22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 16 ARALIK 1996 PAZARTESİ'_ HABERLERIN DEVAMI Istanbul Ecirne Çanakkale Kccaelı Izrıır Manısa Aydın Denizlı Zonguldak QAçık ÇB PB PB ÇB PB PB PB PB ÇB 14 10 14 14 15 12 15 13 13 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Konya Eskişehır Sıvas ÇB ÇB ÇB ÇB ÇB ÇB ÇB ÇB 16 17 15 15 12 8 10 8 Antalya Y 18 Kars Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardın Siirt Hakkârı Van Y Y PB ÇB PB PB PB PB 19 18 9 13 7 6 -1 3 K -1 Bütun bolgeler parça- lı ve çok bulutlu, Mar- mara'nın doğusu, Iç Ege. Akdenız Iç Ana- dolu, Karadeniz, Doğu Anadolu'nun kuzey ve batısı ile Güneydoğu Anadoıu'nun batısı ya- ğtşlı geçecek. Yağışlar yağmur ve yer yer sa- ğanak; Doğu Anado- lu'nun kuzeyınde kar- la kanşık yağmur ve kar şeklınde olacak. Londra Paris Roma Berlin Amsterdam Madrid Sofya Brüksel PB PB PB PB PB PB PB PB 9 6 15 5 8 12 8 7 Budapeşte PB 4 Münih Atina Milano Oslo Helsinki Stockholm Belgrad Viyana Bonn ÇB PB PB K PB PB PB PB 1/ 11 -14 -3 -7 5 6 5 PB Taşkent Tahran Moskova Aşkabat Almatı Taşkent Bakü Bişkek Tiflis Kahire K A PB PB A PB PB PB -1 10 0 13 10 5 10 21 Kahıre» Şam PB 14 Parçalı bulutlu : SlSll <T~\ Bulutlu k Çok bulutlu ı Yağmurlu G U N C E L CÜNEYTARCAYİREK • Baftarafı 1. Sayfada Ercan, imamlann THY uçaklannda indirimli se- yahat edebilmeleri için de Ulaştırma Bakanlığı ile temas halinde olduklannı söyledi." Bu bilgiler iki kere ikinin dört ettiği gibi, bu hükü- metin ikiyüzlülüğünü, küçük ortağın eyyamcıhğını açıkça ortaya koyuyor. Bu yargıyı, hükümetin öne sürdüğü gerekçedeki öğeler de besliyor, destekliyor. Bay Hoca ile Bayan Şaibe; saatler süren basın toplantılarında, biryandan sosyal adaletçiliğin, öte yandan denk bütçe hazırlayan ilk hükümet olma- nın şampiyonluğunu yaptılar. Lojmanlar ve devleteait arsalar satılacak; bütçe- ye gelır sağlanacaktı. Bu, bir. Liberal ekonomilerle yönetilen ülkelerde ayrıcalıklı konut sistemlerine yer yoktu. Bu, ikii. Küçük büyük memuru sokağa atan bu hükümet, imamlar söz konusu olunca, üç değıl. beş değıl. tam 30 bin lojman için bütçeyi talan etmeyi görev bili- yor. 3 bini hazırmış lojmanların, "ödenek buldukça" rakama yenılerini ekleyeceklermiş. Laikliği savunacağını, sosyal adaletle dinsel duy- guları siyasal yararlar için sömürtmeyeceğıni -kim- se inanmıyor ya- AJIah'ın günü dışarıda içeride yi- neleyen Şaibe Hanım ve DYP kadrosu, hem kirle- rini temizleyen hem de hükümette kalmalarını sağ- layan RP'ye yağ yakmak ve yaranmak için, "imam lojmanları için kollan sıvıyor". Hükümetteki ikiyüzlülük kadar, RP'ye bağımlı şe- riatçı basındaki büyük yaygaraya anlam vermek de zorlaşıyor. Anayasa Mahkemesi'nin lojman ve arsa satışını iptal etmesinden sonra, şeriatçı basın, hatta RP'ye organik öğelerle bağımlı gazeteler birden ayaklan- dı. Bilmeden öğrenmeden Laik, demokratik ve Atatürkçü cumhurıyetı savu- nanların başında gelen Yekta Güngör Özden'e her vesıleyle saldıran bu kesim, son kararı "lojman kurtarma" diye niteliyor. Neymiş Anayasa Mahkemesi'nin peşine düştu- ğü "kurtarma operasyonu"nun içeriği? Yüksek hâ- kimler, oturdukları lojmanlan "hukuktan yoksun bır kararla satıştan kurtarmaya" çalışıyorlarmış! Öncelikle dinci basının yakın geçmişteki yayım- larına şöyle bir göz atmaya ne dersiniz? Olağanüstü hal ile Çekiç Güç oylamasının gerek- liliğine karar verdiği zaman, Anayasa Mahkeme- si'ni öve öve yere göğe sığdıramayan şeriatçı ba- sındı. Zira, RP'ye hük'ümet kapısı aralanıyordu. Kararnamelerdeki üç imzayı dörde çıkararak Şa- ibe'yi de onurlandıran yasayı iptal başvurusunu reddettiğinde, şeriatçı basın için, Anayasa Mahke- mesi'nden daha yüce bir kurum yoktu. Yüksek mahkeme lojman ve arsa satışını iptal edince, kurum da, başkanla birlikte üyeleri detu ka- ka! Vay benim köse sakalım. Şeriatçı basın, şeriat hizmetinde koşmaktan ger- çeğ: aramaya vakit bulamıyor. Oysa; şeriatçı basının mahkemenın gerekçeli ka- rarını gördüğünde olasıdır ki, yüzleri kızaracak(mı)? Zira Anayasa Mahkemesi; "Lojman ve arsalann satılmasına karşı çıkmıyor, yasaklamıyor. Tam ter- sine; anayasanın kimi hükümlerini anımsatarak 'devlet malını satmanın ancak yasama organının. yani TBMM'nin yetkisine girdiğini, satış için yasa çı- karılması gerektiğini' hükümete duyuruyor." Kuşkusuz; TBMM'nin bu "yetkiyı, Bakanlar Ku- rulu'na devredemeyeceğini" de -anayasa bilmeyen hükümete de şeriatçı dostlanna da- anımsatıveri- yor. Doğrusu, hizmette bulunuyor. Mahkemenin gerekçeli kararı açıklanınca, "Satış engellendi" yaygaraları ile dünyayı ateşe verenle- rin hevesleri kursaklarında kalacağa benziyor. Üs- telik lojman ve arsa satışının iptal edilmesınde ne zarar var ki? Baksanıza Bay Hoca'ya; satıştan geleceği riva- yet olunan 300 trilyonun şimdilik askıya alınması- na karşın, hâlâ ekranlarda "denk bütçe" masalları anlatıyor. Bay Hoca ile şeriatçı basın: Bu başa bu tıraş! 'Çiller, DemirePi tehdit nıi etti?' • Ba^tarafı 1. Sayfada nu gündeme getiriyor" dedi. DSP GazıantepMilletve- kili Mustafa Yılmaz, "ÇU- ler ile Demirel arasındaki görüşmenin Deviet Denetle- me Kurulu'nun çalıştınlma- masında bir etlösi var mT diye sorarak sözlerini şöyle sürdürdü: "Cumhurbaşka- nı Süleyman Demirel'in ıs- rarla Devlet Denetleme Ku- rulu'nu çalıştırmaması ken- di ile ilgili birtakım soru işa- retlerini de gündeme getiri- yor kamuoyunda. Sayın Cumhurbaşkanı bunu açık- lığakavuştunnalı." Yılmaz, DDK'nin işletil- memesi durumunda Cum- hurbaşkanlığı makamının tartışmaya açılacağını ifade ederek, "Devletin başı bunu kullanmaktan çekiniyor. Sa- yın Cumhurbaşkanı bunu açıklıga kavusturmalı. Cum- hurbaşkanlığı makamının tartışılır hale geunesini önle- mek için DDK harekete ge- Yaşam, kalbin iki vuruşu arasındaki zamandır. Kalbinizi koruyun. TÜRK KALP VAKFI Tel.: (0.212) 212 07 07 (PBX) 10 Hat Faks:(0212)212 68 35 CUMHURİYET'TEN OKURLARA ORHAN ERİNÇ • Baştarafı 2. Sayfada Adalet Bakanlığı Özel Komisyon üyesi ve RP iz- mir il Başkan Yardımcısı Harun Özdemir tarafın- dan hazırlanan ve Başbakan Necmettin Erbakan'a sunulan Alevi raporunu Cem Ulutaş haberleştirdi. • Hülya Topcu, 12 Eylül 1980 sonrası 18 yaşına i- ki ay kala idam edilen, idamı uzun süre tartışılan Er- dal Eren'in 16. ölüm yıldönümünde avukatıyla gö- rüşerek ıdamın yasadışılığını yeniden gündeme ge- tirdi. • Tenmik santralları mahkeme kararına karşın ça- hştırmakta direnen REFAHYOL hükümetiyle ilgili Izmir Çevre Hareketi Avukatlan'nca Avrupa Insan Hakları Komisyonu'na yapılan başvuruyu Asuman Abacıoğlu duyurdu. • Kamu çahşanlarının sendikal etkinlikleri nede- nıyle gördüğü baskıları ve gelişen tepkileri Hakan Dirik, "Sendıkacı Memurlar Yılmıyor" başlığıyla haberleştirdi. • Önümüzdeki pazartesiye kadar gönlünüzce bir hafta geçırmeniz dileği ve saygılarımızla. B i z v a t a n h a i n i d e ğ i l i z ' Kara elmas emekçiieri özelleştirıııe istemiyor SAADET USLLf Madenciler. özelleştirmeye karşı olduklan için yetkililerin kendilerine "vatan haini" gibi da\ randığını belirttiler. Özellikle az çalıştınldıklarını anlatan madenciler, "Sonra da "Bak bunlar az çalışıyor' diyerek bLd kütüleme>e çalışı>orlar" diye vakındılar. Onlar. kara elması yerin yüzlerce ınetre altından bin bir güçlükle çıkaran maden işçileri. Yaptıkları ağır işin maddi \e manevi karşılığını ne derece aldıkları ise tartışılîr. Özelleştirme çalışmalan kapsamına maden ocaklarının da alınmasına karşı çıktıklannı vurgulayan maden işçileri, ışletmelerin kâr ettiğini belirtiyorlar. Işçiler, özelleştirmeye karşı çıkmalanndan sonra yetkililerin kendilerine tavır aldığını savunarak şöyle konuştular: "Özellikle az çalıştınlıyoruz. Günlük 8 saat çalışmamı/ tamamlanmıyor. Sonra da gidip bi/im az çalıştığımızı söylüyorlar. .4/ çalışma>ı isteven biz değiliz yöneticilerimiz. Bu anlayış da özelleştirme \apmak isteyenlerin düşüncesi." Türkiye'nin en derin maden ocağının bulunduğu Kozlu"da çalışan ışçilenn en önemli sıkıntılanndan bin de maddi imkânlannın yetersizliği. tşçileren yüksek 35 milyon Iira civannda ücret alıyor, bunun da 560 metre derinliğe inenlere verildiğini söylüyorlar. Gazetecilerin genellikle hep lyı yerlere getirilerek gezdinldığını anlatan işçiler. "Si/i 560 metreve indirseler ya. Asıl orada ne şartlarda çalıştığımı/ı görün? Buralar en iyi yerler" diye konuşuyorlar. Gazetecilerin nefes almakta zorlandığı yerleri. en i>i kabul eden madencılerin istediklerı tek şey ise maddi olanaklannın biraz daha düzeltilmesi... Kaduılar kızbk soyadını istiyor • Ba^tarafı 1. Sayfada sineve'Temel Hak ve Hürriyetlerin Nitelıği' başlığınj taşıyan 12. tnad- desine açıkça a> kınlık oluşturmak- tadır" denildi. Dilekçede. anayasanın 10. mad- desinin herkesi dil, ırk, renk, cinsi- yet. siyasi düşünce. felsefi inanç, din. mezhep ve benzeri nedenlerle aynm gözetilmeksizin eşit kıldığı- na işaret edilerek 12. maddenin de kişilik haklarının dokunulamaz, devredilemez \e vazgeçilmez hak- lan düzenlediği anlatıldı. Dilekçe- de. şu görüşe yer \erildi: "Açıkçagörüleceği üzereanavasal güvence altına alınan eşitlik ilkesL, Mcdeni ^'asa'nın anılan hükmünde kadın aleyhine bozulmuştur. Eğer herkes yasa öniinde eşitse ve kişiliği- ne bağlı dokunulamaz, de\redile- mez ve vazgeçilmez temel haklara sahipse, e\ lennıe akdinden sonra ne- den kocanın soyadını taşımak zo- runda kalsın?" Medeni Yasa'nın 8. maddesinin "kişinin hakehli\etini" düzenlediği anlatılan dilekçede, yasada bu dü- zenlemenin kadın aleyhine sınırlan- dığı vurgulandı. Evli kadının hak ehliyetine getirilen sınırlamalann evlilik birliğini daha sağlıklı kılma gerekçesine dayandınldığı kayde- dilen dilekçede, gerekçenin insanlı- ğıngeldiğinoktadaakılcı hiçbirda- yanağının olmadıği anlatıldı. Dilek- çede, yasanın ortaya koyduğu aile modelinin kocaegemenliğinedaya- lı olduğu savunularak Anayasa Mahkemesi'nin 1963' 148 esas. 1963256 karar sayılı karannda,cin- siyetin yasa önünde eşitliği engele- yen bir neden olmadığının beürtil- diğine dikkat çekildi. Dilekçede şöyle denildi: "Davacının evienmeden sonra da o güne kadar taşıdığı soyadını taşı- mak istemesi, kocası olan erkekle benzt'r yöniinü ancak yasa önünde eşit kılınmamış bir yöniinü içermek- tedir. Soyadında olduğu gibi, e\ li ka- dına evlilik içinde getirilen diğer sı- nırlamalar da kadın-erkek eşitliğine ters \e çağdışıdır. Evienmeden son- ra kadının kocanın soyadını taşımak zorunda kalması. kişilik haklarını ihlal ettiği gibi anayasanın 10. ınad- desine de av kındır." Dilekçede. davacının evlılikten önceki soyadını taşımak ıstemesi- nin Türkiye'nin de tarat olduğu, onayladığı uluslararası sözleşmele- re de uygun olduğu vurgulanarak. şu görüşe yerverildi: "Müvekkilin evlilikten sonra aile nüfus kayıt tablosuna'Atanıan' ola- rak kaydedilen sovadının, anayasa- nın 10. ve 12. maddeleri ve artık bir iç hukuk hükmü niteliğinde olan uluslararası sözleşmeler karşısında İ:rso>' olarak düzeltilmesini, bu bağlamda Medeni \asa"nın 153/1. maddesinin anayasının 10. ve 12. maddelerine ay kinlığının tespit edi- lip bu hükmün iptalini istemek- teviz." Tansu Ciller'in kalkanı DYP • Baftarafı 1. Sayfada nıini suçlav ıp, Ağar ile Bu- cak'ı gözden çıkararak kur- tuluşarama*'taktiğı izle>e- ceğı dile getirildi. Meral Akşener'in de. "5a> geçme- sine rağmen, Topal cinaye- tiv le ilgili parmak izi için bi- le karşılastırma yapılmarnış. Her teşkilatta yasadışı işlere bulaşmış insanlar olabilir" sözleriyle topu kendisinden önceki döneme atmasına dikkat çekildi. DYP Genel Başkan Yar- dımcısı Hasan Ekinci"nın çetelerın de\ letle ilişkisi ol- madığı konusunda Çiller'e kefil olurken. "Diğerleri için bir şey söy levemem. Bir kişinin suçluluğu D^'P'yi bağlamaz" sözleri de "\ğar ve Bucak gözden çıkanldı" >orumlanna dayanak oldu. Susurluk'taki kazayla or- ta> a çıkan "dev let-mafva-si- vaset" üçgenine ilişkin id- dıalann odağında yer alan DYP. iddiaların araştınlıp suçluların cezalandınlması için harekete geçeceği yer- de, birçok iddiayı gündeme getiren Yılmaz'ı yıpratmak için harekete geçti. DYP Genel Sekreten Nurhan Te- kinel'in başını çektiği bir grup parti yöneticisinin, Yılmaz'ın ortaya attıgı id- dialarla ilgili nelerin ger- çekleşip gerçekleşmediğini araştırarak bir kitapçık ya da broşür çıkarmayı planladı- gı belirtildi. Bir yandan da ANAP dö- nemindeki "failı meçhul ci- nayetleri" araştırarak. Yıl- maz'a yüklenmeye hazırla- nan Ekinci'nin, Çath'nın ANAP'lılarla birlikte çalış- tığını ileri sürmesi ve "ANAP dönemindeki faili meçhullereiyi bakılmalıdır" demesi dikkat çekti. Hasan Ekinci. Yılmazın söyledik- lerinin hiçbirinin doğru çık- madığinı belirterek, "Şim- diye kadar ne söylediyse hep tersi çıktı. Bunu halkın da biunesi lazım" dedi. Ekinci. Çath'nın kumar- hanelerkralı TopaPın öldü- rülmesi olayına kanştığının kesinleşmesinden sonra bu işin Yılmaz açısından geç- mişe dayanacağını ileri sür- dü. ÇatlTnın ANAP'ın kongrelerinde mitinglenn- de partililerle birlikte çalış- tığını savlayan Ekinci. "Çatü'nın ANAP'hlann ik- tidar olduğu dönemde dev- letle daha çok iç içe olduğu herkesçe bilinmektedir. Çat- lı Yılma/'ın adamıdır. ANAP dönemindeki faili meçhul cinayetler iyi araşh- nlmaudır" dedi. DYP li Mehmet Gözlü- kaya ise emniyet içinde bir gurubun yaptığı işlerden Ozer Uçuran Çiller'in so- rumlu olmayacağını söyle- di. Bazı basın organlannın ve muhalefetin bilinçli bir şekilde olaylann içine Özer Çiller'i çekmek istediğini kaydeden Gözlükaya. "Bu çirilmeüdir" dedi. DDK üvelennın "Milletin parasım aîıp yan gelip yattık- lannı" da sav unan DSP mil- lenekili Yılmaz. şunlan sövledi: "Milletödediği ver- gilerle bu kurumu nive bes- liyor? Denetleme işlevini yapsın diye. Bu kurumun "harekete geçmesi için daha nebekleniyor. Lnlü bir ata- sözümuz var: Sakla samanı gelirzamanı. Dev let Denetle- me Kurulu'nu v ıllardır sak- lıyoruz. Zamanı hâlâ gelme- di mi? Susurluk olayı küçük görülüyor ise acaba hangi büyük olay bekleniyor." DSP Genel Başkanı Bü- lent Ecevit'in DDK'nin ça- lıştınlması konusundaki önerisine Cumhurbaşkanı Süle>man Demirel. "Devlet Denetleme Kurıılu. bugüne kadar devletin diğer organ- lannın görev üstlendiğj olay- lar hakkındadenetleme yap- mak üzere görev lendirilme- miştir" yanıtını vermişti. 11'inciYAŞINDA BORSA ŞİMDİGÖZDE, "GÖZALTIPA2ARI" Sigorta Fonları Borsa'da Sarkuysan, Köytaş, Yünso, Emsan Ismail Hakkı Karakaya; «101)7 özelleştirme V/' ydı olacak" iddialarla Özer ÇillerMn ne ilgisi var? Valan ve yanlış id- dialar bunlar" dedi DYP Genel Sekreten Nurhan Te- kinel de Ekinci'nin sözle- riylc ilgili sorulara. "Kefil- lik olayının ancak yargının işi olduğuna inanıvorum" yanıtını verdi. Tekinel. ".Ağar ve Bucakı gözden çı- kardınız mı" sorusu üzeri- ne. "Yargıbuişecevapvere- cek, onu bekliyoruz" dedi. Tekinel, "Çiller için de bu yargılama süreci söz konu- su mu" sorusuna da "Sayın ge.ıel başkanı bu konuma çekmeye niye gerek duyu- yorsunuz"sorusuyla karşı- İık verdi. "Her şey Çath'ya mı yüklenmek isteniyor'" so- rusu üzerine de Tekinel. "Bunu, basından izliyoruz. Yargının elinde belge ve bil- giler var. İnceleme ve araş- tırmalar sürüyor. Bunu hep beraber göreceğiz. Bu olay- dan çok kısa süre sonra ne- tice alınacağına inanıvo- rum" demekle yetindi. DYP yöneticilerinin açık- lamalarını yeni bir taktik olarak değerlendiren ANAP Grup Başkanvekili Cum- hur Ersümer, "Hedef sap- tırmaya vönt'lik tutum için- de olmamalannı ümit edi- yorum ama, öyle olduğu yo- lunda emarelergiderekku v- vet kazanıyor"1 dedi. Ersü- mer. \atandaşların sadece bir silahta çıkan izle yetin- meyecek kadar bilinçli ol- duğunu dile getirdi. ANAP'lı AbdülkadırBaş da Crgüp'te düzenlediği ba- sın toplantısında Susurluk olayının ardından ortaya çı- kan gizlı ilişkileri birilen- nin "perdelemek, karart- mak" istediğini öne sürdü. Bu işi yapanın özellikle Çil- ler olduğunu vurgulayan Baş, "Yaacıoğlu'nungörev- den alınması olayın kapatıl- ması şüphesini vatandaşla- nmız da arttırmıştır" dedi. Baş şunlan söyledi: "Siyasi bir grubun tesiri ile silahlı bir çetenin devlete sızarak yolsuzluk v e kanun- suz işler yapağının ciddi de- lilleri olduğunu ispat ettik. Bizim bu ciddi iddialanmı- zi karartmak için bunun üzerine gidilmesini önlemek için meseleyi MHP ve ülkü- cü safina çekerek olaya bir başka çehre vermek isteyen- ler var. Bizim derdimiz ül- kücülerle değil, MHP'yi karşımıza almak değil. Bi- zim meselemiz mafs a\ ladır. Dev lete sızan çete ve onlann mensuplanv ladır. Çetenin, mafy anın partisi olmaz, ide- olojisi olmaz." CHP'liSeynOktay, sağ- lıklı bir soruşturma için ba- ğımsız bir yargıya ihtiyaç bulunduğunu sö\ledi. İddialarla ilgili hedef sap- tınlma kuşkulannın gidenl- mesi için soruşturmanın idari mekanizmalardan alınması gerektiğini belir- ten Oktay. "Bu sistem için- desorunlarçözülmez" dedi ÖSS yanıt anahtarı FİZİK l.B, 2.D, 3.D, 4.A, 5.C, 6.C. 7.E. 8.A, 9.C. 10.E. 1 l.A. 12.A. 13.A. 14.E. 15.E. 16.B. 17.C. 18.A. 19.C. 20.C. 21.D.22.E, 23.E. 24.D. 25.E TARİH 1 .C, 2.C, 3.D, 4.A, 5.B. 6.C, 7.C, 8.D, 9.C, 10.E. 11 .C. 12.B. 13.E, 14.C. 15.E, I6.C, I7.D. 18.A. 19.E,20.B,21.E.22.A, 23.A, 24.C. 25.D. 26.B, 27.A. 28.B. 29.E. 30.B, 31 .B. 32.D, 33.C, 34.E. 35.B. 36.D, 37.D, 38.E, 39.D, 40.E. 41 .C, 42.A. 43.A. 44.B, 45.C, 46.C. 47.E, 48.B. 49.A. 50.C BORSADAKİ REHBERİNİ^J BAŞSAĞLIĞI Gazetemiz Düzeltme Servısi çalışanlarından Sander Nuryol'un kayınpederi ALİRIZA YILMAZ m vefatını üzüntüyle öğrenmiş bulunuyoruz. Merhuma Tanrı'dan rahmet, yakınlarına başsağlığı dileriz. CUMHURİYET ÇALIŞANLARI Sulu kar ^Hfc Gok gunjltulu, G U N D E M MfSTAFA BALBAY i J I Baştarafı !. Sayfada ' Yaşları 19 ile 22 arasında değişen 8 üniversite öğ- rencisi, geçen nisan ayının ikinci yansında değişik ' tarihlerde gözaltına alındı. Bir mayıs günü tutuklandı. 7 ay süren yargılama * sonunda Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi, 8 • öğrenciye 3 yıl ile 18 yıl arasında değişen hapis ce- zası verdi. Elif Kahyaoğlu 1974 Izmit doğumlu. Gazi Üni- -. versitesi Meslek Eğitimi Fakültesi son sınıf öğren- • cisi. Harç eylemlerine, mitinglere katılmaktan 3 yıl ' 9 ay hapis cezasına çarptırıldı. Bülent Karakaş 1975 Ümraniye doğumlu. An-. kara Üniversitesi DTCF Leh Dili ve Edebiyatı birin- ci sınıf öğrencisı. Dava dosyasının 21. sayfasında Karakaş'ın suçları şöyle başlıyor: "Anayasa/ düzeni silahlı mücadele ile yıkarak, Marksist-Leninist ilkeler doğrultusunda bir düzen kurmak amacıyla oluşturulmuş olan ve silahlı çe- ' te sayılan Devrimci Yol örgütü mensubu olduğu, \ bu örgütün gençlik kesimini oluşturan Devrimci ; Gençlik örgütlenmesi içinde yer aldığı..." , Bu tanım, 9 öğrenci için de ayrı ayrı aynen yine- _, lenıyor... ; Daha sonra Karakaş'ın katıldığı mitıngler ve top- - lantılar sıralanıyor... j Karakaş'a 18 yıl hapis cezası verildi. ı Dosyadan, dikkati çeken birkaç noktayı aktara- lım... Siyasal Bilgiler Fakültesi Iktisat Bölümü üçüncü ' sınıf öğrencisı SBF-DER Başkanı Ahmet Aşgın "• Ooğan'a yöneltılen suçlamalardan biri dosyanın' 17. sayfasında aynen şöyle: "25.1.1995 tarihinde Uğur Mumcu 'nun cenaze törenine Devrimci Gençlik pankartı altında katıldı- ğı..." 1995'te Uğur Mumcu katledileli iki yıl olmuştu. Cenaze töreni için iki yıl beklenmemişti. Yıl uymu- yor... Tören 1993 yılı ocak ayının 25'inde değil, 27'sin- deydi... Gün uymuyor... "Uysa da yazdık, uymasa da; bütün ıfadelenyaz- dıkaynı masada", deniliyorsa ayrı tabii... Öteki sanıklar, Mahmut Yılmaz 12 yıl 6 ay, Öz- gür Tüfekçi 18 yıl, Metin Kalyoncugil 18 yıl, De- niz Kartal ve Nurdan Bayşahan 3 yıl dokuzar ay hapse mahkûm oldu... Sanıkların tümüne yüklenen ortak suçlann başın- da Meşrutiyet Caddesi'ni 30 saniye trafiğe kapa- tıp korsan mıting yapmaları gelıyor. Aynı sanıklar bu 30 saniyelik mitingden sonra aynı anda Akün Si- neması'nın da önüne gitmişler. Altlarında Mercedes 600 SEL olsa yetişemezler. Öğcencilerjahükümgjyrnelerine zemin oluşturan önemli bir durum da kaldıkiarı evlerde molotofkok- teyli, pankart ve yasadışı yayın bulunmuş olması." Arama tutanaklan gözaltından üç-dört gün son- ra... Buradan anlaşılıyor ki bu öğrencilerin arkadaş- ları ya da aileleri, "Polis gelir de evde bir şey bula- mazsa ayıp olur" diye düşündüler ve üç-beş mal- zeme bıraktılar... Olası suça ceza... Emniyetin hazırladığı fezlekenin "Netice ve Ka- naat" bölümünde aynen şöyle deniliyor: "Türkiye Üniversiteleri Öğrenci Koordinasyonu ve Öğrenci Cephesi gibi illegal yapılanmalar saye- sinde yapay bir toplumsal muhalefet oluşturmayı amaçlayan örgüt, toplumsal banşı bozarak, top- lumsal muhalefette inisiyatifi ele geçirmeyi ve böy- lece silahlı halk ayaklanmasına zemin hazırlamayı amaçlamaktadır. Örgüt mensuplannın, tabanlannı oluşturduktan sonra bir kısım mensuplannı silahlı yapılanmaya kaydıracağı bir gerçektir..." Ortada silah yok, ama ileride s'lahlanacaklar. Za- ten silahlanacaklarına göre silahlı çete kurmak su- çundan hüküm giymeleri gerekir... Daha onlarca değişik saptama var. Burada ke- selim... Sayın yargıçlar!.. 6 aralıkta sonuçlanan bu dava gerekçeli karann açıklanmasından sonra Yargıtay'dagörüşülecek... Yazının başında vurguladığımız gibi, amacımız yargıya herhangi bir etki yapmak değil. Bir aydır Türkiye'nin gündemini işgal eden olaylara bakıp 8 üniversite öğrencisinın 3-18 yıl hapis cezasına çarptırıldığını görünce, bır yurttaş olarak sorma- dan edemiyorum: "Acaba bu öğrenciler, mahkemede savunma ya- parken hata mı işlediler? 'Biz örgüt üyesi değiliz. Demokratik bir üniversite istıyoruz. Bunun için mi- tingler, eylemleryaptık' diyeceklerine.. 'Biz bir çe- te kurduk. Silahlan da almak üzereydik. Vatan için bir şeyler yapacaktık' mı deselerdi?.." VEFAT Merhume Behice ve merhum Örner Lütfü Güler'in oğulları; Gülser Karagün, merhume Yıldız Nuryol, Nedret Alpay, NurSözeri, Erdoğan Karagün, Sander Nuryol, Müfit Alpay ve M. Akif Sözeri'nin sevgili babaları; Arzu, Doğa ve Utku'nun sevgili dedeleri ve Mediha Yılmaz'ın sevgili eşi Emekli Piyade Üsteğmen (harp malulü) Avukat ALİ RIZA YILMAZ15.12.1996 Pazargünü Hakk'ın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi, 16.12.1996 Pazartesi günü (bugün) Selimiye Camii'nde kılınacak ikindi namazını müteakip Karacaahmet Mezarlığı'nda defnedilecektir. AİLESİ
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear