23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CumhuriyeC70. YILSAYI25039 S A N A T K Ü L T Ü R M A G A Z İ N T E L E V İ Z Y O N 27NİSAN1994ÇARŞMIBA Çevrecilerin çabası, Selçuk'ta SIT alanı içindeki bölgeye adını veren ağaçlan kurtarmaya yetmedi 'Böoeklendi'diyeasırlık70çamıkestilerASUMAN ABACIOĞLU İZMİR - İzmir'in Selçuk ilçesine bağlı Çamlık bölgesinde. "kabuk böcekleri" sardığı gerekçesiyle kesi- len asırlık 70 çam ağacı. korumacı- ar ile DDY arasında sorun yarattı. Çam ağaçlannın 2. Derece Doğal SİT alanı içinde bulunduğunu belir- :en Selçuk Müzesi )etkilileri, izinsiz /apılan kesim nedennle Cumhuri- yet Savcılıği'na suç duvurusunda mılundu. DDY vetkilıleri ise "Ağaç- lan kabuk böcekleri sardığı için Or- man Şc'fliği kesmemizi istedi, biz de keştik" dive kendılenni savundular. İzmir'in önemlı dinlence yerlenn- den biri olan Selçuk yakınlanndaki Çamlık'ta İngilizlerin demiryolu in- şa ettikleri dönemde diktikleri çam ağaçlannın birer birer kesilmesiyle olaylar başladı. Kesim işlerini yürü- ten DDY Bölge Müdürlüğü'ydü. Bu çam ağaçlannı. "İngilizlerden miras" almışlardı. Ancak bölgeye adıru veren çam ağaçlannın kesil- mesiyle yöre, özelliğini yitiriyordu. Çamlık Muhtan Muhifrin Ergün, olaya müdahale etti ve başta Selçuk Müzesi olmak ûzere gerekli yerlere uyanlarda bulundu. Bölgenin, 2. derece doğal SİT alanı olması nede- niyle duruma el koyan müze yetkili- leri, henüz birkaç ağaç kesilmişken İzmir 1 No'lu Koruma Kurulu'na ihbarda bulundu. İzmir 1 No'lu Ko- ruma Kurulu, 14 Nisan 1994 tari- hinde Selçuk Kaymakamlığı, DDY 3. Bölge Başmüdürlüğü ve Selçuk Müzesi'ne gönderdiği yazıda, Ta- şınmaz Kültür ve Tabiat Varlıklan- nı Koruma Yasası'na göre. doğal SİT alanı içinde izinsiz hiçbir şey ya- pılamayacağmı vurgulavarak kesim işleminin durdurulmasını istedi. Ancak kesim işlemi durmadı ve 70 adet asırlık dev çam ağacı yere seril- di. Uyan görevi î Olaya ne kaymakamlık ne müze yetkilileri ne muhtar ne de bölgede yaşayan çevreye duyarlı insanlar bir şey >apabildiler. İzmir 1 No'lu Ko- ruma Kurulu yetkilileri. "Biz uvan çmlann kesilmesinden oldukça rahatsız olduğunu vurgulayan muhtar Ergün, bölgenin adını çamlardan aldığını, ancak şimdi çıplak kaldığını söyledi. Muhtar Ergün, ağaçlann kesilmesine izin veren Orman Bölge Şefliği'nin kesilen ağaçlann yerine yenilerini dikmesini istedi. görevimizi yerine getirdik, yerel ida- reiere işlemin durması için yazı gön- derdik. Ancak kolluk gücümüz olma- dığı için daha fazlasını yapamazdık" dediler. İşın peşini bırakmayan Sel- çuk Müzesi yetkilileri ise yasalara aykın işlem yapıldığı ve uyanlara karşın bunun sürdürüldüğü gerek- çesiyle Selçuk Cumhuriyet Savcı- lıâı'na suç duyurusunda bulundu- lar. DDY 3. Bölge Başmüdürlüğü yetkililerinden Sabri Çağlar. Selçuk Örman Bölge Şefliği'nin, kendilen- ne bu ağaçlann kesilmesi için bir haftalık süre tanıdığını ve "Siz kes- mezseniz biz keseriz" dediğini bclir- terek "Bu 70 kadar çam ağacının bazılarının kuruduğunu, bazılarının da böceklendiğini belirterek kesme- mizi talep ettiler. Resmi yazüarı var. Biz de onlar keseceğine biz keseiim ve tomnıklardan biz yararlanalım de- dik. Kesim onların nezaretinde ger- çekleştirildi ve tamamlandı" diye ko- nuştu. Selçuk Orman Bölge Şeflığı yetki- lileri de ağaçlann "kabuk böceği" nedeniyle kuruduğunu. bu böcekle- rin ormandaki diğer ağaçlara geç- mesini önlemek amacıyla kesilmele- rinin gerektiğini söylediler. "Bırak- savdık, zarar daha da büyüyecekti" görüşünü savunan Orman Şcfliği yetkilileri, "Bu böceklerin başka tüi- İü önlenmesi mıimkün değil, ormanın kurtarılması gerekiyordu" dediler. Aynı yetkililer, kabuk böceklerinin bu kadar yayılmasına kadar geçen sürede gerekli önlemin alınmadığını da itiraf ettiler. 'Çamlar kasıtlı kurutuJdu' Çamlık Muhtan Muhittin Ergün ise olaya bir başka yaklaşım getirdı. Muhtar Ergün, bölgenin yaklaşık beş yıl önce DDY tarafından özel kişilere "Turizm amaçlı" olarak ki- raya verildiğini anımsatarak şunlan söylcdi: "Buraya bazı beton binalar yapan bu özel kişiler. iki yıl kadar önce çam ağaçlannın dallannı. dibinden budadılar. Belki onlar bilmiyor- lardı. ama çam ağaçlan böjle bu- danınca kurur. Dalların. gövdeve uzak kesilmesi gerekivordu. Sonra bu kişiler, yerlere çukurlar kazdılar, toprak vapısını değiştirdiler, hafriya- ta başladılar. Suyu tutan damarlar azaldı ve zaten bakımsız olan bu ağaçlardan bazıları kunıdu. Şimdi bu beton binalar, kaba inşaatı tamam- lanmış şekilde 5 yıldır duruyor. sanı- yorum devletten kredi alamayınca iş- İetmeye açamadılar." Çamlann kesilmesinden oldukça rahatsız oiduğunu \urgulayan Muhtar Ergün. bölgenin adını çam- lardan aldığmı. ancak şimdi çıplak kaldığını söyledi. Muhtar Ergün, ağaçlann kesilmesine i?in veren Or- man Bölge Şefliğı'nin. kesilen ağaç- lann yerine yenilerini dikmesini iste- di vc "Doğamız çıplak kaldı" diye vakındı. Çamlık'laki çam ağaçları üzerin- dcki "böcekli mivdi, böceksiz miydi" tartışması süredursun, ağaçlar tom- ruklar halınde trenlere yüklendı ve kereste olmaya doğru yola koy uldu. Bu arada, her şey o kadar hızlı olup bıtti ki ağaçlar gerçckten kurumuş muydu. kuruduysa nedeni böcekler mıydi. >oksa "turizme teşvik" diye doğayı özel kişılere peşkeş çeken devlet kurumlan görevlileri miydi.. kimse anlavamadı... Anestezi uygulanan hasta, sırlannı açıklar mı? Çeviri Servisi - "Y akında kanser amelivatı olacağım. l'ykuda konuşma huvum var. Ameliyatta uvgulanacak genel anestezi sırasında çok Ö2el kimi gi/lerimi açığa vurma oiasdığım var mı?" En deneyımlı anestezi uzmanlan. hastalann anestezi etkısı altında çok kişisel bilgileri dile getirmeleri gibi bir olayla bugüne dek hiç karşılaşmadıklannı. böyle bir düşüncenin söyienceden öte bir nitelik taşımadığını belirtiyor. Anestezide kullanılan ve "gerçekleri söyleten serum" olarak bilinen sodyum pentotal maddesi gerçekten de rahat ve özel bir konumda, uzrnan psıkiyatrlar tarafından ufak dozlarda verildiğinde hastanın gevşemesine ve dilinin çözülmesine neden olabilıyor. Ancak hastanın bu noktaya ulaştınlması son derece güç. Ameliyat süreci içinde uygulanan anestezide kullanılan sodyum pentotal. tıpkı alkolde olduğu gibi bireyin özdenetimini çok az yitirmesine neden olur. Anestezinin etkilerini ınceleyen uzmanlar bireyin bilincini yitirmesi süreci boyunca çeşitli aşamalardan geçtiğini belirtiyor. Kiminde hafif devinimler, kiminde de, uyurken çıkardığımız seslere benzermınldanmalar görülüyor. Ancak bu tepkilere maskeyle anastezi uygulanan çok ufak bir yüzdede rastlanıyor. Günümüzde hastalann büyük bir çoğunluğuna damardan iğne yapılarak narkoz uygulanıyor. Hastalar hiçbir sıkıntı çekmeden anında uykuya dalıyor. Maske ile uyutma ise daha çok çocuklara uygulanıyor. Sürecin ürkütücü oİmaması için anesteziyeçukulata. me> ve ya da meyan kökü kokusu bile katılıyor. Genel anestezi verildiğinde hasta tümüyle bilincini yitiriyor. Ağız ve soluk borusuna yerleştirilen tüp ise konuşmayı engelliyor. Yerel anestezi uygulamalannda ise hastaya sakinleştirici verilerek ameliyat edilecek bölge uyuşturuluyor. Bu tür anestezide kimi zaman hasta taşkın davranışlarda bulunabileceği gibi, zaman zaman da durgunlaşıyor. Narkozun etkisınin geçmesi ve hastarun uyanması sırasında da kimi garip devinimlerde bulunduğu gibi. kimi de karabasanlar ya da halüsinasyonlar görüyor. Kimyasal maddelerin güvenliği tarüşılıyor STOCKHOLM (Cumhuriyet) - Birleşmiş Milletler tarafından düzenlenen Kimyasal Maddelerin Güvenliğiyle İlgili Uluslararası Konferans. 25 nisanda Stockholm'de başladı. WHO, ILO ve UNEP gibi uluslararası örgütlerin girişimiyle gerçekleştirilen konferansa İsveç hükümeti ev sahipliği yapıyor. Türkiye'den de 3 kimyagerin kaüldığı konferansta, çevre sağhğı açısından kimyasal ürünlerin ve atıklann nasıl değerlendirileceği tartışılacak. Bütün ülkelerin, kimyasal madde kullanımı ölçüsünde sorumluluğu olan bu konuda, yeni dağıtım ve saklama kaynaklan, risk azaltılması gibi çeşitli süreçlerin dökümü yapılacak. Yüzen pazar Bugünbile40bin kilometrekaregibi bir alanda varlığını sürdürmekteolan Mekong Nehriheryıldenize. 79 metrelik büyüme hızı ile biraz daha \aklaşıyor. Mekong'un polıtik veekonomık merkezi olarak bilinen "\'üzen Pazar"ı her sabah yeniden renkleniyor. Deltanındörtbir * >anındangelençiftçiler, avcılarürünlerini. avlannı pazara getiriyor. Hertürlüsebzeve meyveyüklü kayıklarını sulara bırakan Mekonglular. nehre toprak rengini \ereninbirbalçık akıntısı olduğunu söylüyorlar. Mekong. dünyanın üçüncüpirinç ıhracatçısıolan Vietnam'ın pirinç üretimininyarısını karşılıvor. Nehnn binlerce parçaya ayırdığı deltada > aşayanlann en büyük , gelirkaynağı pirinç. Çiftçiler üriinün bolluğunu ve kalitesini nehrinçamurlu sularına bağlıyorlar. N'ietnam 73mil\on nüfusuyla Güneydoğu Asyanınen kalabalık nüfusuna sahip. 73 milyon Vietnamlının yüzde yırmisi bu bölgede yaşıyor. Nüfusun voğunluğuyla ekonomik yoğunluk doğru orantıh olarak bü\ üyor. Mekong. Vietnam'ın enönemliekonomi merkezlerinden birini oluşturuvor. Eski çağlardan bu yana, 'biçimin işlevi izlemediği' pek çok bina örneğine rastlıyoruz Amfiteatrdı, manalleye çevirdiler GÜRHAN TÜMER Modern mimarlığın öncülerinden biri olan Louis Sullivan'ın. bütün mimarlann ezbere bildikleri bir sözü vardır: "Biçim işlevi izler." Bu şu de- mektir: Birmekan oluştururken, bir bina yaparken önce onun işlevi, ya- ni kimin tarafından ne amaçla kul- lanılacağı dikkate alınmalı ve söz konusu mekan, söz konusu bina o işleve, o amaca göre ona uygun ola- rak biçimlendirilmelidir. Bir başka deyişle, bir sıruf sıruf gibi, bir yatak odası yatak odası gibi, bir fabrika fabrika gibi, bir kültür merkezi de bir kültür merkezi gibi olmalıdır. Ve konuya tersinden yaklaştığımızda da bunun sonucu olarak şunu söyle- yebiliriz: Belli bir amaca göre yapılmış. bi- çimlendirilmiş bir mekan, bir bina, bundan farklı bir işlev için. bundan farklı bir amaçla kullanılırsa. ortaya birtakım sorunlann. birtakım uyumsuzluklann çıkması doğaldır. Dolayısıyla böyle bir uygulamadan kaçınmak doğrudur. Bu, işlevci mimarlığın temel ilke- sidir, ama dinleyen kim! Mimarlık tarihi, bu ilkeyi yadsıyan. hiçe sayan birçok örnekle doludur. Bu örnekle- rin kimileri o kadar ters. o kadar şaşırtıcı değildir. Sözgelişi, kilise ola- rak vapılmış bir binanın camiye. si- nema olarak yapılmış olan bir bi- nanın tiyatro salonuna dönüştürül- mesi düşünülebilir. Ama bunlann yanı sıra. birçok kişinin. birçok mi- mann aklının köşesine bile gelmeye- cek son derece ilginç uygulamalar da vardır. Örneğin. Roma'da bulunan Co- losseum, 50.000 kişi alabilen dev bir amfiteatrdır. Roma mimarisinin en önemli yapıtlanndan biri olan bu bi- nada, gladyatörlerle vahşi hayvan- lar arasında dövüşler ile içinde oluş- turulan yapay gölde deniz savaşlan yapılmıştır. Yani bu bina. bu gibi iş- levler için inşa edilmiştir. Oysa. Co- losseum'un yapılmasından yüzyıllar sonra papalık tahtına oturan V. Six- tus ve çok sevdiği miman Domenico S. 2. yüzyılda yapılmış olan Arles Amfîteatn, ortaçağda surlarla çevrili, içinde kilisesi de bulunan küçük bir kente dönüştürülmüştü. Fontana, kafa kafaya verip, bu yapı- yı bir yün işleme fabrikasına dönüş- türmeyi düşünmüşlerdir. Papa'nın ölümü üzerine, bu çıl- gınca tasan gerçekleşmemiştir ama. Thomas Allom'un bir gravüriinde de görüldüğü üzere, İstanbul'da. Bi- zans'tan kalma Binbirdirek Sarnıcı, bir süre. ip bükcnlcr tarafından atöl- yc olarak kullanılmıştır. Avrupa'nın Arles kentinde olup bitenlerde son derece ilginçtir. Şöylc ki: Bu kentin amfıteatn. Romalıîar tarafından, İ.S. II. yüzyılda inşa edilmiştir. Ama ortaçağa gelindiğın- de. konut sıkıntısı baş gösterince. halk.etrafı vüksekduvarlarla çevrili bu amfiteatnn üçüncü katındaki taşlan sökerek. o malzemeyle. amfi- teatnn içine. birçok evden oluşan bir konut mahallesi kurmuştur. Ya- ni insanlar. tiyatronun. ortadaki sahnesinde yaşamaya başlamışlar- dır. Kimi zaman da insanlar için, ın- sanlann Tann'ya tapmalan ya da imparatorlann lüks içinde yaşama- Ian için yapılan kiliselerin. sarayla- nn, hayvanlar için kullanıldıklanna tanık oluyoruz. Örneğin, Ermeni ta- rihçi Eremya Çelebi şöyle der bir ki- tabında: "Ahırkapı'ya geçelim. Cenuba doğru, surun > anında bulunan muhte- şem Runı kiu'sesini temaşa et. Bu vakriyle Aya Yani Kilisesi idi, fakat şimdi kuşhaneve çorilmiştir." Sonra. İstanbul vedi tepedir >a. yine Eremva Çclebi'ye göre "Birinci tepede, garp tarafında, eski impara- torlar sarayınm ayakta kalmış bir parçası; bazı galerileri, geniş odalar ve sütunlarıyla göze çarpmaktadır. Her şeyi devirip mahveden zamanın kuvvetini bu manzara çok iyi ifade eder. İşte bu cihan hükümdarının sa- ra> ı bugün fil, pars ve diğer vahşi hay- vanlarm ini olmuşrur." Osmanlı mimarisinin en güzel anıt-yapılanndan biri olan Sİılıa- nahmct Camii'nin, iki ünlü ressam. Çallı ve Namık İsmail tarafından bir resim galerisine çe\rilmek istendiği- ni biliyor muydunuz? 1915 yılında. İzmitli mimar Mih- ran Azaryan tarafından \ apılan Bü- yükada Vapur İskelesi'nin üst katının, 1918-1923 >ıllan arasında gazino. 1923-1950 yıllan arasında CHP Adalar İlçe Merkezi. 1950- 1951 yıllan arasında da kışlık sine- ma olarak kullanıldığından da her- halde çok az kişi haberdardır. Enerji kullanımı artıyor,kaynak azahyor GAZİANTEP(AA)- Başta sanayi. konut \e ulaştırma olmak üzere. bütün sektörlcrdcyaşamsal öneme sahip olan enerjinin üretimi. iletimi vc tüketimi aşamasında çc\ re sorunlan ortava çıktığı bildirildi. Çe\ re Bakanlığı'nın "Sektörel Çev- re Sorunlan" raporunda. uzun va- dedeartan enerji ihti\acının. güv enli ve çevre açısından sağlam kaynaklardan sağlanmasının. tükenenkaynaklarvehassas ekolojik denge yönünden büyük önem kazandığı kaydedildi. Dünyanın hemen her ülkesinde olduğu gibi. Türkije'dede giderek artan ölçüde enerjiye bağlı çevre sorvınlan yaşandığına işaret edilen raporda. "Enerji kullanımının hızla artması, kavnakların azalmasına yol açmakta, dolay ısıy la malİvet artmakta. bu da enerjive bağunlı bütün sektörleri olumsuz etkilemektedir" denıldi. Raporda. "Özellikle. linyite dayalı termik santrallardan ka\ naklanan, başta baca gazları olmak üzere, sıv ı ve katı atıklar. su, hava ve toprak kirliliğine yol açmaktadır.." denildi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear