23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 2EYLÜL1994CUMA 12 KULTUR KAMPANYA "Banş içinsende birşey Kfiltür Servisi - Birleşik Sosyalist Parti il örgütünün 1 -7 eylül Banş Haftası'nda başlattığı "Banşiçin sen de bir şey yap" kampanyasına pek çok sanatçı da kendi dallanndaki ürünleri ile katılıyor. Yann 12.00-18.00 saatleri arasında Kadıköy İskelesi'nde düzenelenecek 'Banş İçinSokak Şenliği'ne çok sayıda yazar, şair, mûzisyen ve tiyatro sanatçısı katılacak. Nesin kitaplarmı imzalayacak Şenlik çerçevesinde Ataol Behramoğlu, Kemal Özer, Müştak Erenus, Orhan Alkaya ve Sezai Sanoğlu, izleyenlere şiirlerinden ömekler sunacaklar. Aziz Nesin'in bir konuşma yapacağı ve kitaplannı imzalayacağı şenlikte. saat 15.00-17.00 arasında Ataol Behramoğlu, A.Başer Kafaoğlu, Kemal Özer, Müştak Erenus, Atilla Coşkun, Oral ÇaJışlar. Faik Bulut. Cezmi Ersöz, Cemal Şener, Orhan Alkaya, Neşe Yaşin, Emin Kunıca, N'il Giin. Kıvılcun Tezin, Turhan Feyizoğlu, Metin Cs- tündağ, Sezai Sarıoğlu ve Cemik Çakırda kitaplannı imzalayacaklar. Sanatçılardan katkı Şenlik boyunça. değişik saatlerde Bulutsuzluk Özlemi, Ezginin Günlüğü, KÜKOK Müzik Topluluğu, Grup Göcebe, Zogaşi BBP, Yelda ve Mezopotamya Kültûr Merkezi Çocuk Korosu, banş için şarkılar söv le> ecekler. Tiyatro sanatçısı Jülide Kural ise Banş Şenliği'ne, okuyacağı şiirlerle katılıyor. Karikatür sergisi ve çocuk oyunlan köşesinin de bulunduğu şenliğe aralannda Orhan Pamuk, Banş Pirhasan, Tektaş Ağaoğlu'nun da bulunduğu sanatçılann da katkıda bulunacağı bildirildı. RP'li başkan değiştirdi, ANAP'lı başkan kazanınca verdiği sözü unuttu Rıfat Ilgaz 'açık arttırmada' MUHARREMAYDEV Atatürk'ün, "Sanatsız kalan bir mil- letin hayat damarlanndan biri kopmuş demektir" dediğı dönemde herhalde sanatın "içine tüküren" belediye baş- kanlan ortalıklarda pek görünmüyor- du. Aynca, bazı çevreler, sanatçıya bugünkü kadar saygısızca davranmı- yordu. Oysa, günümüz Türkiyesi'nde manzara öyle mi? Hiç değil! örnek mi? Işte en çarpıcı iki ömek: Türk edebiyaünın "80 yıllık çınan" sayılan Rıfat Dgaz'ın henüz hayattay- ken, kendisini "ölümsüzleştinnek" amacıyla adının verildiği, Bahçelievler'deki "Rıfat Dgaz Kültür Merkezi"nin, bir süre sonra göreve gelen (Kamuoyunun, 'Ben şeri- atçıyun!' iu'rafından ötürü daha yakı- ndan tanıdığı) Bahçelievler eski Bele- diye Başkanı Muzaffer Doğan tarafı- ndan. "Necip Fazıl Kısakürek KüJtür Merkezi"ne dönüştürülmesi...Çok değil bir kaç ay önce, Ankara'daki bir parkta bulunan heykellen "müsteh- cen" bularak(l), "Ben böyle sanatın içi- ne tûkûrürüni" diyen, yine Refah Par- tili Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'in demeci... ömekler öyiesine fazla ki... ANAP'h Belediye Başkanı SafTet Bulut söz verdiği halde kültür merkezinin adını yeniden Rıfat Ilgaz Kültür Merkezi 'ne dönüştürmüyor. Yeni kültür merkezinin ismi için de Turgut Özal, Zübeyde Hanım ve Rıfat Ilgaz'ın isimleri önerilecek. îade-i itiban "yüan hikayesine" dö- nüştürülen, eski "Rıfal Hgaz Kültür Merkezf nin (şımdiki adı Necip Faal Kısakürek Kültür Merkezi) "kimlik belirsizliği" sürüyor. 1992'deki ara yerel seçimde ANAP'tan RP'nin eline geçen, 27 Mart yerel genel seçimlerinde yeniden ANAP'ın kazandığı Bahçelievler Be- lediye Başkanlığı, ekim ayı sonunda hizmete girecek yeni bir kültür mer- kezine isim verilmesi için, Belediye Meclisi'ne, bir teklif götürecek. Söz konusu teklifteki üç "altenıatif isim ise, 8. Cumhurbaşkanı merhum Tur- gut özal, Atatürk'ün annesi Zübeyde Hanım ve Rıfat Ilgaz... Bahçelievler Belediyesi, böylece. Rıfat Ilgaz Kültür Merkezi'nin adının değiştirilmesinden sonra kamuoyun- da oluşan tepkileri "otomatikman" gündemden düşürmeyi amaçlıyor. Ancak Rıfat Ugaz'ın ailesi. bir süre önce kaybettiğimiz ünlü edebiyat adamının isminin "açık arttırmaya" çıkanlmasını kabul edemeyeceklerini belirterek, sözkonusu öneriye tepki gösteriyor. Bahçelievler Belediye Başkanı Saf- fet Bulut, Basın Damşmaru Mustafa Hotoğhı araabğıyla kendisine yönelt- tiğimiz, "Bahcelieıler'in Bakırköy Belediyesi'ne bağlı olduğu dönemde Rıfat Ilgaz'ın adı verilen kültür merke- Rıfat Dgaz rinin adını yeniden Rıfat Ilgaz Kültür Merkezi'ne dönüştürmek için herhangi bir çahşmanız söz konusu muT' sorumuza, "İsim tartışmalanna kültür elçilerimLri sokmak istemiyoruz. An- cak ANAP döneminde konmuş ünlü bir sanatçumza ait ismi. bir başka vönetim değiştirmiş. Şimdi birim, 'ANÂP isim koymuş, RP değiştirmış. siz de tekrar değiştirin' mantığıyla ha- reket etmemiz beklenemez. Çünkü Rıfat Ilgaz'ın adının verilmesine ilişkin ilk karar Beledi\c Meclisi'nin dışında aluımıştır. Sonra RP'li beledhe ise >eni bir Meclis karanyla bu ismi Necip Fazıl Kısakürek olarak değiştinniş. Bu yüzden birilerinin vaptığı hatalan bizim \eniden gündeme almamızın mantığı yoktur. Bu tartışmalar ber iki şanatçımıza da bir şey kazandırmaz. Önemli olan o kültür merkezinin sanat çahşmalanna ağuiıklı olarak açüıp açılmadığıdır. Halkımız bunu RP döneminde göre- memiştir. Ancak bizim bu konuda yo- ğun çauşmalanmız var" diye yanıtladı. Bulut açıklamasında aynca. "Önü- müzdeki ekim ayının sonlannda yeni bir kültür merkezi tesisimiz hizmete gi- recektir. Burası için Belediye Meclisi'- ne, rahmetli 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın, Türk Anası Zübeyde Hanım ile Rıfat Ilgaz'ın adlan önerilecek." şeklinde göriiş bildirdi. Aydın Ilgaz, tepki gösterdi Bahçelievler Belediye Meclisi'ndeki üyeliklerin aritmetik durum ise şöyle: ANAP:18,SHP:7veRP:12. Ilgaz ailesi adına, Rıfat Ilgaz'ın oğlu Aydın Dgaz ise, Bahçelievler Belediye- si'nin söz konusu teklif önerisine tepki göstererek, Rıfat Ilgaz'ın adının, hem de Turgut Özal ve Zübeyde Hanım'ın isimleriyle yan yana açık arttırmaya çıkanlmasını "kabul edilemez bir du- rum" olarak nitelendiriyor. Rjfat Ilgaz Kültür Merkezi fikrinin Yıldırım Aktuna'nın Bakırköy Beledi- ye Başkanı olarak görev yaptığı döne- me kadar uzadığını, daha sonra kara- nn Sözen dönemindeki İstanbul Bü- yükşehir Belediyesi Meclisi'nce onay- landığını, Bakırköy Belediye Başkanı Ati Tah'p özdenür'in ise, Büyükşehir'- in onayından sonra, konuyu yeniden Bakırköy Belediyesi Meclisi'ne götür- düğünü ve olumlu karar çıktıktan sonra sözkonusu tesise Rıfat Ilgaz adını verdiğiru anımsatan Aydın Ilgaz şunlan söylüyor: "Ancak' Bahcelievler'in Bakırköy'- den aynlarak ilçe yaptlmasından sonra gerçekleştirilen ara >erel seçimlerde yönetime RP'li Muzaffer Doğan geldi ve binlerce imzaya rağmen, yalan bel- geler düzenleyip,' Halk istemijor' de- yip, buranuı adını \ecip Fazıl kısakü- rek olarak değiştirdi. Biz Rıfat Ilgaz'ın kişiliğinde tüm sanatçüara saygı göste- rilmesini istijonız" Başkan ne söz verdi? Ne yapıyor? Şimdiki Bahçelievler Belediye Baş- kanı SafTet Bulut'un, RP'ye karşı çıkan SHP. CHP gibi sol partilerin desteğiye seçimi kazandığını, hatta Bulut'un seçim öncesinde. "Belediye Başkanı secildiğim takdirde. göreve ge- lir gelmez kültür merkezinin adını yeni- den Rıfat Ilgaz Kültür Merkezfne dönüştüreceğim" bıçımınde vaatte bulunduğunu vurgulayan Aydın Il- gaz, Saffet Bulut'un sözünü tut- madığını dile getiriyor. Giderek karmaşıklığa bürünen konu, ekim ayında, Bahçelievler Bele- diye Meclisi'nden çıkacak isme göre yeni bir boyut kazanacak... Milliyet Sanat'ta Güney'in mektuplan Yılmaz Güney KültürServisi - Milliyet Sanat dergı- si, ölümünün 10. yılında Yılmaz Gü- ney'i anıyor. Dergide. Zeynep Oral'ın "Isviçre'nin Basel kentinde Nihat Beh- ram'ın evindeyûn. önümüzde Yılmaz Güneyie ilgüi 14 yılın dökümü" başlıklı yaası yer ahyor. Nihat Behnun da "Görüntüsü Tutuklu Sözcüklerin öyküsü" başhkü yazısında Yılmaz Güney'le dostluklannı açıklıyor ve yaaşmalanndan ömekJer veriyor. Ni- hat Behram; 1978 yıhndan kacırüışına dek geçen sürede, karşılıldı yazışma- lannın, Güney'le haberleşmelerinde önemli yer tuttuğunu belirtiyor. Yılmaz Güney'in mektuplannın, ona ilişkin arulannın bir parçası olduğunu belirten Behram, bu mektuplann her şeyden önce belli çizgileriyie onun dünyasını yansıtuğını vurguluyor. Derginin bu sayısında Yılmaz Gü- ney'in, Nihat Behram'a yazdığı ilk mekruplardan birine yer veriliyor. Mektup 1979 Nisan ayının son haf- tasında Imralı Yanacık Cezaevi'nden gönderilmiş. Bu mektup, Behram'ın "Mektubun Çağnşımian" bolümünde belirttiği gibi, o dönemdeki konumu- nu, düşüncelerini ve koşullannı özetli- yor. Yılmaz Güney mektubunun girişin- de şunlan yazmış: "Sorunlanmız, dev- rim davasua sıkı sıkıya bağlı sorun- lardır ve çözümleri bu doğrultuda ele alınmalıdır. Bu güne dek benim kişiliği- me, GFye (Güney FUm), dergiye yö- neltilen sakhnlar, içten baltalamalar, ister bilincli. ister bilinçsiz olsun, özün- de karşı devrimin işine >aramtstır. Ve bugün GFye sahip çıkmaktan, onun sonınlannı omuzlamaktan kaçınan devrimcikr. küçük burjuva ön>argılar- dan kendilerini arındıramamtş olan- lardır. Biz, tarih önünde onların ham- kafalığını mahkum edeceğiz." Milliyet Sanatın gelecek sayılannda bu mek- tuplann bir bölümü ve Nihat Beh- ram 'ın çağnşımian yayımlanacak. Dergide aynca. Nazan Ipsiroğlu'nun. Bach'ın müziğiru resimleyen iki sa- natçı "Jacob VVeder ve Mehmet Ma- hir" üzerine bir yazısı yer ahyor. Konur Eıtop'un doğumunun yıl dö- nümünde ve yeni ders yılının eşiğinde "Dağlarca'mn Çocuk Şürleri" ,Musta- fa Öneş'in "Dağlarca'mn Yayımlanmış En Yeni Şiiri: 'Iküi Adam'" başlıklı yazılan yer alıyor. Dergide aynca De- met Elkatip'in "Dansın Sonsuz Yol- culuğunda". Oğuz Makal'ın "47. Lo- camo Lluslararası Film Festivali", Mehmet Ydmazın "Sanatta özneUik ve Nesnellik", Akgün Akovanın "Eli- me Ne Geçerse Oyuncak Yapanm", başbklı yazılan da okunabib'r. Karikatür dergisinin eylülsayısı Kültür Servisi - Ayhk mizah dergisi Karikatür'ün eylül sayısı çıktı. Derginin bu sayısında Orhan Doğu, Ismail Kar, Mahmut Tibet, Ali Şükrii Fidan. Ahmet Erkanlı, CumhurGazioğ|u. Murat Özmenek, Erol Özdemir, Aşkın Ayranaoğlu, Bogdan Benev, Metin Peker, Mehmet Ali Türkmen, îsmet Lokman, Ercan Baysal, Kutlay Hakan Özgür, Turgay Karada, Altan Özkesici, Seçkin Temur, Mustafa Bilgin, Kemal Hayıt, Murteza Albayrak, Oğuz Gürel, Erdoğan Başol, Kadir Doğruer, Fethi Deveb'oğlu. Alpar Susuzlu, Hakan Şengün'ün karikatürleriyle Kadir Cengiz'in 'Çilli' adh bandı yer alıyor. Bu sayı aynca S. Yüksel Akm'ın 'Herşey Banş îçin', Sabit Fikri'nin 'Bir Mizah Oğesi Olarak Alafran^ Züppe", Ruhi Tek'üı 'Tarihinlçinden Kadmlar-Padişahlar', Bülent Okutan'ın "Gökova'nın Gözyaşlan', Levent Cantek'in 'Her Türk Asker Doğar", Tayfun Talipoğlu'nun 'Haberler Utançlan Kapatmaya Yetmiyor' başlıkL yazılannı içeriyor. Karikatür dergisinin ağustos sayısında ise Ahmet Erkanlı Firuz Kutal, Alper Susuzlu, Cmit Öğmel, Necdet Yılmaz, Ali Ulvi Ersoy. Cumhur Gazioğlu, Servet Gürel, Mustafa Bilgin, Fransızçizer Piem, Metin Peker, Kadir Doğruer, Murat Sayın. İsmet Lokman, Muhammed Şengöz, Seçkin Temur, Altan Özkesici, Gürbüz Doğan Ekşioğlu, Sumru Ekşioğlu, Cemalettin Güzeloğlu, Orhan Doğu, Erdoğan Başol, Oğuz Gürel, Ahmet Öztürk Levent, Hakan Şengün, Ali Şur, Hatay Dumlupınar'ın karikatürleri ile Kadir Cengiz'in 'Çilli' adh bandı bulunuyor. Derginin Ağustos sayısında aynca S. Yüksel Akın'ın 'Belediye', Sabit Fikri'nin 'Jnek Süt lcmez', Bülent Okutan'ın 'Kıssadan Fİisse Senetleri', Hasan Uysal'ın 'Yapacaksan Adam Gibi Yap' başhklı yazılan yer alıyor. Karikatürleri Alman basınında yayımlanan kabare sanatçımız Muhsin Omurca: AHMET KADIOĞLU BOCHUM - Federal Almanya'da iki milyona yakm yurttaşımız yaşıyor. Türkler bu sayıyla Almanya'da yaşa- yan en kalabalık yabanalar grubunu oluşturuyor. Bundan otuz yıl önce işçi olarak gelen Türkler toplumsal ya- şamın her alanında faab'yet gösterdık- leri günümüzde çok daha farklı bir tablo sergiliyorlar. Ekonomik yaşam- dan sanata, üniversitelerden barolara kadar hemen hemen her meslek dalı- nda çabşan Türklerle karşüaşmak mümkün. Ancak kendilerinden en çok söz et- tirenler yine sanatçılar oluyor İlginç olan en önemli nokta, sanatın her dalı- nda ürünler veriliyor otaıası. Almanya'da yaşayan sanat- çüanmızın önemli bir bölümü öğreni- mini Türkiye'de tamamlamış ve her- hangi bir vesileyle göçmenler ordusu- na kaülmış. Ancak Almanya'da do- ğup büyüyen ve iki kültürü de iyice özümsemiş başanlı sanatçılanmız da yok değjl. Her iki sanatçı grubunun ortak bir yanı var: Türkiye sevgisi... Bir karikatür ustası Muhsin Omurca yukanda sözü edi- len ilk grupta yer alan sanatçılardan: Yani Türkiye'de yetişenlerden. Çok yönlü ve genç bir sanatçı Omurca: Çokyönlü; çünkü, o yalnızca iyi bir karikatürist değil, aynı zamanda ka- bare yazan ve oyuncusu. Türkler arasında o daha çok Şinasi Dikmen ile birlikte oluşturduklan "Knobi Bon Bon" adlı kabare grubundaki oyun- culuğu ile biliniyor. Onun az biünen başka bir yanı ise mizah yazarlığı. Ahnan basını, onu daha çok karika- türleri ile tanıyor. Zira Omurca, 1983 yüından bu yana başta Die Zeit, Söd- denutsche Zeitung, Frankfurter Rundschan, Die Tageszeitung TAZ, Eulenspiegel, Die VVoche, \V orld Perss Revfe» New York, Südwest-Preşse gibi saygın yayın organlan için karikatür- ler çiziyor. 1959 Bursa doğumlu Muhsin Omurca'nın "Aimanya macerası" 1979 yılında başlar. Yeni memleketine ayak basüğında söz dağarcağında tek bir sözcük vardır. Bu sözcüğü de Tür- kiye'den aynlmadan önce, Aimanya'- dan kesin dönüş yapan "Kara Meh- mef'ten öğrenir: "Almanca bilmiyonım diye üzülme! Sana bir kelime öğretecegim, çoook işi- Mizahla şaka olıııaz Muhsin Omurca, karikatür çizmeyi kabareciliğin stresinden uzaklaşmak için bir denge unsuru olarak sürdürüyor. 'Hanso Bir Dazlağın İstanbul Hatıralan'adlı tek kişilik oyunu yıl sonunda çeşitli ülkelerde sahneleyecek. ne yarayacak! Her seferinde beni anıp AJlâh senden razı olsun Mehmet Abi- dm deyecen" nasihatını verir "Kara Mehmet". Omurca sorar: "Nedirosözcükr "Hunger!" Muhsin Omurca'nın sanatçıhk ya- şamırun başlangıcı yirmi yıl öncesine kadar uzanıyor. Omurca üse öğrenci- sidir. Sınıfta tarih dersi anlatıhrken küçük Omurca, hocasının karikatürii- nü çizmekle meşguldür. Ancak suçüs- tü yakalanır. Bu olay, sanatçının kari- katür yaşamının başlangıa olur. Ve ilk karikatürü aynı yıl Karikatürcüler Demeği'nin çıkardığı albümde yayı- mlanır. Doyuma ulaşmak Muhsin Omurca karikatür çizmeyi, kabareciliğin stresinden uzaklaşmak için bir denge unsuru olarak sürdür- düğünü özellikle vurguluyor. Seyirciyi her oyunda "doyuma ulaştırmak" ça- basının yorucu bir iş olduğunu ifade ederken de zihınsel dinlentiyi karika- türde bulduğunu söylüyor. Ve ikliyor: "Karikatür benim 'terapi-outh'um. Fırsat buldukça uzanıyorum." Sanatçı Omurca, kabare ile karika- tür arasında önemli bir fark görüyor. Ona göre biri iki, diğeri üç boyutlu. Kabarede "en güzel yan" olarak de- ğerlendirdiği nokta, izleyici reaksiyo- nunun anında gelmesi. Bu olgu da ka- bare sanauna üçüncü bir boyut ka- zandınyor. Omurca. pek çok Türk sanatçısının aksine, Almanca olarak yaap sahneli- yor. Böylece eleştirisini doğrudan Al- man toplumuna ulaştırabiüyor. Bu olgu onun başan grafiğini yükseltıyor. Omurca, sık sık tek bir sözcük ile baş- layan yeni yaşamında "Kara Meh- met"in nasihatını anımsıyor. Yabanalann sorunlannı konu edi- nen eleştiri yüklü oyunlan Aimanya dışında Finlandiya, Hollanda, Avus- turya gibi ülkelerde de sahnelenen Omurca, bugünlerde tek kişilik yeni bir oyunu üzerinde çabşıyor. Bu yıbn sonunda sahneye konulacak olan oyun "Hanso Bir Daziağın İstanbul Hatıraları" adını taşıyacak. Muhsin Omurca. "i>i bir karikatürist" obnanın, resim yeteneği gerektirmesi- ne karşın belirli kurallan ohnadığıru ve karikatürcülüğün öğrenebilebilece- ğine inandığını söylüyor. Ancak, "Çok iyi resim yapmak tek başına ye- terli olamaz. Karikatürist avrıca iyi bir hicivci ohnak zonındadır" diyor. Mizah ciddi bir iştir Karikatür sanatçısını "çizen mi- zahçı" olarak tanımlayan Omurca şöyle devam ediyor: "Bazı ciddi işler- le(!) uğraşanlar 'sululukla' karıştırıh- riar. Oysa mizah ciddi iştir. Usta mi- zahcı; yaratıcı, gözlemci, objektif ol- maktan çok, 'sağduyu' sahibidir. Hi- civleri birer bumerang gibi, attığında ki- min kafasına ineceğini önceden bilir. Amaç bUinçsizce kafa göz varmak, yaralamak, rencide etmek değil; 'ka- şımaktır'... Bazen güzel bir espri, acemi bir mi- zahcının elinde işkence aleti, bazen de bir serseri kurşun oluverir. Kendi de da- hil. kimi ne zaman komaya sokacağı belli olmaz. Kısacası, mizahla şaka ol- maz; "şeytan doldurur" falan..." Abnanya'nın pek çok kentinde sergi açan Muhsin Omurca'nın bir de 1991 yılında yayımlanan "Matchhall-Ten- nis Cartoon" adh bir kitabı bulunuyor. Bu arada onun uluslararası ödüllerin- den söz etmemek de olmaz. Omurca'- nın kazandığı uluslararası ödüller ise şunlar: 1990'da Jap>onya'da Yemiuri Shim- bun "Exellent Prize" I993'te İtalya'da "Umoristi a Marostica" uluslararası karikatür ödülü ve 1993'teiHollanda'- da "Dutdı De Tulp" uluslararası kari- katür ödülü. Yurtdışında yaşayan pek çok sa- natçı gibi anavatan özlemi çeken Muhsin Omurca, sözlerini şöyle ta- mamhyor: "Avnıpa'yı gezdikçe Türkiye'ye olan sevgiın daha da artıyor. Özellikle İstan- bul bir tutku haline geldi. Yüda beş öğün, tok karnına birer tablet halinde istanbul aunak, bağımlılık yarattı.. An- cak son seçimlerden sonraki zoraki bir •mahrumıvetın' hiç de gönendirmeyen, 'refah' içermeyen kabusları içinde- i " Katibim Kültûr ve Sanat Şenligi • İSTANBUL(AA) - Üsküdar Belediyesi tarafından düzenlenen 6. Uluslararası Katibim Kültür ve Sanat Şenliği. 3-10 Eylül tarihJeri arasında gerçekleştirecek. Üsküdar Belediye Başkanı Yılmaz Bayat, yaptığı yazıh açıklamada, şenliğin kapsamının geçtiğimiz >ıllara göre genişletildiğini belirtti. Şenlik süresince milli kültür ve değerler ağırlık verileceğini vurgulayan Bayat, "Bu şenlikte, kadınlara, gençlere, çocuklarahas programlara yer verdik. Kitap sevenlere özellikle yerayırdık. Halkın doğrudan İcatılabileceği programlan dikkate aldık. Şenliğimize bütün Üsküdar halkı davetlidir" dedi. Şenb'k süresince, panel ve konserler düzenlenecek. Kitap fuan, çocuk şenliği, futbol turnuvası, sinema günleri, halk oyunlan, aşıklarşöleni, sünnet şöleni ve sergilerin yer aldığı bir dizi etkinlik gerçekleştirilecek. 'Rüzgarların Yolu' İsveç TV'sinde • STOCKHOLM (CumhuriyeO - 40 yıldır İsveç'te yaşayan ozan ve fotoğraf sanatçısı Lütfı Özkök'ün yaşamı üzerine kurulan belgesel film "Rüzgarlann Yolu", 26 ağustos cuma günü fsveç televizyonunu birinci kanalında gösterildi. Elisabeth Marton'un çektiği 53 dakikahk fılmde Özkök'ün çocukluğunun geçtiği Feriköy, en önem verdiği Rene Char'ın Paris'i ve kader arkadaşı, çevirmen Anne-Marie'yle birlikte 40 yıldır yaşamakta olduğu Stockholm şiirsel birdille beyazperdeye aktanlıyor. Sanatçı portreleriyle bütün dünyada aranan ve toplu şürleri, "Uzaklığın Yaekınlığı" adıyla geçen yıl Cem Yayınevi tarafından yayımlanan Lütfı Özkök'ün yaşamını içeren film, 30 ağustosta bir kez daha İsveç televizyonunun birinci kanalında gösterilecek. 'TüPk tiyatro Yasası çıkmair • Kültür Servisi - Tiyatro Eleştirmenleri Birliği (TEB). son günlerde Bakırköy Belediye Tiyatrolan bünyesinde yaratılan yeni yönetmelik tartışmalanmn tiyatro sanatını ve kültür ortamını tehdit ettiğini düşünüyor. Tiyatro Eleştirmeleri Birliği, sanat ortamını siyasal müdahaleler dışında tutmak amacıyla Türk tiyatro yasasmın bir an önce çıkmasının kaçınılmaz olduğuna inanıyor. Tiyatro Eleştirmenleri Birliği, söz konusu yasa çıkmadıkça, tiyatrolann siyasal çıkarlara alet edilmeye çalışılacağını ve bu tür kavgalann sonu gelmeyeceğini belirtiyor. Türk tiyatro yasasmın çıkması beklenirken, Tiyatro Eleştirmenleri Birliği, uluslararası klasik ölçütlere göre hazırlanmış ve bugünedek bâşanyla uygulanan yürülükteki eski yönetmeliğin sürmesi gerektiğini savunuyor. 'Paul Nadar'm Orta Asya Yolculuğu' • Kültür Servisi - İstanbul Fransız Kültür Merkezi, TÇ Kültür Bakanbğı. Türk ve îslam Eserleri Müzesi ve İFSAK'ın işbirliği ile, "İFSAK 10. Fotoğraf Günleri" çerçevesinde 1 kasım-1 aralık tarihJeri arasında Türk ve İslam Eserleri Müzesi Sergi Salonu'nda "Paul Nadar'ın Orta Asya Yolculuğu" konulu bir fotoğraf sergisi gerçekleştirilecek. 8 şubat 1856'da Paris'te dünyaya gelen Paul Nadar, babası ünlü fotoğrafçı Felix Nadar kadar tanınan bir fotoğrafçı, gazeteci ve karikatürist idi. Henüz 18yaşında iken Felix Nadar atelyesinin teknik ve artistik yönetimini üstlendi. 1913'teLegion d'Honneur'e layık görülen Nadar, 1 Eylül 1939'da Paris'te ölür. Fransız hükümeti eşinden dört yüz bin fotoğrafı satın alır ve bu eserleri dünyaya tanıtmak için sergiler düzenler. Türk ve İslam Eserleri Müzesi'nde, Paul Nadar'ın Orta Asya yolculuğu sırasında çektiği ve Fransız Kültür Bakanhğı arşivinden temin edilen fotoğraflar sergilenecek. Aytaç'ın ilk romanı 'Ve: Blues' • Kültür Servisi - Ercüment Aytaç'ın ilk romaru "Ve: Blues" Yapı Kredi Yayınlan tarafından yayımlandı. Avusturya'da yaşayan Aytaç, kitabına mekan olarak Aimanya ve Amerika'yı seçmiş ama çizdiği insanlar çok bildik, çok yakmımızda. Romanın baş kahramanlanndan Semih Akel, ilk olarak 70'h' yıllarda Oğuz Atay'ın kaleminden karşımıza çıkmıştı. 9O'lı yıllardaysa Aytaç'ın tümcelerinde, aynı içtenlik, küskünlük ve kınk haykınşlarla geri geliyor. Duygusalhğı, alayalığı tam kıvamında, yanında da birisi var: Caz trompetçisi Nat Gordon. Cazcı Gordon ve yabana Akel'in öyküsü, Atay'cıl bir alayahkla yayılan hüznün, tüm kozmik gödeımelere karşın yalnız insanın romanı" Ve: Blues".
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear