23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 25TEMMUZ1994 PAZARTESİ 4 DIZIYAZI DİN, TİCARETVE Sİ YASET ERBİLTUŞALP îslamikapitülasyonaonayayınna, Osmanlı'nın Avrupalı K güçlere sağladığı 'kapirulasyonlar- la' eşdeğerdi. Kapitülasyonlar Os- manİı şirketlerini kendi ülkelerin- de nasıl ikinci sınıf şirketler duru- muna geürmişse; Turgut Özal im- zaladığı ilk karamamelerle de Su- udiler karşısında Tûrk rakiplerini ikinci sınıf kuruluşlar durumuna getirecekti. Bir Suudi-Amerikan ortakhğı olan Aramco'dan Rabıta'ya; 55 tslam bankasının üst örgütü Dar al-Maal al-İslam'dan Faisal Fi- nans'a; oradan da ünlü AI Baraka'ya uzanan serrnaye zincirinde tkaret-tarikat-siyaset' ilişki- lerinin kötü örnekleriyle ülke, bu kez 'seriatm krysına' getirilecekti. İ986'ya kadar süren hızlı yayılma döneminde Türkiye'deki Suudi-Arap şirketlerinin sayısmda yüzde 4500, tran şirketle- rinin sayısında ise yüzde 2100 artış gözlenecekti. Bu Urmanışını "trân'ın devrim ihracma" ayırdığı kaynağı vurgulayarak anlatmak daha kolay. El Mecelle dergısı 'İslam adına kendi ideoiojisini bölge ülkelerine ihraç etmeyi sürdüren İran yöne- timinin, 1980-92 yılları arasında 14 milyar dolar (yaklaşık 500 trilyon) harcadığını' öne sürüyor. İran İslam Cumhunyetı'nın kıt parasal ola- naklanyla. Suudilerin hesabı tutulamayan pet- ro-dolarlan karşılaştınldığmda. Suudi sermaye- sinin şeriat yanhlan için önemi kendiliğinden or- taya çıkıyor. Sermaye ve yaünm açısından Nak- şi-Nurcu kapışmasının perde arkasında Turgut Ozal'ın kardeşi Korkut özal'ın önienemcyen yükselişi yaüyordu. | ANAP-m hımluıası Parti kurmaya karar verdikten sonra ilk yurt- dışı seyahatini Suudi Arabistan'a yapan Turgut özal; islam Kalkınma Bankası. islam Konfe- ransı Sekretaryası ve Dünya İslam Birliği yöne- ticileriyle görüştükten sonra Cidde'den New York'a uçuyordu. Yurda dönüşü ile partisi ANAP'ı iktidar yapması arasında geçen süreyi boş geçirmeyen kardeşi Korkut Özal. daha son- ra ANAP İl Başkanı olacak Eymen Topbaş'ın Hak Yatınm'ına sadece 'yüzde bir' payla ortak oluyor ve köşeyi döneceği günleri bekliyordu. Ayru yıl Topbaş ailesiyle Akabe İnşaat kurula- caktı. Bu inşaat şirketi daha sonralan adı çok duyulacak Al Baraka grubunundu Al Baraka, Türkiye'de özel finansman kurulu olmanın yollannı anyordu. Grubun başkanı, Başbakan Bülend Ulusu ile temasa geçmiş ancak basanlı olamamıştı. Al Baraka. sonuçta Hak Yatınm'a 'bu işûı biriikte kotarılmasuıı' önere- cekti. Korkut Özal-Eymen Topbaş ikilisinin Suu- di sermayesiyle kaynaşmasını sağlayan Al Bara- ka Türk AŞ'nin kuruluşu 16 Araük 1983'e, yani Turgut Özal iktidannın işbaşına gelmesinden iki gûn sonraya rastlayacaktı. Al Baraka Türk'ün ikinci başkanlığına M. Latif Topbaş, yönetim kurulu başkankğına ıse Korkut Özal'ın sağ kolu Talat Içöz geürilıyordu. Al Baraka'run Arap or- taklan ise Ilahi' bir raştlantıyia, Korkut Özal'ın müşavirliğini yapüğı İslam Kalkınma Bankası ile Katar İslam Bankası, Bahreyn İslam Ban- kası, Bahreyn İslam Yatırım Bankası ve Ürdün İslam Bankası olacaktı. Bankacılık ve inşaat sektöriinün temposun- dan sıkılan Korkut Özal Bahattin Bayraktar'la petrol taşımaalığına atılıyor ve birbiri ardına Ozba Petrol ve Kimya Sanayii AŞ, Petrotrans Nakliyat AŞ, Özbatrans AŞ şirketlerinin sahibi oluyordu. Aköz Ticaret Müşavirlik, Özya Sana- yi ve Ticaret, Öztek Elektrik-Elektronik şirketle- riyle Türkiye'nin 'yürüyen ya kullan" arasında önemli yer edinen Korkut Özal, en sonunda oğ- lunu Feniş Holding'e damat vererek muradma eriyordu. 1986'ya kadar süren hızlı yayılma döneminde Türkiye'deki Suudi-Arap şirketlerinin sayısında yüzde 4500, İran şirketlerinin sayısında ise yüzde 2100 artış gözlenecekti. El Mecelle dergisi 'İslam adına kendi ideoiojisini bölge ülkelerine ihraç etmeyi sürdüren İran yönetiminin, 1980-92 yılları arasında 14 milyar dolar (500 trilyon) hareadığını' öne sürüyor. Korkut Özal, Eymen Topbaş ailelerinin bir sermaye grubu olarak örgütlenmeleri, ANAP'a ekonomik destek sağlamakla sınırh kalmaya- caktı. Oluşturduklan vakıflarla dini ideolojiyi yayma görevini de üstleneceklerdi. Önce Kor- kut Özal'ın Aköz Vakfi, daha sonra Bayrak- tar'larla biriikte Özba Vakfı, en son olarak da Bereket Vakfı kurulacaktı. Her üç vakıf da ku- ruluş amaçlannı 'mescit, cami ve Kuran kursu açmak; dini ve milli gün ve gecelerde dini top- lanrılar yapmak; ilmi. dini ve milli araştırmalar yapılmasını teşvik ederek din eğitimini özendir- mek \e elbette vakıfları adına ticari alaniarda fa- aliyet göstermek' olarak apkhy orlardı. I Bir toplantının tutanağı Nakşilerin önlenemeyen yükselişi Nurculan harekete geçıriyor, onlan da 'şeriat amaçlan için harcayabiiecekleri paranın peşine' takı- yordu. Kimı Altın Nesil, Akyazıh, Ensar gibi vakıflar aracthğıyla Amerika'da, Avnıpa'da, Orta Asya Türk cumhuriyetleri ve Türkiye'de dolaşıp maddi kaynaklar yaratıyor, kimi kârsız, faizsiz İslam ticaret sJsteminT esas alan kooperatif örgütlenmelerine gidiyordu. 1988 değerlerine göre 5 milyar sermayeli, 25'e yakın şirketi kontrolünde bulunduran, iki bin üyeli Akevler Kredi ve Yardımlaşma Kooperatifi'- nin uyguladığı ilgjnç yöntemler, aslında Türkiye'de şeriat düzenin işlediğinin kanıtıydı. Ama bu durum 'bazı devlet ve siyaset adam- lannı, iiniversite bocalarını, valileri, yargıçlan' hiç mi hiç ilgilendinniyordu. Ana sözleşmeye göre ortaklar arasında çıkacak her tür anlaş- mazlığın bağımsız yargı organlannda değil 'Şer'i heyetlerde' çözümienmesinı öngören koo- peratif, üyelerine tapu da vermiyor. Ortaklara verilen *arsa hisse senetleri' ile konutlar üzerin- deki tasaıruf hakkı kooperatif yönetiminde kalıyor. Üyelikten atılamn malı da otomatik- man kooperatifın oluyor. Bir üyenin 'İslami ticaret sisteminin laikliğe aykın olduğu' savıyla İzmir DGM'de açtığı da- va, hukuk ve iktisat alanının seçkin bilirkişile- rince 'sistemin İslam hukukuna özgü bir sistem obnadığı' gerekcesiyle, takipsizlikle sonuçlanı- yordu. Oysa, kooperatif yoluyla 'İslami cemaat kurmanm' amaçlandığı; para yerine Iıisse demir, çimento' kullanıldığı: 'hakim' yerine tıakeme' başvurulduğu; kooperatifin Menzil Şeyhi Rasit Erol'dan, Tahran Universitesi imamına kadar 'din otoritelerinden aiınan fetvalarla yönetildiğf kanıtlanyla bıliniyordu. Üyeleri arasında 'devlet-i âli İslamiye'den Meh- met Kececiler, Ekrem Pakdemirli, Abdülkadir Aksu, Vecdi Gönül. Atilla Koç'un; 'Faisal Fi- nans'tan Gündüz Sevilgen, Nafiz ve Mehmet Gürdoğan'ın, 'Dar-ül Fünun'dan Süleyman Ak- demir, Selahattin Zaim, Şerafettin Gölcüklü, Turhan Tufan Yüce gibi isimlenn bulunduğu ünlü kooperatifin bir toplantı tutanağı 'bazı şey- leri' acıklamaya yetiyordu. Sanayi ve Ticaret Bakanhğı temsilcisi Haluk Köse '72 ortaktan 33'ünün hazır olduğunu saptıyor' ve toplantı, yö- netim kurulu başkanı Süleyman KaragülJe ta- rafından açılıyordu: "Raporlarla jlgili olarak açılan müzakerede söz alan Galip Öztürk. şubelerin hukuki dunım- larının açıkJanmasuıı, başkanın görevini ölene ka- dar sürdüıme eğiliminde olma sonınunun genel kurulda çözümlenmesini talep etti. Yeni aiınan 52 ortak konusunu gündeme getirip, bunun yönetim kurulunun yeni arsa sattığının kanıtı olduğunu, yönetim kurulundan karar alınmadan arsa satışı yaparak Kooperatifler Yasası'nın çiğnendiğini söyledi. Akevler ortaklarına kura cekiıni yapıl- maksızın daire tahsisi yapdması yetkisinin hiç kimseye verilmediğini belirttL İFehmi Kora'ya daipe Kooperatif denetçilerinden Süleyman Koru'- nun, Sulevman Karagülle'nin dünürii olduğunu, seçilme engeli bulunduğunu ifade etti. Kaynak Yayınları ile ilgili olarak yönetim kurulu başkanı- nın damadı olan Fehmı Koru'ya daire tahsis edil- miş olduğunu, aynca sitede çalışması için kendisi- ne bir oda ayrıldığını, yönetimin bu konudaki yet- kisinin nereden kaynaklandığının açıklanmasını Lstedi. Yönetim kurulu adına söz alan Süleyman Karagülle, Galip Öztürk'ün açıklamalanmn düş- manca olduğunu söyledi. Fehmi Konı'mın ayrı bir ortaklık kurduğunu ve kooperatifin bu ortakhğa kcfil olduğunu belirtti. Fehmi Koru'nun şahsen or- tak olduğunu ancak işi bıraktığını, çıkmak Lste- yenlerin çıkabileceğini söyledi. Süleyman Kara- gülle, kent mimarisinde yüksek lisans çalışması olarak kızı tarafından yapılan projenin. koopera- tif arsası üzerine uygulandığını ve bu iş için ücret verilmediğini söyledi." I Din tacipüği ve şapiat Kendilerini eleştirenleri ya 'döverek' ya da haklannda 'yazarak' ticaret ve siyaset alarunda başandan başanya koşuyorlardı. Kültür Ba- kanbğı'nın 'il kütüpbaneleri için' yayınevlerin- den aldığı kitaplara köşesinde 'yazarları nezdin- de, milyaıiık iftiralar' atıyor; sözde dürüstlük taslıyordu. Ama, eşi ve kendinin ticari' şirketi Kaynak Yayınlan'na, binlerce ortağın birikım- leriyle oluşan bir 'kooperatifin malvarlığını kefil göstermede' hiçbir 'ahlaki sakınca' görmüyordu. Ya da bir lisans çalışması olarak üretilen projeyı babasının başkanı olduğu kooperatifte uygula- ma olanağı bulmasına ses cıkarmıyor ve 'bu uy- gulamadan doğan rantı' içine sindirip hiçbir 'etik kural' gözetmeden. görmezden gelebiliyordu. Kooperatiflerini büyütüyor. vakıflannı geliştiri- yor, şirketlerini zenginleştiriyorlar; din tacirli- ğinden kazandıklanyla şeriat özlemi üretiyor- lardı. BİZBİZE ERDAL ATABEK Içinden Çürûyen Ağaç... Ağaç içinden çürümeye baştadığı zaman dışından gö- rünen hiçbir değişiklik yoktur. Dallar yerindedir, yaprak- lar yeşildir, ağacın gölgesi de serin tutmaktadır. Ama içeriden çürüme sürdükçe dökülen yaprakların yerine yenileri gelmeyecektir, dallar parlaklığını yitirecektir, ağaçta yavaş bir gerileme başlayacaktır. Bir süre sonra belki yıllar süren bir süre sonra ağaç kuruyacak, canlılı- ğı bitmiş bir odun kitlesi olarak yıkılıncaya kadar güç bela orada duracaktır. insanları içindençürütende "güvenduygusu"nuny\\\- midir. O zamana kadar güvendiği, kendisine güç veren, can suyu veren duygular, düşünceler, umutlar, insanlar, organizmalar, ilkeler, yaşama ortamı, artık bu güveni veremez duruma geldiği zaman insan da "içinden çürü- meye başlar." Bu aşama artık insanın çürümesi değil "toplumun çürümesi" aşamasıdır. Bütün bunları "alış- tıkları, bekledikleri şeyleri bulamamış insanların yeni durumlara uyum sağlayamamasınm sonuçları" olarak görenler fena halde yanılmaktadırlar. Bugün bireylerin de değişik toplum kesimlerinin de bütünüyle toplumun da "guvenyıkımı"nauğradığı birdönemiyaşıyoruz. "Gü- ven yıkımı"öylesine ağır bir çöküntüdür ki sonunda sos- yal depresyon kaçınılmaz olur. Şimdi bu aşamaya giril- miştir, sonuçları da -ne yazık ki- görülecektir. Görü- lecektir, çünkü bu çöküntüyü yaşayanlar tam olarak algı- lamamakta, çözüm yetkisinde olanlar da görememekte- dir. Bu "güven yıkımı"n\n temel nedeni ise emek-ser- maye çelişkisinin artık "kabul edilemez" bir noktaya gelmiş olmasıdır. Bu olgu sadece emek kesimi için de- ğil, sermaye kesimi için de büyük bir tehlikedir. Serma- ye kesimini temsil eden örgütlerin, bu tehlikeyi önceden görmesi kendi gelecekleri için de çok önemlidir. Emek kesiminin örgütleri olan sendikalar, sosyal analiz yeter- sizliğinin sıkmtılarını taşıdığı için kitlelerin gerisinde kal- maktadır. Siyasal partiler-inanılmaz biçimde-temel po- litikaların dışında kalarak etkisizleşmişlerdir. Bu nok- tada en acıklı durumda olanlar solda olma savındaki -sosyal demokrat gibi demokratik sol gibi- partilerdir. Bu partiler -birleşsinler ya da birleşmesinler- toplumun po- litik gündemini yitirmişlerdir. "Emeğin değeri, emek üretkenliği, insancıl değerlerin korunması, insan hakla- rı, bireyi geliştirecek eğitim, toplumu modernleştirme, insan sağlığına toplumsalçözümler bulma vb" konular- da yeni analizleri, kolektif çalışmaları başaramayan, toplumun ezilen kesimlerini (emekçiler, emekliler, işsiz- ler, gençler, kadınlar gibi) temsil edemeyen sol etiketli partiler işlevlerini (elbette oylarını da) yitirmişlerdir. Bu gidişle daha büyük kayıplara uğramafarı da kaçınılmaz- dır. Sağ partiler ise yandaşlarını kollamak, yakınlarına servetler sağlamak, kapitalizmin parlak vitrininin arka- sındaki çöküntüye payanda olmak kusurlarıyla sakat- lanmışlardır. Yıllarca politik alanda kullandıkları din silahı asıl sahiplerinin eline geçmiştir. Refah Partisi'nin artık onlara da yıllardır kullandıkları devlet desteğine de sağladıkları paraya da ihtiyaçları kalmamıştır. Refah Partisi, sağ partılerin sağladığı her şeyi sağlamakta, sol partilerin birtürlü kitleye ıletemedikleri mesajları ise-ki- mini bu dünyada, kimini öbür dünyada vaat ederek- ilet- tiği kitleleri kendine çekme şansını arttırmaktadır. Bu gidişte görünen odur ki politik iktidar geniş kitlelerin so- runlarına çözüm önerme gücünü yitirmektedir. Bundan da Refah Partisi ve din ideolojisi avantaj sağlayacaktır. Güven yıkımı'mn sosyal dönüşümlerinden birisi ola- rak Başbakan Tansu Çiller in malvarlığı çok önemli bir sosyal psikoloji ölçütü olarak önem taşımaktadır. Bu ör- nekte, mal ve para birikimi ile politik güç arasındaki iliş- kiler somutlaşmakta, öteki liderlerin servetlerinin araş- tırılması da bu ilişkinin önemini güçlendirmektedir. Sag- daki politikalar servet sahipleri arasında oynanan bir oyun niteliğini kazanmakta, sol etiketli liderler de bu oyunun önemi azalmış oyun arkadaşları rolünü oyna- maktadır Böylece zengınler ve zenginleşenlerkulübü' ile onların payandası olanların arasında oynanan politik iktidar oyunu emeğiyle yaşamak zorunda olanları tam bir güven yıkımı'na uğratmaktadır. Emeğe dayanarak beklenebilecek hiçbir şey kalmamakta, emekçiler de ya sosyal depresyonu paylaşmakta ya da Allah'ın adaleti- ne sığınmak durumunda kalmaktadırlar. Emek-serma- ye çelişkisinin kabul edilemez sınırları' aşılmaya baş- lanmıştır. Emekçilerin sokağa dökülmelerinin arkasın- + Arkasıl9.Sayfada Yargı çarkmınişleyişihızlandınlıyor!..-4- H akkın zamanında elde edilmesi, yalnızca vargı örgütlenmesine ilişkin alınacak ön- iemlerle gercekleştirilemez. Aynı zaman- da, yarguun isleyişinin de. hakkın kolavlı- kla elde edilebilmesini olânaklı kılacak bir nitelıkte olması gerekmektedir. Yargmın işleyişi, yargılama usulü yasalanyla sağ- lanmaktadır. Hakkın gecikmeksizin ve adaletli ola- rak elde edilebilmesi, ancak iyi düzenlenmiş yargı- lama usulü yasalanyla gerçekleştirilebilir. Avnıpa Konseyi Bakanlar Kurulu'nun tavsiye ka- rarlannda da, yargının hızlandınlmasında usul ya- saiarmın önemi, özel olarak belirtilmiştir. Yargmın Hızlandınlması Paketi kapsamındaki yasa tasanlannın bazılan, yargılama usulü yasa- lanna ilişkin düzenlemeler içermektedir. I Hnkuk nuhkemelepi yargılama usilâ Hukuk Usulü Muhakemefcri Kanunu, cumhuri- yetin ilk yıllannda gerçekleştirilen hukuk devrimi çerçevesinde yürürlüğe girmişti. 1928 yılından, en son 1985 yılına kadar çıkanlan yasalarla, günün ge- reksinimlerini karşılayabilmesi amaayla 23 kez de- ğişiklik yapıldı. Parça parça ve sınırh ölçülerde yapılan bu deği- şiklikler, zamanla yasanın iç uyumunun ve bütün- selliğinin de bozulmasına yol açü. Yargmın Halandırılması Paketi kapsamındaki Hukuk Yargılama Usulü Kamınu Tasansı bu temel yasayı bütünüyle yürürlükten kaldırarak yeni bir yargılama usulü yasasmı getirmektedir. Yargılama hukukunun temel kurum ve kuruluş- lan; bu tasanda da yer almaktadır kuşkusuz. Öte yandan. tasan, adliye mahkeTnelerinin kuru- luşuna ilişkin getirilen yeni düzenlemelerin gereği olan konulan da içermektedir. Örneğin, adliye mahkemelen yasa tasansında öngörülen "üst mab- keme" sistemiyle ilgili usuli düzenlemeler, bunlar- dan biridir. Yapılan değişıklıkler çerçevesinde, yargımn hızlandınlmasına ilişkin düzenlemeler, özel bir önem taşımaktadır. Hakkın zamanında elde edılmesini olânaklı kılacak bu tür temel deği- şikliklere kısaca değinebm: • Yürürlükteki yasada ciddi bir sorun oluşturan yargılama usullerinin çokluğu (yazılı, sözlü şer'i ve diğerleri), tasanda teke indirilmiştir (md. 143-162)2 , • Yapılan usuli işlemlerin geriye doğru düzeltilme- si (ıslah) uygulaması sınırlandınlmıştır (md. 78-82), • Adli ara verme süresi kısalülmıştır (md. 139), • Duruşmalann ardı ardma sürüp gitmesini engel- lemek için, tüm hazırhklann önceden tamamlan- masını sağlayan "ön inceleme" sistemini getirmiştir (md. 160-161), • Bilirkişi ve keşif uygulamalanndaki yinelemeleri engelleyici düzenlemeler yapılmıştır (md. 208-212). Yargının Hızlandınbnası Paketi kapsamındaki yasa tasanlanndan bin de, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'dır. Tasan, her şeyden önce, ceza yargılamasınm, bi- rinci derece adliye mahkemeleri ile Yargıtay arası- nda oluşturulan üst mahkemelerin işleyişini sağla- mayı amaçlamaktadır. Bunun yanı sıra, yargının hızlandınlmasına iliş- kin belli düzenlemeleri de öngönnektedir. Yargının hızlandınlmasına ilişkin tasanda yer alan kimi temel düzenlemeler şunlardır: • Yargılamanın tek bir celsede bitiriiebiimesi için her türlü önlemin ahnması, mahkeme başkanının sorumluluğu çerçevesinde belirtilmiştir (md. 18), • Mahkemelerin kişiler ve kuruluşlarla doğrudan yazışma yapma olanağı sağlanmışür (md. 7.19), • Yargıca, gerekli koşullann oluşması durumun- da, derhal beraat karan verme yetkisi tanınmıştır (md. 18), • Mahkemeye, yeterli kanıta dayanmayan iddi- anamenin reddi sorumluluğu getirilrniştir (md. 18). Tüm bunlann yanı sıra, kişi güvenliğini ve savun- ma hakkını güvence altına alan düzenlemelere de yer verilmiştir. Bu bağlamda, gözaltı süresi, yolda geçecek süre hariç. 24 saat olarak belirlenmiştir (md. 13); yasaya uygun olarak toplanmamış delille- re dayalı iddianamenin reddi kurumu benimsen- miştir (md. 16). |fş mahkefflelepfnde yargılama usulû Türkiye'de modern anlamda ilk iş yasası, 1936 yılında 3008 sayılı İş Kanunu'dur: bu yasa, çalışma yaşamını ulusal düzeyde ele ahyor ve düzenliyordu. Otuz yıla yakın bir süre yürürlükte kaldı. Daha sonra, 1961 Anayasası'nın demokratik haklannın izlerini taşıyan 12 Ağustos 1961 yılında çıkanlan 931 sayılı İş Kanunu, ardından 25 Ağustos 1971 yılında 1475 sayılı İş Kanunu benimsendi. 854 sayılı Deıûz Iş Kanunu ve basın işkolunda çalışanlarla ilgili 5953 sayılı Basın İş Yasası, çalı- şma yaşamını düzenleyen yasalar arasında yer al- maktadır. Yarguun Hızlandınlması Paketi kapsamındaki İş Mahkemeierinin Kuruluşu, Görevleri ve Yargılama Usulü Hakkında Kanun Tasarısı, 1475 sayılı yasayı tümüyle yürürlükten kaldırarak yeni bir düzenleme getirmektedir. Tasan, yargının hızlandınlmasına ilişkin bir dizi kural içermektedir. Bu kurallardan bazılan şunlardır: • İş mahkemelerindeki davalar acele işlerden sayı- Imaktadır (md. 8'2), • Yargıcın duruşma açmadan önce tüm kanıtlan toplaması ve değerlendirmesi için "ön inceleme" kurumu benimsenmiştir (md. 12); böylece bu yetki- ye dayanarak duruşma hazırlığı yapacak olan yargıç, ban hallerde duruşma açmadan da karar verebilecektir (md. 13), ön inceleme ile karar verile- mediğı hallerde, yargılamanın ilk oturumunda ke- sin karar verilebilmesi amaçlanmaktadır (md. 14, 17), # Davaaya işyerinin bulunduğu yerde dava açma hakkı sağlanmaktadır (md. 4), # İş sözleşmesinin, işveren tarafından feshi halin- de. feshin haklı nedenlere dayandığmın ispat yükü işvereneyüklenmiştir(md. 16), • Çeşitli işlemlerin bellı sürelerdeyapılması zorun- luluğu getirilmektedir (md. 12/3,19/3). Halen yürürlükte bulunan 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu, 6 Ocak 1982 yılında ka- bul edilmiştir; yasanın Resmi Gazete'de yayımla- narak yürürlüğe girmesi ise. 20 Ocak 1982 günü gerçekleşmiştir. Reel olarak uygulanabilmesi ise. bölge idare, ida- re ve vergi idare mahkemeierinin fıilen faaliyete başladıklan 20 temmuz 1982 günü olânaklı olabil- mistir. Idari Yargılama Usuiü Kanunu'nda, aksayan yönlerin giderilmesi ve uygulamada çıkan boşluk- lann doldurulması ve yargılamanın hızlandınlması amacı ile, 5 Nisan 1990 tarihinde kabul edilen 3622 sayılı yasa ile bazı değişiklikler yapılmıştır. Yargının Htzlandırılması Paketi içinde yer alan İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun Bazı Maddeleri- nin Değiştüiünesi Hakkında Kanun Tasansı, İdari Yargılama Usulü Yasası'nda yeni bazı değişiklikle- rin yapılmasını öngönnektedir. Bu çerçevede, yargının hızlandınlmasına ilişkin belli düzenleme- leri de içermektedir. Tasan 10 Haziran 1994 günü kabul edilerek 4001 sayılı yasa ile yürürlüğe girmiş bulunmaktadır. Böylece, Yargmın Hızlandınlması Paketi kapsamı- ndaki yasa tasanlanndan biri, yasallaşarak yürür- lüğe girmiştir.3 4001 sayılı yasa, yargının hızlandınlması amacı- na yönelik kimi düzenlemeleri içermektedir. Bu yöndeki düzenlemelerin bazılan şunlardır: • Davalara ilişkin işlem dosyalannın aslı veya onaylı örneğinin idarenin savunması ile biriikte idari yargı merciine gönderilmesi zorunluluğu geti- rilmiştir (md. 16/5); böylece davalann kısa sürede sonuçlandınlması, gereksiz yere ara verilmesinin önlenmesi sağlanmaya çalışılmışür. • İdari davalann işlemi yapan idari mercinin bulunduğu yerdeki mahkemede açılacağı kuralının istisnalan arttınlmıştır (md. 34). Bu düzenleme ile Ankara'daki idare \e vergi mahkemelerindeki yığılma giderilmek istenilmiş ve hakkın zamanında elde edilebilmesinin gerçekleşmesi amaçlanmıştır. # İdare mahkemeierinin kararlannın en kısa sü- rede uygulanması sağlanmışür (md. 28). •icra ve iflas usulû İcra ve İflas Kanunu'nun Bazı Maddelerinde Deği- şiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı, İcra ve İflas Yasasf ndakı kimi aksamalan ve uygulamada ortaya çıkan boşluklan gidermeyi amaçlamak- tadır. İcra ve iflas dairelerindeki iş yükünün giderek yoğunlaşması, asıl olarak ülke ekonomisinin ve iş yaşammın yaşadığı sıkıntının derecesiyle doğrudan ilgılıdir kuşkusuz. İcra ve İflas Yasası, prosedürün hızlı işleyişine olanak verecek bir niteliktedir; bu çerçevede çok büyük eksiklikler olduğu söylene- mez. Tasan. icra dairelerinin yapısal değişikliklerinin yanı sıra. usulün hızlandınlması noktasında ciddi değişiklikleri ya da düzenlemeleri içermemektedir. Işlemleri hızlandırmak ve suiistimalleri önlemek amacıyla, alacaklılara banka araalığı ile ödeme yapılması biçiminde yeni bir düzenleme getirilmiş- tir (md. 3). SÜRECEK (I) Genıf bilgı u,m bkz. Öztek, ugm, Hukuk Aroşlırmaları Dergısı.S 14-15 1986, s. 9-20. avrıcabk:.. Tavsive Karan R. (861 12 /2) Tasanda, tek yargıçh birhukuk mahkemesiruk uygula- nacak tek bir yargılama usulû. genel yargılama usulü olarak benimsenmiştir. Ancak ıvedi görûlrnesi gereken davalarda ba- sit yargılama usulû aeğisıırilerek ve düzeltUerek konmmustur (md. 360); aynca ortaklığın giderilmesi davalarında izlenecek fözel) yargılama usulüne de ver verilmiştir (md. SS6). (3) Resmi Gazeıe, 18 Haziran 19941. ve 21964 S.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear