25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
3 HA2İRAN 1994 CUMA CUMHURİYET SAYFA VJÜNÜN F ÎLMLERl TELEVIZYON 17 o 09.35 Kanal D MACERA Çılgın Sokaklar (Crazy Streets)- Amos Kollek'in yönetiminde Alec Baldwin, uyuşturucu çeteleriyle savaşan polis rolünde. Film hıçbir kaynakta geçmiyor. Gelinlik Kızlar Gençlık çağında üç kızı olan bir babanın, onlarla ilişkileri. Yön: Atıf Yılmaz. Oyn: Sadri Alışık, Zeynep Değirmencioglu. Yeşim Tan (1972). Kaybolan Saadet Bir fabrika ışçisi, yanlışlıkla öldürülen kansının öcü- nü almaya yönelir. Yön: Çetin tnanç. Oyn: Tamer Yi- ğit, Gönül Hancı. Tülin Kazan, Turgut Özatay (1976). Mazideki Kadın Selma (Bahar Öztan) ile evli Kemal (Kenan Kalav), Almanya'da bıraktığı. eski sevgilisi Eva (Nadja Smo- lik) ile yıllar sonra karşılaşır. Yön: Araın Gülyüz. (^) 10.30 \ 3 / Show TV ORAM 10.25 TRT INT OUYGUSAL Çiğdem Çiçeği YaşTandıktan sonra hapisten çıkıp yıllar sonra eski sevgilisiyle karşılaşan bir adamın öyküsü. Yön: Soy- daner Uğurlu. Oyn: Sibel Banş, Engin Özer (1989). Yanan Benim Cezaevımievken sürgüne gönderilen Kara Ali'nin ra- kiplerinden biri, kızkardeşiyle aşk ilişkisi kurar. Yön: Kunt Tulgar. Oyn: Durmuş Çiğdem, Meral Utacı. AJbayın Laneti (Colonel Effingham's Raid)- Emekli albav. kasaba sımgesi tehlikeye gırince savaş başlatır. Charles Co- burn ve Joan Benntt var. Yön: Irving Pichel (1946). FakirBirKızSevdim Kendinı iflas etmış gösteren milyoner bir gençle yok- sul bır kızın aşk öyküsü. Yön: Sırrı Gültekin. Oyn: Cüneyt Arkın, Gönül Yazar, Münir Özkul (1966). Kaygısızlar 12.10 Kanal 6 DUYGUSAL Fidye nedenıyle kaçınlan bir kızı, iki kafadar kurtar- maya çalışır. Yön: Çetin lnanç. Oyn: Yalçın Gülhan. Rornalı Perihan, Ahmet Mekin, Erol Taş (1975). 12.49 / lnterstar / CezmylrH Ayfinüh bilgiyanda Hıyanet (Betrayal)- Bir kadın, tanımadıgı birini evine almakla hata ettiğini anlar. Amanda Blake. Tisha Sterling'in oynadıgı filmı Gordon Hessler yönetmış (1974). 13.40 Kanal § GÜLDÜRÜ Gus (Gus)- Katır Gus. katıldığı futbol takımını başarıya koşturmaktadır. Vincent McEveety'nin yönettigi Dis- ney filminde Edward Ashner, Don Knott's var (1976). Olumsuz Hayal (Negative Image)- Bültene göre Michael Wray'in yö- nettigi, Kenneth J. MacGregor, Bonnie Beck'in oyna- dıgı film, 'modellleri' öldürülen yönetmeni anlatıyor. Av Köpekleri (The Retrievers)- CIA, kendi hesabına çalışan bir adamın peşine düşmüştür. Ellıot Hong'un filminde Max Thayer, Shavvn Hoskins var (1982). AdileTeyze Çocukları çok seven yaşlı bir kadın. bir bebek için türlü fedakarlıklar yapar. Yön: Alev Akarar. Oyn: Adile Naşit, Mahmut Hekimoglu (1982). Kıratiı Sülevman Muhtar adayı Süleyman, köydeki siyasal rakıbiyle se- çim savaşımına girer. Ali Avaz'ın yönetmenliğınde Defhe Yalnız, Erol Günaydın, Y. Ejder var (1986). Çizme Tepesi (La Collina Degli Stivali)- Silahşör Cat Stevens (!), iri kıyım arkadaşı ile haydutlara karşı çıkar. Giuseppe Collizi'nm fılmi Spencer - Hıll hayranlanna (1969). Gremlinler 2 17.45 Kanal D WESTERN (Gremlins 2 - The !New Batch)- Küçük canavarlann öyküsü yine ekranda. Joe Dante'nin yönettıgi bölüm- de Rick Baker'in kuklaları ve Z. Galligan var (1990). Şans (Chance)- Addison Randall ve Charles T. Kanga- nis'ın birlikte yönettigi film, elmas peşindeki gangs- terlerin ve polıslerin kavgasını konu ediniyor. Fırüna Üçler20.30 Kanal D MACERA (My Lucky Stars)- Samo Hung ve Jackie Chan ikilisi bir kez daha mafyayla savaşan Hong Kong polisi ro- lünde. Samo Hung'un yönetmiş. AlünParmak (Goldfinger)-James Bond, ABD'rin altın rezervleri- ne göz dıken adamı engeller. Guj amilton'ın yönet- tigi fılmde Sean Connery. Oert Fröbe var (1964). KLaiıkKatil (Le Samourai)- TGRT, Melville'in "Samuray" fıl- mini "Kiralık Katir'yapıvermiş. Alain Delon, Natha- lie Delon var. Bir kara film başyapıtı (1967). Gazeteei Kız Kadın katili sapıkla peşine düşen gazeteci bir kızın seriivenleri. Yön: Melih Gülgen. Oyn: Serpil Çak- rnaklı. Tolga Savacı. Orhan Alkan, Alev Altın (1988). 22.00 Kanal D MACERA (Peggy)- Frederick de Cordova'nın yönettigi salon güldürüsünün oyuncuları Diana Lynn, Charles Co- bum, Charlotte Greenvvood, Rock Hudson (1950). Seninle İlk Defa Kanal 6"nın basın bülteninde oyuncu ve yönetmeni hakkında hiçbir açıklama yapmadığı film konusunda bir bılgi veremiyoruz. 223S / toterstar / DösdeD Sonra Yarudaa Önce Aynntıh btigiyanda Yıldız Şövalyeleri (Star Knıght)- Büyücüler,(Star Knıght)- Büyücüler, ejderhanın kaçırdıgı kızı bulmakla görevlendirilir. Fernando Colomo'nun yönetmenlıginde Klaus Kinski, F. Rey var (1986). Katil Tinısah 1 (Killer Crocodile 1)- Radyoaktif ışınlar sonucu do- gan dev bir timsah dehşet saçmaktadır. Larry Ludman imzalı filmde Van Johnson, Anthony Crenna var. Ölûmün Eşiğuıde 23.30 Kanal D MACERAj (Shadow of Death> Bır adam. film çekimi sırasında cinayet işlemektedir. Robert King'in şıddet filminde Anthony Perkins ve Deborah Foreman var (1988). 00.30 Kanal § GÜLDÜRÜ Marshlar Evinize (Martians Go Home)~ Dünyaya gelen Marshlar bu kez 'yeşil komedyenler'. David Odell'in yönettigi FılmdeRandy Quaid, Margaret Colin oynuyor. tG.40 / Sbow TV / Şeytanlar Aynnhh bilgi yanda Ölmeden Önce Son Kez (Once Before I Die)- 2. Dünya Savaşında geçen bu serüveni John Derek yönetmiş, oynamış. Ursula And- ress, Rod Lauren, Richard Jaeckel var (1965). Mısır Çocuklan (Children of the corn)- Çocuklar, kurak tarlalan ye- tişkin kanıyla suiamayı düşünür. Yön: Fritz Kiersch. Oyn: Linda Hamilton, Peter Horton oynuyor (1984). BağdatYblu tğfafedilen bır kadın. öç almak için tehlikeli bir serü- \ene atılır. Yönetmen M. Kemal Kan. Oyuncular Ugur Güçlü, Sema Özcan, Tunç Oral (1968). 07.00 Kanal D MACERA Yerlifılmleri göstermektedir O Yabancıfılmleri göstermektedir OrtaHalli Değmez interstar 724o|Julien Duvivier'nin klasiği Hollywood'da da çevrilmişti Pepe le Moko versiyonu MERCEKLE BAKINCA MAHMUT T. ONGOREN Cuayiril Algiers Yönetmen: John Cromwell / Senaryo: John Howard Lawson, James M. Cain / Görüntü: James Wong Howe / Müzik: Vincent Scott, Mohammed Igorbouchen / Oyuncular: Charles Boyer, Hedy Lamarr, Sigrid Gurie, Joseph Calleia, Gene Lockhart, Alan Haleei / 1938 ABD yapırru, 93 dakika. TV Servisi - "Benimle Casbah'a gel!" Charles Boyer, "Cezayirli"de Hedy Lamar'a böyle bir şey söyledi mi, söylemedi mi? Yapımcı şirket VVanger, hazırladığı tanıtım yazısında. Boyer'in böyle bir söz etmediğini söy- lüyor, ama, bunca yıldır böyle bir "de- dikodu" yapıldığına göre, belki de söylememişti... Bu dedikodu, film için bir reklam kampanyası işlevini gör- müş, yönetmen ve oyuncular büyük ün yapmıştı. Bir fotoroman reklamında Ibrahim Tatlıses'in Nükhet Duru'ya "Benden nefret et, ama bana acı- ma!" demesi herkesi güldürmüş, yıl- larca dillerden düştnemişti. Ancak, so- nuçta bu işten karlı çıkanın Tatlıses ol- duğu' görüldü. Bu sözler, ona büyük bir reklam sağlamıştı. Peki, Amerikalı izleyiciler, Boyer'in "'Benimle Cas- bah'a gel!" sözüne niçin gülmüşlerdi? Bunu birazdan göreceğiz. Film, Julien Duvivier'in "Pepe le Moko" (1937) adlı ünlü gangster kla- siginin Hollywood versiyonu. Univer- sal şirketi 1948'de piyasaya "Cas- bah" adlı bir yeni çevirim (remake) daha sunmuştu. Duvivier'in "Pepe le Moko" filmi. başı derde girdiği için Cezayir'e kaçan bir Fransız gangsterin öyküsünü konu edinmekteydi. Gangster Pepe, "sıla hasreti"ne dayanamayıp, ortaya çı- John Cromwell'in filminde Charles Boyer'e Joseph Calleia eşlik ediyor. kınca, polis kurşunlanyla can veriyor- du. Yapıta, 1930'lann Fransız sinema- sına egemen olan "kaderci" anlayışın yarattıgı karamsarlık sinmişti. John Cromvvell'in "Cezayirli"si, bu öykü- yü ve karamsar havayı olduğu gibi fil- mine taşımış. 193O'!u yıllarda, belli bir "egzotik" film modası vardı. ABD'ye ve Avru- pa'ya uzak, Orta Doğu, Afrika ve As- ya ülkelerinde geçen filmler, izleyici- nin yolculuk ve serüven özlemlerine daha iyi karşılık verdiği için, çok tutu- luyordu. Josef von Sternberg'in "Şangay Ekspresi" (Shanghai Exp- ress, 1932) ve "Marakeş"(Morocco, 1932), John Brahmin "Singapur" (Singapore, 1947), "Tarzan" filmlen, hatta ünlü "Casablanca" klasiği, ızlc- yici üzerindeki etkilenni, büyük ölçü- de bu uzak ve bilinmeyen, yani egzotik bölgelerden sundukları görüntülere borçluydu. Charles Boyer'e yakıştınlan "Be- nimle Casbah'a gel!" sözüne Ameri- kalı izleyicinin niçin güldüğüne gelin- ce. Boyer'in canlandırdığı "küçük gangster"in, Hedy Lamarr'ı bu bölge- lere davet etmesi, Ibrahim Tatlıses'in oynadıgı sefıl kapıcının Nükhet Du- ru'yu Havvaii adalarına davet etmesi gibi, gülünç bir şeydi. TRT ı 2i.oo\ 'Bir Başka Gece'de Yıldınm Aktuna da konuk oluyor 'Bir başka' Nükhet Duru TV Servisi - "Bir Başka Gece'de Nükhet Duru. Çeki'nin sunduğu "Dünden Bugüne"köşesinin konuğu olacak. Nükhet Duru 24 yıllık sanat yaşamındaki "en'Meri anlatacak ve Münir Nurettin Selçuk'un "Benr Kör Kuyularda Merdivensiz Bıraktın"adlı eserini kanun eşliğinde söyleyecek. Son kasetinde yer alan 4 parçayı da seslendirecek olan Duru, geçen günlerde müzik dünyasının kaybettığı L'zay Heparı ile anılannı da anlatacak. Programa konuk olan diger müzik sanatçılan ise Adnan Şenses veSeher Dilovan. "Bir Başka Gece"nin güldürü bölümü "Gülelim Eğlenelim"ise, yeni kadrosu ile ekranlara geliyor.Yasemin Bozkurt'un sunduğu "Birinci Sayfa"nın bu haftaki konugu da Devlet Bakanı Yıldınm Aktuna. Programda aynca her zaman oldugu gibi "Hadi Anlat Bakalım", "Kamera Şakaları", "Yerli Moda"ve "Yabancı Moda" köşeleri yeralıyor. ShowTV oo.4O\ 'Kendine özgü' yönetmen Russell'dan Eksantrik görsel buluşlar r© Şeytanlar The Devils / Yönetmen: Ken Russell' Senaryo: Ken Russell (John VVhiting'in oyunu ve Aldous Huxley'in romanından) / Görüntü: David VVatkin / Müzik: Peter Maxwell Davies / Oyuncular: Vanessa Redgrave, Oliver Reed, Dudley Sutton, Max Adrian, Genıma Jones, Murray Melvin, Michael Gothart, Graham ArJ|itage 1970 lngiltere yapımı. Film, 17. yüzyılda bir rahibin açmazlarını anlatıyor. TV Servisi- Ken Russell ın filmi, 17. yüzyıl Fransası'nda, kardinalin siyasi entrikalanyla manastır rahibe- lerinin cinsd azgınlıklan arasında sı- kışan Peder Grandier'in öyküsünü anlatıyor. Russell, konunun tarihsel ve felsefi yönlerini ele almak yerine, bütün filmlerinde olduğu gibi, ek- santrik görsel buluşlan ve seksi öne çıkarmış. Ingiliz sinemasının kendine özgü yönetmenlerinden Ken Russell, yö- netmenlige başlamadan önce balet- lık, tiyatro oyunculuğu ve fotoğrafçı- lık gibi işler yapmıştı. 1958'de üç amatör film çekti ve bunlardan "Amelia and the Angel" ile BBC televizyonunun "gözüne girmeyi" başardı. Russell, BBC için çağdaş sanatçılan konu alan ilginç filmler çekmeye girişti. Özellikle besteciler dızisi büyük ilgi topluyordu. "Pro- kofiev"de (1961) adamın sadece el- leri görünürken, "Elgar"da (1962) besteciyi bir oyuncu canlandırmak- taydı. "The Debussy Film" (1965) ise tümüyle, dramatize edilmiş yaşa- möyküsü niteliğindeydi. Yönetmen, ancak üçüncü sinema filmi "Aşık Kadınlar" (Women in Love, 1969) ile büyük bir ticari başa- rı kaz'andı. İzleyen çalışmalarıyla kendi "sadık" izleyici kitlesini oiuşturmaya başladı. "Doğru oyun- cu" seçme konusunda olağanüstü bir becerisi vardı. Örneğin "Valenti- no" (1977) filminde başrolü, tam bir isabetle, balet Rudolf Nureyev'e vermişti. Filmlen ne kadar tartışma yaratsa da, yeteneği ve özgünlüğü tartışma ötesi yönetmenlerden oldu. TRT 2 20M 'Stüdyo lstanbuF Japon Festivali'ndenTV Servisi - Danışmanlıgını Al- tan Aşar'ın üstlendiği Tülin Kumru'nun sunduğu "Stüdyo İs- tanbul" 5 haziranda Rus Sefare- ti'nde yapılacak müzayedeye katı- lacak parçalann tanıtımı ile başlı- yor. Programda daha sonra 27, 28 ve 29 mayısta gerçekleştirilen " I I . Japon FestivalP'nden görüntüler ekrana geliyor. Üç günlük festival süresince Topkapı Sarayı, Cemal Reşit Rey Salonu. Taksim Meyda- nı. Istiklal Caddesi, Hilton Con- vention Center'da gösteriler sunul- du. Saim Akçıl'ın stüdyo konuğu olarak katıldığı "Stüdyo İstan- bul", aynca Borusan Oda Orkest- rası'nın Istanbul Teknik Üniversitesi'nin Maçka Kampu- su'ndaki konserinden görüntülere de yer verecek. Program bu bölümle sona erecek. Tencerenin Dibi... Çok garip çelişkiler yaşamaktayız. ABD, Türkiye'dekı insan hakları ihlallerinden ötürü bize yaptığı askeri yardımı kesiyor. Ama ABD'nin kendisi çok büyük bir insan hakları ihlalinden ötürü Uluslararası Af Örgütü'nün açıkladığı kara listenin başında yer ajıyor. Işte çelişkinin birincisi... Neden böyle oluyor? Çünkü ABD, çok önemli bir insan hakları ihlaline, kimi eyaletlerinde son vermiş olmasına karşın, aynı ihlali diğer eyaletlerinde sürdürüyor. Bu ihlal ölüm cezasıdır. Daha geçenlerde ABD'de ölüm cezasına çarptınlmış bir kişi, damarından zehir verilerek idam edil- di. Şimdi bizim devlet büyüklerimiz, kalkıp ABD'ye, "Ten- cere dibin kara, seninki benden kara" diyecekler (belki bugüne dek demişlerdır de), ama hemen şu yanrtla karşı- laşacaklar: "Türkiye'de idam cezası sürdüğüne göre, Türk yetkililerin söyleyecek bir sözü olamaz." Gerçi 1984 yılından beri Türkiye'de idam cezası uygu- lanmadı. Ama bu ceza, yasalanmızda Demokles'in kılıcı gibi sallandırılıyor. Bizde ölüm cezası uygulanmasa bile, ortalık karıştı mı hemen, "asarız, keseriz" uyarılarıyla gözdağı vermeye de bayılır yetkililerımiz. 1984 yılından beri Türkiye'de kimse idam edilmemiştir ve Kenan Evren'in sözüne uyarak ölüm cezası alanlar, cezaevlerinde "beslenmektedirler". Her an cezanın uy- gulanabileceğinı düşünerek... Bir suçluyu bile böyle ya- şatmak, insan hakları ihlalinden başka bir şey degildir. Türkiye, ABD'ye çatacak ya, kendisi de ölüm cezasını yasalarda sürdürdüğü için ağzını açamıyor. Bu da bir başka çelişki. Ama yetkililerimiz, ABD'nin yardımı kesmesi üzerine yi- ne de konuşuyoriar. örneğin 27 Mayıs 1994 Cuma günü Cumhuriyet'te okuduğumuza göre, Sayın Demirel, "Tür- kiye'de insan haklan ihlali, devlet tarafından yapılan bir iş degildir" demiş. Alın size bir başka çelişki. Eğer devlet, insan hakları ihlaline yol açmıyorsa bugüne dek Türkiye içinde ve dışında açıklanan raporlarda, devletin neden ol- duğu ileri sürülen ve kanıtlanan ıhlalleri niçin yalanlamadı- nız, niçin bu suçlamaları yapanları cezalandırmadınız? Iş- te bu da bir çelişki, hem de çelişkilerin en acısı... Dahası da var. Sayın Demirel de diğer yetkililerimiz de Türkiye'deki insan hakları ihlallerıyle PKK sorununu bile- rek aynı potaya koyuyorlar ki, devletin yol açtığı ihlalle PKK sorunu birbirıne karışsın ve devletin sorumluluğu gö- zardı edilsin. Ama artık tüm dünya bunu yemiyor. Hatta Uluslararası Af Örgütü'nün kara listeye aldığı ABD bile Türkiye'de devletin sorumlu olduğu ihlallerin ayırdında. Ortaya çıkan çelişkiden, Türk devleti ayırdında değilmiş gibi davranınca da Türkiye'nin neler yitirdiğıni sayın bü- yüklerimiz anlayamıyorlar. Bir de daha başka ne gibi çe- lişkilere yol açtıklannı... Işte size en kral, en süper, en me- ga çelişki: Türkiye'nin ABD'deki Büyükelçisi Nüzhet Kan- demir, ABD Dıştşleri bakan yardımcılarından Stephen Oxman'a Ankara'nın gerekirse Amerikan kredilerini alma- ma yoluna gıdebileceğini söylemiş. Arkasından başta Sa- yın Murat Karayalçtn olmak üzere, diğer siyasal partilerin temsılcilen de Türkiye'nin ABD yardımına gereksinimi ol- madığını açıkladı. Hadi bakalım, şu yardımı almayın da görelim. Ahmet Artan da zaten bu açıklamalan televiz- yondaki izlencesinde çöpe attı. Son olarak da Mrs. Çiller, Türkiye'nin bu yardımı almayabileceğini Clinton'a söyle- diğini açıkladı. ABD yardımına gereksinim olmadığını söyleyen büyü- kelçilerimiz ve siyasal parti temsilcilerimiz ve Mrs. Çiller, mega medyadan hiç korkmuyorlar mı? 1991 yılında Was- hington'daki bir basın toplantısında, benim de buna ben- zer bir şey söylediğimi ileri süren mega medyanın oradaki dehşetengiz muhabirleri, aleyhimde yazmadıklarını bırak- mamışlardı. Bakalım şimdi büyükelçiler ve siyasal parti temsilcileri aleyhinde neler yazacaklar? Eğer yazmazlarsa bir başka çelişkiyle karşılaşacağız demektır. Mega medya çelişkisi... Hadi görelim, kımin tenceresinın dibi ötekınden daha kara! Yeni bir televizyon kitabı: Hülya Yengin, "Ekranın Büyüsü", Der Yayınlan, Istan- bul 1994. interstar 22.55] Yapay içeriğe akıcı anlatım Çalışan kadının sorunlan Dünden Sonra Yarından Önce Yönetmen: Nisan Akman / Senaryo: Eriş Akman / Görüntü: Erol Sayıbaşı ' Müzik: Onno Tunç Oyuncular- Zuhal Olcay. Eriş Akman, Sedef Ecer, Güzin Özyağcılar. Sacit Onan, Dilaver Uyanık, 1988 EKS yapım. TURHAN GURKAN Biri TV, öbürü reklam fılmleri çeken Gül (Zuhal Olcay) ve Bülent (Eriş Akman) ad- lı genç kan-koca. ayn yerlerde çalışmalan ve işlerinin yoğunluğu yüzünden birbirleri- ne çok az zaman ayırabilmektedirler. Bu dü- zensiz çalışma yüzünden evlilikleri yıpranıp örselenir. Aralannda bir iletişımsizlik doğar. Karısını yeterince görememekten yakınan Bülent. ondan işi bırakıp evde oturmasını ve çocuk yapmasını ister. Kocasmı seven. an- cak işten ayrılmaya da gönlü elvermeyen Gül, sonunda yakın arkadaşı Selda'nın da yardımıyla istemeyerek mesleğini feda eder. İşten aynldıktan sonra güven duygusunu yi- tiren ve kendini boşlukta bulan Gül, kocası- nı, onu inatla elde etmeye çalışan genç asis- tanı Pelin'den (Sedef Ecer) kıskanmaya başlar. Kıskançlık yüzünden mutlu çiftin birbirine sevgi, saygı ve güveni azalır. Gül'ün yeniden işine dönüşü de sorunlannı Zuhal Olcav, işinden ayrılan evli kadını oynuyor. çözmeye yetmez. ' Nisan Akntan'ın eşi Eriş Akman'ın se- naryosundan alarak yönettigi "Dünden Sonra Yarından Önce"de. çalışan mutlu bir kan kocanın, aralannda oluşan iletişim- sizlik yüzünden çıkmaza giren evliliklerinin öyküsü anlatılıyor. Filmde günümüzün eko- nomik zorluklan karşısında aile bütçesine katkıda bulunmak amacıyla çalışmak zorun- da kalan kadının, iş yaşamında daha iyi bir konuma geldikten sonra kocasıyla aralann- da doğan anlaşmazlıklar ve sorunlar irdele- niyor. Kişilerin iç dünyalanna kadın duyar- lıgıyla egilen Akman, bunların ruhsal du- rumlannı ve duygu birikimlerini ortaya koy- maya çalışıyor. Içerik olarak oldukça yapay, anlatı açısından akıcı, işlek bir sinema diline sahip olan Akman, yeni biçim özelliklerr deneyerek yeterince önemsenmeyen bir so- runu ele alıyor. Film; 1988 Antalya Film Şenliği, Ankara Film Şenliği, 1989 Ulusla- rarası tstanbul Film Festivali'nde yeraldı. EKKANSEPETI Noyan - Noyan konseri 55 dakikada çekildi ve yayımlandı TV Servisi- "Sizin sayenizde bu ülkede anlamlı şeyler yapmanın mutluluğuna eriyoruz..." Engin Noyan, geçen cuma akşamı saat 21 .OO'de TRT1 'de ekrana gelen Noyan-Noyan "konser'Merini bu sözlerle tamamladı. Bu konserin canlı çekimleri için Noyanlara 60 daki- ka tanındı. Konser 55 dakikada hiç tekrarlanmadan tamamlandı. Konser öncesi Noyanlar, stüdyodaki izleyicilerle saatlerce sohbet ettiler. Noyanlar, stüdyo yönetmen- lerinden çekim sırasında "alkış" konusunda izleyici- lerin özgür bırakılması, ısrar edilmemesi ricasında bulundular. Böylece her alkış içtenlikle doğdu. Konser sonrasında izleyiciler çift ile çekim üzerine konuşurken. "Bize, yavaş yavaş unutmaya başladığımız şeyleri hatırİattınız. Anlamlı bir toplum olduğumuzu hatırladık" sözleriyle Noyan'lara teşekkür ettiler. Noyanlann sahnede 2.5-3 saatte gerçekleştirdikleri ve ekranda 55 dakikasını izledigimiz programın ide- olojik yapısı, detaylanyla tartışılıp hesaplanmış. TRT tarafından duyurusu tam olarak yapılmadan gerçekieştirilen bu konserin ardından, izieyenler izle- meyenlere şu öneriyi götürüyor: "Bu programın tekrar ve tekrar yayımlanması için TRT'yi zorlayın lütfen"
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear