23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 28 OCAK 1996 PAZAR 12 BIR KONU BIR KONUK Ozgürlük veDemokrasiPartisi GenelBaşkanı Uras, muhalifkesimlerikucaklayacaklarmı belirtiyor: ANKARA NOTLARI • Türkiye'deki bu ve bir dizi meselenin doârudan toplumsal failîeriyle tartışarak, bu politikalar büyük ölçüde ortaya çıkacak. Bu kavramların içeriğine ilişkin ciddi zorluklar var. Ama kamusal mal ve hizmetlerin özelleştirilmesi, temel bir meseledir. • Burjuvazi, kendi suretiyle bir dünya yarattı. Biz de kendi suretimizle bir dünya yaratmak zorundayız. Bu düzeni, kim kâr ediyorsa onlar savunuyor. Bizim, mülkü kadar beyni olanlarla entelektüel, teorik politik ve ideolojik bir hesaplaşmamız olacak. Aşk olmadan mesk olmaz - Aşk bep var. Aşkm sosyalizmle ilgisi ne? Katı ve sert görünmemek için mi bu sloganı kullandınız? - Kendiliğinden çıktı. Genel anlamda davetimizdeki temalara ilişkin bir sevdadan bahsedilivor. Parti. bire bir aşk işiyle ilgilenmiyor. Bunu bir metafor, bir tema olarak kullandık. Medya bunu ön plana çıkardı. (jnutmamak gerekir ki aşk, belki en de\rimci ideoloji. Böyle bir aşk, böyle bir sevda olmadan bir şey yapılamaz. Bunu hiç âşık olmayan, sevdayla yanıp tutuşmayan bürokrat zihinlerin. yüreklerin anlaması zor. Aşk,endevrimci ideolojidirSERPİL GÜNDÜZ Ankara cia geçen pazar "şenliklerie,sloganlarla ve şarkılarla" toplanan binJerce sosyalist. Ozgürlük ve Demokrasi Partisi'nın (ÖDP) kuruluşunu kutla- dı. Parti çağnsındaveralan "sıcacüVsloganlar. mu- halifherkesimi kucakladı "Aşkın veDevrimin Par- tisi" olması. basının ilgisini çektı. Çünkü Türki- ye'deki sol, çektığı onca sıkıntı içinde "aşk~ı hep ertelemişti Partının genel başkanlığına 36 yaşındakı Iktisat Fakültesi Doçentı L'fuk L'ras getırildi. Uras: eme- ğin. özgürlüğün. içtenliğın, düriistlüğiin. düşunen- lerın. beraber olmanın. hayal gücünün, vefanın, renkierın. şıırın. arkadaşına dokundurtmayanlann. aşkın, pes etmeyenlerin. kadınların, parasızlann, laikliğın. se\ ıncın ve korkmadan söyleneeek bırçok deâerın szenel başkanı olarak sorulanmızı yanıtla- dı." - Ka\ga efmeden yapabilecek misiniz? - Bu ka\ganın bellı bir protokolü. usulü. adabı olursa hıç problem degıl. Burada zihınsel rekabe- ti kastediyorum. fızıkı kavgayı değıl. Aslında so- lun en genış yapılanması olduğunu ıddia ettiğımiz bu yapılanmada. pekâlâ aksı fıgürler yan \ ana du- rabilır. Bunudenemek zorundayız Bugüne kadar gelınen nokta. her şeyin umulandan iyı olması. bıze mayanın aırtuğunu gösteriyor. Biz. belki za- man zaman belli sancılar taşıyarak. bu sürecı gö- türeceğız. Bu süreç, bellı adabı. estetigı olan kav- galaradayanarakdinamizmbulacak. Bukavgala- nn bizi zenginleştireceğini düşünüyoruz. Çünkü kavgamız. bizimle değıl düzenın temel dayanak- lanyla olacak. Küçük kavgalar. bu büyük kavga- ya su taşıdığı zaman bızım ıçın anlam taşır. Tüm ezilenlerin temsilcisi olacağız - Eşcinsellere. birçok sosyalist iilkede baskı uy- gulandı. Küba da bildiğimiz bir örnek. Siz parti- nize eşeinselleri de çağırıyorsunuz. - Bu sloganlar, sokaktan ve hayatın ıcinden ge- liyor. Geçmışte her kesim. her eğılim. büyiik öl- çüde kendi sorunlanyla sınırlı biralan içinde ya- şıyor. kendi dışındaki yaşam alanlanna dikkat et- miyordu Biz ezilen. horlanan bürün kesımlerin problemlerinı. kendi problemimız kabul ediyoruz. - Sosval demokratlardan farkınız ne olacak? -Sosyal demokrateğılimli figürler. buyapılan- manın içinde zaten var. Sosval demokrat değerle- ri de kapsadığı için solun en geniş cephesınden söz ediyoruz.,Ama düzenle bütünleşen. dolayısıyla bunun bütün sorumluluğunu üstlenen sosval de- mokrat partilere emanet ertiğımiz dostlanmız. bi- ze doğru akın etmış durumdalar - Parlamentoya mı. sokağa mı dönük politika yapacaksınız? Toplumsal muhalefeti nasıl örgütle- yeceksiniz? - Türkıve'nin sahıci sol partisi olarak.«okak- parlamento ıkilemine sahip değilız. Hem sokak- tay ız. hem sıyasi düzeninin meşru kurumlan ıçın- deyız. Sokakta olduğumuz için parlamento farklı olacak. parlamentoda olacağımız için sokak fark- lı olacak. Kuşak tartışması anlarmız - Eski sosyalistlerle veniler nasıl bağdaşacak? Kongrede neredeyse üç kuşak bir aradavdı. - Ku^aklar düzev ınde bir tartışma. bana hep an- lamsızgehr. 68 kuşağı. geleceğe ınanan bırkuşak- tı denır. Ama gelecek geldiğınde de "Ne güzeldi o günler" diye geçmı^ı özlemle anan bir kuşak. Dolav ısıyla o sıkışıklığı aşarak 68 kuşagı ıle 78 ku- şağının bu proje içinde bütünleştiğini. 80"li yılla- nn darbe kültüründe yetişmiş tek tip insan figü- rüne karsı önemlı bir cephe oluşturduğunu görii- yoruz. Sadece kuşak eksenınde ya da entelektüel düzeydeki aynmlardan yola çıkarak. bu partinin espnsıni yakalamak mümkün değildır - Bu kadar ügi bekliyor muydunuz? Bu ilgivi ne- ye bağlıyorsunuz? - Insanlar. dar kadro politikalarına dayanan ve kendi ıçlenne kapanmış anlay ışlann dışına çıkma özlemini yaşıyorlardı. tlk defa burada kendilerini ifade edebileceklerını gördüler Çünkü Türki- ye"nin bugünkü sivasi fotoğrafına baktığımızda. hiç kimse. kolay kolay "Kendimi bu tablo içinde görebiliyorum. Kendimi bu tablo içinde ifade ede- biliyonım" diyemiyor. Tam da böyle bir zamanda bu hareketin ortaya çıkması son derece anlamlı. - Solun bitmediğinin göstergesi ne sizce? - Başlı başına kendımizi ortaya koyuş bıçimimiz bunun göstergesi. Türkıye'de böyle bir politik ihti- yaç vardı. Biz. bu politik ihtiyacı karşıladık. Türki- ye'nin temel politik ihtiyaçlanna karşılık düşen bu proje, aynı zamanda bu politik ihtiyaçları yeniden tarifederek önemli katkılarda sağlayabilecek. Tür- kıye'de ciddi bir iktisadi kriz var. Uzun zamandan beri bu iktisadi kriz. geniş kesimler aleyhıne çözü- lüyor ve ciddi bir meşruiyet kriziyle karşı karşıya kalıyoruz. Bu, sıyasi temsıl krizi anlamına geliyor. Biz, geniş kitlelenn kendıni ifade etmesi ve kendi- ni gerçekleştirme kanallan yaratarak bu krize kar- şı farklı bir yaşam biçimı önenyoruz. Sol partinin toplumsai kökleri var - Bazı yazarlann sizey önelik eleştirileri var. "Işçı sınıfı bıttı, teknolojı devrımı yaşanıyor. Büyük de- ğişım donemı başladı. ama bizım solcular değişme- di" şeklinde. Ne diyorsunuz? - Şımdi bırtür kurgudan. zihınsel tasanmdan ha- yata bakarsanız. bütün bunlar haklıvmış gıbi gözü- İcüyor. Halbuki hayatın kendi çok renklılığınden yola çıkarsanız ve bu çıkışınızın bir sahicilıği var- sa, bu sizi gerçek anlamda bir sol parti halıne geti- rir. Emek ve düzene ilişkin acılan olan muhalif ke- simin partisi haline getırir. Şınıdı bu. reel bir ger- çeklik midır? Yoksa zihınsel bir kurgu mudur? Biz. bunun bir reel gerçeklik olduğunu düşünüyoruz. Bu gerçeklik. insanlığın eşitlik ve ozgürlük ütop- yasıy la bütünleştıgı zaman bütün bu renklilık orta- ya çıkıyor. Günü birlik hayata döndüğümüzde. >ol partinin ciddi toplumsal köklerı olduğunu görürüz. Karizmatik tider efsanesine son verecegi/ - Sosyalistlerde doğal liderlik önemlidir. Siz nasıl kabulleniidiniz? - Doğru. Partimizinanlayışıylailgıli bir şey. Ben değıl. başkası da olabilirdi. Çünkü biz taban-tavan. Kendimizi yeniden üreteceğiz - Partinin dinamikkrini hangi kesimler oluşturacak? -.^tp^kçıler. çalışanJar, topkın®n bütün muhalifleri, ezılenleri, sömürülenlerı kendini ifade edemeyenler, kadınlar oluşturuyor. Bu yaygınlaşacak \e derinleşecek. Bu öyle bir dünya kı. bu dünvaya totolojik bakanlar. yani dairesel bakanlann anlayabilnıesi biraz zor. Aşağıdan yukarıya yapılandığınızda. değişik bileşimler yan yana geldiği zaman ortaya çıkan çoğulculuk \e renkliliğın. partinin projelerine dinamizm kazandırmasında yatıyor. Dairesel bir dünyada yaşıyorsanız. kendinizi çok önde zannederken geniş kitlelenn gerisıne düşmüşsünüzdür. Önemli olan, o dairesel dünyalardan çıkıp ufkunuzu ileriye doğru genışletmektir. Ufuk öyle bir şeydir kı ulaştığınızı zannedersiniz. yaklaştığınızda ıse uzaklaşan bir şeydir. Bizim tüketeceğimız nihaı hedeflerimiz yok. Kendimizi yeniden üreterek. hergün yeni hedeflere ılerlemeyi düşünüyoruz. Parti Genel Başkanı L'fuk L'ras emeğin, özgürlüğün, düşünenlerin. laikliğın par- tisi olduklannı açıkladı. (Fotoğraf K.AAN SAGANAKl Dinozorlarla karafatmalar savaşı - Sosyalist dinozorlar da denüiyor size... - Muhalif figürlerin az olması ya da yalnızlığı. kelaynak ya da dinozor benzetmesıyle ifade ediliyor. .Az olan kötüdür. çok olan ıyidir diye baktığınızda. çoğa belki en iyi tekabül eden karafatmalardır. Biz de böyle bir metafor kullanarak. bu iddiaya dinozorlarla karafatmalar mücadelesi demıştık. Aristo da der ya. sayılardeğil ağırlıklar önemli diye. Biz. ağırlıklann önemli olduğunun bilincindeyız. ama sayılar da bizim için önemli. Var olan kitleselliği yeni halelerle genişleterek, bu tartışmayı da arkaik kılacağız. - Kemalistlerden sizi ayıran ne? - Bızi ayıran bir şey yok. Hayatın bütün renkliliği burada yansıyacak. Kemalistlenn önemli bir kesimi, bu •projeye eklenecek. Kemalizm tarifine ilişkin problemler de yaşanmaya başladı bu ülkede. Anayasa Mahkemesi Başkanı'ndan eskı DGM Başsavcısf na kadar bir dızı ınsan. sanki kendilerini avnı terimle tarif ediyoriar. Ama ıçerikleri farklı olabılıyor Liberal Kemalistler var. post Kemalisler var. Biz. bu konuda geniş muhalefet cephesıy ie omuz omuza adım atmaktan yanav ız. Ama bu konularla ilgili hayatı tartışma ihtiyacı içinde olanlarla oluşturacağımız tartışma mekânlannda uzun tartışnıalar için imkân sağlanz. Onlar tartı^ırlar. biz de ha>atın içinde adım atmava devam ederiz Arada bir de onlara kulak verırız. lider-taban gibi ikilemler içinde değıldik. Zannediliyor ki Türkiye'de ön plana çıkan kariz- matik lider. olmazsa olmaz koşuldur. Biz. bu ef- saneyi de ortadan kaldırmaya kararlıyız. Epeydir partiyegenel başkan anyorduk. Ne türözelliklerol- ması gerektigi konusunda düşünürken, politika de- nen oyunun aynntılannı okuyabılecek kadar zeki. ama hayatı bundan ibaret sanacak kadar da şapşal olsun diyordum. O yüzden arkadaşlanmın beni bu role uygun görmelerıne bıraz alınmadım değil doğrusu Promete'nin ateşini devralacağız - Türkiye'de sol özeUeştirmeye sıcak bakmadığı için devletçilikie suçlanıyor. - Türkıyetleki bu ve bırdızi meselenin doğrudan toplumsal failîeriyle tartışarak. bu politikalar büyük ölçüde ortaya çıkacak. Bu kavramlann içeriğine ilişkin ciddi zorluklar var Ama kamusal mal ve hizmetlerin özelleştinlmesı, temel bir meseledir. Bunun detaylandınlmasına ilişkin bütün toplumsal faillerin kendilerıni nasıl ifade edecekleri bizim için önemli de- ğıl. Biz zaten bunun kanallannı açacağız. Biz, hayata eleştirel ba- kan kesimlenn sesi olduğumuz- da. demokratık mekanizmalarda bütün bu temalar tartışıldığında, özelleştirme konusundan tutun da bır dizi temel şey toplumun bütü- »nünde kendlnı ifade euiğuıdt, önümüze önernli bir fotoğraf çı- kacak. Bunu Türkiye'nin en zen- gın entelektüel biriİamiyle birleş- tırdığımız zaman, Promete'nin ateşini devralmayı hak ettığimi- zın ıpuçlan ortaya büyük ölçüde çıkacak. Burjuvazi, kendi suretiy- le bır dünya yarattı. Biz de kendi suretimizle bır dünya yaratmak zorundayız. Bu düzende kım kâr ediyorsa düzeni onlar savunuyor. Bızım. mülkü kadar beynı olan- larla entelektüel. teorik politik ve ideolojik bir hesaplaşmamız ola- cak. Bunun ıpuçlannı masallarda da bulmak mümkün. Alis Harika- lar İ/Ikesfnde diye bır masal var. Orada Alis. aynadan atlayarak gerçeklik dünyasından çıkıp ha- yallerdünyasına geçıyor. Tav şana soruyor. şimdi nereye gidiyoruz diye. Tavşan da da diyor kı. nere- yegitmek istediğine bağlı. Biz, bu nedenlerle insanlara son sözü söy- lenmış bir program sunmadık. Geçmişten ders aldık -Geçmişten nasıJ bir ders çıkar- dınız? -Muhalif hareketin deneyimin- den ders çıkararak buralara gel- dık. Kendi dışımızdakı düzene muhalif bütün güçlerle bırleşerek geliyoruz. Bu proje, bu süreçten nasıl dersler çıkardığımızın bir göstergesi. Dogmatizmın en iyi ta- rifı. ınsanın kendi bıldiğine tutsak olması. Herkes kuyunun dibinden bakıp gökyüzünde gördükleriyle sınırlı olduğunu zannediyordu. Biz, kuyularımızdan çıkıp gökyü- zünün sandığımızdan çok daha ge- niş olduğunu gördük. Çok faşizan. otontereğilimlerin olduğu birtop- lumda yaşıyoruz. Partimiz, o an- lamda bir rürokul olmalı. Hepimiz kendimizi yeniden tarif edip eğit- meliyız. İşımiz. Trakyalı hemşen- miz Spartaküs gibı kolay değıl. O- nun döneminde insanlann bilek- lerınde prangalarvardı. Şimdı zi- hinsel, görünmeyen prangalarla uğraş.ıy oruz. Ama başanlı olacağı- mız konusunda en ufak bır tered- dütüm yok. Hepimiz kollanmızı sıvadık. ÇALIŞANLARIN SORULARI SORUNLARI / YIOIAZ ŞÎPAL SORL: 1968 >ılında ilk kez Türkiye'de sigortah çalışma\a başladım. Bu sigortah çalışmam 2 yıl 5 av sürdii. Daha sonra serbest ve sigorta dışı çalıştım. 1977 vılında Almanya'ya çalışmaya geldim. Bugüne kadar ara verme- den çalıştım. Şimdi >urda dönü\orum. Yur- riçinde ve yurtdısındaki çalışmalanm 25 >ılı gecti. Sorulanm şunlar: 1) A> lık bağlanması için aranan şartlar nelerdir? 2) \urda döndüğümde Aimanya'daki çalışmalarımın tümünii mü borçlanmak zorundavım? 3) 1945 doğumluyum. Eğer çalışmalarımın tümünii borçlanmakzorunda değilsem.en az kaç vıl (veya gün) borçlanmalıyım ki emekli a\ lığı alabilev inı'.' 4) Bana bağİanacak a> lık. hangi kazanca göre ve kaç yıllık kazanç or- talamasına göre hesaplanacakbr? (P. Y.) YAMT: 1) 3201 ;>a>ılı Yurtdışında Bulunan Türk \atan- Yurda dönüyoruın daşlarının Yurtdışında Geçen Sürelerının Sosval Güvenlıklerı Bakımından Değerlendırilmesı Hakkın- da Yasa'nın 6. maddesı uyannca. yurtdışında geçen ve değerlendırılen sürelere göre a> lık bağlanabılme- sı ıçın; "a) Yurda kesin dönülmüş olması. b) Tahakkuk ettirilen döviz borcunun tamamının ödenmiş olması. c) Döviz borcunun tamamının ödenmesinden son- ra vazılı istekte bulunulması. şarttır." Sıze. yundı^ında geçen \e değerlendırme kap- samına alıııan sürelere göre yaşlılık avlığı bağlana- bılmesı. bu üç koşulu verıne getırmenize bağhdır. 2) 32ÜI savılı yasanın yürürlüğe gırdığı 22 Vlayıs N85 tanhınden sonra yurda keSın dönüş yapanfar, vasanın 3. maddesine göre: istekte bulunmak ve yurtdışında geçen sürelerin tamamını \e>a dilediği kadannı dövizolarak ödemek şartıvla borçianabilir." i20\ »avılı vasa. sıze Almanya'da ve borçlanma kapsamtnda geçen sürenın tiımünü va da bır bölümünü borçlanabılme hakkı tantmiitır. Kısaca. borçlanılacak iüre ısteğınıze bırakılmıştır. 3) Sosval Sıgortalar Ydsası'nın 60 c maddesıne göre Sosval Sıgortalar Kuruınu'nca vaşlılık aylığı bağlanabılmesı ıçın. yurtdışmdan kesm dönüş >a- panlann. "Kadın ise 50. erkek ise 55 vaşını doldur- mamış olmakla beraber. kadın ise 20. erkek ise 25 \ ıl- dan beri sigortah bulunması ve en az 5.000 gün. Malullük. vaşlılık ve ölünı sigortaları primi ödemiş olması şarttır." 1968 vılında ılk kez sigortah olduğunuza göre yasanın erkek sigortalılar ıçın aradığı 25 yıllık ^ıgo^- talılık süresi. 1993 y ılında dolınuş durumdadır. Av lık bağlanabılmesı ıçın bu 25 yıllık sıgortalılık süresı içinde avrıca 5.000 gün malullük. vaşlılık ve ölüm sigortaları primi de ödemek zorundasınız. Bu 5.000 günün 2 yıl 5 aylık bölümü (870 gün) Türkıye'de ö- denmış durumdadır. 5.000 günü tamamlamak ıçın gerıve 4.130 gün (11 yıl 5 ay 20 gün) kalmaktadır. 5.000 (dolması gereken gün sayısı)-870 (Türkıye'de sigortah geçen gün sayısı)= 4.130 (borçlanılması gereken gün sayısı). 4) Günümüz venlerıne göre 1 Amerikan Doları. yaklaşık. 60-61 bın Türk Lırası dolayındadır. 1 gün ıçın 60 bın lıra prım ödeyen sıgortalınm prıme esas aylık kazancı 9 mılvon lıradır. Sosyal Sıgortalar \asası Ek Madde 34 uyannca, Sosval Sıgortalar Kurumu'ndan 1996 vılında aylık bağlanması ıçın başvuruda bulunanlar ıle ölenlenn hak sahıplenne bağİanacak ayiıkların hesabında. I Ocak 1988 ıle 31 Aralık 1995 arasında geçen son sekız takvım yılı sigçrta primıne esas kazanç göz önüne alınaeaktır. MUSTAFA EKMEKÇİ Uğur Mumcu'ya Yazılar II Uğup Şimdi Hep Yerde! Uğur Mumcu'nun canına kıyanlar yakalanacak mı? Başbakan Süleyman Bey (1993'te başbakandı) "Yaka- layacağız" diyor; Içişleri Bakanı İsmet Bey (Sezgin), "Bu bir onur sorunudur"demeye getırıyor. Türkiye'de gece, burada. Avustralya'da gundüz. Syd- ney'de. Melbourne'de, Canberra'da olayı duyanlar ne- ye uğradıklarını şaşırdılar. Burada oldugumu öğrenen- ler, telefonumu bulabilenler. başsaglıgı diliyorlar... Neye yarar, Uğur gittı gıder. Uğur Mumcu, sözde ko- runuyordu. Böyle mi korunur bir insan? Avustralya'da Sydney'de yaşayan, yirmi yıl önce Kars'ın Sankamış'ın- dan buralara göçüp yerieşen 50 yaşındaki Ali Akba- ba'nın anlattığı bır olay nasıl da ilginçtı. Ali Akbaba, Syd- ney'de Mt. DruitMahallesı'ndeoturuyordu. Evlerininya- nıbaşına, dul bır kadın taşınmıştı. Kadının ıki çocuğu, bir de köpegi vardı. Kadın dışanda olduğu bir sırada, kö- peği kaçmasın diye bağlamış, öyle gıtmiştı. Bağlanma- ya alışık olmayan köpek çırpınırken ipi. bağlı olduğu ka- zığa dolandı. Köpek neredeyse boğulacaktı. Ali Akbaba, köpeğin çırpınışlannı görunce polise te- lefon etti; durumu anlattı: - Şu adreste bir köpek, ipe dolandı, neredeyse bo- ğulacak, gelip kurtann... Ali Akbaba, polıslerı beklemeye başladı. On dakıka- da gelip yetişmeleri gerekirdi, diye düşundü. Oysa on- beş dakika geçiyordu. Az sonra polisler görundüler. Bi- ri Ali'yi görunce: - Sen mi telefon ettin? diye sordu, Nerede köpek? - Aptal, görmüyor musun, taa orada çırpmıyor. Ne- den bu kadar geç kaldımz? Hem geç kaldınız hem_ de beni azahıyorsunuz. Köpeğe bır şey olursa senı şikâyet edeceğim! "Şikâyet edeceğim" sözünü duyar duymaz, polisler çıti atladılar. koşarak ipe dolanmış köpeği kurtardılar... Ali Akbaba, şoyle diyordu: -A vustralya da ipe dolanmış birköpeğikurtarmakiçin polisler böyle çalışıyorlar da Türkıye'de polisler, Uğur Mumcu gibi biryazan korvyamıyortar. Gözgöre göre bır cinayete kurban gitmesine neden oluyorlar. Ingiltere, Salman Rüşdü'yü nasıl korudu? Her çeşit olanağı na- sıl kullandı? Koruma böyle olur. Ali Akbaba, yirmi yılda çok şey öğrenmışti. Sordu: - Bu olay karşısında bakan ıstıfa etmedi mı? Hükü- met düşmedi mı? - Etmedi! Düşmedi! dedim. - Avustralya'da olsa hükümet düşerdi! dedi... - Peki, sen köpeği kendın kurtaramaz mıydın? Dola- nan ipi çözemez mıydin? - Yapardım, ama burada bu görev polisındir, görevi- ni yapsın istedim! (Şimdi Metin Göktepe'nin başına gelenleri düşünmenın sırasıdır.) Salı günü Avustralya'nın bayramıydı; "Ak Adam"\n Avustralya'ya ayağını basışının 205. yılı. Her yıl, 26 ocak- ta, bu nedenle bayram yapılıyor. Her yıl tatil. Pazartesi günü de çok kişi kafadan mı dinlendı ne? O gün de her yer kapalıydı. Ali Akbaba, Saffet Alan, beni alıp Syd- ney'ın 90 km uzağındaki Blue Mountaıns'a (Mavi Dağ- lar) götürdüler. "Mavı Dağlar", 1000-1500 metrenın bı- raz üstünde. Zaten Avustralya'da dağ yok, tepeye bıle dağ diyorlar. "Mavi Dağlar" denılmesının nedeni de sis- ler içındeki dağların, güneş açtığında, mavı görünmele- ri; güneş çıkmadığı için mavilıklen göremedık. Ama, boy- dan boya otobüslerle gelmiş Japon, Tayvanlı tunstleri gördük bol bol. Mavi bir sıs perdesınin böyle değerien- dirilebileceğini düşünemezdim. Aşkolsun! Bizim ağustos ayında Mavı Dağlar'a kar da yağıyor- muş. Hani, "Ağustosta balta kesmez buz olur" demiş ya türkü, o hesap. Ama neme gerek, "Mavı Oaö/ar"ryı öetdl, azıçık köndifrte geldim. Mavr Dağlar"da x Three Sisters" (Üç Kızkardeş) dediklerı üç kaya parçası da var; onun da bır masalı var ya, durmadım üstünde. Ben, şim- di Uğur'u yaşıyordum. Radyolarda, televızyonlarda (uzgöreçlerde) Nâzım Hikmet ustune, Uğur Mumcu üstüne konuşmalaryap- tj,m. Türkçe yayın yapan radyoda, Sydney'de Özen Ozüner'le, Şule Töreci'y'e, Cengizhan Güngörleta- nıştım. Ozen Özüner Adanalı. Nâzım Hikmet gecele- rinde şiır de okudu. O, "SBS" radyosunda. Melbour- ne'da yayın yapan radyoda, Bülent Ibrişim'le Uğur Mumcu'yu konuştuk. Bülent ibrışim'e, Prof. NevzatTo- roslu'nun selamını söyledim, çok sevindi. Onunla rad- yoda bir daha konuşacağız. Bu sırada radyodan, Avust- ralya'da bulunan Türk dinleyicilerin sorulanm da -anın- da- yanrtlayacağım. Uğur Mumcu'ya yöneltilen saldırı. gerçekte özgürlük- lere, laıkliğe, bu ilkeyı savunan Cumhurıyet gazetesıne, başına yapılmıştır. Laıkliğe karşı olan yobazlann savu- nacak, tutunacak hiçbir dallan kalmamıştır. Din sömü- rücüsü, düzmece din tecimerlerinin (tüccarlarının) top- lumun tükürük yağmuruna tutulacakları günler uzak de- ğildir. Camiler, "sıyaset alanı" yapılacak; hükümetın bir kanadından ses gelmiyor diye "madrabaz" din sömü- rücüleri, kökleri, Arap, CIAkaynaklanndakeyıf çatacak- lar, öyle mı? Turan Dursun'ların, Uğur Mumcu'lann güç- len buradadır ışte. Türkıye'den bınlerce kilometre uzak- ta, Avustralya anakarasında haberlerden öğrendim. SHP'liler cenaze törenine büyük çoğunlukla katılmayı kararlaştırmışlar. Sarıkamışlı Ali Akbaba: - Bu yetmez, dedi, katillerın bulunması ıçın SHP'liler yoğun çaba harcamalıdırlar! Buna katılmalıdırlar. Türkıye'den eşim söyledi: Televizyonda (uzgöreçte) Uğur'u, halka sormuşlar. Bir okur şöyle demiş: - Birmumdu söndü. o kadaraz mumumuz varki! (28 Ocak 1993 Perşembe, Sydney-Melbourne) BULMACA SEDAT 1 2 3 4 SOLDAN SAĞA: 1/ Astarsız ve ci- lasız bır tuval üs- tüne yapılanve bır oturuşta bıtınlen resım. 2/ Izmır'ın Sefenhısar ılçesı yakınlanndakı ünlü antık kent. Şıddetlı behrtıler- le başlayıp kısa sürede ağırlaşan hastalıklar için kullanılan sözcük. 3/Aşıboyası... Ak- deniz'de Ispan- ya'ya aıt tunstık bır ada. 4/ Kuzu sesi... Bilıp tanımavı. vargılamayı ve ılkelere göre davranmayı sağlayan ınsana özgüyetı.5/Tütünyaprağın- da bulunan çok zehırlı alka- loıt. 6/ Boru içındeki bır akış- kanınakışını durdurmavaya da serbest bırakmaya yara- yan aygıt... Utanma. 7/Sütün vüzünde oluşan yağlı kat- man.. Cstünbıryetkınıngü- cünü simgeleyen değnek. 8/ Valıde... Ayağın üstündekı tifmsek ver. 9/Jamaıka'da orta- ya çıkan ve sıyahların gerçek vurtlan Afrika'ya dönüp öz- eür olacaklarını sav unan dınsel hareket. Y UKARIDA1N AŞAĞIYA: XI Maddenın. kımy asal bır tepkımeye girebilen en küçük par- çası... Bır yağış şeklı. 2/ Kara batmamak ıçın a>ağa takılan bır çeşıt örgülü ayaklık... Hücre yapısında bulunan ve pro- teınlenn oluşturulmasında önemli rol ovnayan asıt grubu- nun kısa y/azılışı. 3/ Bırtürtaze v e tuzsuz beyazpeynir... "Jo- ns—-": ÜrüüHollandalıbelgesel fılmvönetmenı'.4/iskam- bılde bır kâğıt... Ba^arısızlık, sonuçsuzluk. 5/ Ortodoks- lar"da tahta pano üzenne yapılmış her türlü dınsel resme veri- len ad. 6/ llışkı... Bağışlama. II Iskambılde bır kâğıt... Kır- sal kesımde büyük toprakları olan varlıklı ve sözü geçer kımse. 8/ Bır meyve .. Üst derının sertleşmesiyle oluşan de- n. 9/ Soyundan gelınen kimse... Istanbul'un bır semtı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear