22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyefİmtivaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yonetmenı Orhan Erinç 9 Genel Yayın Koordinatörû Hikmet Çetinkaya 0 Yazıışlerı Mudürlcrı Ibrahim Yıldız (Sorumlu), DinçTayanç # Haber Merkezı Müdüru Hakan kara 0 Görsel Yönetmen Fikret Eser Dij Hjbcrler Şinasi Danışoğlu • Utıhbarat. Cengii Yıldırım # Ekonomı Bülent Kı/anlık 9 Kultür: Handan Şenköken # Spor: Abdülkadir \ ücelman • Makaleleı Sami Karaören 0 Dıizeltme Vbflullah Yazıcı 0 FotoJrat' Erdoğan Köseoğlu 0 Bılgı-Belge Edibe Buğra 0 Yurt Habet len Nlehmet Faraç Ya\m Kurulu Orhan Erinç. Oktav Kurtböke. Hikmet Çerinka> a. şükran Soner, Ergun Balcu Dinç Ta> anç. İbrahinı V ıldı/. Orhan Bursalı. Muşlafa Balhav Hakan Kara. AnkaraTeni;>ı!ctM MustafaBalbav 0 Haber Müduru Doğan \kın Ataturk BuK an No. 125. Kal 4. Bdkanhklar-Ankara Tel 4N5O2II r hatı. Fak-M 4195027 0 Iznıır Temsıleısı Serdar Kızık. H Zı\a Bh. 1352 S 2 3 Tel 4411220. Fakv 44191 1" 0 Adana Temsıleısı Çetin Yiğenoğlu. Inonıı Cd. 119 S. \ o I Kal 1. Tel: 3522550. Faks 35225"() Mues^e>e Muduru Erol Erkut 0 Koordınatör Ahmet korulsan 0 Muha^ebe Bülent \ ener 0 tdare Hüseyin Gürer 0 Uletme Önder Çelik 0 Bılgı-Ulem. Nail Inal 0 Bılgısa\ar Sisteaı Mürihet Çiler MEDV-V C: • Yonetım Kurulu Ba^kJnı - Oenel \iudur Gülbio Krduran • Kınırdınatür Reha Işırman # Genel Mudur Yardımcısı Mine Akdağ Tel 514 (T 53 - \ a\ımla^n *e Basan: > enı G^n Haber Aıansı. Basin \e >'i\mti3ık A S TurM.H.3üı C tc 'W4|(/-Mİoi>İJ 34334 İM PK. 246 Utanhul fel (0 : i 2 r 5 i : 05 05 <20han Kak> (O 212 • 5 L 14EK.IM 1996 tmsak:5.43 Günes: 7.07 Öğle: 12.57 Ikindi: 16.01 Akşam: 18.33 Yatsı: 19.52 Altın Koza Festivali • ADA.NA(AA)- Altın Koza rvültür ve Sanat Festıvali etkinlikleri kapsamında düzenlenen ıızun mctrajlı fılnı yan^masinın sonuçlan açıklandı. Ödül dağılımı şövleoldu: En lyi Film: Sende Gitnıe. En İyi 2. Film: Mum Kokulu Kadınlar. En lyi 3. Film: DüşGereek Birde Sinema. En İyi Yönetmen: Tunç Bas,aran. En lyi Kadın Oyuncu: Yasemin Alkaya. Ofivia Bonamy, En lyi Erkek Oyuncu: Halil Ergün. En lyi Yardımcı kadın Oyuncu: Sanenı Çelik. En İyi Yardımeı Erkek Oyuncu. Kenan Bal. En İyi Senarvo: Aykut Kutlu. Tıınç Ba^aran, Macit Koper. En İy i Görüntü Yönetmenr Aytekin Cakmakçı. En lyi Film Müziği: Can Hakgüner. En İyi Stüdyo: Sinefekt. En İyi Kurgu: Hilmi Güver. Yılmaz Gûney Özel Ödülü: Rulıı Sarı. Türkân Şoray Özel Ödülü: Hande Ataızi. BilüeOluaçÖzel Ödülü. Reis C elTk. ÇGC Özel Ödülü: Sen de Gıtme. Radikal yayın hayatına başladı • İstanbul Haber Servisi - Doğan Grubu'na ait günlük Radikal gazetesi yayın bavatına dün başladı. Fiyatı 10 bın lıra olan gazele 24 sayfa çıkıyor. Gazetenın Genel Yayın Yönetmeni Mehınet Yılmaz. gazetenın ilk sayısmda çıkan makalesinde. Radikal'in Türkiye'de lemsil edılen her görü^e eşit uzakhkta olaeagını belırterek. aynı zamaııda her görüşün de gazetede yer alacagını \urguladi. Radikal'in kadrosunda göre\ alan bazı ısımler ıse şöyle: Sorumlu Yayın Koordinatörû: Salim Alpaslan. Yazıişleri Müdürü: Yeş.im Denizel Bedük. Idari Editör: Zerrin Yavalı. Görsel Yönetmen: Esen Karol. Haber Müdürü. Reha Mağden. Boğaz'da ulaşım 6 saat durdu • İstanbul Haber Sen isi - Sılivrı'deki doğalgaz araıııa çalisinalarında kullanılnıak üzere L'krayna'dan kiralanan "Fortuna" adlı de\ petrol platformunun geçirilişi nedemyle Istanbul Boğazı'nda ulaşım 6 saat bovunca tüm denız araçlarına kapatıldı. Römorkör eşliğinde Ukrayna'dan Utanbul Boğazı girisine kadar çekilen ""Fortuna'" adlı 26 metre genisliğinde \e 53 metre uzunluğundaki dev petrol plattbrmu, 07.30"da Marmara Denizı'ne geçinlmek üzere Boğaz'a ahtıdı. Plattbrm 13.30'da Boğaz'dan geçişini tamamladı. Meryem Ana heykeli Efes'te • SELÇLK (Cumhuriyet) -Amencan Socıety of Ephesus \akfı tarafından >aptırılan \e üç metrelık kaıde üzerıne oturtulan Meryem Ana'nın beş metrelik bronz heykeli dün Efe.s'te Tunznı Bakanı Bahattin Yücel'in de katıldığı törenle açıldı. Yücel. törende yaptığı konuşmada. "İnsanlığın orîak zenginliklenni önümüzdekı binvıla de\ redecek kuşağın temsılcısi olduğum için mutluyum" dedı. Rene Lacoste öldü • RARİS (AA) - Fransızların. 1920 ile 1930 yıllan arasinda. büyük başanlara inıza atmış ünlü tenisçisi \e tekstilcisi Rene Lacoste. 92 >aşında öldü. Tenis kariyerinde iki \\imbledon. iki ABD Açık \e üç kez Fransa Açık Tenis TurnuN'ası şampivonluğu bulunan Lacoste. Fransa'nın Davis Kupasi'nı 5 kezarka arkaya almasındaki baijannın arkasındaki isim olarak tanınıvor. St. Jean De Luz'dakı bır hastanede önceki gün ölen Lacoste, hayatının kalan kısmında kurduğu tekstıl işiyle, tenis saye.Nİndeadını duyuramadığı kitleye, ünlü "Lacoste" markasıyla ulaşmıştı. Istanbul'da düzenlenen ve iki gün süren toplantıda 'köktendincilik ve kadmlar' konusu ele almdı Kacloı önce hakkını isti> orBERAT GÜNÇIKAN Etnik ya da dini baskılar, çatışma- lar, darbeler ve savaşlar için kadın hem taraftar hem de kurban. Ataerkil yapıy- la siyasi sistem arasında kendi hakla- n için başkaldıran kadın. yönünü bul- makta zorlanıyor. Kadmlar. dilini. kül- türünü. haklannı ya dine ya da sıyaM sisteme karşı savunurken benzeracı- lar yaşıyor. Cezayır. İran, Pakistan. Özbekistan. Filıstın. Hindistan, Bang- ladeş. Türkiye'ninbatısı.Güneydoğu- su. kültür \e siyasal sistemin farklılı- ğına rağmen aynı şe\i istiyor, "Önce kadın haklan..." Aynı istekte buluşan. Müslüman ül- kelerin \a da çoğunluk \e azınlık di- ni İslam olan bu ülkelenn kadınları İs- tanbul "da iki gün süreyle bir aray a gel- dı. Heınrıch Böll Vakfı ve Kadının in- san Haklan Proje.si'nin düzenlediği "Sınırlar Ötesi Kadın Dayanışması" konulu toplantı Richmond Hotel'de yapıldı. Toplantının ilk konu^macısı Ceza- yirli MariemeHelie Lucas. Müslüman kanunlan altındayaşayan kadınlarara- sında olu^turulan ağı anlattı. Fransa da yaşayan Lucas. "Ramazandabirioruç tutarken diğerinin yemek yediği ço- cukluğumun Ceza\ir'i artık >ok" de- di. İslam ülkeleri arasında farklılıkla- ra. bir üikede kadın peçeyle gezerken diğerinde göğsünü açıkta bırakan giy- silere büründüğüne dikkat çeken Lu- cas. Cezay irli kadınlann ikinci durum- da olduğunu. her zaman bir \elisinin bulunduğunu söyledı. Doğum kontro- lü \e kürtajda hâkim sınıfların \e hü- kümetın belirleyıci olduğunu. kadının malzeme edıldiğini. Hindistan ve Bang- lade^'te de bunun hak olarak verilme- diğini. kısırlaştırmayla birlikte zorla yaptınldığını anlattı. Sınırlar Ötesi Kadın Dayanışması toplantısını. Heinrich Böll \akfı \e Kadının İnsan Haklan Projesi düzenledi. Ceza>irli Marieme Helie Lucas. Siyasi değışımlere göre fetvaların çekmecelere konulduğunu ya da çıka- rıldığını doğum kontrolü uygulama- lanyla örnekleyen Lucas. "Allah böy- le istiyor" diye day atılan kararlardan da söz ederek. "Doğuya ve batıya da bak- mak gerekiyor. Nasıl olu>or da her yer- de tannnın buvruğu a>nı ıngulanmı- yor"diye sordu. Çe>ıtlilıkle ilgıli bıl- gileredınerekdayatmalann "Allahke- lamrolmadığınıngösterilebıleceğmı de \urgula\an Lucas. a^ırı sağcıların da dini kullandığını. bunun sadeee İs- lamiyette değil. diğer dinlerde de gö- rüldüğünü vurguladı. Türkiye'deki durumu özetleyen Fat- magül Berktay geleneksel kültürledin- sel kültürün ıç ıçe geçtığini ve ikisıni ay ırmanın çok zor olduğunu v urgula- dı5ı konuşmasında. İslamın homojen olduğunu reddetmenin bır değil. bır- çok İslam olduğunun v urgulanmasının önemine değindi. Din ve devletin ay- rı olması nedeniyleTürkive'nin diğer toplumlardan t'arklı olduğunu anlattı. Şerıata bağlı Osmanlı ataerkil toplu- munun uygulamalannı özetleyen Berk- tay. Jön Türkler döneminde canlı bır kadın hareketinın olduğunu. Osmanlı aile yapısına başkaldıran reformcu er- keklerin kadınları da yanlarına almak istediğini söyledi. Cumhuriyet döneminde çıkarılan yasalaradeginen Berktay. ataerkil top- lumun dine başvurmasının da önüne geçıldiğıni. ancak muhaletetle karşi- laşıldığını özetledi. Pakistan'ı. Ziya ül-Hak ve demok- rasi sonrası olarak iki ayn donemde de- gerlendiren Farida Shaheed ise nıilli- yetçilerle temtnistlerarasındaki daya- nısmanın bağımsızlık öncesinde bazı haklarkazanılmasını sağladığını söv- ledi. 1977"ye kadar yönetimin dıkta- törolsun. demokratikolsun kadın hak- larından yana çıktığını. bu tarihte ya- pılan anayasanın eşıtlık sağladığını. kadınlann hükümet kuruluşlarına ka- tılabildiğini vurgulayan Shaheed Zı- şa ül-Hak'ın askeri rejimle bir gün ıçinde bütün haklan gen aldığını anım- sattı. Ziya ül-Hak'ın uyguladığı İsla- mizasyonun öncelerı dikkate alınma- dığını. kaçınldığı mı, yoksa zina mı yap- tığı belirlenenıeyen bir k.zın yüz kır- baç cezasına çarptırılmasından sonra kadınlann bir araya geldığini. sıkıyö- netim koşullarında platform oluştu- ruldusunu sövledi. Hındistan'da kadın hareketinın sü- rekli evrim geçirdiğini belirten \ahi- daNainar. hareketinyüzyıllık tarihi- nı özetledi. Bağımsızlık öncesinde Müslüman kadmlar arasında birçok kadın hareketinin bulunduğunu söz- lerine ekleyen Nainar. tavizler almak için cemaatıni birleşmisgöstermek is- teyeıı Müslüman topluluğun kadınla- ra basv urduğunu ve bu nedenle Müs- lüman kimlık kazanmanm önplana geçtiğini anımsattı. Bu sırada Müslü- man kadınlann diğer cemaatlere göre daha büvük haklar kazandıklarını ve söz hakkı elde ettiklerini de söyleyen Nainar. aynlıkçı sıvasetle birlikte ka- dın hareketinin de ivme kaybettiğini v urguladı. Naıııar söy le konuştu: hatmagül Berktın. TürkiuM i aıılattı. "Dinin tehdit altında olduğunu dü- şiinenler. kadınlann haklarını da Müs- lüman erkekler olarak sav unacaklan- nı sövlediler. Konu seküler \e kökten- dincilik arasında tartişmaya dönüştü. Köktendincilik kadın haklarını sınır- la\an bir hareket olarak değerlendiril- di. Müslüman kadmlariki kötülük ara- sında kaldılar. Müslümarılar getto ha- line gelince kadmlar kendi kimlikleri- ni değil, dini kimliklerini gündeme ge- tirdiler. Son v ıllarda ise düşünme süre- ci başladı. Medeni kanunda eşitlik is- tendi. Müslüman kadmlar \enidcnor- gütlenmek zorundalar; ama bu. kadı- nın yeniden eve kapatıldığı bir donem- de oluyor." -Müslüman toplumun daha yoksul- lastığı. kadınlann kontrol altında tutul- duğu bir ülke Filistin." Manar Hassan böyletanımlıyor. Israilli üstdüzey ka- dınlann mücadelelerinı ve edindıkle- ri haklan "erkek egemen topluluklann tekran" olarak kullanmalarını eleşti- ren Hassan. İsrail egemenliğindeki biöl- gelerdekı kadınlann durumunu söyle anlattı: "Çocuk >aşta ve aile içi e\len- dirmeler sürüvor. Kocası ölen kadın onun kardeşiy le e\ lenmeye zorlanıyor. Bede\ ikadınlardasiinnet sürüvor. Po- lis. ailesinden kaçan genç kadınları he- men geri getirebiliyor. Ama bu konu- larda suskunluk var. Oslo anlaşması- na rağmen eğer bir İsrailli erkekle e\- li olsakda oradayaşamamız mümkün değil. Ama Hıristivan bir kadın, İsra- illi bir erkekle ev lenirse hemen vatan- daşlığa alınıyor. Bıırada Filistinli kadın- lara yönelik bir avnmcılık var." Kadınların bağımsızlık ve demok- rasi mücadelesiyle haklannı alabilece- ğııiı" ınanan Hassan. "Başka milletle- rin haklarını vermek/orundayı/. Eğer benim haklanmı. milletinıin bir parça- sı olına hakkımı reddediyorsa ben onun- la dayanışamam" dedi. SovvetlerBirliği'nindağılmasından sonra cumhuriyetlerinkendilerineye- nı bır kimlık aradıklannı anlatarak söz- lerine baslayan Özbekistanlı Marfiıa Tokhtakhod/haeva ise Sovyetler'ın Müslümanlıktan uzaklas,tırma ideolo- jılerini anımsattı. Buna tepki olarak geleneklerin daha önplana çıkarıldı- ğını vurgulayan Tokhtakhodzhaeva. kırsal kesimde kadınların uzun saçla- n ve geleneksel gıy sileny le ulusal kim- liği tasidıklannı anlattı. 60'lardan son- ra Türk ve Mısırıilmleriylegençlerin Batılılaştırıldığını da sözlerine ekle- di. Sovyetler'ın adaletsizliğine karşı tepkinin Müslüman kimlikle de gös- terildiğıni. yeraltında İslami grupların oluştuğunu ve bu kımliğın özelhkle kadmlar arasında gelışmeyebaşladığı- •Cezayir, İran. Pakistan, Özbekistan, Filistin. Hindistan, Bangladeş. Türkiye'nin batısı, Güneydoğu su. kültür ve siyasal sistemin farklılığına rağmen aynı şeyi istiyor: 'Önce kadın haklan.' Aynı istekte buluşan. Müslüman ülkelenn ya da çoğunluk ve azınlık dini İslam olan bu ülkelenn kadınları Istanbul'daki iki gün süreyle bir araya geldi. nı söyleyen Tokhtakhodzhaeva şöyle konuştu: -Kadınların hareketi bu dönemde Sovyet anlayışıntn etkisi diye eleştirhe uğradı. Bu v üzden hareket, Müslüman kimliğe kaydırıldı. 1993'ten sonra bü- tün Orta Asya'da İslami kadın bilinci gelişti. Pazar ekonomisinden sonraki kimlık arayışında feminizm ve İslami kadın hareketi kendi adımlannı atnıa- ya başladı." Filistinli Mannar Hassan. Kanada'da sosyolojı profesörü olan ve İran ile Iranlı kadınları anlatan Ho- ma Hoodfar,s.ah döneminde seçme se- çilme hakkını alan. dini grupların tep- kilerine rağmen peçe takmayan. aile ka- nununa kavuşan on binlerce kadının dev nme katıldığını anımsattı. O dönem- de peçe takmanın "Biz komünist de- ğUiz" mesajı taşıdığını. muhalefet mi- tinglerine katılan kadınlann bu hare- ketın dini yönünü göremediBini **Şah'tan kurîulalım, ondan sonra.." dedıklerini anımsatan Hoodt'armolla- lann da kadınlann haklannı geri alma- ına sözü verdiklerine değindi. Humcvni'nın döndükten iki hafta sonra 'Aileyi Koruma Kanunu'nu kal- dırdığını. seçmeyaşını 16'yadüs.ürdü- ğünü. peçeyi zorunlu hale getirdiğini sözlerine ekleyen Hoodfar buna kar- şın kadınlann % *A>'etullah'ın Kızlan"adı altında örüütlenerek "İslam adaletini başımıza bunlar gelsin diye mi istedik. bunun için mi uğraştık. Bu erkekler iyi Müslüman değil" dıv e somıaya ve eleş- tırmeve başladıklarını vurguladı. Hü- kümetlerin kadınlann taleplenni dik- kate almaya başladıklarını. ev lihk ak- dine kadınların çıkarlarını koruyacak maddelerin eklendiğını, boşanmada mal varlığının ortak paylaşılmasının sağlandığını belirten Hoodfar şöyle konuştu: "İslamla İslamın ataerkil yo- rumu arasında av nm vapmalıy ız diven kadmlar. İslamın tartışılmaya açılma- sını istediler. Ömeğin kadının çalı$mak zorunda olmadığını. kocanın kadının bakımını sağlaması gerektiğini söy ledi- ler. kocaları oıılara para vırmelivdi, Allah böyle istemişti. Erkekler bunu yapmayarak İslama karşı çıkıyor ve onlarısömürüyoıiardı. Bövledivorlar- dı. Böylece evde çalışan kadmlar da ücret almaya başladı. Kadmlar artık mollalann iervalannı dinlenıivor. Ken- dilerinegüvenmeye başladılar. Peçeso- runu şu an sorgulanmıvor. Diğer hak- lan daha önemli kadmlar için. Hükü- mete karşı çıktıklarmda büsbütün si- yah giy ini>oriar." Türkiye'nin laikliği konusuna dade- ğinen Hoodfar, "l'nuhnaym"dedi "şe- riat tepeden inme. kararnamelerle ol- du. İran'daki kadmlar buna ha/ır ol- say dı. cinshetlerine ait talepleri dile ge- tirseydi bu kadar acı olmazdı. Dört yıl acı çektikten sonra haklannın bir kis- mını geri alabildiler. Şeriat kitapta \a- zılı olmak zorunda değil. Sizde de İs- tanbul, An kara gibi kentler dışında şe- riat vaıiığını koruyor. Hâlâ çokeşlilik geçerli. Eğer İslam geleneği ataerkil ni- telikleri sorgulama/sa gerive dönüş ka- çınılmaz değil." İHDGenel Yönetim Kurulu üyesi ve Doğu-Güneydoğu Bölge Koordinatö- rû NebahatÂkkoçıseyaşanan sava§ın veaşıretlerinetkılerine değindi. Töre- lerin ağırlığından yakınan Akkoç. dı- liııi konu>amayan kadının vaşadığı ıle- tişımsizlıği. eğitımsizliği. kendi tlılın- de eğitim yapma hakkı olmadığı için süren sorunlan aktardı. 1980darbesiy- le bölgede binlerce erkeğin öldürül- düğünü. tutuklandığını. kay bedildiği- ni; bu v üzden binlerce kadının sokak- latanıştığını anımsatan Akkoç. bunun genel yaşamlannda değişiklığe vol aç- madığını, ataerkil yapının korunduğu- nu vurguladı. Bangladeşli Sultana KamaL, dinın köleliği daha güçlü kıldığını v urgula- dı. Kadın kurtuluşunun dinle karıştı- nlmamasını isteyen Kamal. farklı bas- kılardan söz ederken bağımsızlık sa- vaşını örnekledi. 1975 ten sonra savaş sırasında Pakistan'la işbirliğı yapan köktendinci grupların iktidan ele ge- çırıp sosyal adalet ve adil düzeni sa- vunduklarını anımsatan Kamal, bu- nun kadın hareketini etkilediğini. an- cak yıne de kadınlann devletle dinin bütünles,mesine karşı çıktıklarını söy- ledi. S e m p o z y u m d a K a r a d e n i z i n d u r u m u e l e a l ı n a c a k Patrîkhaneden çevreye destek LEVLA TA\ ŞA.NOGLL Fener Rum Ortodoks Patriğı Bart- holomeos ve Avrupa Konseyi Başka- nı JacquesSanter'inhimayelerındeil- gınç bir çev re sempozyumu düzenle- niyor. Düny anın çev re kirliliğinden en çok zarar gören yerlerınden Karade- niz'ın durumu ve nasıl kurtanlacağı- nın konu alındığı sempozyum. 1997'nin eylül ayında bir gemide ya- pılacak. Sempozyum. yapısı itibariyle 1995 Eylülü'nde yine bir gemide, Patrik Bartholomeos ve Edinburg Dükü Prens Philip'in himayesinde düzenlenen çev - re sempozy umuna çok benziyor: üs- telik de onun devamı niteliğinde. "Sempozyum II: Karadeniz Krizde" başlığı altında yapılacak sempozyuma bütün dünvadan 150'den fazla bilım adamı, din adamı ve düşünürün katıl- ması beklenıyor. Sempozyum. 20 Ey- lül 1997 günü Trabzon Linıanfndan kalkacak bir gemide başlavacak ve ge- mınin uğrayacağı Batum. Gelencik. Sulina. Varna. İstanbul ve Selanik li- manlan boyunca devam edecek. Ko- nunun sadeee Karadeniz'in kirliliği olmasına karsın gemininyolculuğunun Selanik'te bitmesinin nedeni. bu şeh- rin 1997'de Av rupa Kültür Başkenti ilan edilmiş olması. Bilim, din ve çevre Bu çev re sempozy umunda da bilim. din ve çevre unsurları işlenecek. Av- rupa'dan pek çok siv il toplum kurulu- şu temsilcısinin hazır bulunması da bekleniyor. Sempozy umun şeref ko- mıtesı Bartholomeos ve Santer dışın- da şu isimlerden oluşuvor: Rus Patrıği Aleksios, Canterburv Başpiskoposu Dr. GeorgeCarey,Gür- cistan Patriği Elias.\'atikan Temsilci- si Kardinal Roger Etchegarav, Dünya ^ahudi Kongresi'nden Haham Dr. Art- hur Hertzberg. Bulgaristan Patriği Maksimos. Şey h Tantav i El Azar, Ro- manya Patriği Teoctist, ABD Başkan Yard'ımcısı Al Gore. BM Genel Sek- reterı Butros Gali. Prens Sadreddin Ağa Han.Cousteau Vakfı Başkanı Jac- ques-Yves Cousteau. Turmepa Başka- nı işadamı RahmiKoç. Uluslararasi Bi- lim Cemıyetleri Konseyi Başkanı Dr. Julie Morton-Lefe> re, Max Planck Enstitüsü Başkanı Prof. Carl Fried- rich von \\eizsacker. Düny a Bankası Başkanı James NVolfensohn. SÖYLEŞİ ATTİLÂİLHAN Yanlış Muhalefet Yenişans oyunu: SayısalLoto e-posta : tan (a vol. com. tr ANKARA(AA)-MilhPi- yango (MP). Türk insanını venı bırşansoyunuyla. "Sa- yısal Loto" ile tanıştırma ha- zırlıklarını sürdürüyor. Yeni şans oyunu. katılımcıların I ile 49 ara.sındaki savı küme- sinden çekilişje belirlenecek olan 6. 5. 4 veya 3 sayının doğru tahmin edilmesine da- y anıyor. MP Genel Müdürü İlham Küsmenoğiu. vaptığı açıkla- mada. yeni ovunun bazı alt- yapı eksiklikleri bulunduğu- nu. bunların tamamlanma- sından sonra muhtemelen ka- sım ayında Türkiye'nin ye- ni oyunla tanışacağını söy le- di. Küsmenoğiu."'Altyapı ile ilgili sorunlan çözme uğraşı içerisindev iz. Bu sorunlarçö- züldükten sonra Sayısal Lo- to'yu muhtemelen kasım ayında piyasaya sunabiliriz. Ancak. vine de bir kesinlik söz konusu değil. Erteleme olabileceği için kamuoyuna zaman konusunda net bir açıklamayapamıyoruz" de- di. Loto Daire Başkanlığf nca hazırlanan oyun plan taslağı. Yönetim Kurulu tarafından onay lanarak yürürlüğe gire- cek. Oyun planında. "çekiliş günlerî. kaç adet numara üze- rinden ov nanacağı ve kaç nu- maranın doğru tahmin edil- mesi gerektiği, bir kolonun fiv an. dağıtılacak toplam ik- ramiyenin hasılata oranı ve doğru tahmin edilen numa- ralara ödenecek toplam ikra- miyenin hangi oranlarda pa>- laştırılacağı'"veralacak. Ku- ponların ön yüzünde. kolon sav ı.sı kadar sav ı kümesi. ar- ka yüzünde ise oyuıuın ov- nanmasi ve ikramiye öden- mesine ılişkin açıklamalar yeralacak. Biletin ön yüzün- de iseenaz. iştirakçininseç- tiği say ılar. barkod ve bilet gü- v eıılık numarası. arka yüzün- de ise bilet seri numarası ve ıdarece gcrekli görülen açık- iamalar bulunacak. Sayısal Lotooyununu. 18 vasından küçükler oynaya- mavacak. Eskiler öyle dememiş midır? "Huy canın altın- dadır, can çıkmayınca huy çıkmaz". Şimdi şu 'tesbiti' okur musunuz? "... halktan kopukturya, bileğine güveneme- diğinden mi ne, Türk aydınlarının çoğu sıkıştı mı, Batı'ya parmak kaldırır; hak hukuk hık mık diyerek, ülkesini şikâyet eder; AT'ye girmemi- ze, Avrupa insan haklan standartlarının Türki- ye'de gerçekleşeceği ümidiyle yandaş olan az değil, demekaynı mantık işliyor Haklanmızı Ba- tı'lılar alıverecek!.." "... yahu nedir? Tanzimat'ı unuttuk mu? Ona bu adın verilmesine sebep, Osmanlı iktisat, ti- caret ve hukukunun, Düvel-i Muazzama'nın (yâni Batı'nın) istekleri / çıkarları doğrultusun- da 'tanzim edilmiş' olması idi: Sözde hak eşit- liği, teşebbüs özgüriüğü, estek köstek; netice- de: devlet'i Âliyye, sizlere ömür!..." (Aydınlar Savaşı', III. Basım, s. 79. Bilgı Yayınevi 1996) Bu satırları 10 Mayıs 1987'de Milliyet te yazmı- şım. o günden bu güne aydınlarımızın tutumunda ne değişti? Hiç! Merkez Sağ / Merkez Sol'un söz- cüleri, onların media'daki hınkdeyıcileri, aynı şe- yı tekrarlayıp duruyor. Batı'ya parmak kaldırıp şi- kâyet etmekle, Refah ağırlıkıı koalisyona karşı şid- detli muhalefet yaptıklarını sanıyorlar. Karanlıktan korkan çocukların ıslık çalması gibi bir şey değil mi bu? Batı'yı ilgilendiren sadeee çıkarları, onlara do- kunulmadığı takdirde kim gelmiş kim gitmiş umu- runda mı: Kuveyt'in. Suudi Arabistan'ın Şeriat ül- keleri olduklarını ne çabuk unuttuk; maaşallah, gül gibi geçiniyorlar. Dahası, 'radikalliği' Sistem'le düşmanlık mertebesine çıkaran ülkeleri -meselâ Iran'ı, Sudan'ı, Libya'yı- doğru yolagetirmek için. 'Sistemin -hiç değilse VVashington ın- Anka- ra'daki 'ılımlı islâm' koalisyonundan medet umma- dığı. ne malûm? Yanlışın birisi, bence bu: islâm'a, daha doğrusu Şeriat'a karşı Batı'dan destek hayali kurmak! Fatura' kime çıkıyor?... Ayrıca. halka yâni seçmene 'Şeriat gelır bal' baskısı, iktidara karşı. geçerli muhalefet zan- nediliyor. Neresinden bakılsa yanlış! Böylesi kor- kutmalar etkili olabilseydi. RP oy yüzdesini bu ka- dar artırabilir miydi? Merkez Sağ / Merkez Sol yıl- lardır 'şeriat öcüsü'nü kullanıyor, Refah hareketi buna rağmen yükseliyor: o halde, asıl bu yükseli- şin sebebıni gerçekçi olarak araştırmak lâzım. Ol- dum olası söylerim, Türkiye'de Refah'a oy yığıl- masının nedeni ideolojik değildir, politiktir; ak- si halde dinsel platformu olan media'nın -tv ve basının- çok daha yoğun bir alâka çemberi içinde olması gerekirdi; öyle olmadığı gibi, alâ- kayı artırabilmek için bazılan lâikleşmeyi de- niyorlar. Neden? Seyırcı, -yâni halk. yâni seçmen- şeriata angaje değil de. ondan! Peki, siyasi düzey- de seçmenlerı Refah'a götüren nedır. bu araştınl- mamalı mı? 12 Eylül sonrası iktidarları. hep görüyoruz, ba- şarısız iktıdarlar; bırakın icraat düzeyindeki başarı- sızlıklarını, 'rüşvet, irtikâp, ırtişâ' paçalarından akı- yor: her türlü reziliiğin ve yolsuzluğun danıskasını yaptılar: jet/sosyete numaraları. seks ve uyuştu- rucu skandalları. borsa vefinans mafia'ları hep on- ların marifeti: neticede ahlâkın çöküşü, halka, -yâni seçmene- elbette bu iktidarların başarı- sızlığı olarak yansıyor; bence sorunun püf nok- tası da burada, zira Merkez Sağ / Merkez Sol koalisyonu, lâik; en azından kendisini böyle ta- nımlıyor; o yüzden de halkın önemlice bir kıs- mı toplumsal çözülmenin faturasını lâikliğe çı- kanyor. iş buraya dayanınca, 'şeriat öcüsü' etkili olabi- lir mi? Tam tersine. Refah bır 'sığınma limanı' iz- lenimi veriyor. ikinci yanlış da bu! Yalnız din-i mübin' mi?... Muhalefetin. bu izlenimı silebılmesi için. iktida- rın temel denklemini inceleyip ortaya koyma- sı şart! Refah Partisi, sadeee 'din-i mübînin selâ- meti' için mi faaliyettedir? Her parti. ekonomik ve sosyal bir çıkarlar 'manzumesinin' siyasi ifadesi ve örgütüdür: Türkiye'nin gelişmesinde. Rafah Par- tisi, hangi aşamayatekabül ediyor: bunu bilemez- sek, yâni muhalefetimiz. temeldeki nedenlerı sap- tayamazsa, seçmen kalabalığını etkıleyebilir miyiz? Asla! Hele Refah Partisi, birçeşit müslüman sos- yaldemokratlık kamuflajını kullanır, ezilenlerden ya- na olmak gibi sloganların arkasına saklanırsa! işe. memura. işçiye, dargelirliye zamla başlarsa!... Refah Partisi'ne muhalefet, belki de önce onun iddiaettiği gibi 'islamın kılıcı'olmadığını göstermek- le başlamalıdır. Bunun için 'Sistem'le ilışkileri de- şilmeli. uluslararasi ilişkilerınin gerçek mahıyeti araştırılmalıdır. Daha da önemlisi, ülkemizde ik- tidar olmasının, iktidar denklemini halkın lehi- ne değiştirmediğini kanıtlamak! Bu da önce o denklemi formüle bağlamayı, sonra da tartışmayı gündeme getiriyor. Ne dersiniz, deneyelim mi? http:// www. vol. com. tr/ A İLHAN http://www.ada.com.tr./-bilgiyay/yazar/ailhan.html
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear