22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
16 EKİM 1996 ÇABŞAMBA CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 ALLECRO EVİN İLYASOGLU Eskişehir'de coşku ÎDSO'da hüsran• İkınci Uluslararası Eskişehir Festivali'nde Naci Özgüç yönetimindeki Bılkent Senfoni Orkestrası; İdil BireU Suna Kan ve Selma Gökç<en"in solistliğinde açılış.2 çok yakışan bir prognam sundu. Her şeyde-n önce üç iinlü solistimizin genç şefimiz Naci Özgüç yönetimindeki birlikteliğini izlemek bir başka zevkti. Yıllann deneyimli solistleri senfonik ortam ile oda müziğini birleştirmenin tadını duyurdular. Bilkent Senfoni Orkestrası; İdil Biret, Suna Kan ve Selma Gökçen'in solistiiğinde açılışa çok vakışan bir program sundu. Ikinci L'luslararasi Festival ı cumartesi gecesi bır Be- etho\en konseri ileaçıldı. Dokuz gün sürecek etkinliklerde nere- deyse tiim bıletlerin daha ilk gün- den tükenmiş olmas;. Eskişe- hir'in bıı >ılki festivale ne denlı hazır olduğunu göstenvor. Bu festı\ai Zeytınoğlu $irketlerGru- bu'nun sponsorluğunda \e tiim Zevtinoğlu ailesinin maddı-ma- ne\i katılımı ilevaşanı buluvor. ^avuzZ*ytinoğlu"nun açış konuş- masindaki içten coşkusu pek çok mesajı bir arada verivordu Kültür ve >anat etkınliğine su- samış bironanıa hıznıet etnıenın. gün geçtıkçe Atatürk dev rimlerı- nı daha ıvı degerlendirmenın \e bir sana\ıcı olarak olanaklarını seferber edip genç nüfuslu Eski- şehir çev resine bu coşkuv u tattı- rabilmenın kıvancını yaşivordu. Az. öz \ e duygu sömürüsü v ap- mavan bu açiş konuşması konse- rin uvertürü nıteliğindevdi. Naci Özgüç \önetimındekı Bilkent Senfoni Orkestrası: İdil Biret. Su- na Kan \e Selma Gökçen'ın so- listliğinde açılışa çok vakişan bır program .sundu. Her şevdenönce üç ünlü solistimizın genç şefimiz Naci Özgüç vönetimindeki bir- likteliğini izlemek bir başka zevkti. Yılların deneyimli solistlerı senfonik ortam ile oda müziğini birleştirmenin tadını duvurdular. Beethoven'ın Eroica senfonisin- de Bilkent orkestrasının tek soluk halindeki \a>lıları \e rafine ton- ları ile üfleme çalgıları övgüşe değerdi. Naci Özgüç'ün özellık- le ıkıncı bölümünün cenaze mar- şı gızemi ile Scherzo'nun atcslı coşkusundakı yorumunıı \e baş- kemancı ServerGanie\ ılebaşvi- >olon>elci HavrettinHoca'nında bu senfoniye katkılarını kutluvo- ruz. Ankara Bilkent konser salonla- rıııda 14-15 ekımde mevsimin açılışı bağlamında vınelenen program. akustik açıdan mutlaka daha iv ı tınlamıştır. Ancak birkaç vıl önce Bilkent Akademık Sen- foni Orkestrası'nı ilk kez okulun .spor salonunda dinlediğımızı anımsarken. Eskişehirlılerin de en vakın zamanda Bifkent'in ka- \ uştuğu sanat nıerkezı gıbi bır or- tama ka\ uşmasını gönülden dili- yorum. Festi\alin diğeretkinlıkleri ara- sında Ruşen Güneş gibi ünlü \ i- volaeımıza: Betin Giineş gıbı dı- namik şef \e bestecımize: Istan- bul Kuvartetigıbınıtelıklibiroda müziği topluluğu ile genç yete- neklerimizden Tuncav Yılmaz ile Mehmet Okonşar'a rastlamak se- \ indirici. Av nca Gvör Balesi; An- kara Üniversitesı Oda Orkestrası. Nevv London Consort, Ensemble Mondial ve Concerto Köln gıbi topluluklar da >ine festivalın nı- teliklı renklcrı. Tiirk müziğini Ruhi Avangil topluluğu temsil ederken caz ve hafıf müzikteÖn- der Focan. Bulutsu/luk O/lenıi, reggae'de Judge Dread->ite Life ve Michael Breckergibi isimler; bu arada tıyatro etkiniikleri. ser- giler ve konferanslar da düzen- lenmı.ş. Eskışehir Fe.stivalı'nin en önemli sorunu konsergeleneğine uygun salonlar edinilmesi. Bun- dan sonrası Eskişehirli diğer sa- na> icilenn de sorumluluğu hali- ne gelmelı ve izleyicinin coşku- suna varaşır bir konser salonuv- la. uluslararası dinlevici ve sanat- çılanyla Eskişehir Festıvali ken- dine özgü bir kımliğe kav uşmalı. İDSO'nun festival hüsranı Eskişelıir'dekı^enç festivalin açıliş coşkusiınu vaşarken bır hafta önce Istanbul De\ let Senfo- ni Orkestrasımn vaşadığı hüznü hâlâ unutamamiştık. Avrupa'nııı önemli bır festıvali olan Bratısla- va festıvaline son dakikada gide- mevışın övküsü inanılır eıbi de- ûıl.'. İDSO Bratıslava'va 19S7 vı- lında gıtmiştı. Şef Ânguelo\"un da gırışimlerı ile zaten orkestrav ı tannan festival düzenleyicileri bir kez daha orkestramızı davet etmişler. Kültür I3akanlığı'nddiı l*W5'te çıkan ön ona> doğrultu- sunda. kontratlar vapılmış. fesli- valin \ıllık programına İD- SO'nıın adı ve programı yızıl- miş. Ekimın ilkgünlenndcyeral- masi bekienen Bratislava'daki konserin tiim bıletleri satılmış. Bratislava"ya atanan büyükelçi- mizingörevebaşlamasi nedeniv- le aynı geceye bir de resepsıvon düzenlenmiş Iş. Kültür Bakanlı- grnın yol parası ve harcırah ola- rak gereken 5 miKarı sağlaması- na kalmış. Kültür Bakanlığı 30 evlül günü bir açıklama vaparak bu turneyle ılgilı prensip onayı- nın 27 Aralık IW5 tarihınde ve- rildiği. ancak butarıhte 19%büt- çesi ke.sinleştıği için bütçeye bu sevahatle ilgili ödenek konula- madığı ve karşılanması için Baş- bakanlık Tanıtma Fonu'na müra- caat edilmesine rağmen olumlu sonuç alınamadığı bilgisini \erdi. Aynı açıklamada ilginç bir yo- rumla. bu turne için gereken öde- nek ayrıldığı takdirdedörtorkest- ramızın (İzmir. Çukurov a. Antal- ya\e İstanbul) Aralık I996sonu- na kadarkı sanat faalivetlerini durdurması gerektıgi belirtiliyor. Bildığinıiz kadarıv la bu tür öden- tilerin Tanıtma Fonu'ndan alın- masıbirgelenekhalinegelmiştir. Orkestralann yıllık bütçelerine ayrılmış ödenekler. zaten ayrı bir fasıldır. Sonuçta. Başbakanlık Tanıtma Fonu-Kültür Bakanlığı- Güzel Sanatlar Müdürlüğü ve or- kestra yönetimi arasındaki talih- siz anlaşmazlık sonucu böylesi bir vurtdışı tanıtım şansımız en- gellenmişoldu. Türk dostu şef Anguelov ne \ a- pacağını şaşırmış. festival yöne- ticileri tüm salonun satılan bilet- lerini iade etmişler. elçimiz re- sepsiyonu iptal etmiş. basılan programlar yok edilmiş! 1996 Bratislava Festivali'nde boş ka- lanbirgece. Türk sanatı adına va- ralanmış bir izlenim yazdı tarıh- lere. Acaba bir daha hangi festi- val komitesi güvenıp de çağırır Türk orkestralannı? Yurtdışı festivaller. sanatçılan- mızı kamçıla>an. onlara degişık mekânlarda değişik bir dınlev ıci kitlesine karşı çalmanın heyeca- nını yaşatan olaylar. Aynca Tür- kiye'de çağdaş Batı müziginin yorum düzeyi ve çoksesli beste- cilerimiz üstüne dışardaki ıız- manlara da fikir veren olavlar. tDSO bıraz boynu bükük bir baş- langıçla geçen hafta Mozart, VVİagner ve Çaykovski'den örülü birprogramla mevsime merhaba dedi. Önümüzdeki hafta toplulu- ğun önemli bir konuğu var; Cho- pin yanşması ikincısi (birincilik verilmeyen bir seçimde) Sulta- no\'u konuk edecek değerlı şef Tadeusz Strugala yönetiminde Chopin'in ikinci piyano konçer- tosunu. Schumann'ın dördüncü senfonısini ve Ali Doğan Sinan- gil'in yaylı sazlarsuitini dinleve- ceğiz. Betin Güneş'in \erimli çalışmaları DUŞUNCEYE SAYGI Bu akşam Cemal Reşit Rey Sa- lonu"nda BetinGüneşyönetımin- deki Ensemble Mondiale. beste- cinin piyano konçertosunu ses- lendirecek. ilk kez dinieyeceği- miz konçertoda şef gibi solist de Betin Güneş. Köln'deyaşayan bu çok yönlü müzikçimiz Alman- ya'da ve tüm Avrupa'da gerek kendi orkestrasını. kendi yapıtla- rını gerekse çağdaş Türk besteci ve yorumlannı tanıtmayı kendısi- ne görev edinmiş. Önümüzdeki hafta Eskişehir Festivali'nde de Betin Güneş'in klarnet konçer- tosunun dünya prömiyeri yapıla- cak. Ayşegül Sarıca göklerden seslendi• Ayşegül Sarıca. yaşamı, müziği ve işini ne denli ciddiye aldığını her konserinde kanıtlamıştır, ama bu konserde bize göklerden seslendi. Gürer Aykal yönetimindeki CSO da izlenimci renkleri ışıldatan yüksek bir performans gösterince. ortaya bir plak çıktı: Evet, bu konser bir plak özenindeydi. TRT'nin yaptığı kayıt eğer kaliteliyse. bu kayıt çoğaltıhp bütün dünyaya gönderilmelidir. AHMET SA\ ANK.\RA- Yeni sezonda. Ankara Dev let Opera ve Balesıne. Cumhurbaşkanlığı Sen- foni ve Bilkent Senfoni orkestralarına. tüm müzıkçilere. dansçılara başarılar dılıvoruz. CSO. 1996-97 konser dönemıne parl'ak bır açılışla başladı: Pıyanıst Ayşegül Sanca'dan soluğumuzu tutarak dinlediğimiz Ra\el"ın sol maıör konçertosu. Nejat Başeğmezler'ın "Senfonik Bölüm"üııün ilk seslendırilişı ve Brahms'ın 4. Senfonisi vardı programda. Av- şegül Sarıca. >aşamı. müziği \e işinı ne den- lı ciddişe aldığını her konserinde kanıtlamış- tır. ama bu konserde bize göklerden seslen- di. Onun CSO eşliğinde vorumladığı Ravel konçerto. dünyada müzığin en gelişkın bütün noktalarında "başannın doruğu" olarak de- ğerlendirilir. Gürer A\kal vönetimindeki or- kestramız da izlenimci renkleri ışıldatan yük- sek bır performans göstennce. ortaya bir plak çıktı: E\et. bu konser bir plak özenındevdı. TRT'nin vaptığı kayıt eğer kalıtelıvse. buka- v ıt çoğaltıhp bütün dünv av a gönderilmelidir. Asya'nın. Afnka'nın devlet başkanlarına da gönderilmelidir. Biz çadırda yaşamıvoruz efendim. TürkıyeCumlıunyeti'nin kon^er sa- lonlarında iştebunlar üretilır. Neıat Ba^eğmezlerın -Eczaeıbaşı Beste \anşması'"nda ikincilik kazar.an "EDCBA" başlıklı senfonik vapıtını başarılı buldıım. Bütünüyle dengeli bır kompozisNon. Başeğmez- lertekrarlann üstüne gıttı- ği halde. dınlev iciyı sıkmı- yor. Yazacağı veni orkestra yapıtlarının ritmik vapısın- da daha buluşçu olmasını. "büvük orkestra"nın ola- naklarını daha genış renk- lerle kullanmasını. gıderek bır "Başeğmezler stili"ne ulaşmasını dilivorum. Şu- nuda söyleyebiliriz: Beste- cimız. orkestranın yönetım kurulundakı vönetsel ışlen bırakıp kendini _v aratıcılığa \ erse. çok daha başanlı. ve- rimli olacaktır. \slında geçen hafta her aün bir müzık şöleni yaşan- dı.Pazartesi-CSODostla- nDerneği" için verilen göz kamaştıncı kon- serde -Carmina Burana"" kantatı. salı günü "•.A\rupa BirliğiBarok Orkestrası"nın konse- ri.çarşamba Andrea Chenier operasının ga- lası. perşembe Dev let Balesi'nin temsili. cu- ma ve cumartesı CSO konserleri. cumartesi öğleden sonra "Gazi İniversitesi Oda Or- kestrasrnın AKNt'dekı etkinliğı >er alıvor- du Avrıca. Ankara Goethe Enstitüsü'nün 1997 yılı müzik çalışmalannı değerlendiren daiışmatoplantısı ilekültür-Sen'indüzenle- diği "Nasıl bir sanat eğitimi" başlıklı açıko- turum da hafta bo\unca vaşanan şölene güç ka'aıı etkinliklerdi. CSO Dostlan Derneği'nin kuruluşiı dola- yuıvla orkestramız Devlet Çoksesli Korosu veDev letÇocuk Korosu ıle birlıkte "Carmi- na Burana"da bırkutlama havası varattı. Şef Gürer Av kal'ın vönettiğı konserde. solo şan- cılar Nurdan Özar. Haser Tek ve Eralp Kı> ı- cı'vdı. CSO Dostları Derneği. bu köklü ku- ruma "manen destek olmak". orkestranın konserlerine"yenidinlevicilerkazandırmak" amacıv la birkaç ay önce kurulmuştur. Yırmi bır kurucusu arasında "nıüzjksever"* olarak bılınen politıkacılar. bılım ve sanat adamla- n. aydınlarımız vardır. El ele tutuşan çocuklar Av şegiiJ Sanca CSO'nun açıliş konserinin solistivdi. Bırad belirtmek gerekse. kurucuların va- pıcı kavravışinı sımgeleyen Ayla Hatırlı'vı öncelikle annıak ısteriz. Gelişkin ülkelerde müzik kurumlanna çok vönlü destekler ve- ren bu çeşit örgütlerin Türkive'deki ilk örne- ğı olan derneğin Ankara'da nasıl bir sevinç- lekarşılandığını betimlemek için. konserak- şamı avaktaduracakyerkalmadığını. Devlet Çocuk Korosu'nunpodyumönünevürürken. ~CSO. CSO.. Atatürk. Atatürk.." sözcükle- riııi vurgulaması üzerine bütün salonun aya- ğa kalkıp onlan coşkuyla alkışladığını. el ele tutuşan çocuklarla dinieyicilenn avnı duvgu- lan pav laştığını belirtmeliv im. Avrupa Birliği'nın (European Union)kur- duğu müzik toplulukJanndan biri de. Menu- hin'in himavesındekı "BarokOrkestrası"dır. Genel Müzık \'onetmenı Rov Goodman'ın vönetimindeki barokstildeuzmanlaşmışçal- gıcılardan oluşan bu üst düzev1 gezicı orkest- ra. geçen hafta Ankara ve Izmir'de verdiği iki konser- de. olağanüstü sağlamlık- takı entonasvonu ve Roy Goodman'ın barok çağa ozgü müzıkal dinamıklere zarif ve soy lu tanımlar ge- tirmesiyle dinleyicileri hayran bıraktı. Barok Orkestrasrnın konser günlennde Kültür Bakanlığı şu önemli işleri yaptı: Dev let Opera ve Ba- İesi'nin Genel Müdür Yar- dınıcısı'nı görevden ahp venisini atadı. Bu atama Devlet Operası 'nın yasası- na aykırıydı; Bakanlığın böyle bir yetkisi yoktu. Opera Genel Müdürii H. Hüsevin Akbulut. atamavı işleme koymadı. vasalara avkın davranmak- tan. yani suç işlemekten kaçındı. ama bakan- lık atamada diretti. Karşılıklı yazışmalar so- nucunda. Opera Genel Müdürlüğü. Bakanlı- âı mahkemeyeverdı. Şimdidavadanıştavda- dır. Bakanlığın > ine bu arada yaptığı ikinci bir ış ise. Fılarmoni derneklerinin Devlet Senfo- ni orkestraları ıçın düzenlediği konserlere sı- nır getırmek oldu. Bilindiğı gibi. Filarmoni derneklennin düzenlediği etkinlikler. parasal yönden sıkıntılar yaşa> an orkestralanmız için bir kavnaktır. Bakanlık bu kavnağaambargo ko\mu> bulunuvor. CSO'da gelecek hafta klarnetçi Nusret İs- pir,Copland'ın konçertosunu vorumlayacak. \ürtdışında yaşavan İspir, Avrupa Klarnet Yarışması birıncisı. Konserde buluşalım.. İzmir Filarmoni Derneği'nin Atatürk Kültür Merkezi'nde düzenlediği resitalde. Tuncav Yılmaz ve Mehmet Okonşar keman- piyano ikilisi çaldı. Tatlı bir tonu olan ve çok temiz çalan Yılma post- romantikliğin yoğun duygu ortamını başam la yansıtıyor. Eğer güzele ulaşmak için başvurduğu araçlan daha dengeli. daha doğal bir yaklaşımla kullanırsa. yorumu olgunluk düzeyine ulaşacaktır. Ali Baba'dan Çaykovski'ye ONPERKLTAHVALI İZMİR-Mevsimın ıkıncı hartasında İzmir'de. mutlu bir olav 1 vaşadık. Sel- man Ada'nın ~Ali Baba& Kırk Hara- miler"operası. 10 ekim akşamı yapı- lan başanlı birgala temsıliv le sanatse- verlere gösterilnıeve başlandı. Yapıtı Mehmet Ergüven sahneye kov muş; or- kestrayı besteci \önetı\or: korovu da Zarifeİsmailovahazırlamiş. Koreogra- fisini Ercan Kazbek'in yaptığı. dekor- larını Tavfun Çebi'nin. kostümlerini de Sevda AksakoğlıTnun hazırladığı operadaki başlıca rollerı. şu saııatçılar oynamaktadır: Ali Baba: Selami Eriş. Haramibaşı: Zafer Erdaş. AJpaslan Mater. Tevfik Rodos. Kasim: Hüsevin Çanlıoğlu, Gökhan Koç, Nurcihan: Nurgün Eriş, Seza Agun Taluğ. Av şe: Feride Alkan, Bengü Yaban. Abdullalı: Suhan Ars- lan. Haldun Özörten. Bacaksiz: \a- maç Bav kal. Tav fun Çıknkçı. Ze\ nep: Tanju Nebol. Belğin Tufan. Son provada ve galada her iki kastı da izledim. Sanatçılar. seslendirme ve oyunyönlennden başarılıydılar. Ergü- ven. Ellıamra'nın kisitlı olanaklarını göz öniinde bulundurarak sahneyi eko- nonıik kullanmiş. Buııa karşin oyuıı. canlı ve vaşam doluydu. Opera. ızle- yicilerden coşkulu al'kışlar aldı. Librettosunu TankGünerserin v az- dığı \apıtta. besteci. opera kavramını halkın kolav anlavabileceği düzeve in- dirgemiş. Bu amaçla Türk müziğin- den büyük ölçüdeyararlanılmış. Bes- tecininsözlcrivle. "Müzik mirasımıza sahip çıkarak bu mirası sarav mı halk nıı gibi dışlamacı bir vakiaşunla bölme- den ve melodi alıntısı \apmaksı/jn" müziğimizdekı başlıca makamlar ve usuller kullanılmış: >er yer Ortado- ğu'dan veBalkanlar'dandaetkilervar. Buna karşılık. ikinci perdede harami- başmın sövlediği kolav ve halka yat- kın şarkı t "Asla L nutmam") başta gel- mek üzere operanın hiçbir kesiminde lıalksalolmauğrunabayağılığadüşül- menıiş. Bağımsız parçaların sıralan- masından oluşan >apıtta. tiyatro ko- nuşmaları da kullanılmaktadır. Geçen hafta. izmir Filarmoni Der- neği'nin Atatürk Kültür Merkezi'nde düzenlediği resitalde. Tuncav Yılmaz ve Mehmet Okonşar keman- piyano ıkılısi çaldı. Program. Mozart Elgar v e Franck'tan sonatiarla Brahms'ın iki Macardansı'nı ıçeriyordu. Sanatçıla- rın Avrupa ile ABD'de kazandığı ya- rışmalarla yaptıklan dinleti etkiniik- leri. savmakla tükenecek gibi değildir. Sanatçılar. geleceğin iyi birkeman- piyano ikilisini oluşturabilirler. Okon- şar'ııı Mozart sonat dışındaki pivano tonu, dolgun ve derinlikli. tekniği de güven veriyor. Tatlı bir tonu olan ve çok temiz çalan Yılmaz ise post-ro- mantikliöin voöun duv mı ortaınını ba- şarıyla yansıtıyor. Eğer güzele ulaş- mak için başvurduğu araçlan (glisan- doyu. vibratosuz sesleri ve tempo es- nekliğini). daha dengeli. daha doğal bir vaklaşımla kullanırsa. yorumu ol- gunluk düzeyine ulaşacaktır. İZDSO'nın geçen haftaki ikinci din- letisini Belçikalı şef Jean Baily yönet- ti; piyanist Evgeny Moguilevsky ise Çaykovski'nin Op. 34 si bemol minör konçertosuyla dinletıye katıldı. Baily. Mozart'ınK. V. 550 sol minör40. sen- fonisini sıradan yorumladı. Orkestra- yı avucunun içine alamadığından. tem- polar bazen kararsız. bazen de ağırdı. Mozart'a özgü ince aynntılar ortava çıkmadı. Moguilevsky. doyurucu ve coşturu- cu bir Çaykovski yorumu ortaya koy- du. Büyük sanatçılann plaklanndan hayranlıkla dinlediğimiz güzellikler. iki adım ötemizde çalan yaşam doiu birpiyanistinellerindençıkıyordu. Ki- milerine biraz sert gelen tonu. bence dolgun ve heyecan vericiydi. Besteci- nin anlatım zenginliğını, coşkusunu. öfkesini. devingenliğini. kederıni ve duygululuğunu, genişbirgürlükpale- ti vetuşeustalığı içindeyansıtansanat- çı. coşkuvla alkışlandı. Teşekkür için çaldığı gluck meiodı düzenlemesınde isepiyanonun tınısı soluk kesiciydi. Önemli olan îzmir gecelerinin ge- çen haftaki gibi müzikle dolmasıdır. Bazılarından voksun kalmava razıvım. MEMET FüAT Yaşlı Bir Şaire Mektuplar (7) Sevgilı Ş. Inanılmaz bir adamsın... "Sakın yanlış anlama... Şairliğine sözyok..." dememişim gitoi. tutmuş bana llhan Berk'in şıirini savunuyorsun... Ben onun şiirini değerlendırmekte kimseden geri kalacağımı sanmıyorum... İlk kitabını elıme aldığım- da ytl 1947 ıdi... "Onun dokunduğu her şey şıire dönüşür..." Son mektubumda da andığım bu sözü Şıfalı Otlar Kıtabı'nı yayımladığı zaman kendisine söylemiştim. Hoşuna gitmiş olmalı ki. yeri düştükçe. tatlı bır utan- gaçlıkla. "Bılmem, Memet Fuat öyle diyor," diye yı- neler. Geçenlerde İnci Asena'ya da Galata ilePera'dan söz ederken topu o sözüme atmış: "Onlar aslında şıir kıtabı değil, Memet Fuat şiir dı- yor." Nedeni de olağanüstü... Galata ile Pera'da bırtakım değışıklıkleryapmış.el- deki eski basımlar bitmeden yenıden basılmalannı istiyor. Yayınevi doğal olarak buna yanaşmıyor. Baş- ka yerlerde ise son zamanlarda değişik boyutlarda şi- ir kitaplan yayımlanmakta, bir yandan o kıtaplara da özeniyor, bıraksalar oralarda bastırabılirim diye düşü- nüyor, ama Adam Yayınları ıle bütün şıir kitaplan ıçın bağlantısı var. "Onlar aslında şiir kitabı değil, Memet Fuat şiir di- yor, " deyip çıkmış işın ıçinden. Sonunda Galata ile Pera 'nın tükenmeden yeniden basılmalannı kabul ettirdı. ilhan Berk'in yaptığı resımlerı. yazdığı mektupları görmüşsündur. Bana sorarsan hepsı şiıronların. Yıllarca önce Ankara'da evıne gitmıştim. Nereye elı- ni uzatsa kâğıt parçalarına yazılmış dizeler. şıırler çı- karıyordu. Yerdekı haiının altından bile şıir çıkarmış- tı. Kendini böylesine şiirle sarıp sarmalayan bır ınsa- nın sonunda şiire dönuşmesi kaçınılmazdır. Beğenseniz de. beğenmesenız de, tek sözcükle "ş//r"dır ilhan Berk... Çoğaltma şeyler yazdığında da, onların arkasında o kadar güzel durur kı, boşluklarda bıie şıir görmeye başlarsınız... Kuramcılığına gelınce... "Şiire anlam gerekmez" dediğine göre, llhan Berk'e deanlam gerekmez... Evet, evet. llhan Berk'te anlam rastlansaldır... Sende de öyle... Neyse, bu konuyu kapatalım. Bu kadarı yeter. her- halde bir daha bana İlhan Berk'i övmeye kalkmazsın. Hani ben bırısi için ıvi bir şey söyledim mı, sen onu mutlaka yerıyorsun da... Örnekse Ergin Yıldızoğlu'nu göklere çıkardığımı yazmışsın... Arkasından da bir sürü gereksız eleştı- ri... Bu mektuplara başlarkenki sözümü unutma: "Saklarız mektupları. kimin ne zaman. ne dediği de belli olur. Sonradan. öyle demıştin, böyle demiştin diye birbirimıze girmeyız.'' Seni bilmem. ben saklıyorum... işte Ergin Yıldızoğlu için soyledıklerım: "Dünyada neler olup bittiğını böylesine iyi bilen, okuma, çalışma gücü yüksek. bilgi dolu bu genç in- sanın sözcüklerin şiirine alışık olmadığımız bir şey- ler katabileceğini umuyorum..." Bu göklere çıkartma fılan değil, bir umut belirtisi... Umutlanmamın nedeni de senin soylediğın şey: Dünyada neler olup bıttiğini bilmekle. ya da tutumbi- lim uzmanı olmakla iyi şiir yazmanın bir ilişkısı yoktur. Çok doğru, şiir yazmak bambaşka bır alışkanlık. başlı başına bir uzmanlık. Benim karşılıklı oturup doğru dürüst iki söz edile- meyecek kadar bilgtsiz. her şeyi gırgıra alan şair ar- kadaşlanm oldu. Sıradan bir insanın kafası. duyarlı- ğıyla bayağı beğenilen şıirler yazıyorlardı. Tersıne de sayısız ornek var. Bakıyorsunuz felsefe okumuş, ya da sıyasal tutumbilim okumuş. ya da özel okumalarıyla bilge nıtelıkleri kazanmış kişiler de başanlı şiirler yazabiliyorlar. Demek ki şıir bilgi ortamında da yeşerebıliyor, bıl- gisizlikortamındada... Gerekli ofan onu yaratacak ya da yapacak şiir uz- manı kişi, yanı şair... Şair nasıl yetişiyor? Ben bilmiyorum... Sen biliyor musun? Okulu yok, ama çalışması sonsuz... Şıir okuyor. şıir üzerine yazılar okuyor. sürekli yazı- yor, yazıyor, yazıyorsun... Sonunda ya oluyor. ya ol- muyor... Başka bir söyleyişle, şiir yazmak için gerek- li öznel eleştiri gücünü ya ediniyor. ya edinemiyor- sun.... Edinirsen, başanlı şıirler yazabilirsen, donanımlı, bilgili. dünyada neler olduğunu bilen bir kişi olman sa- na doğallıkla başka "rastlansal anlamlar" getirecek- tir. Öyle kişilerin. özellikle de siyasal tutumbilim oku- muş olanlann. anamalcı toplumun ıcığını cıcığını bi- lenlerin. şiir yazmaya çalıştıklarını gormek bana hep umut vermıştır. Onlar sozcuklerle oyun bıle oynasa- lar, bunun çok değişik bir oyun olacağını düşünü- rüm. Kısacası, söylediğin çok doğru da. bır yerde yanı- lıyorsun: Dünyada neler olup bıttiğini bilmek. tutum- bilim uzmanı olmak şairliğe engelmiş gibi geliyor sa- na. Bu konuyu iyi bir düşün... Şu üstü örtülü minik kıs- kançlıklan da bırak artık. Şairliğe ilk âdımını atmış gençler için bile iyi bir şeyler söylenmesine dayanamıyorsun. Sevgiler. selamlar... Sessiz film yıldızı La Plante öldü LOS A.NGELES (Reuter)- 1920'lerm sessiz fılmlerinın vazgeçilmez kadın ovuncusu Laura La Plante öncekı gün öldü. 15 vaşında koınedi filmleriyle girdiği sinemada. pekçok \Vestern. konıedi ve melodramda yer alan La Plante 'The Cat and the Canary' adlı filmle parlamıştı. 50'den fazla filmde rol alanovuncu. 1930'da sinemavı bırakmış ancak 1946'da 'Little Mıster Jim' ve 195^'de 'Spring Reunıon' adlı filmlerle geri dönmüştü. La Plante'nin ölünı nedeni açıklanmazken. ailesı sanatçının ölümünden sonra dılevenlerın Alzlıeimer Yakff na bağışta bulunabileceğinı sövledi. Bizans saray mozaiği konferansı Kültür Servisi- Prof. Dr. \\erner Jobst. Avusturya Kültür Ofisı ve İstanbul Arkeoloji müzelen işbirliğiyle bugün saat 14.00'te "İstanbul Büyük Bizans Sarav Mozaiği' başlıklı bır konferans verecek. İstanbul Arkeoloji Müzeleri Kütıiphanesf ndeki konferansta. dünvaca ünlü saray mozaiklerinın restorasvonunu 1982 vılından bu vana sürdüren Jobst. araştırmalannın sonuçlan ve restorasvon metotları konusunda bilgi verecek. Almanca verilecek konferans. Türkçeve çevrilecek. Konferansin ardından saat 16.00'da Mozaık Müze'de gezı düzenlenecek.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear