23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 5 EKİM 1996 CUMARTESİ 12 DIZIYAZI Dinar felaket müzesi olmalıydı^.'EDRETGÜRCAN Jjstelık belecıyenn. belediye başkanı »rafından yeni bakana sunulan. >apılması neklendığı halde yipılmayan istekleri -.ardır. Çoğu 3nenı taşıyan îsteklerden bırı te Dinar'da kamıı iöre\ i \apaeak memur -atandaşlan.onlarn sosyal \a>amlarını •Jağanü>tü ılîilencirmektedir. Vapılacak .50 adet kamu lojtnanını Dinar'da kuş ı.çmaz ınsan ^eçmez bır ganp yere nasıl •aparsınız'1 Nıçin deprem e\len. kamu bymanlan ıçın düşünülen yere yapılmadı ii?.. Dinar depremınin haftasıydı. penşan «rtamda yaşnoruz Tüm dükkânlar kapalı. o y denıleyecek düzenınıiz bile yok. ksyulara sokümak çok riskli. herkes yeni Krdeprenıın Dınar'ı alıpgötürecegını sJylihor.. Bc> lc dj$ünceler ıçınde syenmızin önünden geçen üç yabancıyla şHumlaştık. Altıııe: hısle onların Afet blen'nın tcırMİcıleri olduîunu anladım. Onları çay ıçneye ~bu\ur" ettım. biran treddütten >uıra "geçmiş olsun" deyıp Kiromuza girdıler. Yanılınamışız. üçü de eı üstuüzevde bürokratlar. S*cak bırMİykşı başladı. Sürdü. sürdü. /klını hep "çsıv"' ışınde. Bizım Ah'ye fsıldadım. *git~ dedim. "\e>apyap, bir çr» düzcni \arat!" Alı beşdakıka sonra teldi \e çayı oeaga koydu.. Eirıar'ı gezmişler. üzgünler... "-Buşehir dözelir mi"Jı\c sordum. Tıpkı trafik kazasından çıkmi) araba içın tamircıye sorduğumuz gıbi. Bürokratlar çok olumlu kv>nu:>tular... Anlattılar. Erzıııcan'dan örnekler \ erdiler. Sonunda anladım kı tüzelır ıımutlanmı yıtırmek ıstemıyorum zıten. Aııcak onlara şöyle bır dü^üncem oduğunu da soy ledım: "Ben olsam dedim. Dinar'ı kapı çekmece, şu hali> le bırakır. etrafıııı korumava alır \e bir felaket rrüzesf \apardim.~ Yurdıın neresınde olursa olsun in^aat \ apmak ısteyene. taın rLh.sat alacağı zaman: "Lütfen gidin Dinar'daki felaket mü/cmizi gezin, gelin ve ruhsatverelimsize." Orada 10 sanıyede kağıı gıbı yırtılan. cjmgıbı kırılan dökülen bınalan. tokuyi tokuşa yerlere serilen. alordeona dönen ister betonarme. ıster yıgma. ister ahşap. ıster bağdadı. ıster taş kerpıç... Her cın«.ten bıııa \ar: çok değil ^aıtece 6 şiddetinde bir deprem o hale aetirdı. Insan kaybı az gıbı göriilüyor: ıslında hasarlar depremden büyük. Şımdı aklıma geliyoro gün konuştuklarımız. Dinar. \a taiTi adam olmalı ya da böyle bırakjlmalı. müze olmalı! Bari bırişe varasın! 1600 deprem konutu... Ve bınlerce 1600 dert. Ay>elerçok haklı. Yıkılan evlennın yanında bir ahır \ardı \e atlarını oraya bağlıyorlardı At arabası onların tkmek tekneleriydı. '»enı deprem konutunda ata veryoktu. ""Nol'cek"!! şimdı Ayşelerin hali? Ayşegilirt beygiri ne olacak? Vazımın buraMnda bızını Ayşegıl geldı. kLocası Der\ ı* de yanında: • Duyduk. yazı hazırlıyormuşsunuz. dediler. - E\et. dedim. Ay şe. "Abim. dedi. bana bakıp Allasen yaz, bizim bev gir ne olacak?" Kocasının altı >ük arabası \ar. Depremden önce. i?ı bıtınce atı. yıkılan e\inin kenarına yaptıöı ııydurma bırahıra bağlıyordu. Depremden >onra da kıray la tuttuğu. bizdekı çadır yaşamından sonra bulduğu bahçe e\ inm bir yanına koyuyonnuş. Aysegılın e\ len yıkıldığı ıçm de\ let bir deprem e\ i \enyor onlara. E\ler4'er katlı apanman bıçimi. Yan yana bloklar halınde. ^0 metrekare falan.. Gıdıp çe\reyı. evleri gezmışler dün... Bakmışlar ki oradakı düzen onlara. hele beygırlerine hiç uygun düşnıüyor Bırden fena oinıuşlar, çünkü aylardır. ömürlerinde seramıkli. fayanslı. mutfaklı. aynalan falan olan, balkonlu bir e\e geçmenin düşünii kurup durmu^lar. Şıındı. kendılen sığıyorlar. ama ~be>gir"e \er yok orada! Ondan. "Bizinı be\gir ne olacak.." dıyorlar. Düşündük. taşindık \e beraber birçözüm getirdik. Ayşegıl o sosyetik e\lere geçmeyecekler. ealışıp iki göz oda çevırecekler \ıkılan e\lennın boşluğuna. "b^gir" ıçin bir ahır yapacaklar. e\ ı de kiraya \erecekler "Sağolsun de\letimiz." dediler. aman ne dualar ettıler. ne dualar... Tabıi. bana da. 1600 deprem konutu. Ancak dert yalnız Ayşegilin değil ki dert herkesin. E\ ler yapılırken akla «elmeyenler şimdı gelmeye başlamış. Adanıın bahçelı e\ı \ardı. yıkıldı. ^'ıkıIınadan öııce orada bahçesine sebze falan ekerdı... Iraktörü. mıbzen... Hollanda soyundan inekleri \ardı. Depremden bu yana onlan iyi-kötü çadırlı. çardaklı bırdüzende ıdare etmiş... Şımdi apartman düzenınde ne > apacak? Evı kiraya \erecek \e bahçeye uydurma bıre\ de o yapacak. Adam kura çekti. I600 daıreden bın çıktı. Falan blok. falan daıre... Anahtan çevınrken dönüp baktı. hiç de se\medığı bıri de karşı daıreyi çekmış... Bır selam \erdı. ama ıçi de "cız" ettı.. Vanında karısı da \ardı. yeni e\lerine şöyle bir gınp bakmak ıstedıler. se\inçlen zaten kapıda kursaklanna düşmüştü... Karısı. -\a>". dedı. "ben bunlarla karşılıklı orurmam. ölsem oturmam.." Adam şa^kın. dilı lal olmuş. çıktılar \e "E»i kira>a \eririz" dediler. Kiraya \erdiler. Şimdi 4- • Sonbaharın en son geldiği evimizin yıkık bahçesinde yalnızca güller açmıştı. Uzaktan o tanıdık sesi duyduk: "Sevgili Dinarlılar... İştedevlet verdiği sözü tutmuştur. Vatana, millete ve Dinarlılara hayırlı olsun!.." Devlet ve verdiği söz... Peki, bu gerçekten tutulup yerine getirildi mi Dinar'da? Depretftj Dinarhn kent kimliğiıüdeyoketmesin OKTAY EKİNCİ Bu yaz son Ege yolculuğumuzu Kütahya-Afyon üzerinden yaparak Dinar'da ınşa edilmekte olan "afet könutlannr da gördük. Kenttn içinden geçen refujlü karayolunun her iki kenannda düzenlenen "Âfetzede Yerteşim Alanı Planlan" kapsamında gerçekleştırilen bu konutlar "4 katlı apartman MokJan" şeklinde yükseliyor. Edindigimiz bılgılere göre toplam "2250 konut" ve "200 iş>eri" biriminden oluşan bu yeni yerleşmenin. ilk aşamada "1500 konutluk" bölümü içiı: anahtar dagıtım töreninin 29 EHın 1996'daki Cumhuriyet Bayramı kutlamalanna yetıştinlmesıne çalışılıyor. Aynı törenlerde. ayrıca-150 yeni işyerinin de açılışı planlanıyor», Dinar'daki bu yeni konut binalarına baktığımızda. devletin "yaralan sarma" konusundaki kararlılıği ve başansından ötürü elbette ki yüreğimiz ferahlıyor. Bayındırlık ve Iskân Bakanlığı Yapı Işieri Genel MüdürlüğVne bağlı olarak kurulan Dinar Deprem Bölgcsi Müstakil Kontrol Müdürlüğİi'nün denetiminde. gerçekten gurur \erici bir kamu hızmetı aerçekleşiyor. Kimı mşaat tabelalarındaki "başlama tarihi 25.4.1996 - bitiş tarihi 5.10.1996" şeklinde belinılen bilgiler, 1500 konutluk bır yeni yerleşmenin istenilirse ne denli hızlı kurulabileceğini de gösteriyor. Bu arada yine Dinar ıçin bu kez "deprem riski gözetilerek'" yeniden hazırlanan "Dinar Kent Bütünii İmar Planı Revizyonu" çalışmasını da bu olumlu çabalar arasında saymak gerekiyor... Ne var kı bütün bu güzel adımlara rağmen, yıllardır mimarlık çevrelennde süregelen "kültürel bir tartışma''. şimdi yine Dinar ıçin de geçerlı: "Acaba. bu afet konutlan siteleri. Dinar'da depremin bilc yıkamadığı geleneksel konut mimarisinden esinlenilerek tasarlanınış yöresel minıari kimliğe uvgun binalaıia kurulamaz mıydı?" Bu soru. yine yıllardır Türkıye'deki hemen her depremden sonra inşa edılen "tekdüze ve kişiliksiz" afet ev len ıçm hep gündeme gelıyor. Her seferınde de "eleştiriler yerinde görüldüğfl halde" yeni birömekte yine aynı "tekdüze anlayış" uygulanıyor. Sonuçta ise devletin kaynaklan "insan için" harcanırken. insanın ve özellıkle bızim Anadolu ınsanımızın en degerli hazınesı olan "yaşam küftürii" bır kenara itiliyor ve yok ediliyor. Oysa. geçmişin bu bilinen hatası gerçekten Dinar'da artık işlenmeyebilirdi. Kentın yamaçîannda hâlâ dimdik ayakta durup. depremde yok olan sözde "modern"(!) apartmanlara şaşkınlık içinde bakan yöresel Dinar evlenndekı mimarlık kültüründen hiç degılse "görsel çû^kr taşıyan" projeler üretilebılirdi. Böyiece Dinar. çok acı çekmış olsa bile. hiç değilse o eski ve ınsancıl "kent kimJigine" bu kez çaf daş bir duyariılık içinde yeniden kavuşarak. "kişiliğini korumanın" gururunu da taşıyabilirdi... Evet. Deprem korkunç bir felaket. Devletin bu felakete yardım elini uzatması da bir sosyal görev olmasımn ötesinde onur verici bir insanlık çabası. Ama artık tarihi kentlerimizin özgün yöresei kımliklerini de "depremle biriikte toprağa gömme" aymazlığından kurtulınamız gerekmıyor mu? Afet konutlannm mutlaka kişiliksiz tip projeyle gerçekieşmesini zorunlu kılan bir kural olmadığma göre devletin mimarlık anlayışını Türkiye gıbi "uygarlıklar beşiğj'' olan bir ülkeye yaraşır hale getırmesi içın artık Dinar "son yanlışörnek" olsun. Ben ınanıyorum kı Bayındırlık Bakanlığı'na bu gıbi projeleri üreten mimarlarımız, yardım bekleyen yıkılmış kentlerin "yeniden inşasında", yöresel mimarlık kültûrünû de o kente \e o mağdur insanlara armağan edebilecek meslekı bılgı ve duyarlılıga sahiptirler. Yeter kı bunu bır ımar politikası olarak dev letimiz de benimseyebilsın. önümüz kiş. ama bunun yaz günierı de gelecek. kiraya \erdıklen e\de şortla. eapone kollu elbıseyle. gecelıkle dolasan bir aıle olabilır. çıkar balkona rakıyı da kor. karşısında da şalvarlı falan... Hele o gürültü. hele o maç \ e dügün sonrasj tabancalara gösterilen sevgı!.. Bır Ankara otobüs yolculugumda. önümde durmadan sigara ıçen birinı şoforle. mua\ ıne şıkây et etmıştını de cevabını -o herkesin bildiği- almıştım. - Kardeşim. kendine birözel araba tut! Çünkü 29 ekim günü deprem konutlarının noter huzurunda kurası çekılecek. O gün Cumhurbaşkanı Demirel \e de\ letın afetle ılgilı kesımı. T\"ler. basın Dınar'a gelecekler. Törenler \e konuşmalardan sonra ilçenın Afyon-Denizlı karayolu üzenndekı genış buKarına yapılan New York görüntülü deprem konutlarının gösterişli görüntüleri çekilecek. Medyanın Dinar'a göstereceğı ılgi. dılerız yeni bır Van canavarı \e yeni bır Ingılız İcızı Sarah ile K.Maraşlı Musa olayıyla gölgelenmez. Dinar'da çok dairelı. apartman yaşamı hemen hemen hiç yok gibidir. Çoğu yüksek katlı bına. ya aile mensuplarının tamamını barındınr ya da çok çok tanıdıkları. uyumlu olduğuna inandıkları kıracılan boş daırelere kabul ederler. Şimdı 1600 kadar deprem konutunun kurası çekilecek. Çoğu konut sahibi ya\aş ya\aş uyanmaya \e düşünmeye başladı. ama daha bazı şeylerın farkında olmayan bir sürü aile \ar. Kuradan sonra anahtan alan. çektiğı konutun önüne düşecek.Ben yapılan e\len gördüm. Güzel. Ama bu guzellığı bozacak öy le çok neden var ki... Her 16 tanıdık aıle birleşıp çekmedikçe. zamanla görüleceği gibı o evlerde gerçek hak sahiplerinın oturması pek olası değil. Çoğu da zaman zaman evin balkonuna çıkıp gökyüzüne doğru ellennı kaldırıp bağıracak: "Tannm, nevdi bizim günahımız da bu depremi bize \erdin?" Bır yandan bu yakınmalar sürüp gıdecek. bir yandan da e\de kartonlara. siyah kalın uçlu kalemlerle önce "kiralık". sonra "sanlık" levhalan yazılıp camlara asılmaya başlanaeak. Beİkı ılk kez ılçede bır emlak bürosu da faahyete geçecek. Evlerin satılması da olanaksız. De\let 20 yıl vadeyle \erdıgı bu e\ lerın borcu ödenmeden yakasını bırakmayacak. Şimdi ben ne yapacağım? 1600 kadar deprem konutunun içinde, yıkılan iki katlı evımiz karşılığında. bır deprem konutu da bize verileeek. Dün Ayşegil'den sonra eşımle yollara düştük ve konutlann bulunduğu bölgeye gıttik. E\ lerı önce uzaktan. sonra yakından. sonra ıçınden seyrettik. Gerçekten seyre değer bır görüntüydü. Ben 2*) ekim günü Dınarda olacağım. ama konut kurasına gitmeyeceğım. Bu gibi i^lerde hiç >an.sım olmaz Torunlarımdan bırı olsa da ona çektırsem diye düşündüm. Zor. Noterin bileğıne boyun bükeceğız. Bızım konut içın tanıdıklar şımdıden gelip "Nasıl olsa orurmazsııuz. bize kirava \erin" dıyorlar. Ben de onlara. merak etmeyin dıyorum. kuralar çekilıp aıleler bırbırlennı aördükten sonra bütün konutlar kıralık olacak. belkı "Cel >ahu. para da istemem. otur \e ev i koru sadece" «Jıyenler de çıkacak. Bana ınünaftk gözüyle falan bakanlarolınasın dıye. "Halep'le arşın" öyküsünü anlatıyorum. Neyse... Kimseye anlatamadığım su: Adam avukat. tnühendis. doktor. işadamı: adam bellı bir yaşam standardına gelnıiş. her şeyıy le. konforuyla. komsusuyla. çesresiyle belli bır yaşamı sürüp dururken bır de bir yıldır çadırlı çudurlu ışkenceden çıkmış iken gıderde -tabu bu bır ku\\etlı olasılıktır- kapısının karşısındaki bır "kazma" ile oturur mu? Öylesıne görüyorsiınuz kı elıyle burnunu sümkürüp pantolonunun üsrüne sürüyor Hadı. sıkın bu adamın elini! Daha neler de neler... Biz o gün ne yapacağız'.'Bılmiyorum. karar \eremiyorum şimdiden. ama sanırım 90 ya^ını geçmış annemi yanımıza alamayız. Bizim gidecegimiz düş ortamına onu sokmak. yüreğınin kalan kismını acıya yedırmek istemem. E^imı yanıına alır. şımdi e\ yerine kullandığımız büro evimizden çıkar. ağır ağır 800 metre kadar ötemizde olan > ıkık \e hasarlı e\ lerimızın bahçesine gideriz.Sonbaharın en son geldiği e\imızin yıkık bahçesinde yalnızca güller açmıştı. Uzaktan o tanıdık sesi duyduk:"Sevgili Dinarlılar... İştedevlet verdiği sözü tutmuştur. Yatana. millete ve Dinarlılara hayırlı olsun!.." Deslet \e verdığı söz... Peki. bu gerçekten tutulup yenne getırıldı mı Dinar'da? Eşını. "Balkona çıkalım.."dedı. Kapısı depremde sıkışınıstı. Zorlukla açıp çıktık... Hanı herçıktıeımızda karşımızda gördüğümüz o 70 yıllık dede konağı nerede'.' Önce oraya gidıyor gözlerimız. Eşime: - Bilhorsun depremde zarar gördü, yıktılar. dedim. Yıkılırken fenalık geçırdığımı söylemıştim... - Ama yıkılmasav dı, bu antika bina korunsaydı. dıyor herkes - Evet, bunu o günierin şokuyla biz düşünemedik... Niçin kıydılar aniavamadık. L stalara kontrol ettirdim, çok sağlam. onaniır dedilerdi... Olnıadu tarihi. koca vinçli araçlarla çekip kopardılar bu güzel bahçeden. E\ vere düştüğü an ben de düştüm. midem bulandı sürekli kustum. Koşup gelenler, yüzüme su çarpanlar oldu. "komşuları arayalım. buradalar mı" dedı karım. Sağa sola baktık... Öyle bir ıssızlıktı ki bu mahallede. sokakta oturan komşulanmız nerede dı\e düşündük... Karşı komşu Nımet Hanım ölmüş. Çok üzüldük. Hep pencerede olurdu. evleri ve ağaçlan seyrederdı. Artık seyrettiği evlerden hıçbınsi yok. yıkıldı. Ağaçlarda başı-boş kaldı.Bitışikte kaymakam konağında. -nihayet- birkaç gün önce ışıklar yanmış. Zaten onlardan başka da buralarda oturan bır aıle yok gıbı. Kaymakam beyler. bizım evlerin. konagın üstüne yıkılacağından korkuyorlarmış. doğru mu dıye sordu kanm. - Evet. korkuyorlarmış, geçen gün kendisi sövledi dıye yanıtladım. Ama artık prefabrik ev yaşantısı "tak"demış sanırım. Babam pencereden bakıyordu... "Artık evden çıkalım" dedim kanma... "Biliyorsun depremler ufaklı tefekli devam ediyor, içeride yakalamasın." Çıkmak, adım atmak istemiyordu. Eşyasız evin. kınk duvarlannda, boş odalannda geçmiş yıllan. çocuklan. torunlan. bayramlan. acılan, tathlan. kalp krizi geçirdiğim günü, ameliyata gıderken olanlan.... Dogumlan. ölümleri. gelip gidenlen. tüm yaşamış onunla biriikte geçen 40 yılını bırakıp aynlmak istemivordu. I958'de evimizde bırgece kalan Ismet Pasa'nın kahve ıçtığı fincanın depremde kınlmış birparçasını buldu yerde. onu bır yavru kuş gibi üfleyıp elıne aldı ve beyaz peçete kâgıdına sardı. ufak bır kahve telvesi de 38 yıldır üzenndeydi... Bahçeye ınelim. dedik... Bahçede bır başka kö>e bulduk kendımıze. Güneşin sıcaklıgı güllerı azdırmıştı... Ellerimızı güllerin üzerınde dolaştırdık bir süre. Sonra kanm fısıldadı: "Cörüyor musun? Rahmelli babam >ıkılan evin o büyük sakın penceresinden bize bakıyor..."Birden ürperdim, dönüp olması gereken yere baktım. Mavı gözleri, asık yüzüyle: "Ah oğlum". der gıbıydı. "Neden yaprırdın bu ev leri. Isınmaz, temizienmez, göz olur, demiştim sana; şimdi seni seyrediyorum, ne kadar üzgünsün..." Doğruydu. baba sözü dinlememiştık. Ama her şey akla gelirdi de deprem gelmezdi. Kımsenin de gelmemiş ki... Babamın görüntüsü kayboldu camlardan... İki güvercin. peşı sıra bizım balkonun demirlerine kondular, bir şeyler söyler gibıydıler birbırlerıne. Sonra başka kuşlar da geldi, biriikte uçtular... Kanm. törenlen görmek istıyor. Yürürken trampet sesleri uzaklaşıyor. herkes alay alay tören yerine gidıyor... Ilçede bu kadar insan bırikmesı ne hoş. bu kadar çok renk \ar mıydı? Bu kadar mı güzel renklerle giyınırdi insanlar? Çocuklar ve annelerinın elleri. koşturan kızlar, delikanlılar. Biz. ayaklanmızın farkında bile değılız. Dalmış. ağır ağır yürürken ilçenin merkezinde kalan. kalacak olan. yıllar sonra ne olacağı bile belli olmayan yıkık sokaklardan. e\ lerin taş yığını çukurlanndan atlayarak yeni bır şehre. bulvann. deprem konutlannm bulunduğu bölgeye gıdiyoruz. Kanm yine soruyor: - Deprem konutlan kac mahalleyi kapsıyor? - Sadece ana karayolunun üstündeki Denizlı Çaddesi'ni ve biraz da bazı sokaklarını... - Peki. Dinar'da kaç mahalle var? Yırmi üç mahalle olduğunu, deprem konutlannm kapladıgı alanın, bu mahallelere oranlanmasıyla. ancak üç mahallelık bir alanın imargördüğünü. kalanlann kalacağını. çok yıllar o hüzünlü çirkinliğın süreceğini söylüyorum. "Hayırlı olsun Dinar lılar..." Tören yerine yaklaşıyor gibiyız. Tüm ilçenin duyacağı şekilde ayarlanmış hoparlörlerden marş sesleri geliyor. Sonra Istıklâl Marşı öne çıkıyor... Sonra bir takvim ve Cumhurbaşkanı Demirerin: - Merhaba Dinarlılar, diye seslenen sesine kanşan çılgın bağrışlar, alkışlar. alkışlar.. Belkı top sesleri de karışır. dıyorum içimden o tören günü. Hem de Cumhuriyet Bayramfyla "Konut Bayramı" ikisi bir arada olunca. Çumhurbaşkanımızın. o, yıllardır hepimıze tanıdık olan sesini. daha yakından duymaya başlıyoruz. soluk soluğa törene yaklaşırken.. - İşte, dıyor. devlet verdiği sözü tuttu. yerine gerirdi. Hayırlı olsun vatana ve Dinarlılara ve hepimize... - Sagolun dıyoruz Demırel'e içimizden \e kanmla. e\e dönerken hep eskı Dinar'ı konuşuyoruz. BİTTİ ÇALIŞANLARIN SORULARI / SORUNLARI \ILIVL\Z ŞIPAL Oğretıııeıılerin sigortalı süreleri Soru: 1985 yılında. ögretmen olarak göreve başladım. Öğret- men olmadan önce. çeşitli kunımlarda sigortalı olarak 9 y> la >akın çalıştım.Çevremde, gerek ögretmen olarak gerek- se teknik görev lerde çalışan arkadaşlarımın, sigortalı ça- lıştıkları süreleri intibaklarına sayıldı. Nedenini sordu- ğumda, benim sigortalı çalışmalarımın intibaka sayıl- mayacak işlerde geçtiği sövlendi. İntibaktan yararlan- mak için sigortalı olarak hangi işlerde çalışmak gereki- yordu.'(t.E.) — YANIT: 657 Sayılı Devlet Memurlan Yasası kapsamındagörev ya- panlar on hizmet sınıfı içinde yer almaktadır. Bu hiznıet sınıflan:, 1) Genel İdare Hizmetleri. 2) Teknik Hizmetler. 3) Sağlık Hizmetleri ve Yardımcı Sağlık Hizmetleri. 4) Eğitim ve Öğretim Hizmetleri. 5) A\ukatlık Hizmetleri. 6) Din Hizmetleri. 7) Emniyet Hizmetleri. 8) Yardımcı Hizmetler. 9) Mülki Idare Amirliği. 10) Milli İstihbarat Hizmetleri. sınıflarından oluşur. Dev letrnemuru olmadarLÖace.^etek_serbest.gereksesigojlaİLger_ çen süreler. bu on hizmet sınıfının bazılarında değerlendirilerek de- rece ve kademe ılerlemesınde göz önüne alınmaktadır. Teknik Hizmetlerve Sağlık Hizmetleri Sınıfında göre\e başlayan- lardan, "memurluğa girmeden önce yurtiçinde vey a yurtdışında mes- leklerini serbest olarak veya resmi veya özel kurumlarda yapanlar- la, memurluktan ayrıldıktan sonra bu sürelerinin 3 4'ü (dörtte üçü) "memuriyette geçmiş sayılarak bu sürelerin heryılı bir kademe iler- lemesi ve her üç yılı için bir derece yükselmesi verilmek suretiyle değerlendirilir." Avukatlık Hizmetleri Sınıfı 'nda görev yapanlann da yurtiçinde ve serbest avukatlıkla geçirdikleri sürelerinin 3 4"ü değerlendirilir. Eğitim ve Öğretim Hizmetleri Sınıfı"ndaver alan öğretmenlerden. "Özel okullarda öğretmenlik veya yöneticilik yaptıktan sonra Milli Eğitim Bakanlığı emrinde memuriyet kabul edenlerin özel okullar- da geçen hizmet sürelerinin 2 3'ünün (üçte iki) her yılı bir kademe ilerlemesine ve her üç yılı bir derece yükselmesine esas alınacak şe- kilde değerlendirilir." Öğretmenliğe girmeden önce, sigortalı geçen çalışma sürelerini- zin görev aylığıyönünden göz önüne alınabilmesi.bu sürelerin. "özel okullarda öğretmenlik veya yöneticilik"te geçmiş olmasına bağlıdır. 9 yıllık sigortalı süreniz özel okullarda geçmiş olsaydı. üçte ikisi olan 6 yılı memuriyette geçmiş sayılacak ve görev aylığında göz 'önüne alınacaktı. POLİTİKA VE OTESÎ MEHMED KEMAL İlk Buluşma YerL. "Beni öldürecekler!.." Telefondaki ses ısrarla bu iki sözcüğü yineliyor- du: "Beni öldürecekler, beni öldürecekler." "Kimler?" "Siz tanımazsınız, çok tehlikeliler." Telefonun ucundaki ses adını söylüyor, birkaç gündür gazeteye ve evime telefon ediyordu. "Benimle görüşmez misiniz?" Uğur Mumcu'nun o zaman durmadan birkaç baskı yapmış kitabı böyle başlıyordu. "Benimle görüşmez misiniz?" O yıllarda terör başını yeni gösteriyor, kimilerine eglence gibi geliyordu. Ama dışarda durmadan can alıyordu. Uğur Mumcu'nun terörden söz eden kitabı bas- kı üstüne baskı yapıyordu: "Silah Kaçakçılığı ve Terör." Telefonların ve mektupların ardı kesilmiyordu. "MİT Müsteşarı 'nı tanır mısınız?" "Hayır, tanımıyorum." "Içişleri Bakanı'nı?" "Tanırım." Ecevit hükümetinin Içişleri Bakanı benim Anka- ra Hukuk Fakültesi'nden arkadaşımdı. Bizler birin- ci sınıftayken o son sınıf öğrencisiydi. Şimdi bakan. "Beni Bakan'la tanıştırın..." "önce ben sizi tanımıyorum, kendiniz geliniz ta- nışın!" Ucunu gösteren terör, silah kaçakçılığı ve uyuş- turucuyla görünüyordu. • Tevfik Fikret'in ilk şiirlerini Muallim Naci'ye gös- teriyorlar. Bir genç şairdir Tevfik Fikret, kırık dökük dizeler yazıyor. Şöyle bir bakıyor dizelere: "Eyvah, şiir ölüyor" diyor. O dönemin ünlü şairi Naci, Batı şiirine düşman, divan şiirine hayrandır. Üstelik Ahmet Mithat Efen- di'nin damadıdır. Elinin altında dergiler, kitaplar, baskılarvardır. Fikret'in şiirini tutmuyor. Her yeni şi- ir gibi yadsıyor Bilmiyor ki çığır açacaktır. Her yeni şıir böyle olmuştur, kendini kolay kolay benimsetememiştir. Servet-i Fünun, Fecr-i Ati, 1940 kuşağı, Garip... Bir zordan gelip bir zora doğru uza- nıyorlardı. Terör de öyle. • Izlerini belli ediyor, kendini göstermiyordu. Uğur Mumcu atak, cesur, yiğit bir gazeteciydi. Bir olayı araştırırken yılmıyor, sonuna kadar gidiyordu... Akşam telefon çaldı, aynı ses: "Mektubum elinize geçti mi?" "Evet, bugün geldi, okudum, ilginç." "Buluşalım." "Gelin görüşelim." "Gelemem." "Niçin?" "Takip ediyorlar, öldürecekler." "Ben ne yapabilirim?" Dönsek mi bu aşkın şafağından Gitsek mi ekalimi leyale O günlerde, Istanbul Nişantaşı'nda, Akademi Ki- tabevi'nde okurlarıma kitaplarımı imzalıyordum. Gereken önlemleri aldım. Karar verdim, görüşecek- tim. "Peki" dedim. "Geleceğim." Buluşma yerini bildirdim. Uğur terörle buluşma yerine ilkin böyle gitti. BULMACA SEDAT YAŞAYAÎS 1 2 3 4 5 6SOLDAN SAĞA: 1/XIX. yüzyılor- talarında parla- mentoda reform yapılmasını amaç- layan Ingilız ışçı sınıfı hareketı. II Bıreydeki duyu alıcılannı etkile- yen dış öge... Bir cetvel türü. 3/Ege " Bölgesi'nde bır 7 dağ sırası... Milos Forman'ın "Bırak 8 Güneş îçeri Gir- g sın" adıylada bili- nen filmı. 4/ Çömert. yı- ğıt... Kayak. 5/ Yemin... Şarkının sert bır bıçimde vurgulandığı dısko müzık üslubu. 6/Eylemleriolum- 3 suz yapmakta kullanılan 4 ek... Çeşitli yüklen yukarı çekmek içın halattan yapıl- mışsapan.7/"'Dehriarasan binde bir — bulamazsın" (Ziya Paşa)... Tütün diz- g mek. kurutmak ve ışlemek Q içın kullanılan üstü kapalı sergi. 8/ Mahkeme sonucunu gösteren resmı belge... Birsa- yı. 9/Gözleri aörmeyen... Akılsız. aptal. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Eti pişırdikten sonra yufka içıne koyup yağda kızartıla- rak yapılan yemek. 2/Avuç içi... Eskiden büyük makamda- kı kimseleri hoş sözlerle. fıkra \ e öy külerle eğlendiren kim- se. 3/ Fas'ın başkentı... Bır göz rengi. 4/ 1944'te Bandırma yakınlarında batan Türk yolcu gemisi... Cstü kapalı olarak anlatma. 5/ Köpek... Bir kimsenin, başkalan tarafından do- kunulmamasi \e saygı göstenlmesı gereken ifFeti... Eski dıl- de su. 6/ Sayfa çevresine çekilen çizgi... Eski Türk güreşle- rınden biri. 7/Ağrı kesici \e ateş düşürücü olarak kullanı- lan bırilaç. 8/tstem dışı yapılan hareket... Bir ıçki. 9/Karın- zarı iltihabı. KIRALIK KİTABEVİ & SAHAF İngilizce, Türkçe ve Osmanlıca kültür, sanat, tarih ve araştırma kitapları, dergi ve afişler, 35 m 2 Moda Sineması Pasajı No: 38 - 39 KADIKÖY Tel: (0216) 3473313-3370653 Tatile Çıkmadan Kalbinizi Kontrol Ettirin.. Pazar dahil her gün gece, gündüz hizmetinizdeyiz. TÜRK KALP VAKFI Tel.: (0.212) 212 07 07 (PBX) Faks: (0212) 212 68 35
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear