14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 15MAYIS1994PAZAR 14 KULTUR Theater an der Ruhr'dan 'Macbeth' ve 'Teatro Comico' AYŞEGÜLYÜKSEL Roberto Ciulli'nin yönetimindeki Thea- ter an der Ruhr, 6-7 yıldır tstanbul ve An- kara seyırcisinın en yakından izleyebildiği yabancı topluluk. İlk kez Biichner'ın "Dan- ton'un Öliimü" adh oyunu bağlamındaki çalışmasıyla tanıdığımız Theater an der Ruhr, o yıl VVoody Allen'le. daha sonraki Türkiye turnesinde de Kleist'tan Brecht'e (Üç Kuruşluk Opera) \e Sartre'a (Mezarsız Olüler) uzanan yapımlanyla. gerek bilinen oyun metinlerini çağdaş izleklerle (te- malarla) buluşturmadaki "dramaturji" yetkinliği, gerek sahne, giysi ve ışık ta- sanmında ortaya konan yüksek düzey, ge- rekse oyunculuk açısından üstün bir tiyat- roculuk eylemi sergilemişti. Türkiye turnesinde dört oyun Geçen yıl İstanbul Devlet Tiyatrosu'nda gönüllü sanatçılarla bir de atölye çahşması gerçekleştiren Roberto Ciulli, 1993-94 ti- yatro dönemi sonunda Mûge Gûrman'la birlikte. festivalde 17-18 mayısta izleye- ceğımiz. Lorca'nın "Bernarda Alba'nın Evi"ni Türk sanatçılarla Türkçe olarak yo- rumladı. Theater an der Ruhr'un 4 mayıstan bu yana sürmekte olan son Türkiye turnesin- de ise dört oyun yer alıyor: Gorki/Brecht'- ten "Ayak Takımı Arasında / Kural ve Ku- raldışı" Shakespeare'den "Macbeth", Car- lo Goldoni'nin örgelerinden (motiflerin- den) yola çıkan "Teatro Comico" ve Euri- pides'in "Bakkhalar"ından yola çıkan "Ve- racruz". Bu oyunlardan tümü Ankara'da, ikisi Mersin'de. biri de İzmir'de sergilendi. 6. Uluslararası îstanbul Tiyatro Festivali'- nde ise bugün "Teatro Comico", yann da "Macbeth" yer alıyor. Artık 'oyuncu' da 'yazar'... Ankara'da art arda izlediğimiz dört oyun, Ciulli'nin ve Theater an der Ruhr'- un, eskı çalışmalanndan bir oranda farklı bir yaratma süreci içıne girdiğini gösıeri- yor. Ciulli, çok uzun bir süredir egemenli- ğini sürdüren "yönetmen tiyatrosu" an- layışı içinde sanatını yönetmenin buyruğu- na veren oyuncunun, kendisini yeniden tanıdıği/tanımladığı ve bir kez daha sahne olayının odak noktası olma konumuna geldiği bir tiyatro ortamıru oluşturma ça- bası içinde. 'Yasam'la 'sanat'mbulıısması O rtaya konan sahne eyleminde, ünlü yazarlann yapıtlan yalnızca 'ateşleyici güç' oluyor sanatçılar için. Yapıtlan, kendi izleklerini (temalannı) dile getirme yolunda kullanıyorlar. Kısacası, sahnede sunulan, yapıtlann 'yorumıT değil. Yapıtlar, topluluğun izleklerini (temalannı) dile getirme yolunda birer araç yalnızca. Bu yeni yaklaşımla, "oyuncu", yani "in- san", yıllardır sahne teknolojisini ön düze- ye çıkarmış olan Batı tiyatrosuna tepki ge- tiriyor. Bu yaklaşım aynı zamanda, 20. yüzyıl uygarhğının son aşamasında, meka- nikleşmiş, yüzeyselleşrniş, yalnız duygusal/ düşünsel düzeyde değil, aynı zamanda be- densel duyarlık düzeyinde de iç zenginli- ğinden pek çok şey yitirmiş "insan"ı "uyar- ma" işlevi de taşıyor. Ciulli, bir anlamda Artaud'nun "tiyatroda ritüd deneyim" an- layışıru kucaklıyor. Oyuncuyu iç zenginliklerine döndürme ve özgürleştirme süreci içinde, yazann sah- ne üstündeki belirleyici işlevi de ortadan kalkmış. Çünkü artık "oyuncu" da "ya- zar"... Bu durumda, ortaya konan sahne eyleminde. ünlü yazarlann yapıtlan yalnı- zca "ateşleyici güç" oluyor sanatçılar için. Ünlü yapıtlan, kendi izleklerini (tema- lannı) dile getirme yolunda kullanıyorlar. Kısacası. sahnede sunulan. yapıtlann "yorumu" değil. Yapıtlar, topluluğun iz- leklerini (temalannı) dile gelirme yolunda birer araç yalnızca. Topluluğun izlekleri Nedir bu izlekler? Uygarlığın son aşa- masında kötülüğün iyiliği altetmesi. geliş- miş teknolojinin sağladığı öldürme araçla- nna egemen olan insanın "güç kazanma" adına bir ölüm makinesine dönüşmesi (Macbeth); anamalcı, mekanik, "üısana karşı" bir düzende, insanın (oyuncunun). gizilgücünü. düşünsel'duygusal, bedensel duyarlıklanna yeniden kavuşma süreci (Teatro Comico); insanı mekanikleştiren. kuklalaştıran "uygarlık" karmaşası içinde Diyonisos'un simgelediğı "yaşam gücü"- nün öç alışı (Veracruz); denetim dışına çıkmış teknolojinin "güçlü" olanı daha bir egemen kılarken "gücsöz" olanlan "kur- ban" etmesi. "güç" ile "aconasızlığm" her zaman el ele gitmesi. insanın "kurban" ko- numundan sıynlabildiği anda "cellatlaş- ması" (Ayaktakmu Arasında / Kural >e Ku- raldışı"... Ciulli'nin yeni çahşmalan, eskilerinin tersine, çok yalın sahne giysi/ışık tasan- mlanyla oluşmuş. Sahnenin "boş" ve geniş uzamı. oyuncunun "yaratma" sürecine terk edilmiş. Özellikle Teatro Comko'nun bir "oyunculuk alışürması" biçiminde geliş- tiği rahatça söylenebıhr. Kendi adıma, Ci- ulli'nin eski çalışmalannı yeğlerdım; ancak her seyirci kuşkusuz kendi izlenimini oluş- turacak. Theater an der Ruhr. her zamanki gibi yaman oyunculuk örnekleri sergiliyor, "ya- şanTla "sanat"ı buluştururken. Özellikle, Macbeth'i oynayan Fritz Schediwy'ye dik- kat çekmek ısterim. Bu usta oyuncu Verac- ruz'da Divonisos'tu... Yeni kuşağa eski bir masal Taş Devri' 23 mayısta New York'ta gerçekleştirilecek Taş Devri'nin galasının geliri AIDS ile Savaşım Derneği'ne bağışlanacak Kültür Servisi - Sinema seyircilerinin, tanıdıklan oyunculann rol aldığı fılmleri yeğlediği, sinemanın keşfınden beri bilinı- yor. Ancak aynı zamanda tanıdıklan ka- rakterlerin anlatıldığı fılmleri yeğledikleri çok daha sonra keşfedilen bir gerçek. Bu keşifle birlikte, iyi iş yapan filmlerin "de- vam"lan çevrilmeye başlandı. "Devam" fılmlerinin sayısı ikiyi üçü geçip beşe altıya kadar uzanınca, bir anda sinema endüstrisi bu olgu ile televizyon dizileri arasındaki benzerliği keşfetti ve televizyon dizilerini büyük ekrana taşımaya başladı. Sonunda televizyondan sinemaya akış, çizgi fılmleri de kapsamaya başladı. Bunun ilk örneği, "Addams Ailesi"nin inanılmaz başansı, fıl- me dönüştürülen çizgi dizilerin hem ço- cukluklannı anımsamak isteyen yetişkin- leri hem de şimdiki çocuklan sinemaya çektiğini kanıtladı. 'Taş Devri'nden 'özel Efekt Devri'ne Steven Spilberg'in sahibi olduğu Albain Enterıainment Şirketi. bu furyanın en iddi- alı örneğini gerçekleştirmeye tam bu nok- tada karar verdi. Yediden yetmişe tüm dünyanın toplu bilinçaltında yerleşen "Taş Devri" çizgi fılmini sinemaya taşımak için gereken çalışmalara başladı. Sinema sana- yiinin en gelişkin özel efekt teknolojisine sahip olan Albain Entertainment, gerçek- ten de bu iş için biçilmiş kaftandı. "Yeni kuşağa eski bir masaiı yeniden an- latıyoruz" dıyor "Taş Devri" filminin yö- netmenliğini üstlenen Brian Levant. Bir- çoklanna göre ise yapılan tek şey "Taş DevrTni "Oztl Efekt Devri"ne taşımaktan ibaret. Ancak "Mork ve Mindy" gibi tele- vizyon dizileri ile "Beethoven" gibi fılmlere imzasını atmış olan yönetmen, projeyle il- gilenmcsinin ardında "çocukluk ikonlarına duyduğu nostaljinin" yattığını söylüyor. Zaten seyirciyi fılmi görmeye itecek olan da aynı nostalji ona göre. Bilinçaltına yerleşmiş çizgi kahramanlan İlk sorun toplumun bilinçaltına yerleş- miş olan bu çizgi kahramanlara benzer bir oyuncu kadrosu bulmaktı."Taş Devri"nin "yıldız"ı. Fred Ftintstone'u (Çakmaktaş) kimin oynayacağina karar vermek hiç zor olmadı. Animasyonun tiranı olarak anılan ve "Taş Devri" dizisinin yapıması olan. Joseph Barbera'ya göre "Alnında Fred damgasıyla doğınuş" bir yıldız vardı zaten. Üstelık Barbera bu gö/lemini açıkla- madan yıllar önce, Spielberg aynı yıldızı, "Always" fılminde yönetirken "Birgün be- nim için Fred rolünü oynay acaksın" demiş- ti. Söz konusu oyuncu John Goodman'dı. Goodman, Fred"e benzedığine inanmıyor ve Spilberg bu teklifı yaptığında "şişman- ların kaderi" diye düşündüğünü açıklıyor: "Daha önce kimse bana bu benzerlikten söz etmetnişti. Zaten etseydi ağzuıı burmınu kırardun." Sanatçı bu rolü zevkle oyna- masına karşılık mesleğine zarar vermesin- den de korkuyor: "Bir kâbusum var tiyatro- da, Henry IV"ü oynarken seyircilerden biri 'Hey. VVilma nerde' diye bağırıyor." Fred'- in eşi Wilma'yı, Elizabeth Perkins'in oyna- masına karar verilmesi de kolay oldu, ben- zerlik apaçık ortadaydı. Barney(Moloz- taş), konusunda ise uzun süre Danny De Vito'nun adı geçmesine karşın sonunda çizgi karaktere benzerliği yüzünden Rick Moranis'de karar kılındı. Barney'nin eşi Betty rolünün de Rosie O'DonneÛ'a veril- mesiyle çekirdek kadro tamamlanmış oldu. Komedi dizilerinde öykü yoktur' Ancak yönetmen, fılmde bir de büyük "yıldız" olmasmı istiyordu. "Normal ko- şuüarda filmi görmeye gjtmeyecek olanlan bile sinemaya çekecek" ünlü bir isim arayışına başlandı, Fred'in kayınvaldesi rolünün üstlenmek için. Ve sonunda ara- nan bulundu : Elizabeth Tavlor. Ancak se- naryonun oluşturulması, rol dağıtımından çok daha zor oldu. Filmin yapıması Bruce Cohen bunun nedenini şöyleaçıklıyor: "Ko- medi dizilerinde bir öykü yoktur. Diziler ka- rakterler üzerine kuruludur ve sinemada ol- duğu gibi bir çattşma ve değişim olamaz bu karakterterde. Zaten seyirci de değişmeleri- ni istemez". Sonuçta toplam 30 kişilik bir senarist kadrosu sayesinde ortaya bir se- naryo çıktı vc son düzeltmeleri de "Schind- ler'in listesf'nin çekimleri için Polonya'ya gitmeden önce Spilberg kendisi yaptı. "Taş De*ıi"nini galası 23 Mayıs tarihinde New York'ta gerçekleştirilecek ve galadan elde edilen gelir, sözleşme gereği, Elizabeth Taylor'un AIDS ile Savaşım Derneği'ne bağışlanacak. 'Gelenekler Arasında Diyalog: Venedik- İstanbıü'Kültür Servisi- ttalyan sanatçı Gianmaria Potenzanın, "Gelenekler Arasnda Diyalog: V'enedik-İstanbul" adlı sergisi Türk ve İslam Eserleri Müzesi'nde açıldı. İtalyan Kültür Merkezi'nin Vene- dik-İstanbul arasında Bizans döneminden beri varolan kültürel ve ticari ilişkilerin geliştirilmesi amacıyla sürdürdüğji çalı- şmalar çerçevesinde yer alan sergide, sa- natçının son beş yıl içinde yaratüğı "Duvar Nesneleri" adlı 40 yapıtı yer alıyor. Potenza'nın sergisinin Türkiye'ye gel- mesinde de Beral Madra'nın büyük katkı- lan olmuş. Sanatçının eserlerini Venedik Bienali'nde gören ve çok beğenen Beral Madra, onunla tanışmış ve atölyesini ziya- ret ederek çalışmalannı yakından inceleme fırsaü bulmuş. Sonra Potenza'yı Türkiye'- ye davet etmış ve Venedik'teki Türkiye Fahri Konsolosu Sandro Olivetti de sergi- nin getirilmesine önayak olmuş ve böylece İtalyan Kültür Merkezi'yle anlaşma yapılmış. Sanatçının 1990-94 yıllan arasında yaptığı resim-heykel çahşmalan, bilgisayar teknolojisi boyutunu antik güzellik unr suruyla birleştiren "elaboratori" (işlemci) halkası ve değerli vitray parçalannın bu- lunduğu "Omaggie Pagine su Archhnede Seguso- Arcnimede Seguso Amsına Sayfa- lar" eserlerini biraraya getiriyor. Aynca eski dokumacılık. tekniğini yeniden can- landıran duvar halılan da sergileniyor. Geçmişle günümüz arasındaki de- vamlılığın sağlanabilmesi için modem sa- natın eski tekniklere ihtiyaa olduğunu savunan sanatçının sergilerine kültürel çevreler büyük ilgi gösteriyorlar. Bu ilgiye bağlı olarak İstanbul'daki sergj için 180 sa- natseverden oluşan bir İtalyan grup da Türkiye'ye geldi. İki kentin benzerliği Sanatçı, İstanbul ve Venedik gibi eski kentlerin kültürlerinin de çok zengin oldu- ğunu, bu zenginliğe sahip çıkmak gerek- tiğini vurguluyor ve Venedik- İstanbul kentlerinin ortaklıklannı şu sözlerle vur- guluyor: "San Marco Kflisesi'ndeki mo- zaikler ile Ayasofya ve Kariye'deki mozaik- ler arasında büyük bağlantîlar görüyorum. San Marco KilLsesi'nin tasanmcılan ile Ayasofya'nm tasarımcüarı aynı kişiler za- ten. Bu ilişkiyi iki kent arasında çok açık görüyorum." Bizans kültürünün bu iki kentin benzer- liğınde önemini belirten sanatçı İstanbul'- un mimarisine de hayran. Eski kentlerin mimarilennın çok güzel olduğunu, ama İstanbul'un mimarisinin ayn bir zenginliği olduğunu vurguluyor ve İstiklal caddesin- de art-nouveau yapılann mükemmelliğine değiniyor. Sergisinde dikkati çeken halı ve kiüm motifleri, sanatçının Doğu kültürüy- le de yakından ilgılendiğıni kanıtlıyor. Venedikli bir sanatçı olarak Osmanlı sa- natının çekiciliğini keşfeden ve tek bir mo- İtalyan sanatçı Potenza tiften yola çıkarak sonsuz bir çeşitleme ya- ratan Potenza'nın tahta duvar nesnelerin- de Doğu-Batı karşıtlığı yansıyor. Potenza. sergisinde. Venedik ve istanbul gibi hem gecmişte hem de bugün sürekli ilişki içinde olan iki kent kültürü arasında bir bağlantı kuruyor. Sanatçı bu iki kentin; tarihi, mi- mari ve kültürel dokusuyla günümüz sa- natçısına yön verebilecek güçte olduğunu düşünüyor. Sanatcıya göre önemli olan. Venedik ve İstanbul'un sahip olduğu kül- türel değerleri ekonomik kısırdöngü için- den çıkanp görsel bir platforma taşıyabil- mek. Yapıtlan, siyah boyah, küçük ahşap silindir ve küplerin bir dokuma gibi iç içe geçmesiyle oluşmakta. Bu dokumanın or- tasında geleneksel bir Venedik malzemesi olan Murano camı bulunuyor. Siyah tah- tanın ışıği emici matlığı yanında. renkli Murano camlannın ışığı yansıtan özelliği yapıtta çekici bir karşıtlık yaratıyor. Potenza'nın eserlerinde yapıtı oluşturan her parça bir zaman birimi... Sanatçı üre- tim sırasında bu zaman birimini dolu dolu yaşıyor. Bu yüzden eserlerinde günümüz- deki zamansızlığa karşı çıkıyor ve zamanın her şeye karşın varolduğunu belirtiyor. Sa- natçı, izleyicilerin de bu eserlerin hepsini tek tek incelemek için zaman ayırabile- ceklerini ve bunu iyi kullanacaklannı savunuyor. Anadolu kültürünü kendine çok yakın duyan sanatçı hattathkla ilgilcnmiş ve bu konuda da çahşmalar yapmaya karar vermiş. Yüzü aşkın kişisel sergisinin yanı sıra İtalya ve dünyanın çeşitli ülkelerindeki karma sergilere katılan sanatçının banka ve gemiler için gerçekleştirdiği dekoratif ve anıtsal çahşmalar. Vatikan'ın siparişi üze- rine yaptığı kilise süsleri gibi ilginç çalış- malan arasında anılıyor. 1968 yılında "La Murrina" adlı cam atölyesini kuran sa- natçı, 70'li yıllarda ünlü italyan gemileri- nin iç dekorasyon çalışmalannı üstlenmiş. Otel, kamu binalan, evler ve gemi dekoras- yonlan yaparken Venediğin geleneksel sa- nat unsurlanndan yola çıkıp yeni malzeme ve modern teknikler kullanmış. 1986'da Venedik Bienali'nde yer alan su üzerinde "Ninfea Armonica" ve 1987'de Venedik Marco Polo Havalimaru'nda ser- gilediği Noel Baba heykelleri sanatçının re- sim-heykel kanşımı ile vurgulamak istediği teatral gücün kanıtlan olarak gösteriliyor. İtalya'mn önemli sanatçılanndan Gian- maria Potenza'nın, iki kent kültürü arası- nda bağlantı kurduğu "Gelenekler Ara- smda Diyalog: Venedik-tstanbul" adh ser- gisi 30 haziran tarihine kadar Türk ve İslam Eserleri Müzesi'nde açık kalacak. Elizabeth Perkins 0\'ilma), John Goodman (Fred), RosieO'Donnell (Betty). Rick Moranis (Bamev). Sanat Dönyamız artık kftap-dergî • Kültür Servgisi - Yapı Kredi Yayınlan'nm çıkardığı Sanat Dünyamız adlı dergi artık kitap-dergi olarak yayımlaruyor. Üç aylık olarak yayımlanacak Sanat Dünyamız, 144 sayfa, birinci hamur, renkli ve 75 bin TL. Bahar 1994 sayısının dosya başlığı:"Oyun Kültürü". Busayıda Enis Batur'un " Yangın Seyretmek", Johan Huizinga'nın "Homo Ludens", Eugen Fink'ın "Felsefeye Layık ve Uygun Bir Konu Olarak Oyun", Roger Caillois'nin "Oyunun Tanımı", Umberto Eco'nun "Oğluma Mektup", Metin And'la söyleşi, M. Ali Kılıçbay, Faruk Ulay, Enis Batur'un oyun-kültür-felsefe üçgeninde yazılan, Brueghel'den Christo'ya oyun-sanat ilişkisine ilişkin örnekler ve Sartre'ın kaleminden Giacometti; Elif Ayiter'den Alaettin Aksoy'un resimleri üzerine bir simyager çözümlemesi yer alıyor. 'lO.YılSergisi- •Kültür Servisi - Mine Sanat Galerisi, kuruluşunun 10. yılını "10. Yıl Resim ve Heykel Sergisi" ile kutluyor. "10. Yıl Resim ve Heykel Sergisi"nde Özdemir Altan, Koray Ariş, Mustafa Ata. Tomur Atagök. Adnan Çoker, Server Demirtaş, Ali Teoman Germaner, Hüseyin Gezer. Hamit Görele, Meriç Hızal, Ergin İnan, Balkan Naci İslimyeli, Zeki Faik İzer, Nur Koçak, Hüsametün Kocan, 1 ulın Onat, Zekaı Ormana, Feritözşen, Yusuf Taktak, Güngör Taner, Seyhun Topuz ve Şenol Yorozlu'nun yapıtlan yer alıyor. NecatiAbaa'dan'Çizgi İnsanlan' • Kültür Servisi - Necati Abaa, Kankatür ve Mizah Müzesi'nde açtığj dokuzuncu sergisinde, Cumhuriyet dönemi karikatürcülerinin portrelerinden küçük bir kesit sunuyor. "Çizgi İnsanlan" başlıklı bu sergisinde Abacı, çizerlerin sanat dünyasından yaşam karşısındaki tavırlanna kadar çizgilerinden oluşan notlar tutmuş. Bu sergi "Çizgilerle Sanat İnsanlan" sergilerinin sonuncusu olarak değerlendiriliyor. 1978 yılından bu yana çeşitli ulusal ve uluslararası yanşmalarda yirmi ödül alan Abacı, 1982 yılından başlayarak ülkemizin ünlü kültür ve sanat adamlannm portreleri üzerine çalışmava başlamış. Sine-Sen Genel Başkanı yine Çobanoğlu • Kültür Servisi - Türkiye Sinema Emekçileri Sendikası'nın (Sine-Sen) 7-8 mayıs tarihlerinde Beyoğlu Küçük Sahne'de yapılan 4. Olağan Genel Kurul Toplantısı'nda Genel Başkanlıga Necmetün Çobanoğlu, Genel Sekreterliğe MuzafTer Hiçdurmaz, Yönetim Kurulu'na ise Yusuf Çetin, Nur Sürer, Ayşegül Gökçe, Hüseyin Kuzu ve Ali Yayh seçildi. sempozyumu • Kültür Servisi - Bursa Uludağ Ünnersitesi Eğitim Fakültesi 16-17 mayıs tarihleri arasında "I. Ulusal Şiir Sempozyumu" düzenliyor. Sempozyumun yann saat 13.40'ta başlayacak birinci oturumunu Prof. Ayşe Eziler Kıran yönetecek, Prof. Dr. Mehmet Yalçın (Niçin Şiirbilim). Doç. Cengiz Ertem (Şiirde Estetik Sorunu) ve Muhsine Helimoğlu Yavuz (Şiirin Gizli Gerçeği:Simurg) katılacak. Sami Karaören'in yönettiği ikinci oturumda' Sabahattin Yalkın (Türkçe Şiir Üstüne), Türkan Yeşilyurt (Osmanlı Toprak Düzeni ve Halk Şiiri). Prof. Ahmet Necdet (Şiirde Gelenek ve Yenilik) yer alacak. Sab günü 9.30'da başlayacak oturumu Doç. Tuna Ertem yönetecek, Metin Cengiz (Dil Kendisini Kötü Kullananlardan İntikammı Alacaktır), Feridun Andaç (Sloganın Şüri) ve Berrin Taş (İnsanın Niteliksel Değişiminde Şiirin Etkisi) konuşacak. İkinci oturumu ise Prof.Mehmet Yalçın yönetecek ve Prof. Ayşe Eziler Kıran (Arthur Rimbaud'nun Şiir Renkleri), Dr.Ece Korkut (Şiirlerde Şiir ve Şair) ile Mustafa Durak (Edip Cansever'in 'Kaçışına Ağlayan Çiçek' adlı Şiirine Çözümsel Bakış) katılacak. Vasıtöngöpen anılıyor • Kültür Servisi - Oyun yazan, kuramcı, yönetmen Vasıf öngören ölümünün 10. yılında çeşitli etkinb'klerle anıhyor. Yann önce saat 16.00'da sanaiçının mezan başmda dostlan ve ailesinin katılımıyla anma töreni yapılacak. Daha sonra ise saat 19.00"da Evrensel Kültür Merkezi'nde Öngören'le değişik dönemlerdeçalışmış, birlikte olmuş sanatçılardan Gülsen Tuncer, Cüneyt Türel, Gülerökten, Nurettin Sen, Onat Kutlar. Rutkay Aziz veeşi Nuran Oktar'ın kaüürnıyla çeşitli etkinlikler gerçekjeştirilecek. Sanatçılar ve dostlan VasıfÖngören'e ilişkin anılannı anlatacaklar ve bazı çahşmalan sharp-vision araahğıyla izlenebilecek. I UIUSIARARASI ...... İIVBIRD FESTIUAlf HITİYATRO21.15 Taksim Sahnesi Teatro Comko- Theater an der Ruhr, Almanya 18.30 Kenter Tiyatrosu Çingeneler- Teatri Uniti-CRT, ftalya 15.00 Karaca Tiyatrosu İnsanlanm- Dostlar Tiyatrosu 6. ULUSLARARASI İSTANBUL TİYATRO FESTtVALİ'NDE YARIN 21.15 Taksim Sahnesi Macbeth- Thea- ter an der Ruhr, Almanya 18.30 Ses Tiyatrosu MHuT-YUana Toplulugu, İspanya
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear