23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
25 OCAK 1996 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER ABD ordusunun resmi dergisi Military Review'da yazan Tümgeneral Stephen H. Button: PKK sorunıında son görüıııniiyorSERKAN DEMÎRTAŞ ANKARA - ABD ordusunun resmi >ayın organı olan "Milhary Review" I.MR) adlı derginin son sayısında, "PKK sorununda bir son görünmüyor" görüşü dile getiriidi. Tümgeneral Stephen H. Button imzasıyla yayımlanan "Türkiye, Kürt ayrımcüiğı ile mücadele ediyor" başlıkh makalede, PKK sorununun biti- nlmesine yönelik bir ışık olmadığı öne süriildü. Button, bölgedeki sorunun çö- zûmüne yönelik olarak uzun vadeli bir politika geliştiremediğini vurguladığı Tiirkiye'nın. anarşinin sürmesi duru- munda. "aşın bir siyasi bdirsizlikk kar- sılaşabueceğine" dikkat çekti. ABD'li Tümgeneral H. Button, "Ara- lık 1994/Ocak- Şubat 1995" tanhiı MR'deki makalesinde, Kürt sorununun buyük oranda askeri yolla çözülmeye ça- lışıldığım vurgulayarak "Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK),çelişkinin gerçek yapı- suuanlamamakla eieştiriliyor" görüşünü bildirdi. Button, Türk hükümet yetkililerinin "PKK, kısasüre içinde bitirflecektir" ifa- delerine karşın. terör ola> lannda verilen kayıp sayısının giderek arttığına dikkat çekti. PKK'nin 1990'da 368, 199]'de 494,1992'de 1362,1993 'te yaklaşık yüz- de 5O')ik birartışla2 bin 73 gûvenlik gö- revlisi ve sivılı öldürdüğüne işaret etti. Türkiye'nın soruna sadece askeri açı- dan yaklaşmasının "sorgulanabilir" bir tutum olduğunu belirten Button, askeri • Tümgeneral Stephen H. Button imzasıyla yayımlanan makalede, bölgedeki sorunun çözümüne yönelik olarak uzun vadeli bir politika geliştiremediği vurgulanan Türkiye'nin, anarşinin sürmesi durumunda, "aşın bir siyasi belirsizlikle karşılaşabileceğine" dikkat çekildi. ve siyasi yorumculann Başbakan Tansu Çiller'e, PKK'nin isteklerinin de göz önüneahnacağı etkin, çok yönlü ve uzun vadeli bir politika oluşturması yöniinde tavsiyelerde bulunduğunu savundu. Tümgeneral Button. makalesinde şu noktalann önemine işaret etti: - Türkiye'nin PKK ile vaşadığı sorun, ABD'yi iki yönden ilgilendirmektedir; birincisi Türkiye'nin istikran, ABD'nin bölgedeki politikasının devamı için ol- dukça kritiktir. İkincisi; bu sorun, aske- ri yöntemlcr konusunda eğitki ve güncel bir örnek sunmaktadır. - PKK lideri Abdullah Öcaian. planın- da, Türkiye'nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ndeki 4 ilin bağımsızlaşmasını. stratejisinin ilk noktası olarak belirle- miştir. öcalan, biryandan kjrdaki insan- lann desteğini alabilmek ıçin siyasi bir kampanya sürdürmekte, bir yandan da devletin meşruiyetini ve TSK'nin böl- gedeki gücünü kırmak için silahlı birha- reket gütmektedir. Öcalan, sivil halka karşı uyguianan şiddetin iki işlevi oldu- ğunu bildirmektedir: Birincisi, Türk devletinin yurttaşlan- nın can güvenlığini bile koruyamayacak kadar aciz olduğunu göstermek; ikinci- si de bölgedeki insanlartn devlete olan bağlılıklannı kırmak. PKK, 5 tür şiddet uygulamaktadır: Transit halinde olan devriye ve devlet güçlerine pusu kurma, polis karakollanna ve merkezden uzak olanjandarma noktalanna saldırma, fab- rika. iletişim olanaklan, radarmerkezle- ri, taşıma araçlan, boru hatlan gibi alt- yapı birimlerine sabotaj, önemli askeri ve siyasi kişilere suikast düzenleme ve mayın yerleştirme. - Türk hükümeti. bölgedeki Kürt kö- kenli insanlann hoşnutsuzluğıınu gider- mek için birtakım çabalarda bulunmus- fur. 1991 'de Kürtçeji kullanma yasağı kaldınlmıştır. Kürtçe eğitim ve televiz- yon yavınlanna izin verilmemekle biriik- te, Kürtçe yazı yazma ve müzik yapma serbest bırakılmışür. 1992'de hükümet bölgede inşaatı süregelen Güneydoğu Anadolu Projesi'ne (GAP) 700 rnilyon doiar hareayarak ekonomik büyüme sag- lamak istemiştir. Hükümet, GAP'ın biti- gedeki hoşnutsuzluğu azaltacağını um- maktadır. Ancak şurası açık ki hükümet çözümii, sosya-ekonomik durumun ryi- leştirilmesinden çok askeri hareket yete- neğinde görmektedir. - Türkiye, merkezi otoriteden uzak bölgelerdeki yurttaşlannın can güvenlı- ğini korumakta zorluk çekilmesi üzeri- ne, 1985'te geçici köy koruculuğu (GKK) sistemini uygulamaya sokmuş- tur. Köy koruculannın sayısı bugün 40- 50 bin arasındadır. - Askeri ve gûvenlik güçlerinin en önemlisorunianndan biri,suçlulara des- tek \erenler ilePKK sempatizanı olan ki- şileri, masum sivillerden ayırabilmektir. Aynntılı hesaplanmayan ve hedefinden sapan askeri hareketier. hükümet güçle- rinin haklılık ve halk destegi kazanmala- nnı güçlestirmektedir. MlT'te profesyonel birim - Başbakan Çiller ve dönemin Genel- kurmay Baskanı Orgeneral Doğan Cü- reş, askeri stratejilerin ulusal politikalar- la uyum sağlayabilmeleri için yakm iş- birliği içinde bulunarak, şu kararlan al- mışlardır: Kurumsal değişiklikler, aske- ri güçlerin modernizasyonu, özel ope- rasyonlar ve idan çabalar. Böylece, Özel Harp Dairesi (adı; "Özel Kuvvetfcr Ko- mutanlığın olarak değiştirildi) doğrudan Genelkurmay Başkanhğı'ndaki Özel Harp Komutası durumuna getiriidi, Ay- nı şekiide, Milli lstihbarat Teşkilatı (MlT), TSK ile işbirliği içerisinde çalı- şacak profesyonel bir birim oluşturmak- tadır. - Son 10 yılda, çeşitli idareler, Kürtie- rin haklannı serbest bıraknıaktan baskı- cı uvgulamalam, ekonomik çö/üm \olla- nndan Kürt veya PKK sorununu vadsı- mava kadar uzanan düzensiz ve kararsız günlük politikalar uygulamışiardır. Hü- kümetterin tek sabit uygulaması, askeri çözümdeki kararlılıklan vc Öcalan ile masaya oturmama oimuştur. 'Genelkurmay itiraf etmeü' - TSK, sorunun gerçek yapısını anla- mamaklaeleştirilmektedir. Bazı araştır- macılar, Genelkurmay Başkanlığfnın tehdidi yeniden gözden geçirmesi ve ona göre bir değerlendirme yapması gerek- tiğini belirtmektedirler. Genelkurmay Başkanlığı, düşmanın, topraklan işgal etmeye çalışan geleneksel birdış güç ve- ya düzensiz bir haydutlargrubu olmadı- ğını; hareketini ideolojiye bağlayan, merkezi bir kontrol sistemine sahip bir askeri organizasyon olduğunu itiraf et- melidir. - Askeri kuvvetlerin, merkezi kontrol- den uzak bölgeierdeki azgelişmiş iletişim ve ulaşım yöntemleri, PKK güçierini böl- gede avantajb dunıma getirmektedir. As- keri uznıanlar, iferide başanlı oünak için bazı iyileştinnelerin yapılnıası gerektiği- ne işaret ettiler. Acil önlemler şunları içer- meüdir: Havada veyerde hareket kabiü- yetinin arttuıhnasL, komuta, kontrol, ile- tişim vehanenümayeteneginin >ükscm'l- mesi, hafif piyadelerin çoğunlukta oldu- ğu bir gücün geliştirilmesi ve engebeli alanlarda PKK militanlanna yaklaşıp ûnha edebilecek özel operasyon birimle- rinin kurulması. Ufuk Uras'ın Cumhuriyet'e demeci: Sol partiler, garnizon partisi • ÖDP'nin her rengi içinde banndırdığını ve din konusunda saplantılan bulunmadığını belirten Uras, RP'nin "laisizm" ekseninde düzen dışına itilemeyeceğini savundu. Uras, "RP de düzen partisidir" dedi. HAZALATEŞ ANKARA - Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) Genel Başkanı ve Jstanbul Üniversitesi Ikrisat Fakülte- si öğretim üyesı Doç. Dr. U- ftık Uras, Türkiye'deki sos- yal demokrat partileri "gar- nizon ve düzen partisi'' ola- rak nitelendirdi. Uras.u On- larlaenufakbenzertikveya- lunlığımu yok. Bu tür nay- lon >apılanmalann dışında kalacagız''dedi. "Gökkuşa- ğı"na benzettiği ÖDP'nin her rengi içinde banndırdı- ğını anlatan Uras, din konu- sunda saplantılan bulunma- dığını belirtirken, RP'nin "laisizm" ekseninde düzen dışına itüemeyeceğıni sa- vundu. " RP de düzen parti- sidir'' dıyen Uras, etnik ay- nmcılığı reddettiklerini VUT- guladı. ÖDP Genel Başkanı Uras, kitle partisi olma yo- lunda sürdürecekJen müca- deleyi Cumhuriyet'e değer- lendirdi. Kolektıf yönetım- den yana olduklannı yine- ODP parti programı ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu)- Özgürlük ve Dayanışma Partısi(ÖDPX parti programında hedef- ler şöyie sıralandı: - Oiağanûstü Hai Böt- gesi'nde ve mücavir alan- lardakı askeri operasyon- iar sırasında bulundukla- n yerlerden göçe zoria- aanlara geri dönüş olana- ^ı sağianmah, evleri ve mallan tahrip ediienlerin zararlan tazmin edümeli- dir. - Geoei af Ban edlmdL Ancak, savaş hukuku ib- lalleri araştmlmalı ve si- lahb detîet güçlerinin halkttmsilcik'ri üzerinde- ki üstüniüğünün kayna^ olan MGK'nin ana\usal statüsüne son veriuneH, yasama denctintini chsına kaydınlmış olan Oze! Harp DairesiMİT gjbiis- tibbararkurDinlankakfe- rdmak - Polisin ymttaşları dosyalama, fişleme uy- gulamalarma son veril- tneli. -Gözen'msfircsi. yarpe karanna bağh olarak en çok 24 saat obnaİKbr. - Terörie Mücadele Ya- sası bütün hükümlenyle birlikte kaldınlmahdır. - Oaari ve resmi medya ırkçdık, fapzm ve şoıv- anndınlmaİL tiim eğhmı kurumlarmda müfnedat- takişoven ve ırkçı anlaj ış- lar ayridanmali. - Türkiye'de yaşayan tüm dillenn ve kültûrle- rin gelişiminin önündekî bütûn engeUer kaldml- rnalıdır. leyen Uras. "Partiyi aşagı- dan yukan oluşturduğuJnuz Türkiye geneiindeki meclise dayandırdık. Despotik bir yapılanma söz konusu de- gü" dedi. Partinin kuruJu- şunda yaşanan heyecanı sürdürmeye kararlı oldukla- nnı ifade eden Uras, "Tek başına coşku yeterli olmaz. Heyecan duymak isteyenier lunaparkta dönme dolapta da aynı he>ecanı duvarlar. Türkive'nin en zengin po~ tansi\eiine sahibiz" diye ko- nuştu. Etnik avnmcılıga hayır ÖDP'nin her türlü etnik gruba açık olduğunu ifade eden Uras, şunlan söyledi- "Kürt, Türk, Laz gibi ay- nmlara gitmiyoruz. Bunun pn)Wem olacagını da sanmı- yorum. Demokratik kültür- le ilgili problemieri bulunan, faşizan refieksleri olan bir toplumuz. Ama bunlan aş- mak için geç kalmış değUiz" Din konusunda saplantılı bir yaklaşım sergilemekten kaçındıklannı ifade eden Uras, RP'nin laisizm ekse- ninde düzen dışına itileme- yeceğini söyledi. Uras. "RP'nin oylannın yüksel- mesi krize karşı negatif bir cevap olarak gösterüiyor. RP var olan düzen ve garnizon partilerinden biridir. RP'nin de kendini düzen dışı ilan et- mediğini görüyoruz" dedi. ÖDP'yi "gökkuşagı"na benzeten Uras, "Aşağıdan yukanva parti oluşutnu dünvada >a>gın bir oluşum değil. Despotik ve otoriter bir parti yapılanmasında böyle bir olay söz konusu ol- maz. Partimizber rengi için- de banndıyor, ayruncılığa yeryok. Türkiye'deki bütün muhalif güçleri bu geniş yel- pazede bir araya getiriyo- ruz" diye konuştu. Türkiye'deki sosyal de- mokrat partileri "garnizon ve düzen partisi" olarak ni- telendiren Uras, "Onlarla en ufak benzerlik ve yakın- ugımız yok. Bu tür naylon yapılanmalann dışında ka- lacağız" dedi. Uras, sosyal demokratlann parti bıleşen- lerinden birini oluşturduğu- nu ifade edcrek. "Elindeki figürierie bu geniş kitleyi Uerietmek karannda\iz. Bi- zim sosyal demokrat eğilim- lerle taban düzevinde ilişld- miz var. 1980 sonrası siyasi oluşumla ortak paydası olan yapılaria bir ilişkimiz yok. Bu tarihsel süreç içindc ema- net verdiğimiz geniş kitieJer sahici yerlerini bulacak. Naylon yapılanmalann dı- şında kalacaklar" diye ko- nuştu. Siyasal yaşamda so- lu diriltmeyi amaçladıkları- nı belirten Uras, " Partimi- zin Türkiye için içerdigi umutian gerçekleştirmesini diliyorum. Çöl ortasında, vaha mı yoksa serap mryız? Bu bizim kolumuzu srvayıp göstereceğimiz performan- sa bağlı. Biz inançlı ve ka- rarbyTz" dedi. UDEMSYDRUZ Öğrencüerin açhkgrevi37. gününde Istanbul Haber Servisi -Yıldız Teknik Üniversite- si'nde başlattıkian açhk grevinin 37. günü dolan öğ- renciler, eylemlerini 4 şubatta Taksim'de, 5 şubatta An- kara Kızılay Meydanı'nda yapacaklan "Harçlanöde- miyoruz*1 mitingiyle sürdüreceklerini açıkladılar. Eği- tim-Sen 1-2-4-5-7 no'lu şubelerden bir grup eğitim emekçisi de üniversite öğrencilerinin başlattıklan aç- hk grevini desteklemek ve sendika şube başkanlannın aralannda bulunduğu sürgünleri protesto etmek için yann üç günlük açhk grevine başlıyor. Yıldız Teknik Üniversitesi'nde başlattıklan açhk grevinin 37. günü dolan öğrenciler, 4 şubatta Taksim'de, 5 şubatta Anka- ra Kızılay Meydanı'nda"Harçlanödemiyonızr ' mitin- gi düzenleyecek. Jkinci dönem harç taksitlerini ödeme- yeceklerini şimdiden duyurmak için dün bütün illerde balonlannı gökyüzüne uçurduklannı söyleyen öfren- ciler, "Oğretini görevlileri, işçiler ve emekçiler, bugün bizim sonınianmız sizinkinden bağımsız değildir. Siz- leri baskılara karşı mitinglerimizde el ele otanaya çağH nyoruz" dediler. Öğrencilere destek \eren eğitim emekçilerinin yap- tıklan açıklamada da bir grup üniversite öğrencisinin 19 aralık tarihinden bu yana "har(a)çlar kaldınlsın, krediler 10 mflyona çıkantsın ve her altı ayda bir enf- lasyon oranında ardntsın. eğitimde özelleştirme durdu- rulsun, üniversitelerdeki poUs-jandarma-özei güvenh'k birimleri okuldan çekilsin"' talepleriyle açhk grevinde bulundukJan hatırlatıldı. AçıkJamada,"Biztergençligı- mizin başlatbğı bu son derece haklı ve meşnı mücade- leyi desteklemek ve aynı zamanda şube başkanianmı- /jn da içinde ver aktığı sürgünleri potesto etmek ama- cıyia cuma gününden itibaren üç günlük açhk grevine başlıyoruz" denildi. Erdemir Satış karanna iptal istemi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türk MetaJ-lş Sendikası, Eregli De- mir-Çelik Fabrikasf nın (Erdemir) stra- tejik bir kuruluş olduğu, tekel konu- munda çalıştığı gerekçesiyle, işletme- nin blok satışı için açılan ihalenin ıp- talini istedi. DSP Grup Başkanvekili Mümtaz Sovsal'ın kunıcusu olduğu Kamu Iş- letmeciiiğini Geliştirme Merkezi Vak- fi'nın koordinasyonunda Türk MetaJ- tş Sendikası tarafindan Ankara 6. Ida- re Mahkemesi'ne açılan dava, karara kaldı. Davanın dünkü duruşmasında Türk Metal-tş Sendikası 'nın avukatı IVfebtf- se Tekay, Özelleştirme Yasası'nın 'AL maç'başiıkh l.maddesindeözelieşrif- menin, verimliliği düşen ve zarareden kuruluşlann yeniden ekonomiye ka- zandınlması için yapılması yönünde bir hükum bulunduğuna dikkat çekerek Erdemir'in Türkiye'nin en verimli ve büyük kâra sahip kuruluşu olduğunu vurguladı. Erdemir'in aynca Türki- ye'nin tek yassı çelik üreten fabrikası olduğunu belirten Tekay, Özelleştirme Jdaresi Başkanlığı'nın yassı çelik ithal edildiği gerekçesiyle işletmenin tekel konumda olmadığı yönündeki savun- masını da "komik" olarak niteledi. Yassı çeliğin, ulusal savunmadan be- yaz eşya ve elektronık eşyaya kadar tüm mallann üretiminde kullanıldığı- na dikkat çeken Tekay, Özelleştirme Yasası'nın tekel konumunda olan ve stratejik olan kuruluşlann satışlannda, tüketicinin korunmasını ve ülke yara- nnın gözetilmesini hükme bağladığına dikkat çekti. Erdemir'in yüzde 30 hissesinin blok olarak satılması durumunda, işletme- nin mülkiyetinin el degiştireceğine dik- kat çeken Tekay, şu görüşlere yer ver- di: "Erdemir, zaten halka arz yönte- miyle özelleştirikiL Biz mülkiyetin dev- rine karşıyız. Yasada da belirtüdiğJ gi- bi hisselerui bu yöntemle blok olarak sa- blması durumunda tekel konumda ve stratejik olan bir kuruluş \erli veya ya- bancı büinmeyen kişilerin eline geçe- cek. Bu da yasanın ilgili hükümlerine avkındır. Bu nedenlerle Erdemir'in yüzde 30 hissesinin blok olarak sabJ- masıiçin açılan ihalenin iptalinitalep et- mekteyiz." Orman Mühendisleri Odası Başkanı Salih Sönmezışık: ORÜS 4 haraç mezat' satıldıIstanbul Haber Servisi - Orman Mühendislen Odası Genel Başkanı Salih Sönme- zışık, Orman Ürünleri Sana- yıi AŞ'ye (ORÜS) ait satışı yapılan 9 fabrikanın biri dı- şında sektörle ilgisi olmayan kuruluşlara "haraç mezat" arsa bedellerinin altında sa- tıldığını belirte- rek,"ORÜS'ün durumu ye- niden değertendirilmeli ve özcilestirme karanndan der- hal vazgeçilmeüdir" dedi. ORUS fabrikalannın, Başbakanlık Özelleştirme Dairesi Özelleştirme Yük- sek Kurulu (ÖYK) tarafin- dan 1 Eylül 1993 gün ve 93/86 sayı ile özelleştirme karan alındığından bu yana 5. kez satışa sunulduğunu belirten Orman Mühendis- leri Odası Genel Başkanı Salih Sönmezışık şunları söyledi: "Herseferindearsa bedellerinin bile altında tek- lif verilen fabrikalar, 'Ne pa- hasına olursa olsun özelleş- • Salih Sönmezışık, "Her seferinde arsa bedellerinin bile altında teklif verilen fabrikalar, 'Ne pahasına olursa olsun özelleştirme' düşüncesi doğrultusunda bazı çevrelere peşkeş çekilmiş ve arsa rantı yüksek 9 fabrikanın satışı ÖYK tarafindan onaylanmıştır" dedi. tirme' düşüncesi doğrultu- sunda bazı çevrelere peşkeş çekilmiş ve arsa rann yük- sek 9 fabrikanın satışı OYK tarafindan onavlanmışör." ORÜS fabrikalannın "muhammen bedeJ" belir- lenmeden, karşılıkh pazar- lık yolu ile uyguianan ihale yöntemi ile satıldığına dik- kat çeken Orman Mühendis-' leri Odası Genel Başkanı Sönmezışık, şöyle devam et- ti: "Sayın Başbakanımızın, Cumhurbaşkanı'ndan hü- kümet görevi alır almaz, ÖYK'nin yangından mal kaçınrcasına ihaleyi onayla- ması da son derece düşün- düriicüdür.ORÜS'ün ihale- siyle 'Yeni Dünya Düzeni' adı alünda bbJere dayanlan vecan simidi olarak gösterü- meye çalışılan özelleştirme politikasının amaanın, 've- rimliliği arttırmak, mülkiye- ti tabana yaymak' ounadığı, işletmelerin sektörie ilgili ol- mayan kişi ve kuruluşlara arsa bedeOerinin çokalünda sanldığından anlaşılmakta- dır." ORÜS'ün özelleştirilme- siyle gümrük birliğine gir- diğimiz bugünlerde "Türki- ye'nin kendi bindiği dalı kes- mişotacağını" savunan Salih Sönmezışık, sugörüşleri di- le getırdi: "Ulkemizde, or- man ürünleri sanayii sektö- ründe yasal ounayan \ollar- dan hammadde sağJayan. si- gortasız işçi çalışoran, çalış- malann önemli bölümünü muhasebe dışı rutan işletme- lerin olduğu bir gerçektir. Eğer amaçOzeUeştinne 1da- resi'nin açıkladıgı doğrultu- da olsaydı, orman ürünleri sanayt' sektöründepazar pa- >ı, ürün çeşitterine göre )üz- de 10-15gibi düşük olan; an- cak verinılflik, kapasite kul- lanjnu, kalite, standart ve fi- yat oluşumunda sektörde öncü kuruluş olan ORÜS, bırakınız bu özelliklerini, Kasım 1993'te toplanan 1. Ormancdık Şûrası karaıia- nna rağmen özeUeştirile- mezdi. Bunlann yanısıra ül- kemizin geri kalmış yörele- rinde kunılmuş, gelir dagılı- mındaki eşitsizliği giderme- yekatkı sağlayan, ürün çeşit- liliği, büyük ölçekli entegre kuruluşlân. her aşamadaye- terliişgücüne sahip, standart ve kafiteli mal üreten, büyük talepleri nketikve nitelikola- rak karşılayabilen, araşür- ma ve geliştirme çabalanna destek veren, ormanlanmı- zın korunmasında önemli rol oynayan ORÜS'ün özel- lcşririjmesini anlamak mümkün değildir. Bu ger- çekfer doğrultusunda öncü kurulu; ORÜS'ün durumu yeniden değerlendirUmeli ve özelleştirme karanndan der- hal vazgeçilmeüdir." 19 Ocak 1996 tarihinde ÖYK tarafindan arsa bedel- lerinin çok altında satışı onaylanan ORÜS fabrikala- n şunlar Antalya, Ardanuç, Ayancık, Bafra, Devrek, Düzce, Ulupmar, Pazarköy ve Vezirköprü. Bu 9 fabrikadan sekizi- nin, orman ürünieri sanayii ile ilgisi olmayan kişı ve ku- ruluşlara satıldığı belirlen- di. Sadece Vezirköprii fabri- kası, "Vezirköprü Orman Ürünleri ve Gıda Ticaret" adlı kuruluşa satıldı. ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ Özgürlük ve Dayanışma ve Mumcu... Türkiye solundaki belli parti ve siyaserlerin gör- kemli bir biçimde bir araya gelmesiyte oluşan Öz- gürlük ve Dayanışma Partisi'nin kuruluşunun, Uğur Mumcu'nun öldürülmesınin üçüncü yıldönümüne denk gelmesi, sanıyorum güzel ve anlamlı bir rast- lantı oldu. Tüm yaşamı boyunca "bayrağı" elden yeredüşür- meyen ve öldürülmesiyle Türkiye'de, üzerine sanki ölü toprağı serpilmiş gibi rehavet içinde bulunan Ke- malist ve laik güçlere ivme kazandıran Uğur Mum- cu'nun ruhu, eminim çok rahatlamıştır. Özgürlük ve Dayanışma Partisi, solun bir kesimi açısından özlenen bir oluşumdur. Ancak bu oluşu- mun başan şansının ne olduğunu bugünden kestir- mek mümkün değildir. Bugün bize düşen görev, bu partiye başanlar dilemek ve (kafamızın ardındaki ki- mi soru işaretlerini korumak koşuluyla) elimizden geldiğince desteklemektir. Partinin kurucularına bir baktım. Bir kısmı, bu ül- kedeki sosyalist hareketin onuaı olmuş ve isimleri ve kişiliklerinin çevresinde en ufak bir leke bulunma- yan insanlar. Binbir sıkıntı, binbir acı ve zorluk için- de çelikleşerek gelmişler. En umutsuz görünen za- manlarda bile yüreklerindeki umut ateşıni söndür- memiş ve arkadan gelenlere aktarmanın bir yolunu bulmuşlar. Bu toprakların yetiştirdiği yigitler kuşağı- nınenyiğitleri... Çelik ökçelerin ezemediği, Bizans oyunlannın kir- letemediği insanlar bunlar. Sömürücüye karşı, bili- min ışığındaki savaşımlannı sürdürürlerken, emeğin kavgasını yaparken çağdaş ve laik cumhuriyetimi- zin de koruyucusu olmuşlar ve kimilerinin bağdaş- maz gibi gördükleri bu savaşımlan, hem kuramda ve hem de pratikte bağdaştırmışlardı. Binbir acı ve sıkıntıyla geçen son on beş seneden sonra, bu nok- taya dönülebilmiş olmanın heyecanı ve sevincini ya- şıyorlardı. Gazete ve televizyonlarda gördüğüm ka- danyla kiminın gözlerinde sevinç gözyaşlan vardı. Fakat bu insanlann yanı sıra kurucular arasında, bence olmaması gereken tipler de vardı. Bir yanda çelik gibi dirençli insanlar, bir yanda üzerine şekeri serpilmemiş sumuhallebisi gibi tip/er... Bir yanda, kör zindanlarda bile yaşamı günü gü- nüne izlemesini bilen denenmiş ve sınanmış kadro- lar, bir yanda yaşamı "uçuk" bir çerçeve içinde al- gılayan ve bireyciliğin mücadelesini "sol" bir siya- set olarak değeriendiren tipler... Bir kısmı "kavgamn" yeri olarak bu ülkenin top- raklannı seçen ve bunun çok ağır bedelini ödeyerek bugünlere gelen partililer ve partizanlar, bir yanda yurtdışında siyasi mülteci olmanın rantıyla yıllarca sözde bir mücadele yürüten ve en sonunda "kovul- duklan için" ülkeye dönen tipler... Bir yanda ağarmış saçlan ve yorgun yürekleriyle "68 kuşağı" bir yanda belki de bedellerin en ağınnı ödeyen ve en çok fire veren "7980 kuşağı" ve bir yanda da umudumuz, canımız, ciğerimiz yavrulan- mız, yarınlarımızı emanet ettiğimiz, günümüzün gençleri... Işte Özgüriük ve Dayanışma Partisi, tüm bu gaıp- lan, uzlaşması çok zor olabilecek gruplan uzlaştir- maya ve birleştırmeye çalışacak. Bu, ÖDP'nin hem "variık koşulu" ve hem de "temel misyonu". Ama bunu nasıl başaracaklar, doğrusu bilemiyorum. ÖDP'yi bu bünye karmaşasının yanı sıra dağ gibi sorunlar bekliyor.Özellikle "Güneydoğu sorunu" ve "laiklik sorunu" ÖDP'yi çok zorlayacak. önerecek- leri "ekonomik model" de çok tartışılacak. Piyasa ekonomisinin sınırları ve bu konudaki tercihler, çok tartışmalara yol açacak. Yani işler kolay değil. Kuruluş aşamasında kendilerini "aşkın ve devri- min partisi" olarak ilan etrnelerinin ciddi bir hata ol- duğunu düşünüyorum. Böyle bir söylem, korkarım gençlerin bir bölümünün dışında "ciddiyetsiz" ola- rak değerlendirilecektir. inanılmaz derecede zor ya- şam koşullanylacebelleşen "emekçikitlelerin" (ma- alesef) aşkı düşünmeye pek hallerinin olduğunu san- mıyorum. Gene kuruluş aşamasında yapılan doğru bir "ter- cih"\ de büyük memnuniyetle karşıladım. O da U- fuk Uras'ın parti başkanlığına hem de kuruculann oybirliğiyle seçilmesi... Bunca ünlü ve belki de bir bölümü "hevesli" isim varken genç bir öğretim üyesinin bu partinin başı- na gelmesi, kimileri için şaşırtıcı oldu. Binbir senar- yo üretiliyor. Kimileri "Nesenden, ne benden" diye Uras'ın seçildiğini düşünüyorlar. Haklı olabilirier. A- ma kimileri de farklı siyasetlerdeki insanlann, Ufuk Uras'ı, "kullanabileceklerini" düşündükleri için seç- tiklerini ileri sürüyorlar. Kimileri, gerçekten böyle düşünmüş ve düşünü- yor olabilir, ama çok yanılırlar. Ufuk Uras'ı önce öğ- rencim, sonra aynı çatı altında meslektaşım olarak neredeyse yirmi yıldır tanırım. Zaman zaman faali- yete geçen bir volkan gibidir. Kuramsal sağlamlığı- nın yanı sıra sırasında müthiş bir hatip, sırasında müthiş birajitatördür. Sıradan ofayfardaki yumuşak- lığına ve sevecenliğine aldanarak birtakım "ters he- saplar" yapanlar varsa sanıyorum ayaklannı denk al- salar iyi olur. Eğer Özgürlük ve Dayanışma Partisi, gençlerde uyandırdığı heyecan ve umudu, emekçi kesimlere de taşıyabilirse Türkiye'de biraz daha rahat nefes alabileceğiz demektir. Ali Ulvi, yılın karikatürcüsüKfîltür Servisi - Karika- tür Vakfi, Ali ülvi Er- soy'u, çağdaş karikatür anlayışıyla, karikatür sa- natımıza elli beş yıldır sürdürdüğü katkılan ne- deniyle yılın karikatüristi seçtiğini açıkladı. Ali Ulvı Ersoy'a "Yılın Karikatürcüsü" belgesı, sanatçının karikatürlerin- den oluşacak ve Karika- tür Vakfi tarafindan bastı- nlacak karikatür albü- müyie birlikte 10-14 ma- yıs tarihleri arasında ya- pılacak 2. Uluslararası Ankara Karikatür Festi- vali'nde verilecek. Fer- ruh Doğan, Mahmut Tali Öngören, Tan Oral, Vecdi Sayar, Ömer Tuncer, Süley- man Coşkun, Haluk Ünsal ve Nezih Dan- yal'dan oluşan Karikatür Vakfi Danışma Kurulu, bu yıl ikincisi yapılan "Yılın Karikatürcüsü" seçiminin geleneksel hale getirilmesıni de kararlaş- tırdı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear