23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyet İmtiyaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yav ın Vönetmeni. Orhan Erinç 0 Genel Yayın Koordınalöru Hiktnet Çetinka\a9 Vazuşlerı Müdürlerı: Ibrahim İ'ıldız (Sorumlu), DinçTayanç • Haber Merkezi Müdürü Hakan kara # Gorsel Yönetmen. Fikret Eser Dı, Haberler: Şinasi Danışoğlu 0 Istıhbarat. Cengu \ ıldırım • Ekonomı, İJütent Kızanlık 0 kultıir Handan Şenköken 0 Spor Abdülkadir ~\ ücelman 0 Makaleler Sami Karaören 0 Duzeltmç Abdullah Yazıcı 0 Fotoâraf Erdoğan Köseoğlu 0 Bılgı-Belge- Edibe Buğra 0 Yun Haberlerı: Mehmet Faraç YavınKumlu İlhan "vHçuk (Bajkaıu Orhan Erinç, Oktav Kurtböke. Hikjner ÇetinJuııs, Şükran Soner. ErgunBakri.Dincr Ta>an<;, tbrahim Vıldız, Orhan Bursalı. Musrafa Balba>, Hakan Kara. Ankzta Temsılcısı: Mustafa Bafbav 0 Haber Müdüru Doğan Akın Atatürk BuK an No: 125. Kat:4. Bakanlıklar-Ankara Te] 4195020 (7 hatl. Fak». 4195027 0 izmır Temsılcısı. Serdar Kızık, H. Zı>a BK. 1352 S. 2 3 Tel: 4411220. Faks 4419117 0 Adana Temsılcısı: Çetin Yiğenoğlu. InönüCd 1I9S. No.l K a r l . T d 3522550. Faks 3522570 Müessese Müdürü: Erol Erkut # Koordınatör Abmet Korulsan 0 Muhasebe- Bülenl Vener 9 tdare" Hösejin Gürer • İşletme Önder Çelik • Bılgı-lslem Nail İnal • Bılgısavar Sıstem Mürü»et Çiler MEDV'A C: • Yonetım Kum Ba^kanı - Gene) \fiiijur Güib Erduran • Koordınator Rel Işıtman # üenel Mudur Yardımci: Mine Akdağ Tcl 514 07 53 51395SO-513 8460-61.Faks 5118-k >an*eBasın: 'l <rı Cıun Haber A|arw. B3S»n \ıM 3>jnuhk A S ı O d : 1 4 Lâi^ûi u 343 34 Ist PK ^46 Uunbul fel (0 212ı 512 US 05 1-OhatP Fak> |0 212ı 513 »5 »5 5EKİM 19% lmsak:5.34 Güneş: 6.58 Öğle: 13.00 Jkindi: 16.11 Akşam: 18.48 Yatsı: 20.06 Satranç olinplyatı • ANKARAIAA)- Ermînistanda25 eylül-2 ekirr tarihleri arasında yapıian Lluslararası Satraiç F;derasyonu <FIDE) Genel Kurulu'nda 2000 yılı Dünya Satranç OlinDiya.ı'nın Istanbul "da yapıİTiası kararlaştınldı. 138 ilkenin kanlımıyla yapılm FIDE Genel K.uru u'nca Türkiye'yi remsi! eden Satranç rederasyonu Başkanı ve FIDE Merkez Klunılu üyesi Emreıan Halıcı. Satranç Olimpıyat.'nın İstanburda yapılacak ;>Jma>ının. 7ürki»e'de bu sporun ilerlenesi içın büyük fırsat daeajını sövledi. Memelf hayvanlar • LON'DRA(AA)- Dünyadaki memeli hayvanlann 4'te birinin yok ol-na tehdidı altında olduğı. bıldirıldı. Dünya Doğal Hayatı Koruma Örgütı tarafından yayımlanan "Kırmızı Lıstece, önümüzdeki bırkaç yıl içerisinde 911 hayvan türünün yok olma tehlikesı ile karşı karşıya oldugu bdirtildi. Georgina Mace Zoolojı Kurumu tarafından yapılan araştırmada. memelilerin en fazla yok olma tehlikesı altında olan canlı türü olduğu ifade edilerek. memelılen tatlısu balıkları. sürüngenler ve hem suda hem de karada yaşayan hay\anların izlediği kaydedildı. Ağız ve diş sağlığı • GAZİANTEP(AA)- Gaziantep Diş Hekimleri Odası Başkanı Tamer Taşkan. ağız \e diş sağlığımn. genel vücut sağhğını doğrudan ilgilendirdiğıni belirterek. "Diş fırçalanıa alışkanlığı. ağız ve diş sağlığının başlangıcıdır. Bundan dolayı ilkokul öğrencilerine "diş koruma* notu verilmeli" dedi. Stephanie boşandı • PARİS(A\)-Monaco Prensesi Stephanie. Belçikalı striptizci bir kızla havuz başında paparazilere yakalanan kocası Daniel Ducruet'ten boşandı. Stephanie'nin Paris'teki avukatı tarafından yapılan açıklamada. Prenses Stephanie \e kocasının dün Monaco'da yapılan duruşma sonrasında boşandıkları bildinldi. Stephanie ve Ducruet'in. 2 yaşında Pauline \e 3 yaşında Louisadlı iki kızlan bulunuyor. Düden Gölü tehdit altında Konya'nın Kulu ilçesindeki Düden Gölü ve 183 kuş türünün artan çevre sorunlannın tehdidi altında olduğu bildinldi. 183 kuş türünün yanısıra dünyadaki 1050 ' dikkuyruğun yansının Düden Gölü'nde banndığını söyleyen Kulu Belediye Başkanı Tayyar Budak. kentin atık sulan yüzünden gölün kirlendiğini. bu nedenle antma tesisine ihtiyaç olduöunu ıfade erti. Psikologlar, kendilerine aşın değer veren kişilerin saldırgan ve şiddete eğilimli olduklannı belirtiyorlar Kendmi beğenmenm de snnrı varÇe\ iri Servisi - Kendine değer \ er- me duygusu. psikolojide ruh sağlığı- nın temel koşulu olarak görülür \e kendisi hakkında olumsuz yargılara sahip bir insanın psişik problemlere ve özellikle de saldırganlığa \e şiddet eylemlerine daha yakın ve yatkın bir kişilik oldugu düşünülürdü. Ancak bugüne kadar psikoloji bili- mi çerçevesinde bu şekilde yorumla- nan kendine değer \erme duygusu. Amerikalı üç psikolog. Roy F. Baume- ister, Laura Smart \ e Joseph M. Bo- detı tarafından çürütülmeye çalışılı- yor. Uzun araştırmalarsonucunda var- dıkları yargıları bilimsel zeminlere oturtmaya çalışan bu uzmanlara göre. bu duygunun da insan üzerinde y arat- tığıolumsuzluklarvar. Kendine değer \erme ile kendini beğenmişlik arasın- dakj nüansın ay ırdına varamayan insan- ların saldırgan ve şiddete eğilimli ol- duğu. bu iddialar arasında. Kendine aşın değer \eren kişilerin en ufak bir eleştiri karşısında bile sal- dırganlaşıp bunlan kişisel birer haka- ret şeklinde algılamalan uzmanlara göre bu tutumun en basit göstergele- rinden biri. Kişi böyle bir eleştiri kar- şısında derhal sav unmaya geçiyor. Kendine değer verme duygusunun olumsuz etkileriyle bugüne kadar ko- runan öğretinin karşısına geçen Ba- umeister. Smart ve Boden. bu duvııu- • Yapılan araştırmalar sırasında. katiller, tecavüz suçundan hüküm giymişler ve aiie içi şiddete eğilimli erkekler gibi deneklerin son derece küstah ve kendini beğenmiş bir tavır içinde davrandıkları ortaya çıkmış. nun. aşağılık duygularından daha çok saldırganlık yarattığını da savunuyor- lar. Bu üçlüye göre, kendinden emin olmayan insanlarçoğukez içlerineka- panmak şeklinde bir sav unma duvan örüyorlar. Aynca kadınlann da erkek- lerle karşılaştırıldığında, (genellikle toplurnsal nedenlerle de olsa) kendi- lerine güvenduygularınıngelişmemiş olması nedeniyledahasakinveiçedö- nük davrandıklan yaptıkları araştır- malar sonucunda ortaya çıkmış. Yapılan araştırmalar sırasında katil- ler, tecavüz suçundan hüküm giymiş- ler veaile içi şiddete eğilimli erkekler gibi deneklerin son derece küstah ve kendini beğenmiş bir tavır içinde dav- randıklan ortaya çıkmış. Aynca şiddet eylemlerine yol açan etkenlerden en önemlilerinin de kendi üsriin konurnu- nu kaptırma korkusu olduğu anlaşılrruş. Örneğin böyle bir erkek, kendinden daha çok kazanan ya da yaşamın di- ğer bir alanında üstünlüğünü elinden alan eşini sürekli aşağılama yolunu se- çebiliyor. Gençlerde de kendini aşın beğenmiş- lik ve saldırganlık arasında bilimsel niceliktebağlantılarkurulmuş. Şidde- te başvuran gençlerin genel olarak ken- dilerini diğer insanlardan daha üstün gördükleri. içlerindeonlan aşağıladık- lan ve onlara "pislik' olarak baktıkla- n, bu gençlerin kendi ifadeleri arasın- da yer alıyor. Ve bu kanı sarsıldığı an, şiddet uygulamaya uygun ortam doğ- muş oluyor. Aynı sorun toplumsal ofaylarda da kendini gösteriyor. Hatta şiddete ve teröre yönelen grupların uzun eğitirr süreçleri sonunda kendilenni 'kurta- ncı' olarak görüp, bu psikoloji içindc davrandıkları gözlemleniyor. Dinsel kavgalann özünde de aynı sorunun yattıgına inanan uzmanlar. bir dinin ya da mezhebin diğerinden üstün ol- duğu inancı içinde hareket edildiğini v urguluyorlar. Uzmanlar, saldırganlık ve şiddetin tek nedeninin kendini beğenmişlik ol- madığını. sosyal öğretiler ve genetik faktörlergibi birçok yan etken ile bir- likte bu sonuca varıldığını söylerken, buradaki en önemli noktanın insanın kendine zarar v erecek duruma gelebi- leceği olduğunun altını çiziyorlar. Sabancı Üniversitesi'ne orman tahsisi 'yağmaya karşı korumak' amacıyla yapıldı Ya gecekondu ya da iiniversite Turistik yörelerde yataklan 'ucuzcu turistler' doldurdu MERİH AK İZ.MİR- 1996'da turist sayısında artış gözlemlenmesine karşın otellerin siirek- li fiyat kınşı. Türkiye'yi büyükdövizka- yıplanna uğrartı. Sektörtemsilcileri. "ucuz- cu turist"tenyakınırken 1996'danumduk- lannı bulamadıklannı. 1 °9? yılına da tem- kinli baktıklarını belirttiler. Turizm Bakanı Bahattin Yücerin. se- zonun çok iyi olduğu ve otellerin hâlâ yüksek oranlı doluluk oranlany la çalıştı- ğını belirttığı bugünlerde sektörle uğraşan- lar. hükümetlerin izlediği yanlış politika- lann olumsuz sonuçlanna katlanıyor. Tu- rist sayısını arrtırmak. göreve gelen tu- rizm bakanlannın ilk amacı olurken nite- liğin sürekli ıkıncı plana atılması, dö\iz girdisinin aynı kalmasına yol açıvor. Güney Ege Tunstik Otelciler ve lşlet- mecıler Birliği Başkanı AsunGeniş. "Tu- ristte kaütediye bir şey kalnıadı" diye tep- kisinidilegetirdi. Turist sayısmdaki artış- tan hoşnut olduklannı belirten Geniş. an- cak bıraktıklan dövizin kendilenni tat- minermediğınisöyledi. Marmaris'teşuan- da y üzde 95 doluluk oranının bulunduğu- nu belirten Asım Genış. acentelenn "son dakika"oyunundanyakındı. Haziranay ın- dan sonra doluluk oranlannın arttığını be- lirten Geniş. "Buraya turist niye gelir ar- tık anlamıvorunı. Bölgesel sorunlanmız çok büyiik. Giirültii ola>ı \ar. Otelin he- men kapısına geçici ruhsarla bar açılıyor. Her yerdc sonuna kadar müzik. Bu yan- lış" dedı. Ege Turistik işletmeler v e Konaklania- lar Derneği Başkanı Haluk NişlioğJu, 1996 yılında beklenenııı gerçekleşmedi- ğinı söy ledi. Av rupa Kupası maçlan ile Av - rupa'da yaşanan ekonomik krizin turist sayısını düşürdüğünü belirten Nişlioğlu. buna karşın Türkiye'de geçen yıla oranla yüzde 15"lik birartışın bu)undu|unu be- lirtti. Nişlioğlu. şöyle konuştu: "Gelentu- ristiıı artışına karşın gözle görülür bir maddi artış yok. Çünkü bize gelen turist- ler ucuzcu turistler. Otel fiyatlarımız çok ucuz. Bu bakundan kalitesi düşükolan tu- ristler gelivor. Bırakılan para da düşihor. Otellerin hvat indirimine gitmemesi la- am." Bodrum Otelciler Birliği Başkanı Murat Şeremetli de turist sayısmdaki ar- tışa karşın hiç kimsenin memnun olma- dığını belirtiyor. Son yıllarda Türkiye'ye gelen turistin para harcama gücünün çok düşük olduğunu bildiren Şeremetli. şöy- le konuştu: "Turizmanlayışıdeğişmeden, doğnı düriistbir turistin geleceğini sanmı- yorum. Fiyat kırmanın haricinde bilinçsiz- ce yatak sayısı artıyor. \atak sayısını art- hraniar (uriznılc direkt bağlantilı değil. Prestij, tali olarak bu işe giriyorlar. N'asıl pazarlanması gerekir bilmiyorlar.Normal 1-2 yıJdız otel yatakfivatına.tatil köyleri ve oteller pazarlanıyor," • Orman Bakanlığı'nın resmi rapor ve onaylanna göre Istanbul'un Pendik ilçesindeki Bıyıklı Ağaçlandırma Alanı'nın Sabancı Üniversitesi'ne tahsis gerekçesi; "ormanı gecekondulaşmaya karşı korumak..." OKTAV EKİNCİ Egitim kampuslannı İstanbul'da kurmak isteyen özel vakıf üniversi- teleri kendi paralanyla "imarharsa" satın almak yerine "doletten arazi tahsisini" yeğlediklerinden, daha ku- rııluş aşamasında "kente ve çevreye karşı duvarsızlık" tartışmalanna ne- den oluyorlar. Çünkü İstanbul'da bir üniversite kampusu için hem büyüklüğü. hem de kentin imarkurallanna uygunlu- ğu açısından "elverişli bir Hazine arazisi* 1 artık yok. Böyle olunca da \akıf üniversiteleri "orman alanla- nna" göz koyuyor. Işin çarpıcı yanı ise bu alanlar "me\-zuata uygun (!) olarak" ve üs- telik "Bakanlar Kurulu karariany- la" 49 yıllığına tahsis edilebiliyor. Böv lece kenti çevreleyen ormanlar- daki imaryasagı da deyim yerindey- se "hükümet zoruyla'" aşılmış olu- yor. Hem de, "gecekondulaşmaya karşı bir önlem olacağı" gerekçesiy- le... V'akfın dev letten kiraladığı orman arazisi 20Ekim I995'te İstanbul Bü- yükşehir Belediye Meclisi'nden onaylanan 1 50.000 ölçekli Nâzım Planda "üniversitealanı" olarak gö- rünüyor. Nitekim yine Belediye Mec- lısi'nin Temmuz( 1996)dönemi top- lantılarında da aynı Nâzım Plan ka- rarı I 25.000 ve 1 '5.000 ölçekli alt planlarda "yeniden onaylanarak", Sabancı Üniversitesı'nin imarduru- mu daha bir "garanti 1 " altına alınmış bulunuyor... İstanbul Büyükşehir Belediyesi ŞehirPlanlamaMüdürlüğü'nün Nâ- zım Plan'daki bu kararlarla ilgili ha- zırladığı "bilgi paftalarına" bakılır- sa, Orman Bakanlığı. Bıyıklı mev- kiindeki 932.525 m2'lik orman ara- zisıni "gecekondulaşmadankurtar- mak" için Sabancı Üniversitesi'ne vermiş. Alemdağ Orman İşletme Şefli- ği'nce düzenlenen 15.9.1994 tarihli **ön izin" raporunda. Pendik ilçesi. Orhanlı köyü. Bıyıklı mevkiindeki "716 sayılı parselde** kayıtlı arazi- nin " 1988-1989yıllanndaağaçlandı- nklığı'' v e y ıne "ağaçlandırma saha- sında kaMığı" belirtildikten sonra, ay nı raporun "sonuç ve kanaat" bö- lümünde şu görüşlere yer verilıyor: "Şu anda ağaçlandırma sahasınuı kuzeybatısındagecekondularvardır. Bunlann bir seçim döneminde biitün sahaya ya> ılnıası kuvvetle muhtemel- dir. hatta kaçınılmazdır. Anılan saha- \\ idare, bir kaç muhafaza memuruy- İa hatta kendi olanaklanyla koruya- maz..." (Ön İzin Raporu: Md. 2 a) BEYKOZ fflfflr BIYIKLI ORMANI (Sabancı Unıversıtesı Kampus Alanı) MARUARA DENİZİ Orman Bakanlığı'nın fstanbul'da- ki Alemdağ işletme Şefi ve iki me- murunun imzasıyla düzenlenen bu "resmi devlet raporu" şöyle devam ediyor: "Ağaçlandırma sahasının içinden TEM ekspresyolu geçmekleyol üze- rinde bulunan arsa \iearaziierçok bü- yük değer kazanmıştır. Bu yönü.vk de ağaçlandırma sahası birçok insa- nın istahasını kabartmaktadın-" (Md. 2'c) Bu orman arazisinin sonunda na- sıl korunabileceğine ilişkin "kana- at" ise aynı raporda şöyle açıklanı- yor: "...şu kadar ki. ağaçlandırma sa- hasının geleceğe bu haliyfe ve daha da geliştirüerek istikbale taşınması, orada kurulacak bir üniversite ile mümkün olabiiir." (Madde: 3) Bakanlık kurmaylan. böylesine bir raporu onaylamak yerine. örne- ğin: "Sizingörefinizormanı korumak- tır; aciziiğinizi bahane etmeyin ve kamu mülkiyetindeki bu ağaçlandı- nlmış alanı derhal bir bölge parkı olarakyöre halkına ve İstanbul'a ka- zandınn"* şeklindeki biryazı ile ge- ri çeviremezler miydi?.. Yasalar bu soruya "Evetyapabi- lirlerdi" şeklinde yanıt veriyor olsa bile Türkiye'nin "sivasal gerçeği" ne yazık ki öyle değil. Nitekim. Örman Genel Müdürü Mustafa Yılmaz imzasıyla yine ay- nı raporlara dayanılarak "Bakanlık Makamına" sunulan veeski Orman Bakanı Hasan Ekinci'nin de derhal onaylayıverdigi 9.Martl995tarih ve 116sayılı "tahsisizni'"yazısındaba- kın ne söyleniyor: "Sabancı Üniversitesi kurulması düşünülensahanın(...)anablok dev- letormanlarından kopuk ve uzak ol- ması nedeniyle korumanın çok güç olduğu. ağaçlandırma sahasının ko- runması. gecekondulaşmanın önlen- mesi, milli eğitimede katkılan düşü- nüldüğünde. üniversite kurulması için izne konu edilmesinin fay dalı ota- cağı ve kamu yaran bulunduğu..." (09.03.1995 gün ve 1!6sayılı Bakan- lık onayı). Işte. böyle "devletanlayışı" sonu- cunda "gecekondu olasılığı yerine üniversite vapılması için"Sabancı Vakfı'na tahsis edilen ağaçlandırma alanı. İstanbul Büyükşehir Belediye- si nce hazırlanan Nâzım Planda da üniversite yen olarak onaylanıp. imar haklanna kavuşmuş durumda. Öylegörünüyorki İstanbul'da ar- tık kentin korunması gerekli yeşil alanlan için "gecekondu tehlikesı'" var demek bile "tehlikeli"olacak. Çün- kü bu söz. hemen "yapüaşmaya açıl- suı" anlamına gelecek ve "acizliği- ni" ilan eden dev letde bu çağnya dört elle sanlacak. Nediyelim!.. Zavallı İstanbul: za• vallı hukuk devletimiz... Ingiliz turîsder Türkiye'yi sevdi REŞATAKAR e-posta : tan (a vol. com. tr LONDR-A - Türkiye. Almanlar gibi Jngiliz tunstlerın de yaz aylarında en fazla sevdiği ülkelerden biri haline geldi. Geçen yaz aylannda Yunan adaları ile Kıbns Rum kesimine giden Ingiliz turist sayısında önemli oranda azalrna görülürken Türkiye'ye ilginin arttığı bildirildi. Unlü ingilizgazetesi The Times'ın haberine göre geçen yaz aylannda Yunan adalannı ziyaret eden Ingiliz turist sayısında yüzde 24'lük bir azalma meydana geldi. Buna göre geçmiş yıllarda bir milyondan fazla Ingiliz turistin ziyaret ertiği Yunan adalanna bu yıl 914 bin kişi gitti. Kıbns Rum kesimine giden Ingiliz turist sayısında da yüzde 25 oranında bir azalma meydana geldi. Rum kesimini ziyaret eden İngilizlerin sayısı 286 bine düşerken Türkiye'yi ziyaret edenlerin sayısında yüzde 12'lik bir artış meydana geldi. Yaz aylarında Türkiye'nin. kış aylannda ise İtalya'nın ilgi görmeye başladığı. ünlü Ingiliz seyahat acentesi Thomas Cooklle Lunn Polly tarafından da doğrulandı. Türkiye'yi geçen yaz aylannda 658 bin Ingiliz vatandaşının ziyaret ettiği beiirtilirken gelecek yıl bu rakamın daha da artacağı vurgulandı. Thomas Cook ve Lunn Polly yetkililerine göre. kış aylannda İtalya'yı ziyaret eden fngiliz turist sayısında yüzde 12. Florida'yı ziyaret edenlerin sayısında ise yüzde 28'lik bir artış oldu. MESELA DEDIK ERDAL ATABEK Şimdi bu soru herkesin bir açığını bulma merakından kaynaklanmı- yor, tersine "Açığıgörelim,münasibi\- le kapayalım" diyen bir iyi niyerten doğmuş bulunuyor. Heraçıkdaaklı- nıza gelen cinsten olmaz. böylece "Aman açık durmasuı, soğuk alır za- türreeolur, kapayalım" diye dav rana- mazsınız. Onun içın de. "Kimin ne- resiaçık?" diye konuya enine boyu- na. eğer yer varsa derinliğine bak- mak akıllılık olacaktır. Hem vatandaş merakını giderecek hem de başını derde sokmadan yardımcı olma şan- sını elde edecektır. Biiirsiniz ki kiminin ufku açıktır. kiminin bahtı açık. Kiminin ağzı açık- tır kiminin gözü açık. kiminin de ay ıp- tır söylemesi kıçı açık olabilir. Kimi- nin önü açıktır. kiminin ardı açık. Ki- minin üstü açıktır. kiminin altı açık. Bizim sözümüz şudur ki, ey okur. ha- nımın eli açık olsun. oğlunun önü açık olsun, kızının bahtı açık olsun. ~ senin de gözün açık olsun. Şimdi ba- kalıtn. kimlerin neresi açık? Ağzı açıklar... Efendim. bu "ağzı açıklar" iki çe- şirtır. Bınncıler, anadan doğrna ağ- Kimin neresi açık?... zı açık olup çocukluklannda hep bir şeyleryemek istemişlerdir. Anne ba- baları da gayetle şefkatle onları bes- leyipdurmuşlardır. Bu "•ağzıaçık"lar büyüyünce de ağızlarını kapamayı unurtuklan için artık ne söy lense din- ler. ne versen yer hale gelmişlerdir. Bunlargayetitaatli vatandaşlar oldu- ğu için de büyükleri her fırsatta on- lan öv meye başlamış. nasıl aslan na- sıl kaplan olduklannı söyleyip koltuk- lannı kabartmışlardır Onlardaaçık ağızlany la "\aşa varoL üstelik de nu- rol*" deyip yöneticilerini yallah sırt- larına ahp gezdırmişlerdir. Bu "ağzı açıklar" hep seçip seçip "gözü açık'la- n başlanna oturtmuşlar. onlarda be- rikileri istedikleri gibi gütmüşlerdir. Bu durumda ağızlan asl ında kapa- lı olan birtakım kişilerin de "ağızla- n açık kalmıştır". Bu "ağzı açık ka- lanlar" aslında akılları erik kişiler- dir. Ama gözlerinin önünde öyle şey- ler olup bitmiştir ki bunlann da ağız- lan açık kalmış. bir daha da kapama- ya fırsat bulamamışlardır. Bu sonra- dan olma "ağzı açıklar" azınlıkta ol- duklannı anlay ıp da pek bir şey ya- pamadıklannı görünce toplaşıp "Se- nin ağzın neye açık kaldı?". "Benim ağzımneyeaçıkkaldı" seansları yap- maya başlamışlar. böylece de içlen- nin şişini biraz olsun indirmeye ça- lışmışlardır. Durum da böyle sürüp git- mektedir. Cöbeği açıklar... v J öbeğiaçıkolmak"birzaman- lar vağh güreşlerde pehliva- nın rakıbini sırtüstü devirip göbeği- ne yıldız saydırmaya denirdi. Bir de göbek dansözleri raksa başladıklan za- man göbeklerini açık bırakan allı pul- lu giysilergiyerlerdi. Ama son zamanlarda maşallah ha- nım kızlanmız da modaya uyup gö- beklerini açık bırakan kıyafetlere müptela oldular. Böylece caddelerde. gezinti yerle- rinde genç hanımlann göbeklerini te- maşa etmek imkânı da doğmuş oldu. Kiminin kıyafeti iyice açık olup ap- tesi sakatlar durumda olduğundan bakmak memnu ise de işte erkek gö- züdür günah münah demeyip bakar olduğundan memleketin erkeklerinin huylan bir miktar değişmiş oldu. Bu yeni moda ile biraz kumaş ta- sarrufu olduğunu ileri sürenler, "Etek- ler alttan üstten iyice kısaldığından kumaş tkarcfl rapanlarazararoluyor" deseler de aldıran olmadığından ni- sa taifesi göbek meydanda dolaşma- y a iyice merak saldı. Herkesin göbegi ortada dolaşması neyse de bu göbek dediğiniz. çocu- ğun doğumunda kordonun kesilme- sıyle olduğundan herkeste aynı dur- muyor. Kiminin göbeği birazfirlar,ki- minin iyice gömük, kimininki de pü- rüziü olduğundan yakında "göbek es- tetik uzmanlan" peydah olacağından kuşku yoktur. Kimileri de "modadır, geçer" di- yerek bu durumun pek uzatılmama- sından yanalar. Anlaşılıyor ki, insa- noğlu ya da insankızı (bu daha doğ- ru olacaktır) biryerini kaparsa birye- rini açıyor. Hiç değilse göbek açıklı- ğıylakalsalarda erkek taifesini daha ziyade günaha sokmasafar iyi olacak. Kıçı açıklar... A K erak buyurmayın efendim, bun- 1VJ. larmaymunlardır. Maymuncin- sinin ayıptır söylemesi, laçlan açık ol- duğundan ağaca tırmandıklan zaman bu durum bütün çıplaklığıyla tema- şa edilebilir. file de başınızı kaldınp görmek zo- runda değilsiniz elbet. Ama insanın da gayetle meraklı birtabiatı vardırki, kimin neresi açıksa orayı görmek için hiçbirfırsatı kaçırmaz. Maymun cin- sinden gelme bazı insanlann da yük- seklere çıktıkları zaman kıçlarının açık olduğuna dair çokça rivayet var- dır. Güya bu insan takımı orurduklan zaman gayetedepli görünür. hatta pek beğenilir iken ikbale ulaşıp da yük- seklere tırmandıklan zaman hayret- le görülürmüş ki "maalesef kıçları açıkmış". Şimdi insanın sorası gelmi- yor mu. "Siz oranızın açık olduğunu bilmiyor muydunuz ki yükseklere çık- maya hevesl'endiniz?". "Oturduğu- nuz yerdeotursaydınızda kûn se de si- ze oranız buranız açık demeseydi ol- maz mıydı?". Ancak onlann pek pişkin oldukla- n. maaşallah utanma nedirbilmedik- leri de söy lenip duruyor. Hatta kimi zaman işi şirretliğe var- dınp, ".Ne varmış bunda, siz de bura- lara çıkın da o zaman konuşun. Bizim' hem gözümüz açık hem de kıçımız açık, günün modası bu" dedikleri de söy lenenler arasında. Son zamanlann yorumlan da, u gö- zü vekıçı açıkolma"nın yükselen de- ğerler olduğu yolunda. Ne günlere İcaldık değil mf.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear