22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
17 OCAK 1996 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER BM ve Dışişleri verilerine göre su tartışmasına giren Türkiye ve Suriye'nin durumu parlak değil Su, savaş nedeni gösteriliyorSERKAN DEMtRTAŞ ANKARA-DışişleriBa- kanlıgı kaynaklannda, Tür- kiye'de 2020 yılmdan itiba- ren kişi başma düşen yıllık su oranının 980 metrekübe ineceği belirtildi. Uiuslara- rası ölçütlere göre, Türkiye 24 yıl sonra "su kıtlığı çe- ken'' bir ülke durumuna dü- şecek. Resmi dosyalarda, Ortadoğu'da çıkmasi olası bir savaşın "su anlaşmazh- ğTndan kaynaklanacağı id- diasına da yer verildi. Bir- leşmiş Milletler (BM) kay- naklannda da, Türkiye ile arasında büyük su sorunJan olan Suriye'nin de 2025 yı- lmdan itıbaren "su kıtlığı çe- ken ülkeler" arasında yer alacağı belirtildi. Suriye ile Türkiye'nin iş- lencbilir toprak açısından aynı kategoride yer aldığı kaydedilirken, "kııllaıulabi- Br" su oranının, tüm dünya- daki su kaynaklanna oranı- nın sadece yüzde 1 oldugu vurgulandı. Dışişleri Bakan- Iığı verilerine göre, 2020 yı- lmdan itibaren kişi başına düşen yıllık su rniktannın, Türkiye'de 980; Şuriye'de 780; Israil'de 150: Ürdün'de 90; Filistin'de de 40 metre- kübe kadardüşmesinin bek- lendiği kaydedildi. Dışişleri Bakanlığı dos- yalannda, Ortadoğu'da mevcut kaynaklann su ge- reksınimini karşılayamaya- cak durumda olduğu belirti- lerek, bölgede yakinda cid- di bir su kıtlığı ortaya çıka- cağı vurgulandı. Aynı kay- naîdarda, bu durumun sonu- cu olarak, Ortadoğu'daki Dünya su kaynakları (%) OkyanusJar97.5 Tatlı sular 15 Buadlarveaysbergtef 79 — YefaKısu)an20 Yüzeye yakm tatlt su kaynaklan 1 Göller» Yüzeye yakm tatlı su kaynaklan BataktodarM Atmosfercfeki su buhan 8 NeNrteri Yaşayan organizmalann içtndekı sular 1 • Dışişleri Bakanlığı kaynaklannda, Türkiye'de 2020 yılından itibaren kişi başına düşen yıllık su oranının 980 metrekübe ineceği belirtildi. Uluslararası ölçütlere göre, Türkiye 24 yıl sonra "su kıtlığı çeken" bir ülke durumuna düşecek. Resmi dosyalarda, Ortadoğu'da çıkması olası bir savaşın "su anlaşmazlığı"ndan kaynaklanacağı iddiasına da yer verildi. Bölgelere göre su kaynaklan Kişi başına düşen su mıktan (1000m3 olarak) 105.0 20.6 5.9 4.1 17.5 28.3 Afrika A*ya Avnf» Kuz-Amerifca Gün. Amerifa olası bir savaşın en büyük nedeninin "su" olacağı yo- lundaki "speküiasyonlara" da yer verildi. BM Gıda ve Tanm örgü- tü'nün (FAO) yayımladığı "thtiyacın BoyutlarT adlı kitapta da, Suriye'nin 2025 yılında su kıtlığı çeken ülke- ler arasında olacağı bildiril- di. FAO, Suriye'deki nüfu- sun bugünkü oranlarda an- ması durumunda 2025 yılın- da kişi başına düşen yıllık su miktannın bin metrekü- bün altında olacağı ve bu oranın da su kıtlığı anlamı- na geldiğini kaydetti. 1990 yılından itibaren su kıtlığı çeken ülkeler arasın- da Türkiye'nin Manavgat Nehri'nden su almak iste- yen lsrail, Cezayir, Kenya, Malawi, Suudi Arabistan, Tunus, Birleşik Arap Emir- IikJeri ve Yemen'in yeraldı- ğına dikkat çeken FAO, 2025 yılında itibaren su kıt- lığı çekmesi olası ülkelerin Mısır, Etiyopya, Haiti, Iran, Libya, Fas. Umman, Güney Afrika, Suriye, Peru, Tan- zanya, Zimbabve ve "Kıb- ns" olduğunu bildirdi. Dışişleri Bakanlığı ra- kamlanna göre 21. yüzyılın ilk çeyreğinde su sıkıntısı çekmesi beklenen Türki- ye'nin FAO'nun listesinde yer almaması dikkat çekti. FAO'nun yayımiadığı kitap- ta şu noktalann önemine işaret edildi: - Su, tükenebilir bir kay- naktır. Dünyada 1 milyon 400 bin idlometreküp su var- dır. Sulann büyük çogunlu- ğu ruzlu, geri kalanı da ya donmuşya da yer altjndadır. Dünya su kaynaklannın sa- dece y üzde 1 'i insan kullanı- mı için uygundur. Dünyada su ka> naklan eşit olarak da- gıtılmamıştır. Malezya'da 1 milyon metreküp suyu 100 kişi. Hindistanda 350 kişi, İsrail'de ise 4 bin kişi kullan- maktadır. - Dünyada sular büyük bir süratle kirletilmektedir. Ge- lişmekte olan ülkelerde ya- şayan insanlann yaklaşık üçte biri, güvenli, temiz iç- me suyuna ulaşamamakta- dır. - Birçok ülkede niifusun artış oranına göır, kişi başı- na düşen su oranı düşmekte- dir. 2000 yılından itibaren Cüney Amerika'da kişi ba- şına düşen su oranının 1950'lere göre yüzde 75 ora- nında düşmesi beklenmek- tedir. 21. yü/yılda, Mısır'ın kalkınmasındaki en önemli engelin su kıtlığı olması ön- görülmektedir. Dünyada, ço- ğunluğu Afrika ve Ortado- ğu'da olmak üzere, yaklaşık 230 milyon insan yılda bin merreküpten az su kullan- maktadır. - 200 kadar nehir, ulusla- rarası sınır geçmektedir; 13 nehir ve göller de 96 ülke ta- rafından ortak kullanılmak- tadır Yukan kıyıdaş ülkele- rin suyü fazla kullanmalan veye kirletmeleri, asağı kıyı- daş ülkelerin zor durummda kalrnasına neden olmakta- dır. Özellikle yağmurun az yağdığı bölgelerde, suya sa- hip olmak önemli bir siyasi sorun ve ulusal çıkarlar açı- sından da hayati bir durum yaratmaktadır. - Türkiye ve Suriye, işlene- bilir toprak oranı açısından aynı kategoride yer almakta- dıriar. Her iki ülke de, top- rakJannın yüzde 10 ile 19.9'unu işleyebilnıektedir- ler. Suriye, 180 bin-360 bin hektar arası toprağı işleye- bilirken, resmi kay naklann- da işlenebilir toprağının 770 bin hektar olduğunu öne sürmektedir. Şam yönerimL, işlenebilir toprak oranının oranını yaklaşık yüzde 45 olarak göstererek, Anka- ra'dan daha çok su akıtma- sını istemektedir. - Dünyanın bir su kriziy- le karşı karşıya kalmadan, dünya kaynaklannı daha iyi kullanmayı öğrenmesi ge- rekmektedir. Kaynaklann iyi korunması, su kaçağının önlenmesı için küçük baraj ve rezervuarlann yapıiması ve tanm ve sanayidc kulla- nılan suyu antılarak tckrar kullanılaması suyun etkin kullanımı ıçın gerekli ön- lemlerdir. Roketle minibüse saldırdılar p 11 köylüyü yaktı YUSIJF OZKAN GÜÇLÜKONAK (ŞIR- NAK)-Şımak'm Güçlûkonak ilcesi Taşkonak Köyü yakın- lannda pusu kuran PKK'IiIer, roketle saldırdıklan bir mini- büsü, ıçinde bulunan 7 si köy korucusu 11 kışiyle birlikte yaktılar. PKK'nin I4aralıkta aldığı ateşkes karanndan son- rakı ılk kıtlesel saldınsında ölenlerin kımlıklen güçlükle saptandı. Genelkurmay Baş- kanlığı dün birgrup gazeteci- yi helıkopterle olay yerine gö- türdü. PKK, Abdullah Öcalan ta- rafından açıklanan ateşkes ka- ranndan sonra ilk kez önceki gün kitleye yönelik bireylem gerçekleştırdi. Asken yetkili- lerden alınan bilgiyegöre, ön- ceki gün sabah saat 10.30 sı- Onur Öymen: GB'ye girmemiz bazılannı rahatsız etti ANKARA (Cumhuriyet iBürosn)-D!şişIen Bakarliı- gı Müsteşan Büyükelçi OnurÖyınen, CBS televiz- yonunda yayınJanan ve P- KJC lideri Abdullah Öca- kn'ın da kanldığı bir prog- ramda konuşan devlet yet- kililerinin sözleri hakkmda ABD Ankara Büyükelçıli- ği Müsteşan Frank Ricci- «rdone'den "izahat" isten- diğıru bildirdi. Oyrnen, bazı İngiliz ga- zetelerinde çıkan haberler, Avrupa'daki Türk yıuitaş- lanna ve kuruluşlanna yö- nelik saldınlar ile CBS te- levizyonundaki programm peşpeşe gelmesinin rastlan*- tı oimadığını sa%"unarak, "Türkiye'nin gümrük birfi- ğinegirmesi bazı kesimleri rahatsız etti" diye konuştu. AvTupa'daki Tûrk yurttaş- lan ve kuruluşlanna karşı J995'te261 saldırının şet- çekleştigini belirten Oy- men, 1996'ın ılk 16 gürrito- de gerçekleştirilen saldın sayısınm 47*ye ulaşttgını kaydetti. Dışişleri Bakantı- ğı Müsteşan Öymen, dün düzenledigi basın topİann- smda, son zamanlarda ya- bancı basın ve yayın organ- lannda, Türkiye aleyüine yoğun bir "karâtama kam- panyası" başlatıldığını vur- guladı Oytnen. söz konusu kampanyanın Türkiye'nin AvrupaBırliti (AB) ile gümrük birligine girmesi- nid hemen ardından yoğun- iafüğma dikkat çekerek, "1995te Türk kuruhıslan- aa karşı 261 saldın okhı. 19%'ın ilk 16 gününde 47 sahfanotdu"dedı. ralannda Şımak'ın Güçlûko- nak ilçesine bağlı Taşkonak Köyü'nden Koçyurdu Kö- yü'ne gitmek üzere yola çı- kan BeşirNazyönetımindeki, 56 AH 320 pİakah mınibüs, Taşkonak Karakolu'nun 4.5 kilometre ilerisinde, Güçlü- konak'a 30 kilometre uzak- liktaki Der Mahallesi mevkı- inde pusuva düşürüldü. Yolun kıyısındaki kayalıklara mev- zilenen bir grup PKJC'li, Rus yapısı RPG-7 roketle mınıbü- se saldırdılar. Saldın sırasın- da, şoiorün isabet alması üze- rine kontrolden çıkan mınibüs durdu. Ta\ r anından içeriye dü- şen 2 adet roket mermisi, mi- nibüste yangın çıkmasına ne- den oldu. PKJC'lilerin yogun ateşi nedeniyle kapılan aça- mayan 7'si geçici köy koru- cusu 11 kişi, minibüsün için- de yanarak can verdi. Yangın sırasında tanınmayacak hale gelen 11 kişinin adlan şöyle: Minıbüs sünlcüsü Beşir Naz, yolcular Abdulhalim Ydmaz (17), Mehmet Öner (35). LokmanÖzdemir(19), Habip V ılmaz (26), Abdullah İlhan (40). Ahmet Kay» 52). Ali Naz (48). Neytullah ilhan. Haüt Kaya (60)"ve Ramazan Oruç(63). PKK'lılenn telsız konuş- malanndan, minibüsün yakıl- dığinı öğrenerek olay yerine gelen 3 er ile 1 uzman çavuş, teröristlerle çatışmaya girdi. Arazınin dağlık olmasından yararlanan PKJC'liler kaçma- > ı başardılar. Bölgede yapılan aıama sonucu PKK'lilerin bı- raktığı bir Kalaşnikof marka tüfek ile poşular ele geçirildi. Yetkililer, 4 tabur tarafindan PKK'lilerin bulunmasuıa yö- nelik operasyonlann aralıksız sürdürüldüğünü belirttiler. Genelkurmay Başkanlığı, dün bir grup gazetecıyi uçak- la Diyarbakır'a oradan da he- likopterle Güçlükonak'ın Taşkonak Köyü'ne götürdü. Olayla ilgıli olarak basın mensuplanna bılgi veren Ge- nelkurmay Başkanlığı Iç Gü- venlik Daire Baskan Yardım- cısı Kurmay Albay Oğuz Ka- lelioglu, örgütün, 1995 yılı ıçmde 5 bin 335 kayıp verdi- ğını belirterek, "Akiğıdarbe- ler ve özeDikle halkın destegi- nin, sempatisinin giderek azal- ması, PKK'yiciddi akıntılara soktu" dedı. Kurmay Albay Kalelıoğlu, şunlan söyledi: "PKK, 1993 yıhnın Mart ayında da bövle bir sözde ateş- kes ilan edip Bingol'de terhis olan 33 silahsız crimizi şehit ctmiştir. Dolavısıvla örgütün kendisi hiçbir zaman muha- tap alınamaz ve iddia ettiği ateşkes gecerii defildir. Örne- ğini işte gördünüz." Olayla ilgili olarak dün bir mesaj yayımlayan Cumhur- başkanı Süleyman Demirel P- KK saldırısını nefretle kınadı- ğını belirtti. Tüm Haber-Sen'in kapatılmasından sonra Haber-Sen'i kurdular PTT çahşanı sendikasız kalmadı • Binlerce PTT çahşanı önce sendikalannın kapatılmasını protesto etti, sonra da yeni kurulan Haber-Sen'in belgelerini valiliğe verdi. İstanbulHaberServisi - Yasal ol- madığı gerekçesiyle bir süre önce kapatılan Tüm Haber-Sen yerine Haber-Sen kuruldu. PTT çalışanla- n. sendikanın 68 kurucusunun bel- gelerini dün Istanbul Valiliği'netes- lim ederek Haber-Sen'in kuruluş başvurusunu yaptılar. Kapatılan Tüm Haber-Sen'in ve kurulan Ha- ber-Sen'in Genel Başkam Ismail Çınar, PTT çalısanlan adına yaptı- ği konuşmada "Ne idari ve adli so- ruşfurma, ne de sendikamızın hu- kuk dışı kapatılması bizleri yıldıra- maz" dedi. Istanbul Valiliği'ninTüm Haber- Sen'in kapatılması istemiyle açtığı dava, Yargıtay'ın 6 Aralık 1995'te verdiği kararla sonuçlandı. Yargı- tay, Tüm Haber-Sen'in kapatılma- sı karannı onarken, Tüm Haber-Sen üyesi binlerce PTT çahşanı önce sendikalannın kapatılmasını pro- testo etti, sonra da yeni bir sendika kurma çabasına girdi. PTT çalısanlan, Tüm Haber- Sen'in dördüncü kuruluş yıldönü- mü olan 16 ocakta Haber-Sen isim- li yeni bir sendika kurdular. Binlerce PTT çaiışanı sendikalannın kapatılmasını protesto ederek beigeierinı \ erdikr. Tüm Haber-Sen'in tüm yönetici- leri aynı sıfatlarla Haber-Sen yöne- timinde yerlerini alırlarken. Ismail Çınar yeniden genel başkanlık gö- revini üstlendi. Çınar, Haber-Sen'in başvurusu sırasında yaptığı konuş- mada, Tüm Haber-Sen'in kapatıl- ması karannın hukuki değil siyasi bir karar olduğunu söyledi. Çınar, sendikalannın tüzelkişiliğinin hem anayasanın 90 ve 53. maddeleri, hem de 3824 ve 3838 sayılı yasalar- la güvence altına alındığını, buna karşın sendikalannın kapatıldığını kaydetti. Çınar, "Bu güvencelere karşuı sendikamızın kapatılmasıy- la bir hukuk kaüiamı işlenmiştir" dedi. Haberleşme ışkolundaaynı yasa- lara dayanarak kurulan Türk Ha- ber-Sen isimli sendika hakkmda açılanan davanın düşürüldüğüne dikkat çeken Çınar. devletin kendi desteğindeki sendikalan yaşatmaya çalıştığını. çalışanlann kendilerinin kurduğu sendikalann ise kapatıldı- ğını söyledi. Tüm Haber-Sen'in varlık gösterdiği dört yıl içinde 5 bin çalışan hakkmda adli, 6 bin ça- lışan hakkmda da idari soruşturma yapıidığını vurgulayan fsmail Çı- nar. şöyle konuştu: "Bu baskılann amacı, çokuluslu şirketlere peşkeş çekmek istedikleri telefonu kolayca satmayı ve bugüne kadar sürdür- dükleri keyfi uygulamaları devam ettirmckrir. Ne yazık ki başarama- dılar. Biz aynı güçie mücadelemizi sürdürtccğiz.- Türkiye'de seçim sonrası oluşan siyasi, tablo düzenlenen panelde değerlendirildi 6 DYP ile ANAP koalisyon yapmah'İstanbul Haber Servisi - DSP Kayseri Mıllet- vekili fsmail Cem, seçim sonucunun insanlan çözüm olmayan çözümlere mahkûm ettiğini vıırguladı. Kayseri Milletvekili tsmail Cem, "Şu anki si- yasi tabloya göre en doğnı çözüm DYP ile ANAP'ın koalisyon yapmasıdır. Ama bunu ger- çek bir çözüm olarak değertendirmiyorum" de- di. İstanbul Amerikan Kolejlen Mezunlan Der- neği'nce düzenlenen "Türkiye'de seçinı sonra- sı oluşan siyasi taWo" konulu panel, önceki ak- şam Kuruçeşme'deki Bizim Tepe Sosyal Tesis- leri'nde gerçekleştirildi. TGC ödüUeıisahipleıine verildi İstanbul Haber Servisi- Türkiye Gazetecıler Cemı- yeti'nin (TGÇ) düzenledigi '1995TürkryeGazcteci- lik Başan Ödülleri' törenle sahiplerıne venldi. Cemıyet Başkanı Nail Güreü "Hukuk devterine gü- ven için, demokrasiye saygınlık için, tüm faili meçhul cüıayetlerin aydınlanlmasını istiyonız'' dedı. Güreli, Atatürk Kültdr Merkezi'nde (AKM) düzenlenen tö- rende yaptığı konuşmada, basın özgürlüğünün gaze- tecilenn bıreysel özgürlüğü değil, temelde halkın gerçekleri öğrenme hakkını kullanılması olduğuna işaret etti Güreli. "Metin Göktepe'nin ölümüyle il- gili olarak da bu cinayctin sonımlıiluğu, güvenlik güç- lerinin ve devletin üzerindedir. Bu cinayetin sonımlu- lan, yargı önüne çıkanlmadıkça hukuk devleti ve de- mokrasi yara almaya devam edecektir. Bu nedenle biz, bu cinayetin ayduılanması için sonuna kadar ta- kipçisi olacağız" dıye konuştu. Daha sonra düzenle- nen törenlegazetecilere ödüllen venldi. Bu yılkı ya- nşmada sayfa düzeni dalında. binncı sayfa birincilik ödülünü gazetemiz yazışleri sekreterlerinden Meh- met Timuçin Sucu, spor yorumu dalında bınncılık ödülünü Abdülkadir Yücelman, röportaj dalında Mert Ali Başanr, çevreeğitim ve kültüralanında Ce- mil Cigerim. ınceleme dalında "Medyanın ekonomi politiği" adlı kitabıyla Halil Nebiler. yıne aynı dalda mansiyon ödülünü yazanmız Aydın Engin aldı. Panele katılan CHP istanbul Milletvekili ve Devlet Bakanı Mehmet Sevigen,bireylerin ken- di ideolojilerini temsil edecek olan insanlan seç- tiğini, ancak denetlemediğini, milletvekillerinin kendilerinı seçenler tarafindan denetlenmeleri halinde toplumun beklentilerine daha yakın ola- cakJannı söyledi. Seçmenlerin birçoğunun par- ri, aday ve programlannı dikkate almak- sızın sadece liderlere göre tercihlerini yaptığını savunan Sevigen, "Halkımız kendisini yönetecek, kendi ideolojisini temsil edecek kişileri bilinçli olarak seçe- rek işbaşına gcrirnıelidir" dedı. tsmail Cem de yaptığı konuşmada. si- yasette ahlak ölçülerinin yanlış uygu- landığını belirterek -Bir milletvekili,mil- letvekili olabilmek için ne kadar harca- ma yapıyor? Bu harcamanın kaynağı ne- dir? Seçildikten sonra bu kaynağa olan bağımlıhk ne gibi sonuçlara yol açıyor? Öncelikle bu sorulara cevap bulmak la- zım" dedi. Şu anki siyasi tabloya göre en doğru çözümün DYP-ANAP koalisyonu oldu- ğunu söyleyen Cem. "Ama bunu gerçek bir çözüm olarak değerlendirmiyorum" diye konuştu. Yasal bir parti olan RP'nin "öcü" ve toplumda yeri olmayan bir hareket ola- rak algılanmaması gerektiğini anlatan DYP İstanbul Milletvekili Bahattin Vü- celde ANAP'ın RP ile koalisyon yapma- sı halinde seçmenine karşı büyük bir so- rumluluk içine gireceğini ileri sürdü. Panele katılan ANAP İstanbul ll Baş- kanı Erdal Aksoy ise Türkiye'nin en kı- sa zamanda radikal kararlar alarak hızlı bir şekilde uygulamaya koyması gerek- tiğini. bu nedenle de Türkiye'nın sağı ve solu ile birlikte bütünleşmesinin şart ol- duğunu vurguladı. HAFTAYABAKIŞ AHMET TANER KIŞLALI İki Kadın... 12 Eylül döneminin sonlarına doğruydu. Aziz Ne- sin, bazı düşünce arkadaşları ile birlikte Demirel'le görüşmüştü. Ve bir ara dayanamayıp -kendine özgü gülüşü ile- şöyle demişti: "Birdarbe daha olursa, sizherhalde komünistolur- sunuz!" Aslında bazı solcular, Sayın Demirel'i eskiden beri çoktakdirederlerdi. Örneğin onun "Dün dündür, bu- gün bugündür!" sözünü, "nefis" bir diyalektik özde- yiş sayarlardı. Cumhurbaşkanı'nınAnayasa Mahkemesi'ne iki ka- dın üye atadığını duyunca, 30 yıllık bir geçmiş kafam- da sinema şeridi oldu... Özellikle de o iki kadın üye- nin niteliklerini öğrenince. • • • Oktay Ekşi geçenlerde okurlarına -ve bu arada hepimize- bir hizmet sundu. Belleklerimızi yeniledi. Şu sözler, Nurcuların çıkardığı Köprü isimli dergi- nin Mari 1987 sayısında yer almış: "Tevhid-i Tedrisat Kanunu'na ters düşüyor diye din eğitiminden mi vazgeçılecek? Tevhid-i Tedrisat Kanunu, semavi bir kitap değil ki. Şayet Kuran kurs- lan ve din eğitimi bu kanuna ters düşüyorsa, yanlış olan din eğitimi değildir. Tevhid-i Tedrisat Kanu- nu 'dur... Türkiye Cumhuriyetilaikbir devlet olarakku- rulmadı ki." Kim söylemiş bunu? Erbakan Hoca ya da Fethullah Hoca değil, Sü- leyman Demirel! Bir zamanlar, elinde Kuran'la seçim alanlanna çı- kan da Sayın Demirel'di. "Tespih tutan elle silah tu- tan el bir olur mu ?" diye, aynı suçu işleyenler arasın- da ayrım yapan da. En çok imam-hatip okulu açan başbakan sanını elinde tutan da... Tıpkı şu sözleri 1970 yılında etmiş olan, zamanın Cumhurbaşkanı -ve de eski Genelkurmay Başkanı- Cevdet Sunay gibi: "Bugünkü okullarda yetişen gençlere ülke yöneti- mi teslim edilemez. Onlara güvenilemez. Biz imam- hatip okullannı, laik okullara karşı bir seçenek olarak düşünüyoruz. Devletin kilit mevkilerine yerieştirece- ğimiz kişileri, bu okullarda yetiştireceğiz." Sunay kafası, Evren kafası ile sürdü. Ve o kafalar gerçeklere çarptı. Şimdi crdunun başında, o gerçekleri kavramış, "çağdaş" bir kafa var. Sayın Karadayı'nın ordudaki genel eğilimi yansıttığına da kuşku yok! • • • Ordu yönetımi sürekli ve düzenli bir biçımde el de- ğiştiriyor. Ordu -değişen koşullara göre- kendinı ye- niliyor. Yöneten kafalar değişiyor. Ama Süleyman Bey -30 yıldır- hep orada. Ve iyi ki, kendi kafasını -olabıldiğince- gene kendisi değiştiri- yor. Son rektör atamalarında, bazı şeriatçı rektörleri -YÖK'e karşın- devre dışı bırakan da O! YÖK'ün başına "nihayet" çağdaş olan, ama opor- rünist olmayan birisini getiren de O! Ve son olarak, Anayasa Mahkemesi'ne iki "Atatürk Türkiyesi kadını" seçen de O! • • • Nâzım Hikmet, insanlan ikiye ayırırmtş. Tramvay- da gidiş yönüne doğru oturanlar ve geliş önüne doğ- ru oturanlardiye.... Bunun bir ilerıcilik-tutuculuk eği- limi ayracı olduğuna inanırmış. Ben geçmışi kanştırmaktan hoşlananlardan deği- limdir. Geçmiş, ancak bugünü anlamamızı kolaylaştırdığı ve ılerıye ışık tuttuğu ölçüde anlam ve önem taşır! Sayın Demirel'in geçmişte çok günahları oldu. A- ma şimdi o günahlarını anlamış ise ve de "telafi" et- meye çalışıyorsa, bundan elbette ki memnun olmak gerekir... Devleti tarikatlara teslim etmek için elinden geleni yapan bir Özal. Ve Özal'ın bozduğu devleti, kıyısın- dan köşesinden düzeltmeye çalışan bir Demirel... Ne dersiniz... Türkiye'nin son 40 yılına damgasını vurmuşolan; "Atatüfc'e evet, ama Kemalizmehayır!" diyen kafa yapısı, acaba tarihsel "vebal"in\ anladı mı?ü Doğan Cures'in açıklaması 6 Orduda 8ikı\öııetiııı tarbsüdı 9 ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - DYP'den siyasete atılarak Kılıs Milletvekili se- çilen eski Genelkurmay Baş- kanı emekli orgeneral Doğan Güreş, 3.5 yıl önce, DYP- SHP koalisyon hükümeti gö- revdeyken Türk Silahlı Kuv- vetlen'nin (TSK) sıkıyöne- tim ilan etmeyi tartıştığını açıkladı. Güreş, kuvvet komutanla- nnı, sıkıyönetım ilan erme- den siyasilere "gizli de olsa destek vererek" sorunu çöz- me konusunda ikna ettiğini söyledi. DYP Kilis Milletvekılı emekli orgeneral Doğan Gü- reş, TRT-1 'de önceki akşam yayımlanan "PoBtika Ptence- resinden" adlı programda, siyasete ginş nedenleri ve özel yaşamına ilışkin açıkJa- malarda bulundu. Güreş, program sunucusunun. "De- mokrasi inceliği olmazsa, Güney doğu sorununu 6 ay- da bitiririz" yönündekı sö- zünü anımsatması üzcrine, bu açıklamalanndan soru- nun demokrasıyle çözülme- smden yana olmadığı yönün- de bir ızlenim çıkanlmama- sı gerektığini, kendisi ve Türk Silahlı Kuvvetleri'nın daıma demokrasi ve insan haklarmj temel alarak terör- le mücadeleyı yürüttüğünü söyledi. Anayasal bir kurum olan olağanüstü hal uygulamasın- da yetkinın vali ve kayma- kamgıbı sivil yönetimde bu- lunduğunu vurgulayan Gü- reş. şunlan söyledi: "Sıkıyönetım farkhdır. O zaman tüm yetki askerlerin elindcdir. Ben kuvvet komu- tanlanna, 'Ncden sıkıyöne- tım ilan edelim' dedim. O za- man hükümeti, Mcclis'i dü- şiirmek zorunda kalacaksı- nız.Böylcoluncadaamivane tabirie, 'Sıvıller bu ışı yapa- mıyor' gibi bir şey oluyor. 'Biz sivillere, gızli de olsa, destek verelim. Bu işi böyle çözelım' dedim. Bunun so- nucunda, 3^ yıl içindeçok iyi bir noktaya geldiL Terör ör- gütü bitme noktasına gelmiş- tir. Ancak Güneydoğu soru- nu, sadece terörsorunu değil- dir. Bölgenin sosyal, ekono- mik sonınlanmn da ele alın- ması gerekir." Olası bir DYP hükümetin- de Milli Savunma Bakanı olabileceğine ılışkin haber- lere itirazda bulunmaması dikkat çeken Güreş, Genel- kurmay Başkanlığı görevı sı- rasmda Başbakan Tansu Çil- ter'leçalışmaşeklini anlatır- ken, "O şak diye emrediyor, ben tak diyeyapıyoru m " ıfa- delenni kullandığına ilişkın haberleri yalanladı. Doğan Güreş, haberlerde. bu sözle- ri Ankara'yı zıyaret eden bir Ingılız yetkıliyle görıişme- smde anlattığının belıriıldr- ğini anımsatarak. "Bu du- rumda konuşma İngilizce geçmif oluyor. Bunlan ya- zanlara sordum. Ingilizce, tak. şak nasıl anlatılıyormuş diye. Bunlan defalarca açık- ladım. Böyle şey yok" dedı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear