22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 31 EKİM 1966 PERŞEMBE 12 ARAŞTIRMA Tarihsel, doğal ve arkeolojik SİT'lerle bezeli Gelibolu Yanmadası imara açılıyor GeKbohıyeni rantkapısıOKTAY EKİ.NCİ İslanbul'u tüketmek üzere olan > ağmacılann "yeni rant kapısı* olarak göz kov dukja- n bölgelerin başında Çanak- kale gelivor. Özellikle Geli- bolu Yarımadası ve Saros Körfezi yörelerinde son yıl- lardakı büyük arazi alıın-sj- tımian, yerel başında da »u- rekli haber konusu oluyor. Bu haberler arasında ise yi- ne Istanbulu parselleyerek "lüks villa siteleriyle" dona- tan ünlü şirketlerin. ışadam- lannın \e pazarlama fırma- lannın adı sıkça geçiyor... Çanakkale'deki kente ve çevreve duyarlı demokratik kesimler. bu "yağma baskı- sına"* karşı -deyim yerindey- *>e- "direnişe" geçerlerken. tarihin ve doğanın korunma- sı çabalanna en büyük dar- beyi "REFAHYOL" hükü- meti indirdi. Baymdırlık ve İskân Ba- kanuğTnca 16Temmuz 1996 tarihinde "gizlice** onav lana- rak yürürlüâe sokulan 1 25.000 ölçekli "Gelibolu Yarımadası ve Saros Körfezi Çevre Düzeni Planı". yıllar- dır SİT kararlanjla korun- masına çaba gösterilen tanh- sel. doğal ve arkeolojik alan- lan "imaraaçmayı"öngörü- yor. Üstelik "şehitlerdiyarT olan Tarihsel Milli Parkı da tehdit ederek ve daha önce kıyı kuşağını yasadışı olarak betonlaştıran kaçak >apılaş- maya da bir tür "imar affı" getirip onlan "yıkımdan kurtararak"... Dayanışma kültürü Aslında Çanakkale'de. son yıllarda gerçekten Türki- ye've örnek olacak bir "ko- ruma hilinci" \ e "da\anışma kültürü** gözlenıyor. Örneğin. kentin tarihsel çekirdeğini oluşturan Çi- menlikKalesiçevresındekı eski kentdo- kusu. "Çanakkale Sivil Inisivatifi" adı altında biraraya gelen "gönüllü" birgru- bun "katıumcı" çalışmalanyla yeni bir Koruma İmar Planı'na kav uştu. Belediye*nin etkin desteği. Edirne Ko- ruma KunuVnun süreklidiyaloğu. üni- versite öğrencilerinin özverili çabalan ve Istanbul Mimarlar Odası Başkanı Prof. Dr. CengizEftızun'undanışnıdnh- ğı altında kotanlan. Türkiye'nin bu ilk "demokratik-katılımcı koruma planı". yine Belediye Meclisi ve Koruma Kuru- lu'nca da onaylanarak geçen yaz aylann- da "resmen" yürürlüğe girdi... Benzer şekilde. Belediye Başkanı İs- mailÖzay'ın birsüredirbaşlattığı "imar 16/07'1996 da : Bayındırlık ve İskân Bakanlığı'nca onaylanar 1 ^5000 olçeklı Geiıbolu /Saros Korfezu Çevre Duzem Plam'nda yapılaşmaya açılan aten/ar. Bakanlığın ptmmda, Koruma Kurulu'nca reddedtlen Çanakkale Bccazı Karayolu Kofyjsü de "ışaret" olarak slenmış burumda. Eğer RP'li Bakan'ın otıa>ladığı plan uygulanırsa, Fatih'in mirası olan Kilitbahir KaJesi ve tarihsel vanıaçlar 'Köprü altında' eziiecck. • Fatih'in Istanbul'u alışını her yıl "tekbir getirerek" kutlayanlar, şimdi aynı Fatih'in yine İstanbul'u alabilmek için Çanakkale Boğazrnda yaptırdığı Kilithabir ve Çimenlik kalelerini "köprü altına sokacak" a^ bir yağma planına onay veriyorlar. Üstelik, şehit kanlanyla sulanmış tarihsel topraklardaki korunması ' ' gerekli doğal alanlan da en geniş şekilde rant yapılaşmasına açarak... ARSA HURPA'DAN ALINIft SAROS B0GA2 * * * * * • OR UŞ I ISMAIL E R T E N Çumıkkcıle Sivit InisiyatifiSözcüsü 'Hayali köprü'yle rant hesabı 19901ı yılların hükümetleri, Çanakkale ve hayali köprü üzerine tehlikeli oyunlar oynamaya devam ediyor. Bu oyunun son perdesi REFAHYOL hükümeti tarafından sahneleniyor. 1997bütçesini denkleştirmek için hayali ve yasadışı Çanakkale boğaz köprüsünün satışını gerçekleştirmek ve bütçeye kaynak yaratılmak isteniyor. Yaşananlar göstermektedir ki her yapılanın altında bir rant hesabı yahyor. Her hayali söylem, çıkar çevTelerinin haksız kazancına hizmet ediyor. DYP- SHP hükümetinin en iddialı söylemlerinden birisi olan Çanakkale boğaz köprüsü, ilimiz kıyı alanlannı kara para aklama cennetine dönüştürdü, arsa spekülasyonunda birinci sıraya yükselen merkez haline getirdi. Bu hayali söylem dolayısıyla defaJarca el değiştiren topraklar üzerinden elde edilen haksız kazanç (toprak rantı). köprü maliyetinin birkaç katını buldu. Doğal ve kültürel değerierimizin hızla kirlenmesine yol açtı. Kısa icraat dönemi yaşayan ANAYOL hükümeti de aynı popülist politikayi sürdürdü. ANAYOL döneminde olgunlaştığı görülen 1 25000 ölçekli Gelibolu Yanmadası Çevre Düzeni Planı'na köprü monte edildi. Plana işlenen bu köprü, açıklıkla görülmektedir ki siyasal dayatma ve zorlamaylâ çiziktirilmiştir. Üstelik hiçbir yasal ve hukuki dayanağı olmadan ve toplumsal meşruluğa kavuşmadan yapıldı. Yaratılan bu durum, yaşadığımız bu günlerde özellikle Gelibolu Yanmadasf nda yaşanan arsa spekülasyonu ve rant sürecini hızlandırmaktadır. işte bu oyunu REFAHYOL hükümeti de devam ettiriyor. Bırakın merkezi hükümet ciddiyetini, tieari ahlakla bile bagdaşmayacak hayal satıcılığı ne yazıktır ki Çanakkale üzerinden yapılmaktadır. Bakalım bütçe denkleştirme olarak önümüze sürülen bu tehlikeli oyundan kimler parayı götürecek. HÜRPA .. BOUYIR ARSALARIŞ biiheni" uygulaması da örnek alınması gereken birçalışma. Çanakkale'de artık "Belediye Meclis gündemleri", aynniılı bir şekilde bu bülten kanalıyla önceden halka duyumluyor. Böylece kent halkı, özellikle imarkonusunda "kimlerin, na- sıl ve hangi amaçla imar planı değişikli- ği talepettiklerini" meclis toplantısından önce "öğrenmiş" oluyor. Bu taleplerara- ^ında veralan "kat ilavesi". "yeşil alanın imara açılmasr, ">oğunluğun arttınl- ması" gibi kent \e toplum çıkarına aykı- rı olabilecek "istekler" de böylece "açı- gaçıkarak" toplumsal denetim için şef- faf\e demokratik birortam sağlanıyor... Çanakkale'de kent \e çevre bilincı ış- te böylesi bir düzeye ulaşırken. Anka- ra'daki "tam tersi politikalar 1 " bütün bu olumlu gelişmelere sanki engel olmak istercesine yine dev redeler. Yakın geçmişte "Çanakkale Boğaz Köpriisü"istekleriyleöneçıkan>ağma- cılann şimdi REFAHYOL hükümetiyle birlikte gerçekleştirdikleri son operas- yon. Gelibolu-SarosÇevre Düzeni Pla- m. Kilitbahir yok oluyor Planı 16 Temmuz 1996'da sessizce onaylayarak yürürlüğe sokan RP'li Ba- yındırlık ve Iskân Bakanı Cevat Avhan. bölgedeki korunması gerekli kı\ı kuşa- ğını turizm ve 2. konur yapılaşmasına açarken. Edirne Koruma Kurulu'nun üç kez reddettiği Boğaz Köprüsü'nü dc \ i- ne a>nı planda tarihi Kilitbahir \e Çi- menlik kalelerinin "tam üstüne" yerleş- tirmeyi ihmal etmiyor. Bö.vlece. biryan- dan Fatih'in Istanbul"u alışını "tekbirge- tirerek** kutla>an bu RP'li bakan, öbür yandan aynı Fatih'in yine İstanbul'un fethine hazırlık için \aptırdığı tarihi ka- Jelen "köprü altına sokmaklan" çekin- nıiyor. ' • Bayındırlık Bakanlığı'nın bu büyük "yağma vetahribat planı" için Çanakka- (<Si\ il InısiyatifGrubu kapsamlı bir "si- vil ÇED raporu** hazırladı. Mimarlar Odası da MYK toplantısını 25-29 Ekim 19%'da Çanakkale'de yaparak. odanın Çanakkale Şubesi'nin bu plana ve bu Köprü ve imar planı karanyla bir- likte Gelibolu Yanmadası arsa pa- zariama şirkerlerinin göz bebeği ol- du. İşte, planın onavundan bir gün sonra çıkan ilan. köprüye karşı mücadele edeceğini açık- ladı. ÇED raporu \e odanın açıklamala- rında. Gelibolu'nun öncelikle "SİT" özelliklerine dikkat çekiliyor ve Bayın- dırlık Bakanlığı'nın "koruma hukuku- nu hiçe saydığü" vurgulanıyor. Aslında bu plan. hiç kuşkusuz REFAHYOL'un son günlerdeki "koruma kuruüannı ve SİT'teri kaldırma" söylemlerinde de as- lında nev in amaçlandığını vc"**kimehiz-« met edildiğüıi" açıkça belgeliyor... Bilmem, muhalefet partileri bu tür "aynntılarla" acaba ne zaman ilgilene- cekler 0 Yine bu ayrıntılann, bu ülkenin kimliği. ki^iliği. varlığı ve "onuru" için aslında "esas" olduğunu ne zaman fark edecekler' 1 .. Dr. Ata Soyer'in araştırmasına göre tifo, dizanteri ve sanlık hastalannda büyük artış görüldü Salgın hastalık tehlikesi büyüyorYUSUFOZK4N ANK-VRA - Saglık Bakanlığı. aşı üretimıni özel sektöre devrede- rek. ",vük*"ten kurtulmayı amaç- larken. geçen yıl yapılan aşılama- nın vetersizliği nedeniyle Türki- ye'nin büyük bir salgın hastalık patlamasıvla karşı karşıya olduğu bildirildi. Türk Tabipleri Birliği (TTB) Nferkez Konseyi Cyesi Dr. Ata Soyer'in, Sağlık Bakanlığı \erile- rine dayanarak hazırladığı "Bula- şıcıHastalıklarRaporu*'nda. 1995 vılında yetersiz aşılama vapılma- sı nedeni\ le. kızamık olgulannda büyük artışlar olduğu vurgulandı. Rapora göre. tifo. dizanteri. sarı- iık. enterit başta olmak üzere di- ğer salgın hastahklarda da olağa- nüstü artış var. Güneydoğu'da bü- vük patlama gösteren hastalıklar. rüm Türkive"\i tehdit eder duru- ma geldı. Dr. Ata Soyer'in. Dünya Saglık Örgüfü (DSÖ) ve Sağlık Bakanlı- fiı verilerine davanarak hazırladı- ğı raporda. dünyada her gün 50 bin insanınenfeksivonhastalıkla- nndan öldüğü ve 1995 vılında bu nedenle ölenlerin savısının 17 milyona ulaştığı kaydedildi. En- feksiyon hastalıkları nedeniyle ölenlerin 9 milyonunu çocuklann oluşturduğu v urgulanan raporda, Türki>e ile ilgili ürkütücü sonuç- lar çıktı. Raporda, 1995 >ılında Türkıye'de görülen bulaş.ıcı hasta- lıklar şöyle sıralandı: Su ve bcsinlerle bulaşan hasta- lıklar: Entertı. hepatit A fsanlık). tifo. amıpli dizanteri. basılli di- zanteri. hepatit B, paratifo. Aşı ile korunabOir hastalıklar: Kızamık. boğmaca. tetanoz. ço- cuk felci. Rapora göre. 1995 v ılın- da Türkiye'de görülen 374 boğ- maca olgusunun 91'i Edirne de ortaya çıktı. Bunu. 26 olgu ile Yozgat. 15 olgu ile Muş. 14 olgu ile Bitlis-Mardin-Batman. 13 ol- gu ile Aksaray. Malatya. Izmir, Tokat ve Niğde izledi. Geri kalan illerde de 116 boğamaca olgusu ortaya çıktı. 1995 vılında görülen 14 bın 351 kızamık olgusunun en fazla rastlandığı il Ankara olarak belirlendi. Izmir, Kocaeli. Niğde, Malarva, tstanbul, Diyarbakır. Kayseri. $ırnak. \an. Zonguldak. Gaziantep. Mu^. Yozgat ve Siirt de kızamığın en fazla görüldüğü iller olarak dikkat çekti. Geçen vıl ortaya çıkan 21 bin 516tıfovakasınınbü\ükbölümü- nün Güneydogu'da görüldüğü be- lirlendi. Tifo oigularında yüzde 38.5 ile Divarbakır birınci sırada \er alırken. bunu yüzde 16.1 ile 'Down sendromluçocuklar'kazanüabüir İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - Gene- tik bir hastalık olan 'Dovvn Sehdrom'lu çocuk- lann topluma kazandırılmasını sağlamak üze- re Türkiye'de kurulmuş tek dernek olan Dovv n Sendromlu Çocuklan ve Gençleri Koruma. Geliştirme. Yardımlaşma ve Dayanışma Der- neği (DOSEYAD-DER). bir vildır îzmir'de örgütlenmeye çalışıyor. Eğitimle Dovvn send- romlu çocuklann zekâ düzeyinin yükseltıle- bileceğini göstermeyi amaçlayan dernek. kur- duğu eğitim merkezinde topluma. ailelere \e çocuklara hizmet vermeyi amaçlıyor. Dernek yöneticisi Ruhi Saynıan. Dovvn sendromlu çocuklann topluma uyum yete- neklerinin \iiksek olduğunu \ e uygun bir eği- timle bağımsız bireyler olarak toplumda ye- ralabilecekJerini v urgula> arak. DOSEYAD- DER'in, bu konuya köklü ve kalıcı çözümler ürermek için kurulduğunu sövledı. Derneğin amacını. "Down sendromu taşıvan kişilere ve ailelerineyardım etmek ve bu kişilerin yaşam- lannı kolavlaşfırmak" olarak açıklavan Say- man, özellikle bu soruna sahip aileler olmak ûzere toplumun tüm kesimlerini kendilerine destek olmava çağırdı. Türkive'de çeşitli yaşlarda 90 bin Down sendromlu kişi bulunduğuna dikkat çeken Sayman. şunlan söyledi: "Neyaak ki ülke- mizde dovvn sendromlu çocuklann eğitimi 'z\- hınsel özürlü' adıaJhndaelealınmaktadır.O>- sa down sendromlu çocuklann diğerierini tak- litetme vönündeki eğilimleri. onların diğerle- ri\ le av nı çatı altında eğitim almalarında olum- suzluk varatmaktadır. Down sendromlu ço- cuklar. topluma uyum sağlama yetenekjerinin daha fazlaolması nedeniv le,a>n \e özel bir eği- time tahi tutulmalıdır." Yalnızca dovvn sendromlu çocuklann eği- tımı ve geliştirilmeleri için Eğitim ve Reha- bılitasyon Merkezi kurma çalışmalannın son aşamaya geldiğini kaydeden dernek yönetici- lerinden Ali Ihsan .\ncan da. 440 metrekare- lik bir binavı bu merkez için tahsis ertiklerı- ni. özel eğitim uzmanları ve psikologlarla bu merkezde dünya standartlannda eğitim hiz- meti vereceklerini söyledi. 60 öğrenci kapa- siteli bu merkezde 6 kişilik sinıflarda yapıla- cak eğitim hizmetinde görev alacak uzman- lan. yurt dışında "ihtisas" yaptırmav ı da he- deflediklerini kavdeden Arıcan. "Bu amaçla kurulan diğer ülkeierdeki dernekJerin oluş- turduğu federasvonda da yerahnak istiyoruz. Vapacaklarunızla. bu sorunun çözülebileceği- ni devlete göstermek isti>oruz'" dedi. Down Sendromu Dovvn sendromu. genetik bir olaydır ve fazladan bir kromozomun oluşmasjyia meydana geiir. Normalde 46 olan kromozom sayısı. dovvn sendromlu kişilerde 47'dir. Dovvn sendromlu çocuk sahibi olma riski tüm dünyada 600-700 canh doğumda birdir ve bu risk herkes için geçerlidir. Akraba evlilikleri ya da başka etkentere bağlı risk gruplan sözkonusu değildir. Hastalığın ttbbi ve bilim;>el bir çözümü yoktur. Gaziantep. yüzde 10 ile Siirt. yüz- de 8.7 ile Şanlıurfa. yüzde 6.3 ile Şırnak. yüzde 5.5 ile Mardin. yüz- de 4.6 ile Batman izledi. Olgula- nnyüzde 10.3'üdediğerillereda- ğıldı. Paratifo olgulan bakımından da yine Güneydoğu en riskli il olarak saptandı. Mardin. yüzde 31'lik oranla paratifonun en fazla görül- düğü il oldu. Paratifo olgulannın yüzde 20'si Siirt"te. yüzde 18'i Di- yarbakır'da. yüzde 9 u Ankara'da, yüzde 8'i Şırnak'ta. yüzde 4'ü Elazığ'da. v üzde 3"ü de Gaziantep ve Kahramanmaraş'ta ortaya çık- tı. 1995 vılında ortaya çıkan 19 bin 818 amipli dizanten vakasının yüzde 25"i Diyarbakır'da, yüzde 20.4'ü Adana'da. yüzde 10'u Ga- ziantep te. yüzde 7si de Muş'ta saptandı. Ankara, Kastamonu, İz- mir, Antalya, Siirt ve Kayseri de bu hastalığın en yaygın olduğu il- ler arasında yer aldı. Son yıllarda yaşananyoğun göç olaylan nede- niyle salgın hastalık bakımından Türkiye'nin en riskli ili haline ge- len Diyarbakır, Türkiye'deki basi- li dizanteri olgulannın yüzde 45"inin ortaya çıktığı il oldu. Ba- sili dizanterinin yüksek olduğu ıl- ler sıralamasında Ankara. Istan- bul, Şırnak. Muş. Izmir. Batman. Konya, Mardin ve Aksaray da yer aldı. ÇALIŞANLARIN SORULARI /SORLTNLARI YIOIAZ ŞÎPAL 6 Emekli olacaguıı kunım neresidir?' Soru: Ben, inşaat vüksek mühendisivim. 1971 yılından 1994 \ılına kadar bir kanıu kuruluşunda 657 sav ılı Devlet Vlcmurlan Ya- sası'na tabi olarak teknik eleman sınıfında göre\ yaptım. \i- levi bir sorun nedeniyle, 1994 vılında bulunduğum kanıu ku- ruluşundan aynlarak bir işverinde SSK've tabi olarak çalış- mava başladım. Halen bu işverinde tavandan sigorta primi ödeyerek çalışnorum. 1984 > ılında kamudan a> rıldığımda 23 yıllık hizmet sürem dolmuş olup 1. derecenin 4. kademesin- devdinı. Bu bilgilerdoğrultusunda sorularım: 1) Benim emek- lilik için gerekli olan 25 vıllık süreın, 1996 vılında dolmakta- dır. (657 sayılı yasaya tabi personel için) yazılannızda okudu- ğum bir yasa maddesine göre emeklilik süresinin son 7 yılının \ansından fazlası olan 5 \ ılı için Emekli Sandığı'na prim öde- diğime göre benim emekli olacağım kurum neresidir? Benim göriişüme göre bu kurum. Emekli Sandığı olacaktır. 2) Emek- li ikramiyem sorunu nasıl çözümlenecektir? Vani 23 yıl için emekli ikramrvesini Emekli Sandığı'ndan alıp. son iki vıl için bir şe> alamayacak mıyım? Z.A. VANIT: I) Sözünü ettiğiniz yasa maddesi. 2829 sayılı Sosyal Gü- venlik Kurumları'na Tabi Olarak Geçen Hizmetlerin Birle^tirilmesi Hakkında Yasa'nın 8. maddesidir. Bu madde ile avlığı bağlayacak sosval güvenlik kurumu şöyle be- lirlenir: "Birleştirilmiş hizmet süreleri toplamı üzerinden. ilgililere; son vedi yıllık fiili hizmet süresi içinde fiili hizmet süresi fazla olan kurumea, hizmet sürelerinin eşit olması halinde ise eşit hiz- met sürelerinden sonuncusunun tabi olduğu kurumea. kendi mevzuatına göre aylık bağlanır ve ödenir." Emekli Sandığı 25 tam yıl (9.000 gün) kesenek ödeven erkek işti- rakçilere istekleri üzerine emekli aylığı bağlamaktadır. 1996 > ılında Emekli Sandığı"na kesenek ve Sosyal Sigortalar Ku- rumu'na prim ödediğiniz süreler toplamı 25 tam yıl olduğuna v e son 7 v ılın yarısından çoğunu da (5 yıl) Emekli Sandığf na kesenek öde- yerek geçirdiğinize göre, aylığınızı Emekli Sandığı bağlayacaktır. 2) 2829 sayılı Yasanm Uygulama Yönetmeliğinin 'Emekli ikra- miyesi'başlıklı 8. maddesine göre. "(...) birleştirilen hizmet süre- leri üzerinden son 7 yıllık sürenin yarısından fazlasının T.C. Emekli Sandığf nda geçmiş olması nedeniyle bu kurumea aylık bağlanmış olsa dahi, son defa T.C. Emekli Sandığı'na tabi gö- revden emekliye avrılmayanlara emeklilik ikramiyesi ödenmez. Bu gibilerin avrıldıkları görev itibarıyla kıdem tazminatı alma hakları \arsa bu hakları saklıdır." 2829 .sayılı Yasa ve Yas.anın Uygulama Yönetmeliği uyarınca, son kez SSK've bağlı bir kurumdan emekliye ayrılmanız, emekli ikra- miyesi almanıza engeldir. Ancak size son çalıştığınız işyerinden 2 yıl karşılığı kıdem tazmi- natı ödenir. ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇİ Mutfağımla ÇiftliğimLAli Yüce'nin birinci şiiri Mustafa Ekmekçi'n/n Mut- fağı" başlığını taşıyordu. Ekim başlarında vermişti şiirini koca ozan. Mutfağımı anlatan dizeler, şöyle: "Burası başkentAnkara I Mustafa Ekmekçi'nin haber mutfağı I Amban kileri laboratuvan I Ahçısı kalfası çıra- ğı I Yorgun tenceresi yaşlı tavası I Elinde süngü tak bir kalem/Ağzında kahkaha bombasıI Birinciyardımcısı te~ lefon I ikincisi çöp torbası Belleğınin kumbarasında I Haber biriktirir Ekmekçı I Börek pişirir gibi I Haber pişirir mutfağında I HaberK tir- yakisi Ekmekçi / Gece gündüz demeden I Haberyer ha- ber içer I Doydum demez Ekmekçi Demokrasiye âşık bir politıkacı I Şeytanla kol kota gi- rip I Dini pazara indirse I Görünmez bir bıçakla I Siyase- tin kabuğunu soyar Ekmekçi I Ağzını şapırdata şapırda- ta I Tadına bakarhaberin I Parmağını yalar Ekmekçi lyı bir avcıdırama I Neav tüfeği varne köpeği I Gelin teliiplikleıie I Tuzak kurarsatıraraianna I Saklambaç oy- nayan tilkileri / Bir damla kan dökmeden I Suçüstü ya- kalar Ekmekçi Dalgın birzeytin ağacı I Çiçek açmayı unutsa bahar- da /Zile basarbızim Ekmekçi / Güvercin kanadım unut- sa gökte I Sesini yitirse gülibik horoz I Bulup verir Ek- mekçi I Banş imzalar savaşla Ekmekçi'nin içinde I Daha birçok Ekmekçiler var I Hepsi bırbırinden güleç I Hepsi bırbirinden sevecen / Sevgiliniz gül göndermiş I Uğrayın alın hemen." Ali Yüce'nin ikinci şiiri "Mustafa Ekmekçi'nin Çiftliği" başlıklı. O da şöyle: "Burası başkent Ankara I Ekmekçi'nin gülmece oku- lu I domuz muydu ilk dersimizI Yaztahtaya öğretmenim I Kızarlarsa kanşmam ha Duvar boyunca bir büfe I Büfe değil domuz çiftliği I Kimi demir kimi bakır kımi cam / Kimi dökme kimi yont- ma I Et deposu domuzlar I Gelmışlergüle oynaya I Ek- mekçi'nın çıftliğini I Şıngır mıngır doldurmuşlar Ekmekçi'nin çiftliğinde kaç domuz var saymadım I Belki altmış belkt yetmış I Yurtdışından yurtiçinden I Okurian armağan etmış Ekmekçi'ye sorarsanızçokulusludurdomuzlarI Bütün diller anadilleri I Fısıldayarak konuşurtar I Duymasın di- ye doğa katilleri Gülerek soruyorEkmekçi I Ne suç işlemiş domuzlar I Vergı mi kaçırmışlar devletten I Hazineyi mi soymuşlar I Banka mı batırmışlaryalancıktan I Yüzde 1 'lik enflasyo- nu I Yüzde yüze mı fıriatmışlar I Yoksa parayla oy satın alıp IDemokrasiyi mi yozlaştırmışlar Demeç veriyor Ekmekçi I Sitem ediyor domuzlara I Bunca büyükayıplan I Nasılyaparsınız nasıl! Gücendim size domuzlarI Gözünüze dizınize dursun I Siziniçinyaz- dığım yazılar." Ali Yüce, bu şiirteri Dil Derneği'nin yayın organı "Çağ- daş Türk Dili Dergisi'ne de vermiş. Dergi yöneticileri, şi- iıierin sırada olduğunu, ancak ne zaman yayımlanacağı- nı henüz kesin olarak bilmedıklennı söylediler. "Sizyayım- laym, bize de duyurursamz sevinıriz" dediler. "Çağdaş Türk Dili" dergisı, bizim elimize doğdu. Çoktandır dergi- den söz etmek. duyurmak da ıstıyordum. Derginin güç durumda olduğunu biliyordum. Cumhuriyet okurları "Çağdaş Türk Dili" dergısine sürdürümcü (abone) olur- larsa dergi belini doğrultabilır. Okurlannın yağıyla kavru- labilir. Aylık derginin yıllığı 1 milyon lira. Okurîar, Dil Der- neği hesabına, derginin yıllık ederi olan bir milyon lırayı, 305111 numaralı posta çekiyle gönderirlerse, derginin ya- şamasına katkıda bulunmuş, hem de dergıyi okumuş olurlar. Şürdürümcüler, adreslerinı yazmayı unutmasınlar. Ali Yüce de çok sever domuzlan. Almanya'ya gittiğin- de, bir yerde domuzlan topluca görünce sevinmiş, ne de- sin: - Size Ekmekçi'nin selamı var! demiş, geçmiş. Ali Yüce'nin Aimanyajdaki domuzta/la ilgili bir şiirini f'Gülgeç Yayınları"naaşu&n~*Domuzuna Yazılar"\n arka kapağına koymuştuk. ismail Gülgeç de çok güzel çiz- mişti. "Domuzlar" şiiri şöyle: "almanya'da domuzlar I çiftliklerinden kesim yerine I kamyonlarla götürülür I otoban hızında hayvanlarI hem yoruluhar hem üzülürier I altüst olur sinırlen şölen verilir onlara I eğlence düzenlenir I şiir okunur Goethe'cfen / Beethoven'oan Mozart'fan Bach'tan / seçme parçalar dinletilir I domuzlar kesilmeden önce I stresleri giderilir I uzak yoldan gelen domuzlar I Kam- yondan inerinmez /yorgun argın kesiliriereğer I lezzet- siz olur etleri I ağız tadıyla yenmezler." Türkiye'de domuzlarla ilgili şiir yazan Ali Yüce'den baş- ka ozan var mı bilmiyorum. Ressamlarımız, çizerlerimiz de Öyle... Her hayvanın resminı yaparlar da, domuzlan ı- ıh... Neden yapmazlar, günah diye mı? Resim de günah değil miydi şeriat düzeninde yüzyıllardır? Yazarlanmızın da işine gelmiyor "domuz etı" üstüne yazmak. Sonra da, mangalda kül bırakmazlar... Aziz Nesin, "Domuz etı yemediği. yetehnce beslen- medığı ıçın Türk halkınınyüzde altmışı aptaldır!" demiş- ti. Azız Nesin'in sözünün başındaki "domuz etiyemedi- ği, iyi beslenmediği için" bölümü atlanıp. "Azız Nesin 'Türk halkının yüzde altmışı aptaldır' dec#"biçimindeyan- sıtıldı kamuoyuna. Sözün başını anmak, kimsenın işine mi gelmemişti ne? • • • Yarın istanbul'da "TÜYAP Kitap Fuan"nda kitap şen- liği başlıyor. 4 kasımda Ümit Yayıncılık'ta "Tîlkiyle Kuyru- ğu" ile "Çanklılar"t, 5 kasımda Gülgeç Yayınlan'nda "Do- muzuna Yazılar"\, 7 kasımda da "Güldikeni Yayınlan"nda "Eylül Yazılan" kitaplannı okurlara imzalayacagım. Çank- lılar, Domuzuna Yazılar, Eylül Yazılan istanbul'da ilk kez TÜYAP'ta okurla karşılasacak. TÜYAP'ta buluşmak üzere... BULMACA SEDAT SOLDANSAĞA: 1/Atınıkonsülyap- tığı iddıalanyla da ünlü Roma impara- toru. 2/ Ekın biçil- dikten sonra top- 3 rakta kalan köklü s- ap... Bir resmi su- landınlmışrenkler- le bovama ya da gölgeleme bıçimı. 3/ Toprak damları sıkıştırmakta kul- lanılan taş sılin- 8 dir... Divan edebi- g yatında manzum bılmece. 4/ Küçük mağa- ra... Bir uzay aracının. ış- levsel bir birim oluşruran bölümü. 5/"İbrahim — " : Cnlü ressamımız. 67 Türk 3 halk şairlenmn etkısınde 4 yetişen Ermeni asıllı âşık- c [ara verilen ad... Yabancı. 7/ Bıtki... Maksim Gor- 6 ki'nınbırromanı.8/Bakı... Mahkeme sonucunu göste- Q ren resmı belge. 9/Bircet- „ vel türü... Adana ve İçel vöresınde gügümlere doldurularak sokaklarda satılan \e böbrese ıvı geldigine ınanılan meyan kökü şurubu. YL'KARIDAN AŞAĞIYA: 1/Shakespeare'in "'Fırtına " adlı yapıtındaki canavar. 2/Ek- vator bölgelerinde vetışen bir meyve ağacı... Kabadayı. 3/ Alüvyon... Ege Bölgesf nde bir dağ 4/ Belırtı... Bağ. bahçe ve bostanlarda ekılmek için aynlmış küçük toprak parçası. 5/Gürgenden şişe biçiminde yapılan bir jimnastik aracı. 67 Yurdumuzun en önemlı kavak merkezi olan dağ... VıJayet. 7/Açıkdenizden birkum setıyleayrılmışsığ koy >ada kör- fez... Karışık renklı. S/ "Aptal. salak" anlammda argo söz- cük... Kuran"da bir sure. 9/ "Öğretmenler gösterir yol yapar" (Âşık Yeysel)... Ünsüzle biten bir sözcüğün. ünlüv- İe başlayan sözcüğe baglanarak okunması.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear