14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 2 1NİSAN1994CUMA Cambridge, JimEde'ninherşeyi şimdi sizin 1957 yılında 18. yüzyıldan kalma kullanılmaz haldeki dört küçuk etle, ilk harcı atümış 'Kettle's Vard'ın. Cambridge sokaklan ılık yaz gün- Ierinde gözlere şenlik. Her ırktan, her cinsten. her milletten ve her yaş- tan insanla cıvıl cıvıl dört bir yan. Ve hemen her yeni gelen, hele de biraz uzun soluklu kalacaksa bisikletle dolaşmanın tadını çıkanpak istiyor. Bir boydan bir boya geçin ana cad- deyi sanırsmız ki gökyûzünün tüm uçurtmalan inmiş de bisikletlerin te- kerleklerine saklanmış. Sanlar. pembeler, kırmızılar, morlar neşeyle dans ediyor sokaklarda... Bunca hayhuy arasında biraz so- luklanmak için kolejlerden birinin bahçe kapısmı aralayıp salkım sö- ğütlerin gölgesine sığınmak tek çare sanıyordum ki 'Kettle's Yard'la ta- nıştım. Ne bir sanat galerisi ne de bir müze burası... Bir odadan diğerine rahatça dolaşabileceğiniz, raflardan kitaplan alıp bir köşede okuyabile- ceğiniz. koîtuklannda sandalyele- rinde oturabileceğiniz, heykellere dokunup resimleri, karakalem çalış- malan inceleyebileceğiniz. irili ufak- lı taşlan, biçim biçim deniz kabukla- nnı okşayabileceğiniz, kısacası cap- canlı bir yer 'Kettle's Yard' ve bir za- manlar Jim Ede'nin olan her şey şımdi biraz da sizin. Jim Ede ilk kez 1954 yılında Vaşayan bir yer' yarat- ma düşü kurmaya başlamış. Öyle bir yer olmalıymış ki burası, gençler kendilerini müzelerin, sanat galeri- lerinin o resmi ve soğuk ortamından uzakta, adeta evlerindeymiş gıbi his- sedebilsinler. Ve böylece 1957'de 18. yy'dan kalma kullanılmaz haldeki dört küçük evle, ilk harcı atılmış 'Kettle's Yard'ın. "Bana fazlasıyla verilen bu şevleri başkalanyla pay- laşma ihtiyacı hissettim" dıyor Jim Cambridge'de yaşa.vanların en büyük zevkJeri uzun soluklu kalacakiar ise bisikletle dolaşmak. Ede tanıtım kitapçığına yazdığı giriş yazısında. Aynı cadde üzerindeki Halk Mü- zesi de 16. yy'dan kalma binasında son üç yüzyıl boyunca Cambridge ve çevre köylerde yaşayanlann çalış- ma ve günlük yaşamlannda kullan- dıklan pek çok aleti ağırlıyor. Sepet dokumacılığı, tuğla yapımı, ayak- kabı imalatı, üitüncülük. baca sü- pürme gibi işlerin nasıl yapıldığı ser- gileniyor. Aynca 19. yy mutfağı, oyuncaklar, şehir ve üniversite yaşa- mı da müzenin on odasına serpışti- rilmiş. Bütün bunlar epey karmaşık ve üst üste yığılmış izlenimi veriyor, ama labirenti andıran buminikevde de üç yüzyılı başka türlü banndır- mak kolay olmasa gcrek. Şehiriçi gezilerden sonra günübir- lik bir yürüyüş ıçın kırlara kaçmaya karar verince seçeneklerin bolluğu karşısında epeyce afalladıktan son- ra. SufTolk Essex arasında yürüne- cek yirmi kilometrelik bir geziye katıldım. Yürüyüş lideri yetmiş ya- şında İrlandalı bir büyükanne... Yirmiye yakın kişinin katıldığı yü- rüyüşte yaş ortalaması kırkın üze- rinde. Tur şirketlerinin düzenlediği ücretli bir yürüyüş değil bu... Camb- ridge'deki pek çok yürüyüş, tırma- nış ve dağcılık kulübünün her hafta sonu düzenlediği gezilerden bıri sa- dece. Göz alabildiğince uzanan kırlar, yürüyüşümüze eşlik eden atlar. inekler ve köpeklerle birlikte arka- mızda kalıyor. Doğayı korumayı hâlâ bümiyoruz GAZlANTEP (AA) - Giderek artan çevre sorunlannm. doğal kaynaklar üzennde büyük tehlike , oluşturduğu bildirildi. Çevre Bakanlığı tarafından haarlanan, "Doğal kaynaklann korunması" konulu raporda, yok olan kaynaklann çoğunun. gele- oek nesiller için şimdiden hesapla- namayacak ölçüde büyük kayıp olduğu belirtılerek "Türlerin yok olması, bitki örtüsünün tahribi, sulak alanlann kurutulması. kıyı bölgelerindeki yerleşimin yoğun- laşması, yeraltı sulannın kirlen- meîst, erozyon. insan faaliyetlerin- den kaynaklanan iklim değişık- likleri giderek artan çevre sorun- lanndan bazılandır" denildi. Rapor verildi Çevre sorunlannm çözümünde "koruma" bilincinin öncelik aldığı ve sorunlann ortaya çıkma- dan önlenmesi anlayışının yaygı- • nlaştığı anlatılan raporda. şu gö- rüşlere ver verildi: "Çok çeşitli çevre sorunlan arasında canlı doğal kaynaklann, özellikle de nesli tehlikeye düşmüş yabani bitki \e hayvanların, kültü- rii alınmış varlıklann atalarının ge- netik ırklannın korunması öncelik almaktadır. Çünkü bunlann kay- bedilmesi halinde geri kazanüması mümkün değildir. Biyolojik çeşitlilik, yakın yıllara kadar, yalnızca nesli tükenen tür- ler şeklinde kamuoyuna yansımıştn*. Aslında asıl sorun, in- sanın da içinde bulunduğu doğal bir sistemin topyekün olumsuz etki- lenmesidir. Her bitki >e hay>an türii doğal bütünlük kompleksinin aynlmaz bir halkasını oluşrurmak- ta, doğal dengenin oluşumuna katkıda bulunmaktadır." Türkıye'de canlı doğal kaynak- lann korunmasıyla ılgili görev ve sorumluluklann, çeşitli bakanlık, kurum ve kuruluşlar arasında dağılmasının, koruma hizmetleri- nin etkisinin azalmasma neden ol- duğuna işaret edilen raporda, şu görüşlere yer verildi: "Sulak alanlarunız kurutulmak- ta, göl >e akarsu sistemlerimi/ hızla bozulmaktadır. İlgili yasalar- la koruma altına alınan alanlarda çeşitli nedenlerle koruma sağlana- mamaktadır. Ornıan alanlanna, meralara ve kıyı şeridine yönelik tehditler ile bu alanlann yaıilış kul- lanılması sorun yaratmaktadır. Bi- linçsizce ve aşın avlanma, canlı do- ğal kaynaklanmızı tehdit etmekte- dir." " Antalya'da yeniantik kentkazılan sürüyor ANTALYA (AA) - Açıkhava Müzesi görünümünde olan An- talya yöresinde. 50"nin üzennde ören yeri bulunuyor. Yalnızca yansında bilimsel ve kurtarma kazılannın yapıldığı ören yerleri- nin kalan bölümü. bilim ve turizm dünyasına kazandınlmayı bekli- yor. Antalya Kültür Müdürlüğü"- nün verdiği bilgiye göre. Alanya- Kaş kıyı şeridinde yer alan ören yerlerinin büyük bölümünü antik kentler oluşturuyor. 16 ören yeri Antik kente çokça rastlanan yörede. ziyarete açılanlann dışmda, kimsenin adını bile duy- madığı daha pek çok antik kent yer alıyor. Yalnızca Alanya ilçe- sinde 16 ören yeri bulunuyor. Turizmciler, her yıl yüzbinlerce turistin ziyaret ettiği ve milyarlar- ca Iira gelir kazandıran Thermes- sos. Olympos. Patara. Phaselis, Aspendos. Side, Perge gibi ören yerleri dışında. bu bilinmeyen ya da az bilinen ören yerlerinin de tu- rizme açılmasını istiyorlar. Bir bölümü 100Ö-2000 metre yükseklikte, dağlarda bulunan, ta- rih ile doğanm birleştiği bu yerle- rin, turistlerin büyük ilgisini çeke- ceği belirtiliyor. Yöreye ikinci kez gelen turistle- rin, yeni yerler görmek istediğini ifade eden turizmciler, Türkiye'de bu açıdan tükenmez kaynak bu- lunduğunu. az bilinen ören yerle- rinin çevresinde gerekli düzenle- meler yapıldıktan sonra turizme açılmasıyla yöreye ilgınin arta- cağını kaydediyorlar. Yetkililer. Antalya yöresinde geçen yıl, 8"i Türk. 3"ü vabancı ve 2'si ortak olmak üzere 13 bilimsel ve 3 kurtarma kazısının yapıldığını. kazılara bu yıl hazi- ran ayında başlanacağmı bildirdi- ler. Bursa'nın Cumalıkızık Köyü'nde görevli tenüzlik işçisi poşetlere konmuş çöpleri beygire yükleyerek görevini yerine getiriyor. Bir beygir, temizlikişçisive düdük sesi ERDALYAZICI Kentlerimizin bile altyapılannı çözemediği. te- mizlik sorunlannın altından kalkamadığı bir or- tamda köylerimizın hali nicedirdersiniz? Kırli su. kanalızasyon. içme suyu şebekesi yok denecek kadar az kövlenmızde. Bırakınız 'fbsseptik çu- kurlarf üstü açık 'helalar' hâlâ kullanılıyor. Te- mizlik sorunlannı nasıl çözer köylerimiz? Aük katı maddeler nasıl toplanır -toplanmayıp ulu or- ta yere mi atılır- nerelere atıhr? Bu konuda bütün yük muhtarlık ve 'ihtiyar heyeti'nin sırtındadır; bütçeleri fazla olan köy yönetimleri iyi-kötü so- runu çözmeve çalışırlar: çöpler. hiç değilse trak- törlerle toplanıp köyden savuşturulur. Evet çöp- ler sadece yerleşim alanlanndan uzakiaştınlır ve olur olmaz alanlara hiçbir aynm yapılmaksızın dökülür. Mudanya-Zeytinbağı arasmdaki sahi- lın bırçok yerinde bu çöp yığınlannı içiniz sız- layarak görebilırsiniz!.. Fabrika ve kentsel atık- larla yok ettiğimiz Marmara Denizi'nin sahilleri ve doğal çevresi de böylece gün be gün yok edili- yor. Yine Bursa-Baükesir yolu üzennde bulunan Apolyont (Ulubat) Gölü kıyısındaki Gölyazı Köyü'ne bir göz atalım: Pis su atıklan olduğu gi- bi sokağa veriliyor; su birikintileri yaz mevsimin- de ağır kokulara neden oluyor. Apolyont Gölü kıyılan katı ev atıklanyla dolu. Çöpler uluorta atılmış; gölün iç kısımlanna taşınmış dalgalarla. Marmara gibi ruhuna fatiha okuduğumuz Apol- yont Gölü'nün kıyılan bu manzaraya layık mı? Ki bu yerleşim alanlan Bursa metropolünün kı- yıağındadır; bir de çoook uzaklarda "gitmesek de görmesek de o köy bizinı köyümüzdür.." dedi- ğimiz yerleşim alanlannda ise işler tamamen "Al- lah'a kalmıştır". Çevre sorunlannın sıradağlar oluşturduğu gü- nümüzde buna karşı tepkiler de hızla yayılıyor dünyamızda. ÇevTe bilinci belleklere kazınıyor. Her konuda olduğu gibi bu konuda da ülkemiz- de çevre sorunlanna getirilen çözumler ağır ak- sak hayata geçıriliyor. "Amaaan sen de karnımm doyurduk da çevre mi kaldı?" mantıgı yöneticileri- mizde hâlâ egemen!.. Küçücük katkılarla ve hal- km da desteğiyle hangi sorunun altından kalkıla- maz ki?.. Büyükşehir veya çevre belediyelerinin desteği ve köy yönetimlerinin duyarlılığıyla en azından temizlik sorununun üstesinden gelinebı- lir. Bursa'da Yıldınm Belediyesi sınırlan içinde bulunan Cumalıkızık Köyü'nde gördüğümüz manzara hiç değilse yüreğimize su serpti. Beledi- yenin görev lendirdiği bir temizlik işçisini çöp ara- ayla (üzerinde karşılıklı iki sandık bulunan 'bey- gir') kameramızla tespit ettik. "Evleri koruma altına alınmış" Bursa'nın Cumalıkızık Köyü'nde her şey bir düdük sesiyle başladı. Görevli temizlik işçisi önce kahvede. sonra da sokakta öttürdü düdüğünü uzun uzun. Köye gelmiş konuklann şaşkın bakışlan arasında vazifesini İfa' etmeye başladı. İşin sonu komediye mi dönüşecek der- ken poşetlere konmuş çöpler bir bır yüklendi 'beygire'. Güzelim kaldınmlı yollan. kapı önleri temizlendi çöplerden. Bir 'beygir' ve bir temizlik işçisi. temizlik sorununun üstesinden nezamana değin gelebilir: küçük bir motorlu çöp taşıma aracı olsa toplanan çöpler de tespit edilmış merkezi çöp alanlannda toplansa daha iyi olmaz mı? Değişime uğrayan insan sağduyudan yoksundur Fransız düşünür Descartes, hay- vanlann. ruhtan yoksun doğal birer makine olduğu görüşüne varmıştı. Geçen yüzyılda ortaya atılan, insan evriminin maymunun evrimiyle yakından ilintili olduğu göriişü fırtı- nalar koparmıştı. Zira, İncil'de insa- noğlunun atası sayılan Adem'e şim- di yabanıl hayvan türlerinden biri gözüyle bakılıyordu. Hayvanlara karşı acımasız tavnmız günümüzde de sürüyor ve kendimizi onlarla bir tutmak konu- sunda dağınık ve farklı tutumlar takınıyoruz. Ancak yabanıl hayvanlan gör- mek için can attığımız hayvanat bahçeleri birer birer yok oluyor; sirkler insanlar tarafından lanetleni- yor. Hayvanlann gücüne daha yakın olma isteği hâlâ dövüşken köpekler beslememizde etkin olmakla birlik- te, birçok yabanıl hayvan oyuncağı da giderek daha yoğun bir biçimde piyasaya sürülüyor. Yabanıl hayvanlann bizim için taşıdığı simgesel değer, çok eski söy- lenlere dayanıyor. Bu hayvanlara karşı beslediğimiz duygular, in- sanlığın hem iyiük hem de güç açıs:- ndan erdemi tartışmasının özünü oluşturuyor. İnsan kimliğinin ve edimlerinin ölçülmesinde yabanıl hayvanlar bir ölçüt oluşturmuş, kişi bu hayvanlara vakınhğı ölçüsünde kahraman sayılmıştır. Orneğin. Bü- yük İskender v e Herkül yabanıl hay- vanlarla boğuşmalan ve onlara üs- tün gelmeleriyle ün yapmıştır. Daha yakın bır geçmişe dayanan Maurice Sendak'ın çocuklar için öyküsünde- ki Max, kurt kılığına bürünüp ya- banıi hayvaniar dünyasını ziyaret ederek onlara katılır ve sonunda kralhğını ilan eder. Canavan evcilleştinne ve onlar- dan bin olma arasmdaki çizgi Max örneğinde görüldüğü gibi. kimi za- man çok belirsizdir. Klasik çağ tann ve savaşçılannın bırçoğu yabanıl hayvaniar tarafından yetiştirilmiş- tir; Zeus, dişi bir keçi görümündeki Amaltheia tarafından emzirilmiş. hastalann sağalücı tannsı Asklepios da yine bir dişi keçi tarafından yetiş- tirilip, bir çoban köpeği tarafından da korunmuştu. Roma'nın kuruculan olan Ro- mus ve Romulus dişi bir kurt tarafı- ndan kurtanlmıştı. Hayvan ana in- san ana-baba ile olan bağlantıyı ko- partıp, beslediğine insandan farklı bir nitelik kazandınr. Dişi keçi ya da kurt bu özel yazgılı insanı. bu tür öykülerde de belirtildiği gibi, bır bakıma anne sütünden de güçlü olan canlılığıyla besler. Doğaya karşı tavırlar övgü ve ür- küntü gibi karmaşık bir düzen için- de dalgalanmalar göstenrken söy- lensel kahraman genellikle benliğjn- de doğa ve kültürü birleştirmeyi ba- şarmış biri olarak temsil edilir. Ancak, bu bileşimin güçlüğü, yazılarda dile getirilen kahramanlık mücadelelerinin trajik bir parçasını oluşturur. İnsan görünümünden bir canavara dönüşüm genellikJe in- sanlık onuruna yaraşmayan bir davranışın sonucunda meydana ge- lir. Zeus'a aşık Kalisto. kıskanç kansı Hera tarafından küçük bir ayıya dö- nüştürülür. Cirke, Odiseus'un adamlannı domuza dönüştürerek onlan aşağılar. Değişime uğrayan bu insanlar. tıpkı hayvaniar gibi sağduyudan yoksundur. Buna koşut olarak, Hıristiyan ge- leneğinde değişime uğrayarak hay- vanlaşan insanlar da şeytanın ga- zabına uğramışlardır. Şeytanın oyoınlanru inceleyen St. Thomas Aquinas. hayvana dönüştürmenin üç farklı yanılsamadan kaynak- landığını ileri sürer: Şeytan kişinin görme yetisine el koyarak, onun or- talıkta dev olmasa bile varmış gibi davranmasına yol açar. hayaletler oluşturur ve son olarak da bir insanı hayvana dönüştürebilir. El kurutma dhazlan ölümtuzağı LONDRA (AA) - Sıcak-havalı el kurutma cihazlannın 'ölüm tuzağı' olduklan. çevreye mikro-organizmalar saçarak gıda zehirlenmelerine ve zatürreeye sebep olduklan bildirildi. İngıliz bilim adamlan, kurutuculann elde bulunan çok sayıdaki zararlı bakterileri 6 katına çıkardığının belirlendiğıne işaretle hastane ve lokantalara. bu cihazlan kağıt hav lularla değıştirmelen tavsiyesinde bulundular. Westminster Üniversitesi araştırmaalannm, birahaneler. hastaneler. lokantalar, tren istasyonlan ve süpermarketlerile tiyatrolann tuvaletlerine yerleştirilmış 145 elektrikli kurutucu cihaz ve 75 gönüllü üzerinde yaptıklan testlerde, sıcak-havalı el kurutma ' cihazlannda, v üksek düzeyde bakteri ile gıda zehirlenmelerine yol açan yüzde 95 oranında organizmalann yuvalandığı ortaya çıktı. Turizm tazekanı Rusya'dabuldu• ANTALYA (AA) - Akdeniz Seyahat Acenteleri Derneği (AKSAD) Başkanı Gaye Doğanoğlu, Rusya'da halkın yastık altında sakladığı paranın. turizm yoluy la Türkiye'y e akacağını söyledi. Türk turizminin Avrupa'dan beklentilerinin gerçekleşmediğini, bu yüzden yeni pazar arayışlanna ginldiğini belirten Doğanoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada. "Aradığımız taze kanı Rusya'da bulduk. 23-26 mart tarihleri arasında yapılan Mosko*a Turizm Fuarı'nda çok güzel bağlantılar yaptık. Artık yalnız Avrupa değil, Rusya da Türk turizmindeki yerini alacaktır" dedı. Ruslann Türkiye'ye bavul ticareti için değil. gezip-görmek ve alışveriş yapmak için geleceğini kaydeden Doğanoğlu. şöyledevam etti: "Zengin ve eğirimli Rus turist. eski rejim döneminde y astık altında sakladığı parasını hareav amamış- Rejim imkan »ermediği için seyahat edememiş. Ruslarseyahati veni öğrendiler. Onlar için en cazip ülkelerden biri ise Türkiye. Zengin Rus turist bol para harcıj or. Eski rejim nedeniy le bulamadığı para harcama fırsatını şimdi çok iyi kullanıyorlar." Bodrummüze müdürüne nişan VIUĞLA (AA) - Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi MüdürüOğuz Alpözen'e, Danimarka tarafından ''Danneborg Nişanı" verildi. Oğuz Alpözen'e nişanı, Bodrum Kalesi'nde düzenlenen törenle, Danimarka Kraliçesi 2. Vlargrethe adına, Ankara •Büyükelçisi Niel Helkson arafından verildi. 3üyükelçi Helkson. yaptığı tonuşmada. Alpözen'in. Öanimarka'nın bu nişanına. <lünya müzeciliğinin gelişmesine j'önelik katkılanndan ve Türkiye'de arkeolojik kazılar )apan Danimarka heyetlerine !'aptığı yardımlardan dolayı layık iîörüldüğünü söyledi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear