22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
11 ARALIK 1995 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 Mfanyeli, suça ceza verenleri mi sonnısanaştoıyor? ALİ AKA\ Balkan Naci İslim>eli"nin "Suç" sergi- sı. Yapı Kredi Sanat Vlerkezı'nde iki bö- lümden oluşuyor. Biri. Balkan Naci"nin Amerikaıia aetığı kişisel serginin yeni- den düzenlenmi> işlerinden oluşuyor. Diğeri ise. sanatçının aynı kavramdan yola çıkarak gerçekleştırdiğı ve birinci- yi tamamladığı çali:?malannı ıçeriyor: Yapı Kredi Bankasi'naaıtolan Yapı Kre- d\ Kültür Mcrkezi'nın pınl pırıl duvar- lanna. Balkan Naci İslımyelı'nin suçu vecezalandırmayı temsil ettigi çalı^ma- lannın tıtizlıği yansıyor. Dikenli teller arasındaki insanlar. Saraybosnalı vedün- yanın herhangi bır yerindekı insanların suç işjediklerini varsayarak cezalandı- ran veya o bölgede doğduklan için suç- Balkan Naci, "Suç"un içine herkesi katıyor. Seyredeni de suçu işleyeni de düzen için cezalandıranı da. Bu bakış, "Bir daha asla..." şiannı anımsatıyor bizlere. T T lu olarak kabul eden zihniyetin barbarlı- ğını. dikenli tellerarasına atılan insanla- nnsefaletıni \e zavallılıginı gösterenar- şiv lerinde. Balkan Naci, "Suç"un içine herkesi katıyor Seyredeni de suçu işle- yeni de düzen için cezalandıranı da. Bu bakış. "Bir daha asla..." şiannı anımsa- tıyor bizlere. A\rupa"da 18. yüzyılın ikinci yarısın- dan itibaren suç ve ceza arasındaki oran- tıları ele alan Michei Foucaulfyu takip edersek suçlardaki yumuşama ile ceza hukukunun yumuşaması arasında bırpa- ralellik kurmak gerekecek. Yasanın ağır- lığı altında suçlann hafiflemesı. berabe- rinde ilerleycn bır tarih anlay ışını getır- di ve pozitivist bır toplum algılanışını ortaya çıkardı. 20. yüzyıla girerken ın- sanhğın ilerleyerek refaha kavuşacağı fikri "kabul edilebilir" bır fikir haline gelırken birincı ve ikinci dünya savaşla- n. A\nıpa'nm kendi kıtasında ve Ame- rika'nın Japonya'da gösterdiği barbarlık- la bizı karşı karşıya bırakmıştı. Insanlı- ğın ılerleyen bir medeniyet fikrine olan inancı. bu dönemlerden itibaren krize girmış \e günümüzün postmodem söy- lemi içindetüm merkezı mercilerin meş- ruluğunu yok etmiştir Balkan Naci'nin bu sergisi. tarihi \e sosyolojik olguları bize anımsatması bakımından önem ta- şıyor. Kavramsal sanatın önemlı figurlerin- den Robert Morris"in An m America'da 1981 Aralığı'nda yaznıış olduğu bırya- zıda göstermiş oİduğu gibi. dekoratif ağırlıklı bir sanat anlayışını Balkan Na- ci'de görmek mümkün. Robert Morns. yukandabahsettiğimmakalesınde ikı tip sanatı ortaya koymaktaydı: Yaratıcı bir enerjiyi canlandıran ekspresyonist bir sa- nat \e anın sanatı olan dekoratif bir sa- nat. Bu iki aynm içınde Robert Morris. kendi sanatını dekoratif olanda görüyor. Bu üslubu onu yan-anlatısal bır ıfadeve doğru getiriyor. Morris için ekspresyo- nist olan Eros'u ifade ederken dekorattf olan Thanatos"u anlatmaktadır. Balkan Naci lslimyeli'nin "Suç" üzenne ele al- dığı işleri de ölümü çağnştınyor ve Ya- pı Kredi Sergi Salonu'nıın pırıl pınl du- \arlannda eayet düzgün \e temız bir şe- kilde yerleştırılmışler. Balkan Nacı de Morns gibi sanki Thanatos'ıı. yani ölü- mü çağrıştırnıak istemış; katastrof ve öliim ile bağıntılı olarak kurulmuş. "Suç- luyum. suçlusun suclu... Suçluymuşum. suçluymuşsun. suçluymuş..." ^.eklınde du\arlarda. yine çok düzenli bır şekilde süregelen yazılar. nıorg kapaklan \eya arşı\lerı saklayan çekmeceler olarak al- gılanabiiecek dıı\ara asılan nesnelerle bırlikteligı oluşturuyor. Balkan Naci de sanki katastrof ile ölü- mü. ınsaıılığın dramını. faşızan duygu- larını yüksel sanat anlay ışıyla nıeydana getıriyor. Suçu oluşturanlann düzen me- rakını aııımsatırcasına her şey. hatta duy- gular ve düşüneeler bıle yara bantlan üzerine titizce yazılmış. En ufak bir kar- maşayı hissettirecek bir öğe \enniyor. Bu şekilde de suç üzerine arşiv lenen bar- barlıkları. suçu cezalandıranların düzen anlayışının bakış açısından ortaya koy- duğu hissini bizlere \enyor Yıneokul sı- rasının aynı arşıvlerde olduğu ^cklinde sunulınası. karşısındaki \ ıdeoda kanlı el- lerin sanki potansiyel olarak o sırada otu- rana şiddeti nasıl gerçekleştirdiğini öğ- retircesine bir düzenlenıey ı "ha>al diin- yasında" bizlere sıınuyor. Balkan Naci'nin bu kara "gü/elişleri" bizlere. ncredeyse romantik bir şekilde umutsuzluğa kapılan sanatçının inıgesı- ni veriyor. Ancak Balkan Naci lslimve- li'nin işlerine dekoratif derken onu kii- çümsemek anlamında kullanmadığımı. Morris'in anladığı anlamda kullandıgı- mı. burada yanlış anlama olmasın diye belırtnıekıstiyorum.Ölümeyaklaşan ve unıutsuzlukla karşı karşıya gelen bir sa- natçı-entelektüelin sıkıntısının. bize. kar- şısındaki düzen meraklılannın bakışını gösterdiğini söylemek istiyorum. Bu an- lamda da işlerinin kavramsallığına dik- kat çekmek istiyorum. Balkan Naci'nin kendı sanatsal evrimi içinde yapmış ol- duğu geleneksel işlerinin dışına çıkarak sanatını birarayış yolu üzerine koyması da aynca araştırmacı bir sanatçı için çok büyük bir dönüşümdür diye düşünebıli- riz. Seyhun Topuz, Bilge Alkor ve Candeğer Furtun'un yapıtları Maçka Sanat Galerisi'nde Maçka'da bir "Adak Duvam" AHL ANTMEN :—î+s: Bilge Aikorun "Öüş İdotteri-AcTak Candeğer Furtun'un "İstanbul Hatırası" ve Sey- hunTopuzun "ParçalanmışKare"sı. Lluslarara- sı İstanbul Bienali nedeniyle Maçka Sanat Gale- risi'nde şu sıralarhepbirarada sergileniyor. Söz- konusu yapıtlararasında herhangi birbaglantı yok ama. belki Maçka Sanat Galerisi'nin kendi başı- na bıryapı(t) olarak görülebilecek mekânında bu sanatçıların yapıtlannı görmeye alışkın olduğu- muzdan. belki de her bir sanatçının ızleyeni bır- birinden farklı da olsa bir noktada buluşturabile- cek sorularla donattıklanndan, bir kopukluk his- si uyandırmıyor. "Kıraıızı 1" adlı heykeli Maçka Sanat Galen- si'nin dış mekânıvla adeta özdeşleşen Seyhun To- puz'un "Parçalanmış Kare"si. yine galerinin dı- şında sergileniyor. "ParçalanmışKare". galerinin hemen girişinde. yerde dııruyor ve bu dış meka- na hemen 'ağıriığını koyuvıor'. Mekânın kuşattı- ğı. ama "ezemedigi' yapıt. yirmi yılı aşkın bır sü- redirsanatını minimalistbirçizgıde sürdüren Sey- hun Topuz'un "başka bir mekânda başka bir bi- çim alabilen. oturdugu mekana uydurulabilir" kömpozisyonlanndan biri. Maçka Sanat Galerisfnin içinde ise. Seyhun Topuz'un yalın. siyah 'şiirinden' sonra. Bilge Al- kor"un canlı renk dünyasına gıriyoruz. Alkor'un "Düş İdolleri-Adak Duvan" başlığı altında topla- nan yapıtlan, aslında nisan ayında gerçekleştire- reği geniş kapsamh bir serginin 'önsözü' niteli- ı iııde. Shakespeare'in "BirYazGecesiRii>3sı" ile '"Fırtına" adlı yapıtlannı görsel bir oyuna çevir- ı ıeyı amaçlayan Bilge Alkor.tki bu "munu" nisan avında AK.M de açılacak sergisinde izleyeceğiz) i-îebuamaçlabıradak yapmış. Maçka Sanat Ga- 1. nsi"nde. Alkor'un baskı •adaklannın" hepsi bir- birinden farklı. Bu da sergiye gelen herkesi işin içine katmayı. onların da adaklannın gerçekleş- rtesi düşüncesıyle böyle. Sergideki dört "Diiş İdo- I i" ise. "Bir Yaz Gecesi Rüyası"nda dügünlerine cört gece kalan Theseus ile Hippolyta'nın o dört gecesini simgeliyor. Bilge Alkor'un sanatının baş- lıca kaynağı şiır. Şiiriıı 'tınısını' resme aktarmaya çalışıyor. çünkü ona göre "her sanat yapıtı sonun- da bir şiir olmak tstivor." "Düş İdolleri'y le. "Adak Duvan-nın arkasın- da. Candeğer Furtun'un "İstanbnl Hahrası" du- ruyor. Furtun'un birsüredirüzenndedurduğıı ha- reketli seramik gövde parçalanyla ilintıli bir iş bu. ancak bu kez. "Türk erkeği gibi" oturan iki çift bacak. iki el arkasına. üzerine "İstanbul Ha- tırast"" işlenmişeski bırduvarhalısı yerleştirilmi^. Furtun, kaybolan değerler karşısında insiinın du- rumunu hıcvediyor. "İstanbul Hatırası"nda. "İn- san gö\desine atılan eller" Furtun'un bir başka me.selesi. Organ nakillerinin artık sorun bile edıl- mediği. bebeklerin yapay yollardan da dünyaya geiebildiği. bey nın ölümüne karşın v ücutların y a- şatılabildiği. ınsanın vücuduııu estetik ameliyat- larla hayal ettigi bıçime sokabıldığı günümüzde. Candeğer Furtun'un hareketli gövde "parçalarT durumu kısaca özetliyor. Gelinen nokta nedir? Teknoloıik gcli^meler adıııa kazandıklarımızın yanı sıra yitirdıklerimizi de soruuluyor Furtun; bu nedenle "İstanbul Hahrası". îstanbul hatırası değil yalnızca.. bir hatıra. ama insanın her >eye karşın geçiciliğıne daırbir hatıra bu. Furtun'un "İstanbul Hatırası" isimli çalışnıası. ^Rııhlar öliir önce, bedenler kahr' Edward Bond'un **Sa\aş Chnnlan" Rox>"de sahndenecek. ESEN ÇAMLRDAN Bir diskoteğin (Roxy) insa- na terk edilmişlik duygusu ve- ren boş uzaını: Loş ışıkta daha da kasvetli duran duvarlar. dip- te birkaç basamakla çıkılan bir yükseltı, öııünde tutunmaya yarayan madeni bir boru. . Bir de sağdaki bcyaz, soğuk büy ük projeksiyon perdesi. Bilsak Ti- yatro. İngilız yazar Ednard Bond'un >l Sa%'aş OyunlarT adlı üçlemesının ilkini bu ortam içinde oynuyor seyircisine. Edvvard Bond tiyatro tarih- çılerine göre Antonin Arta- ud'nun başlattığı "Vahşet Ti- yatrosu'nun (Theatre de la Cruaute) -Genet'yle birlikte- başı çeken yazarlarından. Oyunlannın çok sert ve sarsıcı olmasıyla ünlü. Bond. hemen hemen her oyununda şiddeti getirir sahneye, sınıf aynmı y apmaksızın. toplumdaki her- türlü kesitin şiddetini. Öyle ki. salıne insanlann soğukkanlı- lıkla birbirlerini boğazladığı. ışkence ettigi, yok ettigi bir ala- na dönüşür. Bir İngilız eleştir- menin dediği gibi. onun yapıt- lannda şiddet 'neredeyse ye- mek kadar doğal bir olgudur." Bond'a göre gerçek tehlike sı- yasette. dinde. teknolojıde. sa- nayide ve •uygarlaşma" yolun- da ınsanın içgüdülerıni çarpı- tan her şeyde vardır: "Ruhlar öliir önce. bedenler kalır." İçinde yaşadığımız toplumu öyle keskin bir gözle aktanr kı yazar. seyircı. doğdıığıından ben ona sunulan düşüncelerin. değer yargılannın. düzenlen- miş yaşamın tutsağı hisseder kendini. kandınlmışlık duygu- su yaşar. Ve sahnede gösteri- lenİer gıderek şiddet öğelerine dönüşürler. İnsanınsanıyoket- mektedır artık. ama aslında in- san kendini yok etmektedir. Ne ki. yer yergelip geçen bir umut ı^ığı da yakılmadan edilmez. bu kara tiyatroda: küçücük. an- cak görmesini bilen bir bakışın yakalayabileceği. belli belirsiz birparıltı... Anıaç. »eyircıyi. içine sıkıca kapandığı kabu- ğundan. o küçücük. kendini güvencede sandığı dünyasın- dan çıkanp çevresindeİci gö- rüntülerin ardında yatan ger- çekleri -yazarın gözüyle- gör- mesini sağlamak. neredeyse onu buna zorlanıaktır. Bond. oyunlarında. tek tek kişilerden çok birtoplumun çe- şitli kesitlerini söz konusu eder. btınlar arasında hiçbir kahra- nıana rastlanmadıgı gibi. olumlu biri de yok gibidir. Bond kişileri kendilennden ne- redeyse hiç söz etmezler. doğ- rudan durunı ve olaylarla ılgi- li söylemlerdır onlarınki. Ah- lak anlayışları da -yine aynı bağlamda- eylemleri. daha doğrusu Tızikaksiyonlan'ara- cılığıyla çıkar ortaya. Hiç bit- ıneyen bır yaşaın savaşına sü- riiklenmiş birtoplumun ıntiha- rayatkııı kişılendirbunlar: - öl- me>en ölülerdir". Bilsak Tiy Jtroııun sahnele- diği "Sa\aşO>unlarr üçleme- sinin ilk oyununda da yazar topluniıın yapısını sorgular. Okul, Aşk. Seme. Satış, Calış- ma ve Ordu olarak yedi ayn bö- lümden oluşan yapıtta. ekono- mik ve toplumsal baskıların belirlediği eğıtim. kadııı-erkek ilişkisibağlamındııaşk.evlılik. çalışma düzenı v e ordu gibi gü- nümüztoplumunu vareden ku- rumlar ırdeleııır. Bilsak Tiyat- ro. her sahnelemesınde olduğu gibi, sıkı bir dranıaturgı çalış- ması yapmış: Oyuna yönelik olmayan bölümleri (seyircıye ya da kendı kendine konuşma- lar. yonım yapmalar...) çıkar- mış nıetıııden ve seyircıyi bomboş. donuk bır uzamda söylemin »iirselliğiy le. yoğıın- luğuyla ba^başa bırakmış. Sağ- lam ve zengın dıl yapısı. dıı- yarlı bir oyunculukla, bilinçli kullanılan boş bır uzamda bu- luşunca, oyunda söylenen sah- nede. kendiliğinden. birer im- gey e dönüşmüş. boş uzam dol- nııış. renklenmiş. yaşamaya başlamış. Bu durumda oyuncunun ar- tık nerede ve kime ne dedığini bilmesı yeterli olmaktadır. Ve roller ne denli yalın oynanırsa şiddet o denli v urucu kılınmak- ta. sahne seyirciyı sorgulama- va başlamaktadır. (Bu konuda özellikle NihalGeyran Koldaş. Alp Giritli ve Barış Celiloğlu başanlılar) 'Sa\^ş O> unlan". Çöplük' ile birlıkte mev simin en ilginç. başanlı yapımları kanımca. Ikisi de yerleşik toplumsal ah- lakı gündeme getiren. insanı ınsan olmaktan çıkaran bir var olma savaşımının. buna bağlı olarak da şiddetin egemen ol- duğu toplumu sistemi sorgula- yan oyunlar: iki ayrı gözden, ıkı ayrı yaklaşımdan. Gerek Edvvard Bond. gerekse Turgay Nar 'öüneven ötülerT dı le getir- mışler çalışmalannda. Her iki toplulıık da oyunlann hakkını vermiş. Sıra. seyircinin sahne- de anlatılanlan kendi uzam ve zamanı içinde değerlendirme- sinde. Kültür Servisi - Ulkemızde. Batrda- kının tersine pek fazla dokunulmamış bir alan cep yayıncılığı. 21. yüzyıla doğ- ru saklanacak her şey hacım olarak kü- çülürken. değer olarak büyüyor. Logo Yazılım'ın katkılarıyla y ayın ha- yatına daha güçlenmiş olarak devam eden KarakutuCep Fotoğraf Albümleri. Türic fotoğraf ortamına sanat ağırlıklı bır yayın kazandırmak üzere yola çıkıyor. Bir cebe sıü.ıcak bovutt.tkı bu albümler. ıkı aydj bır ıkı ,->ay ı olaı jk y ay ımlanac.lk. Eikıyi ve yeniyı. kla>ık ve öııcüyü. Cebe sığan fotoğraf albümleri renkli ve siyah-beyazı. belgeyi ve kurgu- yu zaman içinde harmanlayarak gün yü- züne çıkarmayı amaçlayan bu yayınlar, fotoğraf dünyasının yeni yüzlerini tanıt- mayı ve küçük portfoliyo geleneğini uluştııı nıanın peşinde. Ediıörlüğünü. yayıncıiığını. kcndısi tanıtım fotoğrafçısı olan Orhan Cem Çe- tin'in yaptığı bu albümlcnn tasarımı Fe- rit N'antur'a. tasarım danışmaıılığı ise Biilent Erkmen'e ait. Logo Yazılım'dan çıkan ilk iki albüm Pemra Erginoğlu Yü- ceve !Nuri Bilge Ceylan'ın çalışmalanm kapNiyor. l l 'S6yilında MiıruırSinaıı l ni- versitesı Fotoğraf Bolümünde fotoğraf- latanışan Yüce. 1991 vılında mczun ol- duktan sonra YildızTeknık İ'nivervitcsı Fotoğraf Programf nda uzıııan olarak gö- reve başladı. Oğrencilik yıllanıuhın bu yana yurtıçi ve yurtdışında çeşıtli ödiıl- leraldı: birçok sergiye kalıldı. çalışma- ları yarışma sergilerine alıııdı l l > l| l ve 1993 yıllan arasında ıkı kı^isel M.TÜI gçr- çekle^tirdi. Nıırı Bilge Ccylanın "(İz- portreler' adını taşıyan çalışması 1983- 1485 yıllan arasındaki yapıtlannı kapsı- yor. 1959"da istanbulcfa doğan Ceylan, fotoğratla uğraşmaya 1975 vılında baş- ladı 1985te Boğaziçi Üniversitesi Mi- marlık Fakültesijıı bitiren sanatçı, iki yıl \limar Sinan Üniversitesi Sinema-TV Bölümü'ne devam etti. Kişisel sergiler açtı. çok sayıda karma sergiye katıldı. Bır siiredır siııema üzerine yoğunlaşan \uri IJilge Ceylan'ın ilk kısa filmi 'Ko- za\ 1995 vılında Cannes Film Fes- tivalı'ne scçıldi. BU AŞAMADA ŞÜKRAN KLRDAKLL Onurlu Bir Yaşam: Kemal Sülker Kimi yazarlann, edebiyat adamlarının yaşam öykü- lerinde içimize işleyen tümceler çıkıyor karşımıza: "29 Mart 1938'de, 28 yıl 4 aya mahkum edildi," "Kırklareli'nin Hediye Köyü yakınında öldürüldü." "Gülmece yazılanna ve Devam (1954) adlı şiir kı- tabına açılan kovuşturmalar nedeniyle 5 yıl 5 ay 25 gün tutuklu kaldı," Osmanlı'dan günümüzeyalanı sahteyi politika ara- cı olarak kullanan egemenlere karşı gerçeği görmez- likten gelmeyenler var. Toplumsal savaşım tarihıni onların kişisel tarihlerı yaratıyor. Gazeteciliğinin ikinci evresineEylül1938'deTan'da başlayan Kemal Sülker de bu loncarun yorullmaz er- lerinden birıdir. Otuza yakın yaprtıyla. Yazıları, 1953'lerdeçıkardığı Işçi Hakkı gazetesiy- le. Maden-iş, DİSK, TİP, TYS, Yazko gibi öncü örgüt- lerde aldığı görevlerle. Anlamı sözcüklere sıgmayan yanm yüzyılı aşkın bir çalışma yaşamı bu. Başlangıcı mayın tariası.. Kemal Sülker, Yenı Edebiyat, Yurt ve Dünya, Yü- rüyüş. Gün, Banş dergilerinde yazariığının ilk on yıl ürünlerıni verirken Marksçı düşün ve edebiyat adam- lanyla birlikte olmuştu. Ne sıkıyönetim sürgünlüğü önünü kesebildi bu birlikteliğin, ne hapislik, ne ışsiz kalma korkusu. 1950'den sonra, gelışmekte olan sınıfın savaşımı- na musallat olan ayak oyunlarına, arkadan vurmala- ra karşın ancak iğneyle kuyu kazanlara özgü sabırla sürdürdü direncıni. Kendilerini sınıf savaşımına adayan aydınlann özel- likle 1950'li yıllardaki yalnızlığını, anılar bile yetmez anlatmaya. O yalnızlıkta kalabalığı aramak.. O yalnızlıkta kalabalığı ararken yaratmanm ve eme- ğin gücüne inancını yitırmeyenlerden biriydi Kemal Sülker. Çok yaşasın, Şaban Yıldız gibi o yıllann unutul- mazları biiir Demokrat Parti ıktidanna karşın işçi sı- nıfının örgütlenmesine katkıda bulunmantn ne demek olduğunu. "Yüreğıni yiyeceksın, yedıreceksin.." Türkiye'de Sendıkacılık (1955) kitabının önyazısın- da şöyle diyor Kemal Sülker: "Haklannı müdafaa etmek ve yeni haklar kazanmak için işçi sınıfına düşen ıık iş teşkilatlanmaktadır." Meclis'teki D.P. diktasının örgütlenme bilincini ya- saklarla, satınalmalarla kuşattığı yıllar. Tepeden inme sendikaların emekli subaylarla emekli sporculara, kaptanlara kurdurulduğu yıllar. Dergilerimizin. kitaplanmızın. egemenler önünde eğilmeyi meslek haline getiren savcılann hoyrat el- leriyle birbiri ardına toplandığı yıllar. Başlama noktası olan mayın tarlasında, sınıfsal ko- numunu algılayacak insanı aramaya hüküm giymiş gibiydi Kemal Sülker. *& i '1950'ye kadar "Yeni Edebiyat Hareketi"n\n o ev- redeki gelişmelerini konu alan incelemeler yazıyor- du. 1960'tan sonra çalışmalannı özellikle Nâzım Hik- met'in yaşamı. sanatı, savaşımı üzerinde yoğunlaş- tırdı. Nâzım Hikmet Dosyası (1967), Nâzım Hikmet'in Polemikleri (1968), Şair Nâzım Hikmet (1976), Nâzım Hikmet'in Gerçek Yaşamı (6 cilt, 1976-1989). Nâzım Hikmet'in Silinmeyen Şiir Defteri (1980) gibi çağdaş edebiyatımızın bir dönemıne ışık tutan yaprtlar kazan- dırıcı kitaplığımıza. Kemal Sülker için gerçeği görmezlikten gelmeyen- ler loncasının erlerinden biriydi. demiştim. Bu onuru yitırmeden yaşadı. Yitirmeden gitti. Ha&l Paşa'ya 9 milyar • Kültür Servisi- Antik A.Ş'nin 172. müzayedesi dün Çırağan Sarayı Balo Salonu'nda gerçekleştirildi. Turgay Artam"ın yönettiği müzayedede çoğunluğıınu tabloların oluşturduğu toplam 265 antika eser r ı,^a çıkanldı. Türk resamlannın tabloları. tuğralı g" fı^ler. mobilya ve abajurlar. bohem kristaller ve sevres vazolann satışa sunuldugu müzayedenin gözde parçası Halil Paşa'nın y ağlıboya tablosuydu. Açılış fiyatı 6 milyar lira olan Halil Paşa'nın eski türkçe imzalı yağlıboya peyzaj tablosu 9 milyar liraya. açılış fiyatı 1.5 milyar olan Hikmet Onat'ın 'Beşiktaş Iskelesi'adlı tablosu 2 milyar 750 milyon liraya alıcı buldu. Antik A.Ş'nin müzayedesinde ılgi gören birdığerparça ise Victor Huguet'nin 'Hoca" adlı yapıtıydı. 500 milyon liradan satışa sunulan "'Hoca" adlı tablo 800 milyon lıraya sahibini buldu. Tuğralı gümüş leğen. tophane demlik. İbrahim Çallı'nın 'Atatürk' tablosu. 18. yüzyıl Fransız yağlıboya tablo ve minyeli altın cep saati müzayedenin ilgi gösterilen parçalan arasında yer aldı. Milka Resim Yartşması ödülleri • Kültür Servisi-Milka Resım Yanşmasında başan kazananlara ödülleri Sabancı Center'da yapılan törenle verildi. Sakıp Sabancı tarafından verilen ödüllcrin sahibi küçük ressamlar, ödül töreninden sonra verilecek partide resim yaparak. sihirbaz vepalyaço gösterilen izleyerek başanlarını kutiadılar. Odül törenine Sakıp Sabancı'nın yanı sıra Marsa Genel MüdürYardımcısı Sabine Kraus. seçici kurul üyeleri Bedri Baykam ve Fatih Erdoğan da katıldı. 20 bine yakın resim arasindan seçilen ilk 100 resim Sabancı Center'da sergilenecek. Ömer Asım Aksoy ÖdüHi'ne katılım • Kültür Şenisi - 30 Ekim 1993'teyitırdığimız dilbilimci Ömer Asım Aksoy anısına Dil Derneğınin düzenlediği Ömer Asım Aksoy Ödülü'ne katılma koşullan belırlendi. Aksoy'un düşüncelerini, savaşımını yaygınlaştırarak geleceğe aktarmak amacıyla tJüzenlenen ödüle 1 Ocak-31 Aralık 1995 günlen arasında yayımlanmış bir öykü kitabı aday gösterilebilir. Son katılım tarihinin 31 Mayıs 1996 olduğu ödüiün seçici kuruluTahsin Yücel, Konur Ertop, Emin Özdemir, Şemsettin Ünlü ve Prof. Sııat Aksoy'dan oluşuyor. Ödüle aday olan yapıtların Kızılay Konur Sokak 30'1 adresirideki Dil Derneği'ne elden verilmesi ya da göndenlmesi gerekiyor. Kazanan yapıtın yazanna ödülü, 26 Eylül 1996 tarihine ı.istlayan 64. Dil Bayramı'nda sunulacak. Şür dinletileni sürüyor • Kültür Servisi- TYS Başkanı Ataol Behramoğlu ve müzisyen Haluk Çetin ikilisı "Ataol Behramoğlu Şiir Dinletisi" adını taşıyan dinleti- gösteri özelliği taşıyan etkinlikleriyle Samsun'da büyük ilgi gördüler. Behramoğlu. dınletinin ardından söyleşi ve imza gününe katıldı. Atatürkçü Düşünce bemeği'nin düzenlediği söyleşıde Behramoğlu okurların s(-nılannı yanıtladı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear