25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
20 HAZİRAN1994 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER 'Bedelli askerlik bugün imkansn' • ANKARA (UBA) - Milli Savunma Bakanı Mehmet Gölhan, bedelli askerliğin bugün içrin imkansız olduğunu, ancak belki lOyıl sonra uygulanabileceğini söyledi. Milli Savunma Bakanı Gölhan, Nokta dergisine yaptığı açıklamada askerkaçağısayısının l40bin civannda olduğunu belirterek şöyle konuştu: " Asker kaçaklanna herhangi bir af ya da benzer umut yok. Ufukta da görünmüyor. Bedelli askerlik konusu ise şimdilik söz konusu değil. Askerde ihtiyaç fazlası olursa olabilir, ama şimdilik mümkün değil." Vapura bomba ihbarı • İstanbul Haber Servisi- Kadıköy'e gitmek için Karaköy İskelesi'nde hareket saatini bekleyen Şehir Hatlan Işletmesi'ne ait yolcu vapuruna patlayıa yerleştirildiğineyönelık 155 numaralı Polis İmdat telefonuna yapılan ihban değerlendiren güvenlik güçleri, yaptıklan aramalarda herhangi bir saldın unsuruna rastlayamadılar. Dün akşam saat 23.00 sıralannda yapılan bomba ihban ûzerine çevredeki hassas noktalarda güvenlik önlemleri arttınldı. sonaerdi • KAYSERİ (AA) - Kayseri Kapalı Cezaevf ndeki açlık grevi sona erdi. Yasadışı sol örgütlere üye olmak ve örgüteel çabşmalarda bulunmak suçlanndan Kayseri Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde yargılanmalan süren 26 siyâsi tutuklunun, kendilerine baskı yapıldığı gerekçesiyle 30 mayısta başlattıklan açlık grevi, bugün sona erdi. Cezaevi yetkilileri. tutuklulann sağlık durumlannın iyi olduğunu bildirdiler. Otobüse ve sinemaya bomba • Haber Merkezi- Denizli'de Bayramyeri-Zümrütevleri arasında çahşan bir belediye otobüsüne konulan parça tesirii bomba, yolculann otobüs şoförünü uyarması üzerineetkisiz hale getirildi. Diyarbakır'da da bir sinemaya naylon poşet içinde konulan iki bombanın fark edilerek etkisiz hale getirilmesi sonucu. olası bir facia kılpayı atlatıldı. Sinemarun makinisti tarafından fark edilen saatli bombanın, filmin başlama saatinde patlamak üzere ayarlanmış olduğu bildiriJdi. MÜSİAD toplantısı • Ekonomi Servisi - Müstakil Sanayici ve Işadamlan Derneği'nin haftalık sohbet toplantılannda konuşan eski TOBB Başkanı Aü Coşkun, eski cumhurbaşkanlanndan Turgut Özal'ın Silahh Kuvvetler'e laikliği doğru anlatmakta yaşadığı sıkıntı nedeniyle İslam dünyası ile ticari ihşkilerin gelişemediğini savundu. Çoşkun. "Rahmetli Turgut Özal. bana 'Ben askerlere anlatamıyorurn. Laiklik. yanlış tasvir edildiği için Batı tarafından İslam ile bağ kesilmiş ve resmi ideolojiyi elinde tutanlar tarafından çarpıtıhyor' dedi" şekJinde konuştu. Trafîk kazası: 2ÖIÜ •Istanbul Haber Servisi - TEM Yolu Aabadem mevkiinde dün akşam saatlerinde meydana gelen traJîk kazasında iki kişi öldü, iki kişi de ağır yaralandı. İbrahım Ekinci yönetimindeki 34 MHS 59 plakah otomobil, yolun karşısma geçmek isteyen İlknurŞahin(18)ileNicel Erdoğan'a (17) çarparak ölmelerine neden oldu. Ekinci ile hızını alamayarak çarpüğı aracın sürücüsü islam Birind ağır yaralı olarak tedavi altına alındılar. Ecevit'inmitmginebomba DSP'nin Fatih mitinginde patlayan bomba, 1 'i ağır 5 kişinin yaralanmasma nedenoldu İstanbul Haber Servisi - DSP Genel Baş- kanı Bülent Ecevit'in dün miting yapacağı Fauh Karagümrük Pazariçi MeydanT- ndaki alanda mitingden 10 dakika önce bomba patladı. 1 'i ağır 5 kişinin yaralan- dığı patlamadan sonra alanda yapılan aramada bulunan patlamaya haar ve mi- ting saatine ayarlanmış, parça tesirli, saat- b' bir bomba da uzmanlarca etkisiz hale getirildi. Alan güvenliğinin sağlanmasın- dan sonra kürsüye çıkan Ecevit, "Patia- yan bu bombalar, bizi hiç bir zaman yıldır- mayacak ve yıpratmayacaktır" dedi. DSP lideri Bülent Ecevit'in. dün, 10 temmuz günü yenilenecek olan Fatih Be- lediye Başkanlığı seçimleri öncesınde, par- tisinin adayına destek sağlamak amacıyla Karagümrük Mahallesi'nde düzenlediği miting öncesinde patlama oldu. Kara- gümrük Pazariçi Meydanı'nda Ecevit'in konuşma yapacağı yerden 20 metre uzakta patlayan bomba, l'i ağır 5 kişinin yaralanmasma neden oldu. Saat 16.45 'te Ece- vit'in Çağlayan'dan alana hare- ket ettiği sırada meydana gelen patlamanın ardından yaralanan Mehmet Vedat ödün, Ali Kaya, Gûler Şahan, Şükriye Mutlu ile Perihan Genç adlı genç kadın Çapa Tıp Fakültesi ve Vakıf Gu- reba Hastanesi'nde tedaviye alındılar. DSP Bağcılar delegesı olan Güler Şahan'ın başından ve ayaklanndan ağır >aralandığı öğrenildi. Patlama üzerine alan boşalülarak arama yapıldı. Ara- mada Ecevit'in konuşma yapa- cağı yerin çok yakınında, meyva sandığı içinde, miting saatine ayarlanmış, parça tesirli bir baş- ka bomba bulundu. Bomba uz- manlar tarafından etkisiz hale ge- tirildikten sonra tüm alan arandı. Alan güvenliğinin sağlan- masının ardından kürsüye çıkan DSP lideri Bülent Ecevit. bu tür olaylann kendilerini yıldırama- yacağmı ve yıpratamayacağını belirtti. Ecevit, "Bu bombayı bu- raya koyanlardan değil. onlara bu ortamı hazırla\anlardan hesap sormak lazım. Asıl bombayı bura- ya yerleştirenier bizden korksun" diye konuştu. Ecevit. konuşmasında son günlerde ülkenin gündeminde tartışılan ara seçim, 84. madde ve seçim sistemine değindi. Ecevit konuşmasına şöyle devam etti: "Geçen yd şubat aymda, yani bundan yaklaşık 1.5 yü önce, TBMM Başkanı Sayuı Hüsamet- tin Cindonık'un parti başkanları düzeyinde düzenlediği anayasa topkuıtısında, ben, ana\ asanın 84. maddesinin »edilikle değiştirilme- si gerektjğini vurgulajntştım. Bu son derecede adaletsiz madde sü- Ecevit, ABD'de ölümden dönmüştü İstanbul Haber Servisi- Fatih Karagümrük'te dün yapılan mi- ting öncesi bombalı saldınya uğ- rayan DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit'e anamuhalefet partisi li- derliği ve başbakanbk yaptığı dö- nemlerde de çeşitb suikast giri- şimlerinde bulunuldu. Dünkü saidında yedinci defa ölümden dönen Ecevit'e karşı düzenlenen suikastlar yer ve oluş tarihlerine göre şöyle: CHP lideri, 1973'te, Isparta'da taş yağmuruna tutıddu. Ecevit, yakınına düşen irice bir taşı, daha sonra seçim meydanlannda, "tşte Sayın Demırel'in memleketinde başımıza atılan taş" diye seçmen- lere gösterdi ve bu seçimden, en büyük partiB olarak çıktı. - 1977 yıb genel seçimleri için çıktığı Tokat Niksar gezisi sıra- smda da Ecevit'e karşı silahh saldın gerçekleştirildi. Genel baş- kanı olduğu CHP'de anamuhale- fet partisi bderliği yaptığı 26 ni- san günü ilçeye giden Ecevit ve beraberindekiler kaldıklan otele giderken MHP'nin kontrolünde- ki bir grup ülkücü komandonun silahb saldınsına uğradılar. 17 ki- şinin yaralandığı saldınlarda. Ecevit, yara abnadan kurtanldı. - Bir sonraki 27 nisan günü Gü- müşhane'nin Şiran ilçesine geçen Ecevit ve beraberindekiler, başka bir silahb saldınfledaha karşılaştı- lar. AP ve MHPTflerce gerçekks- tirilen saidında, 7 kişi varaJanırken seçim konvovuna ait 30 araç tahrip edfldi. - Ecevit'e bu dönemde yapılan 3.saldın 28 nisan tarihinde Erzin- can'da gerçekleştirildi. MHP'hle- rin düzenlediği bu saidında da 10 kişi silahla yaralandı. - Ecevit 1977 yılı seçim gezilerini Malarya'da sürdünirken, 21 mayıs günü konuşma yaptığı miting alanın yakınlanndaki banka şube- sine konulan bomba patladı. Patla- ma sonucu çok sayıda kişi yara- landı. - Bülent Eceyit'ı 29 Mayıs 1977 günü îzmir Çiğli Havaaîanı'nda karşılayan grupta bulunan Meh- met İsvan. bir toplum pobsinin ta- hancasından çıkan kurşunla ba- cağından yaralandı. - Bülent Ecevit, başbakanlığı sı- rasında yaptığı ABD gezisi sırası- nda da Ermeni asıllı bir kişinin si- lahlı saldın gûişüniııe uğradı. Amerikab koruma tarafından önk- nen saldırı girişiminde Ecevit mut- lak bir ölümden döndü. Ecevit'in Taksim mitingine, Başbakan Demirerden, "Üzerini- ze ateş açdacak" diye uyan geldi. Ancak, program bozulmadı ve herhangi bir olay da çıkmadı. ratle değişmezse TBMM'nin \e Türkiye'- nin çok \ akında ağır sorunlarla karşılaşa- cağınu hatta sorunlann kapıya dayanmış olduğunu söylenüştim. Fakat dinlete- medinı. Çünkü ülkemizin siyasal yaşamın- da intikal biraz geç oluyor. Sorunlar. kapı- ya dayandığında değil. ancak kapıdan içeri- ye girip kafalara dank ettiğinde gündeme geiiyor. O zaman da geneliikle iş işten geç- miş oluyor." "84. madde neden adaletsü?" sorusunu yönelten Ecevit, yanıtını da şöyle verdi: "Çünkü, bu maddeye göre, bir millerve- kili parti yönetiminin tutumunu sakıncalı bulup partisinden Lsrifa etse bir daha millet- vekili olabilme şansı hemen hemen kalmı- yor. Bu engeli ancak 'hülle' denilen hileii yoüa aşabiliyor. İstifa etmese, bu kez de parti yönetimince işienen suça katılmış ol- masa bile, partisi kapatıldığında onun da miUetvekilliği düşüyor. Böylece millehekili bir kıskaç içine alınmtş oluyor. Partisinden aynlsa bir türlü, aynlnıasa bir başka türlü başı derde giriyor." Söz konusu olayın, somut bir örneğinin son günlerde yaşandığma dikkat çeken ve bu konu yüzünden Türkiye ile Avrupa'- nın gereksiz biçimde mahkemeb'k olduğu- nu arumsatan Ecevit sözlerini şöyle sür- dürdü: "84. madde yüzünden boşalan miOetve- killiklerinin sayısı 20'yi aşınca, ara seçim zonınluluğu da kaptya dayandı. Ara seçim- lerin çoğu da Güneydoğu'da yapdacak. Oysa şu sırada Güneydoğu'da terör ve terö- re karşı önlemler tüm yoğunluğu ile sürer- ken yapılacak ara seçimlenn doğuracağı gerilim ve sakıncalar belli. Üstelik bölücü- lük nedeniyle milletvekillikleri düşürülenle- rin yerine daha aşırıian da seçilebflecek ÇİZMEDEN YUKARI / MUSA KART Askeri yardımı şarta bağlayan ABD'ye posta koymav a hazırlanıyoruz veya Refah Partisi'nin ekmeğine yağ sürü- lecek. Aynca, ister istemez sürüklenece- ğimiz seçim ekonomisi ortamımn, ekono- mik bunalunı büsbütün ağuiasdracağı da befli." TBMM'deki anayasa toplanülan sı- rasında ara seçime yönebk çözüm önerile- rini de ortaya koyduğunu vurgulayan Ecevit, önerdiği çözümün, nispi temsili be- nimsemiş demokratik ülkelerde uygula- nan çözümün aynısı olduğunu bildirdi. Ecevit, konuşmasını özetle şöyle tamam- ladı: "Bu ülkelerde ara seçim yapumaz, bosa- lan miUeftekillikJeri ilgili partiler tarafı- ndan doldumlur. Çünkü ara seçim nispi temsibn mantığına aykındır. Neden aykı- ndır? Diyelim ki altı milletvekili çıkaraıî bir seçim bölgesinde 'A' partisinden beş, 'B' partisinden de bir milletvekili seçildi. Eğer B' partisinin mflfefvekiuıği bo- şaJdtğmda, ara seçim yapdırsa o miDetvekiDiği, B' partisiniıı hakkı olduğu haJde, 'A' partisine gidecek- tir. lşte bu haksızlığı önlemek için nispi temsil uygıdanan demokratik ülkekrden çoğunda ara seçim ya- pdmaz. Dünyadan ömekler vere- rek masaya getirdiğim çözüm öne- risine kulaklannı tıkayan partiler, şundi. >ine ancak sorun kafalara dank ettikten sonra, pirincin taşmı avıkJamava uğraşı^oriar. Oysa hala iş işten geçnüş değil. Bazı par- tiler anayasa konusunda birbûîeri- ni çebnejeniekten vazgeçseier, ara seçim sorunu bir haftada çözülüp gündemden çıkanlabilir." Ecevit. "Biz bütün tsiam akminde, laiklik De demokrasiyi bağdaşörmış bir ıdus oMuysak, bu, halkımızuı AOah korkusu değil. Allah sevgisini içe- ren tslam anlaşıyından ka)nakian- maktadır"dcdı. İktidan ve ana- muhalefet partisini de eleştiren Ecevit. RP"yIe ilgili olarak "Baa kişfler 'Batı laklitcibğine karşıyız" diyor. Biz de Batı takfitcibğine karşıyız. Ama biz Iran, Suudi Ara- bistan taklitciliğine de karşıyn" diye konuştu. Ecevit, gazetemizin ortaya cıkarttı|ı RP'nin kasası Mercümek ve toplanan bagış pa- ralan konusunda ise "Sajin Erba- kan'a soranm, Acaba Bosna-Her- sekli Müslümanlar için toplanan bağtşlan Almama'da. Jsyiçre'de Suudi Arabtstan'da dolaştınp son- ra Türkije'ye getirip "Haramdır' dediği haJde dete yapanlarla mı adil düzeni getireceksinrz? "dedi Ecevit, özelleşürme işlemleriyle il- gili olarak Sayıştay'ın devreye so- kulmasını da istediği konuş- masının son bölümünde, DEP'in kapatılması konusuna değinerek "DEPe ve HEFe hiç bir sempa- tim yok. ama kim haksızlığa uğrar- sa onun yanında olurum. Benim da- vam hak, hukuk davastdır" dedi. IMAM HlISEYIN'in ŞEHID EDILI3IOI GUN 10. Muharrem münasebetiyle hadisepın seyrı şoyle oimuştur. Ey Müslümanlar! içinde yaşadığımız bu günler Muharrem ayıdır ve Muharrem ayı Müslümanların sene başıdır. Aynı zamanda bugünler: Hâzret-i Peygamberin; operek, severek, koklayarak omuzunda gezdırdiği torunu Cenâb-ı Hüseyin'in "Kerbü belâ" denilen mevkı'de para mukabılınde şehid edıldığı günlerdir. Bınaenaleyh her sene başı; aynı zamanda Müslümanların mâtemlerinin tazelendiği günlerdir. Hâdise şöyle olmuştur: İmam-ı Hüseyin'e: (Yezid kasdedilerek) "Bizı zâlimin elinden kurtar" diye binlerce mektup yazılmışdı Bu noktada bâzı kimseler derler ki. "Kendisine nasihat edildi, gitme dendi, niye gitti'" Şunu iyi bilmek lâzımdır ki: Ehl-i Beyt-i Nübüvvet, Âl-i Abâ, akılları ile değil, şuhudları ile iş görürler. Levh-ı mahfuz. Kitabları, kalem-i a'lâ: Hâdimlendir. Nitekım: Çağırıldığı yere gümek üzere atına bindiğı vakif: Muh- terem kerimelerı Sükeyne, hemşıresi Hazret-ı Zeyneb- "Dedemize yapılanı biliyorsun, amcamıza yapılanı da biliyorsun, bizim boynumuzu mu büktüreceksin7 Nereye gidıyorsun?" diye önüne geçmek ıstediklerinde Hazret-ı Huseyin, hızla atından indi, ikisini de kollarının arasına alıp: "İleriye bakın!" dediği zaman. Kudret filmini çevirdı: Hazret-ı SDkeyne: "Baba! Filmin çevrildi. seni parçalıyorlar" diye heyecanlanınca Hazret-i Hüseyın: "Ben bunu görerek gidiyorum" diye cevap verdı: Nihayet Cenâb-ı Huseyin dâvet edildiği "Kerbelâ" mevkiine gel- di, fakat kendisine o mektupları yazıp dâvet edenlerin hepsı kaçmış- lardı. Ufacık bir hızib olan Ehl-i Beytiyle meydanda kaldı. Çocuklar "su" diyor, güller gibı soluyorlardı. "Cihânın sâhibinden bir içim su kıskanılmış âah'. Fırat ağlar, Murad ağlar, zemîn ü âsümân ağlar.. Ayak bastı o melûn kalbi gâh sırr-ı Kur'an'a Aliyy ü Fâtıma, Pey- gamber-i 3hir zaman ağlar.' (Osman KemalîHmetlen Divanı) Ok atılmazdan evvel Imam-ı Hüseyın, minı minı yavrusu kuca- ğında olduğu halde' "Benı siz çağırmadınız mı? Dâvet etmedıniz mO içinizde bir hâcib yok mu ? Benı tanımıyor musunuz' Ben kımım? Hazret-ı Fâtıma'nın oğlu, peygamberımizin torunu değil miyım 7 Bırinize bir tokat vurdum da intikamını mı almak ıstıyorsunuz?" dedi Cevap Evvelâ kucağındakı yavrusuna ok atarak düşurmek oldu. Bunun üzerine imam-ı Huseyin de mukabeleye başladı, önüne gelenı seriyordu. Bu esnada kendisınin sırrına şöyle bir hitab-ı ızze sâdır oldu: "Ey sevdiğimin segilisi 1 Ben senden şehâdet bekliyorum, sen şecâat gösteriyorsun." Bu tecellî-i ma'nâ karşısmda bir darbe ile duştu yere. "Düştü Hüseyn atından sahrâ-yı Kerbelâ'ya, Cibrîl git haber ve Sultân-ı Enbiyâya." Hazret-i Hüseyin'in vucûd-ı seâdetınde yetmışuç darbe izi bu- lunmuştu. Hazret-i Hüseyin'ı vurmaya gelenler "Müslümanız" iddiasıla ya- şıyorlar, namaz da kılıyorlardı Hâdise esnasında birbırlerine: "Acele edin, öğle namazı kazaya kalacak" diyorlardı. Ah şu madde yok mu? Şu câh... insanı çok şaşırtır... Bu hâdise, biz Müslümanlar için çok büyük bir karadır. Allah kaldırsın. Hırıstıyanfar, Hz Isa'nın bindiği zannedılen beyaz katırın nalını mucevher sanduka içinde saklarlar. Biz ise Resûlüllah'ın çocuklarını otuzbeş sene sonra parçaladık. Bugün de hususiyetle bu hâdiseyi arzetmekten maksadım şudur: Günü gelince gönüllerimizin mahzûn olması; bizim için vesile-i şefâat olabilir "islâmda matem yok" denir. Mahzun olmak da mı yok? Kazık gi- bi bir din mıdir bu din? Hâşâ... Komşusunun birine bir felâket gelecek olsa, ayıb der, radyoyu kısarız. v Ya... Peygamberin kucağında taşıdığı, bol bol öptüğü, hakkında tahsîn edici bir çok cumleler söylediğı, daha ötesı var mı? Dedesi: Ücretsiz, külfetsiz, minnetsiz beşeriyyeti zulmetten nûra çıkaran Hz. Muhammed (S.A.V.), babası: İmam-ı Ali, annesı: Hazret- i Fâtıma olan o büyük zâtın Kerbübelâ denilen mevki'de, yakınlarına: "Beni bırakın, aranan benim, siz hepiniz gecenin karanlığından isti- fade ederek çekilin gidin" dediği, kısa bir müddet sonra da câm-ı şehâdeti nûş etdiğı dakikalarda tekabül eden anlarda biz de bu hâdiseyi hatırlar, müteessir olur, bir nebze de olsa nefsanî hazları- mızdan ferâgat edersek, şefaat olunmaklığımıza bir bahane olmaz mı acaba 7 . Nasıl olmaz?.. işte şu hadîs-ı şerîf bu şefâatin bir delîlidir: Yârın hepimizin, şâh da olsak, gedâ da olsak, müsâvat ile topla- nacağımız bir yer var. işte orada toplandığımız zaman, Arş'ın verâsından .oranın me'muru olan bir münâdî şöyle nidâ edecek: "Ey ehl-i mevkıf! Ey 'toplan!' kumandası ile toplananlar! Gözleri- nizı kapayın bakalım, Hazret-i Muhammed'in kızı Hazret-ı Fâtıma ge- çecek." Filhakika Hazret-i Fâtıma, İmam-ı Hüseyin'in kanlı elbiselerini giymiş vaziyyette geçecek. Arş'da kendisine tahsis edilen makam-ı mahsusuna oturacak, sonra Cenâb-ı Hakka. 'Allah'ım! Oğlum ile. oğlumun kaatilleri arasında hukmünü ver" dıyecek Hükm-i ilâhîverilecek.. Cenâh-ı Hak hukmünü verdikten sonra, Hazret-i Fâtıma (aleyhesselâm) bızi unutmayarak- -kı işın nezâketı, inceliği de bura- dadır- "Yâ Rabbı! Bizim musıbetimıze gozünde nem, gönlünde hü- zun olanı bana bağışla" diye nıyâz edecek. Cenâb-ı Hudâ: "Derhal! İstedığin kadar..." buyuracak. ' Ey mu'minler 1 İşte biz de bu vesîle ile olsun bağışlanırsak, bizim için en büyük bir lûtut değil midir? Yâ Rabbi! Bu sözler hürmetine, o anda Arş'ın titrediği titreme bahşi için, kalb-i MuhammedTnin âlem-i Arş'dan ne bekliyorsa o beklemeaşkı için bızi af veyle. Habîbinin habîbi, senin de mahbûbun olan imam-ı Hüseyin'in parçalandığı gundekı sırra bürünerek huzur-ı sübhânînde şefâat olunmaklığımızı dileniyoruz, bizi boş çevirme. Yâ Resûlâllah! Hıkmeti: Ümmet-i Muhammed'e ağlama kapısı açmak olan bu hâdısenin hikmetinden bizi de nasîbedâr et de yakamızı kurtaralım. Makam-ı zilletden makam-ı izzete çıkalım. Araştırmacı: M.Fevzi BİLGEN Kaynak: Şemseddin YEŞİL Efendinin Kainatın gidişini bildiren "Hudbe- lerim' kitabından alınmıştır. Bubirilandır. POIMKA GÜISLÜĞÜ HİKMET ÇETÎNKAYA Kimdir? Aydınlık dergisinin son sayısında Soner Yalçın'ın ya- zısını okudunuz mu? Eğer okumadıysanız mutlaka bir Aydınlık dergisi alın, Soner Yalçın'ın 'İşte bilinmeyen Zaman" başlıklı yazısını okuyun. Biz bugün Soner Yalçın'ın yazısından kimi alıntılar ya- parak sanırız kimi sorulara da yanıt vererek iki kimlikli bir insanın gerçek yüzünü de sergilemiş olacağız. İşte Soner Yalçın'ın yazısından alıntılar: "Zaman gazetesinin başyazarı Fehmi Koru, son gün- lerde sık sık ekrana çıkıyor. Barışçı, karşısındakinin gö- rüşlerini saygıyla dinleyen bir insan görünümü veriyor. Öyle ki Hikmet Çetinkaya ile ATV'de yaptığı tartışmada rakibinihep düzeylikonuşmaya davet eder havadaydı... Bu, Fehmi Koru'nun ekranlardaki yüzüdür. Bir de öte- ki yüzü var. Zaman'ın üçüncü sayfasmdaki Kulis köşe- sinde "Taha Kıvanç" takma adıyla yazdığı yazılar, onun gerçek yüzünü gösteriyor. "Taha Kıvanç", hakkında en çok hakaret davası açılan ve mahkûm olan köşe yazar- İarından biri. Son davası, yazar Ayla KıMu'ya hakaret. Kimdir bu 'iki yüzlü' Fehmi Koru?" "Koru'nun yaşamını, 1977 genel seçimleri değiştiri- yor. Turgut özal, MSP'nin Izmir milletvekili adayı. Koru, en faal genç partili olarak seçim çalışmalarında Özal'ın yanında. Elbet hemen dikkat çeker. Anlatıldığına göre Koru'ya, ABD'de master yapmasını önerir Özal. Koru'- nun böyle bir konuşmayı reddettiği söyleniyor. Koru, Izmir Yüksek İslam Enstitüsü'nden mezun olun- ca Amerika'ya gidiyor. Harward Üniversitesi'nde Orta- doğu politikasına yönelik uluslararası ilişkiler masteri yapmasını kim sağladı, bilinmiyor..." Aydınlık dergisindeki yazıda Zaman gazetesinin ör- gütlenmesi, başyazarı Fehmi Koru'nun "Amerikanpolis filmlerini" anımsatan serüveni, ilişkileri, insanı ister is- temez şaşırtıyor. Bu denli ilişkiler yumağının altından Zaman gazetesi sahibi Alaaddin Kaya'dan Fethuilah Hoca'ya değin bir zincir ortaya çıkıyor. Soner Yalçın'ın yazısı devam ediyor: "CIA'nın denetiminde olan ve başında Morton Abro- mowHz'/n bulunduğu Rand Corporation adlı araştırma kurumunun CIA ajanı Graham Fuller'/V? başkanlığındaki bir ekibe hazırlattığı raporu ele geçirip Türkçeye çevril- mesini sağlayan Fehmi Koru, kitabın önsözünde bakın ne diyor: 'ABD'nin (veya bir diğer devletin) başka ülke- lerleyakından ilgilenmesini kınayamayız. Hatta bu ilgisi sonunda elde ettiği bilgileri kendi çıkarlarına hizmet edecek tarzda kullanmasını da (...) Büyük devlet olmak, ileriye yönelik planları bulunmak, araştırmalar yapılma- sını gerektirir. ABD'nin yaptığı da bu." CIA raporunda Graham Fuller'in ne yaptığı belliydi: 2. Cumhuriyet'in İslam ayağını oluşturmak. Fuller'e göre Kemalizm, miadını doldurmuştu. Türkiye, Islamla barı- şık olmalıydı vb. Özetle Fehmi Koru aracılığıyla basılan kitap, ABD'yi Islamcı kesimlere sevdirmeyi amaçlıyor- du. Böylece CIA 'ılımlı İslam'/ Türkiye'de "inşa etmek' için büyük mesafe kazanmış oldu. Bu CIA raporu, 2. Cumhuriyetçilerin 'el kitabı 1 oldu. Zaten Fehmi Koru, 2. Cumhuriyetçilerin önde gelen isimlerinden. En yakın arkadaşları da dönek solcular!" Fehmi Koru'nun "ilginç yaşamı" Zaman gazetesinin bir casusla olan "köşe yazarlığı" ilişkisi, Amerıka'daki Moon tarikatıyla olan bağı, takma adlı yazarların öyküsü çok az kesimin bildiğrolaylardır. Yazımı ilginç bir alıntıy- • la noktalarken mutlaka Aydınlık dergisinin son sayısını okumanızı salık veririm. Ozellikle Zaman okurlarının bir Aydınlık dergisi edinmelerini öğütlerim. "Zaman gazetesinin 'bulmaca' köşesinde soruluyor "Sapık bir mezhep?' Yanıtı bir gün sonra öğreniyoruz: Alevilik! Gazetenin bu tutumunu kınamak için Alevi yurttaşlar Zaman'a kınama telgrafları çekiyorlar. Bu arada başta avukat Cemal özbey olmak üzere bir grup avukat da gazeteyi mahkemeye veriyor. 2. Asliye Ceza Mahke- mesi'ndekidava sonucugazete mahkûm oluyor. Kuşkusuz sadece bir tek olaya bakarak hüküm ver- mek yanıltıcı olabilir. Ancak Zaman gazetesinin Alevi düşmanlığı had safhada. 28 Temmuz 1993 tarihli Zaman'da, 'Fasıldan Fasıla' köşesinde soruluyor: 'Efendimiz (SAV)'ın Hanımları Ehl-i Beyt'ten midir?' Sorunun yanıtı Kuran'ı Kerim'in Ahzab Suresi'nin 33. ayetine göre 'evet' olması lazım. İşte Zaman'ın yanıtı: 'Has manada Ehl-i Beyt'ten sayıl- mazlar'(!) Durun daha bitmedi. 21 Eylül 1993 tarihli Zaman gazetesinin 'Sütun' köşe- sinde Mustafa Yazgan şöyle yazıyor: Aşırı sol şu anda da 'millet iradesi' dışında, SHP içine sızmış yılanların millet koynunda ısınması sonucu, şimdi tıynetlerinin ge- reğini yapmaya başlamışlardır. PKK, HEP, sonra DEP, İSKİ, 3K, Eskişehir-Nevşehir cezaevleri firarları, militan kadrolaşma ve diğerleri...' Buradaki '3K' dikkat çekici. Neydi '3K'; Kürt, Komü- nist, Kızılbaş. Yani Zaman yazarı Alevileri 'yılan : olarak görüyordu!.." Clnıioruirton Karagtireymtıt Uzlaşnıa anyorum iftiralarla uğraşmam ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - TBMM Başkanı Hüsa- mettin Cindoruk. SHP Genel Sekreter Yardımcısı Ender Ka- ragül'ün. "Demokrasinin önünü rıkıyor" şeklindeki sözlerine. "Uzlaşma anyorum, iftiralarla uğraşmı.vorum" karşıbğınj ver- di. 40 yıllık siyasi yaşamında böylesine ağır bir iftirayla karşılaşmadığım bildiren Cin- doruk "Meclis'in üzerinden 12 Eylül darbesinin etkisini kaldı- nyoruz, dünyanın en büyük isini yapıyoruz, Danışma \İecüsi''ni meşnı Meclis olmaktan çıkarı- yoruz. Bunu küçültmeye kimse- nin hakkı x>ktur" dedi. Karagül'ün sözlerinden bü- yük üzüntü duyduğunu bildi- ren Cindoruk. şunlan söyledi: "40 yülık siyasi yaşamımda çok iftiraya uğradım, ama böy- lesini görmedim. Ben demokra- sinin önünü açmaya calışı- yonım, geniş uzlaşma anyorum, böyle bir iftirayla karşilaşıvo- nım. Nasıl tıkamışım? Bu kadar yalan olmaz. Ben 40 yıldır de- mokrasi mücadelesi veriyorum. Eğer demokrasinin önünü tıkı- yorsam, buynın tıkama\an baş- kan bulun. Ender Karagül mu- hatabım değil. Bu kadar da ya- lan söylenmez ki... Görüşmelere katılan Murat Karayalçın, 'Hem madde önerileri hem de süre verilsin' dedi. Herkes de bi- liyor ki, bu komisyon genel baş- kanların tespit ettiği maddeler üzerinde tartışnıa yaptı. lhtilaf çıkacağını bildiğim için 24. mad- deyi en sona sakladun. 18 madde üzerinde uzlaşma sağlandı. Bu arkadaş söyleyebilir, genel sek- reter yardımcısı olabilir. Kendi- sini tanımn onun. Ama bö> lesine ağır bir itham, hayatı boyunca demokrasi kavgası vermiş bir kişiye sö>le- nenıez. Ben ne zaman söylemi- şün, 'Müftüler nikah kıysın' diye... Ben, 'Oğuzhan Asiltürk'- ün istediği şeylerden biri de bu' dedim. "Cuma günü memurlar isterse namaz izni verilsin' di- yor. Ben isteklerini söyledim. Tartışdabileceğini söyledim. Uzlaşma amoruz. Iartışmadan da sonuca varamajız. RP'nin görüşleri var, sosyal demokrat partilerin görüşleri var. Ben, Meclis Başkanı olarak uzlaşma arayışındayım. Ama 'Demokra- sinin önünü tıkıyor' lafı çok ağınma gitti. Ben olmasaydım, muzakereler bu aşamaya gelir mivdi?''
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear