-ekonomik tahlillerya- parak yaklaştım yanlanna. Yakından bakın- ca daha da hoş. Yer değiştirseler kimse ya- dırgamaz. El kol hareketleri, giydiklerinin üstlerinde duruşu, yüzlerindeki yorgun. ama yine de keyifli izler aynı. Al polisi, simıtçi- ningiysilerini geçirsin üstüne; dursun simit tablasının başında, kırk yıllık simitçi sanır- sınız. Tersi de öyle. Giydir üniformayı simit- çiye (yalnız sakal tıraşı olması gerek) alın size bir trafık polisi. "İşte ülkemUde sosval anıflar arasındaki ucurumlann gitgide or- tadan kalkbğının efle rutulur bir kanıtj" gi- bisinden bir sosyo-ekonom ik (ah Iil daha ya- pıp çaktırmadan konuşmalarına kulak ver- dim. Tabiı yarısmdan girdigim için tam an- layamıyorum. Ama polisin şu kınk dökük anlatımlı cümlelerı çivi gibi çakıldı. Tembellik kelebekleri uçuşurken...-_Akh sıra beni korkutacak, bilivun mu? Lan, dedim;senden korkan,seningibiobun dedim. Simitçi gönülden onaylıyor: - Heee, kul kuklan korkâr mı arkadaş? Polis coşkuyla devam etti: - Ne mahkemesi lan dedim. Vurdururum seni dedim. Bacağından \ urdunırum alla- hıma. Köye haber salarun bilhon mu? Gei- sin derim üç bcş adam. \aDaha nııhJartarada- mı_ Lan sen otuz torba çimeDtomun üstü- ne yatabOin mi heç be? Simitçi onayladı: - Vatabilir mi heç be!.. Dağbaşı mı lan bu- ra? Anneeee! Bir de dağbaşı olsa ne olacak acaba? Devletin güvenlik gücü, kendi hak- kını aramak için köye haber sahyor, geliyor üç-beş adam. sahtekâr çimentocuyu dizin- den tak tak tak!.. "Ülkemizûı bir şiddet toplumuna dönüş- müşlüğiinün canlı kanıtı kâr$ımda ifte" gı- bisinden sosyo-ekonornık tahliller yapma- dım bu kez. Ne de olsa benim kelebeklerren- kahenk uçuşuyorlar içimde. Gerçi biraz ürk- tüler, ama gene de uçuşuyorlar işte. Yürü- düm. Sultanahmet Camii'nin karşısındaki kal- dınmdan Küçük Ayasofya'ya yöneldim. Az sonra da onu gördüm. Kir pas içinde, eski mi eski bir iş tulunıu var üstünde. Gözleri ve saçları "Bu ya göçmendir >a Trakyah1 " dediniyor bakarra. Alabildiğine çırkin ve alabildıgınc sc\ imlı bir delıkanlı. Ammız- da beş-on adım kalmışken okkalı bir "Ha- aaaakkkkk" çektı. Anneee, eğer aynı güç- te bir de "Tuuuuu" derse yürüyüş hızımıza göre balgam. gelip suratıma yapışacak. Ne- redeyse içgüdüsel başımı sertçe çeviripgöz- lerimi ona diktim. Beni gördü. lsrarla ve gözlerimi kırpmadan baktığımı görünce "Tuuuu"yu tuttu. Ama gözlerimi bir kaçır- sam bırakacak o da. Yanı göz hapsine de- vam. O tutuyor. ben bakıyorum: ben bakı- yorum. o tutuyor. Ama bir yandan da yürü- yoruz. Artık komutanmı selamlayan acemi askere döndüm. Baş sola dönük. adımlar sertçe yürüyorum. Oda çaresiz "Tuuuu'su- nu tutuyor. Ama işin tadı kaçtı. lyice dön- mem ve geri geri yürümem gerekiyor artık. Olacak gibi degil. Çevirdim başımı. Yolu- ma devam ettim. Arkamdan okkalı bir ses yükseldi: - Tuuuuu !_ *Bu halkın adamolmasınıistiyorsan yum- ruğu tepesinden eksik etme>eceksin" gibı- sinden faşız:an; "Ah benim ernekçi kardes- lerim. eğitim eksikliğinden en basit kcntli kültüriinü bileedinemhm; sokaklara tükü- rüyorlar" gıbısınden popülıst sosyo-ekono- mık tahliller arasından gidip gelerek sahile ındim. Saraybumu'na kadar yürüdüm. Tam Saraybumu'ndaacı Iren seslerı... Bıraraba. koskoca "Dönülmez, hefe l dönüşü zinhar yaptlma/" diyen trafik ışaretin yanında U dönüşü yapıyor. Düz gclen bir başka araba da ona çarpmamak için frenlerc asılmış. Ikibabayiğitdearabalanndanhışımlain- dılcr. Kuralları açıkça çığneyen yanna, da- ha ınerken kükredi: - Görmüyon mu lan gavat? Dönüvoz işte. Beklesen geberir misin? - Gavat sana derler. Dönülmezden dönü- lür mü ayı? Tamam. Kapışacaklar. Şiddet fışkıran top- lumumuzdan bir seyirlik daha başlıyor işte. Nitekim birincı yarma, ötekı rakibine yak- laşıyor. Zaten "Lan ben senin anaıu, avra- dını" diye bir cümleye de başladı. Şimdi yumruğu indirecek.. diyordum ki telefon çaldı. Yarma, başladığı cümleyi yanda bı- raktı ve havaya kalkmış eliyle. büyük bir sükûnet içinde cebinden -hızlı silah çeken kovboy lan kıskandıracak bir hünerle- cep te- lefonunu çıkardı: " .\luuuuuh_. Aluuuuhhh_ Heee— Kim- sin? Anaaaaa, ötekı yarma, büyük birsükûnet- le ve ne?aketle beklemeye geçti. Her iki yöndede trafik ufaktan ufaktan yığılıyor. ama kimselerin korna fılan çalarak sabırsızlık gösterdiği yok. Rakıp de öyle. O da telefon görüşmesinin bitmesini bekliyor. Vay be! Halkıma bir kez daha haksızlık etmişim Hani. "Avrupa'dapolis,mitingya- panlan kovalarkf n kırmıa ışık yansa hcm kaçaniar,hem kinalarvanlar beklerier.Adam- larda medeniyct var. medcniycl" diye anla- tırlarya gclsınlerde Sarayburnu'ndakı şu me- deniyet gösterisini izlesinler... Ben göstennın devamını izlemekten vaz- geçtim. Bahann iğvasına kapılıp gazeteden çıkalı bir saat bile olmamıştı ve nelere tanık olmuştum. Yoruldum. Bır taksı çevirdim. Gazeteye dönüyonım. Cüem daha bitmemış. Şoför, taksı saatını açtı ve bana döndü: - Saate bak. Ne yazdığını gördün. Tamam mı dayı? Yani sonra inerken tatsıdık olma- sın diyurum, ağnadın mı? Tabii anlamadım. Açıkladı: - Zam gekli dayı, zam. Müsteri biuniyor, fazla yazdın, gece tarifesi açtın diyetakışıyor. İyisi mi böyle bastan- Sohbet kendiliğınden zamlara döndü. Be- nim şoför. gazetelerin ekonomi yazarlan gi- bi ağır ve agırbaşlı tahliller yapıyor: - Her şeye zsan gelince, başka şeylere de mecburen zam gelecek dayı. Başka şeylere gelince de mecburen her şeye zam gelecek. Bu böyle_ Araya gireyim dedim: - ftki ne demeye durmadan her şeye ve başka şeylere zam geliyor? Dedim ya şoför değil, ekonomi yazan. Omu? silkti: - EnflasyuoooonL Enflasyon nedemek, her şeyezamdemek. Her şeyezam oluncada enf- lasyon durmaz dayı. Ağnadın mı? Anladım mı gerçokten? Ama zatcn gaze- teye gelmiştik. Zamlı tarifeden ödeyip ındim. Kelebekler hâlâ uçuşuyor ıçımde Mutlu- yum. Polisin, alacaklısını dizinden kurşun- latmakla tehdıt ettigı bir şiddet toplumunda yaşamaktan: balgamı kaldınma yapıştırnıak için, efendi görünüşlü. gö/lüklü adanıın geı,- mesıni bekleyen: cep telefonu çalınca kav- gaya ara veren ve enflasywıu,enflasvonla açık- tayacak kadarenflasyonu benımscmiş ıtısan- larla bir arada yaşamaktan, bır saat içinde biryıl yetecek toplumsal gözlem yapmış bi- ri olmaktan mutluyum... Ama yorgunum da. F.n iyisi ben bugün çalışmayayım. Tem- bellik hakkımıkullanayım. Kelebekler deo yüzden uçuşuyor zaten?.. Yılmaz'dan müftülere uyan ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu)-Jandarma Ge- nel Komutanlığı'n/n, kış- lalardaki ıbadetesaslanna düzenleme geiiren genel- gesme RP'nin "Son sözü Diyanet söylesin* önerisi yanıtsız kaldı. Hükümet. Diyanet işleri Başkanlı- ğı'nın her yıl düzenlediği "İl Müftülcri Scmine- ri"nde. RP'nın orduyu "din düşmanlığı yap- mak"la suçlamasma da- yanak gösterdiği genelge- vi teğeı geçerken Diyanet İşleri Başkanlığı da ses- sizliğinı bo/madı. Diyanel İşleri Başkan- lığı'nın İl Müftüleri Semi- nen'nde konuşan Mesut Yılmaz ve Devlet Bakanı Cemil Çiçek seminerde, "siy aseteve politikaya araç olmamalan" konusunda müftüleri uyaran konuş- ma yaptılar. Diyanel İşle- ri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz da dinın yurttaşla- ra doğru verilipverilmedi- ği noktasında din adamla- nnın kendilerini sorgula- malan uerekliüıni bildirdi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear