22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyef fmtiyaz sahibi: Berin Nadi Genel VavınYoneımenı Ö/genAcar •Genel Yayın • Görsel Yönelmen: Ali Acar Koordmatöriı: Hikmet Çerinka>a • Genel Yayın gun Balcı • Ekonomi: Abdurrahman Yıkurım Panışmanı Orhan Erinc • ^ıizıişlen Mıidürlen: Islıhbarat: Yalçın Çakır • Yurt Haberleri: Mehmet İbrahim ^ ıklıv:. Dinç Ta_\anç (Sommlu) •Haber Saraç • Makaleler: Sami Karaören • Spor: Abdül- MLTKC/I Müdıırü İpck ÇaltşJar kadir Yücelman • Düzeitme: Abdullah Yazıcı Dış Haberler. Er- Ankara Temsilcisi. Mustafa Balba.v • Haber Mûdürü. Doğan Akın AtatürkBul- Müessese Müdürü. Erol Erkırt #Koor van No: 125. Kat: 4, Bakanlıklar-Ankara Tel: 4195020 (7 Hat). Telex: 42344. Fax: Ahmet Koruban •Muhaset* Bfflen 44195027 •İzmir Temsilcisi: Serdar Kızık, H Ziya Blv. 1352 S.2 3 Tel:4411220 »Idare HüsevinGürer •Işletme Ond Telex:52359. Fax:4419117 «AdanaTemsilcisi:ÇetinYiğenoğluİnönüCd. 119S. •Bılp-lş'em. Nail lnal •Bılgısa>ar No: 1 Kat: 1, Tel: 352255O-35226OI-3522492. Telex- 62155. Fax. 3522570 Mürihtt Çüer • Reklam: Reha lytmaı > s j e m G ü n H j b c r Aı.ın-.i.BjMnvcY.mııcılık \ Ş Türkocafr C.ıd ^ 41 C.ığaloğlu V4VV4 Kı PK 246 İM.ınbul Tcl (0 212) -*<20h.ıı ı F.ı\ (II 212) * 2MARTI994 İmsak: 5.06 Güneş: 6 30 Öğle:12 23 Fkindı: 15 29 -\kşam:18 02 Yatsı: 19.21 Devekuşu cenneti MELVIS (NAMİBYA)- Afrika'nın güneyinde. Namibya topraklan içınde kalan Melvis Körfezi kıyılannda hayli geniş bır alan.devekuşlannın korunmasına av nldı. Deve mi. kuş mu olduklan konusunda bınlerce fıkraya konuedilmişolan devekuşlan. bu alan içinde özgürce vaşavıp ürüyorlar. Koruma bölgesi yetkilileri. son yıllarda avlana avlana soylan tükenme tehlikesiyle yüzyüze kalan bu ganp kuşlann. korunma sayesinde hızla çoğalabilecekleri inancındalar. (FOTOĞRAF: REUTER) Münip Ceylan • ANKARA (ANKA)- Yazdığı bir yazı nedeniy le 20 ay hapis cezasına çarptınlan Petrol-İşGenel Başkanı Münir Ceylan görevinden aynldı. Ceylan'ın yerine sendika Mali Sekreteri Adnan Özcan getırildi. İstanbul Valiliği geçen hafta sendikaya yazdığı biryazı ile Sendikalar Kanunu'nu hatırlattı ve Ceylan"ın görevinj bırakmasınm gereğine işaret etti. Bu yazı üzerine toplanan Petrol-lş Sendikası Yönetim Kurulu, Ce>lan'maynlmasının ardından başkan olarak Mali Sekreter Adnan Özcan'ı seçti. Bugün toplanan Petrol-İş Başkanlar Kurulu da Özcan"ın başkanlığını onayladı. Ceylan. Başkanlar Kurulu'nda yaptığı bir veda konuşmasıyla sendika genel başkanhğmı noktaladı. Ceylan. 8 haziran tarihinden itrbaren cezaevine girecek. Grup Yorum kazandı • İstanbul Haber Senisi - İstanbul 5'ınci Asliye Hukuk Mahkemesı. MHPnin seçim propaganda kasetinde Grup Yorum'un "Dağlara Gel Dağlara" adb parçasını kullanmasınj yasakladı. Mahkeme. parçanın kullanılmaması için "ihtiyati tedbir"karan verirkenbu parçalann bulunduğu kasetin toplatılmasıru reddetü. Grup Yorum'un Cesaret adh kasetlerindeyeralan "Dağlara Gel Dağlara" adlı parçarun MHP tarafından sözleri değiştırilerek seçım propagandasında kullanılması üzerine İstanbul 5'inci Asliye Hukuk Mahkemesi'ndeaçtığıdava, dünkararabağlandı. Şiddet içerikli filmlere dikkat • ANKARA (AA)- Hacettepe Üniversitesi Ev Ekonomjsi Yüksekokulu Çocuk Sağlığı ve Eğitimi Bölümü öğreum üyesi Doç. Dr. Nergjs Güven. televizyon kanallannda yayımlanan şiddet içeriği boî. saldırganlık motivleri fazla veaşın cinsellik içeren fılmlerin, çocuklar ve gençler üzerinde pek çok olumsuz etkisi olduğunu belirterek anne ve babalan bu konuda uyardı. Görmeyenlere sertifika •ANKARA (AA) - Saray Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi'nde 19. dönem eğitimini tamamlayan 15 görme özürlü, düzenlenen bir törenle sertifıkalannı aldılar. Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK) Genel Müdür Yardıması Vekili Tuna Atalay düzenlenen törende yaptığı konuşmada, bugüne kadar226'sıerkek, 102'si kız olmak üzere toplam 328 görme özürlünün eğitimden geçtiğini belirterek. bu görme özürlülerin büyük bir bölümünün işe yereştirildiğini ifadeetti. Vakkorama'nın geleneksel organizasyonundayalnızcarodeocularla rallicileryanşabildi Karadam '94kar vesiseyenikdüştiSEVİM ERTEMLH C em Hakko'nun patronu ol- duğu Vakkorama'nın 11 yıldır düzcnlediğı kayak yanşmasının 25-27 şubatta gerçekleştirilecek olan 12'- ncisi vanı Karadam'94 için her şey hazırdı... Haftalar öncedcn planlar. programlar hazırlanmış. kavak yanşlanna katılacaklar için duyurular yapılmış. hatta günler önceden Meteorolojı Müdürlüğü'- nden ha\a tahmin raporu bıle alınmıştı... Kayak yanşlanna katılanlar. süper minik- ler (5 yaş ve daha küçükler). çocuklar. ümit- ler. vıldızlar. gençler. anne-babalar. genç va- şayan anne-babalar. büvükler. snovvboard velisanslnanşçılar olmak üzere lOkategori- de yanşacaklardı. Üstelik. Türkive'nin 10 şampiyon otomobıl yanşçısı Karadam'94'ie bir araya gelecek ve kardan yapılan pist üze- rinde gerçekleştirilecek "şampiyonlar şampi- yonası"nda yanşarak kendilennı izlevenlere heyecanlı anlar yaşatacaklardı... Kavak yanşlan ve Ali Deveci, İskender Atakan, Etem Genim, Emre Yerlici. Nejat Ateı. Ali Karacan, Serkan Yazıcı, Ercan Ka- zas, Volkan Işık ile Orhan Karabekir ın mu- cadele edecekleri şampıyonlann şampiyonu- nun belırleneceğı otomobil yanşması. ıkisi birarada... Düşünmesı bile heyecan verivor- du... "Kızlarıma aşığım, ama erkek çocuk sahibi olmak çok giizel bir duygu" dıyen Cem Hak- ko. eşıni. kızlannı \e yeni doğan bebeğını Kovbo) gecesine katıianlar, rodeo yanşmasında mckanik boğanın üzerinden düşenkri neşe içinde izlediler.(Fotoğraflar: Sevim Ertemur) İstanbul'da bırakarak birkaç gün önceden Uludağ'a gıtmişti. Tüm haarlıklaria yakın- dan ilgilennordu. Yanşmanın başlayacağı günün sabahı "elekten elenircesine" yağan kar biraz moralini bozmuştu Hakko'nun. Yanşmalan erteleyip ertelememe konusun- da tereddüte düşmüştü. Ancak konuklar ile yanşmalara katılacak olanlar aynı gün Ulu- dağ'a geldiklen v e ertesi gün havanın iyi ola- bileceği söylendiği için ertelemeden vazgeçil- di.. Ve akşam yağan karlar altında Beceren Kafe'nin önündeki kayak pistinde güçlükle gerçekleştirilen havai fışek ve lazer gösteri- siyle Karadam'94 başlatıldı. Gösterileri izle- Â. J. yıldır düzenlenen kayak yanşmalannda bu kez evdeki hesaplar çarşıya uymadı. Önce 'çiselercesine' yağan kar moralleri bozdu. Karyağışıdurdu, ardından sis bastırdı. Yanşmalar iptal edildikten sonra hava açtı, ama iş işten geçmişti... yenler bir yandan da çalan müzik eşliğinde, mutlu bir şekilde karlann üzerinde dans edi- yorlardı. Ama tek tereddüt vardı: Ya kar yine böyle "çiselercesine" yağarsa!.. Ertesi sabah kardurmuştu. Ancak bu kez de. Karadam'94'ün karşısına "sis" engel olarak dikilmişti. İnsanlar yanm metre ileri- Sabihaevlenmekisteyince... s.' abiha, M. Zekeriya'nın Paris'ten gönderdiği evlenme teklifıni alınca sorunu annesiyle ablasına açtı. Tanımadığı bir erkekle ilişki kurduğu için suçlanan Sabiha haftalarca, ablasının evinde bir odaya kilitlendi. akşam eve döndüğü vakit. annesine aldığı ödülden söz etti. ancak Mehmet Zekeriya sorununu hıç açmadı... Ne >azık ki. Hasıbe abla. kısa bır süre sonra Sabiha\ı ha- yal kınklığına uğratacak. olumsuz bir haber getirecektı: - Zikri Efendi senı çok beğennor. dıyordu Hasibe abla. ancak şu sırada durumu evlen- meye elvenşli değil. Babası henüz yeni öl- müş. Üç küçük kardeşinin sorumluluğu onun üzerinde. Daha eğıtımını tamamlama- mış. Hukuk mektebıni bitinnce. Fransa'ya gidip. orada tahsilını tamamlamak. doğru dürüst bir kültür ve meslek sahibi olmak istı- yor. "Şimdi evlenecek durumda değilim" dı- yor. 9 Ekım 1912'de Yunan ordusu Selanik'e girmiş ve bundan sonra Selanik'te felaketli okuruz. Benim okumuş bir kadın arkadaşa ih- ti>acım >ar. Yuvamı böyle bir kadınla kur- mak istiyorum. Teklifimi miispet karşılaya- cağınızı, miispet bir ce>ap »ereceğinizi umar, saygılarımı sunarım. Mehmet Zekeriya" Sabiha. M. Zekeriva'nın Paris'ten gönder- diği evlenme teklifıni alınca çok heyecanlan- dı. Ancak. sorunu annesiyle ablasına açtığı vakit ışler kanştı. Onlar. tanımadığı bir er- kekle ılışkı kurduğu için Sabiha'vı suçluvor. "Sen bir dönme kızısın, cemaatin dışında evle- nemezsin" diyorlardı. Tartışma uzayınca. en büyük ağabey olan Hidavet'e başv urulması- na karar verildi. Hidayet Ağabey, haberi du- \unca hiddetlendi. Devammı kıtaptan okuyalım: " Ne! Bizim kızımtz, bir dönme kızı, bir Türkle evlenecek!.. Kendi kocasını kendisi ta- >in edecek!.. Deli bu kız!.. Anne, bu kız bütiin ailenin namusunu batırır. Okuya okuya aklı si>TİIeşri. Bu asi kız Paris'e de kaçar. Bunu Fatma Abla'yla kocası Avni Efendi ve Celal Deniş de vardı. Artık. Ative Hanımın evin- de de durmadan göç lafı ediliyordu. Nihayet bır akşam. Hida>et Ağabey geldi. Annesiyle mutfak masasının başında oturdular: - Valide Hanım, gidiyoruz. Biz Osmanlı memurlan kategorisındeyiz. Babam emekli gümrük başefendısı. ben de posta müdürü. Kağıtlanmız. muameleler tamam. Haftava çarşamba günii. nhtımdan Osmanlı muha- cirleri götüren bir Yunan gemisıvle İstan- bul'a gideceğiz. Selanik'e son kez bakış Sabiha. vapurda pencere kenannda bir yer bulmuştu. Son bır defa doğup büyüdü- ğü. genç kızlığını geçirdiği Selanik kentını seyretmek istıyordu. Bu tath sonbahar akşa- mı, batmakta olan güneş. sulann üzerinde kızanp yanarken sanki onun yüreği de yanı- yordu. Arka tepelerin üzerine gölgeler düşü- günler başlarruştı. Okullar. camiler. kilıseler havralar işgal ediliyor. Şehır sokaklannda dolaşan Yunan ve Bulgar askerleri evleri ba- sıyor. bir katliamdan korkuluyordu. Kentte kıtlık, açlık boyutlanna ulaşmıştı... Atiye Hanım yemekleri. kuru fasulyeye, patates çorbasına çevirmişti. Türk Hastanesi'nin başhekimi, Ittihatçılardan doktor Nazım'dı. İlaç. sargı ve hastabakıcı kıtlığı ıçindeydiler. Gönüllü hastabakıcı arandığmı duyunca, Sabiha ve arkadaşlan gönüllü >azıldılar. Doktor N'azım'ın Türk askerlerini hastane- de gizlediğinı bilmiyor. kimseye bir şey söy- lemiyorlardı. Evlenme teklifî İşgale karşı gizli bır dırenme hareketi baş- lamıştı. Buna bakmayarak. ışgal altında ol- manın ezikliği yaşanıyordu. Işte bugünler- den birinde, hastane kandorunda rastladığı arkadaşı Seniye. eline bır mektup sıkıştırdı. Paris'ten gelen bu mektubu. iki kız bir köşe- ye çekilıp beraberce okudular: "Muhterem Sabiha Hanım, sizi yazıları- nızdan tanıyor ve çok takdir ediyorum. Ben Paris'te tahsilimi tamamlamaktayım. Ancak, bu işi memleketten uzak ve yalnız yapmak ba- na zor geliyor. Okumaya meraklı bir genç kız olduğunuzu bilivorum. Meyhube Hanım'ın verdiği malumattan ciddi bir aile kızı olduğu- nuzu da biüyorum. Eğer isterseniz tahsilimizi Paris'te beraber vapabiliriz. Ben sizi buraya getirtebilirim. Burada etleniriz ve beraber eve kapayın. sokağa falan çüunasın!.. Öyle yabancı erkeklerle mektuplaşmak falan yok. Bunu sıkı bir kontrol altına alacaksınız!.." "Böylece, Sabiha Nazmi haftaJarca, abla- sının evinde bir odaya kilitlendi. Selanik'i sa- ran felaket havasına, ikinci defa kırılan evlen- me hayaline, bir de bu hapis cezası katılıyor- du. "Ben pozitivizm. terakki, hürnyet. batı- cılık. ınsancıllık. kadın haklan talan derken, ailemden çok kopmuşum' diye düşönöyordu kendi kendine. On yedi yaşında bir kızı eve hapsedjyorlardı. tanımadığı bir erkekle evlen- mek istcdiği için. Tanımak olanağını da \er- miyorlar ki..." Sabiha. vapurun penceresinden son bır defa Selanik şehrine bakıyordu. Yunan işgalinden sonra, Türklerin Sela- nik'te yaşaması zorlaşmıştı. Sabiha'nın gö- nüllü hastabakıcı olarak çalıştığı Kızılay Hastanesi'nin etrafını Yunan asken çevir- mişti. Sıkıyönetim idaresinin tehlikeli saydı- ğı bazı İttihatçılar burada gizleniyorlardı. Sonunda hastanenin başhekimi doktor Na- zım ve diğerleri tevkif edilip, Beyaz Kale'ye kapatıldılar. Bundan sonra Yunan idaresine düşman sayılan memurlann ihracı başlaya- caktı. Yunanlılar, Selanik'i Türklerden te- mizleme karannı 1913 Ekimi'nde yürürlüğe koydular. Bır yandan Yunanlılar gemiler tahsis ede- rek Osmanlı memurlannı İzmir ve İstanbul lımanlanna sevk ederken, bir yandan da ba- zı Musevi ve Müslüman aileler kendiliklerin- den göçmeye başlamışlardı. Bunlararasında Sabiha'nın İstanbuJ'a göçtükten sonra evine sığındığı Celal Deniş, eşi Sırriye ve oğlu Etem (solda). Sabiha'yı haftalarca hapsetti- ren ağabeyi Hidayet Eren (üstte). yor. şehnn sembolü Beyaz Kale pembemt- rak bır renge bürünüyordu. Aklına doktor Nazım geldi. Şimdi kimbilir kimler vardı bu kalenin içinde? Gemi nhtımdan uzaklaştı- kça. körfezdeki gemiler daha iyi görünüyor- du: İngiliz. Fransız dretnotlan. Yunan. Ital- yan ticaret gemileri sankı yıkılmakta olan imparatorluğun simgeleriydi. "Gemı limandan çıktıktan sonra Sabiha yanında oturan annesini hatırladı, ona dön- dü. Atiye Hanım kızının elini tuttu ve kulağı- na fısıldadı: "Böyle bir zehre karşı. sen: mes'ut Olabildim' desen de hülyadır. Olamazsın, o pek zelal olur Bir tevehhüm ayni rüyadır Oiamaz anlayan gören mesut." güçleştirmişti. Harple beraber kıthk, açlık. sefalet başgöstermişti. Öte yandan rüşvet ve yolsuzluklar büyüyor. karaborsaa harp zenginleri beliriyordu. Selanik'ten göçen dönme cemaati Nişantaşı'na >erleşmişü. Sa- biha. bu zengin semtte. ziyaret ettiği evlerde şeker ve et ticaretinden büyük servetler ya- panlann hikayelerinı dinlivor, duyduklanna isyan ediyordu. M. Zekeriya'dan haber Bir gün. Sırriye ile beraber salonda kjtap okuduklan sırada kapı çalındı. Gelen, Sela- nik'ten tanıdıklan Hasıbe Abla'ydı. Sabiha için, Mehmet Zekeriya'dan haberler getiren Hasibe Abla'ydı bu. Biraz sohbetten sonra Meyhube Abla Sabiha'} a döndü: - Sabiha. hatırlıyor musun. Selanik'te bir Zikri Efendi vardı? Seninle evlenmek istiyor- du. İşte o burada. Sabiha. soğukkanlıhğını elden bırakma- maya çahşarak sordu. - Ya. övle mi, ne yapt>oımuş burada? - Gazete çıkanyor. Gazetelerde yazılan çı- kıyor. görmedin mi? - Hayır görmedim. - Gittim onu çıkardığı gazetede buldum. Hala evlenmemiş olduğunu görünce sor- dum: "Zikri Efendi. senin Selanik'te evlen- mek istedığın bir kız vardı. O hala evlenme- di. İster misin, ben sana bu işı yapayım?" O cevap verdi: "İsterim ama ben bu kızı göre- mez miyim?" Hayır. göremezsin. dedim. O namuslu bir aile kızı. Tanımadığı erkeklerle görüşmez. Şimdi. söz sende. eğer istiyorsan ağabey- leriyle konuş, onlan kandır, gerisi bana ait. Sabiha. sen istiyor musun? Sabiha. bir süre hiçbir şey söylemedi. Kıp- kırmızı oldu ve Meyhube Abla'nın boynuna sanlıp, "İsterim" diye fısıldadı. Sırriye söze kanştı. - O vakit bu iş Celal'e düşüyor. Sen onun evinde kalıyorsun. Şimdi o. senin baban ye- rınde. söz onun. Biz onu kandınnz. Gerçekten de. açık ve ileri fıkirli Celal Derviş'iiknaetmekzorolmadı.Zikri Efendi etrafında yapılan tahkikat olumlu sonuçlar verdi ve sonunda Mehmet Zekeriya. Celal Derviş'in evine. öyle yemeğine davet edildi. Sonraları eşı olacak olan Sabıha'yı ılk defa görüyordu. beğenmişti. Yemekten sonra. Atiye Hanım. müstak- bel damada dönüp. k4 Oğlum ben seninle hu- susi konuşmak istiyorum", dedi ve onu bir odaya çekti. Bu konuşmada. Atiye Hanım. - Oğlum. sen benim kızımla evlenmek isti- yorsun ama. biliyor musun ki o yemek pişir- mesıni bilmez. eline iğne iplık almayı sev- mez! deyince. genç adam şu yanıtı verdi: - Valide Hanım. ben kendime hizmetçi ara- mıyorum. havat arkadaşı anyorum. - Övleşse oğlum. ben de kızımı sana veri- yorum. YARIN: istanbul isgal altında lerini bile görmekte güçlük çekiyorlard nikler başta olmak üzere, tüm yanşmi bir üzüntü kaplamıştı. En çok üzük yanşmayı düzenleyen Cem Hakko'ydı rulanna aldığı "Bu durumda yansma y maz" yanıtına rağmen ka>ak hocalan rekli zirveye çıkanyor ve kontrol ya yordu. Ancak sonunda o da sise tesli mak zorunda kaldı... "İlk öç kapınm \ mesi lazım, fakat yanşlarm başlayacaj ktada ilk kap'.vı bile göremiyoruz. Bu larda yanşniak mümkiin değil" diye a< ma yapan Hakko, güvenlik nedeniyle \ lann iptal edildiğini bildiriyordu. Şans h saat 14.00'ten sonra sis ortadan kalkıy pınl pınl bir hava Uludağ'a hakim olı du. Ancak yapılacak bir şey yoktu. Y malar iptal edilmiş ve kayak pistindeki 1 lar, kronometreler, ağlar sökülüp toj mıştı... Yanşmalann iptal edilmesine üzüler nşmacılan, Ajlan ve Mine ikilisi ile Fatü koç akşam Büyük Otel'in lobisinde verd ri konserde söyledikleri birbirinden % şarkılarla teselü ettiler. Yanşmacılar b sanatçıilecoştularvedansettiler. Uslan yann yapılacak olan otomobil yanşı olc halde; belki yann sıcacık bir güneş alünc buzlu bir parkurda her şampiyonun dej kullanış sülini aynı otomobilde izleme nağı bulacaklardı!.. Bir sigara fınmasmın açık havada ger leştirdiği "Kovboy Gecesi"nde düzenk rodeo yanşması da büyük ilgi gördü. deo'ya kaülan yanşmacılar, Beceren K; nin önünde kurulan bir mekanik boğ; üzerinde "en uzun süre" kalabilmek için yük mücadele verdiler. Ancak çok hızh nevralar yapan mekanik boğanın üzeri bir dakikadan fazla durabilen olmadı. Kayak yanşlan ertelendikten sonra gü açınca, kayak pistlerini dolduranlar gör lerince eğlendiler. kanik boğa. üzerindeki yanşçıyı şişme rr derin üzerine fırlatırken izleyenler heyeci ve neşeli dakikalar yaşadılar. Karadam'94'ün son günii gelip çatmı herkes bir gün önceden hazırlanan ka; pistine toplanmış. biraz sonra yanşaı şampiyonlan izlemek için sabırsızlanıyor Çekilen kura sıralamasına göre. 10 yanşr cı piste çıkmaya başladı. Yanşın en şanshı ilk yanşçılardı. Çünkü ilk dört >anşçıc sonra pist, sıcağın ve kann sıkıştınlmam; nın da etkısiyle bozulmuştu. Yanşmacı bu yüzden beklenen hareketleri gerçekle remediği gibi izleyenler de sıkılmaya baş mjştı. Sadece izleyiciler değil. yanşçılar sıkılmıştı. Hatta, Türkiye ralli şampiyc Ali Deveci, bu sıkıntısını mikrofondan." kez izleyenler otomobil yartşının böyle ol ğunu sanmasınlar. Otomobil yanşı daha yecanudır. Hava şartlan çok etkiliyor. I çok yumusak, gereken hareketleri çıkaraı yoruz" sözlenyle dile getiriyordu. Beşinci olarak parkura çıkan İskenı Atakan'ın son turda otomobille takla atn sı herkesı heyecanlandırdı. Ancak sad' camı kınlan otomobil kısa sürede yeti: yardım ekibı tarafından düzeltildi ve y£ devam etti. Yanşmada takla atan tek I Atakan değildi. Son yanşçı Ercan Kazas otomobille takla atıyor ve otomobil ar kullanılmayacak hale gelıyordu. İlk tur tamamlanmış ve en iyi derecel yapan ilk beş yanşçı. ikinci turda yanşrr üzere belirlenmişti. Fakat yanş pistinin 1 zulması yanşçılann keyfıni iyice kaçırmı Kullanılacak Lancia marka otomobi meydana gelebilecek hasann, otomobili o kullanan yanşçıya ödettirileceğinin açıkl; ması da cabasıydı. Bunun üzerine. ikinci t dan vazgeçildi ve ilk beşe giren yanşmacı nn hepsi şampiyon ilan edildi: Serkan Ya cı. Ethem Genım. Emre Yerlici, İsken( Atakan ve Nejat Avcı. Böylece. bir Karadam Ka>ak Yanşm daha geride kalmış oluyordu. Ama bu yı Karadam eğlenceli geçmekle birlikte düzı lenen yanşmalar. hava şartlanna yenik d müştü... I İstanbul 1(1913-1915) Sabiha, İstanbul'da Celal ağabeyinin evi- ne yerleşmişti. Ağabeyi okul arkadaşı Se- niye'nin ablası Sırriye ile evlenmişti, küçük bir de oğullan vardı: Etem. Celal Derviş, İs- tanbul'da iyi bir avukat olarak kendine mev- ki yapmıştı. Sabiha bu evde mutluydu. an- cak Selanik'tekı dinamik hayatıru bulamı- yor, ağabeyine yük olmak da onu üzüyordu. O, İstanbul'a geldikten bir süre sonra Türki- ye, Cihan Harbi'ne girmiş, bu da koşullan S İ Y A S I T A B L 0 ! . .
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear