Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURİYET 17 KASIM 1996 PAZAF
OLAYLAR VE GORUŞLER
Atatürk'ün Hastalığı ve Prof. Dr. Nihat Reşat Belger
Prof. Dr. NURTEN OZER
C
umhurivetimizin kurulu-
şunu mılletçe. coşkuvla
kutladığımız ekim ayının
son haftasında. ulu önde-
rimiz Atatürk'ün varlığı-
na gereksinimimiz gide-
re\ artmakta. O"nu kavbedişimizin acı-
sım daha da dennden duv duk.
Atatürk'ü anlamak. O yüce \arlığın
varattıklannı >aşamakJa mümkündür:
Türk kadınınatandığı haklarla. hekırme
O'nun çağdaşlaştırdığı ünıversitede ye-
tişen bıröğretını üve>i.vine O'nun ileri-
ci görüşinle kurduğıı kürsünün başkanı
olınanm algtM (idrâki) içerisinde. gurur
veonurdoluvum. Neyazıkkı. Atamızın
hastalıgına. mılletçe kötü kaderinıızi \ ur-
4.»ub\an tanıvı kovan kürsümüzün ılk
başkanı Prof. Dr. Nihat Reşat Belger'ı an-
Jattnak \esilesivle acımızı anımsatmak
gön\ i debana düşüvor!.. Ne \arki. Ata-
mızın eserlerinden bir ufacık örnek olan
kürsümüze. çeşitli süreçlerde \erdiğim
sa\ aşımlarla sahıp çıkmak da bana tesel-
li \eriyor!..
Atatürk. kurduğu "Türki>eCumhuri-
>eti'ninilelebetpa\idar"olmas) içın. iil-
kemızi çağdaş düzeye getirmek amacıv-
!;ı "Hayatta en hakiki mürşit ilimdir. fen-
dir" ilkesini her alanda uvgulamaya ko-
yaıı. Tann'nın bize lütfu olan bir liderdir:
halen çalıştığım alan, O'nun ileri görü-
şünün ufak bir kesitidir.
Günümüzde kaplıca uygulamalan an-
lamında kullanılan "termalizm". doğal
kaynaklann ekolojik, hidrojeolojik. klı-
tnatık. bivolojik \e tıbbi vönden incele-
nıp sağlık üzerine etkınliğinin bilımsel
vöntemlerledeğerlendırılmesi. buna uv-
gun multıdisiplıner düzevde düzenle-
meyle sağlık turizmine sunumudur. Bu
düzenlemeye >ön \eren. doğanın verüs-
rii \e\eraltı hidrotermal güçlenni (deniz.
göl. sıcak-soğuk mincralli suları. gazla-
rı)çamur\ekumlalarını. iklımsel faktör-
Ierini. mağaralannı, teknik ve tıp vönün-
den değerlendiren bilim alanına "hidrok-
limatoloji",Alman ekolüne göre "balne-
oloji'' denir.
A\ nıpa'da, 20. yüzyılın başmdan itiba-
ren. kaplıca uvgulamalannı bilimsel dü-
zeve getirmek üzere. tıp fakültelerine
bağlı balneoloji enstitülerinin kuruldu-
ğunu görüyoruz. L'vgarlığın beşiği olan
Anadolu'da ise kuramsal iîk bilgilerin to-
humu. Heredot tarafından atıJmıştır. Ilk
Türk hekimi İbn-i Sina da iklim. güneş
ve kaplıca tedavilen ılkelerini koymuş-
tur. Buna karşin. günümüzde hâlâ yaşan-
dığı gibi yıllarca. kaplıca ve de doğal te-
da\i olanaklanmız ampirizmden. gele-
neksel kullanımdan kurtanlamamıştır.
Ancak. balneoloji alanında ünıversiter
ilk aşama. J933 reformu iîe Darülfü-
nun'u ünhersite dunımuna getiren Ata-
türk tarafından gerçekleştirilmiştir: Ata-
mız. Türkive'nin zengın ve çeşitli doğal
kaynaklannın değerlendirilmesi konu-
sundaki düşüncelerini. bugünkü adıyla
"Tıbbi Ekoloji ve Hidro-KlimatoJoji Ana-
bilim Dalı"nı kurup termalizrndeki bı-
Iınısel gelışim olanağını sağlamakla gös-
termiştır.Bu süreçte Dr. Nihat Reşat Bel-
ger'ın bilımsel ve sosyal kişıliği önemlı
rol ovnar: Dr. Belger 1881 yılında Üskü-
dar'da doğmuştur. Babası Temyiz Daire-
si Reisı \fehmet Reşat Bey'dir. Prof. Şeh-
suvaroğJu'nun ifadesine göre; Nihat Re-
şat Hoca. metodik çalışmayı. bilim aşkı-
nı. gerçek Istanbul efendiliği özelliğini,
babasının temsil ettiği aile çevresinden
almıştır. Avrupa kadar, Osmanlı Devle-
ti'nin de sivasi çalkantılannın yoğun ol-
duğu dönemlerde O. birçok Türk aydını
gibi memleket sorunlanna eğilıp bu yol-
da mücadeleye atılmıştır.
Belger. Gülhane'den mezun olduktan
sonra. 1902-1903 yıllarında Hindistan-
Bomba> 'da Pasteur'ün asistanı Haffkine
ıle veba üzerinde çalışmıştın daha sonra
Beyrut Askeri Hastanesi'neatanmış. an-
cak siyasal düşünceleri nedenivle padi-
şahajurnal edildiğinden, bir Avusturva
gemisi ile Fransa">a kaçmak zorunda
kalmış. 1904'teveniden Paris Tıp Fakül-
tesi'ne girmiştir. Mancel Labbe. VVidal
gibi otoritelerin yanında çalışan Nihat
Reşat Hoca. tifonun bivolojik tanısınm
kâşifidir.
Bu süreçte. yabancı ülkelerde vatanın
karanlık gidişatına son \ ermek için çaba
sarf eden "Jön TürkJer" adı \ erilen genç
aydınlarla birlikte siyasal mücadelesini
de sürdürür. \'atan için hizmete hazır.
mantık ve duygu dolu kişiliğinin yanı sı-
ra. fiziksel vapısı. ses tonu \e konuijma
yeteneği. Fransızca ve Ingilizceye ege-
menliğivlekişilerüzenndeetkiyapan Dr.
Nihat Reşat Belger. Atatürk'ün dikkatı-
ni çeker: 1921-T922 vıllannda Paris ve
Londra'da milli hükümetin temsilcisi ve
sözcüsü olarak. nihavet Lozan Konferan-
sı'nda basın sorumluluğu görev i ile genç
Cumhuriyetin kuruluşunda etkinliğinı
vurgular: öylesine ki LordCurzoıTu hav-
ran. Venizelos'u şaşkın ve yanıtsız bıra-
kır.Dr. Belger. Cumhuriyetırnızin kuru-
luşunıı takiben Mısır'da hekım olarak, yı-
ne Fransa'da araştırmacı olarak çalışjr:
PlombieresKapltcalan'ntndanışman he-
kimi iken 1936 > ılında Atatürk tarafın-
dan çağnlır. Yalova Kaplıcalan'nı çağdas
bir kür merkezi haline getirme>i amaç-
layan Atamız. Nihat Reşat Bey'i Yalova
Kaplıcalan'nın müdürlüğüne getirir.
Mimari otoritelerden Prof. SedatHak-
kı Eldem'in projesini çizdiği. zamanın
örnek bir vapısı olan Termal Otel'in te-
dav i ile ilgili birçok bölümünün çizimin-
de Atamızın bizzat katkısı büyüktür. Bu-
gün tahripetmek için adeta varışılan. ör-
nek kür merkezi niteliğinde planlanan
Yalova Kaplıcaları'ndaki bu düzenlenıe
özellikle Nihat Resat Bey'le Atamızın
müsterek düşüncelerinin ürünüdür.
Falih Rıfkı Atav'ın ifadesine göre. Ata-
mız. sağlam bir biinveye sahip değildir.
belkı de vatanı. mılleti uğruna sarf ettiği
ınsanüstü güç. onun fiziksel yapısını za-
yıflatmışti. Binbaşı iken. Trablusgarp'ta
göz ve böbrek hastalığı geçirmiş ve Kari-
bad'da kür tedavisi görmü^tür. 1919'da
Samsun'a çıktığında da rahatsızdır: Er-
zurum ve Sıvas kongreleri için Hav-
za'dan geçerken. böbrek ağnlan nede-
niv le birkaç gün bu kaplıcada kalmış. bu
şifalı suvuıı etkısı dikkatıni çekmiştir.
1925-1927 yılları arasında da bir enfark-
rüs krizi geçirmiş olduğu Dr. Asım
.Aran'ın vazılanndan anlaşılmaktadır.
1936 yılında bazı şikâvetleri olan Ata-
mız halsiz ve yorgundur: ancak kendisi-
ni dikkate almavarak Türkive'nin gele-
ceği ve devnmlerivle meşguldür: men-
hus hastaiığının ilk belirtileri olan burun
kanaması ve kaşıntılar için. ülkemizin
otoritelerinin yanı sıra Fransız ve Alman
hocalarca muayene edilir. tedav iler veri-
lir. 1937'de artan bu ön arazlann köke-
nınde karaciğer hastalığı düşünülmediğı
için hertürlüönlem ve tedav iler vetersiz
kalır. Kendisine. son olarak Yalova Kap-
lıcalan'nda kürönerılir: tesıs tamamlan-
madığı halde. 1938'in ocak ayında Yalo-
va Kaplıcalan'na gelen Atamız. Dr. Bel-
ger'i çağırtır. muavenesini ister. Fran-
sa'da dahiliye ve özellikle gastroentero-
lojide ıızmanlaşan Dr. Belger. Atamızın
muavenesinde büyüyen ve sertleşen ka-
racigeri tespit ederek karacigerinin has-
ta olduğunu. kendisine kötü bir sürpriz
olurcasına beyan eder. Böylece ilk doğ-
ru teşhisi koyan ve bunu Atatürk'e açık-
lavaıı. şifasız olan bu hastalık için teda-
\ileri veren. divetıni düzenleven Dr. Ni-
hat Reşat Belger olmuştur; şubat av ında
tutulduğupnomoni veseri enfeksiyonlar-
ladurumuağırlaşan Atamız yabancı dok-
torları. Hata\ meselesi \arken. dışarıda
hastaiığının dııvulması endişesivle iste-
mez. Buna karşın Fransa'dan Prof. Fissin-
ger'in gelmesine nza gösterir.
Nihat Reşat Hoca'nın. Ruşen Eşref
Lnavdın'a anlattıklarına göre; pnomoni-
,vı geçırdıkten 3-4 av sonra Savorana ya-
tına kendisini çağıran Atarürk, karnında-
ki şişliği Dr. Belger'e göstererek ansik-
lopediden öğrendiği aynntılan Belger'e
sorar ve artık vanından avnlmamasını.
\alova Kaplıcası'nda görevine devam
ederken iki günde bir de v an ında olma-
sını ister. "Beni Türk hekimlerine ema-
net ediniz" sözü buradan kavnaklanır.
Atamızın ıtımadının somut kanırı ise 15
Eyül 1938 tarihli vasıvetınde. Dr. Nihat
Reşat Belger için vurguladıgı talebidir;
bu emre uv ularak Dr. Nihat Reşat Belger.
MaarifVekaletfnin20Ekim 1938 tarih-
li teklifi ile İstanbul Cnnersitesi Tıp Fa-
kültesi profesörii olarak. 2S Kasını 1938
tarıhinde kurulan "Hidro-Klimatoloji
Kürsüsü" Başkanlığına atanmıştır Böv -
leceTürkive'de ~kaplıca ht'kimliği" jle il-
gılı ılk ünıversiter kuruluş faaliyete ge-
çirılmış. ancak Atamız bu girişimini gö-
rememiştir.
îlk müdahaieden ölüm anına kadar
O'nun vanından avnlmavan Prof Bel-
ger. Türkive'nin çok partili döneme geç-
tiği süreçte. veniden sivaseteatılmış. De-
mokrat Partı'nin Istanbul milletvekilı
olarak seçilmiş ve sağlık bakanı olmuş-
tur: Kızılav \e Sağlık Ocakları gibi bir-
çok hizmete imzasını ataıı Prof. Belger.
son sivasi tarihımizde de örnek olacak bir
kişıliğe sahiptir. kendisinden dınledıği-
me göre. bakanlığı sürecinde. v ukarıdan
gelen biremirle bir kararnanıev i ımzala-
mavarak dördüncü avda istifâsını \er-
miştir; böylesine siyasal ahlak sahıbı
olan hocamız 27 mayıs döneminde de
Temsilcüer Meclisi'ne üye olmuş. 29 Ey-
lül 1961 "deyaşamagözlerini vummuştur.
IstanbuJ Üniversitesi 1988'de kürsünün
50. yıldönümünde. ailesine "Üsriin Hiz-
met Beratı** düzenleverek tevcih etnıiş.
araştırma merkezimizce adına ödül dü-
zenlenmiştir.
Atamızın ve onun güvenine mazhar ol-
muş. Prof. Dr. Nihat ReşarBelger'ınaziz
anılan önünde savszıvla eSilivorum.
PENCERE
ARADABIR
ABDLLL4H TEKİN
Karanlığı Delmek
Mozart'ın gorkemli yapıtı "Sihirlı Flüt" karanlık-
larla ışığın çarpışmasını yansıtır. Rönesans hümaniz-
masınm izlerıni taşıyan yapıtta aydmlık ortamın ege-
menliği günümüzde bıle duyumsanıp özlenir.
Ortaçağ dönemine set çeken Yenıden Doğuş (Ro-
nesans). 15. yüzyılAvrupası'nınkatı, koyu ortamı ve
gelenekçi yapısını değıştirmiş, özgürlük ve akıl öğe-
lerınin ön plana çıkmasını sağlamıştır. Elbette bu bir
yeniden doğuş hareketıdır.
Yeniden Doğuş hareketinin bir "bütünleşme" (en-
tegrasyon) çerçevesinde yarattığı etkileşim boyutu
günumüzün gerçek ınsanmı yaratıp ortaya çıkar-
mıştır. Dikkat edilmesı gereken nokta, buradaki te-
mel öğenin. ıtici gücün "kültür ve sanat" ağırlıklı ol-
masıdır. Yeniden Doğuş hareketinin kültür, sanat, fi-
kir ve düşünce alanında ortaya atıp sergılediği hü-
manıst (=insanı esas alan) yaklaşımlar. anılan öğe-
lerın dınsel çember dışına çıkmasını sağlamış, bu-
na koşut olarak "Reformasyon" hareketleri gözlen-
meye başlamıştır. 15. yüzyılın, insanı salt yaşamda
değil: kültür ve sanat ile duşuncede de temel alan
yaklaşımı. 16. yüzyılda vicdan özgürluğüne yönelik
çiçekleri açtırmayı başarır. Luther, kilisenın Tanrı ile
kul arasındaki arabulucu rolünun gereksizliğinı ser-
giler ve insanın düşün (fikir) ve düşüncesine yöne-
lik saygının her şeyin üzerinde tutulmasını söyler.
Söz konusu 17. yüzyılda en gorkemli ürününü verip
ışlevinitamamlar. "Hümanizm", "Rönesans" vefîe-
form hareketleri büyük bir ışığın guçlenerek yansı-
masını sağlayıp Aydınlanma dönemini yaratır. Bu
ve bunu izleyen yüzyıllar. bilim devrimı diye adlan-
dırılması gereken atılımların sergilendiği dönemler-
dir. Karanlığın delindiği dönemler... "Sihirli Flüf'ün
yaydığı ışık melodileri tüm Avrupa'yı kaplamış ve
yeniden doğuş, yeni biryaşam biçimine, aydmlık bir
pencere açmıştır.
Matbaaya 300 yıllık bir gecikme ile kavuşan Ana-
dolu insanı ise bu pencereden sızan ışıtıcı ve ısıtıcı
aydınlıktan yoksundur henüz. 1800'lü yıllarda bile bir
Alman subayının pusulası yadırganmakta ve Os-
manlı paşaları keçilerin kuyruklarıyla yön bulmanın
daha isabetli olduğu görüşünde ısrar etmektedirler.
1900'lü yıllann Türkiyesi'ne damgasını vuran Ata-
türk'ün büyüklüğünü bu çerçevede yorumlayıp al-
gılamak gerekir.
"Türk Aydınlanma Çağı"n\ açan Atatürk sanatta,
düşünde ve düşüncede "/nsanc//''çizgileroluştura-
rak yeniden doğuşu gerçekleştirmiş ye devrim bo-
yutlu hareketlere yönelmiştır. Büyük Önder'in ulaş-
tığı nokta "insanın düşünce ve değer yargılarında
din ve geleneklere bağlı kalmaktan kuıiulup kendı
aklı. kendı görgüsü ile hayatım aydınlatmaya" giriş-
mesidır. O, akıl dışı yaklaşımlarla çağdışı gelenekle-
rin ve inanışların korunup sürdürülmesinde direnen
ukısların çağın gerisinde kalacaklarına inanıyordu.
Atatürk'ü yitirdiğimiz yıllann sayısı 58 oldu. 58 yıl-
lık süreç içerisinde Aydınlanma'nın verdiği güç ve
ışıkla çok seçkin ve saygın bir yere ulaşmamız ge-
rekirken. bugün Libya. Nijerya. fran. Malezya örne-
ği devletlerden medet ummaya çalışan bir ülke ko-
numundayız. Bir çöl Bedevısinin uzattığı catal dil'e
yanıt verecek güçte bile değiliz. "Pembe Incili Kaf-
tan"\ iransaraylanndasergileyenonurluinsanlargü-
zel atlara binip gitmiş. yerlerine her türlü hakarete
"Yarabbi çok şükür" diyen insanlar gelmiştir. Bu
"şark cephesı "ndeki görüntülerdir, zira "garp cep-
hesinde" yeni bir şey yoktur. Batı, Türkiye'yi askıya
almış ve orada "Müslüman'a gâvur eziyeti" yap-
maktadır. Çünkü karşılarında Atatürk aydınlanması-
nın özverili, bilgili, onurlu insanlarını değil, "yalancı"
diye nıteledikleri ucuz politikacılan bulmuşlardır.
Batı. ortaçağ karanlığını yırtıp bütün Avrupa'yı ay-
dınlığa ulaştıran yaklaşımını sağlıklı, gelişmış top-
lumlar ve bireyler oluşturarak çağcıl bir noktaya
getirmiştir. Anadolu'daki aydmlık ise pencerelere
takılan kalın perdelerle önlenmeye çalışılmaktadır.
Ankara'nın göbeğindeki tepelerde "Şeriat isteriz"
sözleri yankılanmaktadır. Gazi Paşa uyanabilirse An-
kara'nın taşına...
Ne var ki tablonun bu koyu karanlığına karşın yıl-
gınlığa kapılıp bir kıyıya çekilmemek gerekir. Umut-
ları yitirmek yerine Atatürk'ün izlediği yol ve ilkeleri
diri ve duru tutarak izlemek ve yaygınlaştırmak her-
kese ve özellikle gençlere düşen bir görev olmalıdır.
Atatürk devrimleri. yerine oturtulmalı, onun yarattığı
aydınlanma çağına dönülmelidir. Karanlık, ancak bu
yolla delinir.
TARTIŞMA
IBDA-C Çetelerinin Saldınlan
S
on günlerde bir
Atatürkçü
Düşünce
Derneği şubesı
daha saldırı>a
uğradı:
Gebze'de dernek şubesine
giren İBDA-C üyesi dört
şeriatçı, derneğin on yedi
vaşındaki sekretenni ağzını
ve ellerinı bağlayıp tuvalete
kılitledikten sonra dört
>angın bombası bırakarak
İcaçmış. Sekreter,
bombalardan birısinın
patlamasından sonra.
tesadüfen dernege uğrayan
bir genç tarafından
kurtanlmış.
İBDA-C şeriatçılan, dernek
sekreterini diri diri vakma
canavarlığı ıçinde!
Cumhunvet tarihi.
Bağmısızlık Savaşı
sonunda yurdumuzdan
çekilen Yunan ordularının
geçtiklen kö>lerdeki
insanlanmızı diri diri
yakmalarından bu vana.
şeriatçı yobazlar. insan
yakma canavarlığını
Sıvas'ta 37 a>dını diri diri
vakarak göstermişlerdı.
Şeriatın ne mene bir şey
olduğunu bize anlatan bu
ibret verici olav. laikliğe ne
kadar kuv vetle sanlmamız
gerektigini de bize
anımsatmaktadır.
ÎBDA-C üvelerının
şenatçılıklan bugün
memleketimizi
yönetenlerinkinden farklı
mıdır bilınivoruz. Ancak
her türlü demokratik
özgürlüklerin şiddetle
kısıtlandığı birdönemde
İBDA-C'nin Atatürkçü
Düşünce Derneği
şubelerine saldınlarına
devam edebilmesi (bugiine
kadar altı şube saldırıya
tığramiştırl kişiyi. yenik
Yunan ordusuvla aralannda
bir fark olmadığı inancına
»ötürnıektedır.
^
.;--•?>
Keyifli bir hafiflik.
Refah Partisi'nın ıktidara
gelmesinden sonra
memlekete egemen olan
müsait hava içinde
şeriatçıların cesaretlerı de
artmış ve Gebze'de olduğu
gibi saldırılan ververterör
İîareketlerıne dönüşmüştür
Saldırganlar. çoğu zaman
vakalanmamakta.
tutuklananlarda hafif
cezalarla
kurtulabılmektedırler.
Sayın Erbakan bu suretle
biryandan vurdıımuzun
içinde bulunduğu
keşmekeşten yararlanarak
kadrolaşmasına devam
ederken bir başka yandan
da görüşlennı vaynıak için
şeriatçı örgütlerden
vararlanmak istemektedır.
Ama halkımız "adil diizen"
safsatasinın ne olduğunu
anladığı için artık zaman.
Refah Partisi'nın alevhıne
işlemeve başlamıştır. Refah
Partısı 'nın üç av lık ıcraatı.
Erbakan'ın büvük >özlerle
verdığı müjdeler (!)
zamdan ba^ka bir şev
getırmemış. \aat ettıkleri
"sosyal adalefın ne
'Iduğunu halkımızın
anlamasına vetmiştir.
Bunun karşısında
\tatürkçü Düşünce
Derneği ile kardeş dernek
"Çağdaş Naşamı
Destekleme Derneği"
üveliklennde görülen
patlama. halkımızın artık
uyandığını göstermektedır.
Atatürkçü Düşünce
Derneği'nın kuruluş
vıllarındakı üyeleri memur,
asker ve öğretmenlerden
oluşurken son yıllardaki
başvurulargençlerden ve
berber. bakkal, şotor gibi
v atandaşlanmızdan
uelmektedir.
30 Ekim 1996 tarihli
Cumhunvet gazetesi.
Cumhunvet Bavramımızın.
geçen v ıllardan farklı
olarak bu vıl vurttaşlarımız
arasında. kartlarla
kutlanmaya başladığını
vazmaktadır. Bütün
bunlardan çıkan derin bir
anlam vardır: Atatürkçü
düşünce bütün v urdıı
kapsavan bir halk hareketi
haline dönü^mektedir. Biz
hükümettekilere.
tedhişçıleri. kundakçı.
baskıcı çetelerı kullanmak
suretıvle ne Atatürkçüleri
ne de Atatürkçü düşüncev i
ortadan kaldırabileceklerini
anlatmak ıstrvoruz.
SACİT SOMEL
Emekli Elçi
Ekmek?,
Ekmeğin fiyatı ne olsun?..
15 bin lıra mı?..
20binmi?..
10 bin liraya ne dersiniz?.. Gönlünüzden ne ge-
çiyorsa ekmeğin fiyatı o olsun!..
Peki, olur mu?..
•
Petrol fiyatı ne olsun?..
Bir benzin istasyonuna çekin arabanızı, ne yazı-
yor? Litresi 70 bin bin lira mı?..
80binmi?..
Peki, bu fiyatları kim belirliyor?..
Serbest piyasa mı?..
Haydi canım sen de!..
•
Ortadoğu'daki Amerikan askerinin orada iş't ne?..
Niçin Kâbe'nin yamacında nöbet tutuyor?.. Çekiç
Güç'ün Kuzey Irak'taki gözetimi neden?..
Amerikan ordusu, Beyaz Saray petrol fiyatına
gizli narh koyabilsin diye dünyanın en sıcak bölge-
lerinde nöbet tutuyor; hele elinden silahı bir bırak-
sın. sen gör petrol fiyatlarındaki patlamayı!..
Serbest piyasa, dünya enerji pazannda kosko-
ca bir kuyruklu yalandır.
•
Enerji, üretimin itici gücü! Eskiden yalnız kölenin
kol gücü üretimde enerjiydi: sonra rüzgârla akarsu
devreye girdiler. değirmenler kuruldu. İnsan sonun-
da buhan üretim sürecine sokup sanayi devriminin
kapısını açtı.
Çağımızda petrol gözdedir.
Petrolün fiyatını saptayan da serbest piyasa de-
ğil, bağımlı piyasadır...
Kime bağımlı bu piyasa?..
Süpergüç ABD'ye...
•
Gelelim petrolden ekmeğe...
Arkadaşımız Sadullah Usumi'nin Cumhuriyet'te
yayımlanan birbırınden çarpıcı yazılarını okuyanlar,
dışa bağımlı iktidarlar marifetiyleAnadolu tanmının
nasıl baltalanıp kundaklandığını öğrenmiş olmalı-
dırlar.
Anadolu'yu üstünde yaşayanları doyuracak ka-
dar tarımla donatan üretim güçlerinin bile bile ca-
nına okundu: Türkıye'yi enflasyona, iç ve dış bor-
ca, vahşi kapıtalızme mahkûm eden ekonomi si-
yasetinın sonunda bunalımın dibine vurduk...
Şimdi ekmek fiyatı yüzünden birbirımize giriyo-
ruz. her kafadan bir ses çıkıyor.
•
Devlet nedir?..
Halkın örgütlenmesi...
Halk nıye örgütlenir?.
Ikı amaç için:
Biri güvenlık..
Öteki ekmek!
Devlet halkın ekmeğiyle oynarsa amacını yitirmiş
demektir. Bızım siyasal ıktıdarlarımız, halkın ekme-
ğiyle oynadılar. Bugün Merkez Bankası'nın kasa-
sında nasıl döviz stoku gerekıyorsa, TMO (Toprak
Mahsullerı Ofısı) depolarında öylesine buğday sto-
ku gerekıyordu: ama kaç yıldan beri tarımı özellik-
le baltalayıp buğday alımına da boşverdik; "serbest
piyasa her şeyi çözümler" ayağına yattık... ,
Öyleyse bu kavga niye?..
Serbest piyasa kendftiğTrtden her şeyr çözer; cfe-
mokrasıyı de getirir. ekmeği de ucuzlatır mı?..
Işte hendek, işte deve!..
İTHAL KLASİK CD ' LER
PERAKENDE
330.000.TL.
ÜCRETSİZBROŞÜR GÖNDERİLİR.
Mt'ZİK
ADRES SELANIKCAD 28/23
06650 KIZILAY-ANKARA
TELEFON 419 43 78-79
FAKS 419 43 80
Ayşın ve Aykan
Nişanlandılar.
Otel Grant Star
Tüm Dost ve Akrabalara Duyurulur
Teşekkür
Senıt Makula Deıenerasvonu göz ameliyatında.yakın
ılgısını aördüğüm Hacenepe L nıversıtesi Göz Anabılim
Dalı Öğretım L>esı
Doç. Bora Eldem ile Doç. Hayyam Kıratlı'va
sonsuz teşekkürler
H. Avni Usluoğlu
İLANEN TEBLİĞ
Balıkesır Karesı Mah. Kızpınar Cad. 2 5"te kurulu S.S. Yeni Altınçatı Konut Yapı
Kooperatifi Başkanlığı'nca üye Rıdvan Kılınç'ın Dumlupınar Mah. KarSok. 18nu-
maradaki ev inden senıti meçhule gittiği saptandığından aşağıdaki üyelikten çıkanl-
mava ılişkin kararın vavımlanmasına karar verilmiştır.
26.6.1996 tarihli Yönetim Kurulu karandır.
Üvemız Rıdvan Kılınç'a 19.4.1996 tarihinde Yeni Asya gazetesi ile birinci.
12.5.1996 tarihinde Yenı Asvagazetesıyle ikinci kez ihtaryapılmış bulunmasınarağ-
men ödemelerini ifa etmemi'ş bülunduğ'undan tüzüğümüzün 14. maddesine göre üye-
likten çıkanlmasına ve karann ilan voiuyla üvemize tekrar duyurulmasına karar ve-
rilmiştir.
S.S. YE\İ ALTlNÇATf KONLT YAPI KOOP. YONETİM KLRLLL ADINA
Başkan
SEDATZERENGİL
2. Başkan
ADVANAKTAN Basın: 96200