23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 24 ŞUBAT1994 PERŞEMBE 12 DUNYADAN Nerde çokluk, ordakıyamet I AAAACiyi-A GOÜMMI^A y 1? 1/ • Uzmanlar, ekolojik dengenin korunabilmesi için nüfus artışının mutlaka denetim altına alınması gerektiğini, böyle giderse gelecek yüzyılda fosil yakıtlann tükeneceğini, içme suyunun ve öteki doğal kaynakların yetmeyeceğini söylüyor G eçtiğimiz günlerde Amerikan Bilim Geliştirme Kurumu, bugünden başlayarak nüfus artışına ilişkin acil önlem ahnmaması durumunda, dünya nü- fusunda büyük patlamanın yaşanacağını, dolayısıyla gelecek yüzyılda küresel felake- tin kaçınılmaz olduğunu açıkladı. Raporda, dünyamızın ekolojik dengesi- ni koruyabilmesi için ideal nüfusun 2 mil- yar dolaylannda seyretmesi gerektigi, an- cak bugün nüfusun 5.6 milyan bulduğu be- lirtiliyor. Dolayısıyla 4 milyar bir fazlahk söz konusu. IDünyamız toplumsal felaketlere sürüldeniyor Ürünlerin yetişmesi için gerekli olan ve- rimli topraklar, içme suyu, enerji kaynak- lan ve bitki örtüsü son derece büyük bir hızla tüketüdiğinden, gelecek yüzyılın so- nuna doğru dünyamızda toplumsal, siya- sal ve doğal felaketlerin yaşanacağına ke- sin gözüyle bakılıyor. New York'ta bulunan Cornell Üniversitesi Çevrebilim dalı profesörlerinden David Pi- mentel bir yıl süren araştırmasının sonuç- lanru geçtiğimiz gün açıkladı. I İdeal nüfus 2 milyar I civannda olmalı Dünyamızın kaldırabileceği nüfusu sap- tamaya çalışan Profesör Pimentel, bu ra- kamın 2 milyar civannda seyretmesi gerek- tiğini ileri süriiyor. Oysa, 2100 yılında dünya nüfusunun 12 ile 15 milyar civannda olacağı tahmin edili- yor. Bu durumda nüfusu 2 milyar düzeyine indirmenin çok zor olacağını söyleyen pro- fesör, nüfusun ne pahasına olursa olsun düşürülmesi gerektiğini vurguluyor. Cor- nell çalışması olarak anılan araştırmanm belli başlı sonuçlan şöyle sıralanıyor: • Toprak erozyonu giderek artıyor. Yo- ğun tanmın yol açtığı erozyon sonucu kay- bedilen toprak, ancak 20 ile 40 yıl içinde yeniden oluşabiliyor. • 25 yıl sonra dünya yiyecek üretiminin yüzde 20 orarunda azalacağı öngörülüyor. • İnsannüfusundakihızlıartışnedeniyle içme suyu kaynaklan bilinçsizce tüketildi- ğinden, çok lusa zamanda talebi karşılaya- mayacak duruma gelecek. • Gelecek yüzyılda fosil yakıtlann ta- mamen tükeneceği öngörülüyor. Dünya- daki her insan, tipik bir Amerikan vatan- daşının enerji tüketim hızına ulaştığı tak- dirde, fosil yakıtlar ancak 20 yıl dayana- cak. • Yeryüzünden her gün 150 bitki ve hay- van türü yok oluyor. Şu anda varolan 500 bin tür ise tehlikede. Çevrebilimciler, bugünden başlayarak nüfusun sıkı bir denetim altına alınmasını şart koşuyor. Aksi takdirde, gelecek ku- şaklann yoksuiluk, açlık, hastahk ve top- lumsal kargaşa içinde yaşayacaklan öne sürülüyor. Steve Connor The Independent Şeriatçılık veba gibi yayılıyor B undan 5 yıl önce Hu- meyni tarafından yayı- mlanan fetvanın bugün de geçerli olacağmı tahmin et- mek zordu. Bu tehdidin varlığı demokra- tik ülkelerin, her yıl cinayetleri- ni artüran cihat örgütleri karşı- sında ne kadar güçsüz olduğu- nu gösteriyor. Kimden çekine- ceklermiş ki? Daha geçenlerde. Fransa, cinayetten şüpheli 2 lranlıyı örgütüne teslım etmedi mi? Terörist bir devletin istekle- rine boyun eğmek, bir bakıma kendi egemenliğimizi teslim et- mek ve de yöntemlerini onayla- mak anlamına gelmez mi? Son 5 yıldır, Tahran tarafın- dan yönetilen şeriat, çoğunluğu Müslüman olan ülkelerde iyice yayıldı. Bu bağnazlar. Sudan'- da olduğugibi diğer dinleri yok etmek isteğiyle kalmayıp aynı zamanda laikliğj ve demokrasi- yi savunan kişileri ortadan kal- dırmaya çalışıyorlar. Mısır ve Cezayir'de şeriat kurallannm dışında yaşamayı ve düşünmeyi isteyen kadın erkek aydmlann katüamı, gelişme yolunda atı- lan her adımı kana buluyor. Bu bulaşıcı hastalığın yayıl- masmda Batı'nın Rüştü olayı karşısındaki tutumunun elbet büyük payı var. Tahran'a fet- vanın kaldınlması yolunda hiç- bir baskıda bulunmaksızın, sa- dece fiziki koruma altına al- mak. dincilerin bir adım daha atmasına sebep oldu. Şimdi kendilerini. Müslüman olma- yan ülkelerde bile kendi kanun- ıannı geçirebilecek bir güç ola- rak görüyorlar. Olayın kor- kunç olan tarafı, Müslümanla- nn günah saydıklan düşünce ya da eserden dolayı rahatsız ol- malan değil; anlaşmazlıklanna karşılanndaki insanın boynunu keserek çözüm getirmeleridir. Islamın diğer dınlere korkunç gözükmesinin sebeplerinden biri de bu. HıristiyanJıkla da iş- te burada aynlıyorlar: Bildiğirn kadanyla 1988'degösterimegi- ren "The Last Temtation of Christ" için Papabk Hıristiyan camiasına; yönetmeni, aktörle- ri, teknisyenleri, dağıtıalan, eleştirmenleri öldürmesi için çağnda bulunmadı. Rüştü ile Saraybosna arasm- daki yol çok kısa. Barbarbğa boyun eğiş biçimi aynı. Böyle dururnlar karşısında karamsar birinin söyleyebileceği söz şu olurdu: "Tarüiin bize vereceği tek ders, oodan hiçbir şey ögre- nemeyeceğimizdir." Jean-Francois Ravel LePoint Filistinli kadınlar bir de kocalarına karşı savaşıyor E X ^ ^ runlann kurbanı oluyor. Filistinli kadınlar, kocalarından dayak yiyen kadınlar için, Ortadoğu'nun bclki de ilk sığınmaevini açarak. toplumdaki erkek egemtnliğine baskaldırmavı amaçladılar. Artık şiddete katlanmak istemeyen kadınlar. bu sığınma evine gidebili\or. Sığınma evinin doktorları. kadı- nlann kocalarından dayak yediklerini söylemek istemediklerini belirtiyor. Merkeze gelen kadınlaruı çoğu yoksul. Vani kendilerine >e çocuklarına ba- kacak parayı kazanmalan hiç kolay değil. Ve ne yazık ki, yarıya yakını, aradan bir süre geçince, kocalanna geri dönüyor. Hintlifemnist luıydııtartık özgüv H aydutlar Kraliçesi, İntikam Me- leğî ve Vadilerden gelen Asi ola- rak ünlenen Phoolan Devi, bu- gün Hindistan'ın en çok tanınan kadını. Hakkında yaraülan efsane pek çok ki- taba, fılme ve makaleye konu oldu. Del- hi'nin güneyinde yaşayan aşağı kasttan bir balıkçının kızı olarak dünyaya gelen Devi, yaşamını erkek baskısına ve alt kasttan olmanın umutsuzluğuna karşı savaşmaya adadı. 11 yıllık mahkumiyetin ardından geç- tiğimiz haftasonu serbest bırakılan De- vi'nin efsanesi, silahlı gasp, fıdye için adam kaçırma ve cinayetle dolu geçen yıllan içeriyor. Alt kasttan politik parti- ler, okuma yazma bilmeyen Devi'yi partilerinin gelecekteki adayı olarak ya da en azından partinin simgesi olarak aralanna katmak için kandırmaya uğ- raşıyorlar. Phoolan Devi hakkında açılan dava- lar düşmüş durumda. Kendisine yönel- tilen suçlamalara göre Devi ve adamla- n. Behmai bölgesindeki topraklann bü- yük kısmına sahip olan üst kasttan Ta- kurlar'm yaşadığı bir köyü basmışü. .endisme tecavüzedip sevgüisini öldüren üstkasî üyelerinden öcalmakiçinçete kuran ve işlediği cinayetler yûzünden llyılhapisyaîan Devi, Hindistan'da aşağı kastlann ve kadınlann koruvucusu olarak Baskın 22 kişinin ölümüyle sonuçlan- mıştı. Polislerin yorumuna göre ise olay, toplumsal nedenlere dayalı olmaktan çok intikam amaçhydı. Polise göre De- vi, onu üç hafta esir tutarak tecavüz eden ve sevgüisini öldüren Takurlar*- dan intikam almak için bu baskını dü- zenlemişti. Takurlar'ın elinden kaçmayı başaran Devi, bunun üzerine kendi çetesini ku- rar ve köye geri döner. Köylülerin an- latüğına göre, sevgüisini öldüren iki ki- şiyi bulamayan Devi, bunun üzerine 50 adamı öldürmek için ırmak kenanna götürür. 22 kişinin öldürülmesiyle so- nuçlanan bu olaydan kurtulanlar ise ağır yaralı durumdadır. Katliam, tüm Hindistan'ı öylesine şo- ke eder ki dönemin başbakanı İndira Gandhi Devi'yi yakalatmak için iki yıl sürecek bir polis operasyonu başlatır. Polisin tüm gayretlerine karşın. Devi'yi ele geçirmek ancak Behmai'de yaşanan Sevgililer Günü JCatliamı'nın ikinci yıl- dönümünde, 14 Şubat 1983'te. o da De- vi'nin teslim olmasıyla mümkün ola- caktır. Kot pantalon. dolu bir tüfek ve göğ- sünün üzerinde asılı bir kurşun şeritiyîe teslim olmaya gelen Devi'nin, halkın il- gisini çekmek amacıyla, teslim oluşunu bir çeşit gösteriye çevirdiği belirtüiyor. Teslim olurken yetküilerle yaptığı pa- zarlığın koşullanna göre. kendisi ve adamlan sekiz yıidan daha uzun süre tutuklu kalmayacaklardı. Bu koşul, li- derleriyle teslim olan çete elemanlan için yerine getirildi ancak Devi, Hindis- tan Yüksek Mahkemesi geçtiğimiz cu- ma günü onu serbest bırakmaya karar verene kadar hapiste tutuldu. John F. Bums Haiti'de özelradyolann ayaktakalmasavaşı Demokrasi yanlısı harekete büyük katkılan olan ve okur yazar nüfusun azınlıkta bulunduğu ülkede tek bağımsız haber kaynağı sayılan özel radyolar, BM ambargosu yûzünden kapanma tehlikesiyle karşı karşıya Haiti'nin dört bir yandan kuşatılmış radyo muhabirleri, tutuklanma, dövülme hat- ta öldürülme endişelerinin yanı sıra artık yayın yapıp yapamayacaklan konusunda da en- dişelenmeye başladılar. Haiti'deki ordu yetkili- lerine karşı üç aydır sürdürülmekte olan petrol ve silah ambargosu, özel radyo istasyonlannın günlük yayın sürelerini sıruriayan enerji kısıtla- malanna neden oluyor. Port-au-Prince'deki Radyo Metropol'ün yö- neticisi Richard \\ idmaier. günlük yayın sürele- rini dokuz saate indirmiş bulunan dokuz önemli radyo istasyonunun, kendilerine reklam veren işadamlannın, uygulanan yasaklar yûzünden if- lasa süriiklenmeleri nedeniyle önümüzdeki haf- talar içinde tamamen kapanmak zorunda kala- cağını belirtiyor. Radyo Metropol'ün 35 kişiden oluşan personeb', işlerini yitirmektense genel bir ücret kesintisinin uygulanmasını tercih etmişler- di. VVidmaier. "Mümkün oldu- ğunca dayannıaya çalışıyoruz. Ancak öıide gelen radyo istas- yonları kapanmak zorunda ka- İabilir" diyor. İnsan haklan savunuculan. rad- yolarla ilgili ortaya çıkan sorunun bu ambargo- nun BM'nin uyguladığı ambargonun önceden planlanmamış yan etkilerinden biri olduğunu belirtiyorlar. Merkezi Nevv York'ta bulunan Gazetecileri Koruma Komisyonu'ndan Kim Brice. "Eğer bu durum devam ederse uygulanmakta olan baskuun yanı sıra enerji kısıtlaması da radyolann kapan- masma neden olacak. Bu, gerçekten de korkutucu bir şey" dedi. Radyo istasyonlan. Jean-Bertrand Aristide'in seçilmesiyle sonuçlanan aralık 1990 seçimlerine yol açan demokrasi yanlısı hareketteçok önemJi bir rol oynamışlardı. Aristide'in eylül 1991'deki Sljf Ştto ^ork Stme darbeyle görevinden alı- nmasından bu yana rad- yolar, Haiti'nin büyük ço- ğunluğu okur yazar olma- yan nüfusunun tek bağımsız yerel haber kaynağı oldu. ABD elçiliğinin sözcüsü Stanley Schrager, "ABD. ülkedeki medyanın durumundan dolayı kaygılanıyor. Radyolann ülkede çok değeıii bir rol üstlendiğini düşünüyoruz. Çok zor koşullar al- tında çauşmalaruıı sürdürdüler ve biz de devam etmeleri için onlara yardoncı olmak istiyoruz" dedi. Batı elçiliklerinden gelen yardım teklifleri- ne karşın radyolann yöneticileri, ordunun gö- zünde düşmanla işbirliği yapıyor durumuna düşmekten korktuklan için olumlu cevap vere- mjyorlar. 1987 yılında siyasi bir suikastten kılpayı kur- tulan Widmaier, "Akşamlan eve döndüğümüzde bizün güvenüğimizi kim sağlayacak? Bu, ordu ta- rafından ambargoyu desteklemek olarak algılanı- lır" diyor. VVidmaier aynı zamanda geçen ay Kanada ile Aristide arasında imzalanan bir ant- laşmaya tepkisini dile getiriyor. Anlaşmada "as- keri rejim tarafından zorla kabul ettirilen yanuş bilgileri ve sessizuği kıracak" yeni bir radyo istas- >onunun kurulması da yer alıyor. Widmaier, "Bununla yaptığımız her şey, ordu tarafından yönlendirilmekteymiş gibi gösterih'yor. Bu hak- sızlık. İnsanlara haber ulaştırabilmek için iki yıl- dır kendjmizi tehlikeye atıyonız" diyor. Görevlerini yaşamlan pahasına sürdürdükle- ri doğru. Gazetecileri Koruma Komisyonu'nun bildirdiğine göre, askeri darbeden bu yana dört gazeteci öldürühnüş, biri ise kayıp. En azından 23 gazeteci saldınya uğramış, 30'u ülkeden kaç- mış. 10 radyo istasyonu orduya bağlı olmayan askeri birlikler tarafmdan saldınya uğrarruş. Bunlardan 5'i hala kapalı. ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇt Altındağ'da Bir Gövde Gösterisi: (2) Ölü Toprağı Kalkıyor...Altındağ'da yürüyüşten önce, SHP ilçesinde, llçe Başka- nı Hüseyin Kaya ile oturuyorduk; odada iklmizden başka kimse yoktu. Içeriye, orada görevli olduğu anlaşılan bir genç girdi, ilçe Başkanı Kaya'ya: - Bir telefon geldi, bir ses "llçeye bomba kondu!" dedi, telefon kapandı! llçe Başkanı Hüseyin Kaya, elinin tersiyle iter gibi, "Boş- ver" anlamına, elini salladı, genç çıktı. SHP'nin Altındağ'daki bu gövde gösterisi, şu yönden an- lamlıydı. Partinin üzerine serpilmiş olan ölü toprağı Altın- dağ'da kalkmıştı. Uğur Mumcu Kültür Merkezi'ndeki alkış- lar, ayakta yapılan gösteriler, SHP'lilerin verilen iletiyi aldıklarım göstermekteydi. Bir siyasal parti, yaşamda kar- şılığı olan politikalarla gelişebilirdi. Bunların şimdiye dek yapılmaması, SHP'yi bir ölçüde daraltmış gibiydi. Altın- dağ'da SHP'nin 20 günlük bir çalışması, bu gövde gösterisi- nin başrılı geçmesini sağlamıştı. Uğur Mumcu Kültür Mer- kezi'nde toplananlar, partinin, seçimlerde görev alacak sorumlularıydı. Partili üye, partisine sahip çıkıyordu. Ger- çekte, sol partiler, sandığa sahip çıkamazlarsa, bu seçim de giderdı. Altındağ Belediye Başkan Yardımcısı Aslan Alp, şöyle diyordu: - Sandığı koruyabilir, katılımı yükseltirse, örneğin, katı- lım yüzde 85-90 düzeyinde olursa, tüm Türkiye'de seçimi sol alır. "Niye sandığa gideyim de oy vereyim?" diyen bi- zim partilimizdir. Aslan Alp'ın, benim de katıldığım ilginç yorumları vardı, şöyle diyordu örneğin: - Dünya yeni bir gelişme sürecine, yeni bir toplumsal dü- zen arayışına girmiştir. Bu arayış içinde sosyalistler, ko- münistler, sosyal demokratlarla çalışmayı öğrenmelidir- ler. iki karşıt insan, bir araya gelip bir iş üretmeden, birbir- lerini tanıyamazlar. Kapalı kapıların ardında, kompartı- manların içerisinde birbirlerini tanımaya olanak yok. Sol, demokrasi içerisinde gelişır. Demokrasinin olmadığı ko- şullarda sol, sosyal demokrasi dışındaki sol gelişmiyor. O zaman, çeşitlilik içindeki görüş birliği diyebileceğimiz bi- leşkeyi yakalamak gerekiyor. Sosyalistlerle, sosyal de- mokratlar bir araya gelecekler, o görüş birliğini, o bileşkeyi orada yakalayacaklar. Öyle öyle gelişecek demokrasi... Uğur Mumcu Kültür Merkezi'ndeki o görülesi toplantıda, milletvekili Mehmet Kerimoğlu kendi konuşmasından sonra kürsüye Belediye Başkanı AN Rıza Köç'u çağırdı. Ali Rıza Koç, özetle şunları söyledi: - 27 Mart'ta hepiniz parti adına görevlisiniz. Sizlerle bir- likte 27 Mart'ta sonucu alacağız. Bizim onurumuz ve guru- rumuz, cumhuriyetimiz, laik devlet yapımız, Mustafa Kemal'imiz, onun eserleri, o cumhuriyetin yetiştirdiği in- sanlardır. Verdiğimiz sözleri beş yıl içinde yerine getirdik. Arkadaşlarımız en güzel hizmetleri yaptılar. Bir beş yıl da- ha halktan yetki istiyoruz. Çünkü bunu biz yaparız. Bunun ustası biziz. Bunun kaynağı, düşüncesi, insana hizmet, hal- ka, demokrasiye saygı bizde. Değerlı arkadaşlar, diğer partilerin adayları, tüccar, es- naf, ben 24 yıllık belediyeciyim. 27 Mart'ta herkes işine. Biz halkımıza, "Altındağ'ı, Türkiye'nin başkenti olarak yarım bırakma" diyoruz. Bir beş yıl daha... Alkışlar arasında kürsüye gelen Korel Göymen, şöyle konuştu: - Merhaba arkadaşlar, gençler, değerli kadınlarımız! Dün Sayın Genel Başkanımız Murat Karayalçın 7a konuş- tum. Buraya geleceğimi söyledım. Size selamlarını iletme- mi istedi. Bu görevi yerine getiriyorum. Buraya gelince gördüm ki, herkes bir Murat Karayalçın kesilmiş. Herkes bir "Aslan Sosyaldemokrat!" kesilmiş... Geçtiğimiz beş yıl içinde, sevgili belediyebaşkanımızAli Rıza Koç, verdiği sözlerin tümünü yerine getirmek suretiy- le, bizim sözümüzün eri olduğumuzu bir kez daha Altın- dağ'da kanıtladı, gösterdi. Kıvılcımı Altındağ'da çakıyo- rum. Altındağ 'dan çok büyük beklentilerim var. Altındağ 'da çakılacak bir kıvılcım, bütün sosyal demokrat meşaleyi bir anda tutuşturabilecek durumda. Sizden on yıllar anımsa- nacak oy patlaması bekliyorum... Önümüzdeki günlerde Ankara kazan, biz kepçe bol bol dolaşacağız birlikte. Halkı- mıza, Murat Karayalçın ve arkadaşlarının, Ali Rıza Koç ve arkadaşlarının yaptıkları hizmetleri daha iyi anlatacağız. Sizden bir iki ricam var: Her şeyden önce, 27 Mart seçimle- rinin bir demokrasi şöleni olduğunu unutmayalım. Yani, kimin kazandığından daha önemlisi, seçimlerin özgür bir ortam içerisinde yapılabilmesi, bizim açımızdan çok büyük önem taşır. Sizlerden ricam, zaman zaman oyunlar da ola- bilir. Sizler, olgun sosyal demokratlar olarak bu oyunlara gelmeyiniz. Seçimlerin sonuna kadar gururumuzu, süku- netimizi koruyalım. Bizden farklı düşünenlere de sevgiyle, saygıyla yaklaşalım. ikinci ricam: Bir şarkı vardı "Bizi kader ayırdı." dıyece- ğim ama, bizi kader de ayırmadı. Bızi maalesef, zaman zaman uygulanan basıretsiz polıtikalar, kısa vadeli görüş- ler ayırdı. Kast ettiğim, tabii, sosyal demokratların geçici olacak olan ayrılığı. Şu anda piyasada iki tane daha kendini sosyal demokrat olarak tanımlayan parti var. Sizlerden ri- cam, özellikle, diğer sosyal demokrat partiler ile adayları- na engın bir hoşgörüyle, kardeşçe yaklaşalım. Bizim ayrılı- ğımız geçicidir. Oyların sandıkta birleştirilmesi sonunda zaten istediğimiz sonuç alınacaktır... Bizden farklı siyasal görüşe, farklı düşünceye saygım var; ama Mustafa Kemal Atatürk'ün başkentine, cumhuri- yetin simgesi olan bir kente belediye başkanı olmak iste- yenler, cumhuriyete inanmıyorlarsa, Mustafa Kemal'e inanmıyorlarsa, onlara geçit vermeyin. Demokrasi müca- delesi içinde, gereken dersi verin. Laiklik belirli çevreler tarafından cıddi tehditaltındabırakılabiliyorsa, bunları bes- leyen kim? Cumhuriyet rejimini değiştirmek isteyen Atatürk düşmanlarını geçtiğimiz on yıllarda besleyen kim? Diğer sağ partiler değil mi? Hepsınin kökü birdir, hiçbirine geçit vermeyin... BULMACA SOLDANSAÖA: 1/ Her dizesine bir küçük dize eklenmiş. Divan ede- biyatına özgü nazım şek- li. 2/ Müstahkem yer... Zeki ve yaramaz çocuk. 3/ Mevlanâ'nın Farsça yazdığı manzum didaktik yapıt. 4/ '"Ak sakallı bir hoca/Hiç; bilmez ki hal ni- ce/- - - vermesin hacca/ Bir gönül yıkar ise"- (Yunus Emre)... Ad kav- mi hükümdan Şeddad tarafından cennete ben- zetüerek yaptınlan efsanevi bahçe. 5/ Afrika'da bir ırmak... Bir za- man birimi... Bir nota. 6/ İtalya'da bir kent. 7/ Özsu... Rey. 8/ Fas'ın plaka işareti... Beyaz mermerde bulunan sert kısım. 9/ Halk dilinde pancara verilen ad... Türkçede ilgi adılı. YUKARmAN AŞAĞIYA 1/ Bir cismin hareketinin ölçülme- sinde temel ahnan nicelik. 2/ Üre- nin kanda birikmesi sonucu orta- ya çıkan hastalık... Demet durumundaki ekinler. 3/ Ekvator bölgesindeki büyük sulann geçtiği havzalarda bulunan geniş ve balta girmemiş ormanlara verilen ad. 4/ Metal sarnıç... Aaba- dem ağacı. 5/ Kabadayı... Kansızbk. 6/ Küçük tekke... İki bo- runun birbirine birleştirildiş yer. 7/ Bir şeyi kiraya veren... Antik Yunan mimarhğırun üç biçeminden biri. 8/ Tantal ele- mentinin simgesi... İçinde katı bir maddeerimiş bulunan sıv/ı. 9/ Eski dilde tuz... Adlan sıfat yapmakta kullanılan bir yapun eki.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear