23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 5 ARALIK1995SALI 10 D1HYAZ1 Mizah devlerinden "ŞOK" açıklamalar ö y I e ş i l e r : M e t i n H a k y e r i Sunuş Kimiyeni, kimi eski, kimi çooook eski. Ama hepsi bizim kahramanlarımız.. Hepsi mahalleden sanki... Semt kahvesine sıkça uğrayan; evin önünden geçerken hınzırca güliimseyip "manyel çakan ", bakkalda alışveriş yaparken çıkışmayan küsııratımızı "bende bozukpara var" diye ödeyen, maceralarını, tutnığıımıız takımın attığı şık golden söz ediyormuşçasına, "Sıdtka J mn halası gene Sinopf tan kaçmış ", "Timsah, DaraVıyine kerizlemiş", "Zihni Sinir'in son procesini gördünüzfttü?", "Gaddar gericilere yine çattı" diye lezzeîle birbirimize anında aktardığımız vakınlanmız... Her hafta maceradan maceraya koşan mizahın devleıi memleket meselelerine nasıl bakıyor? Kadın sontnundan, yaklaşan erken genel seçimlere kadar ne düşünüyorlar? Suskunluklarını Cumhuriyei için bozdular. ' . , Binlerce 'proce' üreten Zihni Sinir'i de sinir ettiler Vaianıngöğü,deniziyok mu? ÇOK KATLI TÜRKİYE PROCESİ ttefide ba tat daha çıkma ımkom ıçn ucu oçık btfokJİmş kolontor Adl: Zihni Soyadl: Sinir D.Tarİhİ:30Ocakl977 D.Yerİ: Gırgır Dergisi Nüfusa kayıtlı olduğu yer: HBR Maymun Dergisi Povver PC Harddiskı Z.S dosyası Medeni hali: Doğuştan dul (İlk eşi yumurta hücresi). SorumlUSU: trfan Sayar - Zihni Bey, hugüne kadan binlerce proce üretliniz. Seçimlerle ilgili bir proceniz var mı? SİNİR- Geçen seçimlerle ilgili olarak ürettiğim procelerhâlâ geçerliliğini koruyor. Bakınızsayfa I "deki şekil. - Şu sıralarda si/i en çok neler sinir edi>or? SİNİR- Sinir hücrelerime denk düşecek kadar sinirli olduğum konular var. Burada bir iki örnekle yetinevim. Fazla sinirlenmeyeyim. a) Parti başkanlan ve milletvekili adayları nıçin herkes gibi perdenin arkasına gidip büyük bir gizlilik içinde zarflannı hazırlıyorlar ve sandığa atıyorlar. Bu hareket sizin de sinirlerinizi bozmaz mı? tsterlerse alüminyum folyoya sarsınlar yine de kime oy verecekleri belli değil rnidir? Kime oy verdikleri bu kadar aşikâr olunca seçim yasaklannı ihlal etnıiş olnıuyorlar mı? Koskoca bir seçim kanunu içinde bu bir şaka mıdır? Şimdi "Nereden bilebilirsin ki belki de başka bir partiye oy veriyorlardır" diyebilirsiniz. Böyle bir durumda o parti başkamnın kafadan çatlak olması gerekmez mi? Çatlaklık durıımu gizli oyla örtbas - ~ $ i^ i jr^ • : FAYDALARI: ÜHizk» orton nüfusumuzo iazkıstyia cevo'p verir.2!Hoî?o bir kofı yûboncıkjro kiroyo vertlerek ek gelrsoğlon 3SÇotı kaîinda hova olor»!on ve enîeliekîüeiler yer oîır 4}Evsiz barkyz kalonîor kışın ısJanmazbr SgovoşSardo oynco s$noğa gırmeye gerek koScaz.iOOJ Veihosıi foydokm onkjtmoklo b»mez. edilmeye çahşılırsa bu daha vahim sonuçlara yol açmaz mı? b) Niçin hâlâ hep vatan toprağına takılıp kalıyoruz. Biz bu kadar feodal miyiz toprak toprak diye tutturuyoruz. Vatan sınırlanmızın içine denizlerdeki karasulanmız gökvüzündeki hava sahamız girmiyor mu? Niçin buralarımızı ihmal ediyoruz. Gökyüzü Amerikalılann mı? Artık ayaklarımızın bu kadar da yere basmasının zamanı geldi. Bırakın uçalım bıraz, yüzelim biraz. Gerçeklik buralarda da geçerli. c) Son günlerde trafik polislerinin sadece emniyet kemeri kontrolcüleri olarak dolaşmalan sinirimi bozuyor. Dünyanın en önemli trafik kazalarının yaşandığı ülkemizde emniyet kemeri konusunun trafik polislerinin elinden alınıp yeni kurulacak tstanbul Emniyet Kenıer Müdürliiğü'ne devredilmesi iyi olur. Bu durum ayrıca politikanın yeni insanlar kazanmasına da yol açabilir. Meclis'e yeni bir soluk gelir. d) Niçin bir sürü ucube cami binası inşa edilirken Eminönü'ndeki üüzelim Yeni Camii leş gibi durur. însanlar aptes alırken arada sırada binalann da aptes almalannı niçin düşünmezler. Bu durum beni sinirden kaktüse çevirir. e) Niçin alkolsüz balık restoranı ve alkollü kurufasulyeci yok. 0 Niçin Taksim meydanında çocuklu aileleryok. Bunlar çocuklannı nerelerde saklıyorlar. g) TV açık açık oturumlannda kullanılan şu kelimelerbenim hemen diğer kanaldaki reklamları tercih etmeme sebeb oluyor: "Bakınız." "I.ütfen sö/ünıü kesmeyin bakın ben sizi dinledim". "yapmak suretiyle" "o konuya geçmeden önce bu konuyu açıklığa ka\uşturmak gerekiyo", "önce bu fırsatı veren"... - Memlekete yararlı olabilecek hayalinizdeki en büyük proce nedir? SİNİR- Türkiye apartman procesi:( Bakınız yandaki şekil). - Size rahmet okutacak procelere tanık oluyoruz. Mesela anayasaya aykırı seçim yasaları proceleri. işçinin. memurun maaşına nasıl zam yapmavız proceleri gibi... Sizin kıskandığınız proceler var mı? SİNİR- Oıılar benim tırnağım bile olamazlar aşağıdaki proceleri kıskanmadım desem yalan olur. Ee pes doğrusu. Eskiden: a) Evren'in E5 karayolu etrafındaki kötü görünümlü evlerin yola bakan duvarlannı beyaza boyatma procesi. b) Seçim asfaltlan proceleri (Tarlalara hile asfalt döküyorlardı.) Şimdi, il yapma proceleri. Kenar mahallenin cam kenarından Sıdıka Saka sesleniyor. Hayatbir klip olsa, haberlerhiç olmasa Adl: Sıdıka Soyadl: Saka D.Tarİhİ: 1991 D.Yerİ: Hıbır Nüfusa kayıtlı olduğu yer: H.B.R. Maymun Bilgi İşlem. 7 no'lu yazı disketi Medetiİ Hali: Müebbet "ev kizı"... SorumlUSU: Atilla Atalav -Sıdıka Hanını. sizinle görüşmek oldukça zor oldu. Abiniz ve babanızdan çok zor izin alabildik. Nedir bu erkek egemenliğinden çektiğiniz? SIDIKA - Korkulacak bişi yok... Babamlar bu röportajı görmez... Bizim eve Fanatik gastesinden başka bişey girmiyo... Sen rahat ol, sor sorulannı... Demincek "Egemenlik" felan dedin... Bizimkiler bilmez ööle şşey... Belli bi ideolojileri yok. öölesine dövüyolar... Masum ve grekoromen maço hareketleri... Hele babam tamamen refleks olarak yumruk atıyo... Annemle ve benle reaksiyona giriyo diyebiliriz... Abim, daha toy maço; indirekt yumruklan henüz olgunlaşmaya başladı... îlerde noolucana gelince... Ya bi gün Nuh Tufanı gibi yelkenleri atlastan (oyalı saten de olabilir) bir gemiyle yurdum kadınları topluca Amazon Ormanları'na kaçıcaklar. ya da bu işe bakanlık el koyucak... Hani var ya Kadın Hakları Bakanlığı... Gerçi şu anda söz konusu bakan erkek ama olabilir yani. Yeri gelmişken. babam o bakanlığa da pek sicak bakmıyo... "Erkek adam kırmızı plaka takar mı?" şeklinde bi itirazı var... - Sizin gibi genç kızlar memleket meselelerine bu kadar kafa yorup, gündemi bu kadar yakından izlemiyor. Sizde mi bir sakatlık var, yoksa onlarda mı? SIDIKA- Orasını bilemiycam... Ama "kafadan sakat" muamelesini gören benim... Annem babanların sülalesinde de "entel yok, bizimkinde de sen kime çektin bilmem ki" diyerek habire beni azarlıyo... Hani ben de bazan dünya sorunlarına boş verip. henüz askerden dönmüş bi esnaf oğluyla (sıfır Tempra'sı olucak... Metalik gri) evlenmekten başka bi derdi olmayan. hayatı klip zanneden bi kız olmak istemiyorum değil... Ama, babam ve abimin daha değişik stilde dövüşeninden bi kocamın olması riski de \ar... "'Habitat 2 etkinlikleri çerçevesinde ülkemizde 400.000 damat adayı" gelicek diyolar... İçlerinden helal süt emmiş bi insan evladi çıkar belki... Şööle dünya meseleleriyle ilgilenen. TV karşısında bira içerek maç seyredip kiifür etmekten başkaca özellikleri de olan bi çocuk çıkabilir... Annem "Birleşmiş, Milletler'de çalışan bi koca bul, hem dünya meseleleriyle ilgilenir hem çocuk büyütür. turşu kurar, reçel yaparsın" diyor... Bakıcaz artık... Farkındayım, akranlarımın bööle dertleri yok, sisli kliplere. "valantin deyz"lere hülyalanıyolar... Esnaf oğlu koca, ilk iki seneden sonra içip içip uçan tekme atmaya başlayıncaya kadar işleri iş... Keşke hayat klip olsa, "haberler" hiç olmasa... - Seçimler yaklaşıyor. Seçmene neler önerirsiniz. Ailecek bir kararınız var mı? Şetaret Hala'nın Sinop'tan bağımsız aday olacağı doğru mu? SIDIKA - Ne önerisi annem? Kelin ilacı olsa başına sürerdi... Şööle bi bakıyorum da kimin eli kimin cebinde belli diil... Ördan oraya geçip duruyolar. Heriflerin en son hangi partide olduğunu bi yakalasam, oy vericeem kimseler yok diil... Insan dikkatli olmalı, yanlış bişeye oy verebilir... Şetaret Halam Sinop'tan bağımsız aday, doğru ama... Onu bile dikkatle izlemek lazım, son dakkada yerine Fevzi Eniştemi seçime sokarsa (kendisi koca bakımından pek bağımsız diil de) memleket içün karanlık günler kapıda demektir. Fevzi enişte demokrasiyi, alkollü bi zamanında on yerinden bıçaklayıverir... Barış gü\ercinini ızgara yaptınp yanında acur turşusuyla yer alimallah... Diyeceem, kime oy verdiğinize son dakkaya kadar dikkat edin... Sonraki beş yıl her şey için geç olabilir. - Sizce memleketin düze çıkma umudu var mı? SIDIKA - Tabii be annem... Umut diye bişey her zaman \ar... "Yeter ki kararmasın sol göğsündeki cevahir" demiş adam... Bi düşünsene. kenar mahallenin cam kenarında "Sıdıka" diye birileri var... Her şeye rağmen var... Hem de o kadar çok var ki... Belki televizyondan, radyodan, klipten düdükten sesleri pek duyulmuyorama. varlar... Umut diye varlar... Yarın: Gaddar Davut ve Bezgin Bekir ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKVIEKÇİ Tan ile Tans... Sabiha Sertel, "Ro/DanGyö/'acllıyapıtında, 'Tan"ga- zetesiyle basımevınin nasıi yıkıldığını öğrenince. neler yaptıklarını özetle şöyle anlatır: "4 Aralık sabahı Zekeriya bana, - Sen bugün matbaaya gıtme. ben de gitmeyeceğim. Bugün aleyhımıze gösteri yapacaklarmtş... Evde de otur- ma, dedi. Ona birakşam önce haber vermişler. O çıkıp gitti. Ben de Moda'da tanıdığım birhanımın evine gittim. Hanımın kocası telefonda gösten hakkında kansına bilgi verryor- du. Yollar açıldıktan sonra eve geleceğini, nümayişçile- rin Serteller'in evıne gıtmesi thtimali olduğunu söylemiş. Böyle bir durumda başkalarını tehlikeye sokmamak için, orada kalrnanın doğru olmadığını anladım. Moda 'da Mektep Sokağı nda oturan annemin evine gittim. Az son- ra Zekeriya da geldi. Annem 78 yaşında bir ihtıyardı. Bı- zi gündüz karşısında görünce şaşırdı: - Hayır ola. sız bugün çalışmıyor musunuz? dedi. - Hayır... Yazılan dün yazdık. bugün dinleneceğiz..Ak- şama kadarannemde kaldık. Hava iyice karardıktan son- ra eve döndük. Az sonra Vâlâ Nureddin ile kansı Mü- zehherge/cWe/-. Vâlâ gösteriyi anlatıyor Necmeddin Sa- dak'/n müteessir olduğunu söylüyordu. (Vâlâ 'Akşam' gazetesınde çaiışırdı.) Güldüm... Vâlâ biraz sonra: - Dün gösten bırtikten sonra gençler eve gelmek üze- re Kadıköy vapuruna binmışler. Fakat Vali Lütfü Kırdar bunu haber alınca. kaptana vapuru Kadıköye yaklaştır- mamasını, Adalar'a götürmesi emrinı vermış. dedi. Zekeriya bu haheri duyar duymaz yerinden fıriadı, Va- li Lütfü Kırdar'a telefon etti: - Matbaaya bir saldın yapılacağını haber almış, size bil- dirmiştim. 'Merak etme, hiçbır şey olmayacak' demışti- niz. Fakat matbaa yıkıldı. Şimdi eve gelme teşebbüsün- de olduklannı duydum. Hiç olmazsa bunu önleyin. Vali kendisine şu cevabı vermiş: - O tehlike geçti, ama, sen şimdi nereden telefon edi- yorsun? - Evden. - Sakın evde durma... Demek hâlâ güvenlik altında değildik. O zaman Vâlâ. Kalamış'taki evlehne beraber gitmeyi teklif etti. Yanımı- za birer kat çamaşır alıp Vâlâ 'nın evine gittik... Üç gün üç gece orada kaldık. Gündüzleri oturmaktan sıkılıyordum, gecekaranlıkta çıkıp Feneryolu'nda dolaşıyor, demokra- sinın memlekette ne normal yollarla geliştiğini düşünü- yordum..." (-Roman Gibi" S. 315-316). Olayın tanığı oian Müzehher Vâ-Nû, şunları söylüyor- du, özetle: "Evet, bizde misafirlerdi, eve aldık onlan. Moda'day- dılar o sırada. biz olayı duyduk. Vâlâ inmemişti gazeteye, belki inmişti, bilmiyorum şimdi. özetle akşamüstü gittik, Sabiha Hanım'la, Zekeriya Bey'i bindirdik bir arabaya, o zamanlar çek-çek arabalan vardı, üstü kapalı. Bindik 'Al- tıyol'a kadar geldik. Altıyol'da araba değiştirdik. tukip edildikse'diye. Çünkü olayı. bütün teferruatıyla biliyor- duk, yalnızdılar evde. Bir, SabJha Hanım'ın agabeyisi var- dı Neşet Deriş diye, söyledik: - Bize gidelim, ne yapacaksın? diye. Zekeriya: - Aman Valı'ye haber verelım, sonra kaçtı' derler!de- di. Sınırlarda filan ararlar, bilmem ne yaparlar... Vali'ye haber verildi. Zekeriya: - Ben Vâ-Nû'lara gidiyorum, oradayım. Ama sizden başka kimseye söylemedim bunu... dedi. Biz Kalamış 'ta oturuyoruz. Sahilde bir evdi. Başlanna bir şey gelırse, buradan kaçmaları mümkün.. gibi şeyleri konuştuk arabada. Onu anımsıyorum. Bizde kaldılar. Ga- yet sogukkanlıydı ikisi. Biz o gece bir garip sorumluluk duygusuyla, Vâlâ ile benim uykumuz kaçtı. Doğru dürüst uyuyamadık. Kendiyatak odamızı onlara verdik, biz bir ye- re uydurduk bir şeyler, yatak matak; bir horultu duyduk, uyuyorbunlar, gayet keyifle uyudular. Evden çıkılmadı hiç. Bir Vâlâ matbaaya gitti geldi. havadisler öğrendi. hava- dislik de birşeyyoktu hoş. Duyulmuyordu, o devri biliyor- sun. Herkes kabahatli gibi, Adam, bir şeye karışmaya- yım' havası içinde. Ertesi günü galiba, kapı çalındı bir adam geldi: - Sizin satılık bilmem neyiniz varmış! diye. Vâlâ'nın o adamı kovaladığını anımsıyorum..." • • • Taşlama ustası Hasan Çelebi şu dizeleri düştü: 'Bir uçtu ölümsüzlüğe yükseldi Hezarien I Hem öldü, hem aiçaldı uçurdukça özerfen." Dün Istanbul'da önemli bir toplantı vardı. 4 Aralık 1945'te, basın özgürlüğüne, demokrasiye ağır bir darbe vurulmuştu. Bunlar Bayan Tans'ın umurunda mıydı? Boğaziçi Üniversitesi'nde bir çeşıt öğretmeni yerinde- ki. Prof. Oya Köymen'i, O'nun yerini alabilmek için. 12 Eylülcülereihbarettiğini. 1402'lıkettirdikten sonra. "bö- lüm başkanı" olduğunu bilmeyen yok muydu? Bu. üni- versite çevrelerinde geniş yankı yapmış: öğrenciler. küp- lere binmişlerdı. Bir ara üniversiteyegelen Prof. Oya Köy- men.bayanlartuvaletınegirdığinde, arkasından koşarak Tans'ın yetiştiğıni gördü. Tans. göğsünü açmış, profe- söre gösteriyordu: - Hocam bak, göğsümde sertlikler var. Kanserşüphe- si olduğunu söylüyortari Zulmettiği hocası yerindeki profesöre yakınıyor, hem yaptıklannı bağışlatmak, hem de kendıne acındırmak mı istiyordu? Kafasında ne çok tilki dolaşıyordu? Süley- man Bey'e gözdağı verdikten sonra. kazık attığı, gün gör- müş Devlet Bakanı Münrf Islamoğlu nun göğsüne yas- lanıp doya doya ağladığı gibi... Ne dolaplar dönüyor, bir türlü anlayamıyorum. Eğitim- ci Ali Kaymak, Yunus Emrenin dizelerini mırıldanıyor- du: "Biribirine girdi/Dolaplarla âblar/Âblar galip gelin- ce/Döndüler dolaplar.'' Âb: (Farsça) Su. Hezarfen Ahmet Çelebi: 17. yy'da, Istanbul'da yap- tığı kanat biçimindeki bir aygıtla. ilk kez uçmayı başar- mış birTürk bilgini. (Türk Ansiklopedisi. cilt 19. s. 207). BULMACA SEP.4THŞ4I1V SOLDA> SAĞA: 1/ Reşat Nuri Güntekin"ııı bir oyunu. 2/ Riitbe- sizasker...Korun- mak için bir yere bırakılan eşya. 3/ Asker, ordu... Ey- 4 lemleri olumsuz yapmakta kulanı- lan ek. 4/ Deniz- lerinçekilmesıyle oluşan ve yurtlan- maya el\erişli olan bölge. 5/ Edebiyatta etkiyı 1 2 3 4 5 6 çoğaltmak için bir şeyin ter- sini söyleyerek edilen alay... Tuzağa diişürülen şey. 6/ "Elinde gâh âsâ oldu gâh - - - kalem" (Fuzuli)... Yumu- şak. hoş ve ince bir güzellığı olan. 7/Yapma,etme... Dürü- lerek boru biçimi \ erilmiş de- riyadakâğıttomar. 8/Sahip- lik. mülkiyet... Hayat arkada- şı. 9/Kabaorgülübüyükçij- val... Sınır nışanı. VUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Kıbrısa özgii bir tür beyaz peynir... Köpek. 2/ Tanmda kullanılan azotlu gübre... Eskiden "pastoral" anlamında kullanılan sözcük. 3/ Başı su altında tutarak yüzmeyi sağ- layan soluk alma borusu. 4/ Kara batmamak için ayağ"a ta- kilan bir çeşit örgülü ayaklık... Dört Halife'nin sonuncusu. 5/ Beyaz mermerde bulunan sert kısım... Duman lekesi. 6/ Yürürlükte olan... Küçük su kanalı. II Küçük mağara... Es- kiden Karagöz oynatılan kah\elere verilen ad. 8/ Dört Ha- life'den sonra Islam devletinın başına gelen hanedan. 9/ Bazen yazıt ya da kabartmalarla kaplı olan dikilı taş... Tom- bul fındık grubundan bir fındık çeşidi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear