Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 4 OCAK 1996 PERŞEMBE
12 KULTUR
Evin İlyasoğlu ile 'Zaman İçinde Müzik' adlı kitabı üstüne...
4
Okıır dinleyiciye, dnJeyici okııra dönüştü'
OYA ERGÜL
Evin İhasoğlu'nun Yapı Kredi Yayın-
lan"ndan çıkan "Zaman İçinde Müzik'"
kitabının yedi ay içinde üçüncü baskısı
rükendi. "Zaman İçinde Müzik" 10 CD
ya da 10 kaseti de içeriyor. Yeni basımı
yapılan kitabın aynca CR-Rom olarak
düzenlenmesi de söz konusu. Evin İlya-
soğlu ile bir müzik tarihi ve kılavuz ni-
teliği taşıyan bu kitabın doğuşu, nasıl bir
yöntemle hazırlandığı, kapsadığı dö-
nemleri \e yeni projeleri üzerine görüş-
tük.
- "Zaman İçinde Müzikr
' nasıl doğdu?
Yirmi yıl kadar radyoda açıklamalı
klasik müzik programçıhğı yaptım.
Uzun süredir Boğaziçi Üniversitesi \e
Marmara Üniversitesi'nin tletişim Fa-
kültesi 'nde müzik tarihi dersleri vermek-
teyim. tşte bu ortamlarda bu tür bir kita-
bın gerekliliğini sezdim. Okuyarak din-
lenecek. dinleyerek okunacak bir kitap
hazırlamamı dinleyiciler kadar öğrenci-
lerim deönermişti.
Ben de bilgisayanmın başına oturdum
ve dedim ki: "Bir dolu radyo ve konfe-
rans dinleykim var; onlann elekfriğini
dağıtmadan okuma ve dinlemeaçısından
en alımlısını sunmalıvım." Böylece bir
radyo ya da telev izyon programı sunar-
casına yola çıktım. Anlatım dilinde de
çatık kaşlı olamadım. Sanki onca dinle-
yici ve öğrenci karşımda oruruyordu. Ve
bunları bir söyleşi havasında onlara ak-
tarmalıydım. En zoru da yumuşak bir
anlatım biçemini başından sonuna, hıç
yitirmeden sürdürebilmekti. Bazen tek-
nik bilgilerle katılaşabiliyorsunuz bazen
de bir fıkra anlatmaya kadar işi hafifle-
tiyorsunuz. Galiba mesele panik yaşa-
madan dengeyi tutturmakta.
- Müzik tarihinde eleştirmeni anlatır-
ken ona bulunacak en güzel sandalyenin
elcktrikli olmasıgerektiğini biieanlatmış-
sınız! Peki az kitap okunan bir ülkede ki-
tabınız yedi a\ içinde üçüncü baskısını
tüketti. Bu sizi duvgulandırmış olmalı...
Tabii. alt tarafı bir müzik tarihi. geniş
kitlenin ne kadar ilgisini çekebiürşeklin-
de düşünülmedi değıl. Böylesi ilgi uyan-
dırması baskının vegrafikdüzenlemenin
çok alımlı olmasına da baglı. tyi bir kâ-
ğıtta güzel bir baskı, özenle yerleşmiş
renkli resimler... Insanları kitap okuma-
ya iştahlandıran etkenler bunlar. Bir de
okurken hemen müziği dinleme olanağı
yaratıldıgı için okuru içine aldı sanınm.
Okur bir yerde dinleyici oldu. dinleyici
bir noktada okura dönüştü. Kitabın ilk
T"^itabın başlıca iki yönü yar: Birisi sıradan
J y bir müzik tarihi oluşu. Ikincisi müzikle
J. X. hiç ilgisi olmayanlara müzik dışı araçlar
aracıhğı ile ulaşan bir kılavuz oluşu. İlk yönüyle
zamandizinsel bir şekilde müzik çağlannı,
besteci yaşamlarını. yapıt listelerini, çalgılan.
müzik biçimlerini vb. ele aldım. İkinci yönüyle
ise bazı açılımlar yaparak okuru metnin içine
çekmeye
çalıştım.
Orneğin George
Sand ile
Chopin'in aşkını
bir çerçeveye
yerleştirdim.
Kutular beni
yazar olarak
okuruma
ulaştıran gizli
pencereler oldu.
aks
stüdyolan
ıdaki
montajlarda her
biri 74 dakikalık
10 CD
hazırlandı.
Aslında bu
rakam ilginç. Çünkü bu kitapla birlikte klasik
müzik dalında yaklaşık 40 bin adet CD basılmış
oldu. Aynı şirketin yayımladığı pop veya
arabesk kasetlerin çok üstünde bir rakammış!
baskısı Yapı ve Kredi Bankası'nın ellin-
cı kuruluş. yıldönümünde Genel Müdür
Burhan Karaçam ın özel armağanı ola-
rak dagıtıldı.
Karaçam bu projeyi başından sonuna
dek destekledi. gerçekleşmesine önayak
oldu. Enis Batur'un yayın müdürü ola-
rak katkısı ve Mehmet Ülusel'in tasanm-
daki yaratıcılığı kitabı olıışturan en
önemli etkenler
- Valnız kitap değil, CD'ler de epe>
emek gercktirnıiş. değil mi?
Hem de nasıl. Önce bırbiri ardına ge-
lebilecek müzikleri seçtim. Sonra hangı
plak şirketince yavımlandığını aradım.
Kopya etmemize izın veren şirketlere her
müzik için telif ödendi. Bazı örneklen
kendimiz icra ettirerek özel kayıt yaptık.
Dağhan Baydurun çabalanyla Raks
stüdyolanndaki montajlarda her biri 74
dakikalık 10 CD hazırlandı. Aslında bu
rakam ilginç. Çünkü bu kitapla birlikte
klasik müzik dalında yaklaşık 40 bın
adet CD basılmış oldu. A> nı şirketin ya-
yımladığı pop veya arabesk kasetlerin
çok üstünde bir rakammış!
- kitabınızı yeni alacak olanlara kısa-
ca kitabın içeriğini anlatır mısınız?
Kitabın başlıca iki yönü var: Birisi sı-
radan bir müzik tarihi oluşu. Ikincisi mü-
zikle hiç ilgisi olmayanlara müzik dışı
araçlar aracıhğı ile ulaşan bir kıla\uz
oluşu. ilk yönüyle zamandizinsel bir şe-
kılde müzik çağlarını, besteci yaşamla-
nnı. yapıt listelerini. çalgılan, müzik bi-
çimlerini. vb. ele aldım. İkinci yönüyle
ise bazı açılımlar vaparak okuru metnin
içine çekmeye çalıştım.
Örneğın George Sand ile Chopin'in
aşkını bir çerçeveye yerleştirdim. Bir
başka kutuda arabesk'in tarihini anlat-
tım. Bir kutuda keman ailesini çızdım.
Bir başkasındaoperada Diva'yı. tarıh bo-
yu ünlü Diva'lan ve LeylaGencer'i ör-
nekledım. Kutular beni yaz:ır olarak oku-
ruma ulaştıran gizli pencereler oldu.
- Son baskıda kitabınıza ek vaptınız
mı?
Bınnciden sonuncusuna kadar bütün
baskılarda düzeltmeler oldu. Yazım ya
da tarih hatalan her sefennde gözden ge-
çırildi. Amahenüz bir başka edisvon \a-
pılnıış değil. Eklemelen \e temel deği-
şimleri yeni bir edısyona saklamak ı>e-
rek.
- Her müzikseverin bazı bestecilere ya
da çağlara ö>el eğilimi vardır. Si/ bütün
müzik çağlarını içeren bir çalışınavapar-
ken kendi eğilinıleriniz \ önünden zorlan-
ınadınu nıı?
Aslında en zoru buydu. Kitabın tümü-
nü. her çağı. her döneıni aynı bov utta tu-
tabilmek. Dediğinizgibi. kimi besteciye
ya da kimi dönenıe özel biryakınlıgınız
oluvor. Dığerlerınden fazlasinı ekleme-
meİisiniz. Orneğin yırminci yüzv ıl bana
çok ilginç geliyor. Yıllar boyu çağdaş
müzik programlan yapmış. kimselerin
dinlemediği yeni yapıtları diğer sanat
akımlannın ve toplumsal olayların ışığı
altında anlatıp çağdaş müziğin de çağdaş
edebiyat \eya resim sanatı kadar önem-
li olduğunu duy urmaya çalışmıştım. Sa-
nınm bu zaafımla yirminci yüzyıl bölü-
mü diğerlerinden daha seniş yazılmış ol-
du.
- Daha önce Türkiye'de müziğin
1950'den \e 1960'tan sonraki gelişmele-
ri hiç işlenmemiş gibiydi.
Ben Avrupa \e Amerika'dan birçok
çağdaş müzik plağı ve kitabı getirdim.
Yıllardır hep son gelişmeleri izlemeye
çalışıyorum. Yirminci yüzyıl konusunda
kendimi elimden geldiğince eğittim.
Çağdaş bestecinin amacı önceki yüzyı)-
lar gibi geniş bir dinleyici kitlesı yaka-
lamak değil; kendi çizgisi içinde derin-
leşmek.
- Kitabın son bölümü ve kompaktdisk-
lerin de sonuncusu çağdaş Türk müzigi-
ne aynlnıış. Bura\a kattığınız yapıtlan
nasıl seçtiniz?
Elimizde dijital kayıt yapabileceğimiz
kaynak bulunan besteciler öncelik ka-
zaııdı. Daha önce bir DAT veya CDüze-
rinde yapıtı kayıt edilmiş olanlardan ör-
nek vermek daha kolaydı. Bestecilik ta-
rihimizingelişimiaçısından önemli bul-
duğum ve kaydedilmesi için uzun zaman
gerekmeyen yapıtlann da kaydını özel
olarak biz yaptık. İlhan Mimaroğlu, Be-
tin Güneş ve Aydın Esen gibi bestecile-
rimiz özel olarak bu kitap için kayıt ya-
pıpgönderdiler. •
- Bundan sonraki projeleriniz neler?
Henüz İlhan Usmanbaş'ın yapıtlann-
dan bir kompakt disk düzenleyip kitap-
çığını Türkçe ve Ingilizce olarak yaz-
dım. Se\da Cenap And Vakfı'nın spon-
sor ettiği bu CD. Almanya'da Koch-
Schwann rırması tarafından basılacak ve
şubat ayında piyasaya çıkacak. Şu sıra-
larda bütün çağdaş bestecilerimizi içeren
kitap-CD birleşimi bir başka çalışma
yapmakta>ım. Cumhuriyetten bu yana
>etişen ilk kuşakları 25 Türk Besteci-
si Tuentyfive Turkish Composers adıy-
la Türkçe-lngilizce olarak hazırlamış-
tım. 1989 yılında Pan Yayıncılık'ın bas-
tığı bu kitabı geliştirerek 10 besteciyi
içeren \e yanında bu bestecilenn yapıt-
larının örneklendigi 5 kompakt diskin
sunulmasını amaçlıyorum. Aynca Za-
man İçinde Müzik kitabımın CD-Rom
olarak düzenlemesi söz konusu. bu yol-
da da çahşmalara başlayacağım.
Müzik dünyası 1996'da yoğun bir yıl yaşayacak
Kültür Servisi - Mûzik dünyasını
19%"da da yoğun bir > ıl bekliyor. Genel-
likle yıldönümlerinin belirlediği müzik
ajandasında. 1996 yılı. György Kur-
tag"ın 70. yaşı. Şostakoviç'in 90.. CJara
Schumann \e Anton Bmckner'in 100.
ölüm yıldönümü ve Edinburgh Festiva-
li'nin 50. yılı olarak görünüyor. Bu yıl-
dönümleri dünya çapında bir hareketli-
lik yaratacak bu yıl içerisinde.
Pittsburgh Senfoni Orkestrası şubat
ayı içerisinde 100. yaşını Kanarya Ada-
lan. Avusturya, Aiman>a. Ispanya. tngil-
tere ve Fransadaki müzikse\erlerle pay-
laşacak.
\jıton Bnıckner. ölümünün 100. yı-
lında bütün Avrupa'da anılacak. Viyana
ise Bruckner"i 3haftalıkbirfestivalle ve
yaz bo>oı açık kalacak bir sergiyle anma-
ya hazırlanıyor. Londra. Bruckner'i,
ocak ayı içinde. Sir Colin Davis yöneti-
mindeki Londra Senfoni Orkesrrasrnın
Bruckner'in senfonilerini seslendirece-
ği bir konserle anacak.
Bruckner'in senfonileri tsveç'te Stok-
holm Kraliyet Flarmoni. Malmö ve
Nörrkoping örkesrraları: Budapeşte.
Amsterdam ve Paris'te, Berlin Filarmo-
ni ve Cleveland orkestralan tarafından da
sesjendirilecek.
Ölümünün ardından 100 yıl geçen bir
başka müzisyen de ClaraSchumann. Pi-
yanist olarak tanınan Schumann 100.
ölüm vıldönümünde besteci olarak da
gündeme gelecek. Avrupa Kadınlar Or-
kestrası. Clara Schumann onuruna çe-
şitli konserlerplanlıyor. Bir başka ihmal
edilen kadın müzisyen Kaija Saariaho da
Salzburg Festivali sırasında gündeme ge-
1
996 yılı, György Kurtag'ın 70. yaşı, Şostakoviç'in 90., Clara Schumann ve Anton
Bruckner'in 100. ölüm yıldönümü ve Edinburgh Festivali'nin 50. yılı olarak
görünüyor. Bu yıldönümleri dünya çapında bir hareketlilik yaratacak bu yıl içerisinde.
lecek. Festivalde. Saariaho'nun "Chate-
au De L'Ame*" adlı yapıtının dünya prö-
miyeri Salzburg Festivali sırasında ağus-
tos ayında Londra Filarmoni Orkestrası
tarafindan seslendirilecek.
Buyılın önemli olaylarındanbirtane-
si de Londra'nın Barbican Konser Salo-
nu ile Berlin Konzerthaus arasındaki res-
ıni işbirliği. Bu işbirliği. Avrupaodaor-
kestralannın uluslararası niteliğini art-
tırma>ı amaçlıyor. Ortaklaşa gerçekleş-
tirilecek konserler dizisinin ilki. ocak
ayında Ingiltere'de ve hemen ardından
Almanya'da. lngiliz, Stockholm. Mo>-
kova ve Viyana oda orkestralannın katı-
lımıyla yapılacak. Bu konserlere katıla-
cak şeflerden biri olan Yuri Bashmet.
Kraliyet Filarmoni Orkestrası'yla birlik-
te. Alexander Çaykovski'nin \iyola ve
orkestra için > azdığı "HaroM In Russia"
adlı yapıtını haziran a> ı içerisinde Lond-
ra'da ilk kez seslendirecek.
Stockholm'de yapılacak olan gelenek-
sel Kraliyet Isveç Festivali bu yıl. !s\eç
sanatının önemli isimlerinden Jenm
Lind'e ağırlık \erecek.
1996. çellistler için. üç konçertonun
dünya prömneriyle. yoğun geçeceğe
benzi) or \em müziğin yorulmaz arayı-
cısı Mstislav Rostropoviç. bu üç yeni
konçertonon ikisini seslendirecek olan
ısim. Çello için bestelenen bu vapıtlar ın-
gilız besteciler Colin Matthe»s ile James.
McMillan'a ait \e ağustosayı içerisinde,
Londra Senfoni Orkestrasf nııı Rostro-
po\iç'c eşliğiyle seslendirilecekler. Bu
yıl içerisinde ilk kez \orumlanaeak olan.
çello için yazılmış yapıtların üçüncüsü
ise. Danimarkalı Pelle Gudmundsen'e
ait. Bu vapıtr. Morten Zeuthen ve Dani-
marka Radyo Senfoni Orkestrası. nisan
ayı içerisinde. Kopenhag'da yapılacak
Besteciler Bienali sırasında seslendiri-
lecek.
Besteciler Bienali. >aşlı ve genç 66
Danimarkalı besteciyi biraraya getire-
cek. Bir çok konser de bıenal programı-
na dahil. Danimarkalı besteciierin yapıt-
lannın seslendirileceği konserlerin yanı
sıra. Kopenhag. Ingiltere. Fransa. Hol-
landa. Polonya. Finlandiya, Isveç ve Da-
nimarka radyo orkestralanna da ev sa-
hipliği yapacak.
Haziran ayı içerisinde İngiltere'de ya-
pılacak Avrupa Futbol Şanıpıyonası da
sporla müzigi biraraya getirecek ve bir
çok konsere sahne olacak.
Berlin Filarmoni Orkestrası bu yıl da
Shakespeare'in yapıtlanndan esenlene-
rek bestelenen çalışmaları sunma gele-
neğine Prokofiev'in "Romeo ve Juli-
et"iyle devam ediyor.
Frankfurt. lngiliz Besteci John Tave-
ner'e. üç gününü ayınyor. Bu üç gün içe-
nsinde Ta\ener'in "The ProtecringVeil"
adlı yapıtının Almanya prömiyeri de
Frankfurt Radyo Senfoni Orkestrası ta-
rafından 3apılacak.
Avrupa'nın en büvük müzik olayı ise
ağustos a>ında 50. yaşını kutlayacak
olan Edınburgh Festivali. Festivalin bu
yılki konuklan arasında Nevs York Filar-
moni. Cleveland, Rusya Ulusal ve Oslo
Filarmoni orkestrası gibi ünlü orkestralar
ver alıvor.
ılPın devrim yıh yaptığı resfaıı sahte mi?
Marc Chagall 'ın bir resminin Sothebys 'te satüamaması sahte olabileceği kıışkıısıınu uyandırdı
Kültür Servisi - 20. yüzyılın en çok
tanınan Rus ressamlarından Marc
Chagall ın bir resminin. ünlü müzaye-
de kuruluşu Sothebv's tarafından dü-
zenlenen bir müzayedede alıcı bula-
nıaması. bir kez daha sahte resim do-
landırıcılığını gündeme getirdi. Re-
simlerinde Rus kö> \aşamısını yansı-
tan ünlü ressam. 1922 yılında Sovyet
rejiminin resimlerini yasaklaması üze-
nne ülkesıni terk etmişti. Chagall'ın,
Sotheb\ "s'te ortaya çıkan resmi. 1917
Sovyet de\Timı'yle aynı tarihi taşıyan
bir otoportre. Geçen ay \ew York'ta
5-7 mıKon dolar arasında başlangıç fı-
yatıyla satışa sunulan resim eğer satı-
labilmışolsaydı. bir Chagall rekorukı-
rılmış olacaktı.
Resmin satılamaması. orijinal olup
olmadıgı yolunda çıkan söylentilere
bağlanıyor. Sotheby's müzayede kata-
loğunda \erilen bilgilere göre. resim,
Chagall tarafından 1922 yılında Rus-
ya'yı terk etmeden hemen önce kız-
kardeşıne verılmıştı. Chagall'ın tam
yedi kızkardeşı olması ise. "hangi kız-
kardeşi'sorusunugetirıyorakla... Ka-
taloğa göre, Chagall'ın bu otoportre-
sı. 199O'lı yıllarda Rusya'dan Avru-
pa'ya getirildi. Ancak Sotheby's'in
herhangi bir ihracat belgesi göstere-
2
0. yüzyılın en ünlü Rus ressamlanndan Marc Chagall'ın
1917 Sovyet devrimiyle aynı tarihe rastlayan otoportresinin
Sotheby's tarafından düzenlenen müzayedede alıcı
bulamaması, resmin sahte olabileceği yolunda kuşkular uyandırdı.
Chagall Komitesi'nin verdıği olumlu rapora karşın ortaya çıkan
söyientiler. resim alıcılarını şüpheye düşürdü.
memesi. resmin Rusya'dan \asal ol-
mayan yollarla kaçırılmış olabileceği
konusunu da gündeme getırdı. Aynca
resmin yüze> ınde yeni sürülmüş boya
izlerine rastlanması. sahte olup olma-
dığı konusunda şüpheler de uyandırdı.
Sothebv's'e göre. resim restore edıl-
miş.Independent gazetesinde Geraldi-
ne Norman'ın yaptığı bir araştırmaya
göre. Marc Chagall'ın bu resminin öy-
küsü. sanat tarihinden çok. bir casus-
Iuk öyküsünü andınyor: Chagall. söz-
konusu resmıni en se\ dığı kızkardeşi
Lisa'ya vermış. Lisa ise. 50 yıl gibi
uzun bir süre bu resmi kürk bir man-
toya sanlmış birdurumda yatağının al-
tında saklamış. (So\ y et rejımı sırasin-
daChagaH'ınresımlenyasaklannııştı.
Lisa bu resmi bulundurmaktan hapse
gırebılırdı.) Chagall'ın kızkardeşı Li-
sa, özellikle kızının bir Sov yet genera-
liyle evlenmesini de gözönünde bu-
lundurarak. aılesıne zarar aelmenıesı
için Chagall'ın resminı yıllarca bir sır
gıbı saklamış. Sonunda sırrını torunu
Tgor Kornienko'ya açmış \e bundan
tam 20 yıl öncesinde. ölmeden hemen
önce. resmi ona teslim etmii;. Resmin
şimdıki sahiplen. Komıenko'yu tanı-
mı\or. Bazı kaynaklara göre. Kornı-
enko da resmi İsrail'de yaşamını sür-
düren kızı Oxana'ya vermiş. Resmin.
1990 y ılında Rusya'dan çıkanlmış ola-
bileceği sanıhyor. (Ancak bu dönem-
de. Rusya"da 1945 yılı öncesiyapılmış
herhangi bir resmin Kültür Bakanlı-
ğı'nın izni olmadan ülkeden çıkarıla-
mayacağı yasası hâlâ geçerlılığinı ko-
ruyordu.) Resim için herhangi bir ıh-
racat belgesi gösterılememesı. rcjımın
çöktüğü y ıllardakı karışıklığa bağla-
nıyor. Bir zamanlar Chagall'ın kızı
Ida'yla e\lı olan. Chagall uzmanı .sa-
nat tarihçisı Franz Meyer, "Resmi gör-
düğümde çok kirli ve harap durum-
da\ dı ki bu da kompozisMjjıa dengesiz
bir görünüm \eri\ordıı. Chagall'a ait
olabileceği hissi uyandıran bvlümkri
vardı ama güzel bir resim de0ldi. An-
cak ikinci kez gördüğümde. bahçede
günışığında baktım \e Kcsinlikle Cha-
gall'a ait olduğununa karar u>rdim~
diyor. Batı sanat pıyasasında hıçbır
Chagail resminin Meyerın ekspertizı
olmadan satılamadığı gerçeğı gözü-
nünde bulundurulursa. resmin sahte
olamayacağı diisüncesi doğııyor.
Bunun dîi ötesınde. Chagall'ın to-
runlan Meret. Bella \e Piet \le\er ile
Chagall'ın gavrımesru oğkı David
McNeil'in de aralannda bulunduğıı
uluslararası Chagall Komitesi'nin çe-
şıtlı sanat tarıhçılerine danışarak yap-
tıkları araştıımanın sonucu da resmin
kesınlikle Chagall'a ait oldıığu \o!un-
da. Chagall Komıtesf nmraporuna gö-
re. resim bundan 40-50 \ıl önce bu
Rus restoratör tarafından restore edil-
nıış \ e bu işlem sırasında resmin kom-
pozisyonundaki dcngebozulnuış. Rc-
sinı. g,eçen a\kı Neu >brk müzayede-
sineçıkmadanöncedc'birciladangeç-
miş'... Lzmanlar resmin onjınallığı
konusunda gihence \eııvor ama. re-
sımle ilgıli çıkan söylentılerden nem
kapan resim alıcılarının simdilık bu
re>me >anaşıııa\ jcağı diılaşılıjor
IŞDLDAKVEYELPAZE
ATİLLA BİRKİYE
Unutuşun Acısını mı
Çekiyonuz?
Sevmekten çok mu uzaklaştık? Birini sevmekten,
bir canlıyı sevmekten çok mu uzaklara düştük?
Duygularımız, artık bizimle birlikte değil mi; bede-
nimızin bir parçası değil mi?
Yitik aşkların ardından yaşanan hüzne, yitirilenle-
rin derin acısına karşın; aldatılmaların, bırakılışlann
ve terk edilişlerin; toplumsal acıların bıraktığı onarıl-
maz yaralara karşın, hep sevgiyle yaklaşmak artık bir
düş mü?
Sevgi hiç olmadı mı? Yoksa onu da mı yitirdik.
Öteki yitirdiklerimız gibi...
Babası için ağlayan küçük bir çocuğun ağlamak-
lı sesinin bir başkasında gözyaşlarına dönüştüğü
günler çok mu gerilerde kaldı? Trende, vapurda sa-
kız satan çocuğun görüntüsünü artık çok mu doğal
karşılıyoruz?
Birinin bize gönülden elini uzartığı; hiç karşılıksız
elimizi uzattığımız günler de mi çok çok gerilerde
kaldı?
Ya umut ya umutsuzluk; ya mutlu ya mutsuz... Iki-
lemleri hep biz yarattıysak, niye terazinin öteki kefe-
si boş kaldı? Yani sevgi, umut, mutluluk...
Bunca savaşın, kanın, haksızlığın içinde umutlu
olunur mu? Bunca savaşın içinde yazılanlar ve ya-
şanan aşklar ne peki?..
ikilemlerden uzaklaşıp yaşamayı denesek; hani
tüm benliğimizle yaşamayı bir denesek. Nasıl olsa
acılara alıştık. Ne acıdan, ne umutsuzluktan kurtu-
lamadık kendimizi bildik bileli; o halde en büyük iş,
yaşama nüfuz etmek değil mi?..
Tüm bunca yaşanmışlıklar bizi sevgisizliğe götür-
dü demek, ne kadar da bize uygun.
Çevremizi kuşatan acıları, mutsuzluğu, umutsuz-
luğu, hüznü, ihaneti, işkenceyi, zulmü gördükçe, tüm
bunları yıllarca ve yıllarca yaşadıkça sandık ki sevgi
de yok...
Her şey bir yana, kendimizi de sevmeyi unuttuk.
Sevsek bu kadar haksızlık yapar mıydık kendimize.
Düş kurmaktan bu kadar çok uzaklaşır mıydık. Bı-
raktım gündüz düşlerini, gece düşlerinden bile vaz-
geçtik.
Düşlerimiz de sararan sonbahar yaprakları gibi
toprağadüştü...
Bir zamanki düşlerimize ne oldu? Yakamıza taktı-
ğımız kırmızı karanfillerin kokusunu da unuttuk. Elin-
den oyuncağı alınmış çocukların ağlamaklı sesi mi
sardı dört bir yanımızı? Hiç yakıştı mı bize; sevgiyi
yitirişimiz.
Güne sevgiyle başlamak; güne sevgiyle uyanmak
değil miydi mutlulukların en güzeli. Bir dokunuşu,
duyguların taşındığı parmak uçlarının sıcaklığını yü-
reğin üzerinde duyumsamak. turuncu bir ışığa göz-
lerimizi açarken...
Hepsini yaşayıp öğrendik de şu sevgiyi taşımayı
bir türlü öğrenemedik galiba. Bir kimlik kartı gibi sev-
giyi üzerimizde bir türlü taşıyamadık.
Oysa kimlik kartlarımız bize hep soruldu. Galiba
sevgiye bu yüzden yer kalmadı yüreğimizin üzerin-
deki gömlek cebimizde taşıdığımız kişisel tarihimi-
zin ipuçlarından.
Ağaçlan kestik ya da yaktık: denizin maviliğini pet-
ledik, naylonladık; köpeklere taş atmayı bir yetenek
saydık, kedileri tekmelemekten utanmadık. Öteki
canlılar da sevgisizliğimizden paylarına düşenleri ne
yazık ki aldrlar.
Meğerse içimizde taşıdığımız sevgi, ne kadar ge-
çiciymiş. Sevgi, acı gibi, hüzün gibi, bedenimizin ve
beynimizin bir parçası değil mi?
Olumlulan unuttuk da olumsuzlukları hep yaşa-
dık.
Asıl unutmamamız gereken, sevginin kendisiydi.
Düşmana inat içimizde yeşerecekti. Bizden önceki-
lerden alınıp bizden sonrakilere devredilecekti. Ol-
madı mı; olamadı mı? Yoksa hâlâ diyebilir miyiz, as-
lında her şeye karşın zaman var daha...
Hani zamana bırakmıştık ya aşkı, sevgiyi de öyle
düşünmek gerek. Madem ki henüz zamanı doldur-
madık, madem ki zamanı biz tanımladık, o halde hiç-
bir şey için geç değildir, unutma...
Ama, unutuşun acısını çekiyoruz galiba...
Yeni biryıla başhyoruz. Belki de ötekılerden hiç far-
kı olmayan bir yıl olacak... Belki yine yakınlarımızı yi-
tireceğiz, yeryüzünde akan kan durmayacak; açlık,
yoksulluk bitmeyecek.
Bir başka açıdan bakarsak, nasıl ki hayat bütün-
lüklüdür, yeni bir yıl. yarım bırakılmış işleri bitirmek
için bir fırsat aslında. Adı üzerinde, yeni bir yıl. Yeni
işler yapmanın da olanağı olmalı.
Ama unutmak değil, geçmişe sünger çekmek de
değıl; hep anımsamak, bunca belleksiz yaşamamı-
za karşın bellekli olmayı da öğrenmek. Unutmak hiç
değil; tam tersine unutmuş olduklarımızı da yeniden
anımsamak:
Sevgi gibi... Duyarlılık gibi... Aşk gibi...
AKM'de İnsel Inal sergisi
Kültür Servisi - insel İnal. Atatürk Kültür
Merkezi'nde "Sistem" adını verdiği bir enstalasyon
hazırlıyor. Günlük yaşam kaygılanndan oluşturulmuş
sergide seyircinin oluşturacağı ses \e özel bir alet ve
sharp vision ile görüntüye çevrilerek duvara
düzenlenmiş asemblajlann üzerine yansıtılacak.
Böylelikle seyircinin. günlük yaşamda olduğu gibi
sergide de bu defa sergi sistemine katılması bekleniyor.
tnal'ın sergisi 10 - 21 ocak tarihleri arasında AKM
Küçük Salon'da izlenebilecek.
Wainwpighttan Amerikan folk
şarkıları
Kültür Senisi - Amerikalı folk country şarkıcısı
Loudon Wainwnght III. yann akşam saat 20.30'da
Major Müzik Organizasyon işbirliğivle Cemal Reşit
Rey Konser Salonu'nda bir konser verecek. 196!
yılında Ne\vport Folk Festivali'nde gördüğü Bob
Dylan'dan sonra bu sanatçıyı kendisine model olarak
seçen ve müzik \aşamını uzun \ıllardır başanyla
sürdüren VV'aınvvrıghı. 1985 yıiında Tm Alright" ve
1986"da "More Love Songs' adlı parçalarıyla
Grammy'ye ada> gösterildi. Folk tarzında gösterilse de
aslında Amerikan müzıklennin tümünü kullanan sanatçı
çizgi dışı müziği ve sözleriyle de dikkat çekiyor.
Pekin Operası yaşam savaşı
veriyor
PEKİN(AA) - Geleneksel Cin sanatlannın başında
gelen Pekin Operasi; gerek sanatçı. gerekse izleyici
açısmdan eski günlerini anyor. C'in'deki 300 opera
türünden biri olan ve yaklaşık 200 yıllık geçmişe sahip
olan Pekin Operası 1980'Ii yıllarda Cin'deki değişim
rüzgârlarından etkilenerek modern sanatlar \e yeni
eğlence türleri karşısında çekicilığini yıtirmeye başladı.
Pekin Operası sanatçılanndan Zhu Shihui. Pekin
Operası'nın 1950'lerdeki altın dönemiyle
kıyaslandığında tarihinin en kötü günlerini yaşadığını
belirterek "Bir şa.rkıcının bir şarkı sövleyerek
kazandığını. ben. 10 yılda kazanamıyorıım. Pekin
Operası sanatçıjan yaşam kavgası \enrken bu sanatı
yeniden nasıl canlandıracaklarını düşünemi\orlar"' diye
vakınıvor.