Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SHYFA CUMHURİYET 31 ARALIK 1995 PAZAR
12
D e m i r e I
/
spartı İslamköy
1924 doğumlu Yahya
oğlu Süleyman
Dem:rel ile Sinop
1926 doğumlu
Mehınet Sabri oğlu
Kecmettin Erbakan, İTÜ
Motor-Makine Mühendisliği
bölümünde tanışır. Demirel, bir
yıl kaybetmeyi göze alarak,
daha çok para getirebilecek
olan inşaat mühendisliğine
geçmiş, Erbakan makine
bölümüne devam etmiştir. Biri
ağır ceza reisliği yapan bir
babanın çevresinden, diğeri
İslamköy'de tipik bir Anadolu
ailesinden gelmesine karşın,
her ikisinin de birleştikleri bir
nokta vardır: Namaz kılmak.
E r b a k a n K a v g a s ı ( 2 )
emirerin, yakın
çevresine göre,
adından en az söz
edilmesini istediği
kişilerin başında
Erbakan
gelmektedir. Genellikle
Erbakan'dan hiç söz etmeyen,
başkalannın konuşmasından da
hoşlanmadığını belli eden
Demirel, Erbakan ile ilgili
haberleri izler. Erbakan' ın yakın
çevresine göre ise Hoca,
"Süleyman Bey" diye söz ettiği
DemireFde olumlu tek yan
bulamaz ve fırsat buldukça
üniversite anılannı anlatırdı.
Erbakan Hoca, anılannda 'O hep
kopya çekerdi' sözünü çok sık
kullanırdı.İTÜ'de ilk yıl aynı sınıfta okuyan Erbakan ile Demirel'in ortak noktaları, namaz kıl-
malarıydı.
Mescitlen Meclis'e ıızaııaıı yolN E C D E T O N L R
Gürsel'in kabinesindekı Sanayi Ba-
kanlığı'nın karşısında Prof. Necmettin
Erbakan adı vardır. Mılli Birlik Komıte-
si'ndeGürsel'ın hazırladıgı lıstegörüşü-
lürken Erbakan hakkında ne olumlu ne
de olumsuz söz alan \e de tanıyan çık-
maz. Bir bakan adayı için de itirazlar
olunca. bazı isimlerin soruşturulması ne-
deniyle Bakanlar Kurulu'nun ilanı erte-
si güne bırakılır. Ertesi günü ilan edilen
Orgeneral Cemal Gürsel'in Bakanlar
Kurulu listesinde Erbakan yoktur. Fakat
Erbakan. daha sonra ilk Türk otomobili
projesınin uygulanmasmda başroldedir.
Oysa o siralarda Demirel, 27 Mayıs'ta
devnlen DP iktidannın "Su Vlüdürü"
olarak çile doldurmakta ve mescıt arka-
daşı Necmettin'in askerlerle birlikteliği-
nı uzaktan ızlemektedir.
Bırkaç kez, Demirel ile Erbakan'ın
"mescit arkadaşlığı"ndan söz ettik.
Aslında bu nokta. Demirel-Erbakan ta-
nışma ve dostluğunun ilk adımı olması
kadar. bugünlere taşınan bir kavganın da
başlangıcıdır.
Farkh dünyalar
Isparta İslamköy 1924 doğumlu Yah-
ya oğlu Süleyman Demirel ile Sinop
1926 doğumlu Mehmet Sabri oğlu
Necmettin Erbakan'ı kader, tstanbul
Teknik Üniversitesi Motor-Makine Mü-
hendisliği çatısı altında bir araya getir-
miştir. Demirel. bir \ ıl kaybetmeyi göze
alarak. daha çok para getirebilecek dal
olan inşaat mühendisliğine geçmış. fakat
Erbakan makine bölümüne devam et-
miştir. Bıri ağır ceza reisliği yapan bir ba-
banın çevresinden, diğeri de İslam-
köy "deki tipik bir Anadolu ailesinden
gelmiş olmasına karşın, her ikisinin de
birleştikleri bir nokta vardır. Namaz kıl-
mak. Bir başka ortak nokta da konuş-
maktan büyük zevk almalandır. Yalnız
olav lan ele alış ve >aklaşımları farklıdır.
Örneğin Demirel, "Demir nedir" soru-
suna ce\ap verirken demınn elde edilme-
sinden so,,^, ışJemlerle ılgilı olarak sa-
a'.crce konuşabilir. Erbakan ise söze.
toprağın yapısmdan başlar ve demır ce\ -
herinin nasıl çıkanlması gerekıiği konu-
suyla devam edıp araya ilgili ilgisiz pek
çok şey katarak günlerce konuşabilir.
Konuşma ve tavırlan, giyim ve kuşa-
mıyla dıkkat çeken Erbakan'ın çevresin-
de oluşan arkadaş grubu. namaz kılmak
başta olmak üzere sürekli bırlikte hare-
ket etmektedir. Bu grubun içinde Demi-
rel de vardır. İlk yıl aynı sınıfta oldukla-
n için Erbakan-Demirel birlikteligi de-
vam etmiştir. Fakat Demirel'in ertesi yıl
makineden inşaat bölümüne geçişiyle
başlayankopukluksürüpgıtmiştir. Erba-
kan'ın bu devre konusunda söyledikleri
özetle şöyledir:
"Demirel ile a\nı dershane içinde
yan yana oturup dersleri takip ettik.
Demirel'in sınıfı, son sınıfta bir der-
sc devamsı/lıktan toptan sınıfta kal-
mıştı. O yıl mektepte kalıvorlardı. ik-
mal devrcsi sonuna kadar. Bendeniz
de o zaman asistandım. Bizim sınıftan
namaz kılan arkadaşlar arasında De-
mirel de vardı. Oradayken beraber
namaz kılardık. Fakat Ânkara'ya ge-
linte devam fırsatı bulamadı herhal-
de."
Veöyiesanıyoruzki Erbakan'ın yıllar
önce Demirel"in üniversite öğrenciliğıy-
le ilgili olarak. " O hep kopya çekerek
sınıf geçerdi"sözü. ıkisi arasmdaki ça-
tışmayı "yaşam bo\ u kavgaya" dönüş-
türmüşolmalı.
Demirel'in. yakın çevresine göre.
adından en az söz edilmesini istediği ki-
şilerin başında Erbakan gelmektedir. Ge-
nellikle Erbakan'dan kendisi hiç söz et-
mezken başkalannın da uzun uzun ko-
nuşmasından hoşlanmadığını araya laf
sokarak ya da dınlemeyerek belli eden
Demirel, TV ve gazetelerde Erbakan ile
ilgili haberleri okur.
Erbakan'ın yakın çevresine göre ise.
Necmettin Hoca, '•Süleyman Bey" di-
ye söz ettiği Demirel'de olumlu tek yan
bulamaz ve fırsat Dulduğunda üniversi-
te yıllanndan anılar anlatır.
Amerikan-Alman çelişkisi
Demirel ile Erbakan arasındakı mü-
cadelenin polıtik çizgide gelişmesi konu-
sunda önce ikısı arasındaki büvükbirte-
mel celişkiye değinmekte sanınz yarar
var.
Toplumun iki ayn kestminden gelip
teknik üniversite çatısı altında bir araya
gelen iki gencin arasında çok çeşitli ne-
denlerin yol açtıgı kopukluğun. zaman
içinde politıkaya da atlayıp kıran kıruııa
kavgaya dönüşmesinin temclinde yatan.
seçtikleri meslek dalının ve daha sonra
bunu geliştirmek için yaptıkları eğitimin
büyük farklılığıdır. Motor ve makine
mühendisı Necmettin Erbakan. Alman-
ya'da uzun süre kalıp eğitim aörmüştür.
İnşaat mühendisi Demirel de Ikinci Dün-
ya Savaşı'nın galibi ABD'de uzun süre
kalmtştır. Her ikisinin de nıesleklerinm
ilk yıllannda ayrı eğitim. kiiltür ve sos-
yal sistemin etkisinde kalmadıklarını
söylemek mümkün değildir. Ve tabii
196O'lı yıllarda birinin dünya yıldızı
ABD'nin dili Ingilızceyi. diğerinin de
Avrupa'nın ekonomik devi olma yolun-
daki Almanya'nın dilı Almancayı konu-
şupdünyayı ayn dıllerden ızledikleri de
göz ardı edilmemelıdir. Bu konudakı
farklılığı araştınrken Demirel'in, AP ge-
nel başkanlığına ABD devlet başkanıv-
la çekilmiş fotoğrafı kullanarak seçildi-
ği. Erbakan'ın her başı sıkıştığında so-
İuğu Almanya'da aldığı ve 24 aralık se-
çimlerinden önce Türkiye-Almany a ara-
sında kurulan "Refah köprüsü" de not
edilmelidir.
Tabii bütün bunlardan. Demirel-Erba-
kan mücadelesinin temelinde "ABD-AI-
manva" çelişkisinin yattığı sonucu da
çıkanlmamalıdır. Burada söz konusu
olan. taraflann etkilendikleri kültiirler
arasındakı farküzerinde durulmalıdırki
mücadelenm tüm neden leri bir arav a ge-
tırildiğinde. gerçeğı daha kolay ve net
görebilme olanağı saglanmış olsun.
Siyasal mücadele
Sanırız. şiındı Erbakaıı'ın ağzından
mücadelenin politik çızgive atlavışını
dinleyebiliriz:
"Meselelerin, sonunda sivaset ala-
nında halledilmesi gerektiğine inan-
dık. Ne işi. 1969da sivasi sahaya inti-
kal ettirdik.
O zaman. ilk önce Adalet Partisi'ne
müracaat etmiş idik. Fakat çok bü-
yük korktıyla karşılandı. Veto edildik.
Bunun arkasından müstakil (bağım-
sız) ada> olduk. Ve üç milletvekilliği-
ne vetecek kadar bir ov la birkaç haf-
ta içinde Kon\a gibi çok geniş bir il-
de, bu milletvekilliği tahakkuk etti."
Milli Nizam Partisi
neden kuruldu?
Demirel gıbı Necmettin Erbakan'ın da
kafasindan aeçenlerle dudaklanndan dö-
külenler'değişık okkigundan. trbakan'ift
ağzından Millı Nizam Panısı'ni neden
kurduğunu dinleyelım: "Konva'dan
müstakil seçildikten sonra Türkiye'v i
sanayileştirecek madditc manev i kal-
kınma voluna götürecek, Milli Nizam
Partisi'ni kurduk. Fakat Milli Nizam
Partisi. Adalet Partisi'ne rakipgörül-
Başbakan ve AP Genel Başkanı S. Demirel, MSP lideri N. Erbakan ite bir görüşme sırasında.
düğünden aslında hukuki mana ve
ehemmivct taşıdığı ileri sürülemeye-
cek bir dosya ile Anayasa Vlahkeme-
si'ne gönderildi. O günlerin atmosfe-
ri içinde. bilmem filan ilçede fılanca
kişi şöyle demiş. Falan verde bilmem
kim, şunu demiş rivayetleri üzerine ve
hiçbiri tahkik edilmeden mahkeme
başladı. Bir süre yürüven mahkeme-
de. ortada bir şey olmadığı görülün-
ce. bu sefer mahkemenin usulü değiş-
ti. Ve bir gün "Mahkeme duruşmalı ol-
mavacak, dosyalı olacak' denildi. Ve
sonra hiç mahkeme yapılmadan, Bız
sadece bu dosyaya istınaden Milli Ni-
zam Partisi'ni kapattık' denildi. Ama
birdavamn. 'Bırpartiyi kapattık' denil-
mesivle durması mümkün değildir.
Nitekim da\a tekrar kendi inandığı
yolda partisini kurtnuş ve Milli Sela-
met Partisi teşekkül etmiştir."
Çok yakın çevresınde bile Süleyman
Demirel "den söz ederken "Bey" kelime-
sini kullanmayı ihmal etmeyen Erba-
kan'ın. herkese açık konuşmalannda da
buna büyük özen gösterdiği gözlenir. Fa-
kat Erbakan. çok iyi tanıdıği Demırel'e
sık sık konuşmalannda ancak ikisinin
anlayabıleceği mesajlara yer venr. Örne-
.*£irj Erbakaujn. 1374'teki yukandaki
sözlerinin büyük bölümü. doğrudan De-
mirel'e gönderilmış mesajlardır. Ece-
vit'in başbakan yardımcılıği sırasındaki
hayali yüz bin tank. yüz bin uçak proje-
lerının temelinde yatan amaç; Demi-
rel'ın "Barajlar Kralı" unvanınıçigne-
vip geçmektir
Erbakan ın başbakanlık dügü
Günümüze dönüyor ve 24 aralık seçi-
minden bırinci parti olarak çıkan. fakat
tek başına TBMM'de çoğunluğu sağla-
yanıadığı için eline geçen "başbakan
olma fırsatı"nı kaçırmamak zorundakı
Erbakan'ın. bunun için neler yapabilece-
ği konusunda fikirverebilmek için arşiv-
leri kurcalamaya başlıyoruz.
Karşımıza CHP-MSP koalısyon hü-
kümetinm kurulmasından önceki günler
çıkıyor. Çiinkü seçimden sonra oluşan
tablo. koalisyonu zorunlu kıimıştı. Tür-
kiye'nin yaşadığı yüz günlük hükümet
bunalımı dönemi, CHP-MSP koalisyo-
nuyla son bulmuştu. CHP. hükümet kur-
maya angaje olduğu için Erbakan, hep
agırdanalmışvegetırilenheröneriyıge-
n çev irmıştir. Hatta Erbakan, ışi. MSP
programının esas alınarak hükümet
programının hazırlanması isteğıne kadar
götürmüştür. Tabii bugün durum çok
farklıdtr. Erbakan bugün olası koalisyon
hükümetinin patronu durumundadif. Bir
başka deyişle Erbakan, yaşamında ilk
kez eline geçen başbakan olma fırsatını
"birkaç günlüğüne de olsa" kaçır-
mamak için pek çok fedakârlıkta bulun-
maya hazırdır.
Yann: Demirel'in kâbusu
Türkiye'de HABITAT kargaşasıSÖNMEZ TARGAN
Konutbirlik Genel Başkan Vekili
-2-
HABITAT 11de ele alınacak konular, genel o-
larak Avrupa Birliği'nin hazırladıgı veriler baz
alınarak şöyle sıralanıyor.
# Herkese uygun bannak
# Kentleşen dünyada, sürdürülebilir insan yer-
leşmeleri
# Kapasite yapılanması ve kurumsal gelişmel-
er
# Uluslararası ışbirliği ve eşgüdüm
9 Gelişimin izlenmesi ve etkinin değer-
lendirilmesı
1992 'de kararı alman. nicelık ve nitelik olarak son
derece zengin olan böylesı bir toplantı, ne ılginçtir
ki Türkiye kamuoyunun gündemine 1995 yılının
başlannda. hem de bir y ığın bılgi ve verilerden yok-
sun olarak geliyor. 17 Uluslararası üyeden oluşan
HABITAT ÎI Hazırhk Komitesi. bilebıldiğımizce
birincisı (11/22 Hazıran 1994) Cenevre'de, ikincisi
Nairobi'de (24 Nisan-5 Mayıs 1995) olmak üzere
iki toplantı yapmasına ve bu toplantılara Türkiye.
Toplu Konut Idaresı Başkanı Sayın Yiğit Gülök-
süz başkanlığında bir heyetle katılmasına karşın. bu
toplantıya katılan heyetin diğer üyelerınin kimler
olduğu ile bu toplantıda ne gibı kararlar alındığı
herkesçe ve yetennce halen bilinmemektedır. Yine
buna koşut olarak. Türkiye"de oluşturulan l lusal
• HABITAT II, özellikle 3. Dünya Ülkeleri ile gelişmekte olan ülkelerin kent ve
insan yerleşmeleri sorunlanna yönelik bir etkinlikler dizisidir. Sanki bu ülkelerin
sorunlannı, kapitalist-emperyalist sistemin yapısal bozukluğu yaratmamış gibi,
kapitalist-emperyalist sistemden. yeni küreselleşme politikalanyla çözümler
üretilmesi bekleniyor.
Komite, ilki 26 Ekim 1994"te yapılan ve günümüze
değin 5 toplantı gerçekleştirilmesine karşın.
toplantıya çağnlı yaklaşık 120 kurum. kuruluş ve
sivil toplum örgütlennin önemli bir bölümü. konu-
nun önemini ve yakıcılığmı tam olarak kavramış
değillerdir. Ancak bu durumun sorumlusu da ken-
dileri değillerdir. Yeterli ilişki sağlanamadığı, bilgi
toplumsallaştınlmadığı için, bu toplantılarda
yapılan seçimler, alınan kararlar da sağlıklı olama-
maktadır.
TOKl'nin yönlendirmesi
Altını çizdiğımiz olumsuzlukların doğal sonucu
olarak. konferansın hazırlanmasında daha çok
teknik hizmetler yüklenecek ve ılışkilerin odağını
oluşturacak "Ev Sahibi Komite" (ESK)de uyum-
lu bir yapıda oluşanıamıştır. Giderek kımi sivıl
toplum kuruluşlannda da kendi perspektiflerı
doğrultusunda. alternatif örgütlenme eğılimleri
başlamış, özetle tüm alanlarda bir kargaşa yaşanır
olmuştur.
Bu kargaşanın önünün alınması konusunda da
hiçbir kesimden ağırlıklı bir çabanın veril-meme-
si, ister istemez. üstüne de\ letin gölgesinin düşmesi
istenmeyen ESK etkinlıklerine, doğrudan değılse
bile dolaylı da olsa TOK.İ"nin (Toplu Ronut İdare-
sı) yönlendirmesi fırsatı doğmaktadır. TOKİ'nin
yönlendirme eğılimleri bununla da sınırlı kalma-
maktadır.
Daha önce yapılan dördünde de yaşandığı gibı.
15 16 Aralık 1995 tarihinde Ankara'da yapılan 5.
Ulusal Komite Toplantısı'nı da TOKİ ağırlık ko-
yarak toplantıyı yönlendirmek istemıştir.
Oysa. son dereee önemli olan L'lusal Komite
Toplantılannda. Türkiye'nın HABITAT II doruk
toplantısına sunacağı. Ulusal Yazanak ve Llusal
Eylem Planı. tanışmaya açılması ve karara bağlan-
ması gerekırken. TOKİ tarafından görevlendirilen
bılım adamları ve teknisyenlerce hazırlanan yazılı
ürünler. adeta komıteje dajatılmıştır.
Küreselleşme politikaları
Söz buravn gclmışken. TOKİ tarafından lıazır-
latılan \e 5. Ulusal Komite Toplantısı'na sıınulan,
ulusal yazanagın nitelıği konusuna da bir iki satır-
la değinelim. Ele aldığı konular. değındiği sorun-
lar açısıııdaıı beklenen derinlikte bulunmayan u-
lusal yazanagın. temeldekı hatası ıdeolojik \ e polı-
tik yaklaşımlarda bir tutarsızlıksergiliyorolmasıdır.
Yazanak, kapitalist-emperyalist sistemin yenı bir
ambalajla dünya piyasasına sürdüğü "küre-
selleşme"politikalannı. kendi politikası olarak da
adeta benımsemiş görünüyor.
"Yeni Dünya Düzeni ve Yükselen Dçğerler"
adı altında yürütülen ve bugün ipliği pazara
çıkmış"kürese!leşme'* politikaları biçiminde
sürdürülen bu yaklaşım. yazanakta adeta bir tez
konumuna gelmiş.
Oysa HABITAT II özellikle 3. Dünya Ülkeleri
ile gelişmekte olan ülkelerin kent ve insan yer-
leşmeleri sorunlanna yönelik bir etkinlikler dizi-
sidir. Sanki bu ülkelerin yukarıda değindiğimiz
sorunlarını. kapitalist-emperyalist sistemin yapısal
bozukluğu yaratmamış gibi, yazanakta, kapitalist-
emperyalist sistemden yeni küreselleşme poli-
tikalanyla çözümler üretilmesi bekleniyor.
Bugün artık açıkça bilinmektedir ki, emperyal-
ıst-kapitalist dünya. 2000'lı yıllarda büyük birhızla
büyüyecek ve nüfusun önemli bir bölümü buralar-
da yoğunlaşacak olan 3. Dünya kentlerinin altyapı,
ulaşım. konut. çevre. beslenme. kültür, sağlık gibi
yenı doğacak pazar alanlanna daha şimdiden y-
atırımlar amaçlıyor. Bu yeni yatınm ve sömürü
alanlanna eski araçlarla artık gidilcmeyeceğinı
gören sermaye, yeni araçlannı "küreselleşme"
politikalanyla taçlandırmaya çalışıyor.
SÜRECEK
AISKARANOTLARI
ML STAFA EKMEKÇt
Kim lider, Kim Değil...
Ismail Hakkı Birler. eski CHP mılletvekillerindendir.
I. Ecevit hükümetınde. devlet bakanlığı yaptı. Geçen-
lerde Ânkara'ya gelmişti, konuşuyorduk; pat diye girdi
konuya: "Biz, dedi. lider sözcüğünü yanlış kullanıyoruz;
lider seçimle olmaz, lider olayların içinden gelir; lideri
olaylar yaratır. Herkes, partı başkanı olabilir ama, her
parti başkanı lider olamaz!"
Birler'in sözleri ilgınç geldi, O, konuşmasını sürdürü-
yordu:
"Partı başkanlığına seçilen. şu ya da bu biçımde. bi-
leğinin hakkıyla, hile ile, rüşvetle seçilen herkese bız er-
tesi günüpartiliderigözüyle bakıyoruz. Büyükyanılgı bu-
rada. Onlan da böylece, olduklarından başka turiü gör-
düğümüzü söyleyerek, ilan ederek, onlann da ahlakını
bozuyoruz. Onlar da artık parti başkanı gıbı davranmı-
yoriar 'Ben lider oldum!' dıyorlar, lider gibi davranıyor-
!ar. Oysa lider değiller...
Bir şey daha; dünyanın hıçbır ülkesinde. ıleri, geri, or-
ta kalmış, ilerı gıtmış, gerıde kalmış, üçüncü dünya par-
tilennin başkanlannın adında 'genel' lafı yoktur. 'genel
başkan' diye bırdeyım, hıçbır dılde yoktur. Partı başka-
nıdır o, 'genel başkan' lafını da biz uydurmuşuz. Bu da
onlann ahlakını bozmaktadır!"
- Başkanlann ahlakı bozuluyor öyle mi?
- Ben neymışım? Ben "gene\"mişım! Yooo, başkan-
sın sen! TÜSlAD'ınki nıye genel başkan değıl? Odalar Bir-
lıği Genel Başkanı var mı? Odalar Bıriiği Başkanı Yalım
Erez/ Gazetecıler Cemiyeti Başkanı mı, genel başkanı
mı? (Eyvah! Ben de Çağdaş Gazetecıler Derneğı Genel
Başkanıyım! İyi mi?) Küçük bir nüans (aynmcık), ama
çok önemli.
- Genel yazman. genel sekreter de dıyoruz!
- Diyoruz. Komunıstpartilennde, Avrupa'dasağcıpar-
tilerde de 'genel sekreter" yok, sekreter var. Komunıst
partilerde başkan maşkan yok, orda başkan sekreterdir,
genel sekreter falan değıi. Sözlüklerde boyle bir sözcük
yok.
- Buradan nereye gelıyorsunuz?
- Bir, parti başkanlanna lider demekten vazgeçer, on-
lan genel başkan da değıl, parti başkanı olarak gönjrsek
beklentilenmızin sınınnı daha doğru çızerız. "Yahu, bu
koskoca eşek kadar liderler, nasıl bu yanlışları yapıyor-
lar?" gıbı sızlanmalara gerek kalmaz. Çünkü, önceden
belli durumu; onun lider (önder) olmadığını bız de bili-
yoruz. Lider demiyoruz ona zaten. Gerçek lıderden bek-
lenen şeylerı, partı başkanından beklemeyiz. Bekleme-
yince de hüsranımız az olur. Ikincısı: Onlar kendilerinin
lider değil, partı başkanı olduklarını bilırierse, ıdrak eder-
lerse, her gün öyle yınelenirse, lider gibi davranmaktan
vazgeçerier, parti başkanı gıbı davranıriar
İnsan yaşamında, sosyal yaşamda, siyasal yaşamda
özellikle en sakıncalı şey, kışılerın geldıklerı yenn hakkı-
nı verebılecek müktesebata (edınilmış bılgılere) sahip
olup olmadığını hiç araştırmadan, "O yere geldiğıne gö-
re, o yere layıktır; o yenn bütün yetkilenni kullanmalıdır;
o yerın bulacağı bütün çözümlerı de bulmalıdır bu
adam!" diye bakıyoruz. Yanlışhk buradan başlıyor, bu
basıt yanlışlığı düzeltmek gerekır. Bir de ulusça bir hu-
yumuz (hasletımız) vardır, kurtarıcı ararız hep. Rahmetli
lsmet Paşa'nın kırk kez dınlediğim sözünü bilmem anım-
sar mısın?
- Paşa ne derdi?
- (Bütün uluslar, sıkıntılı anlannda, sıkıntıya düştüklen
zaman. mutlaka bir kurtarıcı çıkarıriar içlerınden. Bu, bü-
tün uluslar için geçerlıdir. Bütün uluslar arasında bu açı-
dan en velut (doğurgan) -sözcük onundur- ulus Türk ulu-
sudur. Ama, unutmayın kı, en velut ulus olan Türk ulusu
da birkurtaneıyı (elınde böyle beş parmağını açarak) beş
yüz yılda bir kere ancak çıkanr. O nedenle kurtancı bek-
lemeyeceksınız, kahraman aramayacaksınız, sorunlannı-
zı sade vatandaşlar olarak sız çozecekstniz...)
Ismail Hakkı Birler, "Paşa'nın bu sözünü kırk kez din-
lemişirpdir" diyordu. Şöyle konuşuyordu:
"Ukısça açmazımtz burada; siyasette de. Ve tabii. 7V
ekranı çıktı, polrtikacıların zaten çok mazbut (tutariı) ol-
mayan ahlakını tyıce bozdu. Mikrofonu ağzına dayadı
mı. bu ekranda iki saniyecik gözükebilmek için, feda et-
meyecekleri hiçbir kutsal değer yoktur. Sonuç/an darı/7.
Birayyasa mı çıkarıriar, kararmı alıriar, ılke an'aşmasına
mı vanriar, bir ay süreyle en tepeden başlayarak cum-
hurbaşkanı, başbakan, bakan, partı başkanı, yazmanı,
sayman üyesı, konuşma yasağı uygulasalar, böyle bir
karar alsalar; samımiyetle ınanıyorum, Türkiye 'nin ıçın-
de bulunduğu sorunların birçoğu ortadan kalkar. Geriye
kalan sorunlarda yavaş yavaş kendıliğınden çozülmeye
başlar..."
• • •
Bu gece yarısı, yenı bir yıla gırıyoruz. Bu yılbaşı için
de gönlümün istediği gibi. kartlar yazıp yollayamadım,
dostlara, okurlara. En uzaktan, Avustralya'dan Syd-
ney'den yazan Ali Akbaba, çok anlayışlı davranıyor.
Şöyle demiş kartında:
"Sevgıli Mustafa Abi,
Yazılannızı severek birguzel okuyoruz. Dilerız, sağlığı-
nız yerinde olur da hep yazarsın. biz de sevınerek oku-
ruz. Sakın bize, kart, mektup yazmıyorum diye üzülme.
Bıliyoruz, sızın ışıniz başınızdan aşkın.
Geçen yılın altıncı ayında geleceğım demiştim, gele-
medik. Bu yıl altıncı aya niyefleniyoruz, geleceğız.
Benden. buradan ıstediğın birşey olursa lütfen çekın-
me. Ben de sızden birncada bulunmak ıstıyorum. 23 Ka-
sım 1995 tarıhlı Cumhuriyet'ın Kitap' ekinde. Metin De-
mirtaş'a yer vermışsinız. Sevınerek okuduk, Saffet Uy-
sal duzenlemış; ona çok teşekkur ettığimi söyle.
Metin Demirtaş, orasını çoktan hak etmıştı. Syd-
ney'den sızlere, sevgilerimızi, selamlanmızı gonderiyo-
njz. 1996 yılınızı kutluyoruz. En sağlıklı yılınız bu yıl olsun
diyoruz. Sevgilenmle. 15.12.1995 Ali Akbaba."
1996'nın tüm okurlara, sağlık, başarı. mutluluk getir-
mesinı yürekten dilerım.
BULVİAG4 SEDATYIŞİYİİS
SOLDAN SAĞA:
1/Hamurun fınna
verilmeden önce
dinlenmesı için
üzerinde bekletıl-
dığı tahta... Eski
Mısırlılann kutsal
saydıklan öküz. 2/
Ankara'nın bir ıl-
çesı.. Düzgün sa-
nlmışhalatyuma-
gı. 3/ Doğaüstü
varlıklarla ilişki
kurma sanatı...
Yün eğirmeye ya-
rayan araç. 4/ Ke-
restesı mobılyacılıkta kulla-
nılan bir Afrıka ağacı.. Eski
dılde enk. 5/ Çamaşırcı avı
da denilen ve Amerıka'da ya-
şayan bir kürk hayvanı. 6/
Yapma, etme... Sevecen ve
huzünlü bir konu ışleyen kü-
çük Itnk şıır. 7/ Bir isaret sı-
fatı... Sermaye 8/ Bir doku-
mamaddesı.. Çokkokulubır
kah\etürü.9/Talıh... Selülo-
zık örtü boyalannın inceltıl-
mesinde kulllanılan eritıcı sı-
vı.
YLKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Güney Amerika'da \ünü için yetiştırilen evcil alpaka tü-
rü.. Türk tuluat tıyatrosunda baş komik görevındekı uşak
tıplemesı. 2/ Halk edebıyatında uyağa verilen ad. . Kapalı
ve dört tekerlekli bir at arabası. 3/ Gemı safrası... Hayvan-
lara vurulan damga. 4/ Vanlmak ıstenen bir amacageçılme-
si gerekli dönemlerden her bin... Dingıl 5/ Kara batmarnak
için ayağa takılan bir çeşit örgülü ayaklık. 6/ Mesafe... Cn-
süzle bıten bir sözcüğün, ünlüyle başlayan sözcüğe bağla-
narak okunması. 7/ Italya'da bir ırmak. . Dağlalesi de deni-
len ve morrenklı çıçekleraçan bırbıtkı. 8/ Kır ya>amı ıçın-
de aşk konusunu ışleyen kısa şıır... En gelı^mış konuşma ye-
tenegıne sahıp papagan cınsi. 9/ Islamlıktan önceki Turk ede-
biyatında "ağıt" anlammda kullanı'lan sözcük. . Dtıvuru.