23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
7|IM 1996 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 Ahmet Unıit, yeni romanı 4 Sis ve Gece'ye siııema salonımda okur arıyor Suç çağındapolisiye okunur' D G l DüRGLN k edebiyatınca polisı>e rünindekı yiann sayısı sor zamanlardagiderek arr. Yazınçevreerindesıklıklayıne- ler-neden bizde polisiye yaalnuyor?" sc:xmun beikı çok yakınbirgelecekte ge;iliği kalmayacak. \c okurunun, Agatha Christie ıle ta- niN polisiye rorranın en başanlı ka- lenni arasında gösterılen Dashiell Harıett Patricia Highsmith, Georges Sinon, Raymond Chandler gibi ya- zaı -tiryaki' okur kıtlelermı de yarat- mabjaşladı artık. 13 yılından bu yana vazınla uğra- şan>olisiye riiründeki öykülerini bir aragetirdığı 'Çıplak Ayaklıydı Gece' ile >2 FerirOğuz Bayır Duşün ye Sa- nat iiilü'nü alan vazar Ahmet Ümif e gör>olisiyenin kazandıgı ıvme. hızlı kaplistleşme ve berabennde gelen 'suclgusu ıleyakından ılıntıli Yenı ro- marSis ve Gece' (Cem Yayınevi) ile Tür azınınabırpolisiyevapıt daha ka- zaman Ahmet Ümıt. polisıyeyi 'suçça- ğı'nedebiyattaki vansıması olarak de- geridiriyor. Bşizlı servis üvesınin. kayıp sevgi- lisinulmaya çalışırken yüzleştiği ger- çekh. gırdigi çıkmaz sokakları anlatan romıyla bir vandan poliı>i\e romanın tümlişelenni kullanırken. dığer yan- danı klişeleribizim kültürümüzveya- şam çimimızle harmanlamaya çalıştı- ğını sonuçtaklasıkpolısıyeçızgısının aşanbize özgü' bir roman nıtelıği ka- zancmak istedığıni söyleyen Ahmet Ümiromanını ülkegerçeklenne nesnel bir >Kİaşımla kaleme aldıgını befirtı- yor. Poliye daha çok okunuyor "S veGece'nın ılgınç bırözellığıde, ülkenzdeilk kezbırsınemareklam fil- mineonu olması. Alfa Yapımcılık Ltd. taratsdan çekilecek filmin. hedef kitle- si sinmaızleyicileri olarak belirlenmış. Bu \zden yalnızca sinemalarda göste- rilect olan film sayesinde biryazarola- rak bı ük kıtlelere ulaşabileceğıni belır- tıyor.hmet Ümıt. - Pıisi\e romanın son yıllarda ciddi bir yüksıtş içinde olduğundan söz ediliyor. Polisie yazan ve polisiye okuru açısından bu >an tiirünün Türk edebiyatındaki yerin değerlendirir misiniz? Polisiye Tiirkıkuruna yakın bir tür mü? ÜMT- Polisiye son zamanlarda gide- rek diia çok yazılıyor. daha çok okunu- yor. tınun nedeni sanayıleşmenın hız kazamasıyla ilgili. Kapitalızmin geliş- mesı\e toplumda suç oranı olağanüstü boyutıra vardı. Tabiı suç derken yalnız- ca cinyet. hırsızlık türü suçlardan söz et- TT^lasik polisiye çizgisini aşan, 'bize özgü' bir roman niteliği # y kazandırmak isteyen Ahmet Ümit, romanını ülke J. V . gerçeklenne nesnel bir yaklaşımla kaleme aldıgını belirtiyor. Okurun polisiye romana ilgisinin giderek arttığını, yaşamın tekdüzeleştirdiği insanlann. bu monotonluktan kurtulmak, kaçmak istediklerini savunan Ümit, "Polisiye. bir 'kaçış edebiyatf olarak adlandınlır zaten. Aslına bakarsanız sanatın, edebiyatın tümü bir kaçıştır. Çünkü kurgudur. sizi başka bir yere götürür. Sanatın bütün bu ışlevlenni en iyi yapan tür polisiyedir kanımca" diyor. miyorum. Rüşvetten tutun da de\ let ıçe- risındeki mafya örgütlenmelen va da aı- le içındekı cınsel tacızlere kadar toplu- mun büv ük bir keMmını saran bir hal hal- dı. Bunda da sanayının çarpık gelışmesı çok etkili. Son zamanlarda yazında da polisiye tüninde daha çok > apıt verılıvor Daha öncelen edebıyat geleneğımızde yogun olarak *gerçekçiük'le birlıkte, ger- çekçılığın abartılması söz konusuvdu Polisiye romanın dünyada çok satan bir tür olması, polısıyevı küçümseyen bir ta\n berabennde getırmışti. PeyamiSa- fa, Kemal Tahir gıbı yazarlanmızın bır- takım takma isımlerle polisiye roman yazmalarının nedeni de budur. Çok satı- yor ve çok sattığı içın de kötü bir ünü var. O dönemde bin tane polisiye roman ya- vımlanıvorsa bunların 999 tanesi kötü va da bugünkü deyımle "pulp" vanı'ha- fir ıdı. Fakat son dönemde sanav ıleşme- nın çarpıklaşması. suç oranın patlama- sıyla paralel olarak bızım edebıvatımız- da da büvük değışıklıkler vaşanmaya başlandı. Bir dınamızden söz edılır hale geldı. Polisiyeyeolduğu kadar bihmkur- guya da yoğun bir ılgı gözleniyor. Hâlâ karanlıkta yaşıyoruz Okurlara gelince Polısive denince okurun bildığı bir Agatha Chnstie var. Christie, polisiye turjinün önemli birya- zandır. Son dönemde ise Dashiell Ham- mett. Paul Auster hatta Lfmberto Eco sa- yılabılır. Okurumu- zun polisiye romana ilgisinin giderek art- ması \e yayınevleri- nın pek çok polisiye kıtap v ayımlaması bir pazar oluşmaya baş- İadığını gösterıyor. Sanayileşme ile bera- bersuçdalgasıbırba- kıma ınsanı bu rure yakınlaştınyor. Çün- kü yaşamın tekdüze- leştirdiği ınsanlar. bu monotonluktan kur- tulmak. kaçmak ıstı- vorlar. Polisıve, bir "kaçış edebiyatT ola- rak adlandınlırzaten Aslına bakarsanız sa- natın, edebiyatın tü- mü bir kaçıştır Çün- kü kurgudur. sızi baş- ka bir yere götürür Önemli olan o kaçış ıçerısınde de bir ayna tutabılmek. toplu- mugerçekçı bırşekıldegözlerönüneser- mek. aynı zamanda eğlendirmek. eğit- mek.. Sanatın bütün bu ışlevlenni en ıyı vapan tür polisiyedir kanımca. - Bir yazınızda (Cumhuriyet Kitap 444), toplumumuzun suç ve zekâ kültü- riine değinerek polisiyenin banndırdığı çözünıü giiç, kıvrak zekâ gerektiren du- rumlann bizde pek >aşanmadığı sapta- maşını vapmışsınız... ÜMfT- Şunu kastetmiştım; örneğin kansı adamı aldatıyor. Adam kansını öl- dümiek zorunda. Üsteliktoplumsal sav- gınlığını kazanabılmek içın bunu herke- sin ıçınde yapması gerek. Oysa örneğin İngıltere'de bu ışı çok dıkkatli yapmalı- dır. Hatta ölümden sonra sıgorta bağlan- ması gıbı bir durumu düşünmek zorun- dadır. Bizde bövle bir kavram yok. Işte bütün bunlar da bizde polısı>e yazılma- masının nesnel zeminını oluşturuyor - Bu saptamadan sonra, polisiye roma- nı kaçış edebiyatı olmaktan çıkaran"dev - rimcı kara türden söz edivorsunuz. Ne- dir "kara tür"? r . ı Ü.MfT- Kara tür. Dashiel Hammett ile bırlikte 1920'lerin ABD'sinde ortaya çı- kan ve Agatha Chris- tie'nin klasik polisi- yesınin aksine top- lumsal. sosyolojik bo- yutlan belli ölçülerde içıne alan ve sistem karşıtı olarak toplum- sal düzeni eleştiren bir tür olarak başla- mıştır. 1968'den sonra ıse Fransa'da "devnm- ci kara tür' diye bir polisiye türü başladı. Bu tür, caniyi siste- min kendisi olarak görmeye başladı. Be- nim kitabım da o türe yakın diyebilirim. - 'Çıplak Ayaklıydı Gece'. 'Bir Ses Böler Geceyi' ve 'Sis ve Ge- ce' . Kitaplannıza ver- diğiniz adlarda neden hep 'gece' çıkıyor karşımıza? ÜMİT- Türkiye hâlâ karanlık birtop- lum. Hâlâ karanlıkta yaşıyoruz. Yargısız ınfazlar. hâlâ demokratikleşememiz, bir hukuk dev letinin kurulamaması... Onun içın 'gece' hep var. "SisveGece' butema- nın sürdürüldüğü bir kitap. 'ÇıplakAyak- lıydı Gece'de dev rimcilen bir devrimci- nin gözüyle anlatmıştım. Burada ise, sol görüşlü olmama rağmen, karşı taraftaki bir ınsanı, nesnel olmaya çalışarak insan olarak anlatmaya çalıştım. Çünkü beni ıl- gilendiren insanın dramı Önemli bırdü- şünceyı sunmak, bıldin sunmak değil, insanın açmazlarını, trajedısını, yüreğı- nı açmaktır. Bir yazann görevi bu olma- hdır. - Kitabın reklamlarında dikkatimizi çeken şöyle bir slogan \ardı: "Çağımız suç çağı. Bu çağda polisiye okunur'. Bu, polishenin vaygınlık kazanması için su- çun her zaman var olması gerektiği gibi bir çağnşım yaratmıvor mu? Ü\1İT- Hayır, belki o zaman başka şeyler yazılacak. Ama şunu da kabul et- mek gerek kı ınsanoğlunun içinde ıyılik- le birlikte kötülük de hep olacak. Yani en gelışmiş düzeye ulaşsak bile 'suç'olgusu var olacak. Ahn Portakal Sanuçlar tartışılıyor BÜUNTECEYİT A-VALYA - 33. Altın Portakal Film Festhılı'nın sonuçlan tartışılıyor. En iyı filn seçılen DenişZaim'ın "Tabut- ta Rö>oşata™sı ıle en ıv ı yönetmen se- çılen "unç Başaran'ın "Sen de Ghme" filmlei, ödüllerin 9'unu aldı. BırFürk subayı ıle PKK'lı birkişı- nin ya.amlannı konu alan ReisÇelik'in "IşıJdjr Sönmesin'" fılmıne ödül veril- meme^ı. günümüz sorunlannın sine- mada ıile tartışılmasına ızın venlmedı- ği şekmdedeğerlendırildi. ReısÇelık. sonuçar açıklandıktan sonra salonu terk enerken "Banş cesaret ister. Sine- ma ça>a tanıklık etnıelidir. Biz bunun mücaeclesini \erdik. Ama görüyorsu- nuz. .Altın Portakal'da da çağımızın so- runlan gözardı ediliyor" dedi. En i/ı film ödülü ıle birlıkte en ıyi er- kek o;uncu. en ivı senaryo ve en ıvı kurgudallarında Altın Portakal kaza- nan "Tabutta Rövoşata^nın yönetmeni ve seraryo yazan Derviş 2Laim'ın ılk filmi Filmin senaryo vazan ve vönet- meni Derviş Zaım'de Türk sineması- nın enbüyük sorununun altyapı oldu- ğunu cıle getirdi. En ıv ı yönetmen se- çilen Tunç Başaranın "Sen de Gitme" fılmi.avnca en ıyi laboratuvar. en ıvı yardıma kadın oyuncu. (Meriç Başa- ran) eı iyı müzık (Yalçın Tura) ve Dr. Avni Talunay Jün Özel Ödüllen'nı de kazar.dı Tunç Başaran. tıyatro sanat- çılannın sınemada da başanlı oldukla- nnı dıle getırerek "Sinemada beliıievi- ci unsur.yönetmendir. Sinemavı kültur- den a.'ırnııvorum. Kiiltür. bir yaşam zarzıdır. Sanatçılar, avdın ve kültürlü olmak zorundadır" dedi. Buyıl 33.'sü gerçekleşen Altın Por- takal Film Festıvalı ödül lıstesı şövle- En Iyi Film: Tabutta Röv oşata. En İyi Yönetmen: Tunç Başaran (Sen de Ğıtmi). En İyi Erkek Oyuncu: Ahmet Uğuriu ı Tabutta Rövoşata). En İyi Ka- dın Oyuncu: Yasemin Alkaya, Hande Ataızı (Mum Kokulu Kadınlar). En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu: Meriç Başa- ran (Sen de Gitme). En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu: Cengız Sezıcı (Kış Çi- ^eğı) En İyi Kurgu: Mustafa Pireşeva (Tabutta Rövaşata). En İyi Senaryo: Derv ^ Zaim (Tabutta Rövoşata) En İ>i Miiak: Yalçın Tura (Sen de Gitme). En İ>i Laboratuvar: Sınefekt (Sen de Gitme). En İyi Görûntü: YusufGüven. Tevfiv Senol. \ ılnıaz Zafer Onur Ödülü: En İyi Erkek Oyuncu: Ruhı Sarı (Sen de Git- me). Enîyi Kadın Oyuncu: Sermın Ka- raalı ılş:klar Sönmesın). Dr. Avra Tolunav Jüri Özel Ödülü: Tunç Öaşaran (Sen de Gitme). Muhsin Ertuğrul Özel Ödülü: trfan TÖZÜTI ı.Mum Kokulu Kadınlar). 13 ekime dek sürecek olan Adana 10.Altın Koza Kültür- Sanat Festivali bugün başlıyor Filmler, konserler, söyleşfler... ADANA (CumhurivetGünev İUeriBü- rosu)-Adana 10. Altın Koza Kültur-Sa- nat Festıvalı bugün başlıvor. Film. film övküsü. şıır varışmaları ıle film göste- rımlerı. söyleşıler. dınletıler. sergılenn yer aldıgı festıval 13 ekime değın süre- cek. Festıvale uzun metraılı dokuz film katılıvor. Bu fılmler: NihatDurakın "Yaban". Tomris Giritlioğlu'nun "SO.Adım". Ka- dir Sözen'ın "Kış Çiçegi'. Reis Çelik'ın "Işıklar Sönmesin", Irfan Tözüm'ün "Mum Kokulu Kadınlar", Tunç Başa- ran ın "Sen de Gitme". Hilmi Yalçının "\ahyaKaptan".Tüla> Eratalav'ın "Düş Gerçek Bir de Sinema" \ e Mustafa Altı- oklar ın ""İstanbul Kanatlannıın Altın- da". Festıval programında bu >ıl ılk kez Eunmages desteklı Türk fılmlen. Türkan Şorav Sıneması. Yabancı Fılmler bölü- münde Fransız fılmlen göstenme sunu- lacak. Festıval süresınce ünlü ses sanatçılan Adanalılar'a ses- lenecek. Bu çerçevede 7 ekımde Nükhet Duru. 8 ekımde Hülya Avşar, 9 ekımde Çelik, 10 ekımde Kenan Doğulu; 11 ekımde Sinema Sanatçılan Dayanışma Gecebf nde de Soner Anca. Avşegül .\ldinc, Harun Kolçak. Asya. Eda- MetinÖzülkü Mımar Sınan Açıkhava Tıvatrosu'nda mü- zıkseverlerle buluşacak. Arabeskın ünlü sanatçıları Ferdi Tayfur ıle İbrahim Tatlıses ücretsız halk konserlen vere- cek. 10. Altın Koza Kültür-Sanat Festivali bırdızı açıkotu- •80. Adım'- Tomris Ciritlioğlu mma sahne olacak. Prof. Dr. Atabey Dü/enli. Dr. Cünejt İnanç. Prof. Dr Nivazi Tamer Göki Dr Talat Bahçebaşı. Prof Dr Bahri Çelik, BernaÇanga'nın katılımı ıle "Çu- kurova Doğası ve Kullanımr: Cumhur Onur, Savaş A>, Prof Dr. TimurGürgen.Prof. Dr. Okta> Kadavıfçı. Dr. Se- vilAtauz'unkatılacağı "Sokak Çocuklan"; Prof. Dr. Ln- sal Oskay. Mehmet Oztürk. Filiz Avdoğan'ın katılacağı "Sinema Eğitimi ve Sorunlan"; Demirtaş Cevhun. Halil Ergün,ÜmitZileli"nın katılacağı "SanatveSivaset: Deniz Türkali, Atıf ^ ılmaz. Füsun Demirel. Füruzan'ın katıla- cağı "TürkSineması'nda Kadın"; Eu- nmages Genel Başkanı Gaetano Adi- nolfi. Abf Yıimaz, Faruk Günaltavın katılacağı "EurimageVeTürkSinema- sı" konulu açıkoturumlar ızlenebılecek. Eskı kültür bakanlarından Namık Ke- mal Zeybek ıse " Dünden BugüneTürk Toplumunda Sanat ve Kültürün Yeri" üstüne konuşacak. Altın Koza Kültür-Sanat Festıvali'ni düzenleyen Koza AŞ Genel Müdürlü- ğü'nün bıldınmıne göre; film seçıcı ku- rul üyelen bugün açıklanacak. Türkan $oray Toplu Film Gösten- mı'nde "Mine", "Yılanı Öldürseler", "Havallerim Aşkını ve Sen", "HazaT, "SelviBoylum.'\İYazmalını"adlı film- ler yer alıyor. Bu fılmler festıval süre- since her akşam saat 19.00'da Mimar Sınan Açıkhava Tıyatrosu'nun yanın- da ücretsız olarak gösterılecek. Türkıve Ressamlar Derneğı ıle Içel Sanat Kulübü'nün karma resım sergılen festıvalde yer alan etkınlıklenn arasında bulunuyor. Festıvalı düzenle- ven Adana Anakent Beledı>esı'ne bağlı Koza AŞ Genel Müdürü. eskı sinema sanatçısı Demir Karahan,festıvalın Çukurova'nın sıcak insanlan ıle sanat ve bılım adamlan- nı bir arava getırecek dopdolu ve hareketli bir etkınhk ol- duğunu belırterek "Hızla gelişen. ticareri ve endüstrisi ile Türkhe'nin önde gelen bolgelerindon biri olan Adana'yı 2000'li vıllarda av nı zamanda bir kültür ve sanat merkezi haline getirmevi hedefliyoruz" dedi. Kaçan Keçi nitelikli cazın peşinde CUMHL R CANBAZOĞLL 6. Uluslararası Akbank Caz Festi- vali'nın >üzde 100 verlı tek grubu olan Kaçan Keçi. bu akşam Aksa- nat'ta 18.30 ve 21.00'de ikı konser \ ermeve hazırlamşor. Yerlı cazla >a- kından ılgılenmeyenler içın Kaçan Keçi adeta bir sır grup: daha önce çe- şıtlı lokallerde kendı bestelennı vo- rumlavan, ekıp Oğuz Büvükberber (klarnet. bass Klarnet). .ÂJper Ma- ral(pıyano) ve Çağlayan Yıldız'dan (gıtar) oluşuyor. 1992'de Kaçan Keçı'vı kuran ıkı- lıden Büvükberber grubun çalışma- lannınvanmda bugüne dek uluslara- rası yıldızlar ve bızım cazcıiarla bir- lıkte çalarken Alper \laral da tıvatro müzıklerı vazmış. Gruba sonra katı- lan Çağlayan Yıldız da kalıtelı orga- nızasyonlarda. önemli isımlerle sah- nevı paylaşmış.. Sövleşıve başlarken Kaçan Keçi üyele- n, festıval broşürlenndekı üsiubun. gru- bun müzıklerımn caz. funk. blues v e çeşıt- lı ülkelennfarklıtürlerı şekhndebaşlıklar- da toplandığı ızlemmını verdığını. aslında caz ve klasik müzıkten beslenen. standart- tan haylı uzak duran kompozısyonlar üret- tıklennı, sık sık emprov ızasyona yöneldık- lerını belırttıler Kaçan Keçi", Oğuz Büvükberber . Alper Maral ve Çağlavan \ ıldız'dan oluşuvor. Kaçan Keçı'yle söv leşıvegüçlü kompo- zisvonlannı vorumlarken neden müzısyen sayısını üç kışıde sınırladıklannı sorarak başladık:" Müziğimizebizim gibi yaklaşa- cağına inandığımız insan savısı bir. ikivi geçmiyor. Ay nca eleman ssn ısı arttıkça za- man, mekân ve para sorunlan büvüvor. Bunlar işin önplandaki noktalan. Bir de ikili kombinasvonlarda ve üçlü grup halin- deçok iv i anlaşıv oruz. ÖzeUikle doğaçlama müzikvapıyorsanız bu arkadaşlık ve uyum bulunmaz bir güç oluvor. Ay nı uvumu yir- mi Idşilik orkestradan beklemek ise hayal- cilikten başka bir şey değil." - Yerli cazdünvası Kaçan Keçi'vi nasıl de- ğerlendirivor ? Bellı bir v aşın üstündekı cazcıiarla ya da standardcılarla çalarken onlara bestelen- mızı götürdük. Pıyano başına oturup da bu çocukJar neler v apmış dıye notalara basan olmadı. Memlekette merak ve du- yarhlık sorunu varbizce. - Son günlerdeindipendentdenen bazı plak şirketleri pop dışındaki tüıierle de ilgilenmeye başladı. Mü- ziğinizi bir albüm aracüığıyla ne za- man dinleyebileceğiz ? Bir CD çıkarmak çok kolay iş ama bunu yalnız bırkaç arkadaşı- mız alacaksa anlamı yok. Onun ıçin önce ınsanların grubu tanımalan gerektığıne ınanıyoruz: ama neyin, ne zaman. ne kadar satacağı da hıç bellı olmuyor. Bir bakıyorsunuzcaz festıvallennde en manınal grubun konsen tıklımtıklımdolabilıyor. Bu nedenle tercihlenn kısa sürede bı- zım yöne kayabilme olasılığı da var. Akbank Caz Festıvalf ndekı konser- lerı kalıteli aletlerle kaydederek ışe başlıyoruz. -Akbank Caz'da neler çalacak Kaçan Keçi ? 60, 70 dakıka sürecek konserde on beş parça yorumlamayı planlıyoruz. Bunlar arasında öyle besteler var kı Hmt makamı- nı baz alıvor ama armonısi 20. yüzyıl ar- monısı; kımı beste funk olarak başlıyor ama Türk ntımlenne dönüyor. Mor Pengu- en. Yo- Yo v e Zango gıbı adlar taşıyan bes- telerimız arasında kısa doğaçlamalar da olacak. BUAŞAMADA ŞÜKRAN KLRDAKUL Sofya'da Üç Gün... "Bulgaristan PEN Merkezi" 1-3 ekim günlerı 70. kuruluş yılını kutladı. 1926'dan sonraki bu 70 yıl kalın çizgilerle ayrılmış üç dört dönem demek Bulgaristan'da. Krallık-faşizm, Savaş-işgal. Komünist Parti iktidarı. Ve 1990'ltyıllar. Bizler gibi, yaşamamış olanlarda dünya görüşü- müzle sınırlı çağnşımlar uyandıran bu birkaç sözcük o yılların çilesini omuzlarında taşıyan ınsanlara neler anımsatır bilir miyiz... Ama şunu söyleyebiliriz belki. Gül ve ıhlamurağaçlannın Bulgarıstanı, yıllaryılı ya- kasını kurtaramadı sevgisızliğin, acımasızlığın yaban otlarından. Benden sorarsanız, bugün de kurtulmuş değil. Özgürlük, kurdun kuzuyu yeme özgürlüğü. Bizdeki gibi. Söz hakkı, bir avuç azınlığın tekelınde. Bizdeki gibi. Bizdeki gibi enflasyon almış başını gidiyor. Bizde- ki gibi ekmek arslanın ağzında. Eski, yeni düşün ve edebiyat adamlarından öğren- diğim gerçekler bunlar. Yeni tanıdığım meslektaşlardan bıri de Nikolai Haytov. Özeleştiri gücünü, ince yergi ustalığını Naime Yıl- maer'in 1970'li yıllarda çevirdiği öykülerinden bildi- ğimiz Haytov, dar günlerde Yazarlar Birliği'nin baş- kanlığı görevini üstlenmiş. Konuşma olanağı bulunca "Demokratik olarak ni- telenen bu dönem değerler karmaşasını beraberın- degetirdi..."diyeyakınıyorbana. "Sözözgürlüğüya- sal güvence altında ama, temel sonınlar söz konu- su olunca işlemiyor. Örneğin basının, önemli banka yolsuzluklarını bile susarak geçiştirdiğını gorüyoruz." "Iktidarların hesabına göre ışletilen bir özgürlük neye yarar ki... Ayrıca bu dönemin ekonomıde ol- duğu gibi, kültür-sanat hareketlerini, özellikle ede- biyatı da olumsuz etkilediğini söyleyebiliriz. Diyebi- lirim ki, son beş altı yılda yaratma hevesini yitirdi edebiyatımız. Hiçbir olağanüstü olayyok. Arayış ve coşku yok..." Kitap ve dergiler aydınların alım gücünü çok aşmış Bulgaristan'da. Bu nedenle 50 binlik "f/ray"lar önce 5 bine düşmüş, şimdi en ünlü yazarlara -Haytov'a da- bin basmayı öneriyormuş yayıncılar... Soljenitzin'ın yıllar sonra Moskova'ya dönduğü zamankı sözlerinı anımsıyorum Haytov'u dinlerken: "Kapiîalizm, lağım sulannı buraya da getırmış gö- rünuyor..." Sormam gerek: "Kapitalizm, lağım sulannıgetirdi mi Bulgaristan 'a da?" Yanıtla birlikte hüzünlü bir gülümseme çabası: "Belli olmuyor mu.." • • • Evet, "Bulgaristan PEN Merkezi" 1 -3 ekım günle- ri 70. kuruluş yılını kutladı Sofya'da. Kokuşmuşluğun; sokaklanna, caddelerine sındığı Sofya'da. "Yükselen değerler"\n sırtından bıçakladığı Sof- ya'da. Cemal Reşit Rey'i Anma Gecesi Kültür Servisi - Cemal Reşıt Rey Konser Salonu 1996- 1997 sezonuna bu akşam Cemal Reşit Rey'i Anma Gecesi'yle başlıyor. Saat 20.00'de başlayacak programda ünlü bestecı Cemal Reşit Rey'ın yaşamını konu alan kısa bir film gösteriminden sonra da tlhan Usmanbaş, Hikmet Şimşek, Kamil Şekerkıran, Semih Argeşo, Hamit Alacalıoğlu, Haldun Dormen. Evın Ilyasoğlu ve Gencay Gürün. Cemal Reşit Rey'in sanatsal kişiliğini tanıtan birer konuşma yapacaklar. İstanbul Devlet Senfonı Orkestrası Çocuk Korosu'nun konseri ve TRT Gençlık Korosu'nun seslendireceğı dört parça ıle sürecek olan programda ayrıca Cemal Reşıt Rey Opera Korosu ve TRT Geçlik Korosu "Çelebı" operasının bınnci perdesınden Askerlerin Korosu'nu seslendırecek Aydın Karlıbel ve Idil Biret'in Prelüd ve Füglennden seçmelerınden sonra ise İstanbul Büyükşehir Belediyesı Şehır Tiyatrolan Cemal Reşıt Rey'in en önemli vapıtlanndan bin olan "Lüküs Hayat" operetinden bırbölüm sunacak. Programda son olarak CRR Senfoni Orkestrası. başta 10. Yıl Marşı olmak üzere Cemal Reşıt Rey'in önemli eserlerini seslendirecek Booker Ödülü için devler çarpışıyor • LONDR.A (Cumhuriyet)- Her yıl ekim sonunda açıklanan ve Ingiltere'nin en büyük edebıyat odülü olan The Booker Prize. bu yıl 29 ekimde belli olacak. Şu anda trlanda teması etrafında Frankfurt'ta sürmekte olan kitap fuannı dolduran Ingıliz yayıncılar. bu sorunun yanıtı konusunda ipucu aramaktalar. Bugüne dek belli olan tek şey, ödülün 45 yaşın altındakı bir romancıya verilmeyeceği. Bu yılın favonlerı arasında şu yazarlar ve yapıtlar var: Margaret Atvvood, "Alias Grace' adlı romanında 1800'lü yıllann Kanadası'nda yaşayan bir kadının psikolojik dünyasını ınceliyor. Berly Bainbridge. 'Every Man For Himself' adlı yapıtında Tıtanic'in son günlerini işlıyor.Rohinton Mistry. 'A Fine Balance'da Gandhı'li 70'li yıllann Bombayı'nı konu ediniyor. Iskoç yazar Shena Mackav 'The Orchard on Fire" adlı romanında Kralıçe Elizabeth'in taç giydiği günlere dönüyor. Graham Svvift, 'Last Orders'da sevdiği dostunun ölümünden sonra arzusu üzenne küllerini savurmak içın bir arava gelen üç adamın dramını işliyor. Nobel ödülünün parasının bîr kısmını hibe edecek • STOCKHOLM-1996 yılının Nobel Edebıyat Ödülü'nü kazanan Polonyalı ozan \\islawa Szymborska 4.7 milyon kron (60 miiyar Iira) tutan ödülünün bir kısmını "Edebiyat kurumlanna ve düşkünler içın bakımevlerine" hibe edeceğıni açıkladı. Isveç gazetesı Dagens Nyheter'ın sorulannı yanıtlayan 73 yaşındakı Szymborska, ülkesındekı rejim değişıkliğinin en önemli ürününün. yazma ve düşüncelerini açıklama özgürlüğü olduğunu sövledi. Wıslavva Szymborska, şiir çevirme sanatıyla ilgili görüşlerinı de şöyle dıle getirdi:"Ozan görüş sahıbi olmalıdır. Çevırmen başkasının görüşleriyle çalışır ama, kendisi bugörüşlen bürünleyicı bırjeteneğe sahiptir; birbakıma ona 'gizli ozan' denilebılır." Polonyalı ozan, şiirlerinı Isveççeye çeviren Anders Bodegard.'ın dakutlanması gerektiğini özellikle vurguluyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear