Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 7TEMMUZ1994PERŞEMBE
18 KULTUR
Rıfat Hgazheryerde yaşıyorÖNERYAĞCI
Rrfat Dgaz, 2 Temmuz 1993 Sıvas top-
lu öldürümünden sonra "Artık yaşam ya-
lama oWu" sözlerinin Cumhuriyet'te ya-
yımlandığı gün, son kez gülümsemişti
bize (7 Temmuz). Nâzım Hikmet, "Boy-
nunun borcudur" diyordu Hapiste Yatacak
Olana Bazı Öğütler şiirinde; "düşmana
inat / bir gün fazJa yaşamak." Öyle sanı-
yorum ki. Rıfat Ilgaz'ın 'bir gün fazla'-
Ian çogalta çoğalta 82 yıllık bir 'koca çı-
nar'a dönüşmesi ve Attilâ tlhan'ın dediği
gıbi 'ona yaktşan bir ölümle, ayakta' öl-
mesi (Meydan, 21 Ağustos 1993), onun
yaşamının ve sanatırun temelini oluştu-
ruyof. Bu temel üzerinde yükselen Rıfat
Ilgaz, on yıl önce tBıan Selcuk'un dediği
gîbı, 'artık ülkemizde bir kişi değil bir ku-
nım' (Cumhuriyet, 18 Şubat 1984) ola-
rak yaşadı.
Direngenliğingizi
Cide'de doğmuş Rıfat Ilgaz, 7 Mayıs
191 l'de. Ya da annesinin dediğine göre
'derin kar'da dünyaya gelmiş. yani
1910'un şubatında. "Duvarlan deniz ko-
kan ahşap bir evde" diye anlatmış Asım
Bezirci'ye, 'Rıfat Dgaz' kitabında. Trab-
Jusgarp Savaşı başlamıştır ve Balkan Sa-
vaşı patlamak üzeredir.
Ilgaz, Birinci Dünya ŞavaşTnı, Kurtu-
luş Şavaşı'nı, Cumhuriyet'in kuruluşu-
nu ve çağdaş bir ulus ve devlet yaratma
girişinîlerini bir çocuk olarak yaşar ve iz-
ler. Trajiktir ki öldüğü günlerle çocuk-
luk gûnleri, aydınlıkçı insanlar açısı-
ndan, benzer 'zorluklar'la dolu günler-
dir. Ama o. "Keçi sütüyle büyütülmüş
olduğundan mıdır" nedir, kötü koşullara
ve zorluklara karşı, yaşamıyla ve sa-
natıyla hep direnmiştir.
Yaşıyoruz adb şiirindeki, "Yaşıyonız
dedik, yaşıyoruz be / Heeey fincanci kab-
rlan" dizeleri, onun yaşamındaki ve
sanatındakı direngenliğin gizıni haykın-
yor sanki bize. Bu gize ulaşmaya çalışı-
rken eibette, Rıfat Ilgaz'ı Rıfat Ilgaz ya-
pan ve onun yaşamının ve sanatının da-
man olan yıllardan bugünlere gelmemiz
gerekiyor.
tkinci Dünya Savaşı ydları
Rıfat Ilgaz'ın ilk şiiri 16 yaşındayken
yayımlanır. Kastamonu'daki Nazikter
gazetesinde 27 Temmuz 1927'de çıkan
bu şiirin adı 'Sevgüimin Mezannda'dır.
Bu ilk şiirindeki, "Yine sükût bulmayan
denizler gibi taştun" dizesiyle coşkuyu;
"Her gece uğraşbğım haysil senindir ey
Aydın mısın?
KJüm gsbî dokumada rnulsuzîtiğu
Güiipgcİcn kara kuşlar havada
Safkr tutuimuş top >esleri genîerdcn
Tabanmda dcpreroi kara gûfklerin
Duytnuyor IIÎUSUIÎ
Kukfcr bûşmt kaa uykuiardan
Böyîe yürck boylc amrtiamar
AŞffiazolsun
Ses oi ı>ik vrfyumruk ol
Karayclier bâv»te sndinnedcn çaiıra
Sol stûan büstiğm toprağj ddnöm âön
AüpgCkünneden büyük <feı*«ierc :
Çabuk ol
Tc! drgiilerç
Fmlfınlaht
BcnclcR geC
Açüdkoti'
Tajn çağı işe ba^iaıuanm âoğnn öinie
Buî »3nc tükürdüğün kiiapian yerndcn
Her viUnnda bufüfn buroın ulm tcri
Her sayfası eünlükgüneşjifc
Affabelik çocuk ol
kız!" dizesiyle de utopyasını bulmuştur
sanki. Ama bu buluş onun ilkgençlik
hülyalannın ve romantizminin yüküyle
sınırlıdır. Kendi deyişiyle 'gözü bağlı ya-
şadığı yıllann' ifadesidir. Sonra, 'kim
kpin, ne için yazdığını fark edeu' bir bilinç-
lenme sûrea başlar Rıfat Ilgaz için.
1930'da Kastamonu Muallim Mekte-
bi'ni bitirir ve Bolu yöresinde altı yıl il-
kokul öğretmenliği yapar. 1938'de Gazi
Eğjtim Enstitüsü Türkçe Bölûmü'nü bi-
tirip Tûrkçe öğretmeni olur.
Aynı yıl vereme yakalanmıştır. Ya-
kacık Sanatoryumu'nda yatar ve 1939'-
da Karagümrük Ortaokulu'nda göreve
başlar.
Ikınci Dünya Savajı başlamıştır, sa-
vaşın sıkıntılan, gördüğîi çelişkiler,
okuduğu kitaplar, dergiler yeni bir coş-
kuya, yeni bir düşünceye sürûkler onu.
1940'h yülar gelmiştir artık ve Lğur
Mumcu'nun '401ann Cadı Kazanı'nda
söyledıği gibi "bugünleri de yönlendiren
401ı yıOar" sağ-sol kavgasının önemli
duraklanndan biridir. Savaşa ve faşizme
karşı çıkan. banştan ve demokrasiden
yana olan güçler direnmektedir.
'Sınıfın mimli ozanı'
Işte Rıfat Ilgaz, Attilâ Ilhan'ın sonra-
dan 'Fedailer Mangası' dediği, Tao, Va-
tan, Yurt ve Dünya, Adımlar, Yürüyüş,
Banş Dünyası gibi gazete ve dergilerle.
çıkardığı kitaplarda direnen bir avuç ya-
zar ve şairin yanında yerini ahr 'sol'da.
Bu yer ahş, Rıfat Ilgaz'ın bundan sonra-
ki yaşamının ve sanatının, ömriinün so-
nuna kadar vazgeçmediği temeli. ilkesi,
daman olmuştur artık. Bu bilinçli seçim
ve özgürlük arayışı Rıfat Ilgaz'a hep acı-
lar ve sıkıntılar getirecektir eibette, ama
ayn* zamanda onur da.
önce, "SınıTın mimli ozanı" olarak
yazdı Rıfat Ilgaz. "Tek suçumuz hûr in-
sanlar gibi konuşmak / Kitaplar suç or-
tağımız" dedı "Önce şiirde sevdim ka*-
gayı / Özgürlüğü kelime kelime şiirde"
dedi. "Açların boyun büktuğii metnleket-
te / Kişi özgiirlükten söz etmemeü" dedi.
"Ses ol, ışık ol, yumruk ol" dedı. "Sevdim
aldığım soluğu hak etmek için / Ama sev-
dim halkımca" dedi. "Çetin ceviz olsun
evlatlanmız" dedi. Şiir kitaplan sundu
şıır bahçesınden-
Yarenlik, Sınıf, Yaşadıkça, Devam,
Csküdar'da Sabah Oldu, Soluk Soiuğa,
Karakılçık. L'zak Değil, Güvercinim
L'yur mu, Kulağunız Kirişte, Ocak Katın
Alagöz.
Sonra. "Hababam Sınıfı'nın ünJü >a-
zan" olarak yazdı Hababam Sınıfı. Pija-
malılar, Karadeniz'in Kıyıcığuıda, Meş-
rutivet Kıraathanesi, Karartma Geceleri,
Sarı Yazma, YıJdız Karayel, Hababam
Sınıfı lcraatın tçinde... (11 şiir kitabı-
ndan başka, 8'i roman, 20'si öykü, 5'i
oyun, 12'si çocuk kitabı olmak üzere 45
kitap.) Sonra gazeteci olarak Marko
Paşa, Hür Marko Paşa, Adembaba, Tan,
Demokrat İzmir, Vatan, Akşam, Yeni-
gün, V cni Gazete, Yeni Ulus, Cide Posta-
sı, Bartın, Çalçene, Akbaba, Dolmuş ga-
zete ve dergilerinde yüzlerce yazı yazdı.
Bunlann bir kısmının toplandığı iki ki-
tap: Nerde Kalmıştık ve Cart Curt.
Toplumcu gerçekçi meşale
Sonra anılan Koca Çmar'ın. Yokuş
Yukan: Babıâlı anılan, Kırk Yıl Önce
Kırk Yıl Sonra: 12 Eylül anılan, Fedailer
Mangası: 40 Kuşağı anılan.
Tüm bu kitaplanyla sanatının duvar-
lannı ören Rıfat Ilgaz, özgürlük ve
aydınlık kavgasında, 1940'lardan alıp
getirdıği toplumcu gerçekçi meşaleyi
onurla taşıdı. Anlayışının gereği olarak
da halkıyla iç içe oldu, bütünleşti.
Sabahattin Ali'nm "Bana sanat beye-
canj Ue dolu saatler yaşatan, kendisûin ve
insanlığın dertleri hakkında, gözümde
yeni ufııklar açan şaire bütün kalbimk te-
şekkür ederim" (Yurt ve Dünya, Mart
1943) diyerek selamladığı ilk kitabı Ya-
renlik'le başlayan ve ölümünden önce
yayımladığı son kitabı olan Dördüncü
Bölük'e uzanan kitaplannın seslendiği
halkla kucaklaşması, onun en büyük
kıvanaydı diye düşünüyorum. îmza
günlerindeki insan selleri, sanki onun
gülümsemesinin halkta yansımasıydı.
Halkmın gönlünde yaşıyor
Rıfat Ilgaz, halkmın gönlünde yaşıyor
bugün. Kitaplanyla, oyunlanyla, kitap-
lanndan yapılan fılmlerle, müzikallerle,
şarkılarla yaşıyor.
Cide'deki Çocuk Parkı'yla, Caddesi'-
yle. Kastamonu'daki Kültür Merkezi'-
yle, Sokağı'yla, Akçakoca'daki Cadde-
si'yle, Bakırköy'deki llçe Halk Kü-
tüphanesi'yle, Esenyurt'taki Açıkhava
Tiyatrosu'nda ve Beyoğlu'ndakı Rıfat
Ilgaz Kültür Merkezi'yle yaşıyor. Asım
Bezirci'nin 'Rıfat Ilgaz' kitabıyla, Alpay
Kabacalı'nın 'Edebiyatımızın Koca
Çınan Rıfat Dgaz' adlı kitabıyla, gazete-
lerde. dergilerde yayımlanan yazılarla,
kasetlerdeki görüntüsü ve sesiyle yaşı-
yor.
Sabahattin Ali'nin selamından yanm
yüzyıl sonra, kuşak arkadaşı Şükran
Kurdakurun söylediği ve yazdığı şu
cümleyle selamlamak istiyorum Rıfat Il-
gaz'ı:
"Rıfaz Ilgaz'ımızı gencüğin
bağımsızlık bilincine emanet ediyoruz."
ÖKinriinün birinciyıhnda Rıfat Hgaz
HALİLNEBtLER
1981 yılırun mayıs ayı sonlannda Cide. 12 Eylül,
Kastamonu ve Cide'ye de uğramış. Halkevleri yö-
neticileri ve öğretmenlerden bir bölüğü, lise öğren-
cileri ve 70 yaşındakı şair-yazar Rıfaz Ilgaz gözaltı-
nda. Rıfat Ilgaz'ın Cide'de öğrenımini üstlendiği
lise öğrencisi Fatoş Koş, sorgularuyor:
"Evindeki aramalarda Rıfat Ilfaz'uı kitaplarını
bulmuşlar. Kim verdi sana onlan?
- Kimlerden aldm?
- Gürsoylar'dan. Kitapcdardan.
- Başka okuyacak kitap bulamadın mı?
- Başka yazarlar da var okuduğum. O bizim ya-
zanmız. Rıfat Amca..."
Evet. Geçen yıl kanü Sıvas'ın aasına dayanama-
yan yüreği artık çalışmaktan vazgeçen Rıfat
Amca. Kitaplannın sayısını anımsayamayan, ha-
pis yattığı yıllan hesaplâmakta binbir zorlûk çeken
ve hesabın içinden çıkamayan Rıfat Amca. Kim
nasıl anlatmaya çalışırsa çaüşsın, manevi evladı,
lise öğrencisi Fatoş sıkıyönetim sorgusunda onu iki
tümceyle anlatıveriyor.
"O bizim yazanmız. Rıfat Amca o..."
Rıfat Ilgaz'ı, yani Rıfat Amca'yı anlatabilmenin
belki de en iyi yolu, onun yaşadıklannı anlatmak.
Anlatmaya çabşmak. Rıfat Amca, 70'li yıllann or-
tasında bir anlamda Bab-ı Ali'ye küserek doğduğu>
yerlere yerleşmeye karar veriyor. Bir kararsızlık*
dönemi var. Doğum yeri olan Cide'ye mi yerleşse
yoksa nüfus kaydının bulunduğu Barün'a mı? So-
ranlara daha sonra, "Cide'ye yerlesmeıne bir mini-
büs muarini sebep oldu'" diyecektir. Nasıl mı şöyle:
Kararsızlık günlerinde Cide-Bartın arası çalışan
minibüslerden birine biner Rıfat Amca. O sıralar
Ertem Eğflmez'in yönettiği Tank Akan'lı. Mûnir
özkul'lu Hababam Sınıfı filmleri sinemalarda gös-
terimdedir. Minibüs muavini, şoföre bir gece önce
sinemada izlediği Hababam Sınıfı filmini anlatı-
yor. Rıfat Amca önce filmden söz acıp lafı romana
ve romanın yazanna getiriyor. Bakıyor ki romanm
yazanndan haberdar değil, üzülüyor. Yine de
bakıyor ki Hababam Sınıfı oralara kadar yerleşmiş
seviniyor. Cideli minibüs muavininin sohbetinin
ardmdan Cide'ye yerleşiyor.
Örgütçü Rıfat Amca
Cide'ye yerleşen Rıfat Ilgaz, ilk günden beri Ci-
delilerin arasına kanşıp sonınlannı gözlüyor, on-
lan anlamaya çalışıyor.
Cide halkı yoksul. Denizin kıyıağında 5 bin nü-
fuslu bir ilçe. ama kimsenin bakk yiyecek hali vaktı
• yok. tstanbul'dan gelen büyük tekneler Cide açı-
klannda kalkan avlıyorlar. Cide'deki küçük tekne-
' ler oralara açıhp avlanmaya müsait değil. Ancak
' kadınlar oradaki koyda ağ atarak çevirme yaparak
barbun toplayabiliyorlar. O işi da sadece İcadınlar
yapıyor. Erkekleri doyurabilecek kadar bir balık
değil çünkü.
O zamanlar, oralarda dolaşan bir hücumbot
takılıyor gözüne Rıfat Amca'nın. Hücumbotun
başcavıışuyla ahbap oluyor hemen. Bir süre sonra
da meseleyi açıyor başçavuşa:
- Yahu başcavuşum, bunlar tstanbul'dan gelip bi-
zün Cide açıklannda balık avlıyorlar. Bauğuı en gü-
zelini alıp görürûyorlar. ama burada ne belediyeye
beş kuruş veriyorlar, ne başka bir yere. O kadar ka-
zandıklan Cide'ye hiçbir katkılan yok. Halbuki bu-
ranın halkı balık yiyemiyor.
Rıfat Amca, daha sonra kafasındaki çözümü
anlatıyor. Konuşmanın ardından hücumbot
kıyıdan açıhp bahkçı teknelerini çevirmeye başh-
yor. Sonra da hücumbotla tekne sahipleri arasında
bir pazarlık başlıyor. Başçavuş diretiyon
- Burada avianryorsaıuz, buradan kazamyorsanız
buralılar da bu işten kazanacak. Bu bauğı tstanbul'-
Rıfat Ilgaz. Kastamonu'da sokağuun başında, 1991.
da toptan kaça satıyorsaıuz Cide'ye o fıvattan ihti-
yacı kadar dökün. Sonrasuu gene götüriip satuı.
Ama bu insanlar da balık yesin. Böylelikle Cide'de
ilk kez balık yenmeye başlanıyor do> a doya.
Rıfat Amca işte böyle bir örgütçü. Yalnız, bu
yani Cide'de bazı kesimlerse pek hoş karşılanmı-
yor. Mesela bir yol yaptırma olayı var.
Rıfat Amca, Zonguldak-Kastamonu yolunu
yaptırmak için iki ilin valileriyle yaman bir pazarlı-
ğa girişiyor. Cide, tki ilin tam sımnnda. Sonunda
anlaşıyorlar. Zonguldakklar yolu yapmaya başlı-
yorlar, ama Kastamonu her nedense sonradan
vazgeciyor. Cide'nin fazla ayak altında olmasını is-
temiyorlar. Bunu hem Kastamonu istemiyor hem
de Cide. Ashnda, Cide tüccan istemiyor. Nedeni de
açık. Cideii bir beyaz eşya mağazası sahibi, bunu o
zamanlar Rıfat Amca'ya şöyle açıklıyor:
- Ben buranın beyaz eşya ihtiyacını tek başona
karşüıyorum. Yol yapdırsa birileri daha gelir mağa-
za acar ve benim işim bozulabilir. Boşver hoca yolu
molu, sen kendi yolunu bulmana bak.
Cide, Cidde olmayacak
Rıfat Amca, Cideli kamyonculan örgütleyip bir
kooperatif kurduruyor. Cide'ye bir liman yapı-
lftıası girişimlerini başlıyor. Bu girişimler Cide eş-
rafının ve haa hoca takımının 85 imzalı bir dilekçe-
siyle engelleniyor.
Yoldu, limandi derken Rıfat Amca bir yandan
ilçedeki öğretmenlerle. halkeviyle sohbet halinde.
Liseli, ortaokullu, hatta ilkokullu öğrenciler için
oyunlar yanyor; San Yazma geceleri düzenleni-
yor; halk oyunlanydı, şiir günlenydı derken eşraf-
tan ve hacı hoca takımından Rıfat Amca'ya karşı
tavırlar baş gösteriyor. Hakim. savcı, kaymakam.
beş katlı bir binanın birinci katında oturan Rıfat
Amca için kaygılanmaya başlıyorlar.
- Hoca, gel, üst katlardan birine taşın, diyorlar.
Hoca o yaşta o kadar merdiveni nasıl çıkacak?
Düşünen yok. Olmaz. diyor. Olurdu, olmazdı der-
ken bir gün, hoop, Rıfat Amca'nın evini beşinci
kata el birliğiyle taşıyıveriyorlar. Tam o sıralar bi-
nanın karşısına bir pankart asıhyor: "Hoca bu ev-
den falanca tarihe kadar çıkmazsa binanın her katı
taranacak."
Tam da tehditten korkacak adam Rıfat Amca.
Belirtilen tarihte tesadüfen kendisini ziyarete gelen
oğluyla balkona rakı masasıru kurup Karadeniz'e
karşı kadeh kaldınr bütün gece.
Soranlara tepkisini şöyle açıklıyor:
"Bu hacı hoca takımı, bu softa bozunrulan, bu
vobazlar Cide'yi Cidde yapmak istiyorlar. Yapa-
ma>acaklar."
Minibüsçü Süleyman
Rıfat Amca'nın Cide yıllanndan söz açılınca
mutlaka Minibüsçü Süleyman'ı anmak gerekiyor.
Minibüsçü Süleyman'la 1990 yıhnın 29 Ekimi'nde,
Kastamonu Cumhuriyet Kitap Kulübü'nün dü-
zenlediği imza gününde tanışmıştık. Kavnık, es-
mer, ortadan biraz kısa boylu ama gözleriyle, söz-
leriyle sağlam bir adamdı minibüsçü Süleyman.
Rıfat Amca Cide'ye yerleştikten sonra minibüsçü
Süleyman onun eli-ayağı, gözü-kulağı. fedaisi, can
yoldaşı oluyor. Her sabah ekmeğini, gazetesini bı-
rakıyor. Akşam gelip hatınru soruyor, çayını
dernliyor.
Öylesine yakın ki Rıfat Amca'ya...
Rıfat Amca hasta diyelim. Oğlu Aydın ve mini-
büsçü Süleyman yanında. Çamaşırlan değişecek.
Rıfat Amca oğluna, "Aydın, sen çık, Süleyman de-
ğiştirir" diyor. Her şeyin bir bedeli var. Polis hemen
her gün Süleyman'ın yolunu kesiyor. Ehliyet, ruh-
sat diye başlayan kontroller kimlik kontrollerine
dönüşüyor. Yolcusunu indirip anyorlar. O küçü-
cük. eski minibüste en olmayacak şey, Kaleşnikof
aranmadığı kahyor. Onun da arandığı oluyor. Ei-
bette bulunamıyor. Doğru dürüst arayabilseler, o
kavruk adamın yüreğini açabilseler, sevgiyi
saygıyı, dostluğu görecekler. Göremiyorlar...
Rıfat Amca'nın evi
Nasreddin Hoca'run portası derler. Yani bahçe
kapısı. Bilirsiniz. Koskocaman bir bahçe kapısı
vardır Nasreddin Hoca'run. Geçit verir gibi değil.
Ama hepsi o kadar. Kapı var, duvar, çit yok. İste-
yen istediği yerden girsin. Rıfat Amca'nın evi de
öyle.
Liseli öğrenciler, savcılar, kaymakamlar, aydı-
nlar. kitapçılar, Halkevciler. günün her saatinde
herkes Rıfat Amca'nın evinde. Kapı hep açık. Ge-
lenler yiyeceğiyle. içeceğiyle geliyor. Büyükler
rakıyı açıyor, liseliler çay demliyor. şiirden, sanat-
tan. tiyatrodan, toplumdan. her şeyden konuşulu-
yor. Tam bir yuva. Her an çat kapı birileri...
Kapı, bir anza nedeniyle tam kapanmıyor. Rıfat
Amca geniş adam. "Madem yanm kapanıyorsun,
hiç kapanma bari" diyerek bir gün kilidi tümden
söküp atıyor. Rıfat Amca'nın portası da bu işte...
İUa da kendisi gelsin
1987 yılı, aydınlann, yazarlann, çizerlerin pasa-
porta başvuru yılıydı benim için. Pasaport almak
isteyen aydınlar, zorluklarla karşılaştıklan zaman
Cumhuriyet'e koşarlar, sonunda da genellikle bu
işlerle ben uğraşırdım.
Galiba o zamanki istihbarat şefı Reha Öz söyle-
mişti, "Rıfat Hoca'ya pasaport alalun" diye.
Kıbns'a kültür etkinliklerine gideceklerdi bir grup
olarak.
Aralannda Atilla özkınmu, Oktay Akbal, Sa-
lah Birsel gibi yazarlar da vardı.Rıfat Amca'nın
başvurusu tamam.
Birtakım zorluklar çıktı ama onlar da çözüldü.
Her şeyi bitti. Bu sefer de "Pasaportu almaya iDa da
kendisi getecek" diyor Pasaport Şubesi Müdür
Yardıması olan hanım.
Hanımefendiye, "Adam 75 yaşmda, yürüyemi-
yor, nasıl getireyim onu buralara" diyorum, anla-
tamıyorum.
- Yok diyor.
SÜRECEK
Rıfat Lgazçeşitli
etkinliklerle amlıyor
Kültür Servisi -Rıfat Dgaz,
ölümünün birinci yılında çeşitli
etkinliklerle amlıyor. Ünlü ya-
zar için bugün saat 15.00'te Zın-
cirlikuyu'daki mezan başında
bir tören yapılacak. Tören için
saat 14.30'da Atatürk Kültür
Merkezi'nin önünden otobüs
kalkacak. Saat 17.30'da ise Ev-
rensel Kültür Merkezi'nde bir
toplantı düzenlenecek. Filiz Öz-
soy(keman), Nurettin Özşu-
ca(gitar) ve (solist) Azmi Toğu-
zata'nın sunacağı müzik dinle-
tisini "Rıfat Ilgaz ve Cide" ko-
nulu dia gösterisi izleyecek.
Rıfat flgaz'ın kendi sesinden
dinlenecek şiirlerinden sonra da
Anadolu Üniversitesi öğrenci-
leri tarafından haarlanan "Yı-
kdmayan Çınar" adlı video gös-
terimi yer alacak. Toplantıda
Aydın Çubukçu ve öner Yağcı
da birer konuşma yapacaklar.
Rıfat Ilgaz Kültür Merkezi'-
nde de yanndan itibaren 10 gün
süreyle çeşitli etkinlikler düzen-
lenecek ve kültür merkezi, müze
olarak gezilebilecek.
11 temrnuzda saat 18.00'de
bir söyleşi yapılacak. 15 tem-
muzda bir müzik dinletisi, 16
temmuzda ise dia ve video gös-
terimi gerçekleştirilecek.
24 temmuzda ABT Kültür
Merkezi Yavuzer Çetinkaya Sa-
lonu'nda saat 20.00'de başlaya-
cak bir anma günü düzenlene-
cek.
Rıfat Ilgaz yurdun çeşitli ille-
rinde de arulacak. Cumartesi
2!onguldak'ta, pazar Kasta-
monu-Cide'de birer anma gece-
si, 13 temmuzda ise İzmir-Bor-
nova'da anma günü düzenlene-
cek.
22. ULUSLARARASIISTAAIBUL MÜZİK FESTİVALİ
Viyolonist Webber
Aya Irini'deKültür Servisi - 22. Uluslarası Istanbul Müzik Festivali. dünya
çapında müzisyenleri sunmaya devam ediyor. Bu akşam saat 19.
00'da Aya trini'de önde gelen genç tngiliz müzikçilerinden viyolo-
nist Juiian LJyod Webber'in resitali dinlenebihr. Sanatçı, programı-
nda Bach, Britten, Delius, GabrieJ Fatıre ve Rachmaninov'un eserle-
riniseslendirecek. Juiian Llyod WebbermüzikeğitımıniCenevre-
de Pierre Foumier ile tamamladı. Lorin Maazel \e Berlin FDar-
monj, Vaclav Netunann ve Çek Filartnoni, Yehudi Menuhin ve Krali-
yetFilarmoni,MoskovaSolistleriıle Amerika tumesı. \iyanaKon-
zerthaus, VVashington DC Kennedy Center, Mozarteum-Salzburg.
Sydney Operası, Schlesmg-Holstein Festivali son yıllarda sa-
natçımn konser verdiği orkestralar ve konser salonlanndan yalnı-
zca birkaçı.
20 yıla yakın bir süredir plak da dolduran Llyod Webber, ara-
lannda Frank Bridge'in "Oration"^Concerto Elegiaco). Britten'in
Süit No.3. Holst'un "Invocation", Rodrigo'nun "Coocierto como un
divertimento" ve Sir Arthur Sullivan'ın konçertosunun da bulundu-
ğu 30 kadar bestecinin ilk kayıtlannı gerçekleştirdi. 1994'te Phüips
Oassics ile onuncu yılını kutlayan Llyod VVebber'in Yehudi Menu-
hin ve Kraliyet Filarmoni ile doldurduğu Elgar'ın konçertosu 1987-
de "En İyi İngiliz Klasik Kaydı" seçildi. Aynı şirket için doldurduğu
diğer plaklar arasında Neumann Çek Filarmoni ile Dvorak'ın
konçertosu, sanatçının yönettiği İngılız Oda Orkestrası ıle Haydn'-
ın konçertolan, Yan Pascal Tortelier yönetimindeki tngiliz Oda Or-
kestrası ile Saint-Saens'in
ULUSLARARASI
İSTANBUL MÜZİK
FESTÎVALrNDE
BUGÜN:
19.00 Aya İrini Mözes Juiian
UyodVtebb»
FESTtVALDE
YARIN:
19.00 Aya İrini Müzesi "BBC
Senfooi Orkestrası"
konçertosu, Honegger'in kon-
çertosu ile dİndy'nin liedi,
Çaykovski'nin 'Rokoko' çeşit-
lemeleri (bestecinin versiyonu
ile) Maksün Şostako>iç ve
Londra Senfoni ile de Ylias-
kovsky'nin konçertosu yer al-
makta. Sanatçının yeni plak
projeleri arasında Academy of
St. Martin-İn-The Fields ve
Sir Neville Marrinner ile tngi-
liz viyolonnsel müzıği koleksi-
yonn ile Con'n Daris yöneti-
minde Walton'un konçertosu
bulunmakta.
Bu akşam Juhan Llyod
VVebber'e piyanoda tngiltere'-
nin en deneyimli ve aranılan oda müzikçilennden biri olan John
Lenehan eşlik edecek. Lenehan; Juiian Llyod Webber ve Nigel Ken-
nedy e süreklı eşlik etmesinin yani sıra James Galway, John Harle,
Steven İsserlis, Tasmin LJttle ve Xue Wei gibi solistlerle de çabşma-
lannı sürdürüyor. Londra. Amsterdam, Viyana. Salzburg, New
York, Washington ve Tokyo'daki önemli salonlarda konser veren
sanatçı. ünlü Joachim Piyanolu Üçlüsü'nün piyarüsti olarak toplu-
lukla birlikte Ra\el, Debussy \ e Saint-Saens'ın eserlerini plağa dol-
durdu. Aynca. Erik Satienın piyano müağini içeren son CD'si
"Gramophone" dergisinde övgüyle karşılandı Öğretmen, düzenle-
yici, besteci ve piyanist olarak yoğun bir tempoda çalışan Lenehan,
Chester, Oxford University Press ve Universal müzik yayınevleri
transkripsiyonlan ile düzenlemelerini bastı, Virgin Classics plak
fırmasının bastığı Mozart'ın flüt konçertolan için de kadanslar
yazdı. Sessiz fılmler için müzik çalan ve müzik yönetmenliğini
yaptığı "Sounds for Silents" topluluğu için yazdığı ve düzenlediği
birçok müzik Avustralya, trlanda, ttalya, Norveç ve tngiltere'deki
çeşitli festivallerde yorumlandı.
MUZE GELIRLERI BELEDIYELERIN
'Müzeler kaynak
sıkıntısı çekiyor'ANKARA (ANKA)- Kanuna
eklenen bir madde ile müze ge-
lirlerinin yüzde 40'ını alan bele-
diyeler. şimdi de ören yeri gelir-
lerinden pay istiyorlar. Arutlar
ve Müzeler Genel Müdürü Prof.
Engin özgen. bazı belediyelerin
ören yeri gelirlerinden de pay
alabilmek için mahkemeye baş-
vurduklannı söyledi. özgen,
1981 yılında çıkanian 2464 sayıh
'Belediye Geürteri Kanunu'na
sonradan eklenen mükerrer 97.
madde ile "Beiediye ve mücavir
alan içindeki her türlii müzelerin
gir^ ücretlerinin yüzde 4O'ı beie-
diyeye pay olarak ayrüır" hük-
münün getirildiğini ve bu mad-
deye uygun olarak belediyelere
ödemelerin yapıldığını bildirdi.
Kanunda ören yeri gelirlerinin
yer almaması nedeniyle pay ve-
rilmediğini kaydeden Özgen,
"Müzeler kaynak sıkıntısı yaşar-
ken, müze gelirlerinin büyük bö-
iümünü alan belediyeler şimdi
ören yerlerinden de gelir almak
istiyorlar. Belediyeler ise aldı-
kları paya karşın müzelere ücret-
siz hiçbir hizmet sunmuyorlar.
Belediyeler pay değil, haraç alı-
yoıiar. Dünyanın hiçbir yerinde
belediyeler haraç almazlar; aksi-
ne, böigeleri içindeki müzelere
destek olurlar" dedi.
Özgen aynca, artan bombah
saldırılar nedeniyle büyük endi-
şe taşıdıklannı söyledi. Müze ve
ören yerlerinde yeterli düzeyde
güvenliğin sağlanabilmesi için
bine yakın koruma görevlisiene
ihtiyaç duyduklannı kaydeden
Özgen şöyle devam etti: "1987
yılından beri arkeolog ve teknik
hizmetler için personel alamıyo-
ruz. Bombalı saldırılar bia endi-
şelendiriyor. En az bin koruma
görevlisine ihtiyacımtz var, ama
kadro yok deniyor. Yetişmiş in-
san potansiyelimiz var, kaynak
yok.
Personelimiz büyük özveri Ue
çalışıyor. Bu şartlar altında
yurtd^ına karşı, Türkiye tarihi-
ne, kültür varhklarına sahip ÇJ-
kıyor, onlan koruyor imajı veri-
yoruz; ama etkisi ne olur bfle-
mem."
'El Tutuşa Tutuşa Sıvas'tan Öteye'
KüHür Servisi - Evrensel Kültür Merkezi'nde, Sıvas'ta yakılan
sanatçı ve aydınlanmızın anısına, bir hafta süreyle "El Tutuşa Tu-
tuşa Sıvas'tan Öteye" adı altında çeşitli etkinlikler düzenleniyor.
1-10 temmuz tarihleri arasmdaki etkinlikler kapsamında, bugün
saat 20.00'de "Günola" grubunun, yannsa "Gündirildi" grubu-
nun "Bu Yürek Seninle Bin Zeybek Öynar" adlı konserleri gerçek-
leştirilecek.
Cumartesi günü saat 15.00'te ise "Sıvas Merceğinde Poütika"
konulu bir panel düzenlenecek Evrensel Kültür Merkezi'nde.
Mustafa Yalçıner'in yöneteceği panele, konuşmacı olarak Hasan
Uysal (SHP Grup Danışmanı), Kamil Tekin Sürek (avukat) ve
Yalçın Sivri (Ankara Pir Sultan Abdal Kültür Demeği Gençlik
Komisyonu'ndan) katılacak. Panelin ardından saat 20.00'de Maz-
lum Çimen bir resital verecek. Etkinhkler pazar günü saat 14.00'te
"Sıvas'tan Sonra Sanat-Edebiyat" konulu forum ile devam ede-
cek, saat 18.00'de Erhan Şakar ve Şebnem Önal'ın konseriyle sona
erecek.