23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYTA CUMHURİYET 1 MART1996CUMA HABERLER Sıvas davası Yargıtay: Nesin tahrikçi değil ANKARA(Cumhuri>«Bü- rwo) - Yargıtay Cumhunyet Başsavcılığı. Sıvas'ta37 ktşı- nin ölümüyle sonuçlanan kat- liam nedenıyle yargılanan sa- nıklann cezalannda, yazar Aziz Nesin'in tahrikîe bulunduğu gerekçesıyle ındinm yapılma- sına itiraz ettı. Ankara De\ let Güvenlik Mahkemesi'nce ka- rara bağlanan davada ternyiz is- temlerinin tebliğnamcsini ha- zırlavarnk Yargıtay 9 Ceza Daıresi'ne gönderen Yargıtay Cumhunyet Başsavcılıgı, sa- nıklara, "devletin anayasal ve temel nizamlannı bozma" hük- münün uygulanmaM ısteminı ise yennde bulmadı. Yargıtay Cumhunyet Baş- savcılığı, Sıvas Madımak Ote- li'nde 37 kişıniıı ölümüy le so- nuçlanan katlıam sonucunda açılan davada. Ankara DGM Başsavcıhğı. sanıklar ve mü- dahıllerın temyiz ıstemlerine ilişkin tebliğnanıesinı tamam- ladı. Başsavcıhk. 124 sanığın yargılandığı davada, bazı sa- ruklar hakkında \erilen bera- at kararlannm bozulması, ba- zı mahkûmiyet kararlannm da suçun subutaermesi (oluşma- sı-gerçekleşmesı) açısından onanması yönünde görüş bıl- dirdı. Başsavcıhk. aynca. ba- zı sanıklar hakkında verılen cezalarda da olaydakı u asli ve fer'i" iştırak nıtelemelerınden diolayı bozma \e onama yö- nünde karar oluşturulmasını istedi. "Tahrikyok" Y'argıUy Cumhuriyet Baş- savcılıgı Aziz Nesin *in, Sal- man Riiylü'nün "Şeytan Ayet- leri" isiınlv kitabından alıntı- lar yaptığı yazılarıyla "tüm Mnstnman halkı haksız şekü- detahrikettiği w olaylann çık- masnıa neden olduğu ve su- çan ağır tahrikatonda işlendi- gi" gerekçesiyle, Türk Ceza Yasası'nın 51-1. maddesine göre 26 sanığın cezasında ya- pılan 5 yıllık "tahrik" ındiri- mini yerinde bulmadı. Baş- savcılık. Ankara DGM Baş- savcılığı'nın.iCK'nın, "dev- letin anavasal ve temel nizam- lannı bozma"" suçlarını öngö- ren 146. maddesınden hûküm kurulması istemini de yerinde görmedi. Müdahil avukatlar da aynı gerekçelerle temyiz is- teminde bulunmuşlardı. Başsavcılıgın teblığname- sinin bağlayıcılığı bulunmu- yor. Yargıtay 9 Ce/.ı Daıresi. gerekli incelemclcn yaptıktan sonra duruşma gününü belır- leyecek. 9 Cc/a Dairesi Baş-# kanı Dcmircl TaviL dosyası- nın çok kapsanılı olduğunu ve üyeler tarafından ıncelenme- sine başlandığını belirterek da- vayı en geç 1 ay içinde görüş- meye başlayacaklannı bıldir- di. Davanın geçmişi Ankara 1 \\Vlu DGM'de, Sıvas'ta 1993 yılında meyda- nagelen\e37kışıninölümüy- le sonuçlanan olaylardan son- rahaklannda da\ a açılan 33' ü tutuklu 124sanıktan26sı 15"er yıl, 60 sanık 3'er yıl hapis ce- zalanna çarptınluken 37 sanık daberaat etmiştı. Mahkeme, sanıklardan Ca- ferTa\yarSmkök.V1uhsinEr- baş. Harun Ğülba.}. Bekir Çı- nar. Murat Karataş, Erol Sa- nkaya. Eren Ceylan. Mevlüt Atalay. Bülent Düvenci, Ah- met Turan Kılıç, Temel Toy, Kenan Kak, Harun Yıldrz.Za- fer Yelok. Faruk Ceylan, Ali Teke. Durmuş Tufan. V'unus Karatas,Halil Ibrahim Düzbi- çer,ÖmerFaruk Gez, Ali Kıırt. AhmetOfbz, Ekrem Kurt, Er- kan Çetintaş. Yusuf Şünşek ve Faruk Sarıkaya'yı önce TCKnm 450-6." ma'ddesi ge- reğince idam cezasına çarp- tırmıştı. Mahkeme, daha son- ra TCK'nin 463. maddesinde öngörülen "faifi belB olmay an şekflde adam öldünne" fiili- ne göre bu cezalan 20 yıla in- dirmişti. Daha sonra, Aziz Ne- sin'in, Salman Rüşdü'nün "Şeytan Ayetteri" isımli kıta- bındanyaptığı almtılarla, *tüııı Müsiüman halkı haksız şekit- detahrikettiğiveoiaylann çık- masuıa neden olduğu ve su- çun agu-tahrikaltında işJendi- ğp" gerekçesiyle, TCK'nin il- gili indırim maddeleri de göz önüne almarak 26 sanığa ve- rilen 20 yıl hapis cezast, sonuç olarak 15 yı!a ındinlmiştı. Mahkeme ayrıca, firari sa- nık eski Sıvas Belediye Mec- lisi üyesi Cafer Erçakmakhak- kmdaki davanm. tüm arama- larakarşın bulunamaması ne- deniyle aynlmasına karar ver- mişti. Davada, sanıklann eylemi- nin "TürkiyeCumhuriyeti'nin temv! r>'Vi'Uı r\ kışm.t' ,c..Tt C-MIIUV; dcğcr- lendınlmemesı vetetevizyon- lardan da yayımlanan katli- amın "asü EaSerinin nulaııama- 010" görüşüne vanlması. yo- • • ," " ••1'T'LlştU- Adalet Bakanı Çilingiroğlu, 'Ne ferman ne de anayasa işkenceyi engelledi' dedi Iskence Meclis tııtaııaidarıınlaA.NKARA (Cumhuriyet Bürosu)-Adalet Bakanı Fi- nız Çilingiroğlu, TBMM kürsüsünde bazı işkence yöntemlerıni anlattı ve "Ne Tanzimat Fermanı ne 1876, 1924 ana>asalan 'işkence yapıhyor' iddialanna engel olabilmiştir"' dedı. Merkez sağdaki parti sözcüleri ise "güvenMk güçlerini koru- mak" gereğıne dikkat çe- kerek işkence savlannı "münferit olaylar" olarak nitelendirdiler. Sol partile- rin sözcüleri ise işkencenin yaygınlıgma dikkat çeke- rek çeşitli uyanlardabulun- dular. TBMM Genel Kuru- lu'nda önceki gün işkence konusu tartışıldı. Adalet Ba- kanı FiruzÇilingıroğlu'nun "işkeiKeyi kabuflenen" açık- lamalarmdan sonra söz alan parti sözcüleri, görüşlerini dilegetirdiler. DSP Kütah- ya Milletvekıli Emin Ka- raca, "Türkiye'de işkence >oktur, bunlar bircvscl oiav- tardır,diverck tşin içinden p- kılamayacağını" söyledi. CHP örup Başkanvekili Önder Sav, "Abdülhamit anayasasında bile yasaklan- mtş olan işkenceyi artık bu dönemdetartışmamali) H " derken, RP Manısa Millet- vekıli Bülent Armç ışkence- nin öncelikle "yönetim za- afîyeti"olduğunu ve 4.5 yıl- dır hükümette bulunanlann şikâyet etmeye hakiarı bu- lunmadığını söyledi. ANAP Yalova Milletve- kıli Yaşar Okuyan. "12 Marttaki, 12 EylüTdeki ış- kenceleri yaşayarak geliyo- ruz" sözleriyle başladığı konuşmasında, "İşkence olaylan vardır. ama bir de işkence olaylan iddiasıyla devletin güvenlik kuvvefje- rinin eiini kolunu bağJamak gayretleri vardır T dedı. Oku- yan. Manısa dakı olaylan değerlendirirken "Raporlardan sadece 2 tanesinde, o da her 48 saatte bir \ apdan sagiık kontrollerinin en sonuncusunda bir iki bulguj'a şahit otundu- ğu ifade edilijor'" deyince, CHP lzmır Mil- letvekili Sabri ErgüL "Hepsinde mi obnası gereldrdi"diyebağırdı. DYPsözcüsü. Kon- ya Milletvekili NecatiÇetinkaya da "mün- ferit ola> lann lSObinpersoneUotanteşkila- ta mal edilemeyeceğini"* söyledi. TBMM tutanaklannagöre. Adalet Baka- nı Firuz Çilingıroğlu'nun işkence ve neden- leri konusundaki bazı önemli değerlendir- meleri de şöyle: İddiaJar engeUenemiyor: Anayasamızda Devletin Manisa celiskisi Içişleri Bakanı: îşkence yokANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- Devletin ıkı bakanı, gözaJtmdayken öldürülen gazeteci Metin Göktepe olayuun ardından "gözaltmda işkence" konusunda yeniden çeiişkiye düştü. Içişleri Bakanı Teoman Ünüsan, Marusa'daki emniyet dosyalanndaki raporlan kanıt göstererek ögTencilere işkence yaptlmadığıru savunurken, Adaîet Bakanı Fkuz Çiliııgiroglu. öğrençikrin yapılan muayenelerinde "yara w ekimof*' buigulanna rastlandığına işaret etti ve liselilerin hastaneye gitmelen için ikna edılmeye çalışıldığını belirtti. Bir sürc önce gözaltma alındıktan sonra dövülerek öldürülen gazeteci Metin Göktepe oiayının sonrasında yaşanan geüşmelerin bcnzeri Manisa'da lise öğrencilerine yönelik işkence uygulamalannın belirienmesi sırasında yeniden yaşanıyor. Manisa'daki işkence savlan üzerine bir yazılı açıklama yapan Içişleri Bakanı Ünüsan, öğrencilerde-Manisa Devlet Hastanesi AdJi Tabipliği'nce herhangi bir cebir ya da darp izine rastlanınadığına ilişkin raporiar Neriidigini belırtmışti. Adalet Bakanı Çilingiroğlu ise, önceki gün TBMM'de yaptığı konuşmada, işkencenin genellikle gözaltında yapıldığmın gözlemlendiğini açıklayarak "Türkiye'de maalesef, az da oba kendini bifanez insan sevgisiiiden yoksun, işgüzar bazı görcvükr işkence ve fena muameteye baş>nrtı>or. Tüyler ürpertici iddialar var" görüşünü dıle getirdi. Çilingiroğlu, Manisa'daki olaylar sırasında bazı öğrencilere verilen raporlarda ekimoz ve yaralar bulunduğunun belirtildiğıne işaret etti. Içişleri Bakanı Ünüsan, Göktepe olayının ortaya çıkmasının ardından "Gözattma aJmmadı, duvardan diiştü" açıklamasını yapmıştı. Insan haklanndan sonunlu Devlet Bakanı Adnan Ekmen. Göktepe'nin gözaltında öldürüldüğünün belırlendığim bildirmiş; Ünüsan da, daha sonra yaptığı açıklamalarda, aJt kademedeki görevlilerin kendisini yanılttıgını kabul etmişti. Manisa Eraniyet Müdürlüğü, terörle mücadele elemanlannı savundu 4 Işkence tekniklerini iyi bîlirler' Haber Merkezi - Marusa Emniyet Müdürlüğü'nde 16 lise öğrencısine işkence yapılmasına tepkiler sürerken Manisa Emniyet Müdür Vekili Fazn Sezgin "Terörie Mücadele'de çahşan arkadaşiar işkence teknigini iyi bilen arkadaşlarunızdır" dedi. Bu kişilerin Amerika'da eğıtim gördüğunü söyleyen Sezgin, işkence tekniklerinin fızıkı değil, "psikolojik işkeoce''olduğunu vurguladı. Haftalık Akiüel dergisı, Manisa'daki işkence olayıyla ilgili haberinde Manisa Emniyet Müdür Vekili Fazlı Sezgin'nin görüşlerine de yer verdi. Sezgin'in "işkence" konusundaki görüşlen şöyle: "Bu konunun üzerine neden bu kadar çok gklildi anlanuyorum. Emniyet Müdürii Kcmal lskendcr, 16 Şubat 1996 itihanyla izne avnlmıştır. Biz devletin maluu, canınj koruyoruz. Bunları yıknıayu yönelik faaliy'etkrin önüne gecerek. sorumhılan adaktc çıkarmak bizün görevimiz. Eğer arkadaşiar işkence yapmışsa cezasuu çekerkr. Polisin içinde de psikırtojisi bozuk insanlar var. Hcr binanın terncli sağlam değildir. Çürük temelli binalar da oiur. Bunlann kesinlikle temizfenmeâ laom. Manisa Emniyet Müdürlüğü'nde işkence yaptkhğına inanmak tstemryonım. Terörie Mücadek'de çahşan arkadaşiar işkence tekniklerini çok iyi bilen arkadaşlanauzdu*. Kime nasıl davranacaklannı iyi bilirier. Bu in«i|nlyr Amerika'da egirim görmüşlerdir. Hatta bu cğitimlcrinüı sonucunda sertifika alnuşlardır. İşkence teknikleri derken bu fiziki bir işkence değildir. Tamamen ifade almaya yönelik psikolojik bir işkencedir. Meseia siz de şu anda bana psikolojik işkence yapıyorsunu/- Çünkü bana sürekli sorular soruyorsunuz. Manisa Emniyeti'nden sevk edilen şahıslar suçlu olmasa savcılık onlan tutuklamazdL" ve kanunlanmızda yer alan yasaklayıcı hü- kümlere rağmen, işkence iddialan zaman za- man kamuyu işgal etmektedir. Ne 1839 Tan- zimat Fermanı'nın açık metni ne de 1876 Anayasası'nın 25. maddesi "işkence yapıh- yor" yolundaki iddialaraengel olabilmiştir. 1924 Anayasası'nın yürürlükte bulunduğu dönemde tabutluk iddialan, 12 Mart 197 l'den sonraki dönemlerde Ziverbey K.öşkü iddi- alan, 1980 sonrasından günümüze kadar gelen yakınmalar belleklerdedir. Türkiye Cumhuriyeti, kuşkusuz işkencenin karşı- sındadır. Mahkemelerimiz kendilerine inti- kal eden işlerde çok hassas davranmaktadır- lar. yapılan eylemin vehameti aranmamak- tadır. Örneğin Yargıtay Ceza Genel Kurulu 1.6.1987 tarihlı karannda, kaçmaya başla- yan bir sanığın arkasından "Kaçma, senin ananı_«" diye küfreden görevli hakkında verilen mahkûmiyet karannı onamıştır. 'Tûrkiye'de işkence var' İşkence vanür Türkiye'de maalesef. az da olsa, kendini bilmez, insan sevgisinden yok- sun, işgüzar bazı görevliler, görevlerinı yap- tıklannı sanarak, işkence veya fena muame- leye başvurmaktadırlar. (...) Belleklerde yer etmesi bakımından bir olaydan söz etmek istiyorum: Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 4.4.1983 günlü karanndan "mevcut olma- yan, olduğu hususunda detilde bulunmayan hayali altınlan meydanaçıkarmak için 13 gün gecefi gündüzlü coptama.yum- nıklanıa şeklinde başlayıpsür- dürülen ve son olarak da saat 03.00'te başlayıp. sabah saat 08.00'e kadar devam eden ve cop darbeleri altında tuzlu bu- bmaçyedinne'' olayı tüyler ür- pertıncıdır Savçıları işe karıştırma- mak:Önleyicı, caydıncı, dü- zenleyıci ve koruyucu kolluk hızmetlerine daır görevlenn ıfası sırasında sılah kullan- mak zorunda kalan polıs hak- kında, "ce/jt'ı sommluluğun tespiti bakımından Mcmurin Muhakematı Hakkında Ka- nun'a göre işlem >apılır" de- nilmektedır. Son yıllarda kanun taslak- lan hazırlanırken, öncelikle cumhunyet savcısını ışe kanş- tırmamak doğrultusunda ön- lemlere yer verilmektedir. Misal olarak; Bankalar K.a- nunu, Sermaye Piyasası Ka- nunu, KJT yöneticilerinin ce- zaı sorumluluğunu öngören düzenlemeler ve diğerleri sa- yılabilir. Gözaltında işkence: Genel- likle işkencenin gözaltındakı sanığa yapıldığı ıddia edil- mektedir. Göz altında tutul- ma sürelerinin Insan Haklan Sözleşmesi'nin sınırlanna in- dirilmesi yerinde olacaktır. Cumhuriyet savcılıklanna gönderdiğimiz bir genelgede, "gözlem amna alınanlann 48 saatte ve herhaide 96 saatte bir doktor muayencsinden ge- çirilmesi istenmiş" ve Adalet Bakanlığı Teftiş Yönetmelı- ği'ne "müfettişlerin denetinı ve incelemelerinde bu hususa dikkat etmeteri" kaydıkonul- muştur. OHAL bölge vaüleri: Ola- ğanüstü Hal (OHAL) Bölge Valisi'nin yetki ve görevleri- ni belirleyen KHK'de "hü- kümlü veya tutuknnardan ola- ğanüstü hal ilanına neden olan suçlann so- nışturmasında ifadesine başvurulması gere- kenler, OHAL Böige Yalisi'nin karanyia her defasında 10 günü geçmemek üzere, ceza in- faz kunımu veya tutukevinden alınabiür" hük- müne yer verilmıştir. Uygulamada OHAL Bölge Valisi, mad- dedeki "her defasında" kelimesinden ya- rarlanarak. 10 gün dolmadan veyahut dol- duğu gün,hükümlü veya tutukluyu cezaevı- ne iade etmeden yenı bir karar istemekte ve almakta. böylece aldığı hükümlü ve tu- tukluyu aylarca zabıta gözetimınde tutmak- tadır. Bu konuyu bakanlık olarak takibe al- dık. işkence raporcusu doktora suçlama YAHYA KOÇOĞLU Çorlu Cumhuriyet Savcılığı'nın se\k ettiği bir sıyasi suç zanlısının muajenesinde verilen "10gün işgö- remez" raporu. Tekirdağ Emniyet Müdürü ile Tekirdağ Tabip Odası'nı karşı karşıya getirdi. Siyası bir suç ne- denıyle gözaltına tutulan Vlehmet Stddık Doğru'ya *10gün iş göremez" raporu veren doktor Şahin Bal. Tekır- dag Emniyet Müdürü Mehmet Böke tarafından "Terör örgütünün propa- gandasında kullanılmak üzere ger- çekdışı rapor" vermekle suçlandı. Te- kirdağ Tabip Odası. Emniyet Müdü- rünün ıddıasını yanıtlarken olaya ko- nu kışinın Prof. V'eli Lök'ün başkan- lığmdakı doktorlartarafından yapılan muayenesinde "işkence yapddîğuıa ilişkin" rapor düzenlendiği belirale- rek Emniyet Müdürü 'önyargıh' ol- makla suçlandı. Tekırdağ Tabip Odasf ndan dün yapılan açıklamada, Doğru ile ilgili bırbinnden farklı raporiar düzenlen- dığmın saptandığı belırtıldı. Olay ko- nusu kişınin "tşkencegördüğüneüiş- kin" Prof. Veli Lök başkanlığındaki heyetin raporu anımsatılarak bu ko- nuda soruşturma yapılması için TTB'ye başvurulduğunun kaydedil- dığı açıklamada şöyle denildi: "Biömsel dayanaklan da olan böy- le bir araştırmayı \aptıktan sonraor- tayaçıkangerçekleri kamum una acık- lamayı göre> addediyuruz. Ancak so- ruşturmadan önce de herhangi bir hekinıi ya da hekimleri tuttuklan ka- naat raporundan dolayı suçJamayı ve hele isimlerira dekiare etmeyi önyar- güı bir yaklaşıra olarak görüyoruz" Sürgün köylülerdönmekistiyor •ÎHD Istanbul Şube Başkanı Ercan Kanar, "îstanbul'da HABITAT adıyla anılan insan yerleşimleri ve problemlerini konu alan uluslararası konferansı hazırlamaya çahşan devlet, bir yandan da köy yakmalara devam etmektedir" dedi. İstanbul Haber Servisi - Tatvan'ın Düzcealan köyünde yaşayan "Çacan" ailelen köylennin 1993 yılı aralık ayında güvenlik güçlerince yakıldığını, bir gün süren olaylar sırasında ise bir kişinin öldüğünü ileri sürdüler. Köylü aileler, 3 yıldan bu yana tstanbul'da "sürgünr hayatı yaşadıklannı belirterek, köy lerine geri dönmek isteklerini dile getirdiler. Insan Haklan Derneği (İHD) İstanbul Şubesi'nde dün bir araya gelen Tatvan'ın Düzcealan köyünde yaşayan 'Çaçan' aileleri birbasın açiklaması yaptı. İHD İstanbul Şube Başkanı Ercan Kanar ailelerden önce yaptığı basın açıklamasında şunlan söyledi: "1993 arahk ayında Tatvan'a bağh Düzcealan köyünde yaşanan tradejiyi ögreniyor ve ortaj a çıkanyoruz. Bu yıllardır yaşanan bmlerce köy yakına uygulamalanndan sadece biridir. 1996 hadranında İstanbuCda HABİTAT adıyla anılan insan yerleşimleri ve problemlerini Köylü aileler, 3 yıldan bu yana İstanbuPda "sürgün" hayatı yaşadıklannı betirterek köylerine geri dönmek istediklerini dile getirdiler. konu alan uluslararası konferansı hazıriamaya çahşan devlet bir yandan da köy yakmalara devam etmektedir." Kanar'ın konuşmasının ardından söz alan Düzcealanlı köylü aileler, köylerinin güvenlik güçlennce yakıldığını öne sürdüler. Köylüler bir gün süren olaylar sırasında Necmi Çaçan adlı köylünün panzerin arkasına takılarak dolaştınldığını ve daha sonra öldüriildüğünü belirttiler. Bir köylü ise özel tim olduğunu iddia ettiği bir askerin 600 dolannı aldığıru belirtti. Köylülerden bir grup ise güvenlik güçlerinden "Korkmaz" soyadlı bir kişinin, kendilerine. "Şuiıak'ı kan gölüne çevirdim. Burayı da çevireceğun" diye konuştuklannı savundu. Köylüler, 32 haneli Düzcealan köyünûn güvenlik güçlerince yakıldıktan sonra herkesin boş bir alanda toplatıldığını ve işkence gördüklerini ileri sürdüler. Can güvenliklerinin tehlikede olduklan gerekçesiyle isim açıklamak istemeyen " Çaçan' aileleri, İstanbul"da sürgün hayatı yaşadıkJannı ve yaklaşık 150 kişiden oluşan köylerine bir an önce geri dönmek istediklerini bildirdiler. AKPM'nin Paris'te yapacağı siyasi komisyon toplantılannda 'Türkiye raporu' ele alınacak Avrupa Konseyi, Türkiye raporu'nu tartışacak • Macar parlamenterlerin hazırladığı raporda, Türkiye'den reformlara devam etmesi çağnsında bulunuluyor. STRASBOURG (AA)'-Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'nin (AKPM), 4 mart pazartesi günü Paris'te yapacağı Siyasi Komisyon toplanrısında. 'Türidye raponı'tartışılacak. Macar Sosyalist parlaıneııtcr Andreas Barsony tarafından kaleme alınan rapor ve buna bağlı tavsıye karar taslağında, Türkiye'deki yeni seçilmiş parlamenterlerin, reformlara devam ederek, yasalan Avrupa Konseyi ilkc ve standartlanna uygun hale getirmesi yolunda çağnda bulunuluyor. Tavsiye karar taslağında, Avrupa Konseyi Bakanlar Konseyi'nden Türkiye'nin sorumluklannı yerine getirip getirmediği konusunu yakından takip etmesi isteniyor. Karar taslağında. Terörle Mücade Yasası'nın 8. maddesindeki değişikliklerin memnunluk yarattığı, ancak bu maddenin tamamen kaldınlması gerektiği ve Güneydoğu Anadolu sorununa banşcıl bir çözüm bulunması çağnsında bulunuluyor. 'Eski DEP milletvekiDerine aT Taslakta, kapatılan DEP'in, cezalan kesinleşmiş eski milletvekillerinin cezaevinde bulunmasından ciddi endişe duyulduğu belirtilerek bu konuda yeni bır af yasası uygulanmastnın Türkiye'nin demokrasiye olan taahhüdünü teyit edeceği belirtilıyor. Barsony'nin rarx)ru, AKPM'nin ocak ayında yapılan toplantılannın gündemine alınmış, ancak Türkiye'de yapılan seçimler sonrasında, AKPM'de Türkiye'yi temsıl edecek parlamenterlerin. TBMM'de belirienmesi gecıktıği için nısan ayı toplantılanna ertelenmişti. Paris'te yapılacak Siyasi Komisyon toplantısında, söz konusu rapor ve buna bağlı tavsıye karar taslağı üzerinde son değişiklikler yapılacak. Diplomatik kaynaklar, TBMM'de, AKPM'ye gidecek Türk heyetinin hâlâ belirlenmemesi üzerine, Pans toplantılanna da Türk parlamenterlerin katılamayacağını, bunun da raporun Türkiye lehine değiştirilmesini zorlaştıracağına dikat çekiyorlar. Türkiye raportörü Barsony'nin geçen yıl hazırladığı ve AKMP'de kabul edilen raporu ve buna bağh tavsiye karannda, Bakanlar Komıtesi'nden Türkiye'nin tam üyeliğinin askıya alınması ıstenmıştı. Bakanlar Komitesi, daha sonra yayımladığı cevap niteliği taşıyan raporda AKPM'nin bu tavsiyesini reddetmişti. BIRBAKIMA SERVER TANtLLİ Bir Yüzyılın Sonunda... Görüş Biçimi dergisinin, Yüzyılın Sonunda Uyuş- mazlıklar konusuna ayırdığı son sayısına, ignacio Ramonet'nin Akıl Almaz Değişmeler başlığıyla yaz- dığı bir giriş yazısı var ki, dudağı uçukluyor insantn okurken; gerçekten, "akıl almaz" değişiklikler içinde dünyamız. Önce bir genel tanı: "Şu yüzyılın ve binliyıllann so- nunda, toplumlanmızaranış içinde. Devletlerin temel- lehnden hiçbiri, biryeni sorgulamalar dalgasından ya- kasını sıyıramamış görünüyor. Günümüz yöneticile- ri, Ikinci Dünya Savaşı'nın arkasından kurulmuş olan siyasal yapının beklenmedik yıkılışıyla, nereye bak- sanız yaralanmış haldeler. Devletlerin bağnnda içsa- vaşlar çoğalıyor. Batı'da, Aydınlıklar çağında kurulup yerleşmiş bütün bir değerler sistemi de, soğuk sa- vaşın bitişi ve Sovyetler Birtiği'nin çöküşüyle sarsıl- mış durumda." Bir "anlaşılabiliriik bunalımı" karşısındayız diyor Ramonet. Kesinlikler kaybolmuş ve kolektif bir tasan da yok ortada. Dünyayı sarsıp kanştıran başta üç şey onun gözün- de: Teknolojideki şaşırtıcı değişiklikler, iktisadi dü- zensizliklerin sürüp gitmesi ve çevreyle ilgili felaket- lerin artışı. Söz konusu olgular da, şunlarla kendini gösteriyor özellikle: Sosyal karışıklıklar, eşitsizliklerin patlaması, yeni yoksulluk ve dtşlanma biçimlerinin or- taya çıkışı, emek-değerin bunalımı, iktidardaki derin rahatsızlık, kitlesel işsizlik, akla aykınlığın ileriemesi; milliyetçiliklerin, köktenci akımlann, yabancı düşman- lığının hızla çoğalması ve onlarla beraber etnik sap- lantılann açılıp serpilmesi. Bu hayal kınklıkları ve belirsizlikler ortamında, dü- şünce biçimini yapılandıran iki yeni öge var Ramo- net'ye göre: Bunlardan biri "iletişim"d\r ki, son iki yüzyılın en önemli temel kavramlanndan biri olan iler- lemenın yerini alma eğiliminde. llerteme ideolojisinin yerine iletişimin geçmesi, siyasal iktidann da görevi- nı karıştınp bulandınyor; iktidarla kitle ıletişim araçla- rı arasında -gitgide sertleşen- rekabet de buradan ge- liyor işte. ikincı öge, "pazar"dır, piyasadır. Her şey, son çare olarak "Pazar Efendi"n\n ölçüt- lerine göre ayartanmak zorundadır artık. Onun "ya- salar"\, doğanın ya da -toplumlann hareketinin genel açıklaması olarak- tarihin yasalannın yerine geçmiş- tir. Özel olarak da, matî piyasalar örnek olup çıkmış- tır. Bu sistem dünya çapındadır; küreselleşmenin mız- rağı ve çağımızın da başta gelen ve belirleyici olgu- sudur. Bu sistemin bağnnda yer alan da, "para"dır; ölçüt odur, rehber odur, yüce değer odur, büyüler ve kör- leştirır. Kimlerdir, şu yüzyılın sonunda dünyamızın asıl sa- hipleri? Şurası bir gerçek ki, yöneticiler, dünya çapındaki dev güçler karşısında güçsüz haldedirier çogu kez. Neoliberal sözlüğe sıkı sıkıya sanlmış olan bu güçle- rin sloganları olarak şunlan görürsünüz: Serbest mü- badele, özelleştirme, monetarizm, rekabet, üretken- lik. "Bütün iktidarlar pazariarındır!" diye özetleyebiljr- siniz bu sloganları. Ancak şu da bir gerçektir ki, pazariar, piyasalar, kı- sa vadenin ve doğrudan kazancın büyüsüne kapıl- dıklanndan geleceği göremezler; insanlann ve çev- renin yannlannı haber veremezler; kentlerin büyüme- sini planlayamaz, sosyal çatlaklan onanp örtemez- ler. Bununla beraber, şu sorular da yanıt bekliyor: Her yanından çatlayan, içsavaşlann, etnik çatışmalann ve dinsel mücadelelerin yer aldığı bir dünyada düzen nasıl kurulacak? Hangi fikrî araçlarla anlayacağız bu dünyayı? Hangi ussallığa, hangi mantığa yanıt veri- yor söz konusu uyuşmazlıklar? Gerilere savrulmanın, dram ve trajedinin mümkün olduğu bir dünyaya giriyoruz. Siyasal yöneticilerin sorunlara hiç de egemen olmadıklan bir dünyadayız. Ve korkunç bir ayaklanma birikimi, toprağın altına gömülmüş bekliyor; 1995 Aralığı'nda görüldüğü gibi de, homurdanmaya başlıyor. İşte Ramonet'nin saptamaları ve düşünceleri! Hemen eklemış olalım: Yalnız Fransa'da değildir bu homurdanış. Her yanındadır dünyanın. Ve Türkiye'dedir de nicedir. Kulaklannızı verir misiniz lütfen, bu derinden derine yoğunlaşan ve artan uğultuya? Manisa'da işkenceye tepki TÎHV Başkanı: Türkiye işkence cehennemi ALPER BALLJ ANKARA - Manisa'daki lise öğrencilerine ağır dere- cede işkence yapıldığı sav- lan, insan haklan ve meslek örgütleri tarafından sert tep- kiyle karşılandı. Türkiye İn- san Haklan Vakfı (TIHV) Başkanı YavuzÖnen, Türki- ye'nin son yıllarda "işkence cebennemine dönüştüğünü" belirtti. Çağdaş Hukukçular Demeği (ÇHD) Ankara Şu- be Başkanı Kazun Genç de devletin işkenceyi sıstema- tık bir hale getirdiğinı savu- narak Manisa Emniyet Mü- dürü ve Manısa Emniyet Mü- dürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürü'nün "mutla- ka" görevden alınması ge- rektiğıni söyledi. _ TİHV Başkam Yavuz Önen, vakfuı, 1990 yılından başlayarak işkence kurban- lanyla buluşmaya ve onlann tedavisira yönlendırmeye baş- ladığmı söyledi. Hazırlanan rapor ve dokümanlann Baş- bakanlık dahil bütün ilgilıle- re gönderildiğini kaydeden Önen, devlet yetkililerinın iş- kence konusunda duyarsız- lığını vurguladı. Önen, işken- ce uygulamasının "pofitikbir terdh" olduğunu anlatırken şu görüşlen dıle getırdı: "Bu iş gelip işkenceyi uygu- layan en son güvenlik görev- lisinin onıuzunda kalıyor. Bu sistemin esas sorumlulan gö- zardıedildL 'Sıstematık bır iş- kence vardır' derken yöne- tenlerin bundan sorumlu ol- ması gerekir anlamı çıkryor. Yalnız tedavi ettigimiz insan sayia3 bineulaştı son 5yıliçin- de.3 bin olayın birteksonım- lusu yok. Açılan davalar o ka- dar az ki, verüen cezalar o ka- dar komik ki, caydıncı ol- maktajı çıkryor. Ststemin ken- (fci bu uygubunayı beffi bir hu- kuksal şemsiye altına alıyor. Koruyor hukuksal sistem iş- kenceyi" Devletin düşman diye de- ğerlendırerek karşısma aldı- ğı gruplara karşı şıddet uygu- lamasını "meşnı" olarak ka- bul ettigini savunan Önen, bu yaklaşımın Türkiye'nin top- lumsal tepkiden yoksun orta- mmda doğal uygulama ola- rak görüldüğünü söyledi. Önen, şöyle devam ettı: "Diyarbakır'daöJdüriilen birgazeteci için dönemin baş- bakanı "O gazeteci degıldf (B- yor. Demek ki öldürülen kişi. öldürülebilecek bir iş yapn yor. Bu anlajiş zirvede de var olduğuna göre işimiz bir hay- li zor. İşkenceyi sorgulayan kişiler hakkında soruşturma acan devletin, bir tophımun gençliğine cop sokulmasına, cinsd tacize uğramasınaseyir- ci kalmasını asla kabul edile- mez buluyorum." Içişleri Bakanı Teoman Ünüsan'ın işkence uygula- masının yapılmadığma ilişkin açıklamasının olası tepkileri yumuşatmaya yönelik oldu- ğunu belirten Önen, "Polisi- mLrin eli soğumasın, morali yfiksek rutulsun, şevld kınl- maan'anlayışının devletin iş- kenceye bakışının somut gös- tergesı olduğunu savundu.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear